18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Üstün Hizmet TBMM Başkanı Bülent Arınç, laikliğin yeniden tanımlanmasını önerdiği günlerde ‘‘TBMM Üstün Hizmet Ödülü’’ verilen kişilerin adlarını da açıkladı. Çoğunluğu ‘‘hayırsever işadamı’’ diye bilinen isimlerden oluşan listede bir farklı kişilik dikkati çekiyordu: Prof. Dr. Sabahaddin Zaim. TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne uygun görülen Sabahaddin Zaim kimdir derseniz... İşte onunla ile ilgili birkaç bilgi notu: Bediüzzaman Said Nursi sempozyumlarına bildiriler sunan ‘‘İslam ve İktisat’’ risalesinin yazarı ekonomist. Bir dönem İslam Kalkınma Bankası uzmanlığı yapmış olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün geçmişte elinden tutan ‘‘hoca’’sı. İslam Kalkınma Bankası Yöneticilerini Seçme ve Değerlendirme Komitesi üyesi. İlim Yayma Vakfı, İslami İlimler Araştırma Vakfı ile birçok dinsel kuruluşun çatı örgütü olan (ki bunların yöneticilerinin çoğu AKP milletvekili ve kurucusu olmuştur) Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın kurucusu... İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği’nin (ÖNDER) 2003’te yapılan genel kurulunda konuşan Sabahaddin Zaim’e göre imam hatip okulları sadece mesleki eğitim vermiyorlar, ayrıca ‘‘güzel insan’’ yetiştirmek için kurulmuş bulunuyorlar... Ve son olarak Sabahaddin Zaim’den bir yorum: ‘‘İslam ekonomisinin uygulanması için herkesin hakkına razı olması lazım. İslam ekonomisinin iki belli özelliği var. Faizin uygulanmaması ve zekât. İslam ekonomisinde, bu iki sistem temel taştır. Böyle bir dünyanın oluşması için en güçlü devletlerin bunu kabul etmesi gerekir. Bugün ABD bu sistemi uygulasa o zaman Rusya da uygular. Almanya, Fransa da uygular. Görüyoruz işte, istedikleri zaman istediklerini yapıyorlar. Bir ‘globalizm’ dediler, dünyada estiler. Bugünkü teknoloji araçları ile yapılmayacak şey yok. Yeter ki onlar istesin.’’ (Milliyet, Business17 Kasım 2003) SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Son Kullanılma Tarihi Pek parlatılmış bir ad bulmuşlar: Hem stratejik ortağız, hem vizyonumuz var, hem de bunlar belgeli... ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice geldi gitti, ardında ne idiği belirsiz ‘‘Stratejik Ortak Vizyon Belgesi’’ kaldı yadigâr... Bu belge neyin nesi, kimin fesidir diye CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’e danıştık: Siz hiç duydunuz mu böyle bir belge? Hayır, hiçbir anlamı yok. Böyle bir tabir de duymadık. Bizim bildiğimiz kadarıyla stratejik işbirliği belgesi vardır. Görüşmelerden çıkardığınız sonuç nedir? Bu görüşmede esas odak merkezi, Kuzey Irak’taki PKK’yi tasfiye konusunda Amerika’nın bir adım atmayacağı veya atamayacaksa Türkiye’nin bir müdahalesine yeşil ışık yakıp yakmayacağı idi. Her iki konuda da olumsuz bir sonuç çıktığı belli. Şimdi büsbütün olumsuz bir tabEğitimİş, geçen ekim ayında kuruldu. Daha çiçeği burnundayken Adana, İzmir, Trabzon, Niğde, Uşak, Mersin, Konya, Burdur, Hatay, Samsun, Isparta, Osmaniye, Bursa, Ankara, Balıkesir, Aydın, Edirne, Bilecik, Antalya, Artvin, Kars, Kahramanmaraş, Kocaeli, Manisa, Kastamonu, Bartın, İstanbul, Sıvas, Eskişehir, Gümüşhane, Bayburt, Çanakkale, Muğla, Ardahan, Ordu, Giresun, mel politikaların örtüşmesi lazım. Bizim için en önemli unsur olan terörle mücadelede Amerika somut, elle tutulur bir işbirliğine yanaşmıyor. Türkiye’nin kendi başına terör belasını bertaraf etmesine de sıcak bakmıyor. Öteden beri Amerika, Güney Kıbrıs’ı Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyor. Stratejik ortağınızın temel milli davalarına ters düşerseniz, stratejik ortaklık bunun neresinde? Ortada bir ‘kullanılma’ mı var o zaman? Evet, gerçekten o var. AKP hükümeti, ‘ABD bizi destekliyor’ diye iç politikada kullanacak. Amerika da, dış dünyaya ‘Bak Türkiye benim yanımda. Dostuz, beraberiz, bizi çok seviyorlar’ diyecek. Her iki taraf da istediğini kullanacak, o kadar... TürkiyeABD ‘‘Stratejik Ortak Vizyon Belgesi’’nin son kullanılma tarihine vurulan damga çok açık seçik görünüyor: ‘‘Sifon çekilinceye kadar kullanılabilir.’’ ilkesi toplu sözleşme ve grev haklarını da kapsayan sendikalar kanunu çıkarılmalı. Çağdaş, laik, demokratik, bilimsel ve parasız eğitimi savunan bütün eğitim ve bilim çalışanları ile kol kola, omuz omuza yürümeli. Cumhuriyet’in kazanımlarına ve Atatürk devrimlerine saygı duyan, onu koruyan ve geliştiren, ülkemizin bütünlüğü ve bağımsızlığı temelinde bir anlayışla, birlikte, kardeşçe yaşanmalı.’’ Meclis Başkanlığı Saltanatı! ‘‘Meclis başkanlığı nedir, ne olmalıdır?’’, ‘‘Görevini olması gerektiği gibi icra eden bir meclis başkanında aranan özellik nedir?’’, ‘‘Bu sorumluluğu istismar eden; ‘demokrasinin normlarından’, mecrasından saptıran, kendi kişisel ajandaları için kullanan meclis başkanları ne yapar, nasıl davranır?’’ Elimin altında tam da bu sorulara odaklanan dörtbaşı mamur bir yazı var. Özetle şöyle diyor: ‘‘En iyi meclis başkanı, kimsenin adını hatırlamadığı meclis başkanıdır. (Demokrasinin beşiği) İngiliz Parlamentosu’nda bu görevi üstlenenlere ‘speaker’ denir. meclis başkanının görevi, parlamentonun fonksiyonlarının düzenli bir şekilde yürümesini, yürütülmesini garanti altına almaktan ibarettir. Hepsi bu...’’ Peki ya ‘‘norm dışına çıkan’’ meclis başkanları ne yapar? lo çıkmasın diye Amerika ile Türkiye arasında bir stratejik işbirliği kurulmuş gibi hava yaratılmak isteniyor. Bir stratejik işbirliğinden söz edilebilir mi peki? İki ülke arasında stratejik işbirliğinden bahsedilebilmesi için önce stratejik hedeflerin, te Başkanlığın ‘dayanılmaz cazibesi’ ‘‘Üstlerine hiç vazife olmayan işleri konu edinirler. (Kurumlar içinde kendi isimleri etrafında) paralel bir ‘iktidar üssü’ oluştururlar. Bu mevkiyi (cumhurbaşkanlığı gibi...) başka mevkilerin (sıçrama tahtasına dönüştürmek amacıyla) ‘bekleme odası’ olarak kullanırlar. Kendilerini öne çıkarmak tutkusuyla söyleşiler yapar, konferanslar verir, sempozyumlara başkanlık eder ve ‘din temelli politikalar’ gibi kompetans alanları içine girmeyen projeler üretir, konumlarını kişisel ihtiraslarını beslemek niyetiyle araçsallaştırırlar... meclis başkanlıkları, partilerüstü bir sorumluluk alanıdır. Ne var ki (bu makamı siyasi ikballeri doğrultusunda kullananlar) ufukta bir seçim işareti belirdiğinde bunu sahaya inmek için kullanmakta tereddüt etmiyorlar!’’ Bu yazıyı Türk basınında değil, İtalyan basınında (‘‘Corriere della Sera’’ 22 Nisan 2006) okudum. Konu Bülent Arınç değil, İtalyan Parlamentosu’nun koridorlarında ‘‘meclis başkanlığı üzerinde’’ sürdürülen son kavgalardı! Çizme’nin parlak köşe yazarlarından, diplomat ve tarihçi Sergio Romano yazısında; çiğ iktidar manevraları ve manipülasyonların demokratik kuralların önüne geçtiği bir ülkede, ‘‘meclis başkanlığının’’ nasıl göz göre göre amaç dışı kullanıldığını anlatıyor... Meclis başkanlığının, demokratik teamül ve gelenekler dışına çıkan kullanım biçimini eleştiren yazar; kişisel amaçlar doğrultusunda araçsallaştırılan, istismar edilen makamın paylaşılmaz bir mevkiye dönüştüğünü belirtiyor, bunun başlı başına bir ‘‘demokrasi sorunu’’ olduğuna dikkat çekiyor. Yazarın konuyu ele almasına yol açan neden, meclis başkanlığına Bülent Arınç teknikleriyle ‘‘İlla o koltuk benim olacak!’’ diye talip çıkan iki adayın birbirine düşmesi oldu. Meclis başkanlığının İtalya’daki ‘‘dayanılmaz cazibesinin’’ portresini ortaya koyan yazar, bunun sağlıklı bir ‘‘demokrasi için’’ hiçbir biçimde normal sayılamayacağını hatırlatıyor ve İtalya’daki durumu ‘‘anomali’’ (anormallik) sözcüğüyle tanımlıyor. Eğitimİş Hedefe yürüyor Sakarya, Denizli, Tokat, Kırıkkale ile bu illere bağlı 100’ü aşkın ilçede örgütlenmesini tamamladı. Sıra geldi genel kurul yapmaya. Eğitimİş 1. Genel Kurulu bugün Ankara’da, Türkİş salonunda toplanıyor. Hedef belli, doğrultu belli: ‘‘Bütün eğitim çalışanları, ülkemizin ulusal gelirinden, insanca yaşayabileceği, hak ettiği payı almalı. Okullarımızda, işyerlerimizde şiddetin olmadığı, daha kaliteli, daha demokratik ortamlarda eğitimöğretim yapılmalı. Kamu çalışanlarının ihtiyaç ve taleplerini karşılamaktan çok uzak olan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun yerine, sendikacılığın olmazsa olmaz Ne zaman? Recep Tayyip Erdoğan Bilkent Üniversitesi’nde konuşmuş: ‘‘Benim hasretim şu: İlk Nobel Ödülü’nü ne zaman alacağız?’’ Gaipten haber bekleme hasleti sürdükçe, maalesef alamayacağız. Aman Dikkat! SÖNMEZ TARGAN Türkiye son derece kaygı verici bir zaman tünelinden geçiyor. İçeride esen irtica ve terör rüzgârı bir yana, yakında fırtınaya dönüşebilecek asıl rüzgâr dışarıdan esiyor. ABD Türkiye’yi de içine alan Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) adım adım yaşama geçirebilmek için Irak’ı işgalle yetinmeyip şimdi gözünü İran’a dikmiş görünüyor. Ancak Irak’ta boyunun ölçüsünü alan Amerika bir İran operasyonunun Türkiye’siz olamayacağının bilincine varmış olmalı ki, Türkiye’yi işin içine nasıl sokacağının ince ince hesaplarını yapıyor. Bu hesaplar nelerdir, Türkiye’yi ne gibi tuzaklar bekliyor, bunları bugünden kestirmek zor.. ama unutulmaması gereken bir gerçek varsa, emperyalizmin öteden beri uyguladığı stratejilerin başında provokasyonlar geliyor. Türkiye her an Amerika tarafından bir provokasyona getirilebilir. Çünkü bizde böyle bir provokasyona olanak verecek malzeme başta irtica ve Kürt sorunu olmak üzere bolca var. İrticaya fazla değinmeye gerek yok, ABD irticayı Cumhuriyet tarihimizde ilk kez yaşanan biçimiyle siyasal erkin başına getirmiş bulunuyor. Ama Kürt sorunu sadece Türkiye’yi değil, içinde İran, Irak ve Suriye de olmak üzere patlamaya hazır bir bomba gibi tüm bölgeyi ilgilendiriyor. Ve ABD saydığımız bu ülkelerden hangisinde kendisine karşı bir siyasal tutum bulsa, bizce kullanabileceği en önemli koz Kürt kartı olarak gözüküyor. Türkiye’de de bu kartı daha rahat kullanmasının önemli dayanakları da yok değil. Örneğin Türkiye başını ABD’nin çektiği NATO şemsiyesi altında bir ülke. Ve bu örgüte imza koyduğu kararlarla bağlı. Şimdi buraya dikkat! Sovyetler Birliği’nin yıkılması, sosyalist dizgenin dağılmasından sonra işlevi değişen NATO’nun bir Yugoslavya deneyi var. Yugoslavya’yı parçalayan NATO üyesi ülkeler bu deneyi evrensel kılmak için NATO’nun kuruluşunun 50. yılı olan Mayıs 1999’da Washington’da bir araya geldiler. NATO üyesi ülkelerin devlet başkanları ve hükümet sözcülerinin katıldığı bu toplantıda alınan birçok yeni kararın içinde bizim de imza koyduğumuz bir tanesi var ki son derece tehlike taşıyan bir öneme sahipti. O günlerde basına da yansıyan bu tehlikeli karar Yugoslavya’nın bir parçası olan Kosova olayları da gerekçe gösterilerek özetle şöyleydi: Bundan böyle dünyanın herhangi bir yerinde Kosova benzeri bir soykırım yaşanması durumunda, soykırıma uğrayan topluluktan talep gelsin ya da gelmesin soykırımı yapan ülkeye NATO karışma hakkına (müdahale) sahiptir. (*) Son günlerde Şemdinli ve Diyarbakır’da yaşanan ve özellikle toplumsal bir boyut kazandırılmak istenen olayları düşündükçe insanın usuna ister istemez yukarıda belirttiğimiz NATO kararı gelmektedir. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde son aylarda başta ABD olmak üzere yabancı ajanların cirit attığı gerçeği anımsanınca ‘‘Acaba Türkiye’de de bir Yugoslavya oyunu mu oynanmak isteniyor’’ sorusunu herkese sormak gerekiyor. Biz her türlü egemenlik haklarımızı NATO gibi IMF gibi emperyalist odakların çıkarlarına, hem de antlaşmalarla terk etmişsek kimi kime şikâyet etmeye hakkımız var? Şimdi tekrar başa dönüyorum. ABD İran konusunda Türkiye’den istediği ödünleri alamazsa yukarıda değindiğimiz NATO Antlaşması’ndan da gerekçe bularak Türkiye’de Kürtleri basamak yaparak bir provokasyona girebilir. Bu tezimizi haklı çıkaracak sesler gelmeye başladı bile. DEP’in eski milletvekili Selim Sadak’ın geçenlerde Nusaybin’de yaptığı bir konuşma bu açıdan anlamlıdır. Yer yer tehdit öğeleri taşıyan Sadak’ın bu konuşmasının bir yerinde, ‘‘Sayın Genelkurmay Başkanı’na sesleniyorum, operasyonlar dursun. Çünkü Kürtler yüzlerini başka tarafa çevirecektir. Korkarım o zaman kimsenin yapacağı bir şey olmaz. Ben dahilim.’’ (**) Çevrilecek bu yüz sakın NATO olmasın? Yineliyorum! Son derece kaygı veren günlerden geçiyoruz. Ve her kesime sesleniyorum: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Kürt yurttaşlarımızın demokratik hak ve özgürlüklerini savunalım, ama bunu yaparken emperyalizmin bölgede oynadığı oyunlara, kurduğu tuzaklara düşmeyelim. Anti emperyalist savaşımı tüm bölge halklarıyla omuz omuza ve kardeşçe bir tutum içinde daha da yükseklere taşıyalım. Bunu yaparken her birimize ayrı ayrı görev ve sorumluluklar düştüğünü bir an bile unutmayalım. (*) Bu antlaşmaya Türkiye adına imza atan o dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’dir. (**) 25.04.2006 tarihli Cumhuriyet gazetesi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr İnandırıcı olmanın ilk şartı ‘‘En iyi meclis başkanı, kimsenin adını hatırlamadığı meclis başkanıdır!’’ diyen deneyimli siyaset uzmanı Romano, 23 Nisan konuşmasıyla Türkiye’de günlerdir gündemin başköşesinden inmeyen Bülent Arınç’ı izlese... Acaba ne der? Berlusconi yıllarının Katolik dinci ‘‘Senato başkanını’’ mesela Marcello Pera ‘‘din temelli politika’’ yapmakla yeren; bunun meclis başkanlıklarının kurumsal kimliğiyle bağdaşmadığını, ‘‘makamın kompetans alanı içine girmediğini’’ hatırlatan yazar... Arınç’a ne der? Yorumu size bırakıyorum... Siyasi düşünür Romano’nun yazısı, İtalyanca isimler çıkarıldığında ki ben okura kolaylık sağlamak amacıyla öyle yaptım Türkiye için yazılmış gibi... Benim ilave etmek isteyeceğim nokta sadece şu: Demokratik kuralları, kurumları savunan ve sahiplenenler, önce kendi kurumlarına ‘‘demokratik teamüller ve kurallar doğrultusunda’’ sahip çıkmak durumundadırlar. İnandırıcı olmanın ilk şartı bu. Başka ‘‘bazı kurumların saltanatından’’ bahsedenler, önce kendi kurumlarını bir ‘‘kişisel etki’’ ve ‘‘nüfuz alanı’’ ya da ‘‘siyasi ikbal ve saltanat makamı’’ bir ‘‘paralel iktidar üssü’’ olmaktan çıkarmak durumda. Demokrasinin, laikliğin ne olup olmadığını bize Bülent Arınç öğretecekse, vay halimize! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Nisan www.mumtazarikan.com TAŞOV A KADASTRO MAHKEMESİ Esas No: 1993/84 / Karar No: 2004/17 Taşova ilçesi, Ardıçönü köyü hudutlarında bulunan 111 ada, 6 parsel, 105 ada, 3 nolu parsel hakkında açılan kadostro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda, Mahkememizin 21.07.2004 tarih ve 1993/84 Esas, 2004/17 karar sayılı kararı davacı Orman İdaresi, Müdahil davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş, karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 15.09.2005 tarih ve 2005/5716 esas, 2005/10411 karar sayılı ilamı bütün aramalara rağmen adresleri tespit edilemeyen davalılar Taşova ilçesi, Ardıçönü köyünden Esma Numan mirasçıları Hüseyin, Mahmut, Murat ve Ramazan Numan'a tebliğ edilememiş olup, teblgat yerine geçerli lmak üzere ilanen tebliğ olunur. 19.04.2006 (Basın: 19451) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Eski Mezopotamya'da, 1 basamaklı pi 2 ramit biçimin 3 de büyük tapınak kulesi. 4 2/ Büyük er 5 kek kardeş... 6 Büyümemiş 7 karpuz. 3/ Bir tür otomobil 8 yarışı... Renk 9 renk parlak 1 2 3 4 5 6 7 8 9 tüyleri olan, iri gövdeli bir papağan. 4/ 1 Y E R K Ö P R Ü D İ A N A Galyum elementinin 2 A Z I 3 Z A H T E R İ Ş simgesi... Paylama. AMO R T İ 5/ Şalvarın üstüne gi 4 Ö N P R İ M E N yilen ve önde uzun 5 N Ş A P A iki parçası olan giy 6 Ü Y E A L A N EM si... Eski dilde su. 6/ 7 Sırtta taşınan yük... 8 E Ğ İ N D İ R İ K Kolaylıkla aldatıla 9 S I N I K E T İ bilen. 7/ Türkiye'nin plaka imi... Bir ilimiz. 8/ İçe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu... Bir tür erkek deve. 9/ Bitkisel ya da hayvansal bir maddenin etkili özü... Araba üzerine gerilerek içine saman ya da tahıl doldurulan büyük kıl çuval. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İran'da etkili olan bir eskiçağ dini. 2/ Kaz Dağı'nın antik dönemlerdeki adı... Yemek dışında yenen kuruyemiş gibi şeyler. 3/ Başa takılan elmas ya da altın iğne... Asker. 4/ Sıcak ve nemli iklimlerde oluşan kırmızı renkli toprak. 5/ Osmanlı devletinin Kuzey Afrika'daki son topraklarını da yitirdiği antlaşmanın adı... ‘‘İnsan bir misali / Seni eken biçer bir gün'' (Karacaoğlan). 6/ Radyum elementinin simgesi... Bir renk. 7/ Alev... Bisikletin oturulacak yeri. 8/ Balık yumurtasıyla yapılan bir tür meze... Çit, perde. 9/ Uzun boyunlu ve kulpsuz küçük rakı sürahisi. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle