19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hayati Yazıcı: Lozan’ı delmek, ruhban okullarını açmak gibi bir düşüncemiz yok 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Mehmet Ağar’dan ‘ağır’ eleştiri ? ANKARA (AA) DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, hükümetin ‘‘ne yaptığını bilmez bir halde olduğunu’’ ileri sürerek ‘‘Bir gün gidip AB’ye gerdan kırıp, öbür gün yalandan kabadayılık yapmakla ülke yönetemezsiniz’’ dedi. Ağar, partisinin Ankara il başkanlığınca Siteler’de Mobilyacılar ve Lakeciler Derneği’nde düzenlenen ‘‘Siteler Ölmesin’’ konulu toplantıya katıldı. Millet iradesinin yansıyacağı bir genel seçime fazla zaman kalmadığını söyleyen Ağar, ‘‘ezilenlerin dertlerine çare bulmak’’ vaadiyle işbaşına gelen hükümetin bütün vaatlerinin altında kaldığını savundu. AKP geri adım attı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Vakıflar ve Özel Eğitim Öğretim Yasası’yla Lozan’ın delinmesinin söz konusu olmadığını savundu. Yazıcı, ‘‘Yeniden bir değerlendirme yapılacak. Ama iddia edildiği gibi Ruhban Okulu’nun açılması, bunların delinmesi anlamına gelen bir düzenleme söz konusu değil. Böyle bir düzenlemeyi ne getiririz, ne savunuruz, ne başkalarına yaptırtırız’’ dedi. Yazıcı, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yaptığı açıklamanın ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yazıcı, bir gazetecinin, ‘‘Dün çok dikkat çeken bir dava vardı. Elif Şafak’ın TCK’nin 301. maddesinden yargılandığı dava. Bu konuda köklü bir çözüm getirmeyi düşünüyor musu Çocuk Gelinler... 14 yaşındaydı Ümmü Gülsüm Öztürk. Pazarcılık yapan 17 yaşındaki A.T. tarafından kaçırıldı ve tecavüze uğradı... Aileler araya girdi, uzlaşma sağlandı... Ümmü, A.T. ile imam nikâhlı yapıldı... Her gece dayak yedi Ümmü, A.T’den... Bu arada bir kız çocuğu oldu... İki ay sonra Ümmü’yü A.T’nin ailesi babaevine bıraktı... Ümmü’nün babası bu kez polise başvurup şikâyetçi oldu A.T’den... A.T. tutuklandı... Dört gün önce Ümmü, babasının pompalı tüfeğiyle intihar etti... 15 yaşındaki Malatyalı Ümmü... 12 yaşındaki Diyarbakırlı R.G... Daha niceleri... Yaşamın upuzun sayrık saatlerini bilmeden tecavüze uğrayan, ölen, öldürülen, burunları kesilen çocuk kadınların öyküsüne bir yenisi daha ekleniyor benim ülkemde... Onlar düşlerin elde ettiği bir yeşil ortamda ya da ezginin parıldayabileceği bir öndoğumda yaşamın derinliğine hiç inmediler... Öyküleri hep birbirine benziyor... Metin Gür’ün yeni çıkan ‘‘Kına’nın Soluşu’’ (Günizi Yayıncılık) adlı kitabını okuyorum... Almanya’da gelin olmak nasıl bir şeydir? Metin Gür 30 yıldır Almanya’da yaşıyor neredeyse... Kitap, Türkiye’den ithal edilen gelinlerin öyküsünü anlatıyor... Geleneksel aile yapısının bozulduğu, dengelerin altüst olduğu toplumda çelişkiler zinciri büyüyor... Acılar, sıkıntılar... Gelinler hem eş, hem ana hem de evin hizmetçisi... ??? Günün ilk aydınlığında uyanır Güneydoğu’da ve Doğu’da çocuk kadınlar... Tarlaya giderler, davara, suya!.. Okula gitmezler!.. 15 yaşında anne olurlar!.. Çoğu kez töre kıskacından kurtulamazlar... Bugünlerde Almanya’da toplantılar yapılıyor, çocuk yaşta evlilik, insan hakları ihlali konulu... Kürt sorununu sabah akşam gündeme getirip, Diyarbakır’ı başkent sayan Avrupalı parlamenterler nedense ‘‘töre cinayetleri’’ni, ‘‘çocuk yaştaki evlilikleri’’ hiç görmezler... Din simsarları da öyledir... Sıkmabaşı savunurlar ama 15 yaşındaki Ümmü’nün intiharı üzerine konuşmazlar, yazmazlar... Oysa töre cinayetleri bir insanlık suçudur!.. Bizim din simsarları susar!.. Hep merak etmişimdir; ‘‘din simsarları’’, ‘‘tarikat şeyhleri’’ neden konuşmazlar bu konuda?.. Örneğin ‘‘dinci yazarlar’’ neden bu ‘‘töre cinayetleri’’ni, ‘‘çocuk kadınları’’ hiç yazmazlar, eleştirmezler? Fethullah Gülen hiç konuşmaz, susar! Erbakan Hoca ağzını kilitler! Galiba bu konuda en ilginç yazıyı Ahmet Hakan yazmıştı Hürriyet’te... ‘‘Fethullan Gülen susar, tarikatçı susar... Güneydoğu illerinde kuş uçsa haykıran MazlumDer susar. Sırası geldiğinde ABD’ye bile haddini bildiren Ali Bulaç susar. Her konuda haykıran, gözünü budaktan sakınmaz ‘Vakit’ susar. Kutlu Doğum Haftası’nda on binleri Diyarbakır Meydanı’na toplayan ‘Peygamber âşıkları’ susar...’’ Ahmet Hakan sözünü bağlar: ‘‘Madem benim eski mahalle toplu bir sükut halindedir... O halde iş bana düşmüştür...’’ ??? Din simsarlarının susması apaçık ortadadır: ‘‘Çünkü ‘öldürme kararı’nı şeyher ve şıhlar verir, ailenin erkek olan bireyi ise infazı gerçekleştirir...’’ Batman’da bir genç, kız kardeşini neden öldürmüştü? Kız kardeşi TV’lerdeki dizilerden etkilenip oyuncular gibi giyinmek istemişti... Kız kardeş, ailenin uyarılarını dinlemeyince karar verildi: ‘‘İnfaz yapılacak...’’ Şıha gidildi ve soruldu... Şıh, ‘‘onay’’ verdi: ‘‘Katli vaciptir!’’ Erkek kardeş, kız kardeşini öldürüp teslim olduğunda şöyle dedi: ‘‘Bizim kız, sınırı çok aşmıştı...’’ 15 yaşındaki Ümmü ve ötekiler... Kimisi intihar ediyor, kimisi öldürülüyor... Güneydoğu’da, Doğu’da ve göç alan büyük kentlerde ‘‘şeyhşıhaşiret’’ ilişkisi sürüyor!.. ? AKP Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, Vakıflar Kanunu ve Özel Eğitim Öğretim Kanunu dolayısıyla Lozan’ın delinmiş olmasının söz konusu olmadığını savundu. Metinlerin yanlış anlama gelebileceği yorumları nedeniyle yeniden bir değerlendirme yapma kararı aldıklarını savunan Yazıcı, “Ama iddia edildiği gibi Ruhban Okulu’nun açılması, bunların delinmesi anlamına gelen bir düzenleme söz konusu değil. Böyle bir düzenlemeyi ne getiririz, ne savunuruz’’ dedi. nuz? Ne yapacaksınız’’ sorusu üzerine şöyle konuştu: ‘‘TCK’nin şu anda yürürlükte bulunan 301. maddesine ilişkin düzenleme AB’ye üye pek çok ülkenin mevzuatında var. 301. maddeyi çok dikkatlice okursanız maddenin sonunda ‘Eleştiri amacıyla yapılan görüş açıklamaları suç oluşturmaz’ deniliyor. Vurgu yapılmış ona. Elbette ki siz hukuk devletinde, demokrasilerde düşünce ve ifade özgürlüğü ile kişilik haklarına saldırı teşkil eden fiilleri ayıracaksınız. Küçük düşürme, hakaret etme hiçbir zaman düşünce özgürlüğünün kapsamında mütalaa edilemez. Böyle toptancı bir görüş olmayacağına göre, bu maddenin uygulamasını görmeliyiz. Biraz sakin olmalıyız. Birtakım meslektaşlarımızın, hukukçu arkadaşlarımızın sergiledikleri tutum ve davranışları da tabii onaylamak mümkün değil. Hukukçu olsun ya da olmasın bu davalara çok fazla odaklanıyoruz. Serinkanlı olmalıyız. Türkiye iyi yolda. Bizim iktidarımızda hiçbir zaman kapalı oda olmadı, olmayacak.’’ Yasa değişikliğinin bu noktada yeterli olmayacağını anlatan Yazıcı, ‘‘Onu değiştirdiğiniz zaman (TCK’nin 301. maddesi) onun yerine uygulamak istiyorsa (savcıların) başka bir madde bulamayacağını nereden biliyorsunuz? Bu yasa işi değil, kafa işidir. Kafalar değişmedikçe, yasaların değişmesi sorunları çözmez’’ dedi. ‘Bir daha düşüneceğiz’ Yazıcı, TBMM’de şu anda görüşülen yasalarla ilgili CHP’nin birtakım iddiaları olduğuna ilişkin soru üzerine, şunları söyledi: ‘‘Vakıflar Kanunu ve Özel Eğitim Öğretim Kanunu do layısıyla çok önemli bir sözleşme olan Lozan’ın delinmiş olması kesinlikle söz konusu değildir. Metinlerin yanlış anlama gelebileceğine ilişkin yorumlar olabilir. Son verilen önergenin bu şekilde bir anlam içerebileceğine ilişkin yorumlar yapılmıştır. Bunu bir daha düşünelim bakalım acaba gerçekten böyle bir şey olabilir mi? Demek ki, o da bizim yasaları çıkartırken hangi konularda hassasiyet göstermemizin de bir göstergesi oluyor. Bu çerçevede yeniden bir değerlendirme yapılacak. Ama iddia edildiği gibi Ruhban Okulu’nun açılması, bunların delinmesi anlamına gelen bir düzenleme söz konusu değil. Böyle bir düzenlemeyi ne getiririz, ne savunuruz, ne başkalarına yaptırtırız. Onun için milletimiz müsterih olsun. Doğru olan ne ise onu yapacağız.’’ Üniversitelere ek yerleştirme ? ANKARA (AA) Üniversitelerdeki boş kontenjanlara yapılacak ek yerleştirme için başvurular pazartesi günü başlıyor. Ek yerleştirme kontenjanlarına, 2006ÖSS’ye başvuran ve 2006ÖSYS merkezi yerleştirme sonunda açıköğretimin kontenjansız programları dışında hiçbir yükseköğretim programına yerleşmemiş adaylar, sadece sınavsız geçiş için başvuran adaylardan açıköğretimin kontenjansız programları hariç bir yükseköğretim programına yerleşmemiş olanlar ve özel yetenek sınavı ile öğrenci alan yükseköğretim programlarına kesin kayıt yaptırmış olanlar 2006ÖSYS ek yerleştirmeye başvurabilecekler. MUHALEFETE HAVALE Hükümetin ‘301. madde’ çıkmazı ? AB’ye uyum adı altında çıkartılan yasalarda muhalefeti dikkate almayan Erdoğan, 301. madde konusunda muhalefetle uzlaşı arayacaklarını söyledi. Hükümetin bu tavrının nedeni ise “MHP seçim malzemesi yapar” endişesi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesiyle ilgili tartışmalar sürüyor. AB, 301. maddenin kaldırılması yönündeki ısrarını sürdürürken Başbakan Tayyip Erdoğan, topu muhalefete attı. Erdoğan, ‘‘Muhalefet ile görüşürüz, bu yasalar sonsuza kadar kalıcı değil’’ dedi. Parti politikalarının gerçekleştirilmesine dönük birçok düzenlemeyi ‘‘AB’ye uyum’’ gerekçesiyle getiren AKP, TCY’nin 301. maddesiyle ilgili değişiklik konusunda ise topu muhalefete atıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘‘Bu konu iktidarıyla muhalefetiyle tekrar oturulur konuşulur. Çünkü bu tür kanunlar sonsuza kadar kalıcı olan şeyler değil. Otururuz, konuşuruz, yeter ki iktidar, muhalefet, bizler belli bir çizgiye varalım. Anlaşırız ve ona göre de adımları atarız’’ dedi. 301. maddeye dönük eleştirilerin özgürlüklerin sınırlandırılması noktasında yapıldığına dikkat çeken Erdoğan, ‘‘Buna katılmıyorum. Özgürlük, bir başkasının özgürlük alanına girmek değildir. Bu Türkiye Cumhuriyeti’ne hakaret hakkını doğurmaz. Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerine hakaret hakkını doğurmaz. Her zaman söylüyorum; eleştiri başka şeydir, hakaret başka şey’’ diye konuştu. AKP’nin, 301. maddede yapılacak bir değişikliğin ya da maddenin tümüyle kaldırılmasının MHP tarafından seçim malzemesi yapılacağı, bunun da partiye zarar vereceği endişesi taşıdığı dile getiriliyor. ‘‘Türklüğü, cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama’’ başlıklı 301. madde şu düzenlemeyi öngörüyor: ‘‘Türklüğü, cumhuriyeti veya TBMM’yi alenen aşağılayan kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.’’ Baykal, Amasya Şeker Fabrikası’nın pancar alım kampanyası nedeniyle düzenlenen törene katıldı. (AA) ‘Kızak karakolu’ sorusu ? ANKARA (AA) Anavatan Partisi Mersin Milletvekili Hüseyin Güler, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, dün bir gazetede ‘‘13 Müdürlü Çarşamba Kızak Karakolu’’ haberinin yer aldığını hatırlattı. Fatih Çarşamba polis noktasında, 13 emniyet müdürü ve 2 emniyet amirinin görevlendirilmesini gerektirecek ne gibi özel bir durum olduğunu öğrenmek isteyen Güler, ‘‘Celalettin Cerrah’ın, il dışına yaptırdığı atamalarını mahkeme kararıyla durdurarak geri dönen emniyet müdür ve amirlerini, burada görevlendirdiği doğru mu?’’ diye sordu. Baykal: Tarımda kuşatma var MEHMET MENEKŞE Şafak’ın davasına büyük ilgi Öte yandan yazar Elif Şafak’ın ‘‘Türklüğe hakaret’’ten yargılandığı davada mahkemenin beraat kararı vermesi, tüm dünyada büyük yankı yaptı. Financial Times, 301’inci maddenin AB adayı bir ülkenin ceza kanununda yer almaması gerektiğini belirtirken The Times, ‘‘Türkiye, eleştirileri sadece yarım kulakla dinliyor’’ ifadesini kullandı. Le Monde, Şafak’a karşı ‘‘mide bulandırıcı’’ bir kampanya yürütüldüğü yorumunu yaptı. El Pais gazetesi ise mahkeme kararını bir ‘‘kilometre taşı’’ olarak nitelendirdi. İngiliz The İndependent gazetesi ise, beraat kararı ile Türkiye’nin AB ile ‘‘kırılgan’’ ilişkilerde yeni bir sıkıntının önlendiği yorumunu yaptı. AMASYA Amasya Şeker Fabrikası’nın 53. şeker pancarı alım kampanyası, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da katıldığı bir törenle başladı. Son zamanlarda Türkiye’de tarıma yönelik bir kuşatma yaşandığını belirten Baykal, ‘‘Türkiye’yi soydurmayacağız. Halkı ezdirmeyeceğiz. Devleti böldürmeyeceğiz’’ dedi. Amasya Şeker Fabrikası bahçesinde düzenlenen törene Baykal’ın yanı sıra bazı CHP, MHP ve DYP yöneticileri de katıldı. Törende konuşan Amasya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Demir, Şeker Kurulu’nun uyguladığı kotanın adaletli ve doğru olmadığına, şeker fabrikalarına yönelik haksız kotalar uygulandığına dikkat çekti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, törenin yapıldığı alana vatandaşların sevgi gösterileri ve ‘‘Başbakan Deniz Baykal’’ sloganları eşliğinde girdi. Şeker fabrikalarının Anadolu’nun kalkınmasında, tarımdan sanayiye geçişte etkili olduğunu belirten Baykal, ‘‘Pancar ekimi Türkiye’de çiftçinin refaha doğru, kalkınmaya doğru ilerlemesinin çok önemli bir dönüm noktasıdır. Türkiye sadece kuru tarımsal üretim yapan, hububat yetiştiren ülke konumundan çıkmaya pancar üretimiyle başlamıştır’’ dedi. Son zamanlarda Türkiye’de tarıma yönelik bir kuşatma yaşandığına dikkat çeken Baykal, ‘‘Bu sadece pancar üretiminde değil, tütünde, fındıkta, pamukta bu kuşatılmışlık durumu aynen yaşanmaktadır’’ diye konuştu. Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘‘Pancar üretimi de Türkiye’de sıkıntılı bir dönemin içine girmiştir. Pancar ve şeker üretimini Türkiye’nin sırtında bir yükmüş gibi, bir olumsuzlukmuş gi bi, bir yanlış gibi görmeyi hiçbir şekilde anlamak mümkün değil. Birileri zannediyor ki, şeker fabrikaları olmazsa, Türkiye’de pancar üretimi olmazsa, hepsini kapatırsak, sanki Türkiye çok daha iyi olur. Dışarıdan ucuza şeker ithal ederiz, Türkiye daha kalkınmış olur zannediyorlar. Bu doğru değildir. Bu anlayış Türkiye’yi kalkınmaya değil, büyük sıkıntılara sürükler.’’ Türkiye’ye yoğun bir şekilde kaçak şeker girişi olduğunu, bunun durdurulması gerekiğini belirten Baykal, pancara uygulanan kotada fabrikalar arasında büyük haksızlıklar yapıldığına dikkat çekti. Üretimi az olmasına karşın Konya Şeker Fabrikası’na Amasya’dan daha çok kota verilmesini eleştiren Baykal, ‘‘Türkiye’de kotanın, bazı kayrılmak istenilen yörelere bir çıkar ve rant sağlama yöntemi olarak uygulanmasını hiçbir şekilde kabul etmek mümkün değildir’’ dedi. Zorunlu din dersi davası ? STRASBOURG /ANKARA (ANKA) Türkiye’deki zorunlu din dersi uygulamasına ilişkin bir Alevi vatandaşın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) yaptığı şikâyet üzerine açılan davanın duruşması 3 Ekim’de Strasbourg’da yapılacak. 2001 yılında 7. sınıfa giden kızı E.Z’nin ‘‘Alevi bilgilerinin yer almadığı ve tamamen Sünni öğretime dayalı’’ din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine girme zorunluluğunun kaldırılması amacıyla sırasıyla İstanbul Valiliği’ne, İstanbul İdare Mahkemesi ve Danıştay’a başvuran ancak sonuç alamayan Hasan Zengin, iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine AİHM’ye başvurmuştu. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 AB TÜRKİYE DELEGASYONU BAŞKANI ERDOĞAN RİZELİLERE SESLENDİ TSK’yi hedef aldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Kretschmer, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yasal ve kurumsal düzene saygı duymadığını ileri sürdü. Kretschmer, silahlı kuvvetler üzerinde sivil kontrol sağlanmasının Türkiye’nin AB sürecinde kilit konulardan biri olduğunu kaydetti. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı’nın çıkardığı Türkiye Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim adlı almanağın tanıtım toplantısında konuşan Kretschmer’in TSK’ye yönelik açıklamaları dikkat çekti. TSK mensuplarının, kamu hayatının hemen her yönüyle ilgili, din eğitimi, kültürel haklar, üniversite konuları gibi hususlarda açıklamalar yaptığını belirterek bu açıklamaların halk üzerinde büyük etkisi olduğuna işaret eden Kretschmer, TSK’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinin koruyucusu olarak da kendini gördüğü görüşünü ifade etti. Tüm kamu kurumlarının ‘‘hesap verebilir’’ olmasının demokratik sistemler için ‘‘kilit önem’’ taşıdığını belirten Kretschmer, Türkiye’nin bu bağlamda tam anlamıyla demokratikleşemeyen bir ülke olduğu görüşünü savundu. ‘Çay kotasına uyun’ ÖMER ŞAN RİZE Rize’de yurttaşlara seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rizelileri çay kotasına uymaya çağırdı. Rize’de önceki akşam sahil yolunda dolgu üzerine kaçak olarak yapıldığı iddiasıyla mahkemelik olan AKP İl Yönetim Kurulu Üyesi Bahattin Karali’ye ait Yakamoz restoranın açılışını yapan Erdoğan, dün Rize’de yurttaşlara seslendi. Çay kotası konusunda üreticileri uyaran Erdoğan, ‘‘Kusura bakmayın. Çayın hepsini alıp geçmişteki gibi denize, dereye mi dökelim? Böyle yaparsak mil let ödeyecek. Bunu millete ödetmeyiz. Bana oy verin demek suretiyle denize dökmek için çay alırsam bu, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmektir’’ dedi. ÇayKur’un çayı aldığını anımsatan Erdoğan, çay fiyatının düşük olduğu eleştirilerini anımsatarak ‘‘Enflasyonun üzerinde fiyat verildi. Özel sektörle ÇayKur’u bir arada düşünmeyin’’ diye konuştu. Bu arada, Erdoğan’ın mahkemelik olan Yakamoz restoranın açılışını yapmasını eleştiren CHP İl Başkanı Mehmet Aslankaya, bunun ‘‘yasaların hiçe sayılması’’ anlamına geldiğini belirterek suç işlendiğini söyledi. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle