19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 2006 CUMA 4 HABERLER Hakkâri’deki patlama MİT binasına 500, askeri birliğe 600 metre uzaklıkta meydana geldi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ahmedinejad İçin İzin Çıkmadı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, içerde nasıl kükrüyor, nasıl esip küfürüyor, hepimiz her gün görüyoruz. Son zamanlarda, her nedense Başbakan’ın öfkesi de burnunda olduğundan, önüne gelene fırça atıyor. Baksanıza 9. Cumhurbaşkanı’na ‘‘Sen git oralara’’dan başlayıp, neler neler söylemedi. Siyaset, vefa tanımıyor. Erdoğan dinci iktidara yolu açanın, imam hatipleri koruyup kollayanın, laikliğe sövüp sayanın kim olduğunu unutmuş görünüyor. Unutur tabii, çünkü dinci devlet hareketi yıllarca, himayesinde bulunduğu siyasetçilere artık gereksinim duymuyor, eskiden koltuğunun altında bulunduğu güçleri aşmış, şimdi kendisi bir çekim odağı olmuş durumda. Başbakan, partisi çekim odağı olunca, bütün hızıyla din devletine doğru koşuyor. Partisinin haremselamlıklı kongrelerini eleştiren Baykal’a da ateş püskürüyor ve Kasımpaşalı biçemiyle veryansın ediyor: Sana mı soracaklardı, nerede oturacaklarını! Kim nerede isterse oturur... ??? İçerde bu biçemi kullanan Başbakan, dış politikada müeddep (terbiyeli). ‘‘Gel!’’ denince geliyor, ‘‘git!’’ denince gidiyor, ‘‘konuş!’’ denince konuşuyor, ‘‘sus!’’ denince susuyor. Çünkü Tayyip Bey, esas politik desteğinin nereden geldiğini biliyor. Başbakan bugün Baku’da olacak. Kazakistan, Pakistan, İran, Azerbaycan ve Türkiye’nin oluşturduğu Ekonomik İşbirliği (ECO) toplantısına katılacak. Cumhuriyet Ankara Bürosu’ndan arkadaşımız Bahadır Selim Dilek’in bildirdiğine göre, Başbakan’ın, bu toplantı sırasında öyle her istediği ile konuşmasına izin çıkmamış. Özellikle Ahmedinejad ile öyle uzun uzun, sıkı fıkı görüşme yapmasının pek hoş karşılanmayacağı kendisine birkaç kez ‘‘ihsas edilmiş’’, yani hissettirilmiş. Kimin tarafından mı? Kimin tarafından olacak canım! Tabii ki, ABD ve İsrail tarafından. İç politikadaki esip küfüren Tayyip Erdoğan’ın bu çıkış karşısında, Ben bağımsız bir ülkenin Başbakanıyım, kiminle istersem konuşurum, kimle görüşeceğimi kimseye soracak değilim, demesini beklemiş olduğunuzu sanmam. Nitekim öyle de olmuş. Ahmedinejad ile Recep Tayyip Erdoğan, konferans sırasında ayaküstü konuşacaklar veya bir araya gelseler bile havadan sudan laflayacaklar ve öyle İsrail ile ABD’nin istemediği baş başa önemli bir görüşme yaptıkları izlenimi verilmeyecek. ??? İçerde din üzerine politika yapan Recep Tayyip Bey’in, dışarda din kardeşleri ile görüşüp görüşemeyeceğine, elin Musevisi ile İsevisi karar veriyor. İçerdeki Müslümanın Müslümana tafrası, dışarda Müslümanın Hırıstiyan’a ve Museviye itaatine dönüşüyor. Recep Tayyip Bey, bu görüntüyü aşmak için çok uğraştı. Hamas temsilcileriyle görüşmesini mazur göstermek için, Barış için arabuluculuk yapıyorum, fena mı, formülünü buldu. Aldığı yanıt, kesin ve sertti: Senden arabuculuk isteyen olmadı, bunlara karışma! Oysa Tayyip Bey’in Ahmedinejad ile konuşacağı ortak sorunlar vardı. Irak’taki oluşum, bölgedeki yayılmacı Kürt tehdidi konusunda kimi ortak politikalar da üretilebilirdi. Nihayet, İran’ın nükleer vurucu güç edinmesi, komşusu Türkiye’yi de ilgilendirirdi. Ama Irak’taki Kürt oluşumunun baş destekçisi ABD ile İsrail ‘‘olmaz ‘’ deyince akarsular durdu. Başbakan içerde din üzerine politika yapıyor, dışarıda din kardeşleriyle bile görüşemiyor. Başbakan içerde, esip küfürüyor, saldırgan bir politika izliyor, dışarda ise bazılarının sözünden milim dışarı çıkmıyor. Çünkü Başbakan politikasındaki esas desteğin nereden geldiğini iyi biliyor. İşin kötüsü, dış destekler de Tayyip Bey’e eskisi kadar güvenmiyor, artık kuşkuyla bakıyorlar. Başbakan içerde neden bu kadar sinirli dersiniz? ‘Mayın’ın karanlık yüzü Otluca Köyü 1. Dağ ve Kom. Tuğ. Tugay Tesisleri Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu MEHMET FARAÇ İl Jandarma Alay Komutanlığı Fatih Kışlası 12 km. Tu g ay Yo lu 600 m. Su Deposu Anadolu Lisesi SPK İlköğretim Okulu Su Deposu Trafo Zİ GA Y E N İ 500 m. M İ ES Güvenlik Aracı DD CA Okul Otobüsü Askeri Araç A H A L L E MİT Bölge Müdürlüğü Adliye, Polis, Memur Lojmanları 200 m. Öğrenci servisinin öğrenci aldığı okul Cumhuriyet İlköğretim Okulu Memur Lojmanları Adliye Hükümet Konağı Vali Konağı KENT MERKEZİ (BULAK MAHALLESİ) DİYARBAKIR / HAKKÂRİ Güneydoğu kırsalı ile Irakİran sınırındaki operasyonlarla iyice sıkışan PKK, sivilleri de hedef alan sıra dışı eylemlere mi yöneliyor? Örgütün önceki gün asker çocuklarının servis aracına yönelik olduğu ileri sürülen mayınlı saldırısında düşündürücü noktalar bulunuyor. Patlamanın MİT binasına 500, askeri birliğe 600 metre uzaklıkta yaşanması ne anlama geliyor? Diyarbakır’dan sonra Hakkâri’de de devletin iki stratejik kurumunun gözünün önüne patlayıcı yerleştirilmesini cahil cesaretine mi, psikolojik harbe mi, provokasyona mı bağlamak gerekiyor? PKK, Güneydoğu’nun iç kesimlerinde yoğunlaşan operasyonlar ve ordu birliklerinin Irakİran sınırındaki hazırlıkları nedeniyle askeri ve siyasi açıdan ciddi bir travma geçiriyor. Abluka altına alınmaya çalışılan örgüt, bir taraftan çemberi yırtmak için ? Diyarbakır’dan sonra Hakkâri’de de devletin iki stratejik kurumunun gözünün önüne patlayıcı yerleştirilmesini cahil cesaretine mi, psikolojik harbe mi, provokasyona mı bağlamak gerekiyor? çabalarken diğer yandan da tabana moral kazandırmak için sansasyonel eylemlere yönelmeye çalışıyor. Ancak önceki gün Hakkâri’de askeri bir araca yönelik, önce bomba sonra da mayınla gerçekleştirildiği açıklanan saldırı, hedef ve olay yeri açısından tuhaflıklar sergiliyor. Saldırının tarihi dikkat çekiyor. O gün, Şemdinli ve çevresindeki büyük olaylar nedeniyle tepki çeken Hakkâri Emniyet Müdürü Yaşar Ağdere’nin görevden alındığı açıklanıyor. Onun yerine bir istihbaratçı olan Cavit Çevik’in görevlendirildiği duyuruluyor. En önemlisi mayınlı saldırı, Türkiye’yi sarsan Şemdinli olayları duruşmasının arifesinde meydana geliyor. Olayın yaşandığı bölge, kullanılan patlayıcı türü ve hedef konusunda da düşündürücü noktalar bulunuyor. Patlama, Hakkâri MİT Bölge Başkanlığı binasına 500, İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı Fatih Kışlası’na 600 metre uzaklıkta meydana geliyor. Hakkâri Valiliği’nin açıklamasına göre bu iki stratejik binanın da bulunduğu Yeni Mahalle semtindeki Gazi Caddesi’nde yola bir mayın yerleştiriliyor. Diyarbakır’daki gibi!.. Bölgedeki yoğun operasyonlar nedeniyle Gazi Caddesi’nden sürekli güvenlik araçları geçiyor. Trafiğin yoğun olduğu bu caddenin çevresinde yüzlerce konut da bulunuyor. Ancak çok ilginçtir ki, PKK en az 1520 dakikalık bir hazırlık gerektiren bir mayını işte bu Şemdinli davasında, iddianame özeti okundu. Müdahil avukatlar başkanın değişmesini istedi Dava tartışmalı başladı YUSUF ZİYA CANSEVER asirmen?cumhuriyet.com.tr V AN Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005’te gerçekleştirilen ve 1 kişinin ölümü, 5 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan Umut Kitabevi’ne yönelik bombalı saldırının tutuklu sanığı Astsubay Başçavuş Ali Kaya, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün patlamaların sorumlusunun PKK olduğunu söyledi. TSK’nin, MİT’in ve Emniyet’te gizli birim bulunmadığını söyleyen Kaya, ‘‘Böyle bir oluşum olsaydı, isteyen istediği yerde adam öldürseydi, terör örgütü PKK’nin yandaşı parti, dernek ve sendikalar Türk Bayrağı gömlekle dolaşıyor olurlardı’’ dedi. Kaya’nın bu ifadeleri kayda geçirildi. Şemdinli’de eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanması olayının failleri olduğu gerekçesiyle tutuklanan Jandarma İstihbarat Astsubay Başçavuş Kaya, Jandarma İstihbarat Başçavuş Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı ve jandarma muhbiri Veysel Ateş hakkında ‘‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak, adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs etme, örgüt kurmak için anlaşma’’ iddialarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle açılan davaya dün Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Davanın iddianamesi nedeniyle meslekten ihraç edilen Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın yerine Van cumhuriyet savcılarından Metin Dikeç getirilirken duruşma salonunun küçük olması nedeniyle sadece 25 mü dahil avukatı içeri girebildi. Adliye çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken sanıklar sabah saat 05.00 sıralarında büyük gizlilikle içeri alındı. Seferi Yılmaz, olaydan zarar görenler ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, CHP’li Esat Canan ile CHP’li Mesut Değer de salona alındı. Gazeteciler arasında kura çekilerek sadece 5 kişi içeri girebildi. Uluslararası Af Örgütü temsilcisi salona alınmadı. 11.00 sıralarında başlayan duruşmada usul tartışmaları yaşandı. Mahkeme başkanı, iddianamenin özetini okuyunca müdahil avukatları itiraz etti. İddianamedeki Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’la ilgili bölümler okunmazken, müdahil avukatları ayrıca ‘‘yargı dışı etkilerin altında kalacağı’’ kanısıyla mahkeme başkanının çekilmesini istediler. caddede, evlerin 10 metre yakınına asfaltın bitiminde, toprak altına, şamdana mum takar gibi çok rahat yerleştirebiliyor. İstihbarat ve güvenlik birimlerinin bulunduğu bir caddede bu hazırlığı kimsenin görmemesi imkânsız gibi geliyor. Üstelik bu mayının yakın çevreden uzaktan kumanda ile patlatıldığının açıklanması, terör hücresinin bu iki önemli kurumun çok yakınına kadar sızabildiğini de gösteriyor. Faillerin dağdan inen silahlı gruplar olamayacağı düşüncesi mantıklı görünüyor. Bu durum, örgütün Hakkâri varoşlarındaki lojistik hücrelerini akla getiriyor. Ancak yine de eylemi PKK yaptıysa bunu salt cahil cesareti olarak değerlendirmek fazlaca sıradan bir yorum oluyor. Yoksa örgüt geçen haftalarda, Diyarbakır’da, MİT binası ile 7. Kolordu Komutanlığı’nın bulunduğu caddeye bomba koyduğu gibi devletin iki stratejik biriminin gözü önüne ikinci kez patlayıcı yerleştirerek ‘‘Yakınınıza kadar gelebiliyoruz’’ mesajıyla psikolojik harp mi yürütüyor? Hakkâri’deki patlamada kuşkular salt bunlarla kalmıyor. Hedefin kim olduğu konusu da kafa karıştırıyor. Siyasallaşmaya çalışan PKK, çocukları hedef alarak yapacağı böylesine bir eylem nedeniyle kendi tabanından bile büyük tepki alacağını biliyor. O halde asıl hedefin kent merkezindeki Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda okuyan çocukları Otluca köyündeki 1. Dağ Komando Tugayı’na götüren MAN kamyondan dönüştürülmüş servis aracı olmadığı görüşü öne çıkıyor. Zaten patlama da bu araç geçtikten sonra meydana geliyor, çocuklar yara almıyor, araç hasar görmüyor. Mayın, servis aracının arkasındaki koruma aracının geçişi sırasında patlatılıyor. Karanlık tablo aydınlanır mı? ‘Yargıya müdahaleye son’ ‘PKK’nin komplosu’ Duruşmanın ikinci yarısında sanık Kaya, kendilerine yönelik iddiaların PKK’nin komplosu olduğunu söyledi. Irak savaşından sonra Saddam Hüseyin’e ait patlayıcı ve silahların PKK’nin eline geçtiğini, bu nedenle Hakkâri ve ilçelerinde 2005’te birçok patlama meydana geldiğini belirten Kaya, ‘‘5 Ağustos 2005’te Şemdinli ilçe nizamiyesinde bir patlama meydana geldi. 5 asker feci şekilde parçalandı. Özcan İldeniz bölgede araştırma yaptı. Seferi Yılmaz’ın olayı gerçekleştiren PKK üyelerine yardım ettiğini belirledik’’ dedi. İkinci bölümü 5 saat süren duruşma bugüne ertelendi. Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar, Şemdinli’de yaşananların bütün yönleri ile soruşturulmasını istediler. Gerçek adaletin tecelli etmesinin ancak yargı organları üzerindeki her türlü müdahalenin kaldırılması ile mümkün olacağını vurgulayan avukatlar, ‘‘Adalet, hukuka aykırı eylemde bulunanlar her kim olursa olsun yargılama makamlarının önüne çıkarılırsa mümkün olacaktır’’ dediler. Avukatlar, bunun yaşam bulabilmesi için de demokrasiden, insan haklarından, yargının gerçek anlamda bağımsızlığından yana olanları ortak mücadeleye çağırdı. (Fotoğraf: HİLAL KÖSE) TSK BİRLİKLERİ STRATEJİK NOKTALARA YERLEŞTİRİLDİ Sınırda eğitim tatbikatları MAHMUT ORAL DİYARBAKIR TSK’nin 1 aydan uzun süredir sınır bölgesine yaptığı yığınak, stratejik noktalara yerleşilmesiyle sona ererken, birlikler tatbikatlara başladı. İran ise Kandil Dağı ve eteklerine yöneldi. İran son 10 gün içinde 3 kez Kandil’e bomba yağdırdı. TSK’nin 10 binlerce askerle PKK’nin bahar sızmalarının önüne geçmek ve ABD’nin İran’a yönelik olası müdahalesi öncesinde, bölgedeki askeri varlığını güçlendirmek amacıyla başlattığı yer değiştirme hareketleri büyük ölçü de tamamlandı. Sınır boyunca binlerce asker kilit noktalara konuşlandırıldı. Yurdun dört bir yanından gönderilen takviye askeri personel ile zırhlıların da ulaşmasıyla hazırlıklara nokta konuldu. Sıra askeri yeteneklerin geliştirilmesine ve eğitim tatbikatlarına geldi. İç kesimlerde de PKK’lilere karşı operasyonlar genişliyor. Tunceli’nin Kutudere mevkiinde 3 gün önce başlayan operasyon Gönemiş, Yeşilkaya ve Güleçli köylerine doğru büyüyor. Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde de PKK’ye 1 uzun namlulu silah, 500 gram C4 plastik patlayıcı götürmek isteyen bir kişi gözaltına alındı. Hakkâri’de devletin çok stratejik iki kurumunun bulunduğu yola yerleştirilen mayın, çok tartışma götürecek bir eylem olarak öne çıkıyor. 8 asker, çevrede oynayan 9 çocuk ile 3 kadın ve bir erkeğin yaralanmasına yol açan bu saldırı kim tarafından, hangi amaçla yapılırsa yapılsın vahim bir durum içeriyor. Gözaltındaki 20 kişi eylemin arkasındaki karanlık tabloyu aydınlatır mı bilinmez ama.. saldırıyla ilgili tuhaflıkları gideremeyecekleri apaçık görülüyor. Bu saldırıyı PKK yaptıysa, örgüt operasyon cenderesinden çıkmak için kanlı eylemlere başlayabileceği sinyalini vermeye çalışıyor. Olay birilerinin provokasyonu ise vahametin daha da derin olduğu ortaya çıkıyor. ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz üyesi, 1997 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Sürekli Basın Kartı sahibi, üyemiz Senem Erdil’in babası Demokrasi, aslında bir yabancı sistem bizim için. Gâvur icadı yani. Tıpkı yabancı ideolojiler gibi demokrasi de bir yabancı tercih. Bu nedenle Türkiye’ye yeterince demokrasi gelmesin diye el birliğiyle uğraşıyoruz. AKP hükümeti için ‘‘takıyye yapıyor’’ deniyor. Bence de onlar demokrasi takıyyesi yapıyorlar. Henüz içlerine sinmemiş, kültürlerinde yeri olmayan bir sistemi benimsediklerini söyleyerek hem kendilerini hem de demokrasi istediğini sanan milleti kandırıyorlar. Demokrasi istediğini sanan millet dedim ya, bunu kimsenin üzerine alacağını sanmıyorum. Soyut bir millet var, onlar demokrasiye henüz yatkın değiller, ama biz demokrasiyi biliyoruz ve istiyoruz diye düşünecek o kadar çok insanımız bulunuyor ki. ??? Farz edelim ki, Beyoğlu’nun ya da İstanbul’un herhangi bir semtinde yolda yürüyorsunuz. Taşa takılabilirsiniz, kafanıza bir inşaat Türkiye’ye Demokrasi Geldi mi, Gelir mi? parçası düşebilir, yollarda rastgele oradan burada çıkan demir çubuklar ayağınızı yırtabilir, karşı kaldırıma geçmiş bir arabanın altında kalabilirsiniz. Belediyeciliğimizin esası halkı düşünmemek üzere örgütlenmiştir. Belediyeciyseniz her yeri kazabilirsiniz, her yerde çukur açabilirsiniz ve yurttaşlar da bu çukurların içine düşüp ölebilirler. Normaldir bütün bunlar. Cumhuriyet gazetesinin bitişiğindeki binayı yıkıyorlar. Bir aydır, elinde balyozlarla birtakım yıkıcılar, binayla birlikte bizi balyozluyorlar. Etrafta taşlar, inşaat parçaları uçuşuyor. Geçenlerin üzerine düşmesi muhtemel kocaman bir tabelayı iple tutturmuşlar, her an kopabilir ve bir faciaya yol açabilir. Günlerdir kendi kendimize söyleniyoruz. Bazı arkadaşlar da ‘‘Adamların hakkı var, inşaat yapacaklar’’ diyerek bizi yatıştırmaya çalışıyorlar. Şehrin en kalabalık yerinde, günün 24 saati, yaz kış demeden bina yıkıp, doğru dürüst hiçbir önlem almadan bina yapmak acaba hangi hak kapsamına giriyor? Diyeceksiniz ki, kim kurallara uyuyor da, o adamlar uyacaklar? İşte zaten sorun da burada. ??? İstanbul’un çukurlarına düşen, tümseklerine takılıp kolunu, bacağını kıran insanlar, ilkel şehircilikten nasiplerini alıyorlar. Peki, o kolu bacağı kırılan ya da kırılması muhtemel olan yurttaşlarımız kimin nesidir? Onlar da bir başka yerde başka kuralsızlığın mutlaka temsilcileridir. Ne ise halin öyle görünüyor falin derler ya işte tam öyle. Başa dönersek, bu ülkeye demokrasi geldi mi? Hayır gelmedi. Parlamenter rejimin kurulması, çok sayıda partinin seçimlere katılması tabii ki bir şeydir. Ancak her şey değildir. Aslolan çok partili rejimin, aynı zamanda demokratik bir rejim olabilmesidir. Bizde bir kere, toplumun bir kesimi zaten çok partili rejimin zararlı olduğunu düşünüyor. Türkiye’nin böyle bir sisteme henüz geçecek çapta olmadığını söylüyor. Böyle düşündüğü içindir ki, demokrasi karşıtı eğilimleri destekliyor, çözümü oralarda arıyor. Geri kalan kesimi de zaten demokrasi alışkanlığına sahip değil. AKP’nin de demokrasiyi içine sindirmediği bir gerçek, diğer siyasi güçler de onlardan geri kalır durumda değil. ??? Ülkemizde siyasi partilerin hepsi lider odaklı partiler. Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu zaten demokrasinin önünü kesmek için askeri darbe ortamında hazırlanmışlardı. Bugüne kadar da bu kanunları değiştirmek mümkün olmadı. Hiçbir siyasi parti böyle bir FAHİR ERDİL’i 4 Mayıs 2006 günü kaybettik. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Erdil’in cenazesi 5 Mayıs 2006 Cuma günü öğle namazının ardından Ataköy 5. Kısım Camii’nden alınarak Aşiyan Mezarlığı’ndaki Aile Kabristanı’nda toprağa verilecektir. Fahir Erdil’e Tanrı’dan rahmet, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ ihtiyaç içine girmedi. Çünkü onların alıştığı yönetim sistemiyle 12 Eylülcülerin yaklaşımı arasında esasta bir farklılık yoktu. AKP’nin son günlerde giderek hırçınlaştığını, demokrasi karşıtı istekleri güçlendirecek bir eğilim içine girdiğini görüyoruz. Şemdinli’den bu yana AKP tam anlamıyla eğik düzlem vaziyetinde, yokuş aşağı gidiyor. Olanları burada tekrar etmeye gerek yok. Hırçınlık da bu çaresizliğin işareti mi? ??? Demokrasi zor zanaat. Türkiye’de demokrasiyi kararlılık ve tutarlılıkla savunmak ise hepsinden zor. Çünkü, demokratik bir kültür ve alışkanlık olmadığı için, herkes kendine demokrat, karşı tarafın ise gözünü çıkarmaya yatkın. Bu nedenle de ülkemizde demokrasinin gelişmesi, kökleşmesi kolay iş değil. Bizim işimiz ise daha zor. Bu doğrultuda giderse Türkiye’yi epeyce zor günler bekliyor. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle