Katalog

SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, DİSK Genel Başkanı Çelebi ve TESAV Başkanı Tuncer’le görüştü DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Yine Laiklik Tartışması Tartışma bu kez yüksek yargı düzeyinde, Yargıtay Başkanı Osman Avcı’nın laikliğin açık tanımının yapılmadığını ileri sürmesiyle patlak verdi. Danıştay’ın eski başkanları, eski Yargıtay Cumhuriyet Savcıları, nihayet bir zamanlar Anayasa Mahkemesi başkanı olan Cumhurbaşkanı Sezer ile Anayasa Hukuku Profesörü YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Avcı’yı yanıtlayarak laikliğin yeterince tanımlandığını belirttiler. Türkiye’nin yapısı ve bugün işbaşında bulunan iktidarın tutumu dolayısıyla laikliğin tartışma konusu olmasında şaşacak bir yön yoktur. Türkiye’de laiklik yarım yüzyılı aşkın süredir, sürekli tartışılıyorsa eğer, bu söz konusu kavramın yeterince tanımlanmamış olmasından değil, politikacının kurnaz hesaplarından kaynaklanmaktadır. Politikacının kurnaz hesapları, zaman zaman seçmene göz kırpma çabaları laiklik kavramının bazen yanlış algılanması ve tanımlanmasına yol açmıştır. Örneğin, devri iktidarında, imam hatip okulu açma rekorları kıran Süleyman Demirel, bir zamanlar Cumhuriyet laikliğinin Marksist ateizmden etkilendiği gibi ipe sapa gelmez bir açıklama yapmıştı. Benzeri bir garipliği de, ‘‘Biz laiklikten yanayız ama, din ve vicdan özgürlüğüne saygılı laiklikten yana’’ diyen Bülent Ecevit sergilemişti. Son zamanlarda da, demokrasinin laikliği kemirmesi kuşkusu dile getirilmektedir. Oysa laiklik ortadan kalktığı zaman, demokrasinin de kalmayacağı açık olduğuna göre, demokrasinin laikliği kemirmesi söz konusu olamaz, çünkü laiklik gidince ortada demokrasi de kalmaz. Demek oluyor ki, laikliğe karşı girişimlerde demokratik nitelik olamaz ??? Otoriter laiklik, liberal laiklik gibi kavramların da, pek doğruyu yansıttığını söylemek mümkün değildir. Bu gibi ayrımlar laikliğin tanımının iyi yapılmamasından kaynaklanır. Eğer laikliği din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinin devlete, devletin de dine karışmaması olarak tanımlar ve yalnızca bununla yetinirsek olayın yalnızca tek yanını görmüş ve kavramı eksik bırakmış oluruz. İsviçre, Belçika gibi ülkelerde de geçerli olan, bazen ‘‘nötralite’’ (tarafsızlık) sözcüğü ile de getirilen bu tanımlamanın geçerli olduğu ülkelerde bile son zamanlarda yaşanan olaylar, (örneğin İsviçre’deki Dahlap davası) eksikliğin fark edilmesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesinde din ve vicdan özgürlüğü adı altında belirtilen ve inançların ortaya konmasını da öngören özgürlüğün kimi hallerde kısıtlanabileceğinin kabul edilmesine yol açmıştır.. İsviçre Yargısı’nın bu yöndeki kararı AİHM tarafından da kabul görmüştür. Bu gelişmenin ve kararların gerekçelerini anlayabilmek için laikliğin kimilerince eksik bırakılan tanımını tamamlamak gerekir. ??? Tarafsızlık şeklinde tanımlanan devletin dine, dinin devlete karışmaması, laikliğin pasif tanımıdır. Ama laikliğin bir de devlete yüklediği, onun aktif olarak harekete geçmesini gerektiren bir yanı daha vardır. O da, inançlardan birinin diğerleri üzerinde baskı kurmaya kalkışması ya da inancı bir siyasi gösteri haline getirerek kamu alanına müdahale etmesi halinde, devletin derhal harekete geçerek bu girişimi önleme yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük son derecede normaldir ve bütün özgürlük alanlarında geçerlidir. Çünkü bir özgürlük söz konusu olduğunda demokratik devlet o özgürlüğün ifade alanını da korumak zorundadır. Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde türban yasağı konusundaki, AİHM’de de kabul gören çeşitli içtihadı bu durumun örnekleridir. Aynı şekilde, laiklik kavramının 19. yüzyılın başından beri tartışma konusu olmadığı Fransa’da ortaya çıkan yeni tehlikeler karşısında kabul edilen ve kamu alanı olan okulda herhangi bir dinin sembollerinin aşikâr biçimde teşhir edilmesini yasaklayan, bizde türban yasası diye yanlış tanımlanan, laiklik ile ilgili yasa da devletin bu yükümlülüğünün somutlaşmış bir başka örneğidir. Her kavram gibi, demokrasilerde laiklik de tartışılır ve her sağlıklı demokraside her kavram için olduğu gibi, laikliğin de tanımının doğru yapılması, toplumun ve rejimin selameti açısından zorunludur. Solda birlik arayışı sürüyor TÜREY KÖSE ANKARA Solda ‘‘CHP dışında güçlü bir adres oluşturma’’ arayışları sürerken DİSK öncülüğünde oluşturulan 10 Aralık Hareketi’nin DSP’ye katılması kulisleri yoğunlaştı. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve TESAV Başkanı Erol Tuncer ile görüşmeler yaptığı, bu çerçevede DSPSHPÖDP seçim ittifakının sağlanması girişimlerinin de sürdürüldüğü kaydedildi. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, ‘‘seçime tek başına girecekmiş gibi çalıştıklarını, her an ittifak olacakmış gibi de kapıyı açık tuttuklarını’’ söyledi. Rahşan Ecevit’in ‘‘sollu sağlı ittifak’’ girişimi sonuçsuz kalırken solda bütünleşme arayışları sonbaharla birlikte yeniden hızlandı. DİSK öncülüğünde bazı akademisyenler ve politikacıların katılımıyla çalışmala ? Rahşan Ecevit’in ‘sollu sağlı ittifak’ girişimi sonuçsuz kalırken solda bütünleşme arayışları sonbaharla birlikte yeniden hızlandı. DİSK öncülüğünde çalışmalarını sürdüren 10 Aralık Hareketi’nin parti kurmanın kolay olmayacağı değerlendirmesinin ardından birlik arayan çevrelerin ‘güçlü bir adres oluşturma’ yönündeki çabaları da tekrar hızlandı. rını sürdüren 10 Aralık Hareketi’nin bölge toplantıları sonunda yeni bir parti kurmanın kolay olmayacağı noktasına varıldı. Bu süreçte, ‘‘temiz bir kadro’’su ve ‘‘80 trilyonu’’ bulunan DSP çatısı altında bütünleşme arayışlarına hız verildi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) Başkanı Erol Tuncer’le bir araya geldiği öğrenildi. Bu görüşmelerin süreceği vurgulanırken 10 Aralık Hareketi’nin DSP çatısı altına girmesi için ‘‘partinin demokratikleştirilmesi, tüzükte değişiklikler yapılması, üyelik güvencesinin sağlanması’’ gibi bazı konular üzerinde durulduğu öğrenildi. Kürt sorunu konusunda da ortak bir metin oluşturma arayışlarının sürdüğü aktarıldı. resi oluşturulabilirse CHP içindeki bazı milletvekillerinin de bu oluşum içinde yer alabileceği değerlendirmesi yapılıyor. 10 Aralık Hareketi içinde ‘‘Hedefimiz yenileşme, kitleselleşme ve bütünleşme. Bunun için diyaloğa açığız. Solda bir bütünleşme olması için demokratikleşme, yenileşme en önemli koşuldur’’ görüşü dile getirildi. DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan ise arayışlarla ilgili olarak ‘‘çeşitli kesimlerle görüşmeler yapıldığını’’ söylemekle yetindi. Tan, her hafta bir miting yaptıklarını vurgularken 15 Eylül’de Giresun’da fındık, 16 Eylül’de Çorlu’da ayçiçeği, 17 Eylül’de de Kilis’te üzüm mitingi yapa Çatı adayı DSP DSP çatısı altında bütünleşme arayışları, genel başkanın dışında ayrı bir ‘‘başbakan adayı’’ formülleri ile birlikte değerlendiriliyor. Kulislerde, Zeki Sezer’in genel başkan olarak kalabileceği, Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ya da Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün ‘‘başbakan adayı’’ olabileceği formülleri üzerinde duruluyor. DSP çatısı altında güçlü bir bütünleşme ad caklarını sözlerine ekledi. CHP dışındaki partilerin seçim ittifakı arayışları da sürüyor. 10 Aralık HareketiDSP yakınlaşması dikkatle izlenirken, kulislerde buradan somut bir sonuç çıkması durumunda ittifak çerçevesinin daha da genişletilmesi ve DSPSHPÖDP seçim ittifakının sağlanmasının önemi üzerinde duruluyor. Parlamentoda 4 milletvekilinden 3’ünü yitiren SHP’nin Genel Başkanı Murat Karayalçın da gelişmeleri dikkatle izliyor. ‘‘İttifaktan kaçan, iktidardan kaçar’’ diyen Karayalçın, son parti meclisi toplantısında söylemini biraz değiştirdi. Karayalçın, ‘‘Seçime tek başına girecekmiş gibi çalışmaları yürütmeliyiz, ama her an ittifak olacakmış gibi de açık olmalıyız. Uygun bir tarihte ittifak sağlanırsa içinde yer alırız. Tek koşulumuz, yalnızca sosyal demokrat partilerin ittifakı olmasıdır. Sağ partileri istemiyoruz’’ dedi. 7 bin 53 öğrencinin kaydının yapıldığı üniversitede türbanlı öğrenciler başlarını açarak kayıtlarını yaptırabildi Çukurova Üniversitesi’nde türbana geçit yok ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çukurova Üniversitesi’nde 20062007 eğitimöğretim yılı kayıtları dün tamamlandı. Pazartesi gününden itibaren 3 bin 60’ı fakültelere, 156’sı yüksekokullara ve 3 bin 837’si meslek yüksekokullarına olmak üzere toplam 7 bin 53 öğrencinin kaydının yapıldığı üniversitede türbanlı öğrenciler başlarını açarak kayıtlarını yaptırabildi. Danıştay saldırısının ardından Rektör Prof. Dr. Alper Akınoğlu, türban konusunda Danıştay ve AİHM kararlarını kararlı biçimde uygulayacaklarını belirtmiş ve kısa bir süre sonra da kampus alanı içerisinde türbanlı dolaşmak yasaklanmıştı. Kayıt yaptırmaya gelen türbanlı öğrencilere de bu kapsamda başlarını açarak kayıt yaptırabilecekleri belirtildi. Bazı türbanlılar uygulamaya tepki gösterirken bazılarının peruk takarak ya da başını açarak kaydını tamamladığı gözlendi. şürler dağıtarak uyarılarda bulundu. Ayrıca ‘‘Gebelikten korunma, meme ve testis hastalıkları, beslenme, kişisel hijyen, madde kullanımı, istenmeyen gebelikler ve gebelik sonlandırılması, cinsel istismar ve şiddet, farklı cinsel yakınlıklar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, psikolojik danışmanlık, fiziksel muayene, gereksinimlere göre özel dal klinik muayenesi’’ gibi hizmetlerin de hasta haklarına saygı ve gizlilik koşulları içerisinde Üniversite Sağlık Merkezi Gençlik Danışma Birimi’nden alınabileceğinin anlatıldığı broşürler öğrencilere dağıtıldı. Emniyet de kayıtta Üniversiteyi tanıtan ve öğrencilerin yararlanabileceği olanakların anlatıldığı bir dosya da kayıt sırasında öğrencilere verilirken Emniyet Müdürlüğü yetkilileri öğrencilere terör örgütleri ve diğer illegal oluşumlar konusunda bilgilendirici bro Çukurova Üniversitesi’nde kayıt yaptırmaya gelen türbanlı öğrencilere başlarını açarak kayıt yaptırabilecekleri belirtildi. Bazı türbanlılar uygulamaya tepki gösterirken bazılarının peruk takarak ya da başını açarak kaydını tamamladığı gözlendi. TEZKERE Protestocu 18 kişi tutuklandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’nin Lübnan’a asker gönderme kararının ardından Ankara’daki protesto gösterilerinde gözaltına alınan 37 kişiden 18’i tutuklandı. Tezkereye evet kararını protesto etmek için geçen çarşamba günü Kurtuluş Parkı’nda düzenlenen eylemde polisle çatışan göstericilerden gözaltına alınan 37’si dün mahkemeye çıkarıldı. Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi göstericilerden 18’sinin ‘‘terör örgütü üyesi olmak, örgüte yardım ve yataklık yapmak ve propaganda’’ suçlamasıyla tutuklanmasına karar verdi. asirmen?cumhuriyet.com.tr İKİ KIZ KARDEŞ YARGILANIYOR BAŞBAKANLIK ‘PKK’de zorla tutulan çok sayıda insan var’ ERZURUM (AA) Malatya’da 8 ay önce yakalanan terör örgütü PKK üyesi 2 kardeşin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesine bağlı Çalı köyünden 13 yıl önce terör örgütü PKK’ye katılan ve 20 Şubat 2006’da Kahramanmaraş’ta polis tarafından yakalanan Hatice ve Nejla Akkuş kardeşler katıldı. Hatice Akkuş, 13 yıl önce örgüte gönüllü olarak katıldığını ancak hiçbir silahlı eylemde bulunmadığını ileri sürdü. Nejla Akkuş ise ablasının örgüte katılmasından 1 yıl sonra köylerine gelen terör örgütü üyelerine yol göstermek için araçlarına bindiğini, ancak bu kişilerin bir daha kendisini köye geri götürmediklerini savundu. Örgüt içerisinde zorla tutulan çok sayıda üye bulunduğunu anlatan Akkuş, ‘‘Örgütten kaçma girişiminde bulunan kadınlara işkence ediyorlar. Birçok erkek üye de infaz edildi. Örgütte zorla tutulanlar öldürülme korkusuyla teslim olamıyor’’ diye konuştu. Erdoğan’a danışman ordusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, 58 ve 59. hükümet dönemlerinde danışmanlık görevi yapmak üzere 11 başbakan başmüşaviri, 13 başbakan müşaviri atandığını bildirdi. ANAVATAN’lı Süleyman Sarıbaş’ın soru önergesini yanıtlayan Şahin, danışmanlık görevi yapmak üzere atanan personel arasında Başbakan’a en yakın isimlerden, Cüneyd Zapsu ve Mücahit Aslan’ın bulunmadığını kaydetti.Şahin, “Zapsu ve Aslan’a herhangi bir görev verilmediği gibi maaş ve araç tahsisi yapılmamıştır’’ dedi. CUMHURİYET 04 CMYK