19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 9 Şeker hastalığı, körlüğe, yüksek tansiyona, böbreklerin iflasına kadar varabilecek olumsuz sonuçlar doğuruyor Tıp artık ‘şeker’i eritebiliyor SİBEL BAHÇETEPE Doktorunuz diyabetik (şeker hastası) olduğunuzu söylediyse paniğe kapılmayın!.. Çünkü şeker hastalığı günümüzde tedavisi olan bir hastalık. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen ve ciddi sorunlara yol açan diyabete, vücudun şeker yakmasından kaynaklanan bir bozukluk neden oluyor. Kandaki şeker miktarını kontrol eden ve insülin denilen bir hormon salgılayan pankreasın, bu işlevini yapamaması sonucunda kandaki fazla şeker karaciğere depo ediliyor. Yani şeker hastalığı pankreasın insülin yetersizliği ve etkisizliğinden kaynaklanıyor. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 5 ile 7’sinin diyabetli olduğunu vurgulayan uzmanlar, bu kişilerin normal ve aktif olarak yaşamlarını sürdürebildiklerini söylüyor. Yavaş ilerleyen ve tahribatı yüksek olan bu hastalıkta ilaçların düzenli olarak alınması ve beslenmeye dikkat edilmesi gerekiyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de 2 milyon 600 bin kişinin şeker hastası, 2 milyon 400 bin kişinin ise gizli şeker hastası olduğunu ortaya çıkarıyor. Ailesinde şeker hastalığı olan bireyin mutlaka kontrol altında tutulması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, gizli şekere karşı uyarıyor: ‘‘Sabah uyandığınızda acıkmıyorsanız, öğlen yemeğini geçiştiriyor fakat ilk yemeğinizi yedikten sonra yatana kadar yemek yemek istiyorsanız, akşama doğru tatlı krizi ve çikolata isteği varsa gizli şekeriniz olabilir!’’ Şeker hastalığında düzenli beslenmenin ve diyetin önemli olduğunu ifade eden uzmanlar, hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi ve sebze ağırlıklı beslenilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar. Türk Diyabet ve Obezite Vakfı Başkanı, İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Hüsrev Hatemi, şeker hastalığının belirtileri, korunma yolları, gizli şeker ve daha birçok konu hakkında sorularımızı yanıtladı: Diyabet (şeker hastalığı) nedir? H. Hatemi: Şeker hastalığı ve bilimsel adıyla diyabet hastalığı, gerektiği şekilde kullanılamayan glikozun (şekerin) kanda yükselmesi, böbreklerin bu yükselmiş şekerin idrardan geri emilimini sağlayamadıkları için idrara şeker kaçması demektir. Belirtileri nelerdir? H. Hatemi: Çok sık su içme: Kan şekeri arttığı için kan yoğunlaşır. Kanın koyulaşması ile osmotik basınç artar. Hücrelerden kana doğru vücut suyu çekilir. Böbreklere gider ve atılır. . Çok idrar yapma: Vücut suyu hücrelerden kana doğru çekilerek, böbreklerden atıldığı için fazla idrar yapılır. Fazla idrar, kanın yoğunlaşmasını arttırır, bir döngü oluşturur. . Fazla acıkma . Halsizlik, bitkinlik . Zayıflama: Özellikle tip 1 diyabette görülür. Diyabet anne karnında tespit edilip tedavi edilebilir mi? H. Hatemi: Şeker hastalığının şu an için anne karnında tespiti mümkün değil. Bu hastalık Down Sendromu gibi kromozom bozukluğundan değil, gen bozukluğundan kaynaklanır. Bu nedenle de basit kromozom taramasıyla ortaya çıkmaz. Ayrıca anne karnında tespit etmek pek bir işe yaramaz. Çocuk diyabetli doğacak diye anne karnında yaşamına son verilmez. Hastalığın sebebi büyük oranda genetiktir. Yavaş ilerleyen ve tahribatı yüksek olan ‘şeker hastalığı’nda ilaçların düzenli olarak alınması ve beslenmeye dikkat edilmesi gerekiyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de 2 milyon 600 bin kişinin şeker hastası, 2 milyon 400 bin kişinin ise gizli şeker hastası olduğunu ortaya çıkarıyor. Ailesinde şeker hastalığı olan bireyin mutlaka kontrol altında tutulması gerekiyor. GEBELİKTE ŞEKER HASTALIĞI Doğumla sona erer Gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığı (gestasyonel diyabet); hamile kalınca ortaya çıkar ve doğum gerçekleşince belirtileri ortadan kalkar. Şeker düzeyindeki yükselmeler genellikle 2428. haftalar arasında oluşur. Bu zamanlar arasında yapılacak şeker, ölçümü hastalığın teşhisinde yeterli olur. Çoğunlukla belirtiler hafiftir, bazılarında artmış susama hissi, sık idrara çıkma, çabuk acıkma fark edilir. Gestasyonel diyabet olduğu tesbit edilip de kan şekeri güvenli sınırlar içinde tutulabilenler doğumda ve sonrasında sıkıntı yaşamazlar. Aksi halde ise bebek normal yollardan doğamayacak şekilde irileşebilir, doğum sonrasında da bebekte bazı problemler ortaya çıkabilir. Annenin kan şekerini güvenli sınırlar içinde tutması için dengeli bir karbonhidrat rejimi yeterlidir. Bir kısmında ise insülün kullanmak gerekebilir. Hastaların büyük kısmı doğumdan sonra iyileşir. Ama bu kadınlar ilerki gebeliklerinde de benzer sorunlar yaşayabilirler. Bu riski, uygun bir kiloya sahip olarak azaltabilirler. Böyle annelerden doğan bebekler de ilerki yaşlarında şişman olmaya adaydır. Bu tip bebekler anne sütü ile beslenirse şişmanlık riski azalır. Ayrıca bu bebekler ilerki yaşamlarında beslenmelerine dikkat etmeli ve sportif aktivitelere yönlendirilmelidirler. Prof. Dr. Hasan Hüsrev Hatemi. H A S TA L I K İ K İ AY R I T İ P T E S E Y R E D İ YO R Genetik faktörlerin yanı sıra uzun süreli kortizon kullanımı gibi nedenlerle de ortaya çıkabiliyor Her diyabetikte insülin eksikliği olmaz Diyabet tek bir tablo halinde mi ortaya çıkar? H. Hatemi: Diyabet hastalığı tek tipte değildir. ‘‘Gençlik diyabeti’’ olarak adlandırılan tipinde insüline gereksinme kesindir. Günümüzde bu diyabet tipine ‘‘insüline bağımlı diyabet’’ veya ‘‘tip 1 diyabet’’ adını veriyoruz. Genellikle tip 1 diyabet 30 yaşın altında, hatta çocuklukta başlayabilir. Tip 1 diyabet, insülin hazırlayan pankreas fabrikasının artık insülin salgılayamaz hale gelmesinden, iflas etmesinden kaynaklanır. İnsülin yokluğu söz konusu olduğundan, insülin yokluğunda hasta komaya girer. İnsülin yokluğu insülin verilerek tedavi edilmezse, hastayı kaybederiz. Yani ‘‘Genç tipi diyabet (tip 1 diyabet)’’ için ‘‘insüline bağımlı diyabet’’ deniliyor. Erişkin diyabetiklerin insülin ihtiyacı yok mudur? H. Hatemi: Erişkin diyabeti (tip 2 diyabet) genellikle toplu veya şişman, hipertansiyona ve kan yağlarının yükselmesine eğilimli olan kişilerde, 35 yaş üzerinde başlar. Başladığı dönemden 512 yıl gibi bir süre geçmedikçe insülin ihtiyacı ortaya çıkmaz. Çünkü tip 2 diyabette insülin yokluğu söz konusu değildir. Tip 2 diyabet, insüline karşı vücut hücrelerinin cevapsızlığı ile ortaya çıkar. İlk yıllarda insülin yokluğu değil, insülin enflasyonu vardır. Bu sebeple hastaların iştahı açılır, iştah açılınca kilo alımı artar. Şişmanlık arttıkça insülin artar. İnsülin arttıkça şişmanlık tekrar artar. Bu kısır döngünün sonunda pankreas merkez bankası insülin emisyonu yapamaz. Çünkü aşırı çalışma sebebiyle iflas etmiştir. Böylece, insülin eksikliği, tip 2 diyabette de başlamış olur. Diyabet ne gibi komplikasyonlara yol açar? H. Hatemi: Diyabet komplikasyonları çok çeşitlidir. Diyabetin tehlikeli bir hastalık olması bundandır. Diyabetiklerde damar hastalığı vardır. Göz dibi damarlarının hastalığı diyabetik körlüğe kadar gidebilir. Kalp damar hastalığı miyokard infarktüsüne, böbrek damar hastalığı ise diyabetiklerde üre yükselmesine, dializ ve transplantasyon gereksinimine kadar götürebilir. Ne yapmalı? H. Hatemi: Diyabet tanısı konulmasından sonra bazı şeker hastaları tuhaf bir düşünce zincirine tutsak olurlar. Sanki diyabet, kendi bedenlerinde ortaya çıkmış bir arıza değil, kişilik sahibi bir cin, bir kötü ruhmuş gibi imajlar yaratarak; ‘‘Diyet yaparak diyabete yüz vermeyeyim, şu diyabet hınzırını şımartmaya gelmez, ben oralı olmazsam bir gün onu gafil avlayarak hakkından gelirim’’ gibi efsaneler yaratırlar. 1980’li yıllara kadar halkımız daha naif olduğundan bu cümleleri hekimler karşısında da kullanırlar, mesela açıkça ‘‘Bir gün bu diyabetin boynunu kırıverecem’’ derlerdi. 1980’den sonra ise diyabetiklerin çoğu, kendilerini Köroğlu veya halk kahramanı görmek yerine, kader mahkumu görmeye başladılar. Kendilerini kahraman görenler diyabeti şımartmak endişesindeydiler. Kader mahkumları ise pasif bir kendini bırakmışlık içindeler. Doğru olan, diyabeti bir hastalık olarak görmek ve ona karşı önlemler almaktır. Nüfusun yüzde 57’si diyabetik Genetik faktörlerin yanında sonradan da şeker hastalığı ortaya çıkar mı? H. Hatemi: Uzun süreli kortizon kullanmaya bağlı olarak veya pankreasın şeker dışı bir hastalık sebebiyle alınması, sonradan olan şeker hastalığı örnekleridir. Diyabet sadece şeker yükselmesi mi demektir? H. Hatemi: Kanda şeker yükselmesi ve idrarda şeker bulunmasından söz etmekle, diyabeti bütünüyle tanımlamış olmayız. Şeker yüksekliği ve idrarda şeker, diyabet hastalığının aranması ve bulunmasında önemlidir. Şeker düzeyi düşerse diyabet iyileşir mi? H. Hatemi: Şeker hastalığı, kanda şeker yüksekliği ile tanındıktan ve tedaviye başlandıktan sonra idrardan şeker kaybolur. Kan şekeri açlıkta 100 miligrama kadar düşebilir. Bu dönemde ‘‘diyabet kayboldu, hasta diyabetten kurtuldu’’ diye düşünmemeliyiz. Çünkü aynı hastanın ilaçları bırakıp diyabet diyetini terk etmesi halinde şeker düzeyi yine çok yükselir, idrarda şeker tekrar ortaya çıkar. Kan şekeri değerleri ? Şeker hastalığı, kanda şeker yüksekliği ile tanındıktan ve tedaviye başlandıktan sonra idrardan şeker kaybolur. Kan şekeri açlıkta 100 miligrama kadar düşebilir. Bu dönemde ‘‘diyabet kayboldu, hasta diyabetten kurtuldu’’ diye düşünmemeliyiz. Disiplinli bir yaşam Diyabet tedavisi ne gibi ilkelere dayanır? H. Hatemi: Diyabet, insülin etkisizliği veya insülin yokluğuna bağlı olarak kan şekerinin yükselmesi demek olduğuna göre diyabet tedavi ilkelerini şöyle sıralayabiliriz: a Diyete uymak. Günlük gereksinim kadar karbonhidrat ve yağ almak, şişmanlığı arttırmamak, vücut ağırlığını azaltmaktır. Sanıldığının aksine diyetin önemi geçmemiştir. diyabette diyet, ilaçlardan önemlidir. b Hareket, insülin ihtiyacını Yılda 1 veya 2 defa, idrarda mikroalbümin ölçülmeli, yine yılda 1 veya 2 defa bir göz hekimi tarafından, göz dibi damarları kontrolü yapılmalıdır. Peki, ya çocukluk çağı diyabetten nasıl bahsedebiliriz? H. Hatemi: Şeker hastalığı her yaş insanda ortaya çıkabilir. Süt çocuğu da diyabet olabilir, yetişkin de. Benim 40 yıllık meslek hayatımda karşılaştığım süt çocuğu olan şeker hastası 2 vaka var. Biazaltır. Beden faaliyeti halinde kaslar, kandan glikozu daha fazla çekerler. İnsülin ihtiyacı azalır. c Ağızdan alınan diyabet ilaçları. d Tip 1 diyabette insülin tedavisi zorunludur. Tip 2 diyabette ise bir süre sonra zorunlu olabilir. e Diyabetin izlenmesi f Kan şekerine bakma sayısında tavan sınırı yoktur. İstendiği kadar kan şekeri ölçümü yapılabilir. En az sayı olarak diyabetik bir kişi, haftada 2 defa kan şekeri tayini yapmalı.. bunun biri açlıkta, diğeri toklukta olmalıdır. ri 1970’li yıllarda Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde, biri de son yıllarda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakütesi Hastanesi’nde olan vaka. Çocukluk diyabetinin tüm şeker hastalarının içindeki oranı nedir? H. Hatemi: Türkiye nüfusunun yüzde 5 ila 7’si şeker hastası. Genel şeker hastalarının yüzde 2’si 15 yaşına kadar olan diyabetlileri kapsıyor. Erişkinlerin de yüzde 10’u genç tip dediğimiz, insüline Kan şekeri normal değerleri nasıl olmalıdır? H. Hatemi: Normal bir kişide açlık kan şekeri 100 mg’dir. Bir insana şeker hastalığı teşhisi konulması için açlık kan şekerinin 125 mg’nin veya 2 saatlik tokluk kan şekerinin ise 200 mg’nin üzerinde olması gerekmektedir. Açlık kan şekeri ve tokluk kan şekeri nedir? H. Hatemi: Açlık kan şekeri, akşam yemeğini yedikten 1 gün sonra açken ölçülen şeker, tokluk kan şekeri ise yemeğin başlangıcından 2 saat sonra ölçülen kan şekeridir. Şeker hastaları yıl içinde ne gibi kontrollerden geçmelidir? H. Hatemi: Şeker hastalarına yılda 34 defa diyabet polikliniği kontrolü yapılmalı, hemoglobin A1C, kreatinin, kolesterol ve trigliserid miktarı ölçülmelidir. bağımlı olan diyabetlilerdir. Gizli şeker nedir? H. Hatemi: İnsülün direnci sebebiyle tokluk kan şekeri yüksek, fakat henüz açlık kan şekeri yüksek değilse bu duruma ‘‘gizli şeker’’ veya ‘‘bozulmuş glikoz toleransı’’ adını veriyoruz. Erişkinlerin yüzde 3’ünde bu durum vardır. Genel nüfusun yüzde 1.52’sinde bu durumun varlığı kabul ediliyor. Çikolata krizi gizli şeker alarmı mıdır? H. Hatemi: Çikolata krizi, gizli şeker alarmı değil, büyük ölçüde ruhsal bir durumdur. Fakat gizli şekerlilerde bu ruhsal durum sık görülür. Gizli şekerin belirtileri nelerdir? H. Hatemi: İlk ortaya çıkan bulgu; ‘‘reaktif hipoglisemi’’ adını verdiğimiz şeker düşme ataklarıdır. En önemli özelliği, açken değil, yemek yedikten sonra hipoglisemi atakları olmasıdır. Buna ‘‘tokluk hipoglisemileri’’ adını veriyoruz. Bu kişiler sabah uyandıklarında fazla acıkmazlar, genellikle kahvaltı yapmazlar, öğle yemeğini hafif geçiştirirler. Ama ilk yemeği yedikten sonra uyuyuncaya kadar sürekli hipoglisemi atakları olur ve sürekli yemek yerler. Kan şekerinin düşüklüğünde, sinirlilik, soğuk terleme, fenalık hissi, bazı kişilerde baş ağrısı ve konsantrasyon bozukluğu gibi bulgular görülür. Akşama doğru tatlı krizi ve çikolata isteği baş gösterir. Bir grup hastada da gece uykudan uyanıp yemek yeme isteği vardır. Şeker hastalarının tedavileri nasıl? H. Hatemi: Bütün şeker hastaları insülin kullanmak zorunda değildir. Şeker hastalarına insülin direncini kıran ve pankreastan insülin salgılayan ilaç tedavisi uygulanır. Bunun yanında insülin tedavisi denilen hastaların kendilerine iğne yapması şeklinde de oluyor. Tip 1 diyabetlilerin tümü, tip 2 diyabetlilerin ise yüzde 30 40’ı insülin kullanır. İğne, şeker hastasının durumuna göre günde en az 2 kez, en fazla 4 kez vurulur. Türk Diyabet ve Obezite Vakfı, şeker hastalarını bilgilendirmek için ‘‘www.diyabetvakfi. org’’ üzerinden hastalara yardımcı olmaya çalışıyor. SÜRECEK CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle