21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2006 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU leyla.tavsanoglu?cumhuriyet.com.tr ‘AB’yi bir pota olarak görmüyoruz’ Avrupa kuşkucularına geri dönersek, onlar Yugoslavya’nın dağılmasında AB’nin çok kilit bir rol oynadığını düşünüyorlar. Siz buna ne diyorsunuz? Ben buna katılmıyorum. Olayların başlangıcında hiç kimsenin eski Yugoslavya’yla ilgili çok net bir politikası olduğunu sanmıyorum. 199091’de Hırvatistan’a bir saldırı oldu. 1992’de Bosna Hersek’te olaylar başladı. Çatışmalar yıllar sürdü. Sonunda ABD’nin kilit rolüyle ve AB’nin harekete geçmesiyle sorun 1995’te çözüldü. Görüldüğü gibi AB eski Yugoslavya’nın dağılmasını teşvik etmedi. Aksine... Başlangıçta, ne yapılması gerektiği konusunda hiç kimse net bir tutum alamıyordu. Sonuçta işler Brüksel’in bölge için AB perspektifi kararına sıkı sıkıya uymasıyla çözüldü. Bütün bölge ülkeleri şimdi net bir biçimde AB üyeliğini elde etmek için kararlılar. ‘Balkanlar’ın geleceği AB’de’ Hırvatistan’ın Ankara Büyükelçisi Gordan Bakota, Balkanlar’daki istikraarın bölge ülkelerinin AB üyesi olmasıyla sağlanacağını söyledi. Bakota, NATO’nun kendileri için hayati önem taşıdığını belirtti SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU aşbakan Sayın Erdoğan 12 Haziran 2006’da Hırvatistan’a çok başarılı ve verimli bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Türk delegasyonuna kalabalık bir işadamları grubu eşlik etmiştir. Başbakan Erdoğan, meslektaşı ve arkadaşı Hırvatistan Başbakanı Sayın Sanader ile bölgesel konularda ve AB süreci konusunda bilgi alışverişinde bulunmuşlardır. Başbakan Erdoğan Balkanlar’daki en önemli ortaklarından Hırvatistan’ın NATO üyeliğine vereceği kuvvetli desteği teyid etmiştir. Bu ziyaret ile Türk ve Hırvat halklarının dostluğu bir kez daha teyid edilmiştir ve Büyükelçi Sayın Gordan Bakota bu ziyaretin Türkiye ve Hırvatistan’da daha fazla iş projelerinin gelişmesine vesile olacağını umduğunu belirtmiştir. Ayrıca bu ziyaret, halihazırda turizm ve kültür alanlarında var olan işbirliğinin daha da kuvvetlendirilmesinde büyük faydalar sağlayacaktır. Tesadüfi olarak bu ziyaretten hemen önce Türkiye ve Hırvatistan, AB sürecinde birinci bölümü tamamlamışlardır. AB’nin yeni genişleme sürecinde Avrupa’ya adım atmayı bekleyen ülkelerden birisi Hırvatistan. Üyelik müzakerelerinde zaman zaman yol kazalarına uğrayan Hırvatistan, AB’yle bütünleşmeye çok iddialı hazırlanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Zagreb’i ziyaret ederek özellikle AB yolunda iki ülkenin edindiği deneyimler konusunda Hırvatistan yetkilileriyle görüş alışverişinde bulundu. Hazır Hırvatistan’ın Ankara Büyükelçisi Gordan Bakota gazetemizi ziyarete gelmişken kendisiyle Türkiye ve Hırvatistan’ın AB üyeliği süreci konusunda kıyaslamalı bu konuşmayı yaptım: B ‘BİLGİ EKSİKLİĞİ’ AB üyeliğinin gerektirdiği çok gülünç kriterlerle de karşılaşılıyor. Örneğin Brüksel, üye ülkelere inşaat iskeleleri standardı getiriyor ya da üye ülkelerin halklarının kokoreç yeme alışkanlıklarına bile karışabiliyor. Bunlar da kimi zaman tepkilere yol açıyor. Sizce Brüksel bu kadar ayrıntıyla uğraşmalı mı? Ben tabii ki bunlara katılmıyorum. Bana göre bunlar iyi bilgilenmemekten kaynaklanıyor. Hırvatistan’da da bu tür tartışmalarla karşılaşıyoruz. Hiç kimse bizim geleneklerimizi değiştiremez. AB’yi bir pota olarak görmüyoruz. Üye olan ülkelerin hiçbirinin kendi kimliklerini kaybettiklerini ya da kimi ülkelerin geleneklerini AB üyeliği yüzünden değiştirdiklerini hiç sanmıyorum. Söylediğiniz aslında çok önemli. Bu konunun gündeme getirilmesi ve AB’nin gerçek değerlerini anlatma kampanyamızın hızlandırılması lazım. YANLIŞ ‘DİYALOGLA ANLAMALAR DÜZELİR’ Türkiye için de önemli. Tabii ki AB yolunda sorunlarla karşılaşacağız. Ama sonunda iki ülkenin de bu sorunların üstesinden geleceklerine inanıyorum. Tabii ki Türkiye’yle Hırvatistan arasında çok büyük farklar var. Dolayısıyla da bireysel yaklaşımlardan yanayız. Sonuçta biz Hırvatistan olarak Türkiye’ye AB yolunda başarılar diliyoruz. Balkanlar’da yeni bir gelişme oldu ve Karadağ, Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti. Böylece Sırbistan da tek başına bağımsız bir ülke oldu. Siz Karadağ’ın bu kararını nasıl karşıladınız? Eski Yugoslavya döneminden beri altı cumhuriyetin hepsinin de bağımsızlık hakkı vardı. Bunlardan dördü 199192’de tam bağımsız oldu. Tabii ki Karadağ’ın da bağımsızlığını ilan etme hakkı vardı ve bunu kullandı. Bu konudaki referandum da tartışmasız bir biçimde sonuçlandı. Burada bölgenin AB perspektifine gelmek istiyorum. Ben Balkanlar’da AB perspektifi olmadan güvenlik ve yolsuzluklarla gereğince mücadele etmedikleri için en azından şimdilik askıya alınmadı mı? Bence askıya alınmadı. Bulgaristan ve Romanya’nın çok açık olan bazı yükümlülüklerini yerine getirmeleri şartı var. Burada net yükümlülükler, nelerin yapılması gerektiğini gösteren yol haritası var. 1.1.2007’de AB’nin Bulgaristan ve Romanya’yı kabul edeceğine inanıyorum. AB onlara şartlı bir söz vermişti. O da koşullara uymak kaydıyla üyelikti. Romanya ve Bulgaristan bu yükümlülüklerini yerine getirirlerse sorun kalmayacaktır. Dolayısıyla bana göre AB müzakereleri askıya almadı, sadece nihai kararı erteledi. başlangıçtan beri son derece açık ve dürüst davrandı. Bu general kaçak olduğu için bizim o konudaki yükümlülüğümüzü yerine getirmemiz o dönem için imkânsızdı. General Gotovina’nın İspanya’da yakalanması, hükümetimin ne kadar dürüst davrandığının da kanıtıdır. Bunu ICTY ve AB de takdir etti. Şimdi benzer bir durum Sırbistan’da var. Bir Sırp general kaçak. Umarım Sırbistan hükümeti bir an önce onu bulup ICTY’ye teslim eder. ‘AB KÜRESEL OYUNCU OLDU’ Peki, ya genişleme konusundaki tereddütlere ne diyorsunuz? Yirmiotuz yıl önce durum farklıydı. İspanya bile AB’yle neredeyse 10 yıl süreyle müzakere sürecini sürdürmek zorunda kalmıştı. AB üyelerinin anayasayı tartışmaları, genişleme sürecinin durdurulması gerektiği anlamına gelmiyor. Burada birbirine koşut giden iki süreç var. Bana göre sonuçta bu koşut giden süreçler SELANİK KRİTERLERİ AB’nin genişleme süreciyle ilgili sorunları var. Genişlemeyi yeniden gözden geçiriyor gibi görünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Teknik olarak konuşmak gerekirse, müzakerelerin her turu öbüründen Bu noktada bir de AB’nin genişlemesine kuşkuyla yaklaşanlardan söz etmemiz gerekmez mi? Kimilerinin AB’yle ilgili olarak daha farklı bakış açıları olduğunu yadsıyamayız ve göz ardı edemeyiz. AB’nin yeni üyesi olan ülkelerin hemen hepsi durumlarından memnunlar. Bir kere ekonomileri gelişti. Onların içinde bir tanesi bile AB üyeliğinden memnuniyetsizlik duymuyor ya da üyelikten çekilmeyi aklına bile getirmiyor. AB bize çok önemli kazanımlar sağlayacak. Tabii ki her birimiz değişmek zorunda kalacağız, eski davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı bir yana bırakacağız. Bazen bu kolay bir süreç olmuyor. Ama toplumlarımızda değişim sağlanmasının tek yolu da bu. Kimilerinin bu konuda farklı düşünceleri olması doğaldır. Ben hükümetlerin çok iyi bir kampanyayla AB’nin ne anlama geldiğini kamuoylarına çok iyi anlatabileceklerinden eminim. Bakın, NATO üyeliği için de aynı şey P O R T R E GORDAN BAKOTA 1967, Zagreb doğumlu. Yükseköğrenimini Zagreb Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptı. Washington’da Georgetown Üniversitesi’nde uluslararası terorizm, kriz yönetimleri konusunda eğitim aldı. Hırvatistan Dışişleri Bakanlığı’nda her kademede çalıştı. 19992003 arası Hırvatistan’ın Washington Büyükelçiliği Konsolosluk Bölümü’nü yönetti. Ekim 2005’ten bu yana Hırvatistan’ın Ankara Büyükelçisi. Hırvatistan’ın Ankara Büyükelçisi Gordan Bakota, Türkiye ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu söyledi. istikrarın kolaylıkla elde edilebileceğini düşünmüyorum. AB değerleri ve standartları olmadan, Balkan ülkeleri, Avrupa ailesine ulaşamaz. Her şeyden önemlisi de bu değerlere ulaşabilmek. Balkan ülkelerinin her biri ayrı ayrı Brüksel’le görüşmelere başladı. Örneğin Hırvatistan ve Türkiye 2005’te başladılar, ama Sırbistan’la müzakereler ne yazık ki kesildi, çünkü Belgrad, ICTY ile yeterli işbirliği yapmadı. Umarım bu sorun kısa zamanda çözülür. Makedonya AB üyeliğine aday. Arnavutluk henüz değil. Karadağ’ın er ya da geç müzakerelere başlayacağını bekliyorum. Özetlemek gerekirse bütün bu ülkelerin AB üyeliği için çok istekli olduklarını biliyorum. Zagreb açısından söylüyorum. Balkanlar’da istikrar hayati derecede önemlidir. Bu istikrar da bölge ülkelerinin AB üyesi olmasına bağlıdır. 2007’de Bulgaristan ve Romanya AB üyesi olacaklar. Öbür Balkan ülkelerinin de onların ardından gideceklerini umuyorum. Ama Romanya ve Bulgaristan’ın AB’yle müzakereleri, özellikle farklı. Batı Balkan ülkelerine ek olarak Selanik kriterleri de uygulanıyor. Bunlar mültecilerin yerlerine döndürülmeleri, bölgede işbirliği ve Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi (ICTY) ile düzenli işbirliği oluşturulması. Bu mahkeme BM tarafından eski Yugoslavya ve Uganda’da işlenen savaş suçları için oluşturuldu. birleşecektir. Ama tabii bu, bizim yükümlülüklerimizi yerine getirmemize bağlıdır. Ben iyimserim. İsterseniz AB sürecinde Avrupa’da nelerin başarıldığına bakalım. Bir kere Avrupa’da barış sağlandı, ekonomi çok iyi yolda, Doğu Bloku ülkeleri Batı’yla birleşti. Birleşik bir Avrupa, öbür süper güçlerle boy ölçüşen küresel bir oyuncu olabilir. söz konusu. NATO, bölgemiz için hayati önem taşımaktadır. Bizim NATO güvenlik sisteminin bir parçası olmamız zorunludur. Hırvatistan, Makedonya ve Arnavutluk, Groupius Adriatic Charter’ın üyeleri. Dolayısıyla da bizler NATO üyeliği için çok iyi hazırlanıyoruz. Afganistan’daki NATO gücü içinde varız, askerlerimizin sayısını arttıracağız. Başka hangi Balkan ülkeleri NATO’yla işbirliği içinde? Bosna Hersek, Karadağ ve Sırbistan, Barış İçin Ortaklık (PFP) ve NATO üyeliği merdiveninin ilk basamağına ayaklarını atmaya hazırlanıyorlar ve biz bunu destekliyoruz. Riga’da yapılacak NATO zirvesinde hükümetim, NATO üyeliği perspektifimiz için birkaç iyi cümle yerine daha somut adımlar bekliyor. Hükümetim büyük olasılıkla 2008’de yapılacak bundan sonraki NATO zirvesinde Hırvatistan’ın üyeliğe davet edilmesini bekliyor. NATO, bölgemizin güvenliği için ideal savunma sistemidir. ‘İLİŞKİLERİMİZ ÇOK İYİ’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçenlerde Hırvatistan’ı ziyaret etti. İki ülke de AB’ye tam üyelik adayı. Hırvatistan ve Türkiye’nin AB geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? BAKOTA Bir kere şunu söylemeliyim ki iki ülke arasındaki ilişkiler çok iyi. Özellikle de AB perspektifleriyle ilişkilerimiz çok daha güçlenecektir. Bana göre AB süreci çok önemli. Her iki ülkenin de AB perspektifine sahip olması şarttır. Başbakan Erdoğan’ın ziyareti sırasında en önemli gündem maddelerinden birisi, AB yolunda edinilen deneyimlerin paylaşılması olacaktır. Çünkü AB yolu son derece karmaşıktır ve geniş yelpazeli konuları kapsar. Yakın geçmişte de Türkiye’yle bu konuda görüş alışverişinde bulunduk. Birisi, şubatta Ali Babacan’la oldu. İkincisi de, nisanda parlamentolardan Avrupa komiteleri bir araya geldi. Bir de AB üyeliğiyle ilgili ülke halkını çok iyi bilgilendirmek ve toplumu buna hazırlamak gerekiyor. Bana göre sadece hükümetler değil, bununla beraber tüm toplum AB’yle müzakere ediyor. Hem Hırvatistan hem de Türkiye’de bu konuda çok güçlü bir konsensüs oluşması lazım. Bir de AB müktesebatına uyum çok önemli, değil mi? Hiç kuşkusuz. Bir kere yargı, yönetim sistemlerini dönüştürmemiz lazım. Ayrıca çok önemli bir nokta da yolsuzluklarla sistemli mücadele edilmesi. Sanıyorum bu noktalar AB’nin çokkültürlü bir topluluk olduğu savunuluyor. Ama orada da bir sorun var. Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olduğu gerekçesiyle başta Fransa ve Almanya olmak üzere pek çok AB üyesi ülke tarafından Avrupalı olarak kabul edilmek istenmiyor. Böyle bir mantık AB kriterleriyle ne kadar bağdaşıyor, sizce? Bir kere İspanya ve Türkiye’nin girişimiyle başlayan ‘‘Uygarlık İçin Diyalog’’u memnunlukla karşıladığımızı belirtmek isterim. Bu alanda da halk diplomasisini hızlandırmalıyız. Başbakanınız Avrupa ülkeleri liderleriyle görüşüyor ve farklılıkları onlara anlatıyor. Bana göre kimi toplumlarda yanlış anlamalar var. Onun için de sürekli diyalog çok önemli. Diyalog yoluyla ve yeni anayasanın düzenlenip kabul edilmesiyle bu sorun ortadan kalkacaktır. Önemli olan, Avrupa ülkeleri arasında içten, açık ve net bir diyalog oluşturulmasıdır. Böylece AB üzerinde de ortak bir şemsiye oluşacaktır. ‘YÜKÜMLÜLÜKLERİMİZİ YERİNE GETİRDİK’ Geçen yıl AB ile Hırvatistan’ın müzakerelere başlamasını engelleyen savaş suçlusu bir generalin ICTY’ye teslim edilmesiyle müzakereler başlamıştı... Evet. Hırvatistan ICTY’yle çok iyi bir işbirliği içinde. Biz Hırvatistan olarak ICTY’ye karşı bütün sorumluluk ve yükümlülüklerimizi yerine getirdik. Böylece de müzakereler başladı. General İspanya’da yakalandı ve tutuklandı. Hükümetim bu olayla ilgili ‘DEĞİŞİM ŞART’ İyi de AB ülkelerinin hükümetleri, kendi kamuoylarını AB’nin genişlemesinin ne anlama geldiği konusunda yeterince bilgilendirdiler mi sizce? Bana göre esas önemli nokta bu. Ben kendi hükümetim adına konuşayım. Hırvatistan hükümeti çok geniş çaplı ve doğru bir bilgilendirme kampanyası açmalı. Bu bir kampanyadan çok, insanları AB’nin ne anlama geldiği konusunda eğitime tabi tutmak olmalı. Aynı zamanda bu, müzakere sürecinin de bir parçası haline getirilmeli. BİYOKİMYA DERNEKLERİ FEDERASYONU KONGRESİ MİMARLAR ODASI İSTANBUL ŞUBESİ BAŞKANI MUHCU: Kişiye özel ilaçlar ŞULE KÖKTÜRK Sorunlar büyüyor 4 numaralı vapur önde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB), deniz ulaşımında kullanılacak vapurları seçmek amacıyla başlatılan ‘‘Haydi İstanbul Vapurunu Seç’’ kampanyasının oy verme işlemleri sona erdi. İnternetten yapılan oylamaya göre yüzde 40 oranında oy alan 4. vapur modeli birinci olurken sandıktaki diğer oyların sayımının tamamlanmasıyla kesin sonuç belli olacak. Kampanyanın sonuçları İBB Başkanı Kadir Topbaş tarafından 27 Haziran Salı günü açıklanacak. İstanbul Haber Servisi TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhcu, İstanbul’da trafiğe çözüm getireceği iddiasıyla inşa edilen kavşakların kente ve ulaşıma yeni sorunlar getirdiğini belirterek, ‘‘Kavşaklar yapılırken bir plana, bilimsel yönteme dayanmıyor’’ dedi. TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Büyükkent Bölge Temsilciliğince Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘‘Ulaşım Politikaları ve Anadolu Yakası’nda Ulaşım’’ konulu panele katılan Muhcu, İstanbul’da kavşakların yapım şeklini eleştirdi. Son 2 yılda 40 milyon dolar maliyetle 42 kavşak yapıldığını ve bunların çoğunun yol düzenlemesi gibi ‘‘makyaj’’ çalışması olduğu düşünüldüğünde bu maliyetin yüksek olduğunu kaydeden Muhcu, kavşakların yapıldığını tanıtım reklamları ve inşaat tabelalarından öğrendiklerini belirtti. Muhcu şöyle konuştu: ‘‘Kavşaklar yapılırken bir plana, bilimsel yönteme dayanmıyor. Gökdelen, hastane sahipleri gibi yatırımcıların ihtiyacına göre yol, kavşak yapılıyor. Kavşakların yerlerinin yanlış seçimi nedeniyle yeni düğüm noktaları oluşuyor.’’ Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Afet Komitesinden mimar Mücella Yapıcı da, ‘‘Haydarpaşa, Gar ve Limanın Ulaşımdaki Rolü’’nü anlattığı konuşmasında, Haydarpaşa Garı ve limanın birbirinden ayrı düşünülemeyecek tesisler olduğunu söyledi. Marmaray Projesi’ni eleştiren Yapıcı, bu projeyle İstanbul’un üretim ve dağıtım merkezi olmaktan çıkıp transit geçiş noktası, bir ‘‘yol kenarı tesisi’’ olacağını savundu. Yapıcı, ‘‘Böyle giderse 3 sene sonra İstanbul’u terk etmek zorunda kalacağız’’ dedi. Bilim insanları, tedavi sırasında ilacın vücudun hastalıklı olmayan bölgelerine zarar verdiği, her bireyin ilaçtan farklı etkilendiği gerçeğinden yola çıkarak, akıllı ilaçları geliştirmeyi hedefliyor. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda dün başlayan ‘‘31. Avrupa Biyokimya Dernekleri Federasyonu Kongresi’’nde ‘‘DNA Onarım Mekanizması’’, ‘‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Gıdalar’’, ‘‘Sinirsel İletim’’ gibi konuların yanı sıra akıllı ilaçlar da tartışılacak. Kongre ile ilgili açıklama yapan Avrupa Biyokimya Dernekleri Federasyonu Kongresi Başkanı Prof. Nazmi Özer, her bireyin ilaçlardan farklı etkilendiği göz önüne alınarak, ilaç tasarımında artık bireysel ilaç tasarımı yapılmasının amaçlandığını anlat tı. Özer, ‘‘ İlaç yönlendirilmesinde üzerinde hastalıklı doku ya da moleküle yönelik antikorlar taşıyan nanotaşıyıcılar kullanılarak ilaçların doğru hedefe yan etkilerden arındırılmış olarak ve istenilen dozda ulaştırılmalarının sağlanması amaçlanmaktadır. Çok kısa bir süre sonra kullanıma sunulacağı ümit edilen bu ilaçlarla ilgili çalışmalar Türkiye ve dünyada sürdürülüyor’’ dedi. ‘GDO’lar ve Gıdalar’ semineri Kongrede bugün saat 17.00’de, ‘‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve Gıdalar’’ konulu halka açık bir seminer yapılacak. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Anadolu Oditoryumu’nda yapılacak seminerde, AB GDO Danışmanı Van Montagu, Prof. Claire Crockfort ve ODTÜ’den Prof. Hüseyin Avni Öktem konuşma yapacak. CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle