27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 AĞUSTOS 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA ‘‘TECRİTTRETMAN’’ modeli, açık ve ağır bir insan hakları ihlalidir. ‘‘Her hekim, başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere tüm insan hakları belgelerine ve hekimlikle ilgili ortak kurallara uymakla yükümlüdür.’’ (Hekimlik meslek etiği kuralları, Madde 33) Biz aşağıda imzası bulunan hekimler; Ayrım yapmaksızın tüm insanların ruh ve beden sağlığının korunması ve sürdürülmesinin mesleğimizin temel ilkesi olduğunu ve ülkemiz cezaevlerinde bu alanda yaşanan sorunlara insan ve hekim olarak duyarsız kalamayacağımızı tüm kamuoyuna duyururuz. Türkiye cezaevlerinde 19 Aralık 2000 tarihinden bu yana uygulanan ‘‘TECRİTTRETMAN’’ modeli, açık ve ağır bir insan hakları ihlalidir. F Tipi ve tadilatlı E Tipi Cezaevi hücrelerinde tek kişilik veya küçük grupta izolasyon esasına dayanan bu model havalandırma, görüş, okuma, giyim, sağlık gibi temel ve vazgeçilemez hakları dahi ‘‘ıslah yaptırımı’’ adı altında kısıtlamakta veya yok etmektedir. Tutuklu ve hükümlülerin fiziksel sağlığında, ruhsal bütünlüğünde, kültürel ve siyasal kimliklerinde telafisi mümkün olmayan hasarlar bırakan TECRİTTRETMAN sistemi ortadan kaldırılmalıdır. 20 Ekim 2000 tarihinden bu yana ölüm oruçlarında, dışarıdan destek eylemlerinde ve cezaevi operasyonlarında, yüzün üzerinde insan yaşamını yitirdi; yüzlerce insanda kalıcı fiziksel ve ruhsal sakatlıklar meydana geldi. Yine cezaevlerinde ve dışarıda tecride karşı ölüm orucu oruçları sürüyor. Hepsinin sağlığı ve yaşamı tehlike altında. Biz aşağıda imzası bulunanlar; Cezaevlerinde yürütülen tecrit uygulamalarının kaldırılmasına yönelik somut adımlar atılması gerektiği görüşündeyiz. Somut adımdan ne anlıyoruz? Adalet Bakanı, tecrit uygulamasının ‘‘tartışılabilir’’ olduğunu kabul etmeli ve tartışma süreci boyunca, yani ilgili bilim adamları, meslek örgütleri, tutukluhükümlüler ve yakınları ile infaz idaresi bu konudaki tartışmayı tamamlayıncaya kadar; Sorun yeni uygulamalarla ağırlaştırılmamalıdır. Bu süre boyunca tartışma zeminine elverecek tür ve sayıda temel tecrit uygulamasından vazgeçilmelidir. Bakanlığın bu somut adımları atması halinde; ölüm oruçlarının çözümünü sağlamak için tüm tartışma zemininin takipçisi olacağımızı bildiririz. Çağrımıza duyarsızlık, tecridin hukuksal ve tarihsel sorumluluğunu siyasal iktidar üzerinde bırakacaktır. Saygılarımızla. Sedat Abbasoğlu Şermin Abbasoğlu Esat Adıgüzel Sinan Adıyaman Abdullah Ömer Adsal Ali Ağzıtemiz Sema Akalın Funda Karbek Akarca Gültekin Akarca Cemal Akay Metehan Akbulut Yasemin Öz Akdöl A.Tamer Aker Esin Akgül Başar Akman Cafer Akpınar Süveyda Aksakallı Bülent Aktaş Orhan Alan Asıf Alatoprak Özlem Albayrak Nazmi Algan Figen Alkan Şeyda Alkan Kazım Altaş Gürcan Altun Alev Antmen Mehmet Antmen İsmail Apaçık Ahmet Aras Gülfidan Aras Mahmut Aras Orhan Arı Ata Türker Arıkök Kurtuluş Arıkök İlknur Arslanoğlu Çetin Aslan Özgür Aslan Ramazan Aşçı Özen Aşut Dursun Atakul Selçuk Atalay Gezar Atasoy Mustafa Ateşçi Evin Avas Murat Avcı Adem Avcıkıran Mustafa Ay Alp Ayan Altan Ayaz Şule Akköse Aydın Gülden Aykanat Kemal Bakır Metin Bakkalcı Cafer Balcı Harun Balcıoğlu Binnaz Başaran Haluk Başcıl Gülçin Başdemir Türkcan Baykal Meltem Bayrak Başak Bayram Muharrem Baytemur Kemal Behzatoğlu Gökmen Bellur Sezai Berber Emrem Beştepe Ahmet Beydilek Ümit Biçer Eriş Bilaloğlu Bedri Bilge Vahide Bilir Berivan Bingöl Hülya Biriken Mehmet Bostancı Fethi Bozçalı Hamid Boztaş İsmail Bulca Nihat Bulut Tolga Canbak Selçuk Candansayar Korkut Canpolat Bülent Cengiz Celalettin Cengiz Alp Cenit Faysal Cenker Ömür Okan Cinemre Fatma Çağlar Celal Çalıkuşu Birali Çatak Nedim Çekmen Beyza Çelenligil Muzaffer Çeliksöz Ali Çerkezoğlu Arzu Çerkezoğlu Metin Çılgın Ufuk Çınar Kenan Çiftçi Ayfer Aydoğdu Çolak Mehmet Çolak Mustafa Dağcı Mutlu Dağdelen 11 BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI TSK’yi Lübnan’a Sokarak Onu ‘Angaje Edenler’... Lübnan’a Türkiye’nin asker göndermesi meselesinde şu noktalar netleşmiştir: 1) Lübnan’a gönderilecek askerler, ‘‘ABD ve İsrail tarafından yürütülmekte olan’’ bir sürecin içinde yer alacaklardır. 2) Bu süreçte ‘‘ABD ve İsrail’in tarafındaki cephenin’’ bir parçası olacaklardır. 3) Sonuçta ABD, İsrail ve AB’nin Ortadoğu’daki ‘‘yeni projelerine’’ katkıda bulunan bir konumda yer alacaklardır. 4) Türkiye asker göndermekle, ‘‘Hizbullah ve İran’’ ile de çatışmak zorunda kalabilecektir. ABD, AB ve İsrail’in yeni Ortadoğu projelerinin hedefinde Türkiye’nin, İran’ın ve bölgedeki Arap ülkelerinin bulunduğu, Kürdistan projeleri ile; Irak’ın ve Afganistan’ın işgali ile; ABD ve AB’nin Kıbrıs’ta Türkiye’ye karşı izledikleri politikalarla kesin olarak ortaya çıkmıştır. AKP hükümetinin bütün bu gerçeklere rağmen Lübnan’a asker göndermek istemesinin gerekçesi ne olabilir? 1) Türkiye’nin zedelenen stratejik çıkarlarına karşılık AKP iktidarına ABD ve İsrail’den destek sağlamak mı? 2) Türkiye Cumhuriyeti yerine ABD ve İsrail’in bölgede tercih ettikleri ‘‘alternatif yönetimlerden birisi’’ durumuna gelmek mi? Özal’ın 1991’de Irak’a karşı TSK’yi ABD’ye alet etmek istemesi; 1 Mart 2003 tezkeresi ve bugün TSK’yi Batı çıkarları için Lübnan’a bağlamak aynı senaryonun oluşumuna hizmetten başka bir şey değildir. AKP iktidarının almış olduğu tavrın kamuoyunda sorgulanması gerekir. Sorgulanacak şey seçeneklerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ayakta kalması mı? Yoksa bir iktidarın ayakta tutulması mı noktasına gelmiş olmasıdır. ACI DİNMİYOR 14 Ağustos’ta ateşkese varılmasının ardından savaşta ölen Lübnanlı siviller gömüldükleri toplu mezarlardan çıkarılıyor. Sur’da oluşturulan toplu mezara gömülen 2 aileden 25 kişinin cesedi, yakınlarının gözyaşları arasında çıkarılıp kendi kasabaları Mervahin’e götürüldü. (Fotoğraf: AFP) BM, UNIFIL ’in görev tanımını değiştirdi Çatışma kaçınılmaz ? Görevlere; silah girmemesi için sınırların kontrolü, Mavi Hat ve Litani Nehri arasındaki bölgede Lübnan ve UNIFIL askerleri dışında silahlı personel kalmamasına yardım etmek de eklendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Birleşmiş Milletler (BM), Türkiye’nin de katılması olası Lübnan Geçici Barış Gücü’nün (UNIFIL) görev tanımını değiştirdi. BM’nin 1701 sayılı kararı doğrultusunda birliğin görevleri arasında, Mavi Hat ve Litani Nehri arasındaki bölgede Lübnan ve UNIFIL askerleri dışında silahlı personel ve teçhizat kalmamasına yardım etmek de yer alıyor. Bu görevlerin uygulanması sırasında UNIFIL ’in çatışmaya girmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiliyor. BM’nin internet sitesinde yer alan yeni görev tanımında, güvenliğin bu güç tarafından sağlanmasının istenmesi dikkat çekti. Mavi Hat bölgesinde UNIFIL dışında silahlı güç kalmaması için Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ne yardım edileceği vurgulandı. Bu bölgede Hizbullah’ın ‘‘füze bataryalarının’’ bulunduğu biliniyor. 1701’deki görev tanımı Abdullah Dağlıoğlu Ersin Damarsardı Tunçalp Demir Yılmaz Demir Nuh Demirbaş Hüseyin Demirdizen Naciye Demirel Eren Demirtaş Kadir Demirtaş Alper Depçe İlhan Diken Asuman Doğan Erdal Doğan Ezgi Güney Doğan İlhan Doğan Serpil Doğan Özge Yenier Duman Yeşim Durgun Raika Durusoy Deniz Dülgeroğlu Ender Düzcan Mehmet Ali Edipoğlu Galip Ekuklu Osman Elbek Zeynep Elyas Celal Emiroğlu Nihat Eraslan Mehmet Ali Erat Saffet Ercan Cengiz Erçin Seda Erdaloğlu Nergis Erdoğan İsmail Ergin Makbule Ergin Ümit Erkol Ali Tezel Erol Murat Erol Özlem Ersoy Özlem Ertan Evrim Erten Adnan Fatih Esen Ömer Eşki Altan Eşsizoğlu Seda Evirgen Şebnem Korur Fincancı Cemil Galioğlu Sabit Gedikoğlu Didem Gediz Gelegen Hatice Giray Abdullah Göğer Ceren Göker Ayhan Gökler İlhan Göktay İsmail Gömceli Erdem Gönüllü Mehmet Güdük Zeki Gül Gültekin Gülbahar Özlem Gülbahar Huriye Gümüş Akın Gümüşoğlu İzge Günal Metin Günay Uğur Gündoğan Deniz Güneş Emel Güneş Jini Güneş Selma Güngör Gencay Gürsoy Hakan Gürvit Hüseyin Güven Münevver Hacığolu Uğur Hakan Halaza Onur Hamzaoğlu Hasan Hasman Edip Hatipoğlu Nedim Hayle Sabri Herdem A.Mesih Hurigil A.Mesih Hurigöz H.Kemal Hünerli Betül Işık Hazel Işık Uğur Işık Baydemir İlhan Beyazıt İlhan Özdemir İlter Erdal İn Bora İnce Şükran İrençin Sena İster Yeşim İşlegen Cem İşyapar M.Cumhur İzgi Tufan Kaan Figen Kadakal Dilek Kanmaz Erkan Kapaklı Cem Kaptanoğlu Sena Kaptanoğlu Adem Kar Burhan Karaca Süleyman Karaca Güzide Karadağ Turan Karakaş Şebnem Akyol Karasu Umut Karasu Levent Karasulu Yılmaz Karataş Hamit Kassap Muzaffer Kaşar Ulvi Can Kavabal Volkan Kavas Burhanettin Kaya Mine Kaya Salih Kaya Salih Kaya Z.Serdar Kaya Jülide Kenar Sıtkı Kesedar Nihan Keysan Osman Keysan Güray Kılıç Uğur Kılıç Zerrin Kılıçarslan Oğuzhan Kılınç Murat Kınık Dursun Kırbaş Akın Kırmızı Riyat Kırmızıoğlu Elif Kırteke Bülent Kızılkuş Ahmet Kocabıyık Erdal Koç Nermin Koç Sebahattin Koç Sermet Koç Y.Emre Koçak Zelal Kolçak Abbas Koluaçık Tanzer Korkmaz İbrahim Koruk Süda Tekin Koruk Levent Koşar Tolga Köseoğlu Ömer Kurtaş Ferdi Kuşçu Levent Kutlu Ali Küçük Aydan Taka Küçük Hüsamettin Küçük Mesut Küçük Nevin Küçükçallı Osman Küçükosmanoğlu Veli Lök Ayhan Mansuroğlu Çiğdem Mansuroğlu Selim Matkap Erdoğan Mazmanoğlu Zehra Mete Selçuk Mızraklı Rüya Mutkay A.Yeliz Mutlu Ayşegül Yeliz Mutlu Elif Mutlu Elif Aktan Mutlu Erhan Nalçacı Sadık Nazik Ekim Nehir Nasır Nesanır Handan Neze Özgür Nizam Özcan Oğurlu Mustafa Oğuz Önder Okay Zuhal Okuyan Cavit Olgun Yıldıray Orhon Oktay Öcal Selim Ölçer Gülsüm Önal Reyhan Önoğlu Hacer Örgülü S.Tevfik Örnek Eşe Esen Özakbaş Onur Özalmete Aysun Özbahçeci Nurver Özel Özbay Rıza Özbek Cüneyt Özboyacı Pınar Özdal Ö.Özkan Özdemir Havva Özden Huri Özdoğan Hüseyin Özel Sevinç Özgen İbrahim Özkan Birtürk Özkavak Erdoğan Özmen Aysun Özşahin Alper Öztaş Osman Öztürk N.Süleyman Özyalçın Murat Paker Ümit Peker Turhan Pekiner Bülent Pişmişoğlu Rıfat Piyade Cegerğun Polat Ömer Polat Feride Saçaklıoğlu Serpil Salaçin Banu Sancak Atilla Saraçoğlu Yasemin Savaş Işın Sayın İsmet Sayman Kamil B. Sekmen Mustafa Sercan Şafak Kızıltaş Sertel Nadir Sevinç Yunus Sovukluk Ayça Soydan Ata Soyer Gamze Sönmez Mustafa Sülkü Fatih Sürenkök Mustafa Sütlaş Nihat Şahbaz Ali Ekber Şahin Doğan Şahin Nursel Şahin Serap Şahinoğlu Figen Şahpaz Orhan Şan Ali Şeker Eylem Şengül Çağın Şentürk Betül Taner Gönül Tanır Ertuğrul Tanrıkulu Özgür Tarkan İbrahim Tartıcı Semih Tatlıcan Ava Tav Ali Tekin Ahmet Tellioğlu Tolga Temel Meltem Temiz Çağrı Temuçin Cem Terzi Lale Tırtıl Hürriyet Top Handan Toprak Serhat Toprak Fuat Torun Erdem Toylak Rezzan Tuncay Deniz Tural Hakkı Turan Levent Turan Rıdvan Turan Raşit Tükel Nihat Tümay Nazmi Tümerdem Hafize Öztürk Türkmen Hakan Tüzün Reyhan Uçku Şeyda Şener Ulusoy Cenk Ural Sinan Uygun Metin Uzabacı Ediz Uzun Sinan Cem Uzunget Veysi Ülgen Aysel Ülker Belgin Ünal Mustafa Vatansever Semra Yalçınkaya Korel Yalman Hüseyin Gazi Yaman Selver Yaman Cavit Işık Yavuz Ercan Yavuz Canan Yeşiloğlu Fikret Yeşiloğlu Müge Yetener Eftal Yıldırım Kamiran Yıldırım A.Dündar Yıldız Faruk Yıldız Özlem Yıldız A.Aynur Yılmaz Bülent Nazım Yılmaz Medet Yılmaz Namık Yılmaz Neşe Yılmaz Necip T. Yömü Şahika Yüksel Şefik Zan Mehmet Zencir M.Cevat Zümrüt H “Güvenlik Konseyi’nin 11 Ağustos 2006’da aldığı 1701 sayılı kararıyla birlikte UNIFIL ’in görevleri 1978 tarihli 425 ve 426 sayılı kararları da kapsayacak şekilde şöyledir: Ateşkesi izlemek. İsrail çekildikçe, Lübnan askerlerinin Güney Lübnan’a yerleşmesine ve Mavi Hat’ta konuşlanmasına refakat etmek ve desteklemek. İsrail ve Lübnan hükümetleri arasında koordinasyon sağlamak. Evinden olmuş sivil nüfus ve gönüllülerin güvenli şekilde geri dönmelerine yardımcı olmak. Litani Irmağı ile Mavi Hat arasınizbullah: BM gücüne daki bölgede Lübnan Silahlı Kuvvetleri ve barış gücü dışında silahlı persaldırmayacağız sonel, teçhizat ve silah kalmayacak şekilde bir bölge oluşturulmasında LübDış Haberler Servisi Lübnan’ın nan Silahlı Kuvvetleri’ne yardım etmek. Hizbullah üyesi Çalışma Bakanı Trad Lübnan’a, Lübnan hükümetinin Hamade, Hizbullah’ın Lübnan’a rızası olmaksızın, silah ve bu gibi gönderilecek BM barış gücüne malzemelerin girmemesi için sınır ve saldırmayacağını açıkladı. Hamade, diğer giriş noktalarının güvenliğinin Fransız Liberation gazetesine yaptığı sağlanması için Lübnan Silahlı Kuvaçıklamada, Hizbullah’ın 1701 sayılı vetleri’ne yardım etmek. BM Güvenlik Konseyi kararını kabul Konsey ayrıca UNIFIL ’i, güçlerinin koettiğini ve İsrail’in yeniden Lübnan’a nuşlanacağı alanlarda gerekli bütün önsaldırmasının engellenmesi için barış lemleri ve yetenekleri dahilinde uygun gücünü en kısa sürede Lübnan’da bulunduğu takdirde, operasyon alanlagörmek istediklerini söyledi. rını her türlü düşmanca harekete karşı Hamade, Hizbullah’ın güvenceye almaya, Güvenlik Konsesilahsızlandırılması konusundaki yi’nin emirleri altındaki görevlerinin sorulara ise net yanıt vermekten yerine getirilmesinin engellenmesine kaçındı, ancak konuyla barış gücü teşebbüs edilmesi ve BM personeli, olayerine Lübnan ordusunun nakları, askeri tesisleri ve ekipmanlauğraşmasını yeğlediklerini söyledi. rının koruması, BM personelinin, insaHamade, İsrail’in Lübnan’ın Suriye niyet çalışanlarının güvenliği ve haresınırına barış gücü askeri ket serbestisinin, Lübnan hükümetinin yerleştirilmesi önerisine de karşı çıktı sorumluluklarına halel getirmeden, yave Lübnan hükümetinin bölgeye 8 bin kın fiziksel şiddet tehdidi altında bulu600 asker gönderme kararının yeterli nan sivillerin korumasının garantiye olduğunu savundu. alınması için yetkilendirmiştir.’’ TSK’yi esir etmek... TSK’yi Lübnan’a göndermek ‘‘onu, yeni Ortadoğu’nun bir destekçisi durumuna sokmakla’’ eşanlamlıdır. TSK’nin ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak isteyen terör örgütünün üzerine gönderilmesinden korkanlar, onu ABD ve İsrail’in hizmetine vermek istiyorlar’’, niçin? İşte esas sorgulanması gereken budur. Ancak sorgulanacak yalnızca hükümet mi? Hükümetin yanında ‘‘el altından destek veren çevreler’’ yok mu? Bazı sermaye çevreleri ‘‘TSK’yi, İsrail ve ABD’nin hizmetine sunmak istemiyorlar mı’’? Bazı siyasal partiler sessiz kalarak örtülü destek vermiyorlar mı? Bölücü çevrelere yakın odaklar Lübnan’a, ‘‘ABD ve İsrail gözlüğü ile’’ bakmıyorlar mı? Bu üç odak bir turnusol kâğıdı gibi renklerini ve tutumlarını ortaya koyuyorlar. Bu odaklar, ABD, AB ve İsrail’in bölge ve Türkiye için biçtiği elbiseye soğuk savaş sonrasında evet diyen uzantılardır: Bazı sermaye çevreleri, Onlarla işbirliği yapan bölücüler, Ve son olarak Batı planlarına hizmet veren köktendinciler. Bugünlerde gazete başlıklarına baktığımız, televizyon haber ve yorumlarını izlediğimiz zaman ‘‘kimlerin hangi cephede yer aldığını’’ görebiliyoruz. 1991’de Irak’ta ABD’nin hizmetine girelim diyenler; 1 Mart tezkeresinde TSK’yi Irak’ta ABD’ye tahsis edelim tezini savunanlar; bugün TSK’yi Lübnan’da ABD ve İsrail cephesine sokalım diyenler hep aynı çevrelerdir. Bu toprakları kendi çıkarları doğrultusunda yeni emperyalizmin çizmek istediği yeni haritalara sunan odaklardır bunlar; Mustafa Kemal zamanında da vardı, bugün de var. Halkımız bunları görmek ve gereğini yapmak zorunda. Öyle ya da böyle... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Türkiye üzerinden Hizbullah’a kamyonla silah gittiği öne sürüldü Müttefiklerin arasını bozan transfer Dış Haberler Servisi İran’ın savaş sırasında Türkiye üzerinden kamyonla Hizbullah’a silah yolladığı bildirildi. ABD’de yayımlanan ve İsrail konusunda iyi haber alan New York Sun gazetesinin, İsrailli ve Amerikalı diplomatik kaynaklara dayanarak önceki gün verdiği habere göre 14 Ağustos’ta Lübnan’da varılan ateşkes öncesinde Türkiye üzerinden Suriye’ye ve oradan da Lübnan’daki Hizbullah yetkililerine kamyonlarla seyyar füze bataryası ve bu bataryalara ait parçalar taşındı. Haberde bu yüzden, İsrail’in ‘‘bölgedeki en yakın müttefiki olan Türkiye’’ ile ilişkilerinin gerildiği ifade edildi. Haberde adları açıklanmayan bir ABD’li ve İsrailli yetkilinin de olayı doğruladığı bildirildi. ABD’nin bu konuda Ankara ve Washington’da Türkiye nezdinde resmi girişimlerde bulunduğu kaydedildi. Gazeteye konuşan ABD’li diplomat, resmi girişimlerin ardından Washington yönetiminin, ‘‘Türkiye’nin İran ile olan sınırını daha kararlı şekilde izleyeceği’’ konusunda tatmin olduğunu söyledi. Haberde, son dönemde indirilen İran uçakları, Türkiye’nin çabalarını arttırdığının göstergesi olarak vurgulandı. ABD’li dip ‘Savaş Başbakanı’ İsrail Başbakanı Ehud Olmert, ağır silahlı korumalarıyla gittiği, Lübnan sınırındaki Nahariye’de bir hastaneyi ziyareti sırasında, İsrail halkının tüm ihtimallere hazır olması gerektiğini söyledi. İsrail’in daha da ciddi bombardımanlarla karşı karşıya kalabileceğini ifade eden Olmert, hastanenin en fazla sayıda yaralıyı tedavi etmek üzere hazırlıklarını hızlandırması gerektiğini belirtti. (Fotoğraf: REUTERS) kililerin konuyla ilgili yorum yapmak istemediği’’ belirtilirken iki yetkilinin Türkiye ile benzer sevkıyatlar konusunda daha önce istihbarat paylaşıldığını vurguladığı kaydedildi. İsrailli bir yetkili, ‘‘Bu karmaşık bir durum’’ dedi. Haberde, AKP’nin İslami kökenlerine, Halid Meşal’in Ankara’da kabul edildiğine ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın El Kaide’ye maddi destek sağladığı öne sürülen Yasin el Kadı’yı savunduğuna dikkat çekildi. lomat şunları söyledi: ‘‘Kimse Türkiye üzerinden yapılan transferden haberdar değildi. Savaş başlamadan önce ne biz ne de İsrailliler biliyordu. Bu, Hizbullah’ın yeni güzergâhlar bulma isteğinin bir parçası olabilir. İsrailliler bu konuyu Türklerle konuştu. Onlar da durumdan haberdar olmadıklarını söylediler ve sevkıyatın durdurulması için ABD’den destek istediler.’’ Diplomat, ‘‘Türk yetkililer arazinin sarp olması nedeniyle bütün trafiğin izlenemediğini bize söylediler. Türkiye’nin silah sevkıyatına kasten izin verdiğini söylemek yanlış olur’’ dedi. ‘Türk makamları biliyordu’ Haberde, ABD’li diplomatın bu sözlerine karşın bazı İsraillilerin Türk yetkililerin durumdan haberdar olduklarından ve sevkıyatı durdurmadıklarından kaygılandıklarına yer verildi. Gazetede, ‘‘iki ülke arasındaki hassas ilişkiden ötürü İsrailli yet CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle