28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2006 CUMARTESİ 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr İstanbul Jazz Ensemble yarın akşam Cemal Reşit Rey’de konser verecek SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Cazın rengi değişiyor... BÜLENT ERGÜDEN Eskimeyen Değerler Dünyada ve dolayısıyla yaşamda ölümsüz ne var, diye soracak olursanız, yanıtım hiç kuşkusuz müzik sözcüğü olacaktır! Niye mi? Sanat dünyasında medya yoluyla toplumun etkinliğine kavuşan müzik alanlarını sayacak olursanız, eğitim ve öğretim kuruluşlarının (konservatuvarlar, operalar, baleler, tiyatrolar ve her türlü edebiyat kurumları ve şiir, yazın çalışmaları vd.) alanlarının kaçının müzikle bağlantı kurduğunu, hatta donattığını görürüz.. Ama sanatsever okurlarımıza hemen belirtelim ki, bu haftaki ‘‘Sanata Bakış’’ köşemizde, yukarıda kısaca belirttiğimiz panoramadan değil, sadece başlıkta kullandığımız ‘‘Eskimeyen Değerler’’den bazı anımsamalar yapmaya kararlıyız. Çünkü, son yıllarda basın, TV, radyolar ve diğer yayın organları, özellikle çeşitli nedenler dolayısıyla yaşama veda etmiş, ama ölümsüz sanatçılarımızın anılarından pasajlar yayımlandığını görüyor, okuyor, işitiyoruz. Bu konuya zaten bir süreden beri yönelmiş bulunuyoruz. Sizlerin de dikkatinden kaçmamıştır kuşkusuz! İşte şimdi sizlere ‘‘Eskimeyen Değerler’’den çok iyi tanıdığınız birkaçı!.. Ülkemizde TRT Caz Orkestrası’ndan sonra kurulan ikinci resmi büyük caz orkestrası olan İstanbul Jazz Ensemble yarın akşam CRR’de bir konser verecek. Topluluğun kuruluş amacı, Türk müzisyen ve kompozitörlerinin caz ve orkestra müziği içinde yerlerini alabilmeleri, dünya müziğine, geleneksel müziğimize ve kültürel birikimlerimize çağdaş, akademik ve araştırmacı bir yaklaşımla katkıda bulunmak. Orkestra, saksofoncu Levent Atındağ, trompetçi Şenova Ülker, gitarist Ercüment Ateş, davulcu Cengiz Baysal gibi birçok konsertist düzeyindeki önemli caz müzisyenini bünyesine katmış. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi olan şef Nail Yavuzoğlu ise aynı zamanda besteciaranjör ve birçok müzik kitabı yazmış bir yazar olarak çok iş yapan, ancak az tanınan müzisyenlerimizden biri. ‘Caz bir tutkudur’ Türkiye’de kurulan bazı orkestralar, bilinen parçaları bilinen şekillerde çalmaktaydılar. Oysa müziğin bestelenmesi, düzenlenmesi için beyin bir kadro gerekir. Orkestramızda bu işi benimle birlikte Kamil Özler, Aydın Özarı yapmakta ve giderek başka insanların da katılması istenmekte. Caz da doğaçlama düşüncesi OPERA TARİHİNİN EN ÖNEMLİ İSİMLERİ G. Puccini G. Verdi stanbul Jazz Ensemble kuruluş amacı, Türk müzisyen ve kompozitörlerinin caz ve orkestra müziği içinde yerlerini alabilmeleri, dünya müziğine, geleneksel müziğimize ve kültürel birikimlerimize çağdaş, akademik ve araştırmacı bir yaklaşımla katkıda bulunmak. İ Akustik müzikte yüksek sound üretmenin en önemli yolu orkestra müziğidir. Orkestra aynı zamanda renk çeşitliliği açısından yazılı müziğin en üst noktası kabul edilir. İstanbul Jazz Ensemble’ın repertuvarında sadece Türk bestecilerinin eserlerine yer vermesi, olumlu ya da olumsuz, değerlendirilmesi gereken bir durum olduğu açık. Caz, sevenleri için bir tutku, bir sevdadır. İyi müzik çoğunlukla size gelmez, siz onu arar, keşfeder ve bulabilirsiniz. Türkiye için önemli olduğunu ve bazı sorunlar yaşadığını bildiğimiz TRT Caz Orkestrası’nın yanında, ikinci bir caz orkestrasının kurulması sevindirici bir durum. İstan bul Jazz Ensemble’ın şefi Nail Yavuzoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Klasik müzikte senfonik orkestra çok büyük bir gelenektir. Sizce cazda büyük orkestranın önemi nedir? NAİL YAVUZOĞLU Caz müziğinin, klasik müzikte olduğu gibi çok ciddi bir kuramı var. Çalgılama, orkestrasyon, kullanılan diziler, çok seslendirme gibi. Cazın sanatsal düzeyi çok yüksek. Klasik müzikte olduğu gibi müzisyenlerin çalgılarını çok iyi seslendirmeleri gerekmekte. Caz orkestrasının özelliği yazılı müzik olması, doğaçlamanın ise biraz sınırlanmasıdır. Ancak günümüzde doğaçlamaya giderek daha çok yer veren bir anlayış gelişmekte. Bu şekilde parçalar biraz daha uzun, ama daha çok caz oluyorlar. Ben de orkestrayı böyle bir anlayışla biçimlendirmeye çalışıyorum. Bize İstanbul Jazz Ensemble’ın repertuvarından bahseder misiniz? YAVUZOĞLU Orkestra, Türk caz bestecilerinin yazdığı tamamen özgün eserleri çalıyor. Elbette Amerikan cazının anlayışı var. Ancak aynı zamanda kendi müziğimizin makamsal anlayışı, hatta türküleri düzenlemeleri bile söz konusu. Kendi müziğimizin çok seslendirilmesi üzerine araştırmalar yapıyoruz. Orkestramızda caza gönül vermiş, işini en iyi şekilde yapan birçok müzisyen bulunmakta. Ancak bir aranjör kadrosu olmazsa o orkestra önemli olamaz. ŞİŞLİ’DE ‘AVRUPA FESTİVALİ’ Kültür Servisi Şişli Belediyesi AB Merkezi’nin, 9 Mayıs ‘Avrupa Günü’ nedeniyle düzenlediği ‘Şişli Belediyesi Avrupa Festivali’ bugün başlıyor. Festival, saat 16.30’da Makedonya’dan ‘Koçani Orkestar’ın Abdi İpekçi Caddesi’nde yapacağı müzikli yürüyüşün ardından, saat 17.00’de Maçka Parkı’nda Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül tarafından açılacak. Festivalin ilk konserinde Manuel Reina Gomez’in yönetimindeki İspanyolTürk flamenko dans topluluğu, Savaş Zurnacı Roman Topluluğu ve Koçani Orkestrası yer alacak. Yarın saat 17.00’de Maçka Parkı’ndaki konsere ise ‘İsveç Gençlik Korosu’ ve ‘Lozan Mübadilleri Vakfı Korosu’ katılacak. Festivalin 8 Mayıs’ta saat 18.00’de Şişli Meydanı’nda ve 9 Mayıs’ta saat 14.00’te Mecidiyeköy Mey danı’nda yapılacak son etkinliklerinde Fransız müzisyen Richard Lenoir’ın yönetimindeki ‘Balkanatolia’ orkestrasının konserleri yer alacak. Caz orkestrası denilince besteci ve şef olarak ilk akla gelen isimler Duke Ellington ve Count Besie’dir. Sizin örnek aldığınız şefler var mı? YA VUZOĞLU Sevdiğim çok var, ancak örnek aldığım yok. Zaten amacımız cazda kendi rengimizi yakalayabilmek. Caz, Afrika ve Avrupa müziklerinin Amerika kıtasında gerçekleşen sentezi ile tarihsel olarak belirlendi. Ancak zencilerin dominant olduğu da bir gerçek. Sizce cazda Amerika dışında amaçladığınız, kendi rengini yakalayabilmiş ülkeler var mı? YAVUZOĞLU Klasik müzikte olduğu gibi cazın da dönemleri bulunmakta. Yeni arayışlar hep sürüyor. Dünya makamsal müziğe dönüş sürecini yaşamakta ve bu bizim için oldukça avantajlı bir durum. Bugün İsveç’in başı çektiği bir İskandinav cazından söz edilebilmekte. Cazda doğaçlama düşüncesi her türlü kapıyı açacak bir anahtar. Ancak doğaçlamanın belirleyici olması, bir kuramın oluşmasına engel değil. Biz basit bir oryantalist yaklaşımda değil, yapısal bir değişim arayışındayız. Cazın yerel renkleri ise doğal olarak yerini buluyor. Örneğin eğer aksak bir Türk ritmiyle çalıyorsanız, doğaçlama da buna uymak zorunda kalıyor. Senfoni orkestralarımız kendilerini sürekli takip eden bir dinleyici kitlesine sahip. Siz böyle bir caz dinleyicisini hedefliyor musunuz? YAVUZOĞLU İyi organize edilmiş caz festivallerine büyük ilgi var. Ancak bizim açımızdan tanıtım sorunu var. Orkestramızdaki müzisyenlerin çoğu okullarda hocalık yapmakta. Sürekli bir dinleyici oluşturarak insanlara bir şeyler verebilmek istiyoruz. bulenterguden?yahoo.com Erkin’in 100. doğum yılı ‘VerdiPuccini Gecesi’ A NTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya Devlet Opera ve Balesi, opera tarihinin en önemli bestecilerinden olan G. Verdi ve G. Puccini’nin en güzel aryalarıyla Antalyalı müzikseverlerin karşısında olacak. Bugün AKM’de düzenlenecek ‘G. VerdiG. Puccini Gecesi’nin orkestra şefliğini Antalya Opera ve Balesi Müzik İşleri Yönetmeni Alexandru Samoila yapıyor. Gecenin solistleri ise soprano Sevinç Bilgin, soprano Nurdan Küçükekmekçi, mezzosoprano Arzu Mecidova, soprano Huriye Yakar, tenor Oben Bostancı, tenor Koray Damcıoğlu, bariton Mukhtar Malikov ve bariton Tamer Peker. Verdi’nin Kaderin Gücü operasının uvertürüyle başlayacak gece, Puccini’nin ünlü ‘Tosca’sı ve Atatürk’ün de en sevdiği arya olan ‘E lucevan le stelle’ ile devam edecek. Gecede, Puccini’nin ‘Madame Butterfly’ operasından aryalar da yer alacak. Gece Verdi’nin ‘Rigoletto’ operasından, kızını efendisi Kont’a kaptırmamak için tüm intikam gücünü ortaya koyan fakat adeta bir bumerang gibi tasarladığı her şey kendine dönen soytarı Rigoletto’nun kızı Gilda ile olan düetiyle son bulacak. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın (İDSO) 20052006 konserlerinin en ilginç, en seçilmiş ve başarılı etkinliklerinin başında sayılabilecek nitelikte olanlarından biri; ölümsüz bestecimiz Ulvi Cemal Erkin’in yaşamöyküsünü taşıyan anı konseri idi. Bu konser aynı zamanda İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın olağan sayılan haftalık repertuvarında AKM Büyük Salonu’nda yer alan etkinlikle eşdeğer olaya özel bir nitelik kazandırmış oluyordu. Şöyle ki; bu konser Ulvi Cemal Erkin’in 100. doğum yılı anısına ayrı bir anlam da taşıyordu. Bu konserin programına gelince; orkestrayı şef Alexander Rahbari yönetiyordu, solist olarak konuk piyanist Marian Lapsansky katılmıştı. Programda yer alan eserler: Johannes Brahms’ın (18331897) ‘‘Haydn’ın Bir Teması Üzerine Çeşitlemeler’’i, Wolfgang Amadeus Mozart’ın (17561791) ‘‘No: 20 Piyano Konçertosu’’ ve Ulvi Cemal Erkin’in (19061972) bestesi ‘‘1. Senfoni’’si seslendirildi. Bu konserin başkemancı görevini Yusuf Güler Aksöz üstlenmişti. Ulvi Cemal Erkin 14 Mart 1906 tarihinde Bakırköy’de dünyaya geldi. Annesi Nesibe Hanım, babası Mehmet Cemal Bey ve kardeşleri Feridun Cemal ile Adnan Cemal çocukluk ve gençlik yıllarını birlikte Bakırköy’de geçirdiler. Ulvi Cemal Erkin’in besteci olarak önemli kişiliği ‘‘Türk Beşleri’’ olarak adlandırılan ve çağdaş çoksesli evrensel Türk müziğinin yaratılmasında, yorumlanmasında ve eğitiminde öncülük görevi yapmış, ilk beş besteciden biri olarak yer alması önemlidir. Bu nedenle, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın, konserini ‘‘Ulvi Cemal Erkin’in 100. Doğum Yılı’’ anısına ayırmış olması alkışlanacak bir olaydır. ‘Bitirimler’ acele ediyor ? Kültür Servisi Chris Tucker ve Jackie Chan’in yine başrollerinde olacağı ‘Bitirim İkili 3’, 2007’de vizyona girecek. ‘XMen: The Last Stand’in yönetmeni Brett Ratner’ın çekeceği ‘Bitirim İkili’ (Rush Hour) serisinin üçüncü filminde Chris Tucker ve Jackie Chan’in yine başrolleri paylaşacak. Baş müfettiş Lee ve dedektif James Carter, yeni bölümde organize suç ailesi Triad’ların bir kanadıyla savaşmak zorunda kalacaklar. Olaylar ise bu kez Paris’te geçiyor. ‘Bitirim İkili’, vizyona girdiği dönemde 240 milyon dolar hasılat elde etmiş, devam filmi ilk filmi geçerek 350 milyon dolar kazanmıştı. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle