19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2006 CUMARTESİ 2 BASKETBOLDA saniyeleri akıllıca kullanmanın önemi son Dünya Şampiyonası’yla bir kez daha vurgulanmış oldu. Özellikle Türk ulusal takımının maçlarında. Dikkat etmişseniz, Arjantin karşılaşması dışında, bütün mücadeleler bitiş düdüğüne yakın saniyelerin akıllıca kullanımıyla kazanılmış oldu. Güç dengesinin bulunduğu durumlarda, kazanma hırsı, takım oyunu ve yürekten gelen inanç yanında, bilinçli fauller, oyuncu değişimi ve mola zamanlarının ayarlanması gibi konularda aklın devreye girmesi sonucu çok etkileyebiliyor. Zamanın iyi kullanılması her türlü çözümün anahtarı galiba. aklaşmakta olan genel seçimler öncesinde, AKP karşısına çıkacak güçlerin zamanı iyi kullanmakta oldukları söylenebilir mi? Her şeyden önce, o seçimlerin siyasal yaşam ve rejim açısından ne kadar kritik olduğu konusunda bile oluşturulmuş bir ortak bilinç yok. Ne tuhaf, Cumhurbaşkanlığı seçimi önemseniyor da, genel seçimlere sanki olağan koşullarda yapılmış seçimlerden OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Saniyeler ve Akıl biri olacakmış gibi bakılmakta. Oysa, oylanacak olan, ülkenin kaderidir. Bir genel seçimin daha, baraj altında kalan partiler yüzünden, AKP’nin mutlak çoğunluğuyla sonuçlanması, aslında, rejimin demokratik ve laik cumhuriyetten yarıotoriter ve yarıteokratik bir düzene dönüşmesi demektir. Dönüşü olmayacağı gibi, geleceği de gitgide karartacak bir gidiş. Bunun bilincine varmak ve böyle bir gidişe karşı olan güçler arasında şimdiden ortak bir strateji oluşturmak, aynı ölçüde kritik bir başka olayın, cumhurbaşkanlığı seçiminin de doğru çözüme bağlanmasını sağlayabilir. Çünkü, ilk bakışta yalnız şimdiki Meclis’in işiymiş gibi gözüken ve ancak siyaset dışı mekanizmaların devreye girmesiyle belli bir yönde etkile D Y nebileceği düşünülen o seçim bile, ancak demokratik ve laik cumhuriyete inanmış siyasal güçleri, önce solda ve sağda ayrı ayrı, sonra da bütünüyle bir araya getiren ortak bir cephenin kurulmasıyla doğru zemine oturtulabilir. AKP’ye ve tabii dıştaki hesap merkezlerine de hep birlikte göstermek gerekir ki, cumhuriyetin temel ilkelerini değiştirerek ülkeyi başka yerlere sürüklemek isteyenlere geçit yoktur. erlenip toparlanma ve ortak bir tutum oluşturma, sanıldığı kadar kolay olmaz. Daha doğrusu, sanki bu oluşum zaten varmış zehabına kapılanların çokluğu, böyle bir toparlanma gereğini bile gündemden uzak tutuyor. ‘‘Daha vakit var, zamanı gelince bakarız’’ yaklaşımı. Oysa, 55 dakikalık, duraklamalarla birlikte bilemediniz bir buçuk saatlik bir basketbol maçında saniyeler neyse, bir kuşağın yaşamındaki aylar da odur. Bugünkü siyaset kuşağının karanlığa doğru şimdiki kör gidişi şu son aylarda çaresizce seyretmek gibi bir lüksü olamaz. Kamu Toplu Görüşmelerinin Anatomisi Dr. Cengiz ABBASGİL Hukukçu PENCERE Dördüncü Kuvvet?.. ‘‘Ülke çapında dinci gazetelerin sayıları ve ağırlıkları gün geçtikçe artıyor... Her gün yarım milyon gazeteyi Anadolu çapında, kapı kapı, ev ev dağıtabilecek cemaat ve tarikat patronajı, medyayı hızla ele geçirmektedir... Bunların para derdi yok... Bir büyük işadamının söylediği gibi: Tarikat ve cemaat kesiminin sermayesinde maliyet sıfır!.. Gazetenin maliyeti ne?.. Fiyatı ne?.. Dinci medyada bu sorunların ağırlığı da solda sıfır...’’ ? Yukarıdaki satırları dünkü ‘Pencere’den aktardım... Ne rastlantı!.. Aynı gün Tufan Türenç Hürriyet’teki köşesinde aynı konuyu ele almış; sayılarla çarpıcı ve uyarıcı gerçeği sergiliyor: ‘‘Zaman gazetesi tirajını 500 bin olarak ilan ediyor. Ancak Zaman gazetesi bu satışın sadece 31 binini tezgâhta satıyor. Geri kalanını kendi yöntemleriyle abonelerine dağıtıyor. Yeni Şafak da öyle. 105 binlik satışının 80 binini kendisi abonelerine ulaştırıyor. Tezgâh satışı ise 25 bin. Vakit, 68 binlik satışının 50 binini abonelerine yolluyor, tezgâh satışı 18 bin. Milli Gazete’nin tezgâh satışı 5 bin, abonesi 45 bin.’’ Türenç yazısını şöyle sürdürüyor. ‘‘Gazetelerin tirajlarını belirleyen ‘ABC Tiraj Denetim Kurulu’ belgelendirilmeyen abone rakamlarını satış olarak kabul etmiyor. Bu dört gazeteden sadece Zaman gazetesi ABC’ye üye olarak kabul edilmişti.. Ancak abone satışlarını belgeleyemediği için bu kuruldan çıkarıldı.’’ Tufan Türenç soruyor: ‘‘Bu gazeteler (...) milyarlarca lirayı nereden bulup bu kadar gazeteyi basıp dağıtıyorlar?’’ ? Türenç’in rakamlarına göre dört dinci gazetenin gerçek satışı 79 bin... Her gün bedava dağıttıkları gazete sayısı ise 645 bin... İçlerinde en güçlü gazete patronu Fethullah Gülen... Amerika’da oturan suçlu, güçlü, dinci patron, her gün Türkiye’de yaklaşık yarım milyon gazeteyi bedava dağıtacak sermayeye ve örgüte sahip... Dört dinci gazetenin stratejileri ilginç... Bedava dağıttıkları gazeteleri satış rakamına katabilirlerse o oranda reklam olanaklarına kavuşacaklar; ülkenin laik kurumları da dinci propagandaya destek verecekler... AKP iktidarı bu amaç yoluna ağırlığını koyuyor... ? Cumhuriyet fiyatını arttırmak zorunda kalırken dinci gazeteler bedava dağıtılıyor... Peki, bu paraların kaynağı nedir?.. Demokrasilerde dört kuvvet olduğu ileri sürülür: Yasama.. Yürütme.. Yargı.. Basın.. Dinciler işlerini biliyorlar, hedeflerine doğru yürüyorlar... Yarım milyonu aşkın gazeteyi ülkenin her yanında bedava dağıtacak bir örgüt kurduklarına göre, hedeflerine epey yaklaşmış sayılırlar... H er yıl ağustos ayında, kamu kesiminde çalışan ve memur olarak adlandırdığımız emekçilerin özlük haklarının kotarılmasını amaçlayan görüşmeler yapılır. Yazılı ve görsel basında epey yer tutan bu görüşmelerin amacı, kapsamı, sonucu hakkında ise pek azımızın bilgisi vardır. O nedenle konunun anatomisi hakkında birkaç söz söylemenin yararına inanmaktayız. Görüşmelerin yasal dayanağı 4688 sayılı, Kamu Görevlileri Sendikalar Kanunu’dur. Bu yasa Ağustos 2001’den beri yürürlüktedir. Yasanın amacı kısaca, memur dediğimiz kamu görevlilerinin ekonomik, sosyal, mesleksel haklarının korunup geliştirilmesidir. Amaçların gerçekleştirilebilmesi içinse gerekli olan sendikal örgütlenmenin hayata geçirilmesi de diğer bir amaç olmaktadır. Bu bağlamda hemen şunu belirtmek gerekir ki, görüşmeler denince sadece ücret ve zam pazarlığının yapıldığı yaygın bir kanıdır. Bu algılama yanlıştır. Zira ya sanın görüşme kapsamını düzenleyen 28. madde hükmünün ücret ve zam konularının yanında, fazla çalışma, harcırah, ikramiye, lojman tazminatı, doğum, ölüm, tedavi yardımları, yiyecek, giyecek vesaire yardımları da içerdiği görülecektir. Ancak ülkemizde en ivedi konu ücret ve zammı olduğundan toplu görüşme denince akla ancak bunlar gelmekte ve görüşmeler bunların hay huyu ile geçmektedir. Buna da umar bulunamadığı gibi en az ücretler kadar önemli olan diğer özlük hakları da bu arada kaynayıp gitmektedir. Neden böyle olduğunu görelim: Yasa gereği her yıl ağustosun on beşinci günü çağrı beklemeksizin, taraflar, Devlet Personel Başkanlığı’nın belirlediği ve taraflara bir hafta önceden bildirilen yerde toplanır. Taraflar yetkili kamu çalışanları sendikaları ile onların bağlı olduğu konfederasyonlar, karşı ta? Arkası Sa. 15. Sayfada ÜMRANİYE 12. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ İLANEN TEBLİGAT 2006/6462 Es İpotek Alacaklısı: İBRAHİM HİKMET SEYREK Beyazıt İşhanı Kat No: 15 Kadıköy /İST İpotek borçlusu Bakiye DOĞAN adına kayıtlı, Ümraniye İlçesi, Çakmak Mahallesi, 30 pafta 130 Ada, 2 parsel sayılı 237.56 M2 Cilt no 5, sayfa 205 taşınmaz da kayıtlı taşınmazdaki lehinize tesis edilmiş 31.01.1969 tarih ve 878 yevmiye no.lu ipoteğin, ipotek bedeli dosyamıza yatırılarak İ.İ.K.nun 153.maddesi uyarınca fekki talep edilmiştir. İşbu yazının ilan tarihinden itibaren kanuni süreye 15 gün ilavesiyle 30 gün zarfında dairemize müracaat ederek dosyamızdaki ipotek bedelini almanız,belirtilen ipoteğin fekkine muvafakat etmeniz, aksi halde ipotek borçlusunun İcra Mahkemesinden ipoteğin fekkini isteyebileceği ilanen tebliğ olunur.31.08.2006 (Basın: 42975) CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle