25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kentin varlıklı kesimi gelirlerin yüzde 64’ünü alırken yoksul kesime yüzde 4’lük pay düşüyor 7 İstanbul’ da gelir uçurumu GÖKÇE UYGUN GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ GAP Mağduru İlimiz... ADIYAMAN Yaklaşık 15 günlük sürede dördüncü durak Adıyaman oldu. Çanakkale, Trabzon ve Antakya’yı geride bırakıp ‘‘14’üncü Uluslararası Nemrut Kommagene Festivali ile Doğu ve Batı Medeniyetleri Kavşağında Adıyaman Sempozyumu’’na katılmak için Adıyaman’a uçtuk. Yukarıda andığım süreci duyanlardan ‘‘Leyleği havada görmüşsün’’ diye takılanlara ben de şöyle takılıyorum: ‘‘Galiba, artık leylekler göçlerini sürdürebilmek için beni görmeye çalışıyorlar.’’ Gazetecilerin kıdemlilerinin bizlere verdikleri öğütlerden biri de şudur: ‘‘Gazeteci her gün yeni bir şeyler öğrenmeli ve yeni kişilerle tanışmalıdır.’’ Ustalarımızın kulaklarımıza küpe olan bu sözlerinden ve ‘‘Yiyip içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat’’ diyen tanıdıkların isteklerinden ne kadarının gerçekleştiği elbette tartışma konusu. Bu eksikliği itiraf ettikten sonra yine Adıyaman’a dönelim. ??? Sempozyumda dinlediklerimize göre Adıyaman’ın da içinde bulunduğu yörenin 40 bin yıllık bir yaşam geçmişi var. 21 değişik kültüre ev sahipliği yapmış. Hatti’lerden başlayan süreç Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşıyor. Bu aşamada, politika ile bilim ve politikacı ile bilim insanı arasındaki ayrımın farkına da somut biçimde varıyorsunuz. Birinciler yalnız kendilerine yakın gördükleri ya da öyle sandıkları kültürleri öne çıkarmaya çalışırken bilim insanları bu topraklarda boy verip gelişmiş tüm kültürlerin kucaklanması gerektiğini anlatmaya özen gösteriyorlar. Zamanın gereği diye bilime ilimi karıştıranlar olsa da en azından medeniyetler kavgası yerine medeniyetler uzlaşmasının sağlanması görüşünde birleşilince bilim ağır basıyor. ??? Adıyaman da Türkiye’nin önceki hayallerinden biri olan Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) önde gelen mağdurlarından biri. En verimli topraklarından bir bölümünün yaratacağı kaybı, yaratacağı üretim artışıyla karşılayıp daha da arttıracağı düşüncesiyle Atatürk Barajı’nın altında kalmasına göz yummuş. Hatta Dünya Kültür Mirası’nın seçkin örneklerin biri olan Samsat’ın da kurban edilmesine göz yummuş. Gelin görün ki aradan geçen bunca yıla karşın hayaller gerçekleşmemiş. Sulama Projesi’nin gerçekleşme oranı yüzde 12.04’te kalmış. Hem de sulamayı daha etkin kılmak için barajın yüksekliğinin 40 metre daha arttırılmasını sağlamak amacıyla daha çok toprağın sular altında kalması pahasına. Adıyaman’ın, illerin ‘‘ekonomik ve sosyal gelişmişlik’’ sıralamasında 1996’da 61’inciyken 2005’te 75’inci sıraya gerilemesinde bu gecikmenin de büyük payı olduğu anlaşılıyor. ??? Sempozyum, bugün de çeşitli bildiriler ve etkinliklerle sürecek. Yarın Kâhta ve Nemrut Dağı bölümü var. Dağa tırmanılıp hem dev kalıntılar hem de güneşin batışı izlenecek. Nemrut’ta bu yıl Mersin Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının konserini ve bale gösterisini izleyeceğiz. Valilik, Belediye Başkanlığı, Kâhta Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı ile Adıyamanlılar Vakfı’nın katkıları bu yıl daha kapsamlı bir programın hazırlanmasını sağlamış. Dileriz Adıyamanlılar hayallerine kısa bir sürede ulaşırlar. Kocaeli Üniversitesi’nden iki akademisyenin yaptığı bir araştırma, İstanbul’daki yoksulluğu bir kez daha gözler önüne serdi. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de gelirin en eşitsiz dağıtıldığı kent olan İstanbul’da, en varlıklı kesim ile en yoksul kesim arasında gelir farkı 322 kat. Devletin kentsel yoksulluğun nedenlerini iyi tahlil etmesi gerektiğine dikkat çekilen araştırmada, yoksul kesime yönelik kalkınma programları uygulanması öneriliyor. KOÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Kentleşme ve Çevre Sorunları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muharrem Es ve KOÜ Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Yönetim ve Çalışma Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuncay Gü Çözüm önerileri Kalkınma programı yapılmalı Araştırmanın sonuç kısmında ise yoksulluğun, ancak uzun vadede çözümlenebilecek bir sorun olarak düşünülmesi gerektiğine dikkat çekilerek, bunun için de öncelikle piyasa ekonomisinin kurumsallaştırılması öneriliyor. İstanbul’da görülen kentsel yoksulluğun çözümü için yapılması gerekenler de şöyle sıralanıyor: ? Devlet kentsel yoksulluğun nedenlerini tahlil etmeli ve yoksul kesime yönelik kalkınma programları ortaya koymalı. ? Yerel yönetimler, yoksul kesimin kentle bütünleşmesini sağlayacak önlemleri almalı, sivil toplum örgütleriyle ortak projeler hazırlayarak gecekonduları sefalet yuvaları olmaktan çıkarmalı. ? Buralarda yaşayanlara yönelik kurslar açmalı, sağlık ve çevre sorunları halledilmeli. ? Bütün kesimlerce benimsenecek bir kentlilik bilinci oluşturulmalı. en varlıklı kesimini oluşturan yüzde 20, gelirin yüzde 64’üne sahipken; en fakir yüzde 20 gelirin sadece yüzde 4’ünü alıyor. Araştırmada kentteki eşitsiz gelir dağılımı şu rakamlarla örnekleniyor: ‘‘En üstteki yüzde 1’lik grup ile en alttaki yüzde 1’lik grup arasında aylık gelir açısından 322 kat fark var. Aynı fark Türkiye genelinde 232 kat. 2000’in ilk yarısında İstanbul’da hanelere giren gelir 11 katrilyon loğlu, ‘‘Bilgi Toplumuna Geçişte Kentlileşme ve Kentsel Yoksulluk: İstanbul Örneği’’ başlıklı bir araştırma hazırladı. Dünyada giderek artan kentsel yoksulluk sorununun Türkiye’nin en büyük metropolü olan İstanbul bağlamında ele alındığı araştırmada, kentin ‘‘dünyayı saran küresel yoksulluktan etkilenen bir metropol görünümünde’’ olduğu belirtiliyor. Araştırmaya göre kentsel yoksulluk sadece gelir eksikliği değil, beraberinde bazı sorunlar da yaratıyor. Bu sorunlar İstanbul’da, kentsel uyumsuzluk, gecekondulaşma, sosyal marjinallik, kadın sorunları, kentsel şiddet, sağlıksız çevre, işsizlik, kayıt dışı istihdam, örgütsel suçlar ve sokak çocuklarında artış olarak kendini gösteriyor. Araştırmada Türkiye’de gelirin en eşitsiz dağıtıldığı kentin İstanbul olduğu açıklanıyor. Buna göre kentin TL ’yi bulmuştu. Bu gelir kent haneleri arasında eşit bölüşülseydi, hane başına cari fiyatlarla aylık gelir 946 milyon TL ’yi bulurdu.’’ Araştırmada İstanbul’daki yoksulluğun nedenleri şöyle anlatılıyor: ‘‘Kente göçle aynı yörelerden gelenler aynı yerlere yerleşerek kendi içinde kapalı ‘kültür odacıkları’ oluşturuyor. Bu gruplaşma, insanların kente intibaklarını engelliyor. Göç edenlerin en temel sorunu ise işsizlik. Yoksulluğun ana kaynağı da zaten bu. Büyük kentlere göç eden bu kırsal nüfus, kentte yaşamak uğruna bu yoksulluğa katlanıyor, bu insanlar yoksulluğu hayatlarının bir parçası olarak algılıyorlar. Bu yapının kuşaktan kuşağa aktarılması da, gecekondularda şehre intibakı engelleyecek sorunlar yaratıyor. Bu duruma İstanbul’da Gülsuyu mahallesi ile Bağdat Caddesi, Ataköy ile Kâğıthane Bölgesi ve daha birçok tezat bölge en güzel örnek.’’ Roche davası ‘Pahalı ilaç satılmadı, yanlışlık yapıldı’ HİLAL KÖSE SSK’ye pahalı ilaç satıldığı gerekçesiyle açılan ikinci davanın sanıklarından Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Mahmut Tokaç, pahalı ilaç satılmadığını, yanlışlık olduğunu söyledi. Roche’un ithal ettiği Neupogen ve Kiytrill isimli ilaçları SSK’ye yüksek fiyatla sattıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan 8 tutuksuz sanığın yargılanmasına başlandı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada ifade veren Tokaç, 2000 yılındaki krizde döviz fiyatları yükseldiği için Sağlık Bakanlığı ve sektör arasındaki anlaşmada, firma, eczacı ve depocu kâr oranlarının belli miktarlarda düşürüldüğünü anlattı. İthal ve yerli ilaçlarda kârlılık farkı olduğunu söyleyen Tokaç, AB’nin bu işlem nedeniyle de soruşturma açtığını dile getirdi. Bu nedenle fiyat belirlenmesi konusunda 2003 yılında yeni bir kararname çıkardıklarını kaydeden Tokaç, ‘‘Bu süreçte kamunun tasarrufuna sebep oldu. Biz yılın bürokratları seçilmeyi beklerken sanık olarak karşınıza geldik’’ diye konuştu. Ortada suç olmadığını söyleyen Tokaç, ‘‘Yanlışlık oldu. Fark edildikten sonra düzeltildi. O dönemde işler yoğun olduğu için temel amaç işleri yetiştirmekti’’ dedi. Mahkeme Heyeti dosyanın, Roche’un SSK’ye yüksek fiyatla ilaç satımına ilişkin daha önce açılan dava ile birleştirilmesi konusunda görüşünü bildirmesi amacıyla cumhuriyet savcısına verilmesine karar verdi. ? DYP İstanbul İl Başkanı Faik İçmeli, ‘‘İstanbul’daki üst geçitlerin AKP tarafından yasadışı olarak siyasi propaganda amaçlı kullanımına izin verildiği’’ ve ‘‘partiler arasında eşitsizlik yarattığı’’ gerekçesiyle dava açtı. İçmeli, konuyla ilgili olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’a yaptıkları başvurudan sonuç alamadıklarını söyledi. Üst geçit propagandasına dava İstanbul Haber Servisi DYP İstanbul İl Örgütü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, ‘‘kentteki üst geçitlerin AKP tarafından yasadışı olarak siyasi propaganda amaçlı kullanımına izin verdiği’’ ve ‘‘partiler arasında eşitsizlik yarattığı’’ gerekçesiyle dava açtı. İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nde açılan davada, uygulamanın iptali istendi. DYP İstanbul İl Başkanı Faik İçmeli, İstanbul’daki üst geçitlerin, siyasi partilerin propaganda amaçlı kullanımına getirilen kısıtlamalar ile partiler arasında yasaya aykırı olarak yürütülen adaletsizliğin giderilmesi için İBB’ye başvurdu. Ancak bu başvurunun yanıtlanmaması üzerine İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nde dava açan İçmeli, söz konusu eşitsizliği yaratan uygulamaların durdurulmasını ve iptalini istedi. ‘Tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmıyor’ İçmeli, dava dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: ‘‘İBB’den kentteki siyasi partilerin il başkanlıklarına ve bu meyanda il başkanlığımıza gönderilen 2005 tarihli yazıda, ‘Birçok kuruluş ve kişi gibi, siyasi parti teşkilatlarının da şehrin her tarafına astıkları ilan ve bez pankartların çevre kirliliğine yol açtığı’ ifade edilerek, bundan böyle pankart ve afişlerin artık astırılmayacağı bildirildi. Ancak yazının ikinci bölümünde ‘TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin her 40 sandalyeleri için bir üst geçitte olmak üzere duyuru asabilecekleri’ ifadesi yer alıyor. Şehirdeki tüm siyasi partilerin il başkanları olarak, uygulamanın yasadışı olduğunu Büyükşehir Belediye Başkanı’na anlattık, dilekçe sunduk. Ancak dilekçemize yanıt verilmedi, tüm üst geçitler, belediye ve iktidar partisinin propaganda yerine dönüştürüldü. Üst geçitlerin, belediyelerin kendi faaliyetleri ve halkın bilgilendirilmesi amaçları dışında mensubu olduğu partinin propagandasına alet edilmesi; kamu kurumunun tarafsızlığı ilkesi ile bağdaşmamaktadır.’’ oerinc?cumhuriyet.com.tr SİT ALANINA İNŞAAT ‘Okul değil sorgu odası’ Antalya’da el ele tutuşan öğrencilere müdürün odasında şiddet uygulanmasına tepki yağdı. Bakanlık müfettişlerinin olayla ilgili soruşturması da devam ediyor ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya Baro Meslek Lisesi öğrencisi iki gencin, el ele tutuştukları gerekçesiyle okul müdüresi Şükriye Çayır’ın odasına alınıp, burada müdür yardımcısı, rehber öğretmen, veli ve polisler tarafından şiddete uğramasının ardından, bakanlık müfettişlerinin soruşturmaları devam ediyor. Bir eğitim kurumunda, böyle bir olayın yaşanmasının vahim bir olay olduğunu ifade eden EğitimSen Antalya Şube Başkanı Kadir Zeybek, ‘‘Sanki okul değil, sorgu odası. Müdürenin odasında, müdür yardımcısının, polisin, velinin, hatta görevi öğrenciyi korumak olan rehber öğretmenin ortak olduğu şiddet yaşanıyor. Bakanlık müfettişlerinin konuyla ilgili soruşturmaları devam ediyor. Keşke kamuoyu böyle bir olayı yaşamasaydı. Biz sendika olarak gereğinin yapılmasını talep ediyoruz’’ diye konuştu. Yaşanan gelişmelerin, ülkenin sosyal yapısını örnekleyen bir olay olduğunu söyleyen Zeybek,‘‘İki genç arasındaki masum, duygusal bir yakınlaşma abartılıyor, emniyet devreye giriyor ve gençler cezalandırılıyor. Hatta gençlerden birinin eğitim hayatı da son buluyor. Bu çok vahim bir olay. Son yıllarda kamera kullanımı yaygınlaştı. Ama eğitim kurumlarında buna gerek yok. Biz çocuklarımızın eksikliklerini eğitsel çabayla çözmeye çalışmalıyız. Polisiye yaklaşımlarla aydın yurttaşlar yetiştirmemiz mümkün değil. Dayakla, cezai tedbirlerle iletişim sağlayamayız’’dedi. Anne ve babası küçük yaşta ayrılan, evlere temizliğe giden 68 yaşındaki babannesiyle birlikte yaşayan şiddet mağduru genç Salih Okatan ise olayı kimseye anlatmaması için tehdit edildiğini iddia etti. Okatan, 3 gün uzaklaştırma cezası aldığını ve puanı tutuyor olmasına rağmen teşekkür belgesi verilmediğini de söyledi. Silivri’de sosyal yapı değişiyor ? Sit alanının yapılaşmaya açılmasına karşı dava açtıklarını belirten CHP İlçe Başkanı Tuğlu, ilçede günlük yaşama gerici anlayışın hâkim olduğunu söyledi. TARKAN TEMUR Silivri’de sit alanı üzerindeki araziler ihaleye çıkarılarak imara açılıyor. İlçede kaçak inşaatlar hızla çoğalıyor. Hukuka aykırı yapılaşmaya ilişkin Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak dava açan CHP Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu, ‘‘İlçede, Milli Görüş kanadına yakın belediye yöneticilerinin çabalarıyla laiklik karşıtı fikirlerin egemen olduğu hızlı bir sosyal değişim yaşanıyor’’ dedi. AKP’li Silivri Belediyesi, ilçede sit alanı kapsamında bulunan Mimar Sinan Köprüsü önündeki halk plajına yakın alanları ihaleyle kiraya vererek işletmeler açılmasını sağladı. Sit alanında açılmak istenen işletmelere İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu izin vermedi. AKP’li belediye ise kurul engelini, söz konusu sit alanını 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu alanına geçirerek aştı. Sit alanındaki yapılaşmaya karşı yurttaşların belediyeye itirazları ise yanıtsız kaldı. CHP Silivri İlçe Örgütü ise konuya ilişkin Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak dava açtı. Mümin Tuğlu, belediyenin bölgedeki birçok kaçak inşaata göz yumduğunu belirterek ‘‘AKP’li belediye, iktidarsam istediğim her şeyi yaparım mantığıyla hareket ediyor’’ dedi. Mümin Tuğlu, kaçak yapılaşmanın yanı sıra ilçede hâkim gerici anlayışın etkinliğinin günlük yaşamdaki birçok olayda gözler önüne serildiğini anlattı. CHP Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu, ‘‘Belediye meclisi üyemizin kızı, dolmuşa bindiğinde, dolmuştaki diğer kadın yolcular türbanlı olduğu için şoför tarafından araçtan indirilmiş’’ diye konuştu. KOOPC toplantısı ‘Haritalar yenileniyor’ Haber Merkezi Gazetemiz yazarı Dr. Erdal Atabek, ‘‘İsrailLübnan savaşının, Ortadoğu haritasının yeniden düzenlenmesi anlamına geldiğini’’ söyledi. Dr. Atabek, KoopC’nin Çantaköy Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Kır Kahvesi’nde düzenlediği ‘‘Savaş ve Barış’’ konulu konferansta, güncel gelişmeleri değerlendirdi. Dr. Atabek, yeniden düzenlenmek istenen Ortadoğu’da, Türkiye’nin suç ortağı yapılmak istendiğini söyledi. Atabek, ‘‘Savaş yanlıları Türkiye’yi karşılarına almamak için ‘yanına al politikası’ gütmektedir. Oysa barış, insanların güven içinde yaşamasıdır. Barış sağlıktır. Almanya’da Hitler’i iktidara getiren barış (Versay), şerefsiz bir barıştır. Türkiye için de Sevr Antlaşması şerefsiz bir barıştır’’ dedi. Dr. Atabek, günümüzde ‘‘zengin ülkelerin terörüne savaş, yoksul ülkelerin savaşına ise terör’’ dendiğini söyledi. Tarihi kaleye restorasyon İstanbul Boğazı’nın en güzel noktalarından birinde yer alan tarihi Ceneviz (Yoros) Kalesi, restore edilerek turizme kazandırılacak. Mülkiyeti, Maliye Hazinesi ve Milli Savunma Bakanlığı’na ait olan Ceneviz Kalesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) devredilecek. Devir işlemlerinin tamamlanmasından sonra kalenin rölöve, restitüsyon, restorasyon ve çevre düzenlemesi gerçekleştirilecek. Beykoz sırtlarındaki Anadolu Kavağı’nda Karadeniz’e paralel bir şekilde 500 metre uzanan Ceneviz Kalesi, Boğaz girişini kontrol amacıyla yapılmıştı. Kocaeli’nin su sorununa çözüm aranıyor İstanbul su satacak İstanbul Haber Servisi Kocaeli, İstanbul’dan su satın alacak. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, İstanbul’a da su verilmesi planlanan Yuvacık Barajı’nın, Kocaeli’ne de yetmediğini belirterek, ‘‘İstanbul’daki barajlardan su alma noktasına geldik. Barajı işleten İngiliz firmanın bize yılda 142 milyon metreküp su vermesi gerekiyor. Ancak barajın böyle bir kapasitesi yok. Ancak vermediği suyun parasını her yıl ödüyoruz’’ dedi. İstanbul’dan, 5 milyon metreküp su talebinde bulunduklarını anlatan Karaosmanoğlu, ‘‘Yuvacık Barajı, Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl soyulduğunun en büyük belgesi. İstanbul’a 100 milyon metreküp su satma iddiasıyla yapılan Yuvacık Barajı, bugün artık İstanbul’dan su alma noktasına geldi’’ dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da “Kocaeli’ni susuz bırakmamak için yardımcı olmaya çalışırız’’ diye konuştu. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle