11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2006 CUMA 6 FORMULA 1 130 bin seyircinin izleyeceği yarışın 50 milyon Avro gelir getirmesi bekleniyor BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Güneş’ten Uzay’a... Bugünkü yazımız, göğün derinlikleri ile ilgili bir konuda. Ama niçin böyle bir konuda yazmak? Kaş’ta, Kuşadası’nda ormanlar yanarken, yazımızı yazmak için masamıza geçtiğimizde, gazetelerin haber verdiği gibi, Gökova kıyıları da alev alevdi: Görevliler ve yurttaşlar ellerinde hortumkova söndürmeye çalışıyormuş; öyle, çünkü ne yeterli uçak, ne helikopter ne de itfaiye aracı varmış. Yani felaket var, ama en başta devlet yok! Devlet adına var olan ise masal, palavra, sömürme... Korkunç bir çaresizlik içinde, içimiz yana yana konumuza geçiyoruz. ? Lübnan savaşında ateşkes olup da gelecek adına bir barışın araştırıldığı günlerde, 18 Ağustos’ta, gazetelere geçen bir konu da şu idi: Uluslararası Astronomi Birliği, Prag’da toplanan bilim adamlarına, devrim niteliğinde bir öneride bulunuyor; Güneş sistemindeki dokuz gezegenin sayısını on ikiye çıkarıyordu. O tarihli Le Monde da, birinci sayfasında, gerçekten ilginç bir tablo çiziyor; olanı ve olacak olanı belirtiyor ve Güneş sistemi üstüne yeni bir fikir veriyordu. Tablonun solunda, kıpkızıl bir kütle, Güneş, bütün ürkütücü heybetiyle yer alıyordu. Onun sağında da, zaten bildiğimiz dokuz gezegen, çapları ve Güneş’ten uzaklıkları ile sıralanıyordu: Merkür, Güneş’e nispetle bir nokta gibiydi; Venüs, yeryuvarlağı, yani şu üstünde yaşadığımız Dünyamız ve Mars birer bilye görünüşteydi. Onlardan sonra gelenler, Jüpiter, Satürn bir ayak topu kadar göz dolduruyor; Uranüs ile Neptün bir bilardo topu çapındaydı. Daha uzaktaki Plüton ise irice bir noktaydı. Bildiğimiz bu dokuz gezegene, şimdi eklenenler şunlar oluyordu: Mars ile Jüpiter arasında dönüp dolanan ve asteroidlerle iç içe olan Seres, gezegen olarak bilinse de, şimdi listeye alınıyordu. Plüton’un bir ayı olan gezegene Şaron denilecekti ve Plüton’un ötesinde bir buz yuvarlak 2005 yılında bulunmuştu ve Ksena adıyla çağrılacaktı. Prag’daki toplantının bir özelliği de şu oluyordu: Bugüne kadar Güneş’in çevresinde bir vals yaparak dönen gezegenler kavramına yeniden bir tanımlama getiriliyordu. Güneş sistemi ile ilgili işte yeni bir sayfa! Gelecek yüzyıllarda, ona kimbilir neler neler katılacak! ? Eklemeliyiz de: Güneş sistemindeki gezegenlerin sayısı, Yeni Zamanlar’ın başlarında dokuz değildi de. Merkür, Venüs, Mars, ötelerden beri biliniyordu. Geri kalanı, 16 ve 17. yüzyıllardan başlayarak bulundu. İlginç olanı, dünyamızın bir gezegen olduğu da, Modern Çağ’ın bir buluşudur: Dünyamız, bütün ortaçağ boyunca bir merkez idi ve Güneş de, öteki gezegenlerle, daha doğrusu bütün evren Dünya’nın çevresinde dönüyordu. Bu yanlışı ve nice acılar pahasına, 16. ve 17. yüzyıllar düzeltti: Güneş’in çevresinde bir gezegen olarak dönüyorduk. Güneş sistemini tanıdıktan sonra, en geç 19. yüzyıldan başlayarak da, bilim, onun dışına çıkıp Uzay’a çevrildi gözler: Yıldızlar ve gökadaları da vardı; Güneş sistemi de, sayısız o gökadalarından birinde, bellibelirsiz bir yıldızdır. Ve evren gitgide genişlemiştir, genişliyor; astronominin mesafe ve zaman ölçüsü de başkadır. Bu süreç içinde, Tanrı anlayışı da değişmiştir: 17. yüzyılda, Spinoza ‘‘panteizm’’i ortaya atarken, konuya elle tutulur bir boyut eklemişti. 20. yüzyılda, evrenin ortaya çıkışında, ‘‘büyük patlama’’ diye ortaya atılan varsayım, bilim adına bir girişimdir ve düşündürücüdür. Bizde ilahiyat ve ilahiyatçılar, tartışmaların bu sayfasına henüz gelmemiştir; ve Tanrı’yı, belli günlerde, gök katları arasında, herhalde bir Arap küheylanın üstünde! dolaştırıp duruyorlar. Bu konuya, bir başka gün yeniden girmek isteriz. Çünkü, bizdeki ilahiyat ve ilahiyatçılarımızla ilgili daha söyleyeceklerimiz var. Özellikle, son günlerdeki örneklere bakarak... Geçen sezon İstanbul Park’ta yapılan yarışı yüzbinlerce kişi izlemişti. Bu sene de büyük ilgi çeken ve 130 bin seyirci beklenen Formula 1’de güvenliği jandarma sağlayacak. Formula 1’ de rekora doğru Spor Servisi Yetkililerce 130 bin kişinin izleyeceği söylenen Formula 1 Petrol Ofisi Türkiye Grand Prix’i, antrenman turları ile başlıyor... Bu sabah saatlerinden itibaren pazartesi gününe kadar Akfırat’taki ‘İstanbul Park’ pisti, dünyanın adı en fazla geçen noktası olacak. 200’e yakın ülke TV’sinde yayımlanacak olan antrenman, sıralama ve yarış turları sayesinde Türkiye ve İstanbul adı sürekli olarak TV’lerde yankı bulacak, dünyanın 4 bir yanındaki gazeteler, İstanbul Park’taki gelişmeleri okurlarına aktaracak. Dev yarışın Türk ekonomisine 50 milyon Avro’luk bir gelir getirmesi bekleniyor. Özellikle otel, restoran, markalı ürün satıcıları ve ulaşım sektörü bu paradan en büyük payı alacak. Biletler ateş pahası Formula 1 organizasyon komitesi 580 ile 45 milyon arasındaki Gold ve Bronz tribün biletlerinin son 1 haftada büyük ilgi gördüğünü açıkladılar. Ayrıca pilotların bulunduğu ve PADOK diye adlandırılan bölümden yarışı izleyecekler 2300 Avro’luk biletleri almak zorundalar. Bilet satış organizatörleri şu ana kadar 50 bin biletin satıldığını ve yarışı açık alan dahil 130 bin kişinin izlemesinin beklendiğini vurguladılar. Türkiye Grand Prix’inde sürücüler, araçları ile 1. ve 2. antrenman turlarını bugün atacak. İstanbul Park Pisti’ndeki ilk antrenman turları saat 11.00 ile 12.00 arasında, ikinci antrenman turları ise 14.00 ile 15.00 saatleri arasında yapılacak. Yarın saat 11.0012.00 saatleri arasında üçüncü antrenman turları, saat 14.00 ile 15.00 arasında da sıralama turları gerçekleştirilecek.Formula 1 Türkiye Grand Prix’si öncesi bugün gerçekleştirilecek Petrol Ofisi Resmi Formula 1 Partisi’ne, dünyaca ünlü yıldızların yanı sıra pilotlar da katılacak. Özellikle dünyaca ünlü şarkıcı Missy Elliot, Carmen Electra, Mike Tyson, Monaco Prensi Albert, Brunei Sultanı’nın oğlu gibi birçok ünlü de İstanbul Park’ta ve partinin yapılacağı Reina’da boy gösterecek. Ferrari’nin teknik ortağı, Schumacher’le Massa’nın araçlarına güç verecek Shell’den İstanbul’a özel benzin RAIKKONEN CAN İŞBAKAN cLaren Mercedes’in Fin pil Kimi Raikkonen, İstanbu otu l Park Pisti’ni çok sevdiğ ‘‘Çok ciddi virajlar var. Bu ini belirterek meydan okuyan bir yer ve pist gerçekten biz mücadele dolu anlar yaşatı im için yor’’ diye konuştu. Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU M COULTHARD R vid ed Bull Racing pilotu Da rk Pa l bu an İst ise rd ha ult Co u ifade un uğ old e Pisti’nin fevkalad r tle pis n ıla yap e ederek ‘‘Son dönemd ıcı lay zor k Ço . im ilir eb diy içinde en iyisi ya ma virajlar var. En iyisini yap . ştu nu ko e diy ız’’ cağ çalışa Formula 1 Türkiye Grand Prix’si için geri sayım başlarken Ferrari’nin teknik ortağı ünlü akaryakıt firması Shell, 11. yılını pilotlarıyla beraber kutladı. Alman pilot Michael Schumacher ve Brezilyalı Felipe Massa, gösterdikleri performansın Shell VPower teknolojisiyle doğru orantılı olduğunu söyledi. Ünlü yakıt firmasının teknik müdürü Mike Copson’ın, performansı daha yüksek bir yarış yakıtı formülasyonu geliştirdiklerini belirtti. Pilotlar sıralamasında 90 puanla 2. sırada bulunan Schumi, İstanbul’da 2. kez yarışacaklarını ve artık bu pisti tanıdığını belirterek, ‘‘Geçen yıl bizim için buradaki yarış kötü olmuştu, ama bu yıl bunu telafi edeceğiz’’ dedi. İstanbul Park’taki 8. virajla ilgili olarak ise Alman pilot, ‘‘Buranın ismini gayet iyi biliyorum’’ ifadesini kullandı. Yarış esnasında her zaman aynı heyecanı duyduğunu kaydeden Schumacher, ‘‘Ancak bazen duygusallaşıyorum. Bazen de heyecanlanıyorum. Yarışın gidişine göre duygularım değişiyor’’ diye konuştu. Schumacher, Renault’nun kullandığı süspansiyon sisteminin yasaklanması konusunda ise şunları söyledi: ‘‘Tabii burada bir karar alınmış. Saygı göstermekten başka bir çaremiz yok. Bizim de sezon başında arka kanat için bir çözümümüz vardı, ama bize kullanamazsınız dediler. Bu tür olaylar olabiliyor.’’ Alman sürücü normal trafikte pistlerden daha yavaş olduğunu da kaydederek, ‘‘Normal trafikte o kadar hızlı giden bir aracım yok. Trafik çok önemli bir meseledir. Asıl olan kurallara uymaktır. Bizim için önemli olan nasıl araba kullandığımızı göstermek değil, güvenli araç kullanmaktır’’ açıklamasını yaptı. Ayrıca futbola olan ilgisiyle tanına Schumi, ‘‘Türk futbolu gerçekten bazı oyuncular ve eğitimciler sayesinde çok önem kazandı. Medyada da ciddi şekilde yer alıyor’’ dedi. GÖRÜŞ / M U R AT Y I Ğ C I Schumacher Farkı Zaman çabuk geçiyor, dile kolay tarihin ilk Türkiye Grand Prix’sinden bu yana 365 günden fazla zaman geçmiş. Hani şu tüm medyanın baştacı ettiği birbirinden ilginç haberlerin yapıldığı ve birinci sayfa manşetlerinden inmeyen 2005 Türkiye Grand Prix’si. O günden bugüne F1 dünyasında çok şey değişmedi. Ancak sponsor firmalar Türkiye’de F1’i artık daha az önemser olmuşlar. 2006’nın ilk yılın ihtişamını yakalamasını beklemesek de ancak geçen yıla oranla bu kadar fark olması şaşırtıcı. F1 dünyası için çok şey değişmedi, onlar yine bildiğimiz süper yıldızlar. Süper yıldız dediğimde benim aklıma ilk gelen isim Ferrari’nin Alman pilotu, dünyanın en çok sevilen ve en çok nefret edilen adamı Michael Schumacher. Formula 1 pilotlarının baş rolü aldığı pek çok basın toplantısına katılan biri olarak Michael’ın hepsinden farklı olduğunu söyleyebilirim. Aramızda çok yakın bir dostluk ilişkisi yok, pistte görüştüğümüzde beni tanıdığını da söyleyemem. Türkiye’de kullandığı arabaya binen sayılı kişilerden biri olduğum için de böyle söylemiyorum. F1’in halkla ilişkiler kısmındaki performansı da aynen pist üzerindeki profesyonelliğiyle aynı seviyede olduğu için böyle söylüyorum. Michael’in katıldığı basın toplantılarında insanı şaşırtan bir şey var. Sürekli olarak ‘‘Bu kadar zirvede bir pilot her basın toplantısında aynı sıcaklığı ve aynı alçakgönüllülüğü nasıl gösterir’’ diye düşünüyorsunuz. Kendisine gelen her soruya daha önce defalarca duymuş bile olsa aynı ciddiyet ve aynı ilgiyle cevap veriyor. Eğer diğer F1 pilotlarının da bu performansı gösterdiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. ‘‘Pist hakkında ne düşünüyorsunuz, İstanbul’u sevdiniz mi, F1’in geleceği nasıl olur?’’ sorularının üçüne de sadece aynı tek kelimeyle ‘‘iyi’’ diyen pilotlar da var. Muhteşem bir yarış, muhteşem bir şampiyona izlemeniz dileğiyle. K I YA S I YA Ç E K İ Ş M E Alonso Ferrari’yi gözüne kestirdi Sürücüler klasmanında lider durumda bulunan Renault’un İspanyol pilotu Alonso ise İstanbul’daki hedefinin yarışı Ferrari’nin önünde bitirmek olduğunu söyledi. Alonso ve Renault’nun İtalyan pilotu Giancarlo Fisichella İstanbul Park Pisti’ndeki padok alanında yer alan Renault Motor Evi’nde Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi. ‘‘Yarışı 4. sırada da bitirsem, eğer Ferrari’ler arkamdaysa bu benim için iyi sonuç olur’’ diyen Alonso, son zamanlarda yaşadıkları lastik sorunları nedeniyle istedikleri sonuçları alamadıklarını ifade etti. İstanbul Park Pisti’nin zorlu olduğuna da değinen Alonso, ‘‘Herkes 8 nolu virajı konuşuyor. Çok ünlü oldu, ancak bence son 3 viraj da oldukça önemli. Özellikle zaman kazanma açısından, iyice yavaşladığımız bu son 3 viraj önemli durumda diye düşünüyorum’’ şeklinde konuştu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle