27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EYLÜL 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Petrol Ofisi’nin üst yöneticisi Jan Nahum, verilen para cezasına sert tepki gösterdi 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER EPDK kararı hukuki değil ? Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun lisanssız bayilere akaryakıt ikmali gerekçesiyle 498 milyon 693 bin YTL para cezası kestiği Petrol Ofisi’nin Üst Yöneticisi Nahum, ‘‘Cezaların hukuki bir altyapısı bizce yok. Dolayısıyla hukuki süreci çalıştıracağız ve gerekli müdahaleleri yapacağız’’ dedi. Ekonomi Servisi Petrol Ofisi Üst Yöneticisi (CEO) Jan Nahum, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), lisansı olmayan bayilere akaryakıt ikmal ettikleri gerekçesiyle, akaryakıt dağıtım şirketlerine verdiği para cezalarına ilişkin olarak, ‘‘Cezaların hukuki bir altyapısı bizce yok. Dolayısıyla hukuki süreci çalıştıracağız ve gerekli müdahaleleri yapacağız’’ dedi. Nahum, Petrol Ofisi’nin 2006 yılı altı aylık finansal sonuçlarının değerlendirildiği İstanbul’daki basın toplantısında, Petrol Ofisi’ne kesilen 498 milyon 693 bin YTL ’lik para cezasının haksız olduğunu ve hukuki mesnedi olmadığını savundu. Jan Nahum, ‘‘Bu cezanın ödenmesi, ikinci aylık rakamlarınıza nasıl yansır’’ sorusuna karşılık, ‘‘Cezanın önümüzdeki altı ayın içinde ödenmesi gerekliliğinin olmayacağı kanaatindeyim. Herhangi bir şekilde ikinci altı ayda böyle bir cezanın devreye girmeyeceğini düşünüyorum’’ dedi. Nahum, ‘‘Lisans başvurularındaki yığılma sebebiyle yaşanan bir gecikmeden dolayı akaryakıt ikmalini kesseydik, Türkiye yakıtsız kalırdı. Lisans müracaatı ile lisans verilmesi arasındaki zaman dilimindeki akaryakıt satışları için ceza kesildi’’ dedi. Nahum, TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesinden sonra yeni bir rafineri açmak üzere EPDK’ye başvurduklarını da hatırlatarak, rafineri bölgesi olarak Ceyhan’ı seçtiklerini ve proje çalışmalarına başladıklarını söyledi. Yaklaşık 2.5 milyar dolara mal olacak ve 4 yıl içinde bitirilmesi planlanan rafinerinin, hammadde tedariği açısından büyük avantaj sağlayacağını ifade eden Nahum, Türkiye’nin şu anda 30 milyon ton rafine ürün tükettiğini, buna karşın 2025 milyon ton civarında üretim yaptığını belirterek, ‘‘Yeni rafinerilerin kurulmasıyla üretim artacak ve taşımada tasarruf sağlanacak. Böylelikle tüketicilere daha uygun fiyatlarla ulaşabileceğiz’’ dedi. O Kadar Kolay Değil Başbakan Erdoğan kendisi için engel gördüğü her konuda yaptığı üzere, Kasımpaşa üslubu ile sertleşerek, karşı görüşü savunanları suçlayarak baskı oluşturmaya, işin içinden çıkmaya çalışıyor. Ama bu iş ülke geleceğini öylesine boyutlu ipotek altına alabilecek bir konu ki... O kadar kolay değil. Kendi milletvekillerini seçimle tehdit ederek, açık oylama ya da başka denetim çarkları oluşturarak susturabilir, Lübnan’a asker gönderme konusunda Meclis çoğunluğu kararı çıkartabilir. Ama Cumhurbaşkanı’ndan, Meclis içi ve dışı tüm siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri, kamuoyu çoğunluğu karşı iken, bu işi, ‘‘Benim iktidarımın devamı için yaşamsal, ABD vizesi için kaçınılmaz’’ diye ‘‘Ben yaptım oldu’’ ile kotarmak o kadar kolay değil. Başbakan’ın Halka Sesleniş gibi önceden banta alınmış, yani sinirli çıkışları içinde olağan sayılan saldırgan, fren tutmaz üslubu ile açıklanamayacak bir konuşmasında, Lübnan’a asker gönderilmesine karşı çıkanları, ‘‘ülke çıkarlarına ihanet içinde olmakla’’ suçlaması tek başına işin vahametini ortaya koymaya yetiyor da artıyor. Sonuçta yukarıda saydığım demokrasi güçleri, devletin en üst düzey temsilcilerinin tümünü, ülke için gerçekten yaşamsal bir konuda, ‘‘ihanet’’ içinde olmakla suçlamak bir Başbakan’ın yapabileceği, hoşgörü ile karşılanabilecek bir iş değil. Başbakan’ın tezine göre, ABD, AB ülkeleri ile birlikte Lübnan’a asker göndermek, barışa katkıda bulunmak yanında, Ortadoğu’da siyaseten var olmanın, üstüne üstlük Müslümanlara sahip çıkmanın olmazsa olmaz koşulları. Oysa medyamıza yansıyan sayısız belge, bilgi, BM kararı ayrıntıları ile ortada. BM askeri gücünü oluşturan karar, öncelikle İsrail’in güvenliğini sağlama, Hizbullah’ı silahsızlaştırmayı amaçlıyor. Türkiye sözde AB aday ülkesi iken AB’nin göndereceği askeri güç karar toplantısında yoktu. AB üyeliğine katkısı tam bir palavra. Üstüne üstlük AB ülkeleri çatışmanın içinde olmamaya yönelik BM askeri güç görevlerini paylaşmış konumdalar. Bizden gidecek asker en kritik bölgede, yani en küçük bir çatışmanın odağında olmaya aday bir konumda. Başbakan bal gibi de ‘‘barış gücü’’ işlevi vurgulaması ile bizim kamuoyunu kandırmış oluyor. ??? İşin bir başka garabeti, barış gücü gibi pazarlanan, Ortadoğu sıcak çatışmasının odağına gidecek BM askeri gücünün içinde Müslüman bölge ülkelerinin adı bile geçmiyor. İsrail apaçık, Türkiye dışında, uzaktan gelmeye aday diğer Müslüman ülkelerin askerini istemediğini açıklıyor. Böylece de Hizbullah ile çatışma konumu doğduğunda Türkiye’den gidecek askerimiz sadece bu örgütün silahlı gücü ile değil elbette, en çok arkasındaki büyük güç, komşusu İran ile karşı karşıya gelme noktasında bulunuyor. Tam da İran’ın bölgede ABD’ye kafa tutacak kadar büyük güç olduğu kararını verdiği, nükleer silahlanma tartışmasında, ABD’ye meydan okuduğu bir süreçte. Hangi görüşten, cepheden olurlarsa olsunlar dünyanın tüm stratejistlerinin, İsrail’in Lübnan Hizbullah bombardımanı, işgalinin perde arkasında Ortadoğu’da ABDİran çatışmasının yattığında birleştikleri bir aşamada. İsrail’i, Irak bataklığında işin içinden çıkamayan, Ortadoğu’ya egemen olmaya çalışırken, Şii güçlenmesi, İran tehdidi ile karşı karşıya kalan ABD’nin tetikçi olarak kullandığını artık sağır sultan duymuş konumda. İsrail, Hizbullah’ı Lübnan’da vururken, Suriye, öncelikle de İran’ın sıkıştırılması amaçlanmış, ancak onca çocuk, kadın, sivil insanın ölümüne karşılık Hizbullah’a istenen askeri zarar verilemediğinden, İsrail için kınama kararı alamamış BM’nin asker göndermesi kararı çıkmıştı. Türkiye’nin uzaktan yakından sorumlusu olmadığı bu tabloda, Ortadoğu’da tüm İslam ülkelerinin halkları ile karşı karşıya kalması, hele de komşusu İran ile düşman kamplarda olmasına karşı çıkmak mı ülke çıkarlarına ihanet oluyor? Dün bir okurun, Başbakan Erdoğan’ın Meclis çoğunluğu ile karar çıkarmasının Lübnan’a asker gönderebilme anlamına gelmediği yolunda önemli bir uyarısı vardı. Sonuçta Meclis’in iradesi, yurtdışına asker göndermeye izin verme çerçevesinde bir hukuki konum. Öyle olduğu için hükümet Meclis’ten yetki istiyor. Ancak anayasanın 104. maddesi, cumhurbaşkanının yetkilerini sayarken, ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanılmasına karar vermek” ten söz ediyor. Okur soruyor: Cumhurbaşkanı karar vermezse, hükümet Meclis’in iznine dayanarak asker göndermeye kalkışır, asker giderse, ortaya hükümet ve Genelkurmay açısından anayasal suç durumu çıkmaz mı? ‘‘Cumhurbaşkanı hükümet kararına karşı Anayasa Mahkemesi’ne giderse, işler büsbütün karışabilir, ortaya bir kaos çıkabilir... Meclis kararı sonuç değil, hukuksal yetki ve tartışmaların başlangıcı olacak’’ diye de ekleme yapıyor.. soner?cumhuriyet.com.tr EPDK BAŞKANI: Kararın dönüşü yok ? EPDK Başkanı Günay, akaryakıt dağıtım şirketlerine kesilen cezanın, yasanın gereği olduğunu savundu ve şirketler için yargı yolunun açık olduğunu söyledi. Ekonomi Servisi EPDK Başkanı Yusuf Günay, akaryakıt dağıtım şirketlerine kestikleri 1.6 milyar YTL ’lik ceza için, ‘‘Yasanın gereğini yerine getirdik. Yapacak bir şey yok’’ dedi. Günay, kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğunu anımsattı. EPDK İkinci Başkanı Yusuf Tülek de, cezaların yüksekliğinin yasadan kaynaklandığını ifade ederek ‘‘Şirketler uygulanacak cezaları biliyorlardı. Kurul kararı alındı. Artık geriye dönmek mümkün değil’’ dedi. Şirketlerin karar nedeniyle kurula tazminat davası açabileceğinin sorulması üzerine Tülek, ‘‘Karar yargıdan döner, şirketler de bize tazminat davası açarsa, maaşımızdan öderiz, ne yapalım’’ diye konuştu. Kesilen cezaların, lisans verilmesi işleminin ardından geçilen ilk dönemi kapsadığını kaydeden Tülek, dolayısıyla kesilen cezanın bir yıl önceki döneme ait olduğunu bildirdi. Son bir yıllık dönemde lisanssız bayilere akaryakıt temin edildiyse, soruşturma açılıp yeniden ceza verilmesinin gündeme geleceğini kaydeden Tülek, ‘‘Umarım akaryakıt teminine devam etmemişlerdir. Geçen yıl soruşturma açıldıktan sonra dağıtımcılar daha dikkatli hareket etti diye biliyoruz. Yeniden ceza kesilse bile bu boyutta bir ceza olmaz’’ dedi. Kurda dalgalanma zarar getirdi Ekonomi Servisi Petrol Ofisi yönetiminin basın toplantısında, şirketin ilk 6 ayda net satışlarını yüzde 17’lik artışla 4 milyar 487 milyon dolar, brüt faaliyet kârını da yüzde 27’lik artışla 292 milyon dolara çıkardığı bildirildi. Şirketin aynı dönemde oluşan net zararı ise 99 milyon dolar. Üst yönetici Jan Nahum, mayıshaziran döneminde ekonomide yaşanan dalgalanma ve kurlarda yüzde 20’ye varan artışlar nedeniyle oluşan bu zararın, temmuz ayı itibarıyla kâra dönüştüğünü belirterek ‘‘Paritedeki gerileme ile birlikte zararımız hızla kapanıyor. Bu yılın üçüncü çeyreğinde zararı silip kâra geçeceğiz. Şirketimiz açısından endişe verici bir durum yoktur’’ dedi. İTO’YA GÖRE Vestel bu yıl IFA’ya 25 kategoride toplam 1200 ürünle katılıyor İstanbul’da Avrupa’nın televizyonu Türkiye’den fiyatlar düştü Ekonomi Servisi İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi’ne göre, perakende fiyatlar ağustos ayında yüzde 0.17 oranında geriledi. İTO’dan yapılan açıklamaya göre, İTO’nun 1995 yılı baz alınarak hazırlanan ve 2006 Temmuz ayında yüzde 0.65 düşüş gösteren İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi, 2006 Ağustos ayında da yüzde 0.17 oranında azalış kaydetti. Söz konusu endeks 2004 Ağustos ayında yüzde 0.28, 2005 Ağustos ayında ise yüzde 1.36 artış göstermişti. Değişim oranlarına bakıldığında ise gıda harcamaları grubunda yüzde 0.41 azalış yaşandı. Azalış daha çok yaş ve kuru meyve fiyatlarındaki gerilemeden kaynaklandı. ? Geçen yıl Avrupa ülkelerine 2.2 milyar dolarlık ihracat yapan şirket, bu yılki hedefini 2.7 milyar dolar olarak belirledi. Vestel’in gelecek yılki ciro hedefi ise 3 milyar dolar. ŞEHRİBAN KIRAÇ ÖZELLEŞTİRME İDARESİ TÜPRAŞ için Global’e dava Ekonomi Servisi Özelleştirme İdaresi, TÜPRAŞ’ın İMKB’de toptan satışlar pazarında sattığı yüzde 14.76 oranındaki kamu hissesinin iadesi için Global Menkul Değerler’e dava açtı. Özelleştirme İdaresi (ÖİB) Başkanı Metin Kilci, TÜPRAŞ Türkiye Petrol Rafinerileri’nin özelleştirme ihalesiyle ilgili Borsa Başkanlığı’na açıklama gönderdi. Açıklamada, TÜPRAŞ’ın sermayesinde bulunan yüzde 14.76 oranındaki kamu hissesinin İMKB toptan satışlar pazarında Global Menkul Değerler’e satılarak özelleştirildiği hatırlatıldı. Petrolİş Sendikası’nın bu satışın iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı davada, Ankara 12’nci İdare Mahkemesi’nin 30 Aralık 2005 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verdiği hatırlatıldı. Bunun üzerine iptal kararı uyarınca Global Menkul Değerler’e yazı yazılarak kararın gereğinin yerine getirilmesi istense de bu başvurunun sonuçsuz kalması nedeniyle mahkeme kararının yerine getirilmesini teminen Global Menkul Değerler’in aleyhine dava açıldığı bildirildi. BERLİN Vestel bu yıl 10. kez dünyanın en büyük elektronik fuarı özelliğini taşıyan IFA fuarına damgasını vuruyor. Bu yıl 25 kategoride 1200 ürünle fuara katılan Vestel’in sergilediği ürünlerin yüzde 85’i ilk defa görücüye çıkıyor. Avrupa’ya geçen yıl 2.2 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Vestel bu yılki hedefi ise 2.7 milyar dolar, gelecek yıl ise bunu 3 milyar doların üzerine çıkarmayı amaçlıyor. İhracatın yüzde 80’ini TV’den sağlayan şirket, bu yılın ilk 6 ayında 960 milyon dolar, yıl sonu itibarıyla da 2.3 milyar dolar geliri sadece TV’den sağlayacak. Almanya’nın Berlin kentinde düzenlenen IFA fuarında Vestel satandında düzenlenen basın toplantısında konuşan Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanvekili ve Dış Ticaret Başkanı Turan Erdoğan, Vestel’in dünya elektronik sektöründe önemli bir yere geldiğini vurguladı. IFA’ya bu yıl 19 yıldan bu yana 10. kere katılım gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, ilk önce 100 metrekare ile başladıkları fuar standının bugün 2600 metrekarelik bir hol oluşturduğunu ve bu yıl stand konseptlerinin havaalanı terminali şeklinde tasarlandığını söyledi. Erdoğan, 45 yıl öncesine kadar fuarlara sadece tüplü TV’lerle katıldıklarını belirterek ‘‘Şimdi ise hiç tüplü TV getirmiyoruz. İş, istihdam ve döviz girdisi oluşturmak için 750 mühendisimiz yeni katma değerli ürünler üretmek için çalışıyor. Çok kolay kullanılabilir ürünler yapmak istiyoruz’’ dedi. Türk TV üreticisinin Avrupa pazarının yüzde 60’ına sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, Türkiye’den gelen ürünlerin ise yüzde 60’ını oluşturan 10 milyon TV’nin Vestel markalı ürünlerden oluştuğunu dile getirdi. Vestel satandında konuşan Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanvekili ve Dış Ticaret Başkanı Turan Erdoğan, Vestel’in dünya elektronik sektöründe önemli bir yere geldiğini vurguladı. Profilo’dan yeni teknoloji: DLP 2007 yılının ikinci yarısında tüplü televizyonların tarihe karışacağını belirten Profilo Ceo’su Göksen Körezlioğlu, projeksiyon televizyonlar için geliştirilen bir teknoloji olan DLP’ye yönelme hazırlığı içinde olduklarını söyledi. DLP, ‘‘digital lightening process’’ , projeksiyon televizyonlar için geliştirilen bir teknoloji. Profilo, mikro aynalar kullanılarak aydınlık ortamda dahi istenilen büyüklükte en kaliteli görüntü elde etmeyi sağlayan teknolojiyi Amerikalı Texas Instrument ile ortaklaşa geliştiriyor. Profilo Ceo’su Göksen Körezlioğlu, şu anda dünyanın üç büyük panel üreticisi olan Panasonic, Samsung ve LG’nin lojistikte sorun çıkarması durumunda, alternatif bir ürün olarak DLP teknolojisine yatırım yaptıklarını kaydetti. Körezlioğlu, bu alana şu ana kadar 7 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını söyledi. Körezlioğlu, dijital yayına geçişte, Türkiye’nin içerik açısından problem yaşayabileceğini kaydetti. Bu teknolojiyle bir banttan beş yayın yapılabileceğini belirten Körezlioğlu, bu durumda yayın kanalları arasında konsolidasyon sürecinin başlayabileceğini söyledi. Körezlioğlu, ‘‘Türkiye’de belli başlı 56 kanalın bu içeriği dolduracak kapasiteye sahip olduğunu düşünüyorum’’ dedi. Körezliğolu, Türkiye’nin 2012’de tam anlamıyla dijital yayına geçeceğini ve bu geçişte yaklaşık 1 milyar dolarlık altyapı ihtiyacının olduğunu bildirdi. SON 6 YILIN EN HIZLI BÜYÜMESİ AB ekonomisi tam gaz gidiyor BRÜKSEL (AA) AB ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0.9 ile son 6 yılın en hızlı büyüme rakamını yakaladı. Resmi istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre ekonomik büyüme yılın ilk çeyreğinde hem AB’de hem de ortak para kullanan 12 ülkede yüzde 0.8 seviyesinde gerçekleşmişti. Eurostat, AB ekonomisindeki yıllık (son 12 aylık) büyüme oranını yüzde 2.8 olarak hesapladı. Aynı oran Avro bölgesinde yüzde 2.6 ile biraz daha düşük çıktı. AB Komisyonu büyüme rakamlarının yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.50.9 ve son çeyreğinde yüzde 0.40.9 aralığında gerçekleşmesini bekliyor. Yılın ikinci çeyreğinde AB içinde sadece Yunanistan ekonomisi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.4 küçülürken diğer bütün ülkeler büyüme kaydetti. Verilere göre aynı dönemde, ABD ekonomisi yüzde 0.7 ve Japonya ekonomisi yüzde 0.2 oranında büyüyebildi. AB böylece uzun bir sürenin ardından yıllık bazda olmasa da ABD’den daha güçlü büyüme gerçekleştirmiş oldu. BBC ile protokol BBC ile ortak bir proje için protokol imzaladıklarını açıklayan Erdoğan, ‘‘Bünyemizde Cabot firmasıyla BBC’ye özel bir digital kutu hazırladık. 300 numune kutuyu BBC gönüllü izleyicisine dağıttı. Şu anda deneme safhasında, eğer başarılı olursa bu yaygınlaştırılacak’’ diye konuştu. Göksen Körezlioğlu. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle