Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2006 PAZARTESİ 4 KESK BAŞKANI TOMBUL HABERLER Altın şirketi, Bergama’dan sonra gözünü şimdi de Küçükdere’ye dikti 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Muhtarlığa Koza bayrağı AYKUT KÜÇÜKKAYA Koca Dayağına Karşı Dua... NTV’nin yayımladığı haber ülkenin nereden nereye geldiğini ortaya koyan çarpıcı bir belge niteliğindedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurduğu ‘Aile Danışmanlık Büroları’ aile içi şiddet, kadın hakları ihlalleri, gelinkaynana kavgası, töre ve namus meselesi gibi sorunlara çözüm bulmak amacıyla kurulmuş. Önce pilot uygulama olarak altı ilde başlamış. Telefonla ya da yüz yüze yapılan görüşmelere ilginin artması üzerine büro sayısının yirmiye çıkarılacağı açıklanmış. Amaç doğru, niyet de iyi ama yapılan danışmanlığın niteliği çok önemli. Aile Danışmanlığı çok önemli bir kurum. Ülkemizde önemi yeni yeni anlaşılıyor. Ancak, tıp doktorları, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları tarafından yürütülen bu hizmet, özel bir eğitime de gerek duyulan bir çalışma alanı. Ayrıca, bu alanda yürütülecek çalışmanın ‘önyargısız, taraf tutmadan, bilimsel ilkelere uyularak ve alınan bilgilerin gizliliğine saygı duyularak’ yapılması gerekiyor. Oysa, Diyanet İşleri Başkanlığı Aile Danışma Büroları’nın çalışmaları, başvuranlara dinsel öğütler vermekten öteye gidemiyor. Şu diyalog çok önemli ve öğreticidir: Danışan: Ben temizliğe gidiyorum ama kocam çalışmıyor. Temizliğe gittiğim halde, kocamın yakınları bana ‘Sen kötülük yapıyorsun’ diyorlar, tehdit ediyorlar. Ben öyle bir şey yapmıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Danışman: Öncelikle dua edilebilir. Öncelikle duadan ayrılmamamız gerekiyor. Danışan: Ben çok dua ediyorum. Çok korkuyorum. Ne yapmam lazım? Danışman: 100 Felak, 100 Nas... Bir bardak suya duayla birlikte ‘Ya Rabbim beni kurtar’ diye... Sonra bunu eşinize, çoluğunuza çocuğunuza, herkesin su kabına döküyorsunuz, herkesin içtiği kabına, içiriyorsunuz. 21 akşam ara vermeden 100 kere Nas, 100 kere Felak okuyorsunuz. Gece kalkıp üç gün üst üste namaz kılıyorsunuz. ‘Beni bu sıkıntıdan kurtar’ diye dua ediyorsunuz. Bakalım Allah nasıl bir çözüm buluyor? Ya onların ağzını bağlayacak ya açacak. O zaman siz bundan kurtulacaksınız. Danışan: O duaları ben zaten hep okuyorum ama... Danışman: Burası bir devlet kurumu. Devlet kurumunun verdiği çözüm ancak bu. ??? Şimdi bu görüşme son derece açıklayıcı. Öncelikle çaresiz kadının durumu çok yaygın bir aile konumunu yansıtıyor. Koca çalışmıyor, kadın temizliğe gidiyor, yani eve parayı o getiriyor. Gene de kocanın yakınları tarafından tehdit ediliyor, kötülük yapmakla suçlanıyor, büyük olasılıkla kocadan da, kocasının yakınlarından da dayak yiyor. Danışman, bu çaresiz kadına dua etmesini söylüyor ve din motifli ritüeller öneriyor. Danışmanın yapabileceği de bu, çünkü görevi böyle tanımlanmış. Çaresiz kadına sabır, dayanıklılık ve Allah’tan çare öneriliyor. Kadının yaptığı da zaten bu. O da sabrediyor, dayanıyor, Allah’a yalvarıyor. Bunları söyleyince de danışmanın yanıtı ilginç; ‘burasının bir devlet kurumu’ olduğunu söylüyor ki doğru. Orası bir devlet kurumu ve devlet kurumları artık din esaslarına göre düzenlenmiş oluyor. İzmir Karaburun’da denize giren bikinili genç kıza da haşemalı erkeklerle tesettür mayolu kadınlar saldırıyor ve oradan kovuyorlar. Devlet hızla din esaslarına göre örgütleniyor ve kamusal alanlar çok yavaş olmayan bir hızla dinselleştiriliyor. Hikmet Çetinkaya, bu durumu saptıyor ve yakında Bodrum’un da bu duruma geleceğini yazıyor. Türkiye, Atatürk Cumhuriyeti’nin laik ekseninden çıkartılıyor, İslam dininin eksenine kaydırılıyor. Devlet işlerinin de, kamusal alanın da dinsel esaslara göre yeniden düzenlenmesi süreci işliyor. Gündelik yaşamın din esaslarına göre düzenlenmesi konusunda alınan mesafe gün geçtikçe arttırılıyor. Konu önemini her gün daha da arttırıyor. Olayın irdelenmesi de daha büyük önem taşıyor. email: erdalatak@gmail.com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com Tombul, KESK olarak 23 Ağustos’ta oturma eylemi yapacaklarını söyledi. ‘Grev hakkı istiyoruz’ ? Tombul, KamuSen’i işverenden yana taraf olmakla suçlarken TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı toplu görüşmelerde KESK’in yanında olduklarını belirtti. İstanbul Haber Servisi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Başkanı İsmail Hakkı Tombul, hükümetle memur sendikaları arasında süren ve 24 Ağustos Perşembe gününe ertelenen toplu görüşmeden bir gün önce Ankara’da oturma eylemi yapacaklarını duyurdu. Tombul, KamuSen’i işverenden yana taraf olmakla suçlarken Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Mehmet Soğancı toplu görüşmelerde KESK’in yanında olduklarını belirtti.Tombul, KESK’e bağlı sendikaların yöneticilerinin 23 Ağustos Perşembe günü oturma eylemi yapacaklarını belirterek ‘‘Ürettiğimiz kamu hizmetleri ile ilgili toplusözleşmelerde grev ve toplu pazarlık hakkımızı istiyoruz’’ dedi. Bergama Ovacık’tan sonra gözünü Kaz Dağı eteklerine ve Gümüşhane Mastra bölgesine diken Koza Altın İşletmeleri AŞ, ‘‘sosyal sorumluluk’’ altında bu kez Küçükdere köylülerini yanına çekmeye çalışıyor. Bergama Ovacık’ta muhtarlık binasının onarımını yapan altın şirketi, şimdi de altın çıkarmayı hedeflediği Küçükdere Muhtarlığı’na şirket bayrağını dikti. Önceki gün adamlarıyla birlikte Dikili’deki şenliği basan altın şirketinin Halkla İlişkiler Müdürü Hayri Öğüt, ‘‘Küçükdere köyünde bizi kim protesto edecek’’ diyerek yöre halkının şirketin yanında olduğunu ima etti. Öğüt’ün sözlerinin aksine çev ? Koza Altın İşletmeleri, sosyal sorumluluk altında bu kez Küçükdere köylülerini yanına çekmeye çalışıyor. Bu amaçla muhtarlık binasının önüne şirket bayrağını diktiler. reciler önümüzdeki günlerde eylem takvimini açıklayacaklarını, şirketin sosyal sorumluluk altında yörelerde bir nevi rüşvet dağıttıklarını savundular. cık’taki Altın Madeni’nin yöreye katkısı sosyal sorumluluk altında aynen şöyle anlatılıyor: ‘‘Maden çevresindeki köylere içme suyu temini amacıyla su kuyusu açılmış ve köylere su tesisatı çekilmiştir. Ayrıca, çevre köylerdeki okulların onarım ve inşası ile eğitim malzemesi temini, köy düğün salonu inşası, muhtarlık binası onarımı, cami ve cem evi onarımı, sağlık ve sporda doğrudan katkı madenin yöreye sağladığı sosyal yararlardan bazısıdır. Narlıca köy yolu ile yol üzerindeki köprü de şirketimiz tarafından onarılmıştır.’’ Türkiye’nin dört bir yanında siyanürle altın çıkarmayı hedefleyen altın şirketi, sosyal sorumluluğunu Küçükdere’de de sürdürüyor. Yörede sondaja başlayan şirket yeni onarılan Küçükdere Muhtarlığı’na Türk bayrağıyla birlikte kendi bayrağını da dikti. İddiaları reddetti Gazetemizde 12 Ağustos 2006 tarihinde ‘‘Çevre Koza Tehdidinde’’ başlığıyla yayımlanan haber üzerine bizi telefonla arayan şirketin Halkla İlişkiler Müdürü Hayri Öğüt, Küçükdere’de çevrecilerin eylem hazırlığında olduğu şeklindeki bilginin yanlış olduğunu ileri sürerek ‘‘Eylemi kim yapacak, biz muhtarlığa bayrağımızı diktik’’ sözleriyle de yörede etkin ve güçlü olduklarını ima etti.Öğüt, şirketlerinin çevreci olduğunu ve Fethullah Gülen cemaatiyle bir ilişkilerinin olmadığını da ileri sürdü. Öğüt’ün bu sözlerine karşılık çevreciler ise eylemde kararlı. Önümüzdeki günlerde eylem takvimini açıklayacak çevreciler, şirketin köylülere şirin gözükerek ve para harcayarak yöre halkını kendi yanlarına çekmeye çalıştıklarını savundular. Bu arada, Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, Bergama Ovacık’taki tesisin aynısını Gümüşhane’de kurmayı planlayan Koza, Mastra bölgesindeki üretim çalışmalarına taşeron şirket aracılığıyla başladı. Üretim için gayri sıhhi müessese işletme ruhsatını İl Özel İdaresi’nden alan şirket, altının işlenmesi için kurulacak tesisle ilgili ÇED raporunu almak için ise SRK şirketini görevlendirdi. Şirket, ÇED raporunu aldığı takdirde 2007 yılında Ovacık’taki tesisin aynısını bu yörede kuracak ve siyanürle altın işleyecek. Çevreciler eylem hazırlığında Koza Altın İşletmeleri AŞ, Kaz Dağı ve Madra Dağı arasında kalan Küçükdere yöresindeki 144 kilometre alanda altın çıkarmaya hazırlanıyor. Şirket, Ovacık’taki stratejisini Küçükdere yöresinde önümüzdeki günlerde eyleme hazırlanan çevrecilere karşı da sürdürüyor. Şirketin internet sitesinde Ova Bergama Ovacık’ta muhtarlık binasının onarımını yapan altın şirketinin bayrağı Türk bayrağının yanına dikildi. Önümüzdeki günlerde eylem yapmaya hazırlanan çevreciler, şirketin köylülere şirin gözükerek ve para harcayarak yöre halkını kendi yanlarına çekmeye çalıştığını savundular. Süreç tek taraflı KESK Genel Başkanı Tombul ve TMMOB Başkanı Soğancı, sendika ve oda yöneticilerinin katılımıyla dün Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde bir toplantı düzenleyerek toplu görüşmeleri değerlendirdi.Tombul, hükümetin toplusözleşme sürecini tek taraflı belirlediğini, 2 milyon kamu emekçisi, 10 milyon yurttaşı ilgilendiren konuyla ilgili iki tarafın da masaya oturması gerektiğine dikkat çeken Tombul, şunları söyledi: ‘‘KESK’in talebi kamu emekçilerine ilk 6 ay yüzde 5, ikinci 6 ay yüzde 5 olmak üzere en az yüzde 10 yönünde ücret artışıdır. Hükümetin belirlediği yüzde 2.38’dir. Hükümet ve Bakan Mehmet Ali Şahin oyunun kurallarını tek taraflı belirliyor. ’’ Hükümetin Kamu Sen’le görüntü vererek kendi belirlediği koşulların geçerli olmasını sağlamaya çalıştığını belirten Tombul ‘‘KamuSen, sendikal harekette rekabette işverenden yana taraf olmayarak kavgalı görüntüden vazgeçmeli. Tarih, işverenle kol kola girip işverenin çıkarları için mücadele ve güç birliği yapanların örnekleri ile doludur’’ diye konuştu. Altıncıların yeni taktiği zorbalık Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, önceki gün ilçede gerçekleşen saldırının ‘yargı kararlarını hiçe saymanın cezalandırılmamasının’ sonucu olduğunu söyledi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Uluslararası sermayedarların ardından Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Koza Altın şirketi tarafından işletilen Bergama’daki altın madeni çalışanlarının Dikili’de yaptığı ‘‘zorbalık’’, ‘‘altıncıların yeni taktiği’’ olarak değerlendirildi. Saldırıyı ‘‘Kurtlar Vadisi Dikili’ye indi’’ diye nitelendiren Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, ‘‘Yargı kararlarını hiçe saymak cezalandırılmayınca, bu insanlar da hayâsızca davranmaya devam ediyor’’ dedi. CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Karademir, güvenlik güçlerinin olaylara seyirci kalmasının Koza Altın’ın Fethullah Gülen cemaatine yakınlığıyla ilgisi olup olmadığını sordu. Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Şenlikleri kapsamında önceki gün ilçede gerçekleştirilen ‘‘SiyanürAltınÇevre’’ paneli, Bergama Ovacık Altın Madeni Halkla İlişkiler Müdürü Hayri Öğüt tarafından yönlendirildiği belirtilen kişiler tarafından basılmıştı. Dikili’de yaşananları değerlendiren Osman Özgüven, yargı kararlarına uyulmamasının sonucunu yaşadıklarını kaydetti. Özgüven şunları söyledi: ‘‘Bu panelin programı 1.5 ay önceden hazırlanmıştı. Son anda saldırganlar da panele katılmak istediler. ‘Bizi panele çağırmazsanız basarız’ dediler. Onlara, panele gelebileceklerini, soru sorabileceklerini söyledik. Ancak yeni bir taktik denemesine girişmişler. Yargı ile halledemediklerini zorbalıkla halletmeye çalışıyorlar. Burada bir deneme yaptılar. Ancak amaçlarına ulaşamayacaklar. Yalanlarla, saldırılarla kendilerini aklama çabaları geri tepecek.’’ Bu arada Koza Altın İşletmesi Halkla İlişkiler Müdürü Hayri Öğüt, panele sendikanın çağrısıyla katıldıklarını ve baskın gibi bir amaçlarının olmadığını öne sürdü. Olayların ardından ‘‘yalan ve iftiraya dayalı propaganda’’ yapıldığını savunan Öğüt, belediye başkanı ve tüm sorumlular hakkında yasal işlem için başvuruda bulunacaklarını söyledi. SES’İN AFİŞ VE YAZILARI KALDIRILDI ERDOĞAN’DAN YURTTAŞA YANIT YOK KESK’in yanındayız TMMOB Başkanı Soğancı ise IMF tarafından yönlendirilen hükümetin uyguladığı programlarla kamu hizmetlerinin piyasalaştığını vurgulayarak ‘‘15 Ağustos’ta başlayan toplu görüşmeler 1 Eylül’de tamamlanıyor. Bu yaptıkları doğru iş değildir’’ diye konuştu. Kamuda çalışan ve aynı zamanda KESK’e üye 288 bin üyeleri bulunduğunu anlatan Soğancı, toplusözleşme sürecinde KESK’in yanında olacaklarının altını çizdi. Akdağ sansürü ERDOĞAN ERİŞEN Soruna ilgisiz kaldı MAHMUT GÜRER ORDU Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Ordu’yu ziyareti öncesi Sağlık İl Müdürlüğü yetkilileri, tüm sağlık kuruluşlarındaki Sağlık Emekçileri Sendikası’na (SES) ait afiş, yazı ve resimleri kaldırttı. Bakanı memnun etmek isteyen İl Sağlık Müdürlüğü, SES’in örgütlü olduğu Ordu Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde afiş operasyonu başlattı. Pano içerisinde bulunan resim ve afişler ise kilit kırılarak söküldü. Uygulamaya tepki gösteren SES Ordu Şubesi Yönetim Kurulu, ilgili bürokratlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendisinden Bilgi Edinme Yasası kapsamında bilgi isteyen yurttaşın sorusunu yanıtlamayınca, hakkında ‘‘görevi kötüye kullanmak’’ suçundan soruşturma açıldı. Ancak savcılık dokunulmazlığı bulunan Erdoğan hakkında takipsizlik kararı verdi. Ayşe Gülsevin Ünlü ad lı yurttaş Bilgi Edinme Yasası kapsamında Başbakanlık’a gönderdiği sorularda, 1998’de bir kamu kuruluşunda çalışırken eski TCY’nin 235. maddesi gereği mağduriyete uğradığını ifade etti. Ancak Ünlü’nün dilekçesine olumlu ya da olumsuz hiçbir yanıt gelmedi. Hakkında soruşturma başlatılan Erdoğan hakkında “dokunulmazlık” nedeniyle takipsizlik kararı verildi. BACAKLARINDAN YARALANDI Sendikacı Ünlü’ye silahlı saldırı İstanbul Haber Servisi Belediye ve Konut İşçileri Sendikası (Emekİş) Genel Başkanı Muzaffer Ünlü, önceki gün Esenyurt’ta silahlı saldırıya uğrayarak bacaklarından yaralandı. Muzaffer Ünlü’nün anlatımına göre saldırı, önceki gün Esenyurt Mehmet Ali Aybar Parkı’nda bulunan bir çay bahçesinden çıktıktan sonra Tabela adı verilen minibüs durağında beklerken gerçekleşti. Durakta 3 çocuğu yanında bulunan bir aileyle birlikte bekledikleri sırada 1015 el ateş sesi duyan Ünlü, kaçan bir kişiyi arkasından gördü. Daha sonra bacaklarından yaralandığını fark eden Ünlü, önce Anadolu Hastanesi’ne, daha sonra Vakıf Gureba Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede yapılan müdahalede Ünlü’nün bacağına isabet eden 4 kurşundan üçü çıkarıldı. Ünlü dün sabah saatlerinde taburcu edildi. Olayla ilgili olarak Esenyurt Jandarma Karakolu görevlileri Ünlü’nün ifadesini aldı.Hiçbir düşmanı olmadığını ve sendikal çalışmaları nedeniyle herhangi bir işverenle sorunu bulunmadığını ifade eden Ünlü, ‘‘Demokratik Toplum Partisi (DTP) Büyükçekmece İlçe Örgütü Yönetim Kurulu’ndayım. Saldırının tamamen siyasi olduğunu düşünüyorum’’ diye konuştu. Karaburun’daki haşemalılar, belli ki bikinililerden hoşlanmıyorlar. Gazeteci Gülden Aydın’ın bikinili kızı Ceren’e öfkelerinin altında, anlaşılan onun giyim biçimi yatıyor. Muhafazakârlıkla çağdaşlık arasındaki çatışma, tartışma ve gerilim, çoğu zaman kadın bedeni üzerinde yoğunlaşıyor. Nedense kadının nasıl giyinip nasıl soyunacağı, erkek milleti için her şeyden önemli oluyor. Aynı Karaburun’da, bir otelin önündeki çıplak kadın heykeli de sonuçta bir şekilde örtülü hale dönüştürülmüştü. Oraya da erkek eli değmişti. Erkekler, kadınların soyunma biçiminden de, giyinme biçiminden de kendilerini sorumlu hissediyorlar. Burada dini kavrayış ve yorumlayış biçimi önem kazanıyor. Bütün tektanrılı dinlerin yorumuna erkek egemen bir anlayışın yön verdiğini Kadın Bedeni Üzerinden Tartışmak biliyoruz. Yazılı bütün kaynaklar, rivayetler, tefsirler hep erkek egemen kültürü yansıtıyor. Tabii Karaburun’daki olayın bir boyutu da geriileri, köylükentli çatışması olarak anlaşılabilir. Çocuğunu ortalığa kaka yaptıran anlayış da henüz çağdaş yaşamla bağ kuramamış bir eğilimi, kültürü yansıtıyor. Bu kültür çatışması da önemli bir toplumsal çatışma olarak varlığını hissettiriyor. Sıkıntı, bu geri anlayışın nasıl aşılacağı. Ülkemizin önemli bir çoğunluğunun Müslüman olduğu kayıtlarda yer alıyor. Bu Müslümanların dini uygulama ve algılayışları ise oldukça farklı. Örneğin, örtünmeyi savunan erkek ve kadınlar da, örtünmeyi geriliğin bir simgesi olarak gören erkek ve kadınlar da ezici bir çoğunlukla Müslüman olduklarını söylüyorlar. Öyleyse çatışma nereden kaynaklanıyor? Çatışma, Türkiye’nin gelişmişlik düzeyinden, adam başına yıllık gelirinin düşüklüğünden, gelirin adaletsiz paylaşılmasından güç alıyor. Yoksullar arasında ve yoksul bölgelerde daha fazla dindarlık hükmünü yürütürken zengin yörelerde dinin etkisinin daha az olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bunun da aldatıcı bir yanı olduğunu unutmamak gerekir. O çok çağdaş görünen iyi halli yurttaşlarımız, yoksulların dertlerini ne kadar anlayabiliyor? Ne kadar oradaki geriliğin eşitsizlikten, adaletsizlikten kaynaklandığını düşünüyor? Dini bağnazlık, birilerinin kurgulamasıyla gelişecek bir şey değil. Dini bağnazlığın maddi temelleri var. Bunu tartışmadan yalnızca sonuçlara öfke duymak hiçbir şeyi halledemiyor. Dönüp dönüp aynı yere geliyoruz. ??? Kadın bedeni üzerinden tartışmak tabii ki yalnızca dini bağnazlığın sonucu olarak ortaya çıkmıyor. Pınar Altuğ üzerinden yapılan tartışma da benzer erkek egemen yargıları ortaya çıkarmadı mı? Pınar Altuğ’un bir erkekle birlikteyken başka bir erkekle de birlikte olduğu iddia edildi. İddia bu. Bütün erkekler ayaklanıverdi. Bazıları da savundu, hakkını yemeyelim. Sosyete sütunlarında, televole haberlerindeki ünlü erkekler neredeyse bir kadınla beraberken başka bir kadınla beraber olmayı er kekliklerinin şanından sayıyorlar. Kimse onları ayıplamıyor. Kadına gelince durum değişiyor. Aslında burada da kadın bedeninin gerçek sahibinin erkek olduğu konusunda oluşmuş bir anlayış yatıyor. Kadın kendi bedenini erkeklerin istediği ve alıştığı gibi kullanmayınca ezber bozuluyor. Pınar’ın böyle bir ezber bozucu tarafı olduğunu kabul etmeliyiz. ??? Kadın bedeni üzerindeki tartışma aşıldığı zaman insanlık sanırım en önemli gerilik engellerinden birisini aşmış olacak. Bir ülke ne kadar geriyse, bir toplum ne kadar yoksulsa, kadınlar üzerindeki baskı da o kadar ağır oluyor. Karaburun’da yaşananlar bir toplumsal ve kültürel çatışma olarak bir anlam ifade ediyor. Tabii bu gerginliğin yaşamımızı nasıl altüst edebileceğini de... CUMHURİYET 04 K