11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MART 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Mersin’deki sivil toplum kuruluşları Nükleer Karşıtı Platform oluşturdu İstanbul, uyuşturucu bağımlısı Akkuyu için tek yürek ABİDİN YAĞMUR MERSİN Gülnar ilçesindeki Akkuyu beldesinin adının nükleer santral projelerinde geçmesi kentteki sivil toplum kuruluşlarını ve meslek örgütlerini harekete geçirdi. Akdeniz Sosyal Forumu, Mersin Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği, KESK, Mersin Barosu, Tabipler Odası, Yerel Gündem 21 ve Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) öncülüğünde bir araya gelerek Mersin Nükleer Karşıtı Platformu’nu oluşturdu. Sadece Mersin’de değil, yurdun herhangi bir yerinde nükleer santral kurulmasına karşı çıkan platform bileşenleri, önümüzdeki günlerde nükleer karşıtı eylem ve lobi çalışmalarını arttırmayı hedefliyor. Nükleer Karşıtı Platform’un öncülüğünü yapan EMO Mersin Şube Başkanı Kamer Gülbeyaz, Akkuyu’da halkı bilinçlendirmeye çalışacaklarını belirtti. Akdeniz Sosyal Forumu Başkanı Kemal Dama da ‘‘Toplumun tüm dinamikleri olarak Türkiye’ye ve Mersin’e sahip çıkma zamanı. Akkuyu’ya nükleer santral yapılması konusunu tartışmaya dahi gerek yok. Nükleer enerji kullanımı, maliyet çıkarmaktan ve enerjide dışa bağımlılık yaratmaktan öteye gitmez. Nükleer enerji ve santrallar, çıkar çevreleri için iyi bir rant kapısıdır. Bu nedenle nükleer lobiler boş durmuyor’’ dedi. Mersin Baro Başkanı İsa Gök ise, nükleer santrallara tümden karşı olduklarını, sadece Mersin’de değil Türkiye’de kurulmasına karşı çıktıklarını ifade ederek ‘‘Enerji ihtiyacı muhakkaktır. Gelişen teknoloji ile bu ihtiyaç daha da artar. Ancak üretilecek enerjinin niteliği önemlidir. Enerji ihtiyacı için hidroelektrik, jeotermal, güneş, rüzgâr, yeraltı gazları gibi alternatif enerji kaynakları kullanılmalıdır. Türkiye bu enerji kaynaklarını kullanmıyor ama tüm dünya artık bunlara yöneliyor. Nükleer santral batağına girmeyelim’’ diye konuştu. İstanbul Haber Servisi İstanbul, uyuşturucu kaçakçılığında ilk sırada yer alıyor. Geçen yıl düzenlenen operasyonlarda kokainin yüzde 95.4’ü, afyonun yüzde 70.7’si, eroinin yüzde 58.6’sı, Captagon’un yüzde 46’sı ve esrarın 17.1’i İstanbul’da ele geçirildi. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın (KOM) hazırladığı 2005 faaliyet raporuna göre, Türkiye’de geçen yıl düzenlenen uyuşturucu operasyonlarında 11 bin 979 kişi gözaltına alındı. Bu operasyonlarda 6 bin 3 kilogram esrar, 6 bin 664 kilogram eroin, 141 kilogram baz morfin, 34 kilogram afyon, 40 kilogram kokain ve 760 bin 819 Captagon, 1 milyon 282 bin 750 de Extacy hap ele geçirildi. Ele geçirilen uyuşturucu miktarlarına göre kaçakçılık olayları yüzde 23.4’lük oranla en çok İstanbul’da gerçekleşiyor. Bu kenti İzmir takip ediyor. Yine kaçakçıların yüzde 24’ü İstanbul’da yakalandı. Ancak, faillerin yakalanmasında İstanbul’un ardından Ankara geliyor. İsveç’i Türkiye ısıtıyor sveç’te karlı ve soğuk İ kış günleri sürerken ilan panolarını Türkiye ile ilgili sıcak reklamlar süslüyor. Tur operatörü firma DETUR’a ait ilanlarda, uçak dahil Türkiye tatilinin 2 bin 849 İsveç Kronu (500 YTL) olduğu belirtiliyor. İsveç’in 18 kentinden Türkiye’ye yönelik charter seferlerine de başlandı. Göteborg’daki turizm fuarı ile ilgili haberlere yer veren İsveç TV’si fuarda en yoğun ilgiyi İtalyan ve Türk standlarının gördüğünü bildirdi. (Fotoğraf: AA) Sarıhan’ın kitabında, kadınların Kurtuluş Savaşı’ndaki soylu mücadelesi anlatılıyor Kahraman Türk kadını GÜLŞAH DURAK ürkiye’de kadınların Kurtuluş Savaşı döneminde bağımsızlık mücadelesine katkıları ve sonrasında haklarını elde edebilme süreci bir kitapta toplandı. Zeki Sarıhan, ‘‘Kurtuluş Savaşı Kadınları’’ kitabında İkinci Meşrutiyet döneminden günümüze değin kadınların mücadelesini anlatıyor. Çankaya Belediyesi’nin katkılarıyla Cumhuriyet Kadınları Derneği’nce yayımlanan kitabın girişinde Sarıhan, amacını şöyle açıklıyor: ‘‘Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk kadınlarının gösterdikleri kahramanlığın ve üstlendikleri soylu görevin, Türkiye’nin tam bağımsızlık ve toplumsal gelişme mücadelesinde bugünün kadınlarına büyük bir ilham kaynağı olacağı açıkır. Bu kitabın yazılmasındaki amaç da bu ilhamı besleyecek bilgi ve belge sunmaktan başka bir şey değildir.’’ Zeki Sarıhan, kadınların mücadelesini anlatmaya İkinci Meşrutiyet döneminden başlıyor. O dönemde yayımlanan gazeteleri de kaynak olarak kullanan Sarıhan, kadınların haklarını kazanması, sonra kay? ‘Kurtuluş betmesi ve yeniden mücadeSavaşı leye girişmesini anlatırken çarKadınları’ pıklıklara dikkat çekiyor. Sarıhan, 1969 tarihli Maarif kitabında, Nizamnamesi’yle 610 yaş arakadınların sındaki tüm kızlar için ilköğhaklarını retimin zorunlu kılındığını bekazanması, lirtirken 2000’li yıllarda halen sonra yitirmesi ‘‘Haydi Kızlar Okula’’ kamve yeniden panyası yürütülmesi kadınların ileriye mi geriye mi gittiği sosavaşıma rusunu doğuruyor. İkinci Meşgirişmesi rutiyet’le kadınların ‘‘bir ipekanlatılıyor. böceği gibi kozalarından çıkmaya başladığını’’ ifade eden Sarıhan, ‘‘Hanımlara Mahsus Gazete’’, Fatma Aliye Hanım öncülüğündeki ilk kadın sivil toplum örgütü “Cemiyeti İmdadiye’’ gibi birçok örnek sunuyor. Birinci Dünya Savaşı’yla artık dünyanın gidişatıyla ilgilenen, yazılar yazan, yorumlar yapan kadınların Kurtuluş Savaşı’yla birlikte yurdun dört bir yanında alanlara çıktığını anlatan Zeki Sarıhan, kitabın 4. bölümünü kadınların miting kürsülerinde yaptığı konuşmalara ayırıyor. Savaşın giderek acımasızlığını arttırmasıyla cephede eline silah alarak savaşa katılan kadınların kahramanlıkları bu ülkenin düşmanlardan nasıl kurtarıldığını bir kez daha anımsatıyor. Şerife Bacı, Yirik Fatma, Halime Kaptan, Kara Fatma, Ayşe Çavuş, Kılavuz Hatice, Gördesli Makbule’nin yanı sıra adı bilinmeyen ama omzunda tüfekle düşmanla çarpışan, cepheye mermi taşıyan, demiryollarını tamir eden, bir yandan da çocuklarına bakan binlerce kadının öyküsü başarının hiç de kolay kazanılmadığını gösteriyor. Savaştan sonra da kadınların mücadelesi sona ermiyor. Cumhuriyet devrimiyle birlikte birçok hakka kavuşan kadınlar, 1930’da oy kullanma, 1934’te de seçilme hakkını elde ediyor. T TRT Dorsay’ın ‘Sinema Büyüsü’nü kaldırdı TV Servisi Atilla Dorsay’ın, Alin Taşçıyan ile birlikte hazırlayıp sunduğu ‘‘Sinema Büyüsü’’ kuşağı yayından kaldırıldı. TRT’nin bu ani kararına, Dorsay’ın bu kuşakta geçen haftalarda yayımlanan ‘‘General’’ adlı filmle ilgili olarak kurumu eleştirmesinin neden olduğu iddia edildi. Dorsay, Sabah gazetesindeki köşesinde filmin TRT’nin elinde bulunan ve yakın yıllarda onarılıp müziklendirilmiş kopyası yerine, yayına verilemeyecek kadar eski ve tümüyle sessiz bir kopyanın kullanılmasını eleştirmişti. Dorsay, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, TRT’nin bu kararla kendilerini değil sinemaseverleri cezalandırdığını vurgulayarak TRT yetkililerini kınadı. İLERİYE Mİ GERİYE Mİ? KADINLAR KÜRSÜDE... CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle