25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER Kadınlar sayesinde katılımın yüksek olduğu meclis seçimlerinde kadınlarla erkekler ayrı ayrı oy kullandılar. (Fotoğraf: AP) dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Rehn: Türkiye’yle müzakereler tamamen askıya alınabilir BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Kıbrıs şartı tehdit oldu Dış Haberler Servisi AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimi konusunda harekete geçmeyi reddetmesi nedeniyle Türkiye ile üyelik müzakerelerinin tamamen askıya alınabileceğini söyledi. Birliğin dönem başkanlığını bugün Avusturya’dan devralacak olan Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja da, birliğin Türkiye’den limanlarını açması yönünde beklentisi olduğunu, aksi takdirde bunun tüm müzakere sürecini etkileyebileceğini belirtti. Rehn, Finlandiya’nın STT haber ajansına önceki gün yaptığı açıklamada, ‘‘AB’nin Türkiye ile müzakereleri durdurup durduramayacağına’’ ilişkin bir soru üzerine şu yanıtı verdi:‘‘Buna başvurmak zorunda kalmayacağımızı umuyorum, ancak bunu gerektirecek zeminler varsa bu yola başvurmamak için nedenimiz yok.’’ Gerçekçi biri olduğunu söyleyen Rehn, ‘‘bu yüzden Türkiye’nin Kıbrıs ? Olli Rehn, Kıbrıs konusunda gerekirse müzakereleri durdurabileceklerini ve Türkiye’yi bu konuda uyardıklarını söyledi. konusunda taahhütlerine bağlı kalmaması ve reformları hızlandırmaması durumunda müzakerelerde muhtemel bir çarpışma konusunda uyarmaya çalıştım’’ diye konuştu. Tuomioja da, AB Konseyi’nde dün düzenlediği basın toplantısında Türkiye’ye Kıbrıs Rum Kesimi’ne ait gemilere limanlarını açması için yıl sonuna kadar süre verildiğine dikkat çekerek, ‘‘Açıkça belirteyim ki Türkiye ile müzakerelerde dramatik bir sonuçtan kaçınmak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Bu konuda Kuveytli kadınların ilk seçim heyecanı Dış Haberler Servisi Körfez ülkelerinden Kuveyt’te dün gerçekleştirilen meclis seçimlerine ilk kez kadınlar da katıldı. Medeni haklarını Mayıs 2005’te elde eden Kuveytli kadınlar, erkeklerden ayrı olarak oy kullandıkları seçim merkezlerinin önünde sabahın erken saatlerinden itibaren uzun kuyruklar oluşturdular. Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmed El Sabah’ın mayıs sonunda meclisi feshetmesi sonucu yapılan seçimlerdeki 252 milletvekili adayı arasında 28 kadın yer aldı. Kayıtlı 340 bin seçmenin yüzde 57’sini de kadınlar oluşturuyordu. Eski hükümetin İçişleri Bakanı Şeyh Caber El Mübarek El Sabah, kadınların sayesinde eşi benzeri görülmedik bir katılımın olduğunu belirtti. Seçim kampanyaları sırasında da Kuveytli kadınların oldukça aktif olduğu belirtiliyor. Seçilme hakkını kazanan kadınlar, sadece erkeklere açık olan ve milletvekillerinin de katıldığı ‘‘divaniye’’ adı verilen toplantılara girebildiler. Seçimde yarışan kadınlardan gazeteci Ayşe El Ruşayid bu toplantılardan birine katılmayı başararak ‘‘psikolojik bariyeri yıkan ilk kadın’’ olduğunu belirtti ve ‘‘Allaha şükürler olsun ki kabul gördüm’’ diye ekledi. Arap ülkeleri arasında kadınların seçme hakkı bulunmayan tek ülke Suudi Arabistan kaldı. Finlandiya olarak kaygı duyuyoruz. Ancak bu sadece bizim kaygımız değil’’ dedi. AB’nin Türkiye’den limanlarını açması yönünde beklentisi olduğunu dile getiren Tuomioja, aksi takdirde bunun sonuçları olacağını belirterek, ‘‘Bunu tehdit olarak görmemek gerekiyor. Tüm müzakere sürecini de etkileyebilir. Bunu belirtmiştik. Türk hükümeti de bunun farkında’’ dedi. Oysa Amerika İslamoFaşist Rejimleri Sever... Ajanslara yansıyan ve Cumhuriyet’te 25 Haziran 2006’da yayımlanan haber, ‘‘AKP’nin demokrasinin olanaklarından yararlanarak İslamofaşist bir darbe hazırladığını, Bush yönetiminin bunu göremediğini’’ yazıyor. Amerika Güvenlik Politikası Merkezi’nin değerlendirmesi böyle. Cumhuriyet’te bu köşede bu konuyu son iki yılda en az 20 defa yazdım ve İslamcı Siyaset ve Cumhuriyet adlı kitapta yayımladım. (*) ABD’nin Güvenlik Politikası Merkezi’nin yazdıklarını Türkiye’de sağcısı, solcusu, liberali, ulusalı, gayri millisi, bölücüsü bilmeyen yok. ABD kendi destekleyerek getirdiği yönetimi mi eleştiriyor? Bunu yaparak ‘‘kendini karşı cephede mi göstermek istiyor’’? ABD ile birlikte, içimizde onunla işbirliği yapan ‘‘kimi gayri milli sermaye çevreleri’’, kendini karşı cephede göstererek şaşırtma yapmak, kafa karıştırmak için mi bunları pazarlıyor? Amerikan Güvenlik Politikası Merkezi, neden S. Arabistan’da İslamofaşist bir rejim var; ABD bunu düzeltmek için elinden geleni yapmıyor; Bush yönetimi bunu görmüyor mu demiyor? ABD için Türkiye’de veya S. Arabistan’da İslamofaşist bir rejimin bulunup bulunmaması hiç önemli değildir. Daha doğrusu bir İslam ülkesinde ‘‘şeriat düzeninin bulunup bulunmaması onları hiç ilgilendirmez’’. Onları, o ülke yönetimlerinin, ‘‘ABD’nin dediklerini yapıp yapmamaları ilgilendirir’’. İran’da şeriat düzeni vardır; Suudi Arabistan’da bu düzen İran’dan daha katı uygulanır. İran ABD için gerici, insan haklarının bulunmadığı, demokrasiden uzak bir düşman olarak hedef gösterilir; buna karşılık S. Arabistan için böyle şeyler hiç söylenmez; ABD ile aralarında ‘‘stratejik bir işbirliği’’ vardır. Aralarındaki tek fark İran’ın antiemperyalist olması ve ABD’nin dediklerine uymayan politikasıdır. İran mevcut şeriatçı düzeni koruyarak, S. Arabistan gibi ABD’nin dediklerini yapan bir arka bahçe olmayı kabul etse, anında Washington’ın stratejik ortağı haline dönüşür. Şeriatçı düzeninin sözü bile edilmez. O zaman ABD için esas mesele, İslamofaşistlik değil ‘‘Amerikacılık ve anti Amerikacılık’’ meselesidir. ERDOĞAN: İSTENİLENLER GERÇEKLEŞECEK Dış Haberler Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlusu Olli Rehn’in ‘‘Türkiye reformları hızlandırmaz ise ve limanlarla havaalanlarını Kıbrıs Rum yönetimine açmaz ise AB ile Türkiye arasında bir tren kazası yaşanabilir’’ sözlerine karşılık, ‘‘Sayın Rehn bundan emin olsun istenilenler gerçekleşecektir’’ dedi. İspanyol El Pais gazetesine demeç veren Erdoğan, Rumlara limanların açılması karşılığında KKTC’ye yönelik izolasyonların kaldırılmasını istediklerini belirtti. Olli Rehn’in limanların açılmaması durumunda tren kazası yaşanabileceği yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine Erdoğan, ‘‘Sayın Rehn bundan emin olsun, istenilenler gerçekleşecektir’’ yanıtını verdi. İstanbul’da yapılan Türkiye Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’na katılan Erdoğan, Rehn’in açıklamalarının anımsatılması üzerine de ‘‘Ben Rehn’den bunu dinlemedikçe değerlendirmeyi doğru bulmuyorum. Rehn, köşeli bir insan değildir, olgundur. Bu konularda hassasiyetleri çözüme yöneliktir. Bu değerli dostum bu tür köşeli ifadelerle müzakere sürecini olumsuz etkileyecek bir tavrın içerisine girmez’’ yanıtını verdi. Niye şimdi pazarlanıyor? AKP hükümeti, ABD’ye çok yakın, her türlü işbirliğine hazır. Daha dün Cüneyt Zapsu Amerikalılara, ‘‘Niye bizi daha iyi kullanmıyorsunuz’’ demedi mi? O halde mesele ne? AKP, Necmettin Erbakan’ın ‘‘İslamcı ama anti Amerikan politikalarına alternatif olarak’’ desteklenmedi mi? Hem de Türkiye’deki gayri milli sermaye çevreleri ile işbirliği yapılarak bu sonuca ulaşılmadı mı? Serbest piyasa olarak en serbestini getirdiler; özelleştirmenin, Amerika’nın rüyasında bile göremeyeceği uygulamasını yaptılar. ABD’nin istediği biçimde AB ile her türlü tek yanlı bağlar kuruldu. 3 Ekim 2005’te Washington, AKP hükümetine Brüksel’de destek için her şeyi yapmadı mı? O zaman sorun ne? Nereden çıktı bu İslamofaşist saçmalığı!.. Olasılıkları yüksek sesle düşünelim... 1) ABD, piyasadaki sermaye partililerden bir koalisyon mu üretmek istiyor? Çok zor... Halk artık onlara güvenemiyor ki. 2) AKP döneminde Türkiye’de Amerikan karşıtlığının yüzde 90’a yaklaşması mı ABD’yi ürküttü. 3) Yoksa AKP’nin tabanında, yönetimin Amerika ile çok yakın işbirliğine karşı tepkilerin artması mı ABD’yi alternatif aramaya götürüyor? TSK gerekçesi, en saçması... Ama Amerikan raporundaki TSK gerekçesi en saçma olanı. TSK’nin temelde Atatürkçü kimliğine karşı, AKP’nin TSK için bir tehdit oluşturmasına ABD’nin itiraz etmesidir. Herhalde bu itiraz ulusalcı, Cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir ordu kimliğine olamaz. Amerika da bütün bunlara karşı değil mi? Bu konuda Washington’ın Brüksel ile beraber çalıştıklarını işin içinde olanlar iyi bilirler. Amerikan Güvenlik Politikası Merkezi’nin değerlendirmeleri ABD’nin izlediği politika ile taban tabana zıt. Yoksa Aziz Yıldırım gibi, AKP de geri çekilip, anlı şanlı bir biçimde iktidara yeniden getirilmek mi isteniyor? Amerika’nın AKP’ye karşı TSK’nin yanında duruş pazarlaması kafamı biraz karıştırdı da... (*) İslamcı Siyaset ve Cumhuriyet, Der. Yay, 2006 www.istanbul.edu.tr w/iktisat/emanisali CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle