25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2006 CUMA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 2. Uluslararası Avrasya Film Festivali iki ünlü senaristi ağırlayacak YAZI ODASI SELİM İLERİ İki ustadan senaryo atölyesi ASLI SELÇUK III. Murad ve Ölüm Çocukluğumun en güzel romanlarından biriydi Balaban. Reşat Ekrem Koçu’nun eseri olduğunu ise yıllar ve yıllar sonra öğrenecektim. Balaban’ın serüven çizgisine kapılıp gitmiştim ama, tarihi dönem de iz bırakmıştı. Bir ara, Safiye Sultan sahneye çıkıyor, roman yıldızlanıyordu. Dönem III. Memed’in mi saltanatıydı, III. Murad’ın mı? İlkinin olsa bile, Murad’ı Safiye Sultan unutmuş olamaz... İki padişahın saltanatını, hangisinindi, karıştırdığım gibi, Reşat Ekrem’in Topkapı Sarayı’nı mı yoksa Osmanlı Padişahları’nı mı daha önce kaleme getirdiğini de çözemiyorum. Çünkü bilgi kaynaklarında çelişik tarihler karşıma çıkıyor. Reşat Ekrem Bey, Topkapı Sarayı’nda, ‘‘III. Murad sazdan sözden anlayan adamdı. Fakat meclisindeki sazende ve hanendelere müdahale etmez, ‘Şunu çalın, şunu söyleyin’ diye emretmezdi. Kendisini ölüm döşeğine yatıracak hastalığının başlangıcında bir gün yine İncili Köşk’e inmiş ve saz takımından, ‘Bimarım ey ecel bu gece bekle canım al’ şarkısını istemişti’’ der. ??? Osmanlı Padişahları’nda durum ve tutum değişmiştir: ‘‘III. Murad 1595 yılı Ocak ayının başında hastalandı. Bir gün İncili Köşk’e gitmişti. Mutadı üzere hanendeler, sazendeler, köçek oğlanları toplanmıştı. Okunacak, çalınacak şeyleri daima kendisi emrederdi. ‘Bimarım ey ecel bu gece bekle canım al’ şarkısını istedi.’’ Hangisiydi acaba III. Murad? Sazende ve hanendelerin kendisi için hazırladıkları eserler demetini dinleyen, zarif tavırlı kişi mi? Padişahlığının sağladığı buyurganlıkla, yorumcuları hiçe sayarak, adam yerine koymayarak, gönlünden geçirdiği şarkıları emreden kişi mi? Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi’nde, ‘‘III. Murad Han, 15/16 Ocak 1595 gecesi, mesane hastalığından Topkapı Sarayı’nda öldü. 48 yaşını 6 ay, 13 gün geçiyordu. Hükümdarlık müddeti 20 yıl, 1 ay, 2 gündür’’ diye yazmış. ??? Öztuna, III. Murad’ın Osmanoğulları’nın ‘‘en bilginlerinden’’ biri olduğunu belirtmiş. Padişah iyi bir şairmiş; tasavvuf üzerine bir eser yazmış. Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları’nda, III. Murad’ın mesane hastalığına açıklık getiriyor: ‘‘Hekimler ilk tanıyı soğuk algınlığı olarak koydular ve kış soğuklarının artmasıyla hastalığın da tehlike göstereceğinden kaygılandılar. Hastalık ilerleyince mesanede taş olduğu saptandı. İstanbul’daki elçiler kendi hükümetlerine padişahın böbrek taşı ve tümörden rahatsız olduğunu, hekimlerin uygulamak istediği tedavileri kabul etmediğini, buz tedavisini tercih ettiğini, bu yüzden de soğuk aldığını yazmışlardı.’’ ??? İsmail Hami Danişmend ise, ünlü kronolojisinde, ‘‘Ölüm hastalığının perşembe günü başlamış olduğundan bahsedildiğine göre, dört gün sürmüş olması lazım gelir: Hastalığın mahiyeti de kadın iptilasından mütevellit ‘illeti mesane’ şeklinde tarif edilmektedir’’ diye yazar. Danişmend, okul kitaplarımızın yere göğe sığdıramadığı Sokullu konusunda ikirciklidir. III. Murad’ın ölüm hastalığına yol açan kadına doymazlığında bile Sokullu’nun rolünü ölçüp biçer: ‘‘Sultan Murad’ın cülusuna kadar III. Mehmed’in anası olan meşhur Safiye Sultan’la kanaat ettiği halde, tahta çıktıktan sonra Sokullu’nun karısı olan kızkardeşi EsmaHanSultan’ın ‘peri cemal cariyeler’ takdim etmek suretiyle kocasının mevkiini tahkime kalkışmasından dolayı baştan çıkmış ve sefahat derecelerini bulan bir kadın iptilasına uğramış olduğundan bahsedilir! Herhalde Sokullu’nun Harem entrikalarıyla padişahı ifsat etmiş olduğu muhakkaktır.’’ Tekrar Reşat Ekrem Koçu’ya dönersek; Koçu, İncili Köşk’ü yaşatan bir yazısında, daha trajik bir ölümü seçer. III. Murad, kendisini selamlamak isteyen iki kadırganın top ateşi, köşkün camlarını kırınca, öleceğini hissetmiş. Tuz buz olan camlar gibi, ten kafesinin de artık harap olduğu kanısına varmış. Eceli çağıran şarkıyı işte o an istemiş... Öneriler: Kitap / Şimdi, Mathalie Sarraute, Aysel Bora’nın çevirisi, Can Yayınları, 1998. 43. Altın Portakal Film Festivali kapsamında gerçekleştirilecek 2. Uluslararası Avrasya Film Festivali, dünyaca ünlü iki senaristi, Louis Gardel’le Michel Fessler’i konuk ediyor. Yazar, senarist, editör Louis Gardel, ‘Saganne Kalesi’ adlı yapıtıyla 1980’de Fransız Akademisi’nin roman büyük ödülünü aldı. ‘Saganne Kalesi’ni, yönetmen Alain Corneau, Catherine Deneuve, Gerard Depardieu, Sophie Marceau gibi tanınmış oyuncularla sinemaya uyarlar (1983). Yazarın özgün senaryosundan Regis Wargnier’nin çektiği ‘Indochine’ ise 1992’nin en iyi yabancı film Oscar’ını kazanır. Romanı DoğuBatı’yı (1999) yine Wargnier için sinemaya uyarlayan Gardel’in ‘Hint Noktürnü’ (A. Corneau, 1989), ‘HiBanquet malaya: Bir Şefin Çocukluğu’ (E. Valli, 1999), ‘Prenses Marie’ (B. Jacquot, 2004) gibi ilginç çalışmaları var. Yazarın ‘Sevenlerin Şafağı’ (1998) ve senaryosunu yönet‘Muhteşem Süleyman’ (2001) romanları da men Luc Jacquet’yle ortaklaşa yazan Türk okurla buluştu. 202122 Eylül’deki Fessler’in 171819 Eylül’deki atölye çasenaryo atölyesinde Gardel, katılımcıların lışmasında önce filmleri izlenecek, ardınİngilizce veya Fransızcaya çevrilmiş senar dan katılımcılarla çözümleme yapılacak. yolarını inceleyerek Hollywood’daki se İlk kez düzenlenen Avrasya Film Pazarı’na Avrupa ve Asya başta olmak üzere naryo düzeltimi yöntemini uygulayacak. Michel Fessler, ‘Farinelli’ (G. Corbiau, 40 ülkeden bini aşkın konuk katılıyor. Türk sinemasına yeni açılımlar yarat1995), ‘Ridicule’ (P. Leconte, 1996), ‘Man to Man’ (R. Wargnier, 2005), ‘Serko’ (J. Far mayı amaçlayan pazar, MGM, Buena Visges, 2006) gibi sıra dışı yapımların sena ta, Sony gibi ABD ve Uzakdoğu’nun önristi. Ülkemizde gösterilen, en iyi belge de gelen şirketlerinin yanı sıra uluslararasel Oscar’lı ‘İmparatorun Yolculuğu’nun sı yapımcılara, proje sahiplerine de ev sa Transylvania hipliği yapacak. Etkinlikte ilkgösterimleri yapılacak 2006 tarihli filmler arasında Cannes Altın Palmiye ödüllü ‘The Wind That Shakes The Barley’ (Ken Loach), Birol Ünel’in oynadığı ‘Transylvania’ (Tony Gatlif), ‘Taxidermia’ (Györgi Palfi), 2. Avrasya’nın açılış filmi ‘Banquet’ (Feng Xiaogang), Dominique Lapierre’le Larry Collins’in çok satışlı romanından uyarlanan ‘O Jerusalem’ (Elie Chouraqui), Moritz Bleibtreu’ya Berlin’de en iyi erkek oyuncu ödülünü getiren ‘Elementary Particles’ (Oskar Roehler), ‘Fast Food Nation’ (Richard Linklater) var. 43. Portakal’da yer alacak ünlüler kervanına Jacqueline Bisset de katıldı. 1960’ların ortasında sinemaya giren aktris İngiltere’den sonra Hollywood’a giderek başrollerde oynadı. En son ‘Domino’da izlediğimiz Bisset’nin önemli filmleri arasında ‘Amerikan Gecesi’, ‘Doğu Ekspresinde Cinayet’, ‘Diptekiler’, ‘The Greek Tycoon’, ‘Under the Volcano’, ‘Mine Haha: Sevme Sanatı’ yer alıyor. (Önemli bilgi: Senaryo atölyelerine katılmak isteyenler 0212 244 52 51’i arayarak Bn. Şermin Mutlu’ya rezervasyon yaptırabilirler.) Montreal Dünya Filmleri Festivali 30. yılını kutluyor Dünya sinemalarının doyulmaz tadı ÖMER F. ÖZEN MONTREAL Dün akşam açılışı yapılan Montreal Dünya Filmleri Festivali 30. yılını kutluyor. Geçmiş yıllarda Venedik ve Toronto film festivalleri arasına getirdiği düzenleme tarihi ve yönetimde saydam olmadığı savıyla eleştirilen; dahası geçen yıl kendisine karşı yeni bir film festivali de düzenlenen Montreal Dünya Filmleri Festivali, tartışmalardan yengin çıktı. Bu yıl 76 ülkeden 215 uzun, 194 orta ve kısa filmlerin gösterileceği, 4 Eylül’e kadar sürecek olan festivalde iki ayrı yarışma bölümü yer alacak; bunlardan biri geleneksel olan ‘Dünya Yarışması’, diğeriyse ‘Dünya İlk Yapıtlar Yarışması’. ‘Dünya Yarışması’ bölümünde 24 uzun film ve 25 ayrı ülkeden gelen 15 kısa film yarışacak. Genelde sosyal sorunları içeren ve dünya sinemasını en iyi biçimde yansıtan içeriğiyle Montreal Dünya Filmleri Festivali’nde bu gelenek bu yıl da bozulmuyor. Türkiye’nin, ‘Dünya Sinemalarına Bakış’ bölümünde gösterilecek olan Kutluğ Ataman’ın ‘İki Genç Kız’ adlı filmiyle temsil edileceği festivalde yarışacak bazı filmler ise şöyle sıralanıyor: Festivalde iki Kanada filmi yarışıyor. Bunlardan biri Stephane Lapointe’ın filmi ‘La Vie Secrete des Gens Heureux / Mutlu İnsanların Gizli Yaşamı’. Ünlü İranlı yönetmen Mohsen Makmalbaf filmi ‘Şaere Zobaleha / Karıncaların Çığlığı’yla İran değil, HindistanFransa adına yarışıyor festivalde. Ancak her zaman olduğu gibi bu yıl da Montreal Dünya Filmleri Festivali’nde İran sinemasının önemli bir yeri var. Yarışan iki İran filminden biri BahmanFarmanara’nın ‘Yek Buse Kuçulu / Küçük Bir Öpücük’ü, öteki, Ali Rıza Rayziyan’ın ‘Pervandeye Havana / Havana Dosyası’. Fransa’dan da bir film var yarışma bölümünde: Philippe Lioret’nin ‘Je vais bien, Ne T’en Fais Pas / Tasalanma İyiyim’. Avrupa sinemasının çok iyi temsil edildiği festivalde, İsveç’ten bir film de yarışıyor: Maria Von Heland’ın yönettiği ‘Sök’. Yönetmen An Zhanjun ‘Ding Jun Şan’ adlı filmi ile Lang Yazhu’nun ‘Tipi’ adlı filmi Çin’i temsil ediyor. ‘Dünya İlk Yapıtlar Yarışması’ bölümünde ise yine 24 film yer alıyor. Bunlardan bazıları şöyle: Polonya’dan ‘Kaos’, Şili Arjantin ortak yapımı, ‘Fuga / Kaçak’, ‘Zeliha’nın Sırrı’, ABD yapımı filmi ‘Dördüncü Boyut’, ‘Geceyarısı Güneşi’. Festivalin ‘Yarışma Dışı’ bölümünde ise Fransa İtalya yapımı olan ‘Venedik’te Bir Prens, Antonio Vivaldi’, Japon filmi ‘Yamato: Son Çarpışma’, İtalyan filmi ‘Düğün Yönetmeni’ ve ABD yapımı ‘Yalnız Gönüller’ yer alıyor. Festivalin en geniş bölümüyse ‘Dünya Sinemalarına Bakış’. Kutluğ Ataman’ın ‘2 Genç Kız’ adlı yapıtının da gösterileceği bölümde ayrıca; genç yönetmenlerden Bülent Akıncı’nın geçen yıl Moskova’da ödül alan ‘Der Lebensversicherer / Yaşam Sigortacısı’ adlı filmi, AbdullahElMuheisen’in yönetmenliğini yaptığı Suudi Arabistan filmi ‘Sessizliğin Gölgeleri’, Fransız yapımı ‘Eliane’ adlı filmi, Branko Schmidt’in Hırvatistan ve BosnaHersek ortak yapımı filmi ‘Kavun Yolda’, Rodrigo Fürth imzasını taşıyan Arjantin filmi ‘A Traves De Tus Ojos / Gözlerinle’ izlenecek. Aynı bölümde ayrıca; Avustralya’dan Nick Earles’in çok satan kitabının bir uyarlaması olan ‘48 Gölge’ ve Jean GagneSerge Gagne imzasını taşıyan ‘Barajınız Üzerinde Gidip Dans Edeceğim’ adlı filmler yer alıyor. Böylece Toronto’dan önce kültürel dönemi başlatan Montreal, sinemaseverlere gerçek bir Avrupa ve diğer dünya sinemalarının doyulmaz tatlarını sunuyor bu şenlikle. GELENEKSEL EKİN ŞENLİKLERİ Bu kez sıra çocuklarda İ ZMİR (AA) İzmir’in Torbalı ilçesine bağlı Yazıbaşı beldesinde bu yıl 6.’sı düzenlenen geleneksel Ekin Şenlikleri kapsamında, 4 gün boyunca belde çocukları, oluşturulan atölyelerde karikatür, resim, heykel ve şiir dallarında isim yapmış kişilerle çalışmalarda bulunacaklar. Karikatürde mizah yazarı Cihan Demirci, resim atölyesinde ressam Ahmet Rüştü Doğan, şiir atölyesinde şairler Hidayet Karakuş ve Dinçer Sezgin, heykel atölyesinde de heykeltıraş Malik Bulut, belde halkına ve özellikle çocuklara çalışmalar yaptırıp, söyleşilerde bulunacak. Heykeltıraş Malik Bulut, yapılan atölye çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan tüm eserlerin, tüm çocukların isimleri yazılı olarak beldenin çeşitli yerlerinde sergileneceğini belirterek, bu şekilde yeni yetenekleri ortaya çıkarmayı, sanat sevgisi ve bilgisini en ücra beldelere kadar ulaştırmayı amaçladıklarını ifade etti. Ekin Şenlikleri, 25 Ağustos tarihinde son bulacak. C C CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle