23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2006 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y PB B B B B Y 25 28 25 28 32 32 34 24 22 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y B B B B B 23 25 24 25 28 28 30 26 35 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B 33 31 36 38 31 34 29 27 25 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın kuzeyi, Batı Karadeniz, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı iç kesimlerde 13 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B Y Y Y Y Y Y 20 22 28 22 24 24 22 23 25 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y Y Y Y PB Y 28 30 39 25 28 28 31 31 28 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B B B A B Y B B 27 40 20 41 27 32 26 34 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada ğına dokunan bir eleştiri ile karşılaşsa, aman Allahım, yeri göğü ayağa kaldıran konuşmalar yapar. O TV’den bu TV’ye koşar. Masum bir yüz ifadesiyle kendince mantıklı bir dizi açıklamada bulunur. Grup toplantısında eleştiriye Müslümanca yaklaşım gösterir. Eşine, kendine hakaret edilmesinden yakınır, muhaliflerine yüklenir. Ya şimdi? Başdanışmanı hakkında eleştiriden de öteye kimi suçlamalar orta yerde geziyor. Gazetelerde El Kaide’ye Zapsu’nun 60 bin, annesinin 250 bin dolar gönderdiği yazılıyor. El Kadı’nın üstelik AKP iktidarı döneminde El Kaide’nin finansörü olduğunu ilan eden liste Resmi Gazete’de yayımlanıyor. Beyefendi, durmadan ondan bundan şikâyetçi. Velakin söz sırası El Kaide’nin finansörü El Kadı’nın Türkiye’deki ayağı Zapsu’ya geldi mi, ağzına kilit vurulmuş gibi susuyor. O susuyor. Her hukuksal çatlakta uzun mu uzun açıklamalar yapan Adalet Bakanı Çiçek de tek sözcük olsun söylemiyor. Savcı da soruşturmaya gerek görmüyor. El Kadı’yı ‘‘hayırsever’’ biri olarak niteliyor, ilan ediyor. ??? Zapsu’nun dosyası yeniden açılsın diye CHP’den iki milletvekili, Kemal Kılıçdaroğlu ile Attila Kart; suç duyurusunda bulundular. Adalet Bakanı Çiçek savcılara yazılı bir talimat verme yetkisini AB uyum yasalarının kaldırdığını söyleyerek yetkisizlikten söz açtı. Yazılı talimattan vazgeçtik. Fakat bir Adalet Bakanı’nın gazeteci sorusu üzerine böyle duyarlı bir konuyu yargının ele almasını içeren ufacık bir demeç vermesini de AB’ye uyum yasaları mı engelliyor? Hukuk bu; yollar çok! İktidarın başından bakanına değin izlediği tutumu özetleyen bu manzara, susmanın itiraf, savları kabul anlamına gelen bir atasözünü akla getirmiyor mu? Ama bu iktidar pek çok konuda olduğu gibi Zapsu konusunda konuşmak gümüşse susmak altındır atasözünü benimsemiş görünüyor. Ya da bir hazırlıkları, bir beklentileri var: El Kadı’yı global teröristler listesine alan ABD’den vizyon belgesi adına Zapsu’nun El Kaide’ye Türkiye’den maddi yardımlarda bulunmadığını ilan etmesini bekliyor olabilirler. ??? Uyutma sanatında AKP’lileri geçecek bir parti veya bir kurum, kuruluş yok. Zapsu dostlarını çarşafa dolaştırdı ya; bir iki gün bir bilgi sızdırıldı. Başbakanlık’ta, Başbakanlık müfettişlerinden kurulu her türlü yolsuzluk savını inceleyecek bir kurul oluşturulacakmış. Raftaki dolma bu, yersen! Sözün kısası RTE ve AKP yetkilileri yaklaşan seçimlere yatırım yapıyorlar. Yolsuzlukları, Zapsu ve benzeri olayları kurul murul diyerek uyutma, bol kepçe böyyük hizmet palavraları ile Müslüman halkı Müslüman AKP’ye çağırma yöntemleriyle kalıcı olmaya çalışıyorlar, çalışacaklar. Oysa dön dolaş her konu dün neyse bugün de aynı. Örneğin RTE, birdenbire Kıbrıs fatihi kesildi. AB için Kıbrıs’ı feda etmeyeceklerini durmadan yineliyor. KKTC’deki ortağı, Rumlarla birleşmeye göbek atan MA Talat’la Kıbrıs’ı kurtarmışlar da haberimiz yok! Önümüzdeki (2007) seçimlerde ülkenin kaderi yine Çankaya’daki RTE ile hükümetteki Gül ve kadrolarına teslim edilirse... Din açısından da, başka alanlarda da özgürlüğe el Fatiha! Türk halkının Kıbrıs konusundaki duyarlılığını bildiği için şimdi verdiği ödünleri örtebilmek amacıyla filmin sert kahramanı, Kasımpaşalı rolü oynuyor. Bu adamlar savaşım alanlarını giderek daraltıyorlar. Büyükanıt’ı çete kurmakla suçlayan Altındağ’ın adı Hizbullah’ın sorgu kasetlerinde geçiyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Yeni ilişkiler ortaya çıktı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcı Ferhat Sarıkaya’ya gönderdiği ihbar mektubuyla dikkatleri çeken ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı çete kurmakla suçlayan Diyarbakır’daki Söz gazetesinin sahibi ‘‘Hacı’’ lakaplı Mehmet Ali Altındağ’ın adı Hizbullah’ın sorgu kasetlerinde de geçiyor. Sorgulanan kişiler, Altındağ’ın işyerini MİT’in kullandığını, Söz TV müdürünün de istihbaratçı olduğunu belirtirken, kameramanlarına polisin silah verdiğini anlatıyor. Diyarbakır’da Hizbullah Ana Davası dosyasına giren ve çö zümleri ABD’de yapılan sorgu kasetlerinde iki kişi, Altıntağ’a ait Söz televizyonu ile Mercek Optik hakkında bilgi veriyor. Örgüt tarafından sorgulanan Haydar Kaya Söz televizyonunu, Hizbullahçı olduğu ortaya çıkan ve örgüt tarafından kaçırılıp sorgulandıktan sonra infaz edilen Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Sekreteri İbrahim Sarı ise Mercek Optik’i anlatıyor. Haydar Kaya’nın geçmişte birçok çalışanı Hizbullah bağlantılı çıkan ve yargılanan Mehmet Ali Altındağ’a ait Söz televizyonu hakkında anlatımları şöyle: Söz TV Müdürü: Bunun MİT mensubu olduğunu ve özellikle Diyarbakır’da Müslümanlara ait yerlerin ve şahısların gö rüntülerini kameraya almalarını talimat olarak verdiğini söylüyordu. Söz TV’nin Altındağ Tesisleri’ne polislerin sürekli genç insanlar getirdiğini ve bu gençlerin tümünün Müslüman tipli insanlar olduğunu söyledi. Ayrıca polisler ve MİT’lerin elemanlarıyla bu tesiste bulunup görüşmelerde bulunuyorlar. Özcan ayrıca İsmail Yazgan’ın MİT olduğunu söylüyordu. Cafer Yazgan’ın bu tesise sık sık geldiğini, yemek yiyip havuza girdiğini, içeriye girmek için kâğıt bile çıkardığını söyledi. Özcan Yağmahan: MİT teşkilat üyesidir. 1993 yılında polisten istihbaratçılık eğitimini birlikte aldık. Şu an Diyarbakır Söz’de kameraman olarak çalışı yor. Polisin talimatı ile bazı Hizbullah ve PKK’li şahısların ev, işyerlerinin görüntülerini televizyon çekimlerini bahane ederek görüntü elde ettiklerini bana söyledi. Kod adı Emre Can’dır. Örgütün sorgulayıp öldürdüğü İbrahim Sarı ise Altındağ’ın onca servetine rağmen küçük bir gözlük dükkânını çalıştırmaya gerek duymasını MİT ile bağdaştırıyor. Sarı şöyle diyor: Mercek Optik: Dörtyol, Su Akar Pasajı’nın altındadır. Mehmet Ali Altındağ’ındır. Maddi olarak çok zengin olmasına rağmen gözlükçü dükkânları işletmesi ilgi çekicidir. Ben Söz TV’de çalışırken servisi orada beklerdik. Burasının MİT için kullanıldığına inanıyorum. TÜRK TİYATROSU YASTA Akan yaşamını yitirdi Haber Merkezi Usta tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Mehmet Akan tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde dün yaşamını yitirdi. Geçen hafta midesindeki rahatsızlıktan dolayı tedavi altına alınarak ameliyat olan usta oyuncu Akan, dün akşam saat 22.30 sıralarında yaşamını yitirdi. Akan yarın düzenlenecek törenin ardından toprağa verileceği bildirildi. Dostlar Tiyatrosu’nun kurucuları arasında bulunan Mehmet Akan, sevilen televizyon dizisi ‘‘Bizimkiler’’deki ‘‘Sabri Bey’’ tiplemesiyle geniş kitleMehmet Akan. lere ulaştı. 1939 yılında Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde doğan Akan, İstanbul Teknik Üniversitesi Tiyatro bölümünden mezun oldu. Akan, 1960’larda ‘‘Genç Oyuncular’’ grubuna girerek tiyatroya başladı. Tiyatroda oyunculuk dışında yönetmenlik de yapan Akan, oyun yazarlığı da yaptı. Akan, Analık Davası, Ezenler Ezilenler, Alpagut Olayı, Abdülcanbaz gibi oyunları yönetti. Akan’ın tek çocuğu olan kızı da tiyatro sanatçısı. Daha önce başları açık olan folklor ekibine omuzlarında olan başörtüleri türban şeklinde bağlatıldı. Tunceli’de folklor ekibine türban TUNCELİ (Cumhuriyet) TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın da katıldığı Tunceli Bedensel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’nin açılış töreninde folklor öğrencisi kızlar başörtülerini türban gibi bağladılar. Cumhuriyet İlköğretim Ökulu öğrencisi olan, ancak okul kapalı olduğu için ‘‘Tunceli Gençlik Spor İl Müdürlüğü Gençlik Merkezi Halkoyunları Ekibi’’ olarak gösterilerini sunan kızlar, dün Tunceli’de Bedensel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’nin açılış törenine katıldı. Bülent Arınç ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun da katıldığı törende kızlar yöresel oyunlardan örnekler sundular. Ancak folklorcu kızların yöresel kıyafette başlarını türban biçiminde bağlamaları şaşkınlık yarattı. Arınç, folklorcuları alkışlarken, izleyiciler de şaşkınlıklarını gizleyemediler.. Kızların başının kim tarafından kapatıldığı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yetkililerince araştırılırken, yurttaşlar ‘‘Her törende başı açık olarak gösteri yapan ekibin başını kim kapattıysa ortaya çıksın’’ dedi. Aynı folklor ekibi 29 Ekim’deki Cumhuriyet Bayramı törenlerinde başları açık gösteri yapmıştı. Bu yüzden de mizah, en güçlü anlatım biçimlerinden biridir. İnsan aklının rafine ürünlerinden olduğu için bellekte kalması da kolaydır. Gücünü biraz da bundan alır. Her şeyi öğüten zaman onu da midesine indirir ama, hazmı da çok kolay değildir. Bir toplumda mizahın gelişmesi için aynı zamanda hoşgörünün de olması gerekir. Hoşgörünün yerini horgörünün aldığı toplumlarda mizah gelişemez; geri kalır, toplum da bundan payını alır. O nedenle ortaçağda mizah yasaklanmış, daha sonraki yüzyılların diktatörlük ve yobazlık rejimlerinde de horlanmıştır. Rönesansın tan yeri mizahtır... Sonrasında mizahın ışığını güçlendiren de rönesans olmuştur. Dünyada mizah ağacının en çok meyve verdiği coğrafyalar listelense, Anadolu önde gelir. Ezop’tan Nasreddin Hoca’ya, Neyzen Tevfik’ten Aziz Nesin’e mizahın en ekşi, en tatlı meyveleri Anadolu’da çekirdeklenmiştir. Anadolu’da yetişen bu değerler, toprak verimli olduğu için çok meyve vermiştir. Anadolu insanının mizah gücü, insanda birden gün ışığına çıkmış duygusu uyandırır. Mizah Anadolu insanının yaşamında, masalında, türküsünde yaşar. Türkülerimizde de mizahın çok güzel renkleri vardır. Sevdiğinden olmayacak şeyler isteyen bir kişi için şu türküye ne dersiniz: Minareden at beni, in aşağı tut beni! ??? Dünyanın pek çok ülkesinde ekonomi kötüye gittiğinde toplumsal patlama olur. Bu Türkiye’de neden olmuyor, sorusuna verilebilecek ilk yanıtlardan biri şudur: Türk milleti bomba mı ki, patlasın! Türklerin patlamamasının elbette pek çok nedeni var; bence bunlardan biri mizah... Güleriz ağlanacak halimize, sözü bundan doğmuş olmalı... Bir konuyu irdelemeye hazırlanırken sık sık şu duyguya kapılmışımdır: Şimdi bunu çok ciddiye alırsam, bana gülerler... O zaman gülünç hale getirmeli! Böyle bir durumda benim için bulunmaz hazine, o güzelim Türkçemiz... Türkçe hem anlatım gücü hem de çoğalma gücü bakımından mizah için en elverişli dillerden biri. ‘‘Sözcük’’ sözcüğünün içinde bile ‘‘özcük’’ var! Çok demokratik olduğunu iddia eden ama üyelerine söz hakkı tanımayan, kesin itaat isteyen bir liderin ‘‘örgütü’’ için bu sözcüğü ortadan ikiye bölüp fısıldamak yetmez mi: Ör... Güt! ??? Mizahiktidar ilişkisi çağımızın da denklemidir. Yobaz diktatör yönetimlerinin hedefi haline gelenlerin başında mizah ve mizahçılar vardır. Peki bu güç sadece gülmek için kullanılırsa? O zaman mizah gülünç duruma düşer. Bu kaygımızın nedeni şu: Aman kara mizahın yerini para mizah almasın! Gülmek insanoğlunun en güzel yanı... Düşünmek de en işlevsel yanı... Zaten mizah da ikisini birleştiriyor; ‘‘güldüşün’’ oluyor... Güldüşün ile ortaya aklın aydınlığı çıkar, uygarlık çıkar, insan çıkar... Mizahı boş gülmecilerin elinden çekip alırsak... Türkiye’yi karanlıktan, yobazlıktan kurtaracakların başında her şeye karşın mizah var. Halkımız, hiç gitmeyecekmiş gibi gelenleri gülünç hale getirmesini bilecek güçtedir... ankcum?cumhuriyet.com.tr Satılık böbreğin hikâyesi ? Baştarafı 1. Sayfada IŞIL ÖZGENTÜRK Dünyanın hali gibi halimiz ? Baştarafı Arka Sayfada ‘Vizyon belgesi etkinliğimizi azaltır’ Öymen, Türkiye’nin ABD’yle kendisini bu kadar bütünleştirmesinin hem Avrupa Birliği’nde, hem de bölge ülkelerinde etkinliğini zayıflatacağını söyledi BAHADIR SELİM DİLEK yazarlarının bu kimliklerini açıklamaları gerekirmiş; öneriyi destekleyenler olduğu gibi karşı çıkanlar da var. Ben insanların cinsel tercihlerine saygı duyan biriyim, ayrıca neden bir yazar durup dururken, bir çeşit zorlamayla cinsel kimliğini açıklamak zorunda kalsın!.. Bu, insan haklarına tümüyle aykırı bir durum. Ama durun, niyetim bu tartışmaya katılmak değil, başka bir görüntü aklıma geldi ondan söz edeceğim. Her gün köyünden, kentinden genç çocuklar cinsel tercihinden dolayı değil, sadece ekmek parası kazanmak için, eşcinsel olmaya karar verip büyük iş kenti İstanbul’un yolunu tutuyorlar. Son derece kararlılar. Saçlarını sarıya boyatıp, daracık blucinler ve kısa kollu atletlerle Taksim parkında işe başlıyorlar. Başka yapacak bir şeyleri yok, sadece bedenlerini satabilirler. Bu iş kentinde seyyar satıcı olmak için bile ya paran olacak ya da arkası kuvvetli bir dayın. Bu sarı saçlı, seks işçisi erkeklerin, büyük medyada tartışılan konudan hiç haberleri yok. Zaten onlar tartışma konusu bile olamazlar, her şeyde olduğu gibi eşcinseller arasında da sınıf farkı vardır. Neyse, biraz güzel şeylerden bahsedelim. Beş yıldızlı oteller bu yıl pek bir boşmuş; ama Mardin, Kapadokya, Urfa, Hasankeyf gibi bu ülkenin görülecek en ilginç yerlerine yapılan turlar artıyormuş, oteller doluymuş. Buna acayip seviniyorum, sonunda bu ülkenin sadece bir deniz, güneş, kum ülkesi olmadığı, bir uygarlıklar ülkesi olduğunu yerli yabancı herkes anlamaya başlıyor. Bundan sonrası kolay. ANKARA Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ABD ziyareti sırasında açıklanan stratejik vizyon belgesine yönelik eleştiriler sürüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Onur Öymen, vizyon belgesiyle, Türkiye’nin ABD’ye kendisini bu kadar angaje etmesinin hem AB’de, hem de bölge ülkelerinde etkinliğini azaltacağını söyledi. Stratejik vizyon belgesini Cumhuriyet’e değerlendiren Öymen, AKP’ye, ‘‘Son olarak İsrail’in Gazze’ye saldırısı üzerine AB ülkeleri de dahil BM Güvenlik Konseyi ülkeleri bir kınama kararı almaya çalıştılar, ABD veto etti. Şimdi siz bu masum Filistinlilerin canına mal olan bu saldırıların kınanmasından mı yanasınız AB ülkeleri gibi, yoksa bunu veto eden ABD’den mi yanasınız’’ sorusunu yöneltti. Bunun ortaya çıkarılması gerektiğine vurgu yapan ve hükümete, ‘‘Şimdi siz İsrail’in Filistine saldırısını destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz?’’ diye soran Öymen, ‘‘Destekliyorsanız, o za man ABD’den yanasınız. Desteklemiyorsanız Avrupa’dan yanasınız’’ dedi. Öymen, bu çelişkileri basının yeterince yansıtmadığından yakındı ve ‘‘Bunlar yansıtmayınca da hükümet ortalığı boş buluyor’’ diye konuştu. Öymen hükümete yönelik sorularını şöyle sürdürdü: ‘‘Orada bir de ABD’nin önleyici strateji müdahalesi var. ABD’nin stratejisinin adı önleyici müdahale.Yani bir ülke size saldırmasa bile, o ülkeden bir saldırı tehdidi olduğunu düşünürseniz o ülkeye saldırabili yor musunuz? Şimdi bunu siz tasvip ediyor musunuz? İran saldırmadan, İran bizim için bir tehdit oluşturuyor diyerek İran’a saldırsa, siz onu destekleyecek misiniz? ABD, Rum kesimini Kıbrıs Cumhuriyeti sayıyor, siz de sayıyor musunuz? Bu kadar farklılıklar varken, stratejik ortaklıktan nasıl bahsedersiniz?’’ Öymen, hükümetin bütün bu soruların cevabını bilmeden, sırf kamuoyuna şirin görünmek için, ‘‘ABD bizi destekliyor’’ dedirtmek için böyle belgeler çıkardı ‘LAİKLİK OLMADAN DEMOKRASİ OLMAZ’ Öymen, BOP’un bölgeye, ABD’nin arzu ettiği bir hüviyet vermek istediğine işaret ederek ‘‘Burada can alıcı nokta şu: Bölgeye demokrasi yayacağız, diyorlar. Peki.. halkı Müslüman olan bir bölgede laiklik olmadan demokrasi olur mu? Bir kelimeyle bile laiklik yok BOP’ta. Bizim bütün uyarılarımıza rağmen Irak Anayasası’na bir kelimeyle bile laiklik koymadılar. Bunlar işin rahatsızlık verici noktaları’’ diye konuştu. ğına vurgu yaparak ‘‘Metinde bizim öteden beri savunduğumuz unsurlar var, ama stratejik işbirliği dediğiniz zaman işin rengi değişiyor. Can alıcı noktası önleyici müdahale stratejisidir’’ dedi. Öymen, vizyon belgesine ilişkin eleştirilerini şöyle sürdürdü: ‘‘Siz ABD ile kendinizi bu kadar bütünleştirirseniz, bölgedeki etkinliğinizi de azaltırsınız. AB’deki etkinliğinizi de azaltırsınız. Çünkü Türkiye’nin bölgeyle uzun yıllardan beri iyi ilişkiler kurmasının özünde bir taraftan Batı’yla, bir taraftan bölge ülkeleriyle karşılıklı itimada dayanan ilişkiler içinde olması yatıyordu. Şimdi siz kendinizi bu kadar özdeşleştirirseniz ABD ile, bölge ülkeleri size itimat ederler mi? Sizi hepsi ABD’nin truva atı gibi görürler. AB aynı şekilde. AB kendini bu kadar ABD’ye angaje etmiş bir ülkeyi içinde ister mi? İşte De Gaulle’ün İngiltere’yi iki kere veto etmesinin sebebi budur. ‘İngiltere’yi bir truva atı gibi görmek istemiyoruz’ dediler Avrupa’nın içinde.” cuklarıyla birlikte Batman’dan gelmiş ‘‘taşı toprağı altın’’ denilen İstanbul’a. A.E, göç edişlerinin nedenini ‘‘Çocuklarımın Doğu’da işsizlik, töre, eğitimsizlik içinde yaşamasını istemedim. Burada okuyup topluma daha yararlı olurlar diye düşündüm’’ sözleriyle anlatıyor. Ama İstanbul’daki hayat, hiç de hayallerindeki gibi çıkmamış. Pazarcılık yapmak için vadeyle bir kamyonet satın almış. Tam işler yoluna giriyor derken bu kez de kaza yapmış. Kamyonetin sigortası olmadığı için hurda fiyatına satmış. Ama kamyonet nedeniyle hâlâ galeriye borcu varmış. Tefeciden para almış. Borcunu ödeyemeyince tefecinin adamları A.E’yi ve ailesini tehdit etmeye başlamışlar. A.E. de eşini ve 3 çocuğunu Batman’a göndermek zorunda kalmış. Ailesini 1 yıldır göremiyor A.E, şimdi bazen akrabalarının yanında, bazen pansiyonda bazen parklarda yaşamaya çalışıyor. Aksaray’da seyyar satıcılık yapıyor. Ama kazandığı para 28 milyar olan borcunu ödemeye yetmiyor. Sonra bir gün A.E’nin aklına böbreğini satmak gelmiş... A.E, ‘‘Artık başka çarem kalmamıştı, böbreğimi satılığa çıkardım. Telefon numaramın olduğu ilanları birçok yere astım yaklaşık 1 aydır. Çok kişi aradı. Ama hiçbiri gerçekten yardım amacıyla değildi. Hep mafya arıyor. Kendileri için tetikçilik, kuryelik yapmamı teklif ediyorlar. Kabul etmiyorum. Bazıları da arıyor küfredip kapatıyor’’ diyor. A.E, eşini ve çocuklarını 1 yıldır görmüyor. Arada sırada yaptıkları telefon konuşmalarını şöyle anlatıyor: ‘‘Eşim böbreğimi satılığa çıkardığımdan habersiz. Batman’da çok sıkıntı çekiyor. Onu teselli etmeye çalışıyorum ama beni kim teselli etsin ki? Bazen de şunu diyorum eşime ‘Bana kötü bir şey olursa çocuklara fare zehiri içir, sonra kendin de intihar et böyle yaşamaktansa’...’’ A.E, kendi kendine 15 gün süre vermiş şimdi. Yaşadıkları karşısındaki çaresizliğini şu sözlerle anlatıyor: ‘‘Ya böbreğimi satıp borcumu kapatacağım.Ya da o arayanların istediklerini yapacağım.’’ CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle