25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2006 PAZAR 4 ALİ SİRMEN HABERLER ADANA DÜNYADA BUGÜN Ören, ManisaTurgutlu yolunun 10 katı bir bedelle tamamlanacağını söyledi Bruno’nun Acıklı Sonu PARİS Sevgili, Bugün sona erecek olan Dünya Kupası heyecanı, son haftalarda, Alman ve hatta bütün dünya kamuoyunu çok daha fazla ilgilendirebilecek olan bir olayın biraz gölgede kalmasına neden oldu. Söz konusu olan, türünün hâlâ sona ermediği Hırvatistan’dan İtalya’ya getirtilen, kahverengi ayı Bruno’nun, bulunduğu milli parktaki hayvanat bahçesinden kaçarak yalnız bu ülke değil, İsviçre ve Avusturya sınırlarını da kimseye görünmeden aşıp, Almanya’nın Bavyera eyaletine girmesinin öyküsü. Bruno’nun aranıp, bulunamamasının haberi günlerce gazete ve televizyonlarda verildi. Bu arada, öldürülen koyunlardan anlaşıldı ki Bruno Bavyera’dadır. Bu aslında çok önemli bir olaydı, çünkü 170 yıldan bu yana bu tür bir ayı ilk kez olarak, bu tür bir ayı Alman topraklarına adım atıyordu. Özgürlüğüne düşkün olan Bruno’nun bunca hasara yol açmasının nedeni ise artık eski çobanlık usulünün tarihe karışmış olması. Çağımızda uygar ülkelerde koyunlar, çobanları olmaksızın, özgürce otluyorlar ve uzun zaman doğada kaldıktan sonra ağıllarına toplanıyorlar. Zavallı Brunocuk, özgür koyunların, özgürlüklerinin bir ayının özgürlüğünü trajik biçimde sonlandıracağını nereden bilebilirdi ki?... Sonunda Bruno, verdiği zarar ve arz ettiği tehlike dolayısıyla, Alman makamlarının kararıyla vurularak öldürüldü. ??? Bruno’nun vahşetinin, Almanya’nın ve dünyanın dört bir yanında sevinç ya da üzüntülerini, en ayı ayıyı bile gölgede bırakacak böğürtüler ve saldırılarla dışa vuran uygar ‘‘futbolseverler!’’den daha fazla tehlike arz edip etmediği tartışmaya açık.... Bruno’nun öldürülme biçimi de tartışmalı. Kimileri onu avcıların değil, özel nişancı timlerin kıstırıp öldürdüklerini söylüyorlar. Öyküsü, ‘‘Ayı’’ ve ‘‘Gülün Adı’’nın rejisörü ünlü Fransız sinemacısı Jean Jacques Anaud için çok güzel bir film konusu olacak olan Bruno’nun ölümü, Dünya Kupası hayhuyu içinde bir anlamda kaynadı gitti. ‘‘Kaynadı’’ derken fazla haksızlık da etmeyelim. Hiç tepki gelmedi de değil. Örneğin hayvansever bir Alman ailesi gazeteye şu ilanı verdi: ‘‘Huzur içinde yat Bruno! İntikamını oy sandığında alacağız.’’ Onun düzene başkaldırdığı için öldürüldüğünü söyleyenler ve hatta tarihin ünlü asilerinden Che Guevara’ya benzediğini ileri sürenler de olmadı değil. Kimileri de Bruno’nun ölümü üzerine takımların, simgesi ayı olan Berlin’deki maça, kollarında yas bandıyla çıkmasını bile önerdi. Gezegenimizin egemeni insanlar, öbür canlıların özgürlüğüne ancak bu kadar tahammül ediyorlardı. Bruno’nun öldürüldüğü sıralarda, Paris’in altıncı bölgesinde Lüksemburg parkının parmaklıkları üstündeki, denizler dünyasıyla ilgili muhteşem fotoğraf sergisi ise efendi uygar insanların dünyaya verdikleri zararın, Bruno’nun vahşetini milyon, milyar kat aşan boyutlara vardığını anlatıyordu. ??? Zavallı Bruno’nun en büyük suçu koyunları öldürmek miydi, yoksa bunca sınırı kimseye görünmeden izinsiz ve vizesiz aşmış olması mı? Öyle ya, Avrupa’nın uygarları için geçerli olan serbest dolaşımın kapsamına girmiyordu Bruno. Nitekim yine aynı kapsam dışında olup umut kapısı İspanya’ya gizlice geçmek isteyen Faslı dört göçmen de birkaç gün sonra kazayla Bruno’nun akıbetine uğrayacaktı. Türkiye AB’ye girse bile, serbest dolaşımdan yararlanmayacak, ülkemizin işsiz ve umutsuzları için de sınırları geçmeye çalışmak üyelik halinde bile suç oluşturacak. İşte tam bu noktada durup düşündüm; acaba Bruno, peşinde bunca kişi varken bunca sınırı hangi becerisiyle kimseye görünmeden aşmayı başarabilmişti? ‘‘Keşke, diyorum kendi kendime, Bruno bir fırsatını bulsaydı da bu hünerinin ve güzergâhının sırrını, uygar kabul edilmeyen öbür umutsuzlara fısıldayıverseydi.’’ Sakın bana ‘‘İnsan ayının dilinden ne anlar’’ deme Sevgili! Çünkü umutsuzun dilini en iyi bir başka umutsuzlar anlarlar. Y ol değil duble felaket İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bayındırlık ve İskân Bakanlığı verilerine göre 20032005 yılları arasında 6 bin 750 kilometre yolda çalışma başlatıldığı, bölünmüş yollar için bugüne dek 3.1 milyar YTL para harcandığı bildirildi. Duble yolların aradan bir yıl geçmeden bozulduğu ve eskisinden kötü duruma geldiği bilinmesine karşın hatalı malzeme ve hatalı imalattan dolayı hiçbir firmaya herhangi bir yaptırım veya cezai işlem uygulanmadığına dikkat çekildi. CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, Manisa’yı çevre illere ve ilçelere bağlayan bozuk karayolla ? Duble yolların aradan bir yıl geçmeden bozulduğu bilinmesine karşın hatalı malzeme ve hatalı imalattan dolayı hiçbir firmaya herhangi bir yaptırım veya cezai işlem uygulanmadığına dikkat çekildi. rının ne zaman onarılacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na verdiği soru önergesine gelen yanıtla şaşkına döndüğünü vurguladı. Duble yolların kısa zamanda yaşanan kazalarla ‘‘duble felakete’’ dönüştüğünü belirten CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, ‘‘4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre kesin kabul onay tarihinden itibaren müteahhit firmanın 15 yıl süreyle müteselsilen sorumlu olmasına rağmen hatalı malzeme ve hatalı imalattan dolayı hiçbir firmaya herhangi bir yaptırım veya cezai işlem uygulanmamıştır’’ dedi. 27 kilometre uzunluğundaki ManisaTurgutlu yolunun 06.05.2005 tarihinde 979 bin 585 YTL bedelle ihale edildiğini, bugüne dek 1.5 milyon YTL harcanarak yüzde 24’ünün tamamlandığını belirten Ören, ‘‘2006 yılı ödeneği 1.6 milyon YTL olup yolun bitirilmesi için daha 7.5 milyon YTL ’ye gereksinim duyulmaktadır. Yolun yapımının bitiş tarihi 2009’dur’’ diye konuştu. Bakanlık yanıtında dikkat edilmesi gereken bir noktanın, yolun ihale bedelinin 10 katına tamamlanacağı olduğunu vurgulayan CHP’li Hasan Ören, şunları söyledi: ‘‘Hükümetin 2005 yılı enflasyonunu yüzde 7.7 olarak açıklamasına rağmen 4 yıllık bir yol projesinin, ihale bedelinden 10 kat fazla bir bedelle bitirileceğini söylemesi akla ve mantığa uygun değildir. Burada ortaya çıkan acı gerçek ise hükümetin açıkladığı enflasyon rakamlarının gerçek olmadığıdır.’’ MİT şube müdürü intihar etti ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Milli İstihbarat Teşkilatı Adana Bölge Başkanlığı’nda şube müdürü olarak görev yaptığı belirtilen Ufuk Acar (49) bilinmeyen bir nedenle intihar etti. Acar, ağır yaralı olarak Numune Hastanesi’ne kaldırılırken yolda yaşamını yitirdi. Edinilen bilgiye göre, olay dün gece 02.30 sularında Kurtuluş Mahallesi’ndeki Pınar Apartmanı’nın 7. katındaki 32 numaralı dairede meydana geldi. Bilinmeyen bir nedenle silahıyla başına ateş eden Acar, olay yerine gelen ambulansla Numune Hastanesi’ne kaldırılırken yolda yaşamını yitirdi. Acar’ın cenazesi morga konulurken, olayın gerçekleştiği bina çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Güvenlik güçleri gazetecilerin olayın meydana geldiği bina ve çevresinde görüntü almasına izin vermedi. Olay yerine gelerek ilgililerden bilgi alan Emniyet Müdürü Mehmet Cebe, soruşturmanın sürdüğünü söylemekle yetindi. Acar’ın cenazesi, ailesinin Adana’ya gelmesinden sonra İzmir’e gönderilecek. ‘ÇARŞI’NIN NABZI’ ANKETİ ‘Hükümet sorunları çözemiyor’ ? ATO’nun Ankara’nın en işlek ticaret ve alışveriş merkezlerinde yaptırdığı ankete göre her 3 kişiden 2’si hükümetin ekonomik ve sosyal sorunları çözdüğüne inanmıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) başkentin en işlek ticaret ve alışveriş merkezlerinde yaptırdığı ankete göre, her 100 kişiden 38’i ekonominin geleceğinden umutsuz. Her 3 yurttaştan 2’si AKP’nin ekonomik ve sosyal sorunları çözdüğüne inanmazken, 2006’nın en büyük sorunu işsizlik olarak görülüyor. ATO, ‘‘Tunalı Hilmi Caddesi, Armada, Karum, Ankamall, Galeria, Atakule, Kızılay, Ostim, Anafartalar İş Merkezleri, Ulus ve Sıhhiye’’ gibi başkentte ticaretin yoğun olduğu alanlarda faaliyet gösteren 1056 tüccar ve esnaf arasında ‘‘Çarşının Nabzı1 Ekonomik Görünüm’’ başlıklı bir anket gerçekleştirdi. Ankete katılanların yüzde 28’i, ‘‘Türkiye ekonomisinin geleceğine ilişkin umutlarınız ne yönde’’ sorusuna, ‘‘Kötü olacağını düşünüyorum’’; yüzde 10’u ise ‘‘Çok kötü olacağını düşünüyorum’’ yanıtını verdi. Anketten çıkan diğer sonuçlar şöyle: ? Her 3 kişiden 2’si uygulanmakta olan ekonomik programı başarısız buluyor. Programı başarılı bulanların oranı, yüzde 34. ? Yüzde 42’si ‘‘işsizliğin azalmaması’’nı, yüzde 25’i ‘‘iç ve dış borçların artması’’nı, yüzde 17’si ‘‘cari açığın büyümesi’’ni, yüzde 16’sı da ‘‘enflasyondaki düşüşün yeterli olmamasını’’ ekonomideki başarısızlıklar olarak görüyor. ? Ankete katılanlara göre 2006 yılının en büyük sorunları sırasıyla; işsizlik, döviz kuru dengesizliği ve cari açık. Çalışmayı değerlendiren ATO Başkanı Sinan Aygün ise ‘‘Nabız koldan ölçülür. Kol yerine burundan ölçmeye kalkarsanız olmaz. Ekonominin nabzı da çarşıda atıyor. Reel sektör yüksek tansiyon hastası. Hükümet hastayı muayene etmeden kâğıt üzerinde düşük tansiyon teşhisi koyup piyasalara tuzlu ayran içiriyor’’ dedi. DANIŞTAY SALDIRISI Şemdinli protestosu Halkların Kardeşlik İnisiyatifi üyeleri, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım’da patlamanın meydana geldiği Umut Kitabevi’nin sahibi Seferi Yılmaz’ın tutuklanarak Van F Tipi Cezaevi’ne konmasını protesto ettiler. İnisiyatif üyeleri ‘‘güvenlik’’ ve ‘‘yasadışı örgüt üyeleri barınıyor’’ gerekçeleriyle Cudi Dağı’ndaki ormanların yakıldığını iddia ederek ‘‘Orman yakmak insanlık suçudur’’ dediler. Galatasaray Postanesi önünde dün bir araya gelen grup üyeleri adına açıklama yapan İlker Eraslan, 13 Haziran’dan bu yana Cudi Dağı’nda başlayan ve Gabar, Besta ve Mava dağlarında devam eden yangınların insanlık dışı bir uygulama olduğunu belirterek Yılmaz’ın da serbest bırakılmasını istedi. Protestocular daha sonra Yılmaz’a destek kartları ve ormanların yakılmasını protesto anlamında saksılara koydukları fidanları Yılmaz’a gönderdiler. (VEDAT ARIK) Kunter tahliye edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine yönelik saldırı ile gazetemize bomba atan Alparslan Arslan’ı azmettirdiği iddiasıyla tutuklanan ‘‘Şeyh Salih Hoca’’ lakaplı Salih Kunter önceki gün tahliye edildi. Kunter, saldırı davasında tutuksuz yargılanacak. Salih Kunter, Danıştay saldırısının tutuklu tetikçisi Alparslan Arslan’ın verdiği ek ifade doğrultusunda İstanbul’da gözaltına alınmıştı. Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgusunun ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Kunter’in avukatı, tutuklama kararına itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘‘anayasal düzeni zorla değiştirmeye yönelik örgüt kurmak’’ ve ‘‘örgüte üye olmak’’ suçlarından tutuklanan Kunter’in delil yetersizliğinden tahliyesine karar verdi. Kunter, tutuksuz olarak yargılanacak. Danıştay ve gazetemize yönelik bombalı saldırı soruşturmasında, böylece tutuklu sayısı Kunter’in tahliyesi ile 7’ye düştü. Tetikçi Alparslan Arslan, ek ifadesinde, Kunter’in kendisini azmettirdiğini öne sürmüştü. Kunter ise Arslan’ı tanıdığını, iddialarının doğru olmadığını söylemişti. Kunter, Arslan’ın kendisini Danıştay saldırısından 2 gün önceki ziyaretinde, Ankara’ya gideceğini söylediğini, ancak niçin gittiğini söylemediğini de anlatmıştı. Elçi’den federasyon istemi Hür Kürtler Grubu toplantısında, ‘özgürlük mücadelesinde şehit olanlar’ denilerek bir dakikalık saygı duruşu yapıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Parti oluşumu için toplanan, ‘‘Hür Kürtler Grubu’’nun toplantısında ‘‘özgürlük mücadelesinde şehit olanlar adına’’ saygı duruşunda bulunuldu. Kürt sorununun çözümünün ‘‘federasyon’’ olduğu savunulan toplantıda, laikliğin de yeniden yorumlanması istendi. ‘‘Hür Kürtler Grubu’’, parti kurmak üzere Hilton Oteli’nde toplandı. İki gün sürecek toplantıda ilk gün katılımcıların, partileşme üzerindeki görüş ve düşüncelerini tartışacakları, toplantının ikinci gününde parti kurma kararının oylanacağı ve yürütme kurulunun oluşturulacağı bildirildi. Toplantının divan başkanlığına eski milletvekili Mehmet Ali Eren oybirliği ile seçildi. Eren, katılımcıları, ‘‘özgürlük mücadelesinde şehit olanlar adına’’ diyerek bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. Saygı duruşunun ardından toplantının açılış konuşmasını yapan eski bakanlardan Şerafettin Elçi, Kürtlerin en büyük arzu ve ihtiyaçlarının sorunlarına siyasi çözüm bulunması olduğunu belirterek ‘‘Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümsüz kalmasının temel nedeni, Kürt sorununun adil ve Kürtleri tatmin eden bir çözüme kavuşmamasıdır’’ dedi. re verilen söz ve vaatlerin bir kenara itildiğini iddia etti. Kendilerinin bu ihtiyaçtan yola çıkan bir siyasi hareket olduklarını belirten Elçi, terör örgütü PKK’yi de eleştirdi. Terör örgütü ve onun emrindeki örgütleri ‘‘umut olmaktan öte, umutsuzluk kaynağı’’ olarak değerlendiren Elçi, PKK’nin Stalinist ideoloji gereği kendi emri altına girmeyen Kürtü düşman görerek gaddar ve acımasızca davrandığını söyledi. Elçi, şöyle konuştu:‘‘PKK, Stalinist anlayışın gereği olarak, hiçbir etik ve ahlaki kurala uymadan, kendilerine uzun yıllar hizmet etmiş arkadaşları dahil, pek çok suçsuz, günahsız masum insanı ortadan kaldırmıştır. Böylece terörist örgüt damgası yiyerek kendisini mahkum ettirmiştir. Günümüzde terörist örgüt damgası yiyen bir hareketin başarılı olma şansı sıfırdır.’’ ‘Sözler tutulmadı’ Partilerinin herkesin yararına hizmet eden bir parti olacağını söyleyen Elçi, ‘‘Bize göre Kürt sorununun en adil ve makul çözüm formülü federatif sistemdir’’ dedi. Kürtlerin, devletin kendi devletleri olacağı, her türlü etnik ve sosyal haklarının korunacağı umuduyla kurucu asli unsur olarak Kurtuluş Savaşı’na katıldığını anlatan Elçi, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Kürtle asirmen?cumhuriyet.com.tr Mustafa Sarıgül Almanya’da ? Haber Merkezi Alman Sosyal Demokrat Partisi (SDP) Genel Başkanı Kurt Beck’in davetlisi olarak bu ülkeye giden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, eşi Aylin Sarıgül ile SDP’nin Rheinland Pfalz Eyalet Teşkilatı kongresine katıldı. Mustafa Sarıgül ve eşi, kongre salonuna gelişinde Beck tarafından karşılandı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sarıgül, Beck’in davetlisi olarak Frankfurt’a geldiğini ve kongrede kendisine destek verdiğini söyledi. Sarıgül’e eski Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun da eşlik etti. ‘Zorunlu din dersine son verilsin’ ? İstanbul Haber Servisi ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, ‘‘Zorunlu din dersi uygulamasına son verilmeli, seçmeli ve müfredat seçmeli, inançlara uygun din dersi uygulaması getirilmelidir’’ dedi. Ümraniye’ye bağlı Taşdelen Belediyesi, meclis kararıyla cem evi adına arsa tahsis ederek tapuya cem evi olarak tescil ettirdi. Tapu tahsis törenine ANAVATAN Genel Başkanı Mumcu da katıldı. Ümraniye Princess Düğün Salonu’nda yapılan törene gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Mumcu, AleviBektaşi toplumunun bu ülkede uğradığı haksızlıkların, mağduriyetlerin farkında bir siyasetçi olarak, bunlara dair çözümleri her vesileyle söylediğini belirtti. Büyükada’daki sabah yürüyüşlerimizin hedeflerinden birisi de keşif yapmaktır. Kitapçı Ahmet Polat içimizde keşfe en meraklı olanımız. ‘‘Oral gel bak Latin Katolik Mezarlığı ne halde...’’ deyince, ertesi günkü yürüyüşümüzün hedefi bu mezarlık oldu. Latin Katolik Mezarlığı, Ortodoks Rum Mezarlığı’nın hemen yanı başında küçük bir mezarlık. Fotoğraf makinesini de alarak bu mezarlığa doğru yürüdük. Ahmet Polat’ın söylediği doğruydu. Topu topu 2025 mezar tamamen kaderine terk edilmişti. Ağaçlar mezarların üzerine yıkılmış, birçok mezarın kapakları açılmıştı. Anlaşılan define avcıları buralarda da arama yapmışlar. ??? Büyükada’nın önemli ailelerinden Fabiato Ailesi de Latin Katolik Mezarlığı’na gömülmüştü. Famiglio Fabiato (Fabiato Ailesi) yazılı mezar taşını gördüğümde çok etkilendim. Rahmetli Çelik Gülersoy , Fabiato’lara ait köşkü Kültür Bakanlığı’ndan devralmış ve bu 120 yıllık Büyükada Latin Katolik Mezarlığı eski bina ile bahçesini restore edip Turing tesisleri olarak hizmete açmıştı. Büyükada bu mezar taşlarının da kanıtladığı gibi, çok farklı kültürleri içinde barındırmıştı. Sırf köşklerin öykülerini incelediğinizde bile bu gerçeği anlayabiliriz. Şimdi ne Fabiato’lar kalmıştı ne de onların köşkleri, konakları. En acı olanı ise mezarlıklardı. Toplumsal yok oluş en acı şekilde kendisini mezarlıklarda gösteriyordu. Milas’taki Yahudi Mezarlığı’nın kalıntısı olan son taşları gördüğümde de benzer duygulara kapılmıştım. Büyükada Rum Ortodoks Mezarlığı, Latin Katolik Mezarlığı’na göre nispeten daha bakımlıydı. Hiç olmazsa bir bakıcısı vardı. Yine de bir terk edilmişlik görüntüsü içindeydi, hüzün veriyordu. ??? Büyükada’nın sembol isimlerinden sevgili Dimitri Mandacıoğkışıklı gençlerindendi. Çocukluk arkadaşı Meral Ataç onu şöyle tarif ediyordu: ‘‘Küçüklüğünde çok güzel bir çocuk, gençliğinde çok yakışıklı bir gençti.’’ Dimitri Mandacıoğlu da şimdi Rum Ortodoks Mezarlığı’nda yatıyor. O her sene kışın birkaç aylığına Atina’ya giderdi. Bir gittiğinde kolunu kırmış, bu yüzden yeniden gitmeye korkuyordu. Onun dostlarından ayakkabıcı Manol Usta da yıllar önce bir Atina yolculuğu sırasında geçirdiği bir trafik kazasında yaşamını yitirmiş ve adasına geri dönememişti. Dimitri de bundan korkuyordu. Onunla adaların geçmişini konuştuğumuz bir panelde birlikte olmuştuk. Adaların geçmişine ilişkin anlattıklarını herkes gibi ben de heyecanla dinlemiştim. Dimitri’yi yitiren Büyükada, çok önemli bir tarihi kimliği, çok önemli bir birikimi de yitirdi. Onu hep sevgiyle anacağız. Şimdi lu’nu da geçen aylarda yitirdik. Dimitri, adanın gönüllü rehberiydi. Engin bir tarih bilgisine sahipti. Adanın geçmişini insanlarını en iyi ondan dinlerdiniz. Esprili ve şakacıydı aynı zamanda. Yurtdışından ve özellikle Yunanistan’dan gelen kafileleri iskelede karşılar, onlara adayı gezdirirdi. Büyükada’nın ya iskeledeki masası boş duruyor. ??? Adalarda önümüzdeki dönemde en büyük değişikliklerden birisi atlar için yapılmakta olan tesisler. Latin Katolik Mezarlığı’nın hemen ilerisinde yapılan modern tesisler bundan böyle adadaki atların bakımı, temizliği ve yaşaması için önemli bir altyapı oluşturacak. Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen bu tesisler, geleneksel faytonları da bir anlamda güvence altına alıyor. Ahmet Polat, ‘‘Adalarda daha çok sorun var’’ diyerek bana şikâyetlerini saymaya devam etti. Adamızın sembolü milli futbolcu Lefter’le birlikte, iskelede bağıran motorcuları gösterdiler. ‘‘Bu gürültüyü susturacak kimse çıkmayacak mı’’ diye sordular. Adalar yaza bol konserli, eğlenceli bir festivalle başlıyor. Umuyor ve bekliyoruz ki Latin Katolik Mezarlığı da bu harap halinden kurtarılır. Bir tarih yok olup gitmez. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle