13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ 16 Saptamalar ve yaşam Birbirimize düşman edildik mi? Edildik. Ülke toprakları parsel parsel satılıyor mu? Satılıyor. Rakımızı bile bize Teksaslı Coni satar oldu mu? Oldu. Yobazlık, okullardan devlet dairelerine değin her tarafa sindi mi? Sindi. Her söylenene baş eğen teslimiyetçi bir yönetim başımızda mı? Başımızda. Emperyalizmi bir uygarlık taşıyıcısı olarak gören, göstermek isteyen işbirlikçiler az mı? Çok. Yabancılar, yurt genelinde cirit atıyor mu? Atıyor. Vali yardımcılarımız, kaymakamlarımızın hizmet içi eğitimleri için yapılan toplantıların parasını bile elin büyükelçilikleri karşılıyor mu? Karşılıyor. Borç gırtlakta mı? Gırtlakta. Cahillik ile pop kültürü, çok bilmişlikle papağanlık at başı gitmiyor mu? Gidiyor. Halk yoksullukla birlikte umarsızlığa sürükleniyor mu? Sürükleniyor. Öyleyse Atatürkçü Düşünce Derneği’nin geçen hafta yapılan kongresi sonrası yayımlanan sonuç bildirgesindeki saptamalar yaşamın ta kendisidir: ‘‘Dilimiz, eğitimimiz, ulusal kimliğimiz, öz değerlerimiz yozlaştırma sürecine girmiştir. Türkiyemiz bugün, bazılarının sandığı gibi Sevr’e değil, Sevr’den beter ortama sürüklenmektedir. Özetle, Atatürk’ün Amasya Genelgesi’nde belirttiği gibi; vatanın bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. Ülkemizin bütünlüğüne, ulusumuzun bağımsızlığına, ulusal merkezi devlet yapımıza, laik Cumhuriyetimize, tüm ulusalekonomiksosyalkültürel değerlerimize tam bir inanç ve kararlılıkla sahip çıkmak; tarihselulusal bir yurttaşlık görevimizdir.’’ Plan SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Gitti gider Dolar aldı başını gitti, cebimizi deldi geçti. Neye uğradığımızı öğrenebilmek için Türkİş Danışmanı Doç. Dr. Aziz Konukman, en basit hesabı öneriyor: ‘‘Maaşınızı bir ay önceki, daha sonra da bugünkü kurdan dolara çevirin, aradaki fark kaybınızdır. Kaybınız aslında iki yönlüdür. Bir geçmiş kayıplar var, bir de gelecekteki olası kayıplar. Birkaç ay sonra durum ne olacak belli değil, çünkü kur dinamik biçimde artıyor.’’ Maaşlar, ücretler mum oldu, eriyor; hükümet geçmiş karşımıza seyrediyor. ‘‘Söze ‘ben’ değil, ‘biz’ diye başlamayı sevenlere’’, ‘‘ikiyüzlü ve acımasız bir dünyada yapayalnız kalmaya isyan edenlere’’, ‘‘dostlarıyla çıkara ve hırsa dayalı ilişkiler kurmayı reddedenlere’’, ‘‘hiç tanımadığı, yüzünü bile görmediği başkaları için yüreğini açık tutanlara’’, ‘‘yarının eşitlik, kardeşlik ve özgürlük dünyasına yolculuğu hâlâ Çın, çınnnnn AB müzakerelerinde ‘‘tarama’’ yaptılar, dediler ki bize, ‘‘Siz gümrük birliğini imzaladınız. Tüm limanlarınızı Kıbrıs Rum bandıralı gemilere de açın, öyle görüşelim. Yoksa gıdım ilerlemeyiz.’’ Siz de duyuyor musunuz, o ‘‘çınnnnn’’, ‘‘çınnnnn’’ sesini... 1990’ların ortasında, daha ortada fol yok yumurta yokken gümrük birliği ödününü verip üstüne ‘‘gümrük birliği bayramı’’ ilan eden başta Tansu Çiller ve yardımcısı Murat Karayalçın olmak üzere dönemin ilgili siyasetçi, bürokrat ve medya mensuplarının derinden derine duydukları ve bir türlü durmayan, kulaklarından yükselip dalga dalga tüm kamuoyuna yayılan çok tiz ‘‘çınnnn’’, ‘‘çınnnnn’’ sesini... Ben değil, biz sürdürenlere’’ bir çağrıydı kurdukları vakıf: Dostluk Yardımlaşma Vakfı. ‘‘Vakıf ne yaptı şimdiye kadar?’’ dedik. Sıraladılar: ‘‘2000’den bu yana, geçmişte siyasal düşüncelerinden dolayı mağdur edilmiş; evini, işini kaybetmiş insanların hayata yeniden tutunmasına yardımcı oldu. İşkencenin sakat bıraktığı, hayattan kopardığı insanlara dostluk eli uzattı. 100’e yakın öğrenciye burs vererek üniversite eğitimlerini tamamlamalarına yardımcı oldu. Bütün bunları yaparken bir ‘minnettarlık duygusu’ veya ‘vesayet ilişkisi’ yaratmayı reddetti. Verenin de alanın da ortak bir ahlak anlayışı içerisinde yoğrulup daha güzel bir dünyanın kurulması için çabalayan bireyler olmasını önemsedi.’’ Giderek bencilleşen, giderek hırçınlaşan, insancı olana dirsek atmayı beceri sayan vahşi bir ortamda, bakıyorsunuz, yakında, oracıkta bir top papatya. Koklamak bile yeter... Laf olsun sayfa dolsun diye hazırlanmış sanki 9. Kalkınma Planı taslağı. Planlama geleneğinden gelen CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu, 101 sayfalık bütünden geçmiş döneme ilişkin bölümler çıkarılırsa geriye kalan yaklaşık 60 sayfalık taslağın ‘‘Türkiye’yi dış dünyaya çekici gösterecek güzel sözlerle donatılmış plan stratejisi’’ olarak değerlendirilebileceği kanısında. Hacaloğlu’na göre; kurun bastırılacağı, 2013’te doların 1.437 YTL olacağı gibi bugün pek inandırıcı bulunamayacak iddiası bir yana, plan taslağı iki ana unsur üzerinde duruyor: 1 Planlı dönem IMF politikaları ile sürdürülecek. 2 Büyüme sıcak paraya endekslenecek. Yani, Türkiye yine borçlanacak, halkın ümüğü yine sıkılacak. Hacaloğlu’nun biriki yorumu, perşembenin gelişini çarşambadan belli ediyor zaten: ‘‘Örneğin plan, halkın sırtındaki vergi yükünü azaltmıyor. 2006’da yüzde 31.6 olan vergi yükünün 2013’te yüzde 30 olması öngörülüyor. Plan, çalışanlara, işsizlere de bir umut vermiyor. İşbaşı yapmaya hazır olup da iş aramayan 2.8 milyon ile mevsimlik çalışan 700800 bin kişiyi de eklerseniz Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 21’dir. Plana göre, bu oran 2013’te yüzde 7.7’ye düşürülecek!’’ Çizme Federalizme ‘Hayır’ Dedi Çizme, BerlusconiBossi federalizmini reddetti. Genel seçimlerden 2.5 ay sonra yeniden sandığa giden İtalyanlar, ‘‘federalizm’’ öneren referandumu tarihe gömdü. Başbakan Prodi böylelikle, Berlusconi’ye karşı giriştiği ‘‘son düelloyu’’ da almış oldu. Nisan başından bu yana genel, yerel seçimler ve de ‘‘federal reform öneren referandum’’ için üç kez sandık başına giden İtalyan halkı; üçüncü sınavda da tercihini Prodi’den yana kullandı. 10 Nisan seçimlerini ‘‘25 bin oy’’ gibi kıl payı farkla alan Prodi’nin merkez sol hükümeti, iki buçuk aydır süregiden bu çok engelli koşudan alnının akıyla çıkmış oldu. Genel seçimlerle ortaya çıkan tabloyu tanımamak için haftalarca direnen eski Başbakan Berlusconi için hayal kırıklığı olan sonuç, ‘‘liderlik kariyerinin’’ sonu anlamına gelebilecek bir yenilgi. Kartlar yeniden açılıyor Art arda gelen yenilgiler şimdi Berlusconi’nin merkez sağdaki liderlik konumunun sorgulanmasına yol açıyor. 70 yaşına merdiven dayayan medya imparatoru siyasetçi, merkez sağın liderliğine talip olan rakipleri karışında zorlanıyor. Sandıkta sağladığı zafere rağmen, Prodi’nin de durumu çok parlak değil. Çünkü Prodi’nin en büyük gücü, sağda Berlusconi gibi güçlü bir muhalefet liderinin bulunmasıydı. ‘‘Berlusconi tehdidi’’, Prodi’nin merkez sol ittifakını bir arada tutan en güçlü tutkaldı. Bu tutkalın zayıflaması, çelişkili biçimde, merkez solun birliği ve bütünlüğünü tehlikeye atıyor. Berlusconi’nin eli zayıfladıkça, merkez soldaki görüş ayrılıkları su yüzüne çıkıyor. ‘‘Berlusconi’nin kan kaybetmesi’’, İtalyan politikasında tüm kartların yeniden açılmasına yol açabilecek yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Çizme için bu, potansiyel bir siyasi belirsizlik ve istikrarsızlık anlamına geliyor. Prodi hükümetinin ömrü için gözlemciler nitekim kahve falı açar gibi; ‘‘Beş yıl da yaşayabilir, beş ay da!’’ şeklinde konuşuyor. Tüm bu belirsizliklere karşın, ‘‘federalizm reformunun’’ sandıktan geri dönmesi; gene aynı gözlemciler tarafından, hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Berlusconi’nin merkez sağ hükümeti tarafından hazırlanan reform tasarısının geçmesi, siyasi hükümetlerin geleceğinin ötesinde; tüm devlet yapısını değiştirecek ve büyük bir ‘‘devlet krizine’’ kapı aralayacaktı. Berlusconi ile ayrılıkçı ortağı Bossi’nin damgasını taşıyan ‘‘tasarı’’, gerçekte ciddi bir ‘‘federal reform taslağı’’ olmaktan uzaktı. Sanal Ortam Sona Erdi SADİ UZUNOĞLU IMF, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütlerinden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve bankacılar, Merkez Bankası’nın faiz arttırımına destek vermişler... Efendim iki üç ay önce de aynı kesimler Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesine de destek vermişlerdi... Şimdi herhalde oturup eskiden verdikleri desteklerini yeniden gözden geçirirler de ders alırlar... Şimdi gelelim bu kararların vatandaşa nasıl yansıyacağına... Merkez Bankası’nın faizleri yükselterek döviz kurlarındaki artışı durdurmaya çalışmasını ‘‘Basit bir para politikası uygulaması, paniğe kapılmayın’’ gibi sözlerle açıklamak yeterli değil... Öncelikle faizlerin düşüşünün devam edeceğine inanan bankacı ve girişimci, bu ortama göre planını, programını ve yatırımlarını yönlendirdi. Örneğin inşaat sektörü, düşen faiz ortamında hızla canlandı ve neredeyse her yer mantar gibi inşaatla doldu. İş bağlantıları buna göre yapıldı. Ama şimdi faizler birdenbire yükseldi ve konut kredilerine olan talep de neredeyse durdu. Bu durumda yüksek fiyatlarla ev alan mı yansın? Yok satıyor diye arsaların üzerine bina kondurmaya çalışan müteahhitler mi? Yoksa düşük faizle elindeki parayı kredi olarak kullandıran bankalar mı? ??? İnşaat sektörü yalnızca bir örnek. Düşük faiz ortamında içerideki kredilere güvenip talebin artacağını tahmin ederek mal bağlantısı yapan, işler iyi gidecek diye dövizle borçlanıp yatırım yapmaya kalkanlar da bundan sonra işlerin eskisi gibi gitmeyeceğini maalesef görecekler... Yüksek faiz yalnızca dövize talebi durdurmaya yönelik bir girişim değil, aynı zamanda para politikasındaki köklü değişimin de bir göstergesi. Artık paranın ‘‘sıkılacağı’’ bir politika uygulanacak. Kredi arz ve talebi daralacak... Bu, ekonominin durgunluğa doğru gideceğinin en önemli göstergesi. Ekonominin durgunluğa girmesi; yatırımların durması, işsizliğin artması demek. Türkiye’nin zaten en önemli sorunu işsizlik değil miydi? Bu sorun etkisini arttırarak kendisini daha fazla hissettirecek... İşlerin durması, girişimcinin daha az kazanması, maliyetlerini düşürmek için çabalaması.. bu da ücretlerin beklendiği gibi arttmayacağı anlamına gelir. Yani Merkez Bankası’nın faiz artırımı gelir yine vatandaşı vurur. Sabit gelirliyi daha da yoksullaştırır... ??? İşler bununla da kalmaz... Artan kur ve yükselen faiz, malların maliyetinin artması ve bunun da eninde sonunda vatandaşa yansıması demektir. Yani Merkez Bankası’nın ve ekonomiyi yönetenlerin, ‘‘Önümüzdeki birkaç ay enflasyon yüksek çıkabilir, paniğe kapılmayalım’’ açıklaması vatandaşın derdine deva olmaz. Enflasyon; fiyatların yükselmesi ve aldığımız ücret veya maaşla daha az mal ve hizmet satın almamız demektir. Yeni döneme hazırlıklı olun. Yabancılar gidiyor, biz bize kalıyoruz. Artık ‘‘sanal olarak yaratılan’’ ortam sona eriyor. Yeni politika uygulamaları gündemde. Faturanın kime çıkacağı ise şimdiden belli... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Berlusconi’nin oyunu bozuldu İki ortağın popülist emellerine hizmet eden bir araç olarak şekillenen reform tasarısı bir yanda ‘‘bölgeselci güçlerin’’ değirmenine su taşırken, merkezde de başbakanı olağanüstü yetkilerle donatıyordu. Hafta başındaki referandumda ‘‘evet’’ oylarının galip gelmesi halinde, yeni bir seçimle yeniden iktidara gelmeyi planlayan Berlusconi çok daha güçlü biçimde bir kez daha başbakanlık koltuğuna sahip çıkmayı umuyordu. Referandumu bu nedenle yalnız ‘‘federalizme’’ değil, ‘‘Prodi karşısında kendi liderliğine evet’’ ya da ‘‘hayır’’ şeklinde bir plebisite dönüştüren Berlusconi; ‘‘evet’’ oylarının kazanması halinde, 10 Nisan seçimlerinin meşruiyetini ortadan kaldırmayı planlıyordu. Yüzde 61.3 oranında bir oyla ‘‘Federalizme hayır’’ diyen ve Berlusconi’nin bu oyununu bozan seçmenler, medya patronunun son silahını da böylelikle elinden almış oldu. Referandumun geçmesi halinde, cumhurbaşkanının tüm yetkileri budanacak ve İtalya, adı konmamış garip bir ‘‘Başkanlık sistemi’’ kabul etmiş olacaktı. Başbakan, başkanlığını yaptığı siyasi partiler ittifakını doğrudan seçen seçmenlerden yetki almış sayılacağından, parlamentodan ayrıca ‘‘güvenoyu’’ almak zorunda kalmayacak; parlamento başbakanın emir kulu olacaktı. Başbakan, dilediği yasayı geçirmeyen parlamentoyu lağvedip yeniden seçime gidebileceğinden; milletvekilleri başbakanın isteklerine her an boyun eğmek zorunda kalacaktı. Dünya Kupası heyecanıyla dikkati dağılan ve seçim yorgunu olan İtalyanlar her şeye rağmen, devletin ve demokrasinin temellerini tehdit eden bu tuzağa gelmedi. Federalist reformun reddedilmesi, öte yandan ‘‘bölgecilik sorununa’’ son noktayı koymuyor. İtalyanlar Bossi ayrılıkçılığıyla, Berlusconi “tek adamlığına” hayır demiş oldu sadece. Yerel yönetimlere daha fazla iktidar devri meselesi önümüzdeki yıllarda, parlamenter demokrasi çerçevesinde tartışılmaya devam edecek. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Dosya No: 2005/571 Tal. Satılmasına karar verilen taşınmazların cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Gaziantep Şahinbey 2. Bölge, Sarıt Köyü, Fakı Çakır mevkiinde kain, tapunun 038.b.11.a pafta, 1639 parselde kayıtlı, sulu tarla nitelikli taşınmazın tamamı. Taşınmazın yüzölçümü 4.500 m2’dir. Taşınmazın İmar Durumu: Satışa konu taşınmaz belediye hududu, imar planı ve mücavir saha planı dışında kalmaktadır. Taşınmazın Evsafı: Satışa konu taşınmazın içerisinde ekili, dikili ve yapılı herhangi bir şey bulunmamaktadır. Taşınmaz buğday, nohut, mercimek ekimi ve kısmen de sebze ekimi yapılarak tasarruf edilmektedir. Kırmızı kahverenginde derin toprak yapısına sahiptir. Düz taban arazi ve taşsızdır. Bölge şartlarında üzerinde her türlü ürün yetiştirilir. öyün 100 m. batısındadır. Taşınmazın Kıymeti: Bilirkişi tarafından satışa konu taşınmaza 9.000,00YTL kıymet takdir edilmiştir. Satış Şartları: 1. Satışa konu taşınmazın 1. satışı 25.08.2006 tarihinde saat: 10.30’dan 10.40’a kadar, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Mezat Salonu adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak kalmak şartı ile taşınmazın ikinci satışı 04.09.2006 tarihinde aynı yer ve saatte açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada da tahmin edilen değerin % 40’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartıyla en çok arttırana ihalesi yapılacaktır. 2. Artırmaya iştirak ede ceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağını mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. İhale damga pulu, KDV, tapu alım harcı ve masrafları alıcıya aittir. Tellaliye, tapu satım harcı ve birikmiş vergiler, satış bedelinden ödenir. 3. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça, paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4. Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse, İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince, ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlar ile temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5. Şartname, ilân tarihinden itibaren, herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6. Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2005/571 Talimat sayılı dosya numarasıyla, Müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. (İİK. m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 31813) GAZİANTEP 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLÂNI HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Temmuz www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yüzgeçlerinde yakıcı diken 1 ler bulunan, eti 2 makbul bir balık. 2/ Budun ön 3 kısmından elde 4 edilen dana eti... 5 Üzüntü. 3/ Şenliklerde cadde 6 lere kurulan 7 süslü kemer... 8 Üç kişiyle oynanan bir kâğıt 9 oyunu. 4/ Dünyanın bü1 2 3 4 5 6 7 8 9 tün denizlerinde yaşa 1 İ N C E B U R U N yan bir yumuşakça tü2 N O H A R A Z A rü... Doğu Anadolu’da 3 C S İ S B A R kullanılan bir tür kü4 E H İ L K I M çük zurna. 5/ İki yıl süB A T B rülmeyen boş tarla... 5 B A S K A V A T A Sodyum elementinin 6 U R A R simgesi. 6/ Bir renk... 7 R A B I T A Sevinçli, neşeli. 7/ Her 8 U Z A M T A K A hangi bir konuda ilgili 9 N A R B A R A K kişilerce soru yönelterek bilgi toplama işi... Ödeşme, razı olma. 8/ Bir nota... Dişlerin taç kısmını kaplayan beyaz ve sert doku. 9/ Yunan mitolojisinde bellek tanrıçası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Matematikte türevi bilinen fonksiyona verilen ad. 2/ Gece yapılan sinema ya da tiyatro gösterisi... Şöhret. 3/ Hamamböceği. 4/ Siper, hendek... Bir tür tuzsuz ve yumuşak peynir. 5/ Bir topu raketle belli bir yere atmaya dayanan oyun... Bir hizmeti başarabilecek güçteki en küçük askeri birlik. 6/ Poker, konken gibi oyunlarda aynı cins iki karta verilen ad... Hayat arkadaşı... Numaranın kısa yazılışı. 7/ Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge... İzmir’in Selçuk ilçesindeki ünlü antik kent. 8/ Burdur’un bir ilçesi. 9/ Bir tür halk türküsü... Gece. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle