23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Çoraklaşma ve eğitimsizlik Urfalı üreticileri verimli arazilerini elden çıkarmaya mecbur bırakıyor Harran’ da toprak alarm veriyor MEHMET FARAÇ Urfalı üreticiler hem AKP hükümeti’nin tarım politikasına hem de sulama projelerindeki yanlışlıklara isyan ediyor. (Fotoğraflar: ARİF FARAÇ) Hükümet Türkiye’yi kurtaracak olan projeyi bir kenara itti AKP GAP’ı unuttu GÜLŞAH DURAK ŞANLIURFA Fırat ve Dicle için iki ayrı proje olarak yürütülürken, 1980 yılında Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) olarak birleştirilen dev yatırımda hedefler bir türlü tutmuyor. Son olarak projenin bitirilmesi için planlanan tarih 2010 olarak belirlendi. Ancak AKP hükümetinin Türkiye’nin en önemli projesine aktardığı kaynak, projenin bitirilmesi için yeterli değil. GAP İdaresi de hedeflenen tarihe yetişebilmek için alternatif projeler arıyor. ‘‘Bereketli Hilal’’ Mezopotamya Ovası’nda kurulan ve topyekun kalkınmayı öngören GAP yaklaşık 30 yıldır, tüm iktidarların seçim vaatleri arasında yer aldı. Ancak bunca yıldır 32 milyar dolar maliyet öngörülen projenin yüzde 54’ü tamamlanabildi. GAP Bölge Müdür Yardımcısı Mehmet Açıkgöz’ün verdiği bilgilere göre proje kapsamındaki 9 ilde 7.5 milyon hektar alanın 3.2 milyon hektarı işlenebilir hale geldi. Sulama projelerinin tamamlanmasıyla 1 milyon 800 bin hektar alan da sulamaya açılacak. Sulama çalışmalarıyla Türkiye’deki pamuğun yüzde 50’sinin bu bölgede üretilmesi sağlanırken, çalışmalar sırasında kullanılan teknik, özellikle Şanlıurfa’nın HarranAkçakale bölgesinde görülen tuzlanmaya neden oldu. Bölgede eğimin yüzde 1 olmasının tuzlanma riskini arttırdığı belirtilirken, sorunun kapalı sulama sistemine geçilmesiyle çözülebileceği dile getirildi. 8 MİLYAR DOLAR GEREKİYOR Tüm bu sorunların arasında GAP’ın bitirilmesine yönelik hedefler de sürekli ertelendi. Son olarak Bakanlar Kurulu kararıyla, projenin tamamlanması için hedef 2010 olarak belirlendi ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarının buna destek vermesi kararlaştırıldı. Ancak bölgeye aktarılan kaynaklarla bu hedefin tutması olanaksız. Mehmet Açıkgöz, projenin tamamlanması için 8 milyar dolara gereksinim olduğunu belirterek şunları söyledi: ‘‘4 yıl içinde projenin tamamlanması mümkün değil. Yılda GAP için gönderilen ödenek 700800 milyon doları geçmiyor. Yılda 3 milyar dolar gönderilse ancak tamamlanır. Biz de buna karşılık alternatif projeler üretiyoruz. GAP İdaresi Yüksek Kurulu’nda alternatiflerin neler olması gerektiğini tartıştık. Biri YapİşletDevret modeli. Bir diğer alternatif de kamu ortaklığı senedi. Bir başka seçenek ise çiftçilerin katılımı. Bu yöntemle GAP İdaresi olarak sulama kanallarının ana hatlarını inşa ediyoruz. Çiftçi de tarlasına kanalını kendi olanaklarıyla çekiyor. Bazı köylerde bu yöntemi uygulamaya başladık. Eğer bu alternatifler uygulanmazsa projenin bitirilmesinin daha da ertelenmesi gerekir.’’ Proje tamamlandığında bölgede gelir düzeyini 5 kat arttıracak, yaklaşık 3.8 milyon kişiye istihdam olanağı yaratacak, göçü büyük oranda durduracak. Bu rakamlar bile dünyanın sayılı projelerinden biri olan GAP’ın tamamlanmasının hem bölge halkı hem de tüm Türkiye için ne kadar yaşamsal öneme sahip olduğunu ortaya koyuyor. ŞANLIURFA Devletin 32 milyar dolar harcamayı planladığı Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) merkezi Urfa’da, üretici hem iktidarın tarım politikasına hem de sulama projelerindeki yanlışlıklara isyan ediyor. Harranlı üreticiler 2006’da mazota yüzde 18 zam geldiğini, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) buğdayı taban fiyattan almadığını belirtip, çoraklaşma nedeniyle arazilerinin büyük oranda değer kaybettiğinden yakınarak tarımdaki çöküşe dikkat çekiyor. Yaz sıcağının kent yaşamını teslim aldığı Urfa’da, GAP üreticileri özellikle yanlış sulama projelerinin toprağı kanser gibi kemirmesinden yakınıyor. Bölgede milyonlarca dolar değerindeki araziler tuzlanma ve taban suyu sorunu nedeniyle çoraklaşıyor. Yöre insanı 50 yıl boyunca Fırat Nehri’nin sularıyla canlandırmayı beklediği topraklarının bilinçsiz tarım nedeniyle elden çıkmasında devleti suçluyor. Urfa Tarım İl Mdürlüğü’nün verilerine göre 1968 yılında Harran Ovası’nın güneyinde 11 bin 835 hektar çorak alan tespit ediliyor. DSİ daha sonra yaptığı çalışmalarda bu alanın 20 bin hektarı aştığını belirliyor. 2000 yılında yapılan çalışmalarda ovada 11 bin 403 hektar alanda tuzlanma saptanıyor. 2005 yılında ise bu rakamın 15 bin hektara ulaştığı belirtiliyor. Aynı alanda 1977’de taban suyu bulunmazken 1993’te bölgede 2 bin 675 hektarlık alanda taban suyu sorunu olduğu anlaşılıyor. Toprak alarm veriyor... tüne zam geliyor. Devlet 2005 yılına ait doğrudan gelir desteğini halen ödemedi. Bölge üreticisi bir yandan bilinçsiz sulama yüzünden toprağını nasıl koruyacağını düşünürken diğer yandan güç bela elde ettiği ürünü gerçek fiyatından satamıyor, zam altında inliyor.’’ Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin GAP üreticisi için bir kurtuluş olduğunu belirten Dolap, bölge çiftçisinin bir an önce ciddi biçimde sulama eğitiminden geçirilmesini ve organik tarımın yaygınlaştırılmasını istiyor. Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenerek organik tarıma açılması konusunda çaba harcadıklarını anlatan Halil Dolap, bu konudaki yetkinin Maliye Bakanı’na ait olduğunu, ancak GAP Bölgesi’ndeki ziraat odaları başkanlarının aylardır bakana ulaşamadığını söylüyor. Halil Dolap şöyle devam ediyor: Ancak Türkiye’nin umudunu bağladığı Harran Ovası’nda taban suyu sorunu ciddi alarm veriyor. Son saptamalara göre 2001 yılında 40 bin 780 hektarda yaşanan taban suyu sorunu 2005 yılında 50 bin hektarı aşıyor. 2000 yılındaki sulama verileri kullanılarak yapılan hesaplamaya göre 121 km3 hacmindeki su, dışarı atılmadan ovada depolanıyor. AKP’nin son üç yılda GAP’ı kendi kaderine terk etmesi Harran Ovası’ndaki felaketi daha da büyütüyor. Bölgede sulama alanları genişledikçe tuzlanma ve taban suyu sorunu giderek büyük bir kangrene dönüşüyor. Ovanın birçok yerleşim biriminde taban suyu yüzeye vuruyor ve bölge insanı ölülerini gömecek alan bulmakta sıkıntı çektiklerini söylüyor. Bazı yerleşim birimlerindeki kimi konut ve kamu binalarının bodrum katları sürekli su altında kalıyor. GAP atıl durumda... ‘‘Bölge çiftçisinin bir an önce organik tarıma yönelmesi lazım. Mayınlı araziler güvenlik şeridiyle birlikte 200 bin dekar civarında. Burada uygulanacak bir organik tarım projesiyle GAP’taki işsizliği önleyebiliriz. Bölge tarıma açılırsa en az 20 bin aile buradan geçimini sağlayabilir. Tarım Bakanı bu konuda iyimser yaklaşırken Maliye Bakanı GAP çiftçisiyle ilgilenmiyor.’’ Harran Belediye Başkanı İbrahim Özyavuz da ovanın verimli topraklarını bekleyen tehlikeye dikkat çekerek çoraklaşma ve taban suyuna karşı etkin önlem alınmasını istiyor. Ovanın bazı bölgelerinde drenaj kanallarının tamamlandığını belirten Özyavuz, 300 bin dönüm arazinin çoraklaşma tehdidi altında bulunduğunu söylüyor. Ovadaki üreticilerin ürün fiyatlarından yakındığını vurgulayan İbrahim Özyavuz, ‘‘Buğday para etmiyor, çiftçi ürününün bedelini alamıyor’’ diyor. AKP’li olan Özyavuz, bölge üreticisinin içinde bulunduğu çıkmaz konusunda fazla konuşmaktan kaçınıyor. Üretici borç ve faiz batağında ARİF FARAÇ ŞANLIURFA GAP’ın merkezi Şanlıurfa’da sulu tarım yapılmasıyla ‘‘bölgenin makus talihi’’nin yenileceğine inanan köylüler de hayal kırıklığı yaşıyor. Çifçilik yapan 60 yaşındaki Müslüm Melik, üretim girdilerinin yüksek olmasından yakınıyor. Doğrudan Destekleme Primi’nin zamanında verilmemesi nedeniyle zor duruma düştüklerini anlatan Melik, ‘‘Bize lazım olduğu zaman verilmiyor. Biz de bütün malzemeleri borçla alıyoruz. Sonra ödeme yapıldığında yetmiyor. Çünkü borcun üzerine 56 ay faiz işliyor. Biz de dilenci gibi on tane kapı dolaşıyoruz. Ha şu bankadadır, ha ziraat odasındadır diye. Günlerce kuyruk bekliyoruz, kavga çıkıyor, polis copluyor’’ diyor. Ziraat Bankası’nda kredi alırken zorluk çektiğini belirten, bürokrasiden yakınan Melik şöyle konuşuyor: ‘‘Kredi verirken çiftçiden daire tapusu, iki memur kefil istiyor. Çiftçinin dairesi olsa köyde ne işi var. Çiftçinin arkadaşı çiftçidir. Memur kefil nerden bulsun. Geçen sene 10 milyar lira çekmek için 180 dönüm tarlamı ipotek ettirdim. ‘Bu tarlanın değeri 1 trilyon lira. Benim getireceğim kefil de çiftçidir. Çünkü benim arkadaşım da çiftçidir’ dedi. Bunu kabul etmediler. Bir ay boyunca Ziraat Bankası’nın kapısında süründük. Zor da olsa 10 milyar lirayı aldık.’’ Çiftçileri ‘‘Türkiye’nin hamalıdır’’ diye niteleyen Melik, ‘‘İşler o hale geldi ki ya bu işi terk edeceğiz ya da yarın ne olacak bilmiyorum. Şimdi sulama birliklerinin de fazla bir desteği yok. Birliklerin hepsi ‘Biz de borçluyuz’ derler. O zaman bu toplanan paralar nereye gidiyor, o meçhul’’ diyor. Melik, girdiler ile sattığı malın maliyetini şöyle karşılaştırıyor: ‘‘Ben burada 50 ton pamuk çıkarsam, bu pamuğun getireceği para kadar benim masrafım olmuştur. Bu sefer de desteklemeyi bekliyoruz. Onun da artık zamanı belli değil. Bu sene biraz erken verildi. Seçim yakındır diye düşünüyorum. ‘Çiftçiyi 3 4 senedir küstürdük, bu kez destekleme primini biraz erken verelim de çiftçiyle barışalım’ diye düşünmüşlerdir herhalde.’’ Su gelmeden önce kimsenin toprağını satmadığını ancak son birkaç yıldır borçlarını ödeyemeyenlerin toprağını satmak zorunda kaldığını anlatan Melik, ‘‘Su geldi sıkıntılar başladı. Su geldiğinden beri parlak bir gün görmedik’’ diye yakınıyor. 65 yaşındaki çiftçi Mehmet Avcı da borçlarını ödeyemediği için isyan ediyor. Avcı, tepkisini şöyle dile getiriyor: ‘‘Devletin bize hiçbir katkısı yok. Ziraat Bankası’ na kredi çekmek için müracaat ettim, iki senedir alamadım. 70 dönüm tarlamın ipoteğini yaptım halen benden iki tane kefil istiyor. Benim ipotek ettiğim tarlamın bedeli 300 milyar lira ama bana iki yıldır 10 milyar lira vermiyorlar.’’ 12 kişilik ailenin reisi Lütfi Yağuş da AKP iktidarına şöyle seslendi: ‘‘Çiftçi şu an perişan durumda. Destekleme diyorsunuz ama tatmin etmiyor. Tam teşekküllü fiyat versinler. Biz desteklemeyi istemiyoruz. Geçen sene pamuğumu tüccar 700 liraya almak istedi. Daha pahalıya satarım diye vermedim. Sonra o pamuğu 580 liraya zararına sattım.’’ Urfa Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap, Harran Ovası’nda çoraklaşan arazinin 30 bin dekarı aştığını söylüyor. Bölgedeki tahliye ve drenaj kanallarının tamamlanmadığını, üreticinin bilinçli sulama konusunda eğitilmediğini belirten Dolap, bu konuda görev yapması gereken başta TRT GAP TV olmak üzere GAP İdaresi ve ilgili kurumların etkisiz ve ilgisiz kaldığından yakınıyor. Dolap, ‘‘TRT GAP yetkililerine üç yıl içinde on kez başvurdum. Gelin birlikte ovayı dolaşalım. Köylünün bilinçli sulamayı öğrenmesi için eğitici programlar hazırlayın, bölge bir felaket yaşıyor dedim ama çağrılarıma kimse kulak asmadı’’ diyor. Harran Ovası’nda taban suyunun yüzeye çıktığını belirten Dolap ‘‘Kısas köyündeki ilkokulda haftalardır iki motopompla su çekiliyor. Birçok bölgede aynı sorun yaşanıyor. Tuzlanma ve çoraklaşma Harran Ovası’nda bir kanser gibi yayılıyor’’ diye örnek veriyor. Projenin uygulanmaya başlamasından bugüne kadar GAP’ta özellikle tarımsal yatırımlarda gerçekleşme oranının yüzde 12.8’de kaldığına dikkat çeken Halil Dolap, GAP’ın tarımsal yatırım ve enerji üretimiyle Türkiye’nin ekonomisi için umut olduğunu belirtiyor, ancak özellikle sulama ünitelerinin atıl durumda kaldığından yakınıyor. Urfa Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap, bölgedeki üreticilerin sorunlarını şöyle anlatıyor: ‘‘Devlet buğdaya 384 kuruş artı 35 kuruş prim veriyor. Ancak TMO buğdayı bu fiyata almıyor. Analiz edileceği bahanesiyle düşük fiyat veriyor. Oysa girdiler üreticinin belini büküyor. Sadece 2006 yılında mazota yüzde 16 zam yapıldı. Tarım girdilerine zam üsU R U M N E V Urfa Tarım İl Mdürlüğü’nün verilerine göre 1968 yılında Harran Ovası’nın güneyinde 11 bin 835 hektar çorak alan tespit ediliyor. DSİ daha sonra yaptığı çalışmalarda bu alanın 20 bin hektarı aştığını belirliyor. Ş E H İ R Y A R I N : E R Z CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle