25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Ataman Demir’in anıtsal kitabı, yeni baskısı için ‘Antakya sevdalısı’ destekçi bekliyor 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘Çağlar İçinde Antakya’ nadolu kentlerini tanıtan kitaplar giderek çoğalıyor... Her biri binlerce yılın uygarlık ve yaşam birikimlerini taşıyan kentlerimiz için, sadece turistik amaçlı ‘‘olmayan’’, aynı zamanda belgesel ve öğretici kitapların ‘‘artması’’ memnuniyet verici. Bu yayınların çoğalmasındaki temel neden ise yıllardır yitirilen kimlik ve kültür değerlerinden hiç değilse elde kalanlarını ‘‘kurtarma’’ çabalarındaki yoğunlaşmalar. Denebilir ki tarihi yok ettikçe, kıymetini kavramanın ‘‘pişmanlık bilinçlenmesi’’ni yaşıyoruz. İşte bu süreç henüz başlamamışken; yani kentlerimizin tarihsel dokularını yıkım ve yok oluşa terk eden ‘‘apartmanlaşma politikası’’ büyük tahribatlar yaratarak doludizgin devredeyken; kültürel mirasa sahip çıkılması için kolları sıvayanlar arasında buna ‘‘kitap’’larıyla önderlik edenler de vardı. Prof. Ataman Demir de bir yandan ‘‘Çağlar İçinde Antakya’’ kitabını bu kente ve ülkemiz kültür dünyasına ‘‘armağan’’ ederken; bir yandan da adeta sevdalısı olduğu Antakya’daki taş sokakları betonlayan anlayışa karşı mücadele ediyordu. Akbank Kültür ve Sanat Yayınları, mimar Ataman Demir’in 23 yıllık çalışmalarına ait birikimlerini sahiplenince, denebilir ki Anadolu kentlerinin tarih ve kültür zenginliklerini sergileyen en kapsamlı ve ‘‘öncü’’ kent kitap Musil, Goethe ve Rilke ile Zamanı Paylaşmak... 1991 Ağustos’unda, ‘Argos’ dergisinin 36. sayısında çıkan ‘Seçilmiş Bir Yalnızlığın İçinden’ başlıklı yazım, şöyle başlıyordu: ‘‘Düşünmeyi ve yazı yoluyla üretmeyi belki daha doğrusu: Genelde üretmeyi seçmek, yalnızlığı da seçmek oluyor. ..Ama en önemlisi, o seçimi yapabilmek. Çünkü bu seçimi yapma cesareti gösterilmediği zaman, sonunda düşüncelerde de, üretilenlerde de eksik bir şeyler kalıyor. Geride hep yitirilmiş bir zaman parçası içersinde, düşünülebilecek iken düşünülmemiş, üretilebilecek iken üretilememiş olanların hayaletleri sırıtıyor. Bir daha ele geçirilmesi olanaksız bir zaman parçasıyla birlikte, ulaşılması olanaksız bir evrene çekilmiş hayaletler. Ne var ki, sonunda düşünebilmek ve üretebilmek için yalnızlığı seçebilmek, kanımca ancak önce irili ufaklı kalabalıkları tanımış, kalabalıklar içerisinde ne korkunç yalnızlıkların çekilebileceğini kendi dünyasında yaşamış olanların başarabileceği bir şey...’’ ??? Aynı yazının ortalarına doğru da şöyle demişim: ‘‘Şimdi, bugün, birlikteliklerin onca kırılmışlığının ardından, yaratma süreçlerinin çeviri de benim için hep büyük bir yaratma eylemi oldu, ancak mutlak yalnızlıkların ortamlarında, seçilmiş yalnızlıkların atmosferinde yaşanabileceğini artık çok iyi biliyorum. Bunu, bir anlamda yalnızlık kavramının benim için bir içerik değişimine uğraması, bir umarsızlık olmaktan çıkıp bir ayrıcalığa dönüşmesi diye de nitelendirebilirim. Düşünmek ve tinsel düzlemde üretmek isteyen bireyin yalnızca kendi iradesiyle ve çok yaman çabaların sonucunda elde edebileceği bir ayrıcalık. Ve belki gerçek birliktelikler de ancak bu ayrıcalık bir kez elde edildikten sonra yaşanabiliyor...’’ Bu yaz, on beş yıl önce kaleme alınmış bir yazıdaki bu düşüncelerin sanki tam bir uygulama zamanı ve doğrulanma ortamı oldu. Zaten daha önceden yaşamaya başladığım bir süreç vardı. Seçilmiş yalnızlığımı iyice yoğunlaştırmaya koyulmuştum. Kalbimin ilk kez teklediği 2005 Ocak’ının ve daha yapmak istediklerim ile kalan olası zamanımı orantılamaya başlamamın ardından, kendime yalnızca birkaç kişiyle sınırlı, yeni bir dünya oluşturdum. ‘‘Gidenler kimlerdi?’’ diye hiç sormadan. Sadece bundan sonrasını gerçek anlamda kimlerle paylaşmaya değer bulduğumun hesabını yaparak. Birkaç kişinin dışında, insanların bana ulaşabilmelerini neredeyse tümüyle olanaksız kıldım. Ne telefonla ulaşılabiliyorum ne de kapı ziliyle. ??? Musil, Goethe ve Rilke, bir süredir bu seçilmiş yalnızlığımın en değerli konukları. Eskiden beri hep birkaç çeviri ya da yazı üzerinde eşzamanlı çalışma alışkanlığım var. Biriyle fazla dolduğumda, kapağı öteki çalışmaya atıyorum, ve belki tuhaf gelecek ama, bu arada hiçbiri de ötekinin zamanından çalmıyor. Goethe’nin şiirleri hayal gücümün sınırlarını zorladığında, kendimi Musil’in ‘Niteliksiz Adam’ının ikinci cildinin başında buluyorum. Her şeyiyle çöken bir dünyanın dökümünü yansıtan Ulrich’le uğraşmaktan yorulduğumda ise Rilke’nin ‘Malte Laurids Brigge’sinde, düşselliği ölçüsünde gerçek ve gerçekliği ölçüsünde düşsel bir tür güncenin izlerini sürmeye koyuluyorum. Goethe’nin şiirlerinin hemen tamamı ile ‘Malte Laurids Brigge’nin büyük bir bölümünü evime çok yakın bir başka mekânda, Oyun Atölyesi’nin Antre Cafe’sinin huzur ve sevgi dolu sabah saatlerinde çevirdim. Goethe’nin aynı seçkide yer verdiğim ‘Roma Ağıtları’ ve ‘Akhilleus’ başlıklı iki büyük şiirsel eserin çevirilerini ise bunlar üzerindeki çalışma mutlak bir yalnızlığı koşul kıldığından, yine evimdeki çalışma mekânlarında tamamladım. Aynı koşul, ‘Niteliksiz Adam’ çevirisi için de geçerli. Evet, bu yazın zamanlarını, eserleri ile kendilerini tüm zamanlar için geçerli kılmış bu üç konukla paylaştım ve paylaşmaktayım. Evimin bulunduğu altıncı katın asansör düğmesine her basışımda veya bu konuklarımla birlikte Oyun Atölyesi’ne her girişimde, gerçek yalnızlıkların geride kaldığının bilincine vararak... eposta: acem20?hotmail.com ahmetcemal?superonline.com A larından biri 1996’da yayımlanmış oldu... Doçentlik tezi Türkçe ve İngilizce yayımlanan kitabı yaratan çalışmalar, ilk olarak 1973 yılında, evler, sokaklar ve bunların oluşturduğu kentsel dokunun özelliklerini ‘‘saptama’’k amacıyla başlamıştı. 1974 yılında da ‘‘Antakya Eski Konut Yerleşmesi Hakkında Bir Çalışma’’ adı altında doçentlik tezine dönüşmüştü. Demir’in Antakya araştırmaları, bu tezin ardından da yine yıllarca devam etti. Kentin özellikle Helenistik çağda başlayan 2300 yıllık geçmişi, o çağlardan günümüze kalan kültürel miras ile ilgili bilgiler ana kaynaklara inilerek toplandı ve çalışmaya ilave edildi. Yurtiçindeki ve yurtdışındaki kitaplıklardan, müzelerden getirtilen görsel ve yazılı malzemeler de derlenerek 1996 yılında Akbank tarafından yapılan ‘‘birinci baskı’’, antikçağın ünlü ve ef sanevi başkentine duyulan ilgi nedeniyle kısa sürede tükendi. Ne var ki araştırmalar bu ilk baskıdan sonra da devam etti. Ulaşılan yeni kaynaklar, yeni seyahatnameler ve yeni görsel malzemelerle birlikte kitabın kapsamı daha da zenginleşti. Şimdi Ataman Demir diyor ki; ‘‘Çağlar İçinde Antakya’nın, genişletilmiş ve zenginleştirilmiş ikinci baskısının yapılması bekleniyor. Ancak baskı kalitesinin ve baskı adedinin yeterli düzeyde olabilmesi için öncelikle Antakya’ya gönül verenlerin destekleri gerekli.’’ Hatay Valiliği, Antakya Belediye Başkanlığı, ticaret ve sanayi kuruluşları, bankalar, sivil toplum örgütleri; yani Antakya’nın gerçek ‘‘sahipleri’’ bu sponsorluğun ‘‘öncü’’leri olurlarsa, yaşadıkları kentin destansı öyküsünü en zengin belgelerle anlatan kitabın ikinci basımı, birincisinden çok daha geniş bir ‘‘etki’’ yaratacak. Çünkü yine başta Ataman Demir olmak üzere ‘‘kentin tüm sevdalıları’’nca son yıllarda sürdürülen tanıtma, koruma ve yaşatma kampanyaları ile artık hemen herkes ‘‘Antakya’’ diyor, başka bir şey demiyor. Özellikle de evrensel gündemde yeri giderek artan ‘‘medeniyetler çatışması’’na karşı, Anadolu’daki ‘‘medeniyetler birlikteliği’’nin en ‘‘güçlü’’ örneğini oluşturan Antakya’nın, bu kimliğiyle de ‘‘dünya barışı’’na yapacağı katkıların değeri giderek anlaşıldıkça. Ezan, Çan ve Hazan Aynı birlikteliğin belgeseli olan ve önceki yıl ekranlarda izlediğimiz TRT yapımı ‘‘Ezan, Çan ve Hazan’’da da Ataman Demir’in imzası var. Belgeselin başarılı yönetmeni Kerime Senyücel, tanıtım toplantılarında Antakya’nın; Helenistik dönemin, Doğu Roma İmparatorluğu’nun, Hıristiyanlığın, Mezopotamya’nın önemli bir merkezi; günümüzde İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin ‘‘kesişme noktası’’ ve Doğu’nun kraliçesi olduğunu söylemişti... Dizi yayımlandığı sürece de 23 asırlık soylu bir geçmişe sahip, çoktanrılı, Musevi, Hıristiyan ve Müslüman toplumların kültürleriyle yoğrulmuş, görmüş geçirmiş bir kentin tüm yönleri, Ataman Demir’in kaleminden anlatılarak ekranlara gelmişti... Büyük İskender’in generallerinden Suriye Kralı Selevkos’un MÖ 300’de ‘‘Antioch’’ ismiyle kurduğu; Doğu Roma’nın üçüncü büyük kenti; Hıristiyanlığın hac merkezlerinden biri; günümüzde de toplumsal ve dinsel hoşgörünün kültür başkenti olan Antakya, böylesi bir geçmişle onur duyan ‘‘Antakyalılar’’dan şimdi de ‘‘kitabı’’nı yeniden yayımlamalarını istiyor...Tıpkı, tarihi kent merkezindeki ‘‘üç semavi din’’in mabetleriyle bezenmiş sokağa ‘‘Prof. Ataman Demir Sokağı’’ adını verdikleri gibi... Yunan müziğinin en önemli yorumcularından Haris Alexiou Açıkhava’da... Kültür Servisi Yunan müziğinin en önemli yorumcularından biri olan Haris Alexiou ilk olarak Most Açıkhava Konserleri kapsamında bu akşam İstanbul’da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda ve cumartesi gecesi Yıldızlı Turkcell Geceleri kapsımanda Bodrum Antik Tiyatro’da olacak. 1972 yılından bu yana müzik dünyasında yer alan şarkıcı Haris Alexiou, Yunanistan’ın dünya müziğine kazandırdığı en önemli isimlerden biri. 30’dan fazla albüm kaydeden ve tüm dünyada önemli müzisyenlerle ortak çalışmalar yapan, ülkemizde de birçok Türk sanatçısının esin kaynağı olan ve şarkıları dillerden düşmeyen Haris Alexiou, 6 yıl aradan sonra İstanbul konseriyle sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Sanatçı, en son deprem sonrası Sezen Aksu ile verdiği İstanbulAtina konserleri ile sık sık gündeme gelmişti. Sanatçıların siyasetin üstünde olması gerektiğini savunan Alexiou, Anadolu müziğinden rebetikodan, zimirneykadan, İzmir şarkılarından, duygusal baladlardan ve özel coverlardan oluşan bir repertuvarla çıkacak sahneye. Dört festivalde 250 bin izleyici K ültür Servisi Cecilia Bartoli’nin verdiği üç konserle birlikte, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği İstanbul festivalleri sona erdi. İKSV’nin 2006 yılının ilk döneminde düzenlediği etkinliklere 237 bine yakın izleyici katıldı. İKSV’den yapılan açıklamaya göre, 25. Uluslararası İstanbul Film Festivali’ni yaklaşık 150 bin, 5. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali ve 4. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları ile 34. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’ni yaklaşık 25’er bin, 13. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’ni 37 bin kişi izledi. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın, BKM ve Beşiktaş Belediyesi işbirliğiyle düzenlediği Roger Waters konseri de müzikseverler için unutulmayacak bir konser oldu. Yaklaşık üç saat süren konseri 15 bini aşkınizleyici katıldı. Gerginlik sanatı da vurdu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 20. Uluslararası İzmir Festivali’nin son iki konseri, Ortadoğu’daki gerginlik nedeniyle iptal edildi. Akdeniz Gençlik Orkestrası üyeleri, 19 ve 20 Ağustos tarihlerindeki konserlerini, bölgenin güvenli olmadığını öne sürerek iptal ettiler. İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacı başı Sarper, 16 Akdeniz ülkesinden 91 genç müzisyeni bir araya getiren orkestranın müzikal direktörü, şefi Jacques Mercier ile direktörü Pierre Jacques’ın kendilerine yolladıkları mektupta, savaş durumu nedeniyle Türkiye’deki etkinlikleri erteleme kararlarını bildirdiklerini söyledi. Sarper, iptal kararının üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti. TC İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2006/359 Davacı Safran Boya ve Kimya San. A.Ş. vekili Av. Namık Kemal Şenpolat tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasında; Davacı Safran Boya ve Kimya San. A.Ş.’nin iflasının ertelenmesi istenilmekle 5092 sayılı yasa ile değişik 3. maddesi ile İİK değişik 166/2 maddesindeki ahkam dairesinde ilandan itibaren 15 gün içerisinde alacaklıların davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gereken bir halin bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilecekleri ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. 14.07.2006 Basın: 36802 2006/3285 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi,önernli özellikleri, 1 Taşınmaz Erzurum ili, Merkez ilçesi, Aşağı Mumcu Malı., 21 pafta ,475 ada ,15 parselde kayıtlı mesken niteliğinde, Kat:3 Bağımsız Bölüm : 18 olup Erzurum Büyükşehir Belediyesinin alt belediyeliği olan Yakutiye Belediye sınrlan içerisindedir Bu parselin tamamı 525,86 m2 mesahalıdır. Üzerinde Yener adı ile bilinen bodrum dahil 7 katlı, üzeri çatılı dış cephesi cam mozaik kaplamalı ve zemin katında 9 dükkan normal katlarında her katta 3 daire olmak özere mesken olarak kullanılan toplam 15 daireli karkas beton arme apartman bulunmaktadır. Apartman asansörlü ve kaloriferlidir. Apartman giriş merdivenleri mermer kaplamalıdır. Borçlunu bu apartmanı 3, kat 18 bağımsız bölüm numaralı, 165/3194 arsa paydı brüt 175 m2 büyüklüğünde, dairede 4 oda, 1 salon, mutfak, banyo, wc bulunmaktadır. Pencere doğramaları plastik doğramadan yapılmıştır. Dairenin duvarları karton piyerli saten alçı ve saten boyalı odaların tabanı parke ıslak zeminleri ise seramik kaplıdır. Mutfak dolap ve tezgahı medefe lamdan yapılmıştır. Elektrik ve suyu mevcuttur. Merkezi kalorifer sistemi ile kömür yakıtlıdır. Taşımazın muhammen, değeri 85.000 YTL ‘den açık artırmaya sunulacaktır. Satış şartlan; 1 Satış 08/09/2006 Günü saat 14:00 den 14:10 a kadar ERZURUM 1. ÎCRA MÜDÜRLÜĞÜ ÖNÜNDE da; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırma tahmin edilen değerin YÜZDE 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saldı kalmak şartıyla 18.09.2006 günü 14:00 den 14:10 a kadar aynı saat de aynı yerde ikinci attırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edecekleri, tahmin edilen değerin %20 oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye. Resmi. Damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birkmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilileri bu gayri menkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair iddaîarmı dayanağını belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicil île sabit olamadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve iflas kanunun 133. maddesi gereğince ihale fes edilir, îki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak hiçbir hükme lıacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderacatım kabul etmiş sayılacaklarını başlıca bilgi almak kieyenlerin 2006/3780 esas sayılı dosya numarasıyla başvurmaları ilan olunur, . İlgililer tabirine irtırak hakkı sahipleri dahildir. Basın: 36325 ERZURUM 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Ehliyetimi ve hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. FARUK KEMAL AKSOY CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle