11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AĞUSTOS 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, ‘marker’ ihalesini bir türlü yapmayınca akaryakıtta maliyet büyüyor 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK 3 milyar dolarlık kayıp ÇALIŞMALAR BAŞLIYOR ‘El Model’ Ülkemizin kamu bürokrasisi, çok hızlı bir yıkımı iliklerine dek yaşıyor. Hükümet, kamu yönetimi birimlerinde, ‘‘hiçbir’’ ilke ve kural tanımayan; çoğu zaman hukuku zorlayan bir tutumla bir ‘‘kadrolaşma’’ anlayışını ısrarla uyguluyor. Uygulamada tek bir ‘‘ölçüt’’ kullanılıyor: ‘‘Bizden olan ve olmayan.’’ Bürokraside ‘‘Bizden olanolmayan’’ ayrımı, şöyle bir ‘‘model’’ ile oluşturuluyor: Hükümet, bir kurum ya da kuruluşun ‘‘en tepesine’’ Cumhurbaşkanı’nın onayından geçebilecek ve kamuoyunda çok da tartışılmayacak bir kişiyi getiriyor. Merkez Bankası Başkanı ve diğer pek çok örneğinde olduğu gibi, kimi ‘‘ilk girişimlerin’’ başarısız olsa da modelin niteliği değişmiyor; hükümetin kendi adamını atama ısrarı, zamana da yayılarak ‘‘kesin sonuç alınıncaya kadar’’ sürdürülüyor. Asıl uygulama tepe yöneticiyi atama işleminin ‘‘sonrasında’’ başlıyor. En tepeye getirilenin hiç haberi olmadan ‘‘yardımcıları’’ atanıyor. En baştaki yönetici, ‘‘bir sabah’’, ‘‘nereden ve nasıl’’ geldiğini bilmediği; önceden hiç tanımadığı bir ‘‘yardımcı’’ ile karşılaşıyor. Teknik işlerden personel işlerine, alım satımdan halkla ilişkilere dek kurumun en tepesindekinden sonra gelen tüm yöneticileri böylece oluşuyor. Aynı atama süreci aşağıya doğru devam ediyor. Burada da büyük bir boşluk; bir ‘‘karanlık nokta’’ var: Bizden olan ve olmayan ayrımının dayanakları, nedenleri, nitelikleri ve eksenleri belli değildir. Kimlerin ‘‘bizden’’ sayıldığı ve bunun hangi ön ölçülere dayandığını, ‘‘işlemi yapanların dışında’’ kimse bilmiyor. Atama ve yükseltmeler, çalışkanlığa, etkinliğe, verimliliğe ve dürüstlüğe göre yapılmıyor. Bürokratik işlemlerde, eğitim, deneyim, beceri ve doğruluk gibi ölçütler, yalnızca yasaların zorunlu kıldığı alt sınır olarak geçerlidir; ‘‘asıl ölçü’’ değildir. Bunların yerine bir ‘‘tarikatlar arası denge mi’’ söz konusudur; yoksa başka ölçüler mi kullanılıyor; bu noktalar bilinmiyor. Ancak, bugünlerde açıklanan bir gelişme kimi ipuçları veriyor. Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosuzluk gerekçesiyle 10 bin yeni kadro isterken, bu kurumun 1047 görevlisi diğer kamu birimlerine, bunların yarıdan çoğu, 600’ün üzerindeki bölümü de Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere yerleştiriliyor. Hükümetin bürokrasinin oluşumunda uyguladığı bu model, büyüklü küçüklü tüm kamu yönetimi birimlerinde, az ya da çok ‘‘yoğunluklu’’ olarak yaşanıyor. ??? Model, öncelikle bürokratik sistemi içinden çökertiyor. Sonra, bu iç bozukluk kendi kendini besliyor; kamu görevlilerinin ‘‘sicilleri’’ ile oynanıyor. ‘‘İhbarlar’’ birbirini izliyor; ‘‘demişti’’, ‘‘yapmıştı’’ gibi dedikodulara dayanılarak tamamıyla ‘‘sübjektif’’, yani keyfi değerlendirmeler yapılıyor. Kamu çalışanlarının sicil ‘‘notları’’ düşük gösterilerek gelecek yıllardaki olası yükselmelerinin önü kesiliyor; pek çoğu ‘‘kızağa’’ çekiliyor; pek çoğu ‘‘iş yapmadan maaş alan’’ durumuna düşürülüyor. Böylelikle, yalnız bugün çile çeken, ezilen ve hakkı yenen değil, geleceği de karartılan bir kamu bürokrasisi yaratılmış oluyor. Hükümetin bürokrasiyi ‘‘Bizden olanolmayan’’ yaklaşımıyla ayırması, hiç kuşkusuz hem bireysel hem de toplumsal bakımdan çok tehlikeli bir gidişin kapılarını aralıyor. ‘‘El’’ Arapça, ‘‘harfi tarif’’tir; eklendiği sözcüğün kavramını belirtir. ‘‘Ilımlı İslamcı’’ hükümetimizin bürokrasi modeli de, ‘‘el model’’ olarak tanımlanmalıdır ki, uygulamanın niteliği tam olarak belli olsun! yakupkepenek06@hotmail. com Karadeniz’de zengin petrol rezervi umudu ANKARA (AA) Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Karadeniz’de ‘‘derindeniz’’ petrol araması konusunda ayrı anlaşma imzalayan Brezilya’nın milli petrol şirketi Petrobras Uluslararası Direktörü Nestor Cunat Cervero, Karadeniz’de çok zengin petrol ve doğalgaz rezervleri bulunduğunu söyledi. Karadeniz’deki hidrokarbon potansiyeline inandıkları için böyle bir yatırıma karar verdiklerini vurgulayan Cervero, şimdiye kadar yaptıkları bütün aramalarda başarı elde ettiklerini de ifade etti. Doğalgazın bulunduğu yerde petrolün de bulunduğunu belirten Cervero, Karadeniz’den oldukça umutlu olduklarını vurguladı. Türkiye’de, Karadeniz’deki arama ve üretim faaliyetleri konusunda yatırıma başladıklarını ve en kısa sürede sismik aramalara başlayacaklarını belirten Cervero, sadece Karadeniz ile sınırlı kalmayacaklarını ve Türkiye’de uzun vadeli daha değişik enerji yatırımlarına da girmeyi planladıklarını söyledi. ? ATO Başkanı Sinan Aygün, akaryakıt kaçakçılığı nı önleyecek cihazların alım ihalelerinin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından sürekli sudan sebeplerle iptal edildiğine, bunun büyük vergi kaybına neden olduğuna dikkat çekti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, yıllık 3 milyar dolar vergi kaybına yol açan akaryakıt kaçakçılığı ve akaryakıta ucuz yabancı madde katılmasını önleyecek ‘‘ulusal marker’’ adı verilen kimyasal madde ve test cihazı alım ihalelerinin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından sürekli iptal edildiğini belirterek ‘‘İhalenin bir ay ötelenmesinin aylık maliyeti 250 milyon dolar; EPDK, ihaleleri sürekli iptal ederek ne yapmak istiyor?’’ dedi. Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, 2003 yılında ilgili yasanın çıkarılmasına karşın ayak sürümelerle ulusal marker ihalelerinin geciktirildiğini, yapılan ihalelerin de sudan sebeplerle iptal edildiğini belirtti. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, kaçak akaryakıttan yıllık 3 milyar dolarlık vergi kaybı olduğunu İHALE 4 DEFA İ P TA L E D İ L D İ EPDK ilk ve ön yeterlilik ihalesini 13 Aralık 2004’te yaptı ve bu ihale daha sonra iptal edildi. 7 Ocak 2005’te yeni bir ihale açıldı, ancak o da iptal edildi. 25 Mart 2005 tarihinde ön olmak üzere, 29 Nisan 2005 tarihinde bir ihale daha yapıldı ve ihaleyi bir firma kazanarak 200 test cihazını üreterek teslim etmek için 2 ay ek süre istedi. EPDK, kazanan firmaya 3 gün ek süre verdi. Firma bu kadar kısa bir sürede test cihazlarını teslim edemeyeceği için ihale yeniden iptal edildi. 11 Kasım 2005’te tekrar ihaleye çıkıldığında ise bir önceki ihaleye girip kazanan firma ihaleye alınmadı. söylediğine işaret eden Aygün, ihalenin bir ay ötelenmesinin aylık maliyetinin 250 milyon dolar, günlük maliyetinin ise 8 milyon dolar olduğunu kaydetti. Aygün, ‘‘İptallerin altındaki neden ne? Son ihalede kazanan firma test cihazlarının teslimi için 2 ay süre isteyince ihaleyi iptal etmişler. Aradan 16 ay geçti, hâlâ ortada uygulama yok. Kaçak ve katkılı benzindeki yıllık 3 milyar dolarlık kaybı EPDK Başkanı cebinden mi ödeyecek? Bu ihaleyi siz yapamıyorsanız, verin Kamu İhale Kurumu yapsın’’ diye konuştu. alanda kaçakçıların cirit attığını dile getirdi. Aygün, 19952004 yılları arasında araç sayısının yüzde 76.9 arttığını, buna karşılık motorin tüketiminin yüzde 25, benzin tüketiminin yüzde 37.7 azaldığını ifade ederek bu rakamların, ‘‘Hırsız var, kaçakçılık var, devlet hazinesi soyuluyor’’ dediğini kaydetti. Kaçakçılık arttı Kaçakçılıkla yeterince mücadele edilememesinin arkasında ağır bir ihmalin yattığını belirten Aygün, her D Ü N YA EKONOMİSİNE BAKIŞ / E R G İ N Y I L D I Z O Ğ L U cak.’’ (The New York Times, 07/08). Piyasa çevrelerinde etkili Daily Reckoning blogg’unun yazarı Dr. Kurt Richebecher, The Economist’in baş editörü Bill Emmot (The Guardian, 09/08) gibi isimleri, The New York Times’ın görüştüğü bir seri ekonomisti (Talk Turns to Chances of Recession, 05/08) de bu kötümserler arasına ekleyebiliriz. L O N D R A Dünya ekonomisini yakından izleyen, yorumları da uluslararası piyasalar tarafından yakından izlenen ‘‘ünlü’’ ekonomistlerde bir kötümserlik var. Goldman Sach’ın dünyanın önde gelen firmalarının genel müdürleri arasında yaptığı bir araştırma, bizzat sahada oynayanlar arasında da kötümserliğin aniden yükseldiğini ortaya koydu (Financial Times, 02/08). Google/News/Business sayfasında ‘‘recession’’ sorusuna, gelen sayfa, 914 Ağustos arasında 5910’dan 6590’a yükseldi E.Y). Kötümserliğin içinde üç nokta öne çıkıyor: (1) Önümüzdeki 68 ay arasında ABD ekonomisinde bir resesyon olasılığı yüzde 70’e yükseldi; (2) Bu resesyonla birlikte küresel mali yapıda bir sistem krizi gündeme gelebilir; (3) ABD’de başlayacak bir resesyon, dünya ekonomisini de peşinden sürükleyerek yayılacak. FED çok geç kaldı Rubini Global Economics’in yönetim kurulu başkanı, New York Üniversitesi’nde ekonomi profesörü Nouriel Rubini’ye göre ABD ekonomisinin bir resesyona düşme olasılığı temmuz ayında yüzde 50’den ağustos ayında yüzde 70’e yükseldi. FED (ABD Merkez Bankası) bu olasılığı düşünerek faizleri arttırmayı durdurdu ama Rubini’ye göre çok geç kaldı (Financial Times, 09/08). Rubini ev piyasasındaki yavaşlamanın, yüksek petrol fiyatlarının ve yüksek faizlerin ABD’de bir resesyonu tetikleyeceğini düşünüyor. Rubini’ye göre ağır borçların ve gerilemekte olan ücretlerin yükü altında ezilen ABD tüketicisi bu şoklara dayanamayarak havlu atacak. Bu da dünyanın geri kalanında büyük bir sarsıntı yaratacak. Rubini, dünya ekonomisinin ABD ekonomisinden koparak yoluna devam edeceğine ilişkin ‘‘iyimser’’ tezlere de katılmıyor. RGE sitesindeki 3 Ağustos tarihli yorumunda, bu konuyu ayrıntılı bir biçimde tartışan Rubini, ABD tüketicisinin talebinin dünya ekonomisi içindeki ağırlığı, yüksek faizler, petrol fiyatlarının yanısıra uluslararası sermaye hareketleri, doğrudan yabancı yatırımlar gibi ekonomiler arasındaki küresel bağlantıları da içeren 14 gerekçe sunuyor savını desteklemek için. Ayrıca Rubini, dış dengeleri (cari açık) zayıf olan ‘‘yükselen piyasaların’’ bu resesyondan, finansal sermayenin güvenlikli alanlara ve kaliteye kaçmasından, ihracat piyasalarındaki daralmadan, özellikle olumsuz etkileneceğini vurguluyor. Berkeley Üniversitesi’nden Prof. Brad DeLong da benzer savları savunuyor (Salon, 03/08). DeLong, FED’in faizleri yükseltmeyi durdurma kararının etkili olmayacağına inanıyor, Milton Friedman’ın ‘‘uzun ve değişken gecikmeler’’ savına göndermeyle, yüksek faizlerin etkilerinin henüz görülmediğine, bunun gelecek 6 ay içinde ortaya çıkmaya başlayacağına dikkat çekiyor. Rubini ve DeLong, FED’in, 2001 resesyonunu diğer merkez bankalarıyla eşgüdüm içinde başlattığı bir parasal genişlemeyle, vergi indirimleriyle yarıda kesebildiğini, ancak şimdi, gerek bütçe açığının gerekse de uluslararası likidite fazlasının benzer politikaları gündemden çıkarttığına değiniyorlar. Diğer bir deyişle FED’in elinde, yaklaşan resesyonla mücadele edecek bir araç yok!.. Prof. Paul Krugman da DeLong’la aynı düşüncede. Yorumuna, ‘‘Bu yaz günlerinde havada bir soğukluk var’’ sözleriyle başlayan Krugman, geçen birkaç haftada resesyon beklentilerinin yoğunlaştığını vurguluyor. Ancak, ekonomi yönetiminin elinde bir resesyona müdahale edecek enstrüman kalmadığını vurguluyor. Diyor ki: ‘‘FED 2001’de borsadan çıkan köpüklere karşılık ev piyasasında bir köpük yaratarak resesyonu önlemişti.’’ ‘‘Şimdi bir başka köpüğü nereden bula Dikkat Dikkat Geliyor! Dünya ekonomisinde derman kalmadı ABD ekonomisi yavaşlıyor, FED’in elinde bu yavaşlamayı engelleyecek bir araç kalmadı. Şimdi dikkatler giderek dünyanın geri kalanında ne olacak sorusu üzerinde yoğunlaşıyor. Morgan Stanley başekonomisti Stephen Roach’a göre dünya ekonomisinde de pek bir derman kalmadı (Global Economic Forum, 14/08). Roach geçen üç yılda olağanüstü bir likidite genişlemesine dayanılarak gerçekleştirilen ekonomik büyümenin zaten sürdürülebilir olmadığını bir süredir savunuyordu. Şimdi faizler yükselmeye başladı ve bu yolun sonuna gelindi diyor. Roach, ABD ekonomisinin yavaşlamasıyla küresel talebin içinde oluşacak boşluğun doldurulmasının olanaksızlığına dikkat çekiyor. Roach’a göre bu boşluğu doldurmaya en güçlü aday Avrupa, ancak o da güçlü Avro, fiskal daralma ve parasal daralmanın gecikmiş etkileri devreye girince üç noktadan birden sıkışacak; bu yıl yüzde 2.5 büyüse bile gelecek yıl bu oran yüzde 1.5 civarına gerileyecek. Büyüme hızı yüzde 2.5 civarında olsa da bireysel tüketimlerin çok düşük (GSMH’nin yüzde 30’u) olan Japonya’dan da pek bir destek beklememek gerekiyor. Çin ekonomisi ciddi bir biçimde ısınmış durumda, dolayısıyla önümüzdeki dönemde yavaşlatılması gerekecek. Hindistan’ın ise toplam küresel talebe katkısı zaten çok düşük. Roach artık yeniden likidite genişlemesinin olanaksızlığına değinirken, bu nedenle ‘‘Yaklaşan küresel durgunluğun daha derin bir anlamı da var’’ diyor. Ben burada kendi yorumumu araya sokarsam, yeni bir sermaye birikim ve düzenleme modeli bulma gereği yine gelip kapıya dayandı demek istiyor Roach. Tüketici talebini yapay yollarla değil gerçekten güçlendirmek ve küresel talep dengesizliğini gelişmekte olan ülkelerin halklarının tüketim kapasitesini güçlendirerek düzeltmek gerekiyor. Diğer bir deyişle mali sermayenin soygun döneminin sona ermesi artık kaçınılmaz. İlginçtir, Morgan Stanley’in ABD ekonomisi uzmanı Richard Berner, Roach’la aynı düşüncede değil. Ona göre, küreselleşme sayesinde dünya ekonomisi büyümeye devam edecek kadar güçlü dinamikler taşıyor. Berner’e göre ABD’den boşalan talebin etkisini başkaları doldurabilecek, hatta ABD’yi de peşlerinden sürükleyebilecekler (GEF, 15/08). Bu ‘‘iyimser’’ yorum, bana Kral Pyrrhos’un zaferini anımsattı. Eğer Berner haklı çıkarsa, bu resesyon ‘‘atlatılırken’’, ABD ekonomisinin de küresel ekonomi içindeki göreli ağırlığı ve etkinliği büyük ölçüde azalacak. ABD dünya ekonomisinin lokomotifi olmaktan çıkacak. Böylece de, doların ayakları altındaki en büyük dayanak çekilmiş olacak. O zaman, ABD açısından geriye, doları yalnızca silah zoruyla korumaktan başka bir yol kalmıyor. İroni şurada: Doları silahla korumaya devam etmek, küresel jeopolitikteki belirsizlikleri arttırmaya devam ediyor (Örneğin: Martin Hutchinson, ‘‘Küresel kötümserliğin maliyeti’’ Prudent Bear, 14/08), dolayısıyla, Rubini’ye göre mali piyasalarda zaten 1987 borsa krizi öncesindekine benzer bir konjonktürün oluştuğu günümüz ortamında (RGE, 12/08), bir mali çöküntü olasılığını çok güçlendirecek. Her mali çöküntüyü bir resesyonun hatta depresyonun izlemesi ise, deyim yerindeyse, Allah’ın emri!.. Çukurova’da AB ile ArGe işbirliği ? Avrupa Birliği (AB) 6’ncı çerçeve programı kapsamında üye ve aday 7 ülkenin katılım gösterdiği, 2 yıl sürecek ‘‘Potansiyel ve Var Olan Araştırma Odaklı KOBİ’lerin Desteklenmesi’’ projesi ile KOBİ’lerin ArGe faaliyetlerinin arttırılacağı, araştırma harcamalarının yükseltileceği bildirildi. Bu yılın mart ayında başlayan projenin 2 yıl süreceği ve 6 ülkenin katılım gösterdiği açıklandı. Proje bütçesinin ise 495 bin 250 Avro olduğu, Çukurova’daki 17 KOBİ’ye destek verileceği duyuruldu. TC ADALET BAKANLIĞI BUCAK İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLÂNI Örnek No : 27 Dosya No : 2006/835 Bir borçtan dolayı hacizli bulunan ve aşağıda cinsi, kıymetî, adedi, evsafı ile satış şartları belirtilen taşınmaz Müdürlüğümüzce açık artırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir.Satış ilanı ilgililerin adreslerine tebliğe gönderilmiş olup adreste tebliğ edilememesi durumunda veya adresi bilinmeyenler için işbu satış ilanının gazete ile ilanen tebliği yerine kaim olacağı ilanen ve tebliğen duyurulur. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : Burdur ili Bucak ilçesi Atilla Mahallesi. Hacı Musluğu Mevkiinde, imar planı dışında 56 Pafta, 288 ada, 3 parsel sayılı satışa konu taşınmaz olup düz taban tarım arazisi vasfında 1547 m2 miktarında Antalya Burdur Karayolu cepheli, halen üzerinde komşu sondajlardan sulanan yonca bitkisi ile, 5 adet elma ağacı. 3 adet armut ağacı, 4 adet ayva ağacı, 1 adet şeftali ağacı mevcuttur.Taşınmazın doğusu ham toprak arazi yolu, batısı Antalya Burdur Karayolu ve diğer yönlerden şahıs tarlaları ile çevrilidir. Taşınmazın Bucak Organize Sanayi Bölgesi’ne yakın oluşu, batısının Karayolu ve karşısının Meçikler Petrol İstasyonu oluşu nedeniyle değeri yüksektir. Takdir olunan değer bilirkişilerce 56 pafta 288 ada 3 parselde kayıtlı 1547 m2 miktarlı düz taban tarım arazisi vasfındaki taşınmaz, üzerinde bulunan meyveli ağaçlar ile birlikte toplam değer 16.025,00 YTL tespit edilmiş olup, taşınmaz bu miktar üzerinden açık artırmaya çıkarılıp satışı yapılacaktır., üzerinde bulunan meyveli ağaçlar ile birlikte toplam değer 16.025,00 YTL tespit edilmiş olup, taşınmaz bu miktar üzerinden açık artırmaya çıkarılıp satışı yapılacaktır. Satış şartları : 1 Satış 29/09/2006 günü saat 10:00 dan 10:10’a kadar İcra Müdürlüğü Adliye Sarayı BUCAK adresinde; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle 09/10/2006 günü aynı yer ve saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Şu kadar ki artırma bedelinin taşınmazın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur.Böyle fazla bedel ile alıcı çıkmaz ise satış düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.Avrıca KDV’de alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde haklan tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif edilen bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır.İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. (İİK 133. md) 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışı iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/835 sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. 08.08.2006 (İİK m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 40309 EMİRDAĞ İZALEYİ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2006/1 Satılmasına karar verilen Garimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Muris Feride Bağseven, Ali Özer vs.’ye ait taşınmazlar olan ve Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1992/500 esas 199693 karar sayılı kesinleşmiş kararı ile satışına karar verilen ve İİK’nun hükümlerine göre satışı yapılacak olan taşınmaz, 1 Emirdağ İlçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde kain 162 ada, 50 nolu parselde kayıtlı, tarla vasfında 47958 m2 miktarındaki taşınmaz toplam 19.183,20 YTL. bedelle satılıktır. Saat 09.00 ile 09.10 arası 2 Emirdağ İlçesi Cumhuriyet Mahallesinde kain, 162 ada, 42 nolu parselde kayıtlı, tarla vasfında 39222 m2 miktarındaki taşınmaz toplam 15.688,80 YTL. bedelle satılıktır. Saat 09.15 ile 09.25 arası 3 Emirdağ İlçesi Cumhuriyet Mahallesinde kain 162 ada, 21 nolu parselde kayıtlı, tarla vasfında, 14366 m2 miktarındaki taşınmaz toplam 5.746,40 YTL. bedelle satılıktır. Saat 09.30 ile 09.40 arası SATIŞ TARİHLERİ: Birinci Satış: 02.10.2006 Pazartesi günü saat 9.00 ile 10.40 arası Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü odasında, İkinci Satış: 12.10.2006 Perşembe günü aynı yerde belirtilen saatlerde. İMAR DURUMU: Taşınmazlar belediye İmar planı dışında mücavir alan içindedir. SATIŞ ŞARTLARI : 1 Satış 02.10.2006 Pazartesi günü saat 09.00’dan saat 10.40’a kadar 2006/1 satış sayılı dosyamız Emirdağ Adliye Yazı İşleri odasında açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 12.10.2006 Perşembe günü aynı yer ve aynı da saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka; paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye, KDV , ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılar la diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/1 sayılı dosya numaralarıyla memurluğumuza başvurmaları ilan olunur. 7 Taşınmaz malikinin mirasçılarına kıymet takdiri ve Gayrimenkul açık artırma satış ilanının kendilerine tebligat yapılamayan Sultan Kireç, Selahaddin Kireç, Necat Kireç, Nuran Kireç, Üsküdar Kireç, Miyase Boztepe, Sultan Kireç, Güngör Boztepe, Özden Ünal, Ahmet Sarar, Candan Altay, Ramazan Bağseven, Celal Bağseven, Celil Bağseven, Şükrü Bağseven, Bahriye Bağseven ve diğer mirasçılarına iş bu gazetenin ilanından 7 gün sonra kendilerine ilanen tebligat yapılmış sayılması ilanen tebliğ olunur. 02.08.2006 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakki sahipleri de dahildir. Yönetmelik Örnek No: 27 Basın: 40796 CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle