17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER Şemdinli davasında mahkeme başkanının adil yargılanma hakkına aykırı davrandığı ileri sürüldü PERŞEMBE ORHAN BURSALI Mahkeme başkanına dava IŞIK KANSU Türkiye ve Müdahale Ayrılıkçı terorizmin, Irak’taki gelişmelerden de güç alarak Türkiye’yi zorlamasıyla gündeme gelen ‘‘Kandil Dağı’na müdahale’’ yapılmalı mı? Geçen ‘‘Perşembe’’ yazısında, iktidarın bu konudaki efelenmesi ‘‘kükreyen fare’’ olarak nitelenmişti... Buradan kasıt, ekonomisini teslim ettiği ABD’nin isteği hilafına, Türkiye’nin Irak’a bir müdahalede bulunmasının zor olduğu gerçeğiydi. Şüphesiz, ‘‘bıçak kemiğe’’ dayanınca, kimse ekonomik bağımlılığı düşünmeyebilir. ??? Peki Türkiye Irak’a fiili müdahale etmeli mi? Ayrılıkçı teröristler, Irak’tan ikmalle terörist faaliyetlerini sürdürdükleri sürece, Türkiye kendisi için en uygun koşullarda, savunma amaçlı müdahale etme hakkına sahip. Ancak böyle bir girişime, maliyet hesabı (siyasiekonomik ve orta vadeli gelişmeler..) yapılmadan, salt kamuoyu baskısı ile şüphesiz karar verilemez. Türkiye’nin, ABD’nin Irak’ı işgaline katılmasını destekleyen çevrelerden bir kısmı, bugün müdahaleyi de destekliyor. Bu cepheden diğer bir kesim ise karşı... Çünkü ABD istemiyor! Bir de ‘‘Kürtlere karşı’’ olacağı için, müdahaleye her koşulda kesinlikle karşı olan (ayrılıkçılarla birlik) bir kesim de var! ??? Bütün bunların ötesinde, Türkiye’nin müdahalesini, ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın ‘‘Yeni Ortadoğu’’ sözleriyle birlikte düşünmek gerekir. ABD’nin ‘‘Yeni Ortadoğu’’ istediğini zaten biliyoruz. Bu ayın başında ABD’li askerlerin dergisinde yayımlanan büyük Kürdistan’ın kurulması temelli yazı da askerlerle aynı görüşte olan Rice’ın ‘‘Yeni Ortadoğu’’ görüşüyle bütünleşiyor. Açık bir sonuç: ABD’nin Yeni Ortadoğu planı Türkiye’yi de içeriyor. Şüphesiz ülkemiz, ağırlıklı Kürt nüfusunun yaşadığı bölgeleriyle, bu planın bir parçası! Bu nedenle Türkiye, orta ve uzun vadeli düşünceyle hareket etmeli. Irak’taki teröristlere müdahale, Türkiye’yi istemeden Yeni Ortadoğu biçimlendirmelerinin içine iyice çeker mi? Türkiye’nin böyle bir müdahalesi, şüphesiz ülke ekonomisi için büyük bir darbe olacak ve dış yaptırımlara daha açık, kendi kaderini belirleme hakkını biraz daha kaybetmiş bir ülke durumuna düşeceğiz. ??? Yine tartışılmakta olan, Türkiye’nin Lübnan’a ‘‘ara güç’’ olarak gönderilmesi planları da getireceği ekonomik ve askeri yükler ve riskler itibarıyla kabul görmemeli. Biz bir kez Ortadoğu bataklığına çekildik mi, şu veya bu biçimde, ‘‘özgür karar alma’’ riski her zaman daha büyüyecektir. Hele İsrail’in bölgede yeni savaş tohumlarını ateşlediği bu koşullarda, ülkemizin Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi oldubittilerle karşı karşıya bırakılması olasılığı hızla yükselecektir. Bu nedenle, bizim savunma sınırlarımızın başlangıç ve bitiş yerinin, hele bu karışık koşullarda tamamen ulusal sınırlarımız olması, çok daha büyük önem taşıyor. ??? Her zamandan daha fazla gereksinimini duyduğumuz şey, kabaran ulusal duygular değil, soğukkanlı akıldır sadece! Bizi bu yönlendirmeli! Bu konuda İngilizlerden öğreneceğimiz çok şey var! Akıllı dış ilişkiler yönetimi, bizi savaştan koruyabilir. Şüphesiz ki bu akıl, Cüneyd Zapsu’yu(*) devreye sokmakla olmaz. Bu akıl, her şeyden önce, Türkiye’nin kendi çıkarlarını savunabilmesinin koşullarını yaratmaya yönelebilmeli. Bu da öncelikle ‘‘ekonomik akıl’’ gerektirir... ‘‘Ekonomik aklın’’ olmadığı; ekonomiyi, başkalarının yönetmesine fırsat vermeyecek bir göreceli bağımsızlığa kavuşturacak politikalara yönelmediğimiz sürece, Türkiye büyük tehdit ve tehlike içindedir! (*) Tüccar fındıkçı, kendi işlerinin peşinde olan ve kendi ekonomik çıkarlarını savunan Cüneyd Zapsu’nun hükümette vb. reel politikayı kovalaması, ne ahlakidir ne de etik! Fındıkçıların isyanı tepeden tırnağa haklıdır. Erdoğan, fındık politikasıyla, Cüneyd Zapsu’ya, fındık üreticilerinin sırtından bedel mi ödüyor? Zapsu, ya fındıkçılığı mındıkçılığı bırakıp politikaya soyunsun ya da politikadan çekilerek bulunduğu ahlak ve etikle bağdaşmayan duruma bir son versin!.. Erbakan’ın mahkumiyeti ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Necmettin Erbakan’ın eski Türk Ceza Yasası’nın 312. maddesinden aldığı mahkumiyetin ‘‘vaki olmamış sayılmasına, mahkumiyet hükmünün tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına’’ ve ‘‘beraat talebinin reddine’’ ilişkin yerel mahkeme kararını onadı. Kararda, ‘‘Hükümlü hakkında daha önce verilen mahkumiyet hükmünün vaki olmamış sayılmasına, mahkumiyet hükmünün tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına ve hükümlü vekilinin beraat talebinin reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygundur’’ denildi. ANKARA Şemdinli davasına bakan Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı İlhan Kaya ve üyesi Muharrem Ballı hakkında ‘‘adil yargılanma hakkına aykırı davrandıkları’’ gerekçesiyle tazminat davası açıldı. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Şemdinli olayları nedeniyle yargılanan, son duruşmada davası ayrılan sanık ‘‘haber elemanı’’ Veysel Ateş’in savunma avukatı Yurdakan Yıldız’ın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne geçen günlerde sunduğu dava dilekçesinde, kamu davasını açan iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihraç edildiği anımsatılarak ‘‘Müvekkilimin şüpheli ve sanık olduğu yargılamanın başlayış biçimi ve yürütümü, halen görevde olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile onursal Yargıtay cum ? Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Şemdinli olayları nedeniyle yargılanan, son duruşmada davası ayrılan sanık ‘‘haber elemanı’’ Veysel Ateş’in savunma avukatı Yurdakan Yıldız tazminat davası açtı. huriyet başsavcıları başta olmak üzere akademik çevrelerde, Türkiye Barolar Birliği ve baro başkanları tarafından eleştirilmiş ve bu süreç ‘yargının siyasallaşması’ olarak nitelendirilmiştir’’ denildi. Veysel Ateş’in ‘‘adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ve savunma hakkının kısıtlandığı’’ ifade edilen dilekçede, bu savları kanıtlamaya yönelik özetle şu bilgilere yer verildi: İddianame ekleriyle birlikte hazırlık soruşturma belgeleri yaklaşık 10 bin sayfadan oluşmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren 15 gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra iddianamenin kabulüne veya iadesine karar verileceği öngörüldüğü halde derhal verilen tensip kararı ile iddianamenin kabulüne karar verilmiştir. İddianameyi düzenleyen cumhuriyet savcısının bu iddianame nedeniyle meslekten ihraç edilmiş olması göz önünde tutulduğunda alelacele verilen kabul kararının hukuka aykırılığı açıktır. Yargılama aşamasında verilen kovuşturmanın genişletilmesi talepleri, savunma delilleri ayrıntılı bir biçimde bildirildiği halde yeterli gerekçe gösterilmeksizin reddedilmiştir. Görevsizlik kararı verilmesi talebi de gerekçe gösterilmeksizin reddedilmiştir. Tutukevinde bulunan müvekkil sa nık hakkında 30 günü aşan duruşma günü verilmiş, 30 günlük süre içinde celse arasında dosya üzerinden tutukluluk incelemesi öngörülerek usul kuralları açıkça çiğnenmiştir. Hukuka aykırı Dilekçede ayrıca, davalı yargıçların başta yargı etiği olmak üzere pozitif hukuk kararlarına aykırı hareket ederek adil yargılanma hakkını engellediği belirtilerek ‘‘Böylece ceza yargılamasının asıl amacı olan maddi gerçeğin aranmasından ziyade, hukuk tarihimizde bir benzeri görülmeyecek derecede yanılgılı, yanlı, olgulara ve dosya içeriğine aykırı yargısal işlemler yapılması söz konusu olmuştur’’ denildi. Dava dilekçesinde yargıçların ‘‘kişilik haklarına hukuka aykırı bir biçimde saldırı’’ gerekçesiyle ayrı ayrı 10 bin Yeni Türk Lirası tazminat ödemeleri istendi. ETİBANK DAVASI Türk EğitimSen’den dava ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk EğitimSen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözleşmeli öğretmenlerle ilgili genelgesindeki bir hükmün iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açtı. MEB’in 4 Temmuz 2006’da sözleşmeli öğretmenlerle ilgili bir genelge yayımladığını anımsatan sendika, genelgenin sözleşmenin feshi başlıklı maddesinde ‘‘Taraflar, bir ay önce ihbar etmek şartı ile sebep göstermeksizin sözleşmeyi her zaman feshedebilir’’ hükmünün bulunduğu belirtilerek düzenlemenin ‘‘yasaya, aykırı’’ olduğunu bildirdi. Yargıçlara açılan davaya ret HİLAL KÖSE Öğretmen adayları ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), eğitim fakülteleri bünyesindeki 14 öğretmenlik bölümünün programını değiştirdi. Yeni programlarda alan bilgisinin oranı yüzde 5060, öğretmenlik meslek bilgisinin oranı yüzde 2530, genel kültürün oranı ise yüzde 1520 olarak belirlendi. Genel kültüre; bilim tarihi, Türk eğitim tarihi, felsefeye giriş gibi dersler dahil edildi. Yargıtay, Etibank davası sanıklarından Dinç Bilgin ve Önay Şevket Bilgin’in İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti aleyhine açtığı tazminat davasını reddetti. Etibank’ı zarara uğrattıkları gerekçesiyle yargılanan sanıklar Dinç Bilgin ve Önay Şevket Bilgin, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Akın ile üyeler Meral Yolmaz ve Sevil Tosun aleyhine, tarafsız hüküm kuramayacaklarını öne sürerek tazminat davası açtılar. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nde yapılan oturumda, davalı yargıçların avukatı Fatih Mehmet Erduran, müvekkillerinin kasıtlı davrandıklarına ilişkin somut delil olmadığını söyleyerek davanın reddini istedi. Erduran, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin bozma kararının da müvekkillerinin kasıtlı davrandıklarını göstermediğini ileri sürdü. Davalıların avukatı Tezer Ünal da iddiaları doğrultusunda karar verilmesini talep etti. Kararını açıklayan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 573. maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmetti. Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin bozma kararının usule ilişkin olduğu, davalı yargıçların kastını göstermediği belirtilerek yargıçlara 2 bin YTL tazminatın da verilmesi kararlaştırıldı. Mukayeseli Hukuk dalında Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük hukukçulardan Prof. Dr. Halit Kemal Elbir, öğrencilerini, şimdi de kitaplarıyla, adına kurulan kütüphaneyle aydınlatıyor. Elbir, kitaplarıyla aydınlatıyor MİYASE İLKNUR Ali Sirmen’in 8 Temmuz 2005 tarihli Cumhuriyet’teki köşe yazısı, ‘‘Yalnız ölüler geri dönmez’’ sözlerine yer verdiği Türk hukukunun yüz akı bir hoca olan Halit Kemal Elbir’in anılmasına vesile oldu. Geçen yıl yitirdiğimiz Prof. Dr. Halit Kemal Elbir, özellikle Mukayeseli Hukuk dalında Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük hoca olarak kabul edilirdi. Öğrencisi olduğu İstanbul Hukuk Fakültesi’ne 1944 yılında asistan olarak giren Elbir, emekli olduğu 1988 yılına kadar derslerde anlattıklarıyla öğrencilerini aydınlattı. Ölmeden önce kendi vasiyetini yine kendisi yerine getirerek bir TIR dolusu kitabı büyük bir aşkla bağlı olduğu fakültesine bağışladı. Bu kitaplarla İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Tankut Centel ile Elbir’in öğrencisi olan Prof. Dr. Berrin Sezgin’in çabaları sonucu fakültede Ceza Hukuku katında Prof. Dr. Halit Kemal Elbir Kütüphanesi oluşturuldu. Halit Kemal Elbir, artık aramızda yok. Ama o yine öğrencilerini aydınlatmaya devam ediyor. Ancak bu kez cismen değil, kitaplarıyla bu işlevi yerine getiriyor. Elbir, babası Deniz Hukuku profesörlerinden Ali Rıza Elbir’den kendisine kalan binlerce kitaba kendisi de binlercesini ekledi. Muazzam bir kütüphaneye sahip olan hocanın Hukuk Fakültesi’ne bağışladığı kitaplar bir TIR’ı tıka basa doldurdu. Ancak kendi adına açılan kütüphaneye hepsi sığdırılamadı. Artanlar İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ne gönderildi. Hocanın kitaplarla ilgisi yalnızca okurluktan kaynaklanmıyor, aynı zamanda en çok kitap yazan hukuk hocalarının başında geliyordu. İki bavulu dolduracak kitabın müellifi olduğunda henüz profesörlük unvanını bile almamıştı. Profesörlük tezini vermeye Ankara’ya gittiğinde, yanında da iki büyük sandık vardı. Sınav sırasında jüri üyesi hocalardan biri ‘‘Hiç yayımlanmış eserin var mı’’ diye sorar. Elbir, iki sandığı gösterir: ‘‘Bu iki sandıktaki kitapları yayımladım.’’ Öğrenciliği da hayli parlak olan Elbir, Ebulula Mardin ve Prof. Dr. Schwarz’ın öğrencisi olmuş, hatta Schwarz’ın asistanlığını yapmıştı. Fakülteyi pekiyi derece ile bitiren Halit Kemal Elbir, dünyanın sayılı üniversitelerinde ders vermiş, tebliğ sunmuş ve uluslararası konferanslarda Türkiye’yi ve fakültesini başarıyla temsil etmişti. 1961 darbesinden sonra darbecilerin üniversiteden uzaklaştırdığı 147 akademisyen arasında, Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük anayasacılarından Tarık Zafer Tunaya dışında en büyük hukukçularından Halit Kemal Elbir de bulunuyordu. Ancak bir süre sonra yapılan hatadan geri dönüldü ve Elbir görevine iade edildi. İşte Ali Sirmen’in köşesinde yer verdiği ‘‘Yalnız ölüler geri dönemez’’ sözlerini, geri döndükten sonraki ilk dersinde sarf etmişti Halit Kemal Elbir hoca. Okul birincileri, bilim olimpiyatları ve proje yarışmalarına katılanlar diğerlerinden daha şanslı Hinofotis Türkiye’de ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan bu yana Türkiye’yi ziyaret eden ilk Yunan Genelkurmay Başkanı olan Oramiral Panayotis Hinofotis, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’le görüştü. Genelkurmay’a gelişinden önce Anıtkabir’i de ziyaret eden Hinofotis’in, Ankara’daki temaslarının ardından İstanbul’daki FenerRum Patrikhanesi’ni ziyaret edeceği bildirildi. Hinofotis’in karşılıklı güven ortamı ve anlayışı geliştirmek üzere görüşmelerde bulunacağı öğrenilirken askeri kaynaklar, ‘‘ilişkileri iyiye götürme çabalarının sadece siyasilerle sınırlı olmadığını’’ dile getiriyor. Başarılı öğrenciye ayrıcalıklı yerleştirme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Okul birincileri ile ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ve proje yarışmalarına katılan öğrenciler, ÖSS tercihlerini yaparken diğer adaylara göre daha şanslı olacak. 20052006 öğretim yılında okul birincisi olanlar için ayrılan kontenjanlar, Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda, programların yer aldığı tablolarda gösteriliyor. Bir programın öngördüğü okul türü, yaş, cinsiyet, sağlık gibi tüm koşullar okul birincileri için de aynen geçerli sayılacak. ÖSS’de obursali?cumhuriyet.com.tr ? ÖSS’de başarılı olan okul birincileri, genel kontenjan ve okul birincileri kontenjanı göz önünde tutularak merkezi yerleştirme ile YÖSS puanlarının elverdiği en üst tercihlerine yerleştirilecek. başarılı olan okul birincileri, genel kontenjan ve okul birincileri kontenjanı göz önünde tutularak merkezi yerleştirme ile YÖSS puanlarının elverdiği en üst tercihlerine yerleştirilecek. yarışmalarında dereceye giren adayların ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları, derece aldıkları alanlarla ilgili bir yükseköğretim programını tercihleri arasında gösterdikleri takdirde, ayrı bir katsayı ile çarpılarak 2006YÖSS puanlarına katılacak. Hesaplama yapılırken, uluslararası bilim olimpiyatlarında altın madalya alanlara 0.24, gümüş madalya alanlara 0.21, bronz madalya Ayrı bir katsayı ile çarpılacak Liselerde öğrenim görürken TÜBİTAK tarafından düzenlenen uluslararası ve ulusal bilim olimpiyatları ile proje alanlara 0.18, uluslararası bilim olimpiyatlarına katılan ancak derece alamayanlara 0.14 katsayısı uygulanacak. Ulusal bilim olimpiyatları ile uluslararası proje yarışmalarında birinci olanlar 0.14, ikinci olanlar 0.12, üçüncü olanlar 0.10; ulusal proje yarışmalarında birinci olanlar 0.10, ikinci olanlar 0.08, üçüncü olanlar 0.06 katsayısından yararlanabilecek. Birden fazla kategoride derecesi bulunan adaylar için en yüksek katsayı uygulanacak. Adayların, bu haktan yararlanabilmek için isteklerini TÜBİTAK’a yazılı bildirmiş olmaları gerekiyor. TÜRK KALP VAKFI Yıldırımakın yeniden başkan İstanbul Haber Servisi Türk Kalp Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Yıldırımakın, 11. kez başkanlığa seçildi. Kalp Vakfı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Yıldırımakın, vakfın konferans salonunda önceki gün gerçekleşitirilen mütevelli heyeti genel kurulu seçimleri sonucunda, yeniden başkan oldu. 18 yıldır vakfın başkanlığını yapan Yıldırımakın, seçimlerin ardından yaptığı konuşmada, büyük ilerlemeler kaydeden ve yeniliklere imza atan Türk Kalp Vakfı’nın kuruluşunun 31. yılında kendisinin yeniden başkan olmasında Türk medyasının ve insanının büyük desteği olduğunu söyledi. Yıldırımakın, Türk Kalp Vakfı’nın daha büyük hizmetlere adım atacağını vurgulayarak ‘‘Bir sivil toplum örgütü olarak da büyük organizasyon ve sosyal etkinliklerle sesimizi daha fazla duyuracağız’’ dedi. Seçimler sonrasında gerçekleştirilen görev bölümü şöyle: Başkan Yardımcıları Kenan Güven, emekli General Nejat Müldür ve Hayriye Midillioğlu. Genel Sekreter Hakan Akşit, Genel Sekreter Yardımcıları: Suna Baturay ve Gül Taştaban. Sayman: Kemal Ökçün. Sayman Yardımcısı Veysel Bilen. Üyeler: Nuri Vatan, Nilüfer Ogan, Şevket Ayaz, İmren Utku, Tülin Hürcan ve Zafer Kültürlü. Dolmabahçe’ye yeni kamera AYŞE SAYIN DÜZELTME VE ÖZÜR 23 Temmuz 2006 tarihli gazetemizde yayımlanan ‘‘DYP’li Aziz Akgül, vekilden küfürlü yanıt’’ başlıklı haberde AKP Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül’ün ismi DYP’li Aziz Akgül olarak geçmiştir. Düzeltir, özür dileriz. Dolmabahçe Sarayı’na ilk etapta 156 adet sabit kamera yerleştirilecek. ANKARA TBMM, en fazla ziyaretçi ağırlayan milli saraylar arasında yer alan Dolmabahçe Sarayı’nda güvenliği arttırıyor. TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, TBMM’ye bağlı milli saraylar arasında bulunan Dolmabahçe Sarayı’nın korunması amacıyla yeni kamera güvenlik sistemi kurulması için ihaleye çıktı. 18 Ağustos’ta gerçekleştirilecek ihaleyle Dolmabahçe Sarayı, artık teknolojik açıdan gelişmiş IP tabanlı kamera güvenlik sistemiyle korunacak. Sistem sabit, hareketli kameralar ve kontrol merkezi cihazları olmak üzere üç parçadan oluşacak. İlk etapta koruma için 156 adet sabit, 48 adet de hareketli kamera kurulumu gerçekleştirilecek. IP tabanlı gözetim ve güvenlik sistemlerinin, tek bir kameradan başlayıp yüzlerce hatta binlerce kameraya kadar genişletilebilmesi mümkün olduğundan, izleme yapılacak kamera sayısı ileride gereksinime göre arttırılacak. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle