25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2006 CUMA 6 HABERLER Aynı ameliyat için hem SSK’den hem de özel sigortadan para aldı. Yetkililer olaya duyarsız kaldı BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Yurttaşa özel hastane kazığı ? Kalp ameliyatı olan Günseli Kutlar, hastanenin SSK’den 26 milyar aldığını iddia ederken özel sigortaya gönderilen fatura 18 milyar lira çıktı. İTO bu tür şikâyetlerin son altı ay içinde arttığını belirterek “Sınırlama getirilmeli. Tek fiyat uygulanmalı” dedi. ŞULE KÖKTÜRK AKP’ye Karşı Çıkmak... Son günlerde gündemde iki konu oldu. Biri, Merkez Bankası’nın, dolar saldırısına karşı gayretleri idi. Merkez Bankası, bir yerde ulusal paranın bekçisidir, yenildiğini istemezsiniz; öyle olunca, hepimiz kaygılarla izledik olayı. Gazeteler, şimdilik bir yatışmadan bahsediyorlar. Ne var ki geçicidir. Çünkü karşıdaki düşman, fırsatını yakaladığında saldırıya yine geçecektir. Ancak, şunu da söylemeli: Oyun ya da bunalım, ekonomik değil, siyasal; AKP’ye duyulan güvensizlik var kaynağında. İkincisi, son günlerde, ‘‘sağ’ın ve sol’un bir araya geleceği bir cephe’’den söz ediliyor: Bir seçime gidildiğinde, AKP yine birinci parti çıkacaktır; başka partiler de parlamentoya girdiğinde, AKP’nin tek başına iktidar olmasını engellemek amacıyla, merkez sağ (DYP, ANAP, dahası MHP) ile merkez sol’u (CHP) bir araya getirmek düşünülüyor. Bu düş gerçekleştiğinde, 90’lı yılların ‘‘zoraki koalisyonlar’’ dönemine dönmüş olacağız. Ne türlü sürprizlerle karşılaşacağız, şimdiden rahatsız edicidir. Okay Gönensin, 25 Haziran günlü Vatan’da, Ankara’nın yine kendi ‘‘sisli havalarına’’ bakıp siyasal yapıyı ‘‘makul dengelere’’ sokmak için, şu basit formülleri öneriyordu: DYP ile ANAP birleşir ve AKP’ye ödünç verdiği kadroları geri alır; Merkez sol’da da CHP içinde ya da ‘‘zeytin ittifakı’’ benzeri bir çözümle birlik sağlanır. Gönensin, yazısını şöyle bitiriyordu: ‘‘Bunun için gereken fedakârlıkları yapamayan siyasi kadroların iddialı cephe arayışlarına girmelerinin gerçekte hiçbir anlamı yoktur.’’ Bu doğru da anlaşıldı ki, son günlerde cephe arayışlarında bir tavsanma görülüyor. Türkiye’nin gelip durduğu noktada, yolları açacak olan idealde, merkez sağ’da ‘‘muhafazakâr liberal’’, merkez sol’da ise ‘‘sosyal demokrat’’ bir yapılanıştır. AKP’nin yaptıklarına bakarak diyeceğiz ki, AKP’ye karşı asıl çıkmanın ve öğretici kadar sorgulayıcı da olmanın sahipleri sosyal demokratlar olacaktır. ? AKP’nin 4 yıla yakın iktidarının geriye bıraktığı miras, kadrolaşma, dincilik, cemaatçilik, yolsuzluk ve yağmadır. O, daha baştan kendisine tanınan avansları ve sağlanan destekleri harcayıp savurdu ve buradan, laik ve demokratik Cumhuriyet ilke ve kurumlarını çiğnemeye kadar gitti. Ortadaki, itibarını yitirmiş bir partidir. Öyle olduğu için, ülkeyi götürdüğü bunalım da sadece ekonomik değil, siyasaldır da. Ve bu bunalım gitgide derinleşiyor. Öte yandan, AKP’nin bırakacağı mirası tasfiye etme, ‘‘muhafazakâr liberal’’ iktidarın üstesinden geleceği bir iş değildir; o tasfiye, sosyal demokrat bir iktidarın harcıdır. Bu noktada, önemli bir konunun üstünde de durmalıyız: Türkiye’nin, içinde çırpındığı batak, ‘‘emperyalizm’’den ve ‘‘yeni sömürgecilik’’ten geliyor. Bundan bahsetmeden, ülkenin davalarını açıklayamayız. Emperyalizm, yeni sömürgecilik diyoruz; ama Batı’da sosyal demokrasinin defterinde böyle kavramlar yazılı mıdır? Hayır, yazılı değildir. Peki, emperyalizm ve yeni sömürgeciliğin kuşattığı bir ülkede, ülkemizde, sosyal demokrasi sorunlarımızdan nasıl kurtaracaktır bizleri? Ne var ki, bunu tartışmanın yeri burası değil. Hem dileyelim, kurtarsın! Solda yenilenme, bütünleşme ve kitleselleşmeyi sağlayabilmek için yola çıkan ‘‘10 Aralık Hareketi’’, ufkumuzda yeni bir yıldız gibi parlıyor; yayımladığı bildiriyle, ‘‘bir sol iktidar için’’ yıl sonuna kadar partileşeceğini de açıkladı. ‘‘Yenilenen, yenilenerek bütünleşen, bütün halkı kucaklayan, toplumsal refahı arttırmayı, barış içinde gelişen daha özgür ve demokratik bir ülke yaratmayı, sosyal adaleti ve hukuk devletini bütün boyutlarıyla hayata geçirmeyi hedefleyen, geniş tabanlı bir sosyal demokratik bütünleşmenin yaratılması’’ndan bahsediyorlar. Bu sözlerin sıcaklığı bile yetiyor umutlanmaya... Şimdiden hoş geldiniz arkadaşlar, buyrunuz aramıza!.. Florance Nightingale Hastanesi, SSK ile paket anlaşma yaptığı halde, kalp ameliyatı olan SSK’li Günseli Kutlar’ın özel sigortasına da 18 milyar liralık fatura kesti. Hem SSK’den, hem de özel sigortadan para alan hastanenin, özel sigortaya gönderdiği faturada, 5 milyar liralık malzeme ile 5 milyar doktor ücreti bulunuyor. İstanbul Tabip Odası ise bu tür uygulamaların ve hasta mağduriyetinin, son 6 ay içinde arttığını belirterek Genel Sağlık Sigortası’nın yürürlüğe girmesi durumunda daha da artacağından endişe ediyor. 2003 yılında Günseli Kutlar’a Dr. Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, 3 damar hastalığı, kalp kapağı yetersizliği ve aort yetmezliği teşhisi konuldu. Ameliyat için, Florance Nightingale Hastanesi’ne sevk edilen Kutlar’a, SSK ile anlaşmalı olmasına karşın özel oda isterse bunun ek ücret gerektirdiği ve özel sigortası varsa ücretin buradan karşılanabileceği söylendi. Eşine ise özel sigorta ile ilgili yükümlülükleri kabul ettiğine dair bir belge imzalatıldı, özel oda ücretinin ise toplam 6 milyar lira olduğu bildirildi. Ancak Kutlar’ın sadece özel oda ücreti için başvurduğu özel sigortası Koç Allianz’a 18 milyar liralık fatura gönderildi. Fatura içinde, 5 milyar 760 milyon 711 bin 064 lira oda ücreti, 5 milyar lira operatör üc reti, 2 milyar 100 milyon ‘‘Hall Aort Kalp Kapağı’’ 2 milyar 100 milyon lira ‘‘Ablasyon kateteri’’, 556 milyon 408 bin 578 lira, 30 milyon lira refakatçi yemeği ücretleri yer alıyor. Kutlar, Florance Nightingale Hastanesi Başhekimliği’ne mağduriyetinin giderilmesi için dilekçe yazdı ancak hiçbir yanıt alamadı. Kutlar daha sonra bir şikâyet dilekçesi de SSK İstanbul İl Bölge Müdürlüğü’ne yazdı. Ancak İstanbul Bölge Müdürlüğü konuyla ilgili sorularımızı yanıtlamadı. ŞİKÂYETLER ARTTI İTO: İstanbul Tabip Odası Hekimlik Uygulamaları Bürosu Sorumlusu Dr. Celalettin Cengiz, bu tür şikâyetlerin son 6 ay içinde yaygınlaştığını belirterek ‘‘Bu tür uygulamalar yeni kanunlara göre yasal ancak, hastaları ciddi anlamda mağdur ediyor. Genel Sağlık Sigortası uygulaması başlayınca, bu tür şikâyetler daha da artacak. Bunlara sınırlama getirilmeli ve tek fiyat uygulamasına gidilmeli’’ dedi. Günseli Kutlar, hastanenin SSK’ye 26 milyar lira fatura kestiğini iddia ederken, Florance Nightingale Hastanesi Başhekimi Dr. İsmail Eren ise bu tür ameliyatlara devletin bugün için yaklaşık 8 bin YTL ödediğini savunarak ‘‘Hastanın kullandığı tamamlayıcı sigorta. Özel sigorta aradaki farkı ödüyor. Hasta özel sigortasının kullanılması için onay verdi. Yanlış bir şey yapmadık’’ diye konuştu. İÜ’de faşist saldırıya tepki İstanbul Üniversitesi’nde solcu öğrencilere yönelik artarak süren ülkücü saldırılar protesto edildi. Öğrenciler, Öğrenci Kültür Merkezi önünde toplanarak ‘‘Faşizmi döktüğü kanda boğacağız’’ pankartı açtı. ‘‘Faşizme karşı omuz omuza’’, ‘‘Öğrenciyiz, haklıyız, kazanacağız’’ sloganları atan grup adına yapılan açıklamada, üniversitelerde ülkücü saldırıların her geçen gün daha da arttığı ve saldırıyı gerçekleştiren bu kişilere soruşturma dahi açılmadığı belirtilerek ‘‘Birçok saldırı basında sağsol çatışması olarak yansıtılmıştır. Yaşananlar faşist saldırıdır. Bizleri, soruşturmalarla, saldırılarla bağımsız bir ülke, halk için bilim ve eğitim mücadelemizden vazgeçiremezler’’ denildi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Alerjide erken tedavi yaşamsal Uzmanlar, alerjinin en tehlikeli türü olan anaflakside, en kısa zamanda tedavi edilmediğinde bireyin yaşamını yitireceği uyarısında bulundular SİBEL BAHÇETEPE ‘‘Arı sokmasından öldü’’, ‘‘Penisilin iğnesi sonucu yaşamını yitirdi’’ sözlerini etrafımızda pek çok kez duyarız. İşte bu yaşanan olaylar ‘‘anaflaksi’’ denilen alerjiden kaynaklanıyor. Uzmanlar, bu tür alerjinin en tehlikeli tür olduğunu belirterek bireyin erken tedavi edilmediğinde şok geçirebileceği ya da yaşamını yitireceği uyarısında bulundular. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı ögretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Kü çükusta, anaflaksinin en korkulan ve yaşamsal tehlikesi olan bir alerji türü olduğunu söyledi. Anaflaksi belirtilerinin, herhangi bir alerjen içeren madde ile karşılaştıktan birkaç dakika sonra ortaya çıktığını vurgulayan Küçükusta, 1520 dakikada zirveye çıktığını ve 1 saat içinde de azaldığını söyledi. Küçükusta, özellikle penisilin kullanılan hastaların yüzde 10 kadarında yaşamsal önemi olmayan deri döküntüleri, kabarma ve kaşıntı gibi reaksiyonların ortaya çıktığını vurgulayarak bu reaksiyonların daha çok 2050 yaşları arasındaki görüldüğünün altını çizdi. Anaflaksinin öncü belirtileri olduğunu vurgulayan Küçükusta, ‘‘Bunlar, tuhaf bir sıkıntı, huzursuzluk ve fenalık hissi ile beraber sıcak basması, çarpıntı ve kaşıntıdır. Deride kaşıntılar, deri ve deri altında kabarıklar, gözlerde sulanma gibi belirtiler verebilir’’ dedi. Küçükusta, alerji karşısında yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: ‘‘ Alerjenin vücuda girdiği yer belli ise (arı sokmasında olduğu gibi) o bölgeye hemen turnike yapılarak zehrin kana karışması engellenir. Kişi sırt üstü yatırılır ve bacakları yukarı kaldırılır. Mümkünse oksijen verilir. Hasta sıcak tutulur.’’ ‘BENİM ANNEM BİLEN ANNEM’ KAMPANYASI SİVAS ŞEHİTLERİ HEPİMİZİN ŞEHİTLERİ Türkiye tarihinin en karanlık sayfalarından “SİVAS KATLİAMI”nın BİR DAHA YAŞANMAMASI İÇİN demokrat, çağdaş, ilerici ve aydınlık insanları birlik olmaya çağırıyoruz. Bebeğinizi 6. aydan sonra sebze, yoğurtla besleyin İstanbul Haber Servisi Prof. Dr. Fügen Çollu Çokuğraş, ilk 6 ay yalnızca anne sütünün bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını vurgulayarak ‘‘Ancak altıncı aydan sonra bebeğin sağlıklı gelişimi için, sebze püreleri, yoğurt ve peynir gibi ek gıdalara başlanmalı’’ dedi. Türk Pediatri Kurumu (TPK) ve Milupa, bebeklerin sağlıklı gelişimi konusunda aileleri bilgilendirmek amacıyla ‘‘Benim annem bilen annem’’ adlı bir kampanya başlattı. Kampanyanın tanıtımı The Ritz Carlton Otel’inde düzenlenen toplantıda firmanın pazarlama direktörü Gamze Emre, annelerin ilk günlerde neyi, nasıl yapacaklarını pek bilemediklerini ve bu konuda kafalarında soru işaretleri bulunduğunu belirtti. Emre, ‘‘Bu nedenle Türkiye’de bebeklerin sağlıklı beslenmesi ve gelişmesi için TPK ile kampanya düzenledik’’ dedi. Emre, ‘‘Annelerin, bebek beslenmesi, ateş, kusma, ishal ve aşı gibi konularda en fazla sorduğu soruları hazırladıklarını ve bu konularla ilgili 13 reklam filmi yaptıklarını” belirtti. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve TPK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fügen Çollu Çokuğraş ise ilk 6 ay yalnızca anne sütünün bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını vurgulayarak ‘‘Altıncı aydan sonra bebeğin sağlıklı gelişimi için, sebze püreleri, yoğurt ve peynir gibi ek gıdalara başlanmalı’’ dedi. Çokuğraş, bu sayede bebeğin hem çiğnemeyi öğreneceğini hem de dengeli besleneceğini kaydetti. 5 İLDE 180 BİN ÇOCUĞA ULAŞILACAK Nöromüsküler hastalıklar Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR En kapsamlı otizm taraması İstanbul Haber Servisi Türkiye’de ilk defa Adana, Bursa, Gaziantep, Kocaeli ve İzmir’den oluşan 5 pilot ilde ‘‘Otizm Tarama Projesi’’ başlatıldı. TOHUM Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı, Sağlık Bakanlığı işbirliği ve Avrupa Birliği’nin (AB) ‘‘KamuSivil Toplum Kuruluşları İşbirliğinin Güçlendirilmesi Hibe Programı’’ kapsamında desteklediği projede, yıl sonuna kadar 180 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor. Tarama projesiyle ilgili bilgi vermek amacıyla önceki günlerde Conrad Otel’de TOHUM Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mine Narin, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Rüstem Zeydan, AB Genel Sekreterliği Uzmanı Dr. Burak Erdenir ve Neşe Erberk bir araya geldi. Toplantıda konuşan Narin, Türkiye’de ilk defa 5 pilot ilde yürütülecek olan proje kapsamında, 1836 aylık çocukların otizm riski taşıyıp taşımadıklarının ölçüleceğini vurgulayarak ‘‘Tarama, il sağlık müdürlüklerine bağlı birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan pratisyen hekim ve yardımcıları tarafından yapılacak’’ dedi. Narin, tarama sonucunda otizm riski taşıyan çocukların, bu illerde bulunan devlet ve üniversite hastanelerinin çocuk psikiyatrisi bölümlerine sevk edileceğini ve tanı almalarının sağlanacağını dile getirdi. Dr. Rüstem Zeydan, Türkiye’de her yıl 1 milyon 400 bin bebeğin dünyaya geldiğine dikkat çekerek ‘‘Türkiye’de terör, istihdam, sokak çocuğu gibi sorunlar yok. Asıl sorun 1 milyon 400 bin bebeğin dünyaya gelmesidir. Bunu 700 bine indirmeliyiz’’ diye konuştu. Not: Şehitlerimizi anmak için 2 Temmuz’da Sivas’tayız. 1 Temmuz Cumartesi gecesi Radyo Barış önünden otobüs kaldırılacaktır. nümüzdeki hafta İstanbul’da Uluslararası Nöromüsküler Hastalıklar Kongresi yapılacak. Dünyanın en ünlü bilim insanları bu toplantıda yer alacak ve hiç kuşkusuz çok ilginç bildiriler sunacaklar. İleriki haftalarda bunları sizlere özetlemeye çalışacağım. 5 Temmuz günü WANDA işbirliği ile bizim Türkiye Kas Hastalıkları Derneği olarak, düzenlediğimiz toplantı halka ve hastalara açık olacak. Kas hastalıkları çok çeşitli. Ortak özellikleri, kasları zayıf düşürerek hareket güçlüğüne yol açmaları. Bir çoğunluğunun da genetik kaynaklı olması Duchenne, SMA (Spinal Müsküler Atrofi), Becker, Miyotoni, Miyotonik Distrofi, FSH, Charcot MarieTooth ve ALS en sık görülenler. Bazı hastalıklar ona yakalanan ünlüler nedeni ile ün kazanıyor. Halk tarafından tanınır oluyor. Birkaç kez söz ettiğim ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) bunlardan biri. Amerika’da beysbol oyuncusu Lou Gehrig. aktör David Niven, İngiltere’de Stephen Hawking, Rusya’da Şostakovic bu amansız hastalığın tüm dünyada ilgi görmesine yol açtılar. Bizim ülkemizde, bildiğiniz gibi futbolcu Sedat’ı izleyerek ünlü bir aileye mensup ve hastalıkla yıllardır savaş veren Suna Kıraç bir de kitap yazma yürekliliğini gösterince halkın Ö ilgisini çekti. Şu sırada ALS ile ilgili sorular iyice yoğunlaştı. Futbolcuların bu hastalığa yatkınlığından söz etmiştim. İtalya’da A ve B serilerinde futbolcular arasında yapılan bir araştırmada 1960 ile 1997 yılları arasında 24 bin futbol oyuncusu içinde 8 tane ALS hastası olduğu anlaşılıyor. Bazı spekülasyonlar yapılıyor. Acaba bu sonuç, futbolcuların kullanmak durumunda oldukları bazı ilaçlarla (kokteyl) ilgili olabilir mi? Yoksa önde gelen faktör, efor ve aşırı kas aktivitesi midir? ALS/ MND hastalığının etiyolojisi bazı teorilerden öteye bilinmiyor. Araştırmalar süregeliyor. O nedenle bakım (care) büyük önem kazanıyor. Sayın İnan Kıraç bana, İlhan Selçuk’un odasında Suna Hanıma 8 sağlık personelinin baktığını anlatmıştı. Doktorlar bunun dışında. Biz dernek olarak, evde bakım hizmetini önceki Büyük Şehir Belediyesi’nin desteği ile başlattık; fakat bilemediğimiz bir nedenle bu yardıma son verildi. Tedavi için umut verici gelişmeler, ilaç denemeleri var elbette. Kök hücre de bir umut ama.. bu tedavi yakın bir gelecekte gerçekleşebilir diyemiyoruz. Bugünkü koşullarda kök hücreyi klinikte tedavi amaçlı kullanmak vicdanlı ve dürüst sayılabilecek bir davranış değildir. coskunozİsuperonline.com CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle