27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MAYIS 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kuru fasulyeci lokantası yapılacak Mustafa Necati’nin evi için iki soru önergesi verildi 7 Tarihi ev Meclis’e taşındı ANKARA YALOV A (Cumhuriyet) CHP, Kurtuluş Savaşı kahramanı ve ilk Milli Eğitim bakanlarından Mustafa Necati’nin Mithatpaşa Caddesi’ndeki evinin, kuru fasulyeci Hüsrev Lokantası’na kiralanmasını Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un yanıtlaması istemiyle verilen iki soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, ‘‘Mustafa Necati’nin değil evinin, en ufak eşyasının bile saklanması gerekirken Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu büyük değeri kiraya verecek kadar paraya gereksinim mi duymaktadır’’ derken CHP Yalova Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem İnce de ‘‘Atatürk’ün ‘İşte benim Milli Eğitim Bakanım’ dediği Mustafa Necati Bey’in adını taşıyan bir eğitim fakültesinden mezun olmuş, onun düşüncelerine, eğitimdeki ideallerine inanmış biri olarak böylesi bir işgüzarlığın nedenlerini öğrenmek istiyorum’’ dedi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Mustafa Necati’nin Hasan Âli Yücel ile Türkiye’de Milli Eğitim Bakanı denilince akla gelen iki isimden biri olduğuna dikkat çeken ve bu kiralamanın gerekçesini soran Gazalcı, önergesinde Koç’a şu soruları yöneltti: ‘‘Başta yeni abece olmak üzere Kültür Bakanlığı döneminde eğitim ve kültür tarihimizde çok önemli reformlar yapan Mustafa Necati’nin evi niçin müze ya da kültür evi yapılmadı da 49 yıllığına kiraya verildi? Bakanlığımızın bu büyük değeri kiraya verecek kadar paraya gereksini mi vardır?’’ GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Hidrosu Kalsın, Nükleerini Yapalım... Sinoplular, şehirleri ile övünürken Atatürk’ün ‘‘Ne olurdu Sinop’un yarı güzelliği Ankara’da olsaydı’’ sözlerini anımsatmadan edemiyorlar. Şehirlerinin ayrıcalığını vurgulamak için de ‘‘Karadeniz’in büyüsü’’ demeyi yeğliyorlar. Ama, nükleer santral yapımı için Sinop’un seçilmesi ne yazık ki hem doğal güzelliklerin hem de büyünün bozulacak olması tehlikesini içermekle kalmıyor, Sinopluların sağlıklarına da tehdit oluşturuyor. Oysa Sinop, merkezi ve çevre ilçeleriyle turistik bir çekim noktasına dönüşmenin hayallerini gerçekleştirme uğraşı içinde. Örneğin Arkeoloji Müzesi kısa bir süre önce açılmış. Sergilenen yapıtlar arasında dünyanın ilk sikkeleri olan paralardan, Hıristiyan dünyasının ilgisine sunulan en eski ikonalara kadar değerli nesneler var. Kazılardan çıkarılan çanak, çömlek ve vazolar arasında, hiç zarar görmeden, yapıldıkları gibi kalabilmiş olanların çokluğu dikkati çekiyor. Boyabat ilçesi ise kalesi ve yerel mimarlık örneği olan çok sayıdaki evi ile turizm beldesi olmaya çalışıyor. Kaleye çıkan gizli tüneller ve yeraltı şehrindeki kazılar sürdürülerek yerli yabancı turistler için hazırlanıyor. Bütün çalışmalar turizmi endüstrileştirme amacına yönelikken bu gelişmeyi baltalaması kaçınılmaz olacak nükleer santral yapımı bir kara buluta dönüşüyor. Gezebildiğimiz Boyabat ve Durağan ilçeleri, toprak yapısı bakımından Türkiye’nin pirinç ve tuğla üretiminde önde gelen kesimler. Nükleer santralın ilin bu önemli gelir kaynağını, uyandıracağı kuşkular nedeniyle engellemesi de söz konusu ediliyor. ??? Boyabat’ta Kızılırmak üzerinde bir hidroelektrik santralı yapılması 1960 yılında gündeme gelmiş ve temeli de atılmış. Ama yüzde 60 oranında gerçekleştirilmiş. Ödenek ayrılmadığı için de yarıda kalmış. Yarıda kalmış ama binlerce Boyabatlıyı da yerinden yurdundan etmiş. Bunların büyük çoğunluğu kendilerine yapılan baskılar sonunda yurdun çeşitli yerlerine savrulmuşlar. En kalabalık gruba da Hatay yolları görünmüş. Başlanılan hidroelektrik santralı yarıda bırakılmışken biraz uzağına nükleer santral yapılmaya kalkışılması, Türkiye’nin kara mizah örneklerinden bir yenisini oluşturuyor. Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapılarak Sinopluların görüşleri bile sorulmadan ortaya atılıvermesi ile ayrı bir özellik de taşıyor. ??? Sinoplular ikinci kez başlarına gelecek tehlikenin tedirginliği içinde. Yıllar önce sahillerinde bulunan atık varillerinin sağlıklarına ve çevreye verdiği zararı bir kez daha yaşamak istemiyorlar. Dranaz mevkiinde üstü açık dört duvar arasına gömülerek imha edildiği sanılan varillerin çevredeki çamlara verdiği zarar, kuruyan ağaçlardan kesilenlerin toprak üstünde görünen bölümlerinden anlaşılıyor. Yeraltı suları ya da yağmur akıntıları ile aşağılara sürüklenen atık kalıntılarının insanlara verdiği zarar ise kulaktan kulağa anlatılıyor. Şayet proje gerçekleşirse kayıtlara ‘‘Türkiye’nin en kuzey noktası’’ olarak geçmiş olan İnceburun Yarımadası, Yalancıgerme mevkiinde yükselecek santral nedeniyle ayrı bir sıfat daha kazanacak. Sadece insanlar değil, balıklar ve foklar da yerlerinden yurtlarından edilmiş olacaklar. ŞEHİR PLANCILARI YARGIYA GİDECEK Mimarisi korunacakmış MURAT KIŞLALI GEREKÇE SORULDU ültür ve Turizm Bakanlığı’nca 49 yıllığına kiraya verilen Mustafa Necati Evi’nin şartnamesinde, mimari özelliklerinin korunacağı ibaresi yer alıyor. Kütüphane yapılması planlanırken kuru fasulyeci olacak evi, dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay (üstte) restore ettirmişti. K CHP Yalova Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem İnce, önergesinde ‘‘İhale çıkarılarak kiralanan konutun, Cumhuriyet tarihimizin en seçkin tarihsel kişiliklerinden birine ait olduğu ve tarihi bir miras olduğu bakanlıkça kabul görmemekte midir? Yapılan ihalenin iptal edilerek bir an evvel bu konutun Mustafa Necati’nin tarihsel kişiliğine uygun bir amaçla kullanılması için neler yapacaksınız? Özel olarak öğrenmek istiyorum: Mustafa Necati kimdir? Sizin için neyi ifade ediyor’’ diye sordu. Hüsrev kuru fasulyecisine 49 yıl için 150 bin YTL’ye ‘kiralanan’ Mustafa Necati Evi’nin şartnamesinde, özgün mimari özelliklerin ‘olabildiğince’ korunacağı ibaresinin yer alması soru işaretleri yarattı. Şehir Plancıları Odası Başkanı Buğra Gökçe‘‘İncelettiriyoruz, gerekirse iptali için yargıya başvuracağız’’ derken, Ankara Şube Başkanı Zafer Şahin, ‘‘Müze veya kütüphane olarak kullanılmalıydı’’ diye konuştu. Gazetemiz yazarı Işık Kansu’nun yayını üzerine, eski Kültür ve Turizm Bakanı İstemihan Talay tarafından restore ettirilerek kütüphane olarak kullanılmak üzere hazırlanan Mustafa Necati Evi, AKP döneminde tahsis ihalesine çıkarıldı. Cumhuriyet’e ulaşan şartnameye göre 920 metrekaresi kapalı olmak üzere 1230 metrekarelik binaya 1 milyon 603 bin 238 YTL ’lik harcama yapılacak. Hazırlanan proje ve düzenlenen raporlar, Ankara Koruma Bölge Kurulu’na sunulacak. Şartnamede ‘‘Özgün mimari özellikler olabildiğince korunacak’’ ibaresine de yer verilerek, yatırımcıya inisiyatif bırakılması dikkati çekti. Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Gökçe, ‘‘Kültür ve Turizm Bakanlığı pek çok tahsiste mevzuata aykırı işlem yapıyor. Bu tahsisin şartnamesinde de ‘Özgün mimari özellikler olabildiğince korunacak’ ifadesi yer alıyor. Burada böyle bir ibare olmaması lazım, bu durumda yatırımcının insafına bırakırsanız ‘Uygun olmadı, olamadı’ der, böyle bir şey kabul edilemez’’ diye konuştu. Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi Başkanı Zafer Şahin de şunları söyledi: ‘‘Lokanta yerine tarihi özelliğine uygun işlevlendirilmesi daha doğru olurdu. Mustafa Necati Evi tarihsel nitelikli bir ev, burası değerlendirilirken bir müze veya kütüphane yapılabilirdi. Bundan sonraki süreçte, yatırımcının projelerde ne tür değişiklikler getireceğine dikkat edilmeli.’’ (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) ULAŞTIRMA BAKANLIĞI’NA YETKİ ‘Çıkar tezgâhı’ suçlaması ? Karayolları Genel Müdürlüğü’nden Ulaştırma Bakanlığı’na yetki devrine ilişkin yasa Genel Kurul’da kabul edildi. Görüşmeler sırasında Anavatan Partili Özdoğan, öneriyi veren AKP milletvekilinin otomotiv şirketi olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak’ın Karayolları Genel Müdürlüğü’nün bazı yetkilerinin Ulaştırma Bakanlığı’na devriyle ilgili yasa önerisi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Görüşmeler sırasında ‘‘Karayolları’ndan kötü kokular geldiği’’ vurgulandı. Anavatan Partisi Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan, ‘‘AKP iktidarı çıkar tezgâhıdır. Ulaştırma Bakanlığı’nda siyasi nüfuz kullanmak bu bakanlığın koridorlarında at oynatmak, birilerine kolay geliyor olabilir. Kanun teklifini veren milletvekili arkadaşımızın otomotiv ve ulaştırma şirketi olduğunu biliyoruz’’ dedi. Yasayla, Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesindeki makine ve teçhizat Ulaştırma Bakanlığı’na devredilecek. Ulaştırma Bakanlığı nakliye sektörünün ağırlık ve boyut denetimi, araç muayenesi ve muayene istasyonlarının denetimini de üstlenecek. Genel kuruldaki görüşmeler sırasında CHP’li Hakkı Ülkü, önerinin asıl gerekçesinin özel sektör gruplarının kendilerine ayrıcalıklı muamele yapılmasının kolaylaştırılması isteği olduğunu söyledi. oerinc?cumhuriyet.com.tr Dünya Çerkes Birliği, ‘Barış ve kardeşlikler pekişsin, barış rüzgârları ‘savaş’ sözcüğünü bütün dillerden silsin’ çağrısı yapmıştı. Dünya Çerkesleri geliyor 1991’de kurulan Dünya Çerkes Birliği’nin Rusya toprakları dışındaki ilk genel kurulu 6 Mayıs’ta İstanbul’da yapılacak. Dünyada en çok Çerkesin yaşadığı ülke Türkiye MİYASE İLKNUR Anayurtları Kuzey Kafkasya’dan 19. yüzyılda sürgün edilen ve dünyanın birçok ülkesine dağılmış olan Adigey ve Abhaz halklarını Kafkasya’da bir araya getirmek amacıyla kurulan Dünya Çerkes Birliği’nin (DÇB), Rusya toprakları dışındaki ilk genel kurulu 6 Mayıs’ta İstanbul’da. 1991’de eski Sovyetler Birliği’ne bağlı KabartayBalkar Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Nalçik’te kurulan Dünya Çerkes Birliği’nin 7. Genel Kurulu nedeniyle 7 ülkeden Adigey ve Abhaz delegeler, Türkiye Çerkeslerinin ev sahipliğinde İstanbul’da bir araya gelecek. Küçükbakkalköy’deki Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde yapılacak kurula Türkiye dışından Ürdün, İsrail, Suriye, Almanya, ABD ve Hollanda’nın dışında Rusya Federasyonu’na bağlı cumhuriyetlerdeki Çerkesleri temsilen de Abhazya, Adigey, KabartayBalkar, KaraçayÇerkes cumhuriyetleri, Kıyıboyu Şapsığ Bölgesi, Moskova, Petersburg, Krasnodar’dan temsilciler katılacak. Kuruluş süreci 1989’da başlayan DÇB, 21 Ekim 1989’da başlayan ve bir hafta süren uluslararası ‘‘Sürgünün 125. Yılını Anma Toplantısı’’nda, ‘‘Bir dünya oluşturalım, bu dünyada halklar arasındaki barış ve kardeşlikler pekişsin, barış rüzgârları ‘savaş’ sözcüğünü bütün dillerden silsin’’ çağrısı yapılmıştı. 1920 Mayıs 1991’de yapılan ilk kongrede DÇB kuruldu. Kafkasya ve Kafkasya dışındaki Çerkes rensel değerleri, Çerkesin yaşadığı ülkelerin yasa ve geleneklerine saygı duymayı temel ilke olarak kabul etmektedir.’’ 142 yıl önce Kafkasya’dan sürgün edilen Adige ve Abhazlar, Osmanlı topraklarına doğru çıkılan ve göç yolunda binlerce kayıp verilmesine yol açan çileli yolculuğa kendi dillerinde ‘‘İstanbulako’’ adını vermişlerdi. İstanbul o kuşak için gurbet anlamayı içselleştirmiş olduğunu gösteriyordu. DÇB’nin gündeminde çifte vatandaşlık ve dönüş hakkının sağlanması yönünde çalışmak, Kafkasya’da spor müsabakaları düzenlemek, AdigeAbhaz kökenli iş ve meslek adamları ile aydınları bir araya getirmek, geniş bir ‘‘Çerkes Tarihi’’ yayımlamak bulunuyor. Kafkasya geçen yüzyıllarda Avrupa’nın büyük güçlerinin emperyal rekabetine sahne olmuştu. Çarlık Rusyası’nın sıcak denizlere açılma politikasının ilk hedefi olan Karadeniz kıyılarında yaşayan Adige ve Abhaz halkları, bu emperyalist rekabetin kurbanı oldular ve yüzde doksana varan oranda yurtlarından sürgün edilerek Osmanlı İmparatorluğu’na gönderildiler. 1864 ve 1878 sürgünleri sonucunda Kuzeybatı Kafkasya halkları neredeyse bütün olarak Osmanlı topraklarına taşınmış ve dağınık biçimde yerleştirilmişlerdi. Adige ve Abhazlar 1918 sonrasında eski Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulan Türkiye, Ürdün, Suriye, İsrail, Yugoslavya devletlerinin yurttaşları oldular. Matsakis Türkiye’de ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Rum Milletvekili Matsakis Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Genel Kurul Toplantısı’na katılmak üzere Türkiye’ye geldi. Atatürk Havaalanı’nda konuşan Matsakis, ‘‘Türkiye’nin AB’ye girmesi için Türklerle konuşacağım’’ dedi. Matsakis, ‘‘Bence Türkiye’nin en büyük sorunu ordudur. Generaller kışlaya dönmeli’’ diye konuştu. Havalimanında Rum kesimi bayrağı açan Matsakis daha sonra Ankara’ya giderek TBMM’deki toplantıya katıldı. Türk askeri yetkililerinin cep telefonunu bloke ettiğini iddia eden Matsakis, Türk askerinin adadan çekileceğini ve ‘‘adanın özgür’’ kalacağını söyledi. AP milletvekili Vural Öger ise gazetecilere ‘‘Bu adamı ciddiye almayın. Türk karşıtları bile bunu ciddiye almıyor’’ dedi. ÖZDOĞAN’DAN UYARI Özdoğan da ‘‘çıkar tezgâhı’’ kurulduğu uyarısında bulundu. Özdoğan, sorularımızı yanıtlarken ‘‘Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yeterli bütçesi yoksa yeterli bütçe ayrılabilir. Böyle bir durumda, özellikle Ulaştırma Bakanlığı’na yetki devredilmek istenirse bazı soru işaretleri akla gelir. Teklif sahibi, Çankırı milletvekili Tevfik Akbak’ın otomotiv ve ulaştırma şirketi olduğunu biliyorum. Taşımacılık işiyle uğraşıyor. Ulaştırma Bakanlığı bazı işleri özel şirketlere verecek. Bu tezgâhın altyapısı bu yasayla yapılıyor. AKP hükümeti içinde birileri taşımacılık sektöründe yaşanacak dönüşümü istismar etmek peşinde olabilir. Karayolu taşımacılığından kötü kokular geliyor.’’ Hastalara umut oldu ? İstanbul Haber Servisi Böbrek hastası çocuklara yardım amacıyla Türk Böbrek Vakfı tarafından yürütülen ‘‘Bir ışık da sen tut’’ kampanyasının tanıtımı dün Bahçelievler’deki Türk Böbrek Vakfı’nda gerçekleşti. Toplantıda konuşan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, ‘‘Umut tişörtleri ismini verdiğimiz tişörtlere çok sayıda tasarımcı, karikatürist, ressam ve fotoğraf sanatçısı destek verdi’’ dedi. 20 YTL’den satışa sunulan tişörtlerin geliri böbrek hastalarının tıbbi harcamalarında kullanılacak. ÇERKES SÜRGÜNÜ ? Toplantıya Ürdün, Suriye, İsrail, Almanya, Hollanda ve ABD dışında Rusya Federasyonu’na bağlı Abhazya, Adigey, KabartayBalkar, KaraçayÇerkes cumhuriyetleri, Kıyıboyu Şapsığ Bölgesi, Moskova, Petersburg, Krasnodar’dan AdigeAbhaz temsilciler katılıyor. derneklerinin temsilcisi kurucular, kuruluş amacını şu mesajla açıkladılar: ‘‘19. yüzyılda yaşanan kanlı savaşlar sonucu Adige, Abhaz ve Ubıh halkları yüzde 90 oranında anavatanlarından sürgün edilerek dağıtıldı. Bu halkların tarihi topraklarına dönüş hakkının kazanılması, kazanılan bu tarihi hakkın süratle kullanılması yoluyla asimilasyon ve kültürel yokoluşun önlenmesi gerekmektedir. Dünya Çerkes Birliği barış, hümanizm, demokrasi, insan hakları gibi evmına geliyordu. Aynı İstanbul 6 Mayıs günü barışa, dayanışmaya tanıklık eden DÇB toplantısına ev sahipliği yapıyor. DÇB’nin İstanbul toplantısı TürkRus dostluğu açısından da önem taşıyor. Rusya Federasyonu, kendi topraklarında kurulmuş bir organizasyonun genel kurulunu dünyada en çok Adige ve Abhaz’ın yaşadığı Türkiye’de yapmasına onay verirken Türkiye de uluslararası bir toplantının kendi topraklarında yapılmasına izin vererek çok kültürlü bir ülke ol BARIŞ ÇAĞRISI ‘DİNGO’NUN AHIRI MI? İbrahim Özdoğan, ‘‘AKP iktidarı bir çıkar tezgâhıdır ve halkımız bunu görmüştür’’ deyince, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin sert tepki gösterdi. Şahin, ‘‘Terbiyesizlik yapma, burası Dingo’nun ahırı mı’’ diye bağırdı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise Özdoğan’ın eleştirilerinin ‘‘hayal mahsulü’’ olduğunu söyledi. Yıldırım, ‘‘Bu, tamamen teknik bir düzenlemedir. 800 bin sektör temsilcisinin ısrarlı talebidir’’ dedi. BAŞSAĞLIĞI Vakfımızın kurucu üyesi Onursal Başkanımız Ferit Oğuz Bayır’ın kızı kaybettik. Ailesinin ve dostlarının acısını paylaşır, başsağlığı dileriz. KÖY ENSTİTÜLERİ ve ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI DİLEK BAYIR’ı CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle