19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Gelecek AKP’nin TBMM’den çıkardığı sosyal güvenlik şeyi (onlar, o şeyin ‘reform’ olduğunu öne sürüyorlar) günlük yaşantımıza ve geleceğimize nasıl mı yansıyacak? Bu konuda CHP’nin son ‘‘Ekonomi Bülteni’’nde somut bilgiler var, gelin bir göz atalım: ‘‘ Ortaokul mezunu bir memur, bugün emekliye ayrıldığında 591 YTL, AKP’nin yeni sistemine göre ise 481 YTL emekli maaşı alabilecek. Lise mezunu bir memur, 30 yıl çalıştıktan sonra 621 YTL, AKP’nin yeni sistemine göre ise 494 YTL emekli maaşı alabilecek. Üniversite mezunu bir kişi bugün otuz yıl devlette çalışıp emekli olduğunda 777.68 YTL emekli aylığı alacak, ancak bu kanun çıktıktan sonra, aynı koşullarda 520 YTL emekli aylığı alabilecek. 15 yıl bu yasa öncesi sisteme göre çalışmış bir mühehdis, 10 yıl daha çalışıp AKP sistemine göre emekli olmaya kalkarsa bugüne kadar yürürlükte olan sisteme göre, yüzde 20 gelir kaybına uğrayacak. 10 yıl bu yasa öncesi sisteme göre çalışmış bir öğretmen ise, 15 yıl daha çalışıp AKP sisteminden emekli olmaya kalkarsa, bugüne kadar yürürlülükte olan sisteme göre, yüzde 26 gelir kaybına uğrayacak. Eskiden emekli aylıkları çok düşmesin diye bir alt sınırı vardı. Bugüne kadar devlet vatandaşına ‘Bu alt sınırın altına düşerse, üstünü tamamlarım, bunun altına düşmeyecek’ diyordu. Yeni yasa ile AKP bunu kaldırdı.’’ Recep Tayyip Erdoğan’ın özlemle dillendirmeye başladığı o ‘‘gelecek’’ gerçekten her açıdan çok karanlık olacak... Mesajlı kitap SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU 1 Mayıs, 1 Mayıs... Türkiye İstatistik Kurumu’na göre işsiz sayısı 2.7 milyon. Bu demektir ki, işsiz sayısı en az 2.7 milyon... 1 Mayıs, 1 Mayıs... Türkİş’in raporuna göre, ‘‘ülkemizde, örgütlenme ve toplu pazarlık hakları konusunda yasal bir çerçeve bulunsa bile, çoğu zaman bu haklar kâğıt üzerinde kalıyor ve örgütlenme nedeniyle işten atılmalar artan oranda karşımıza çıkıyor.’’ 1 Mayıs, 1 Mayıs... İlerici, devrimci olduklarını iddia eden kimi sendikacılara göre bile piyasacılık artık insanlık için tek çıkar yol, mülkiyetin kimin elinde olduğu ise önemsiz bir ayrıntı... 1 Mayıs, 1 Mayıs... Brüt aylık asgari ücret 531 YTL, Türkİş’e göre açlık sınırı 569 YTL. 1 Mayıs, 1 Mayıs... 2005 İnsani Kalkınma Raporu’na Bayram günü göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 24’ü günde 4.30 doların altında yaşıyor. 1 Mayıs, 1 Mayıs... UNICEF’e göre, nüfusun yaklaşık üçte birlik bölümünün koşullarının daha kötüleşmesi sonucunda, ortada yirmi yıldan bu yana azalmayan ileri düzeyde bir eşitsizlik var. 1 Mayıs, 1 Mayıs... Yalnızca iç borç 2002’de 91.7 milyar dolardı, başımızdaki pazarlamacıların sayesinde bu rakam ikiye katlanarak 183.5 milyar dolara ulaştı... 1 Mayıs, 1 Mayıs, işçinin, emekçinin bayramı... Sağlık, sosyal güvenlik, haberleşme, eğitim ve tüm kamusal hizmetler özelleştiriliyor. Her gün, ama her gün hayatımızı satın almak zorunda kalıyoruz. 1 Mayıs’ta da... Şekerİş eyleme başlıyor Önce bir saptama: ‘‘Bugün ülkemizin yıllık şeker ihtiyacı (güvenlik stokları dahil) 2.5 milyon ton civarındadır. Ancak bunun çok altında şeker üretilmesine rağmen stoklar oluşmaktadır. Bunun temel nedenleri; yurda çok miktarda kaçak şeker ve tatlandırıcı girişinin yapılması, yurtiçinde kaçak şeker ve tatlandırıcı üretim ve satışı, kimyasal tatlandırıcıların resmi ithalatının 13 kat artmış olması, nişasta bazlı şekerlerin kotasının yüksek belirlenmesidir.’’ Bu ortamda ne mi yapılıyor? Birim üretim maliyetleri düşük, kâr oranları yüksek Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikaları özelleştiriliyor. Şekerİş Sendikası, bu fabrikaların özelleştirilmesi halinde; kamu şeker fabrikalarının maliyetlerinin yükseleceğini, pazar avantajlarını kaybedeceklerinden şeker satmalarının zorlaşacağını, yanlış şeker politikaları yüzünden 15 ile 18 arasında fabrikanın kapanmak zorunda kalacağını savunuyor. Şekerİş, şeker fabrikalarımız batmasın diye eyleme başlıyor... Şekerİş’e destek, vatan borcudur. Ankara Üniversitesi’ne bağlı Yabancı Diller Yüksekokulu’ndaki öğrencilerin okudukları ‘‘Pathfinder’’ adlı İngilizce dil kitabıyla sorunları var. Kitabı, kültür sömürgeciliğinin bir örneği olarak görüyorlar: ‘‘Pathfinder (Sayfa 1921): Bir küçük köylü kızının fotoğrafının konulduğu sayfada Kapadokya’da mağarada yaşayan insanlarla yapılan röportaja yer verilmiş. İnsanlarımız, 20 yıldır böyle yaşadıklarına, mağaraların kışın ılık, yazın serin olduğuna ilişkin şeyler söylüyorlar. Burada fakirlik kabullenilmişlik içerisinde verilirken asıl mesaj arka sayfada belli oluyor: Amerikalı ya da İngiliz oldukları ve orada eğitim aldıklarını tahmin etmekte zorlanmadığınız bir grup gencin fotoğrafı ile karşılaşıyorsunuz. Hemen yanlarında hobilerin gösterildiği bir grafik var. Bilgisayar oyunları, satranç, model yapımı, resim... Mesaj açık: İşte bir yanda sizin düzeninizin yetiştiremediği kız çocuğu, öbür yanda bizim düzenimizin yetiştirdiği geleceği parlak gençler...’’ Öğrenciler, duydukları kaygıları öğretim üyelerine bir mektup ile ilettiler. Kendilerine yabancı, ‘‘ öğrenciyi adeta pop kültürün tutsağı, kariyerinden başka hiçbir sorumluluğu düşünmeyen bireyler yetiştirmeye odaklı’’ bu tür kitapları okumak istemediklerini bildirdiler. Gençler, mektuba verilecek yanıtı bekliyorlar. İtalyan Baharı ‘‘Bu parlamento, 25 Nisan (Faşizmden Kurtuluş Bayramı) ile 1 Mayıs (İşçi Bayramı) arasında görevi devralıyor. Meclis Başkanlığı'na seçimimi, işçilere adıyorum!'' Yeni Meclis Başkanı Fausto Bertinotti, devirteslim konuşmasını işte bu sözlerle açtı. İtalyan sağında şok yaratan Bertinotti'nin ifadeleri, Prodi başkanlığındaki merkez sol koalisyon ortaklarının ise alkış tufanına boğuldu. Soğuk Savaş sonrası dönemin en kutuplaşmış seçimlerinden çıkan İtalya'daki elektrikli atmosfer; Meclis Başkanlığı seçiminin yapıldığı parlamento oturumunda da kendisini hissettirdi. Soğuk Savaş yıllarında Batı Avrupa'nın en güçlü ve en büyük komünist partisi olan ‘‘PCI''nın, sosyal demokratlaşmayı reddeden kolu Yeni Komünist Parti'nin lideri olan Bertinotti; Meclis Başkanlığı koltuğuna oturan ‘‘ilk komünist'' değil. Geçmişte bu makama Nilde Jotti, Giorgio Napolitano gibi başka ‘‘komünistler'' de gelmişti. Ülkeyi geren ‘sağ revizyonizm' Bertinotti'yi sıradışı kılan ‘‘kızıl geçmişinden'' çok, Berlusconi sağının ‘‘rezvizyonizmi'' oldu. ‘‘Direnişçilerin bayramı 25 Nisan'a'' mesela, sürekli olarak saldıran ve bu bayrama tavır alan İtalyan sağcıları için; Meclis kürsüsünde ilk günden bir ‘‘25 Nisan diskuru'' ile karşılaşmak ‘‘soğuk duş'' etkisi yarattı. Medya patronu Berlusconi ve müttefiklerinin, yıllardır pompaladıkları ‘‘antisol propagandaya'' maruz kalan İtalyan siyaseti, şimdi cumhuriyetin demokratik referanslarına geri dönüyor. Olan biten bundan ibaret. Ancak bu ‘‘geri dönüş'', bambaşka bir tarih sürecine ya da evresine girdiklerini düşünen İtalyan sağcıları için hazmedilmesi güç bir lokma. Bertinotti'nin ‘‘öcüleştirilmesinin'' baş nedeni bu. Rafine, şık, kültürlü, ‘‘iyi bir hatip'' olarak tanınan Fausto Bertinotti; İtalyan siyaset çevrelerinde aslına bakarsanız ‘‘kaşmir sol'' olarak tanımlanıyor. Fransızların hani şu ‘‘havyar solu'' ya da ‘‘şampanya solu'' dedikleri türden... Eski bir sendikacı olmasına rağmen Bertinotti; ‘‘köşe dönmeci'' Berlusconi sağcılarından daha köklü bir burjuva ortamdan geliyor gerçekte. Kendisi gibi giyimli, kuşamlı, havalı bir karısı var. Popüler ‘‘talk şov'' programlarının da yıllardır ‘‘reytingi yüksek'' konukları arasında yer alıyor. Yani öyle yeraltından falan çıkmıyor. ‘‘Meclis Başkanlığı mücadelesinde'' rakibi Massimo D'alema'yı da beceriyle devre dışı bırakan Bertinotti'nin, oturduğu koltuğun hakkını vereceğinden kimse kuşku duymuyor. ‘‘Direniş Bayramı'' ve işçilerden başka, Meclis'in açılış konuşmasında Vatikan'ın yumuşak karnı ‘‘laikliğe'' de vurgu yapan Bertinotti; ‘‘sivil toplumla kurumlar arasında açılan uçuruma'' dikkat çekiyor. Ve başkanlığı altındaki parlamentonun ilk önceliğini, bu ‘‘uçurumu yok etmek'' olarak tanımlıyor. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Sosyal Güvenlikte Yeni Düzenlemeler: (Sosyal Güvenlik Kurumu) ‘‘Sosyal Güvenlik Reform Paketi” içinde yer alan ve uzun süredir kamuoyunda tartışılan ve eleştirilen yasalardan ilki, TBMM'de görüşülüp, 5487 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Yasası olarak kabul edilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Yasası, Cumhurbaşkanının onayından sonra Resmi Gazete'de yayımlanması ile, ‘‘yayımı tarihinde yürürlüğe” girecektir. Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, 1) Sosyal Sigortalar Kurumu, 2) BağKur, 3) Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, 4) Özel Sandıklar (506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası Geçici Madde 20'ye göre kurulan) tüm malvarlıkları yeni kurulan Sosyal Güvenlik Kurumuna ‘‘kayıtsız, şartsız” devredilecektir. Verilere göre, bu gün Türkiye nüfusunun yüzde 90'ı sosyal güvenlik kurumları kapsamına alınmış görünmektedir. Nüfusun bu yüzde 90'ını oluşturan kesim, sigortalı, iştirakçi, emekli, malul, dul, yetim ve bağımlı aile bireyleri olarak 65 milyon kişi TC Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve BağKur kapsamından çıkıp Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sigortalısı olacaktır. Prodi ilk raundu aldı Senato Başkanlığı'na seçilen Franco Marini de Bertinotti gibi eski bir sendikacı. Hıristiyan Demokratlar'ın sol kanadından gelen Marini'nin de bir ‘‘sendikacı'' olması, Prodi dönemine damga vuracak olan en ilginç gelişmelerden biri. Bu işte bir ‘‘ilk''! Meclis'in iki kanadının başkanlığı da böylelikle, deneyimli iki sendikacıya geçmiş oluyor. İş şimdi Berlusconi'nin Cumhurbaşkanı'na istifasını sunmasına ve Prodi'nin başbakanlığı devralmasına kalmış durumda. Seçimden üç hafta sonra Berlusconi, hâlâ ‘‘yenilgi'' lafını ağzına almış değil. Prodi'yi de kutlamaya yanaşmıyor. Ama ‘‘eli mahkum'', yarın Cumhurbaşkanı Ciampi'ye istifasını verecek. Yaptığı ilk açıklamalara bakılırsa, politikadan çekilmeyecek ve ‘‘Meclis koridorlarında olduğu gibi, Meclis dışında da Prodi'ye karşı'' sert bir muhalefet yürütecek. Öte yandan Ciampi'nin Prodi'ye hemen hükümeti kurma görevini verip vermeyeceği belli değil. Çünkü Ciampi'nin 7 yıllık cumhurbaşkanlığı görevi 18 Mayıs'ta sona eriyor. Prodi'ye başbakanlık görevini Ciampi'nin mi; müstakbel cumhurbaşkanının mı teslim edeceği halen sonuçlanmamış bir tartışma. Prodi, görevi derhal teslim almak istiyor. Berlusconi ise, geçiş döneminde de görevde kalabilmek için, bunun Ciampi'nin yerini alacak yeni cumhurbaşkanı tarafından yapılmasını istiyor. Ciampi'nin ikinci dönem için seçilip seçilmeyeceği de ayrı bir polemik konusu. 9 Nisan seçimlerinden bu yana Berlusconi ile süregiden bilek güreşinin ilk raundunu, Meclis'in iki kanadının başkanlığına da kendi adaylarını seçtirerek Prodi kazandı. Her aşaması olaylı bir şekilde cereyan eden, ‘‘iktidarın el değiştirme savaşında'', Prodi'nin geri kalan raundları da kazasız belasız atlatıp atlatamayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. HARBİ SEMİH POROY Sosyal Güvenlik Kapsamında Bulunan Nüfus Sosyal Güvenlik Kurumları SSK a) Zorunlu Sigortalılar b) İsteğe Bağlı Sigortalı c) Topluluk Sigortalısı d) Çırak Sayısı e) Tarım Sigortalısı T.C. EMEKLİ SANDIĞI A) Memur (İştirakçi) B) Madalya ve Vatani Hizmet C) 65 Yaş aylığı Alanlar BAĞKUR a) BağKur Sigortalısı b) BağKur Tarım Sigortalısı 506 Geç.M.20 .(Özel Sandıklar) TOPLAM Sigortalı Sayısı 6.952.848 6. 181.251 327. 962 47. 918 219.000 176. 717 2.404.091 2.404. 091 3.448.549 2.438. 614 1.009.935 73.412 12.878.900 Aylık Alanlar 4.120.866 4.102.062 18.804 2.679.679 1.534.575 52.647 1. 092.457 1.519. 190 1.311.106 208. 084 74. 367 8.394. 102 Aile Bireyleri 26. 771.763 26.064. 895 706.868 5. 444.240 5.444.240 11.266.245 8.263.712 3.002.533 153.662 43.635.910 TOPLAM 37.845.477 36.348.208 327.962 47.918 219.000 902.389 10.528.010 9. 382.906 52.647 1.092.457 16.233.984 12. 013.432 4.220.552 301.441 64.908.912 BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com Böylece, 5487 sayılı yasa yürürlüğe girdiğinde: 1) 1949 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, 57 yıl sonra, 2) 1946 yılında kurulan‘‘İşçi Sigortalar Kurumu” nu, 1965 yılında devralan Sosyal Sigortalar Kurumu, 60 yıl sonra, 3) 1972 yılında kurulan Bağ Kur, 34 yıl sonra çalışanlarıyla, sigortalılarıyla, iştirakçileriyle, dul ve yetimleriyle ve ayrıca da ‘‘taşınır ve taşınmaz mal varlıklarıyla” birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu'na devredilecektir. 5487 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumları Yasası Geçici Madde 1 uyarınca: Devredilen sosyal güvenlik kurumlarının, ‘‘her türlü taşınır ve taşınmazları, tapuda bu kurumlar adına kayıtlı olan taşınmazları ve hizmet binaları, araç, gereç, malzeme, demirbaş ve taşıtları, alacakları, hakları, borçları, iştirakleri, dosyaları, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtları ve diğer dokümanlar ile birlikte hiçbir işleme gerek kalmaksızın” ve yasanın ‘‘yürürlük tarihi itibarıyla görevleri ile birlikte” Sosyal Güvenlik Kurumu'na devredilecektir. “Devredilen kurumların kullanımında bulunan veya mülkiyeti Hazine'ye ait olup da devredilen kurumlara tahsisli taşınmazlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın kuruma tahsis edilmiş sayılır. Devredilen kurumlar tarafından yapılmış olan sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri, bu kurumların leh ve aleyhine açılmış davalar, icra takipleri Kurum tarafından yürütülür ve bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte kuruma geçer. Devredilen kurumlarla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına; sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri ve davalar dolayısıyla bankalarca verilmiş olan teminat mektupları ile ipotek belgeleri hiçbir işleme gerek olmadan kurum muhatap alınarak verilmiş” sayılacaktır. Böylece, sigortalıların, iştirakçilerin prim ve kesenek ödeyerek sahibi oldukları TC Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ Kur'un bütün malvarlıklarından, yeni kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun ‘‘hizmet gereği ihtiyaç duymadığı” taşınır ve taşınmazları bir yıl içinde satışa çıkarılacaktır. Sonrası, Türkiye nüfusunun yüzde doksanının malı olan bu taşınır ve taşınmazlar özelleştirilen diğer iktisadi kamu kurumları gibi, “kapanın elinde mi kalacaktır?” OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Mayıs www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ ‘‘Acıbakla, 1 yahudibaklası” gibi adlar 2 da verilen ve 3 nohuta benzer 4 meyveleri kaynatıldıktan 5 sonra yenen 6 bitki. 2/ Kırsal 7 kesimde büyük toprakla 8 rı olan, varlık 9 lı ve sözü ge1 2 3 4 5 6 7 8 9 çer kimse... Necati 1 A S T R O F O B İ Cumalı'nın, bir adı A L E V da “Tütün Zamanı” 2 H A R A E C E olan romanı. 3/ ‘‘Tüy 3 İ D A D İ T İ K İ İ Z süz şeftali'' de denilen 4 S A K A T A T bir meyve. 4/ Yaşam 5 AM İ P sal sıvı... Bir çeşit tel 6 S U E R İ K A li bürümcük. 5/ Asya 7 A N A ile Avrupa'yı ayıran 8 K U L U A K O R dağ sırası... İlgi eki. 9 A M O R O F O B İ 6/ Şiirleri şeriata aykırı bulunduğu için Halep'te derisi yüzülerek öldürülmüş ünlü tasavvuf şairi... Kamer. 7/ Dolma yapmak için hazırlanan karışım... Samanla karışık tahıl. 8/ Kendini beğenme, bencillik. 9/ İzmir'in Seferihisar ilçesinde ünlü bir antik kent... Bir nota. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çok küçük doğranmış et, domates, biber ve soğanın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan yemek. 2/ Madenleri yontmada kullanılan çelik araç... Meyveleri şekerle kaynatarak yapılan tatlı. 3/ Sarkaç... Sodyum elementinin simgesi. 4/ Kimi gemilerde baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan ek yapı öğesi. 5/ Anlama yeteneği... Kumar oynanan yere bırakılan para. 6/ ‘‘Eğlenecek bulaman / Gönlümdeki köşk olmasa” (Âşık Veysel)... Bir ilimiz. 7/ Okullarda kâğıt, mukavva, tahta gibi şeylerle yaptırılan çalışmalar... Bir zaman birimi. 8/ Küçük erkek kardeş... İshal. 9/ Bir çift oluşturan şeylerden her biri... Yassı ve büyük yemek tabağı. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle