12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2006 CUMARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y PB Y PB PB PB PB PB Y 9 11 11 11 17 16 19 15 9 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 9 11 11 11 11 11 13 10 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y 21 20 17 19 18 18 12 11 11 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Tüm yurt parçalı çok bulutlu, Marmara’nın kuzeydoğusu, Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu ile Muğla çevreleri Anadolu yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı kuzey, iç ve doğu kesimlerde azalacak diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B Y Y Y Y Y Y 3 4 3 14 12 12 12 14 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 10 14 21 13 15 13 15 15 16 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K B B B PB PB Y B Y 1 20 10 25 15 20 5 23 18 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada İhalelerin partililere dağılımını gösteren listenin bir iktidar partisi milletvekilinin çantasından çıktığı da işitilmedi. Adnan Büyükdeniz’in MB başkanlığına getirileceğine ilişkin bilgiler hükümetin kadrolaşma hareketinde yararlandığı kaynağın (veya kaynakların) ortaya çıkmasına neden oldu. Kaynağın adı: Bereket şirketi! Bugün devletin birçok temel kurumunun başında bir Bereket’çi bulunuyor. Hangi kapağı kaldırsan Bereket’çi çıkıyor. Maliye Bakanlığı’nda Unakıtan, TMSF İkinci Başkanı Salih Alkan, MB başkan adayı Büyükdeniz, Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Emin Özcan, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk... vs. vs... daha neler ve kimler. ??? Herhangi bir sorun tartışmaya açıldığı veya kimi verilerle bu kadro içinden biri suçlandığı zaman ahtapotun kolları gibi devleti çeviren, devletin yaşamsal noktalarına yaygınlaşan bu kadroların suçlanan, sorumlu tutulan o kişinin arkasında durması doğal. Eşyanın doğası gereği ‘‘kendilerinden olmayanları’’ zamanı geldiğinde bünye dışına atmaları da... Hükümet bu tür davranışların nedenlerini açıklamadığı için örneğin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un görevden alınmasından sonra olduğu gibi kamuoyunda tam bir keşmekeş yaşanıyor. Uzun’un Van Savcısı’na veya Başbakanlık’a Şemdinli olaylarında askeri suçlayan ‘‘not’’ gönderdiği için görevden uzaklaştırıldığı öne sürülüyor. Bu ve benzeri savlar omuz silkilip geçilecek cinsten savlar değil. Baykal’ın dediği gibi, şayet Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı, ‘‘Şemdinli dosyası nedeniyle görevden alındıysa Silahlı Kuvvetler’e düzenlenen ‘tertibin’ içinde Ankara da bulunuyor’’ demektir ve ‘‘hükümet Şemdinli iddianamesiyle bağlantıyı kabul etmiş olmaktadır’’. ??? Hükümet bu ve benzeri konularda ne gerçeğin ortaya çıkmasına hizmet edecek bir açıklama yapıyor ne de ilgili bakanlar (ya da Başbakan) yayımlanan yalan yanlış veya doğru kimi haberler üzerinde konuşuyor. Ya susuyor ya da övünüyor. Son günlerde yine yıldızı parladı; Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, imam hatip dediniz mi bin dereden su getiriyor, fakat bakanlığını ilgilendiren temel bir konuda, son günlerde okullarda yaşanan şiddet olayları üzerine patronu gibi medyayı suçlayan öyle bir konuşma yaptı ki... ‘‘Bir yılda, bir ayda bir iki ‘bıçaklama’ olayını büyütmemek lazım’’mış, medya bu olaylara büyük görüntülerle yer verdikçe diğerlerine ‘‘özendirici’’ oluyormuş! 1314 yaşlarındaki öğrencilere medyanın bıçak sağladığını söylemediği kaldı. Ama, sorumluluğu da yaygınlaştırdı. Herkesi suçladı: Okul aile birliklerini, öğrencileri, öğretmenleri, okul yönetimlerini... Çare? İşte bulduğu çare: 28 Mart’ta İstanbul’da şiddetle ilgili bir toplantı yapacakmış! Oysa hükümet (ve bakanlar) hemen her çevreyi suçlayacağı yerde; yolsuzluktan, kapkaççılıktan vurgunculuğa kadar toplumu sarsan silahlısilahsız olumsuz her eylemin iktidarın derinleştirdiği sosyoekonomik sorunlardan kaynaklandığını görmezden geliyor. Önce çuvaldızı kendine batırmıyor; medyayı sorumlu tutuyorlar. ‘Her seçim değişim getirir’ ? Arkası Sa. 8, Sü. 1’de GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Kıbrıs kartını kullanmak isteyen Türkiye şüphecileri olabilir. Böyle bir yaklaşım çok ciddi hatalara yol açar.’’ Bildt, İsveç’in AB’yle müzakere sürecinde büyük zorluklarla karşı karşıya geldiğini anlatıyor ve diyor ki: ‘‘Müzakere sürecinde önünüze birçok sorun gelecek. Örneğin Kıbrıs, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması, İstanbul’daki Rum malları ve daha pek çokları. O aşamada işler daha da zorlaşacak. Burada deneyim konuşuyor.’’ Bildt AB içinde genişlemeye büyük ölçüde kuşkuyla yaklaşıldığını belirterek ‘‘AB içinde ciddi bir güven bunalımı var. Fransa ve Hollanda’daki referandumların sonuçları bunu büyük ölçüde tetikledi. Bakın, bugün AB içinde tartışılan Polonya’nın tam üyeliğe alınmasının doğru olup olmadığı. Gündemde Polonya’nın siyasi sisteminin AB üyeliğine hazır olup olmadığı. Aynı biçimde sırada üye olması beklenen Bulgaristan ve Romanya’nın sistemleri de tartışılıyor. Her şeyin üzerinde de İngiltere’den sonra üyeliği en büyük tartışma konusu olan ülke Türkiye. Çünkü Türkiye hem yüzölçümü, hem nüfusu bakımından çok büyük bir ülke’’ diye konuşuyor. Bildt, bu noktada bölünmüş bir Kıbrıs’ın nasıl olup da AB’ye tam üye kabul edildiği konusunda şunları söylüyor: ‘‘Kıbrıs ortada sorun olarak duruyor. AB’nin bölünmüş bir adayı bünyesine almasının ne kadar akıllıca bir karar olduğu tartışılabilir. Ama oldu bir kere.’’ Bildt’in bundan sonraki sözleri şöyle: ‘‘Avrupalı siyasi liderler bu son genişleme sürecinde çok kötü bir performans gösterdiler.Avrupa ülkeleri içinde genişleme konusunda halklarda ciddi kaynaşma olmasına rağmen sorunlar liderler düzeyinde hâlâ tartışılmıyor. Bu da sorunların derinleşmesine yol açıyor.Avrupa’nın kilit aktörleri istikrarlı davranırsa Avrupa ileri gider.’’ Bildt daha sonra dünyanın jeostratejik durumunun hızla bir değişim geçirdiğine işaret ederek ‘‘Soğuk Savaş döneminde üzerimizde Sovyetler Birliği’nin ağır gölgesi vardı. Avrupa yeniden yapılanma sürecine girdi. Şimdi Rusya’daki akımlar rahatsızlık verici. Balkanlar’da istikrar bozucu işaretler alınıyor. Balkanlar’da 1990’larda olduğu gibi savaş patlamaz, ama yine de dikkatle izlemek lazımdır’’ görüşlerine yer veriyor. Bildt buradan ABD’nin dünyadaki etkileri ve yansımalarına, özellikle de Ortadoğu’daki duruma geliyor: ‘‘Ortadoğu barış süreci nereye varacak? Bunu iyi izlemek lazım. İran’daki durum çok baş ağrıtabilir. Bugün Washington’da ciddi tartışmalar yaşanıyor. Çünkü Irak günün birinde dağılırsa bunun sonuçlarını hiç kimse kestiremiyor. Ayrıca Washington’da en çok konuşulan bir başka konu da İran’da olup bitenler. Rusya’nın gündeminin başında İran konusu var. Önümüzdeki yıllarda dünyanın jeostratejik iklimi değişecek. Buna bağlı olarak siyasetin öncelikleri de değişecek.’’ ABD ve Rusya’nın, İran’ın nükleer silah sahibi olmasından rahatsızlık duyduklarını hatırlatan Bildt’in bu konuda söyledikleri de şunlar: ‘‘Bu sorunda tabii ki savaş en son başvurulacak çaredir. Bir savaş durumunda pek çok ülke bunun dışında kalmaya çalışacaktır. Üstelik askeri saldırı İran’ı nükleer güçten caydırmaz, aksine İran’ı daha fazla kızıştırır.’’ Bildt bundan sonra sözü TürkiyeABD ilişkilerine getiriyor: ‘‘Türkiye’yle ABD arasındaki ilişkilerin tadının kaçması kaygı uyandırıyor. Bu durumun üstesinden gelmek kolay değil. İkili ilişkiler ileride daha da gerginleşebilir. Türkiye içindeki gelişmeler bunda etken olabilir. Bakın, sizde 2007’de seçimler var. Her seçim değişim getirir. Seçimler yaklaştıkça gerilimin arttığına tanık oluyorum.’’ Altın taşıyan kurye aracına silahlı soygun ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa’da altın taşıyan kurye aracına silahlı saldırı düzenlendi. Araç sürücüsünün yaralandığı olayda saldırganlar araçta bulunan 17 kilogram altını alarak kayıplara karıştı. Trabzon’dan aldığı altınları Mardin’deki kuyumculara ulaştırmak için yola çıkan Osman Genç’in (41) kullandığı 34 AU 7899 plakalı altın taşıyan kurye aracı, ŞanlıurfaMardin karayolunun 30. kilometresinde kimliği belirsiz kişiler tarafından çapraz ateşe tutuldu. Aracın, lastiği patlayıp arka camı kırılırken Osman Genç de sırtından ve ayağından yaralandı. Otomobilin içersinde bulunan ve yara almayan Hüseyin Ekşi’yi etkisiz hale getiren yüzleri kar maskeleriyle kapalı 3 saldırgan, araçtaki 17 kilogram altını alarak olay yerinden uzaklaştılar. Tedavi için Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaldırılan Osman Genç’in hayati tehlikesinin bulunduğu belirtilirken Hüseyin Ekşi ifadesi alınmak üzere jandarma karakoluna götürüldü. Olayla ilgili olarak geniş çaplı soruşturma başlatıldı. Gazetecinin dramı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Cumhuriyet muhabirlerinden gazeteci Samih Azmi Ezer, birer gün arayla kalp krizi geçiren dayısıyla annesini yitirdi. Dayısının cenaze töreninde kalp krizi geçiren annesini ziyaret için hastaneye giden Ezer de kalp krizi geçirdi. İlk tıbbi müdahalenin Antakya’da yapıldığı Ezer’in kalp damarlarından birine daha sonra getirildiği Adana’da stend takıldı. Samih Azmi Ezer’in dayısı İbrahim Seferoğlu’nun geçen çarşamba günü geçirdiği kalp krizi sonucu Antakya’da yaşamını yitirmesi üzerine annesi Güzin Ezer yaşadığı üzüntü sonucu cenaze töreninde kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Dayısını yitirmenin üzüntüsünü yaşarken annesinin kalp krizi geçirmesinden etkilenen Ezer de annesinin kaldırıldığı hastanenin girişinde kalp krizi geçirince hemen yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Bu arada, annesini yitiren, ancak bundan haberi olmayan Ezer’in tedavisine daha sonra getirildiği Adana’daki FatmaKemal Timuçin Kalp Hastanesi’nde devam edildi. Önceki gün tıkalı olan kalp damarına stend takıldı. Ezer’in sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Halen tedavisi süren Ezer’in babası Sabahattin Ezer de geçen yıl geçirdiği kaza sonucu yaralanmış ve tedavi gördüğü evinde yaşamını yitirmişti. Bir hafta içinde kalp krizi sonucu dayısını ve annesini yitiren, kendisi de bir kalp krizi geçiren Ezer, Cumhuriyet Gazetesi Adana Bürosu’nda görev yapmış, babası Sabahattin Ezer ile dedesi Samih Azmi Ezer ise kuruluşundan itibaren Cumhuriyet’in Antakya muhabirliğini yapmışlardı. Yolun Solu Gözüktü mü? Şevket ÇORBACIOĞLU ? Baştarafı 2. Sayfada Hakİş ve MÜSİAD’ın böylesi yaygın bir misyonu yok. Onların misyonu, solun alanına girerek kendilerini inşa etme... Bunu da son on yılda başarılı bir şekilde yerine getiriyorlar. Siyasal İslamın bu inşası bir yerde ‘‘yolun solunu’’ göstermesi açısından önemliydi... DİSK bunu az da olsa gördü denebilir. Solun yeniden yapılanması konusundaki son günlerdeki duyarlılığı bunu gösteriyor. DİSK’in burada dikkat etmesi gereken olgu, kendi ideolojik eksenindeki diğer bileşenlerle olan dayanışmasıdır. Özellikle 1990’dan sonra yukarıdaki bileşenlerin ‘‘nicel/taban’’ yapısında, siyasette ‘‘nitel’’ değil siyasi elitlerle ‘‘nicel’’ yakalanmaya çalışılmıştır. Bir bağlamda oy avcılığı yapılmıştır. ‘‘ Sol inşa’’; TMMOB, TTB, TBB ve DİSK bileşenleri aracılığıyla bu geleneği bozmak için, mevcut sol partiler arasındaki dayanışmayı (yaygınlık adına) ilke edinerek demokratik ve özgürlükçü ideolojik onarıma gitmek zorundadır. Amaç, mevcutların yanlışlarından yola çıkarak doğruyu değil, onların doğrularını kendi doğrularıyla bütünleştirip yanlışları temelinden sarsacak olan, evrensel doğruyu yakalamak olmalıdır. Ne nitele niceli, ne de nicele niteli boğdurma lüksümüzün olmadığı unutulmamalıdır. Aksine, bileşenlerin yapısına baktığımızda nitelnicel dengeleri sağlayacak potansiyel değerlere sahip olduğumuzu görürüz. Yani aydın sayısallığıyla, evrensel doğruların ışığını verecek ve toplumu aydınlatacak bir güce sahip olduğumuzu... Birkaç kişi değil, birçok kişi olduğumuzu... Fakat burada unutulmaması gereken olgu ‘‘tüm değerlerin paraya’’ yüklendiği olgusudur... Günümüzde siyaseti, beyni dolu olanlar değil, cebi dolu olanlar belirliyor. Özellikle 12 Eylül sonrasının ‘‘köşe dönücü iş bitirici mantığın türevi’’ kimlikler (yerel yönetimlerinde) bunu çok iyi değerlendirerek merkezi de ele geçirdiler... Paranın bu anlamdaki dayanılmaz etkinliğinin halka çok iyi anlatılması gerekmektedir. Çünkü, yönetimler ‘‘varoş insanının gıda, yakacak, sağlık vb. sorunlarını kalıcı politikalarla gidermek yerine, anlık çözümlerle yoksulluklarını korumaya alarak/kronikleştirerek’’ bu misyonlarını çok abartılı bir şekilde hâlâ sürdürüyorlar. Özellikle kutsal aylar onlar için en marjinal aylar... Tüm bu gerçeklerin anlatımı için ‘‘sol’’u yeniden inşa etmeye gerek yok. Mevcut sol bir yapının şantiyeye dönüştürülmesiyle başlatılacak birlikte onarım süreci ‘‘yolun soluyla birlikte yoksulluğun solunu da getirir” diyorum.. Vecdi Gönül, ABD’de gönül alma ziyaretlerinde bulunuyordu. TürkiyeABD ilişkileri için de şöyle bir görünüm dikkati çekiyor: Askerden askere ilişkiler rayında görünüyor... Taraflar birbirini anlayan bir duruş içinde... PKK ile ilgili görüş ayrılığı devam ediyor. Hükümetten hükümete ilişkilerde netleştirilmesi zor noktalar var. Konunun bu yönü ayrı bir tartışma konusu... Bugünü ABD’nin Türkiye ve çevresindeki durumuna ayıralım. Önce bir saptama: Ankara’ya hangi Amerikan heyeti gelse, çok önemsiz bir şey için gelmiş olur. Koca Genelkurmay Başkanı, geçerken uğramış gibi yapar. CIA Başkanı, ‘‘Ne var bunda. Biz Türklerle zaten dostuz. Rutin bir ziyaret’’ der. Onu FBI Başkanı izler ama, o da rutin gelmiştir! Ne diyelim? Her ziyaret rutin, gelip giderler tin tin! Son ziyaretlere de böyle bir hava veriliyor. Ancak yapılan açıklamaların perde gerisi bize derin gibi geliyor. ??? ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace’in demeçleri de dikkate alındığında gündemde 3 ana konu görünüyor: Karadeniz, İran, Irak... Karadeniz’i ilk gündeme getirdiğimiz günlerde yanılmayı dileyerek şu öngörüyü yapmıştık: Önümüzdeki dönemde Karadeniz daha çok konuşulacak. Pace’in buna ilişkin sorulara verdiği yanıt, ABD’nin Karadeniz’i kıyıdaş ülkelerin kaderine bırakmaktan yana olmadığını gösteriyor. Pace’e göre, Karadeniz’de tatbikatların yapılması normal, Türk donanması ile Amerikan donanması iyi bir diyalog halinde... Rusya, Karadeniz gelişmelerini dikkatle izliyor. Ankara ile Moskova arasındaki Karadeniz protokolü doğal olarak ABD’nin arzuladığı bir şey değil. ABD, iki ülkeye açıktan dayatmada bulunmaktan yana olmadığı için Bulgaristan ve Romanya üzerinden oynamak istiyor. Bu iki ülke de ekonomiyle ilgili geleceklerini AB’yle, güvenlikle ilgili kaygılarını da ABD’yle paylaşmaktan yana. Ne var ki, Rusya’yı da tümüyle göz ardı etmeleri zor! İran konusunda henüz bir renk vermiyorlar. Bush yönetimi eğer bir bölgede harekât yapmak istiyorsa, önce o bölgeyle ilgili haberlerin sayısını arttırıyor. İran haberlerindeki artış herkesin gözü önünde! Irak’ın işgalinin 3. yıldönümü kanlı olaylar eşliğinde geçti. Ankara’ya gelen Amerikan heyetlerinin Irak mesajlarının özeti şuydu: Eğer Irak’ta istikrar olursa, işler rayında gider, çevre ülkeler rahat eder. Olmazsa iç savaş çıkar, bundan çevre ülkeler de zarar görür! Bu üstü kapalı bir tehdit gibi görünüyor. Tümceyi ters çevirip okumak gerekirse; Amerikalılar sanki, ‘‘Ey Türkiye; bize Irak’ta yardım etmezsen, başın daha çok derde girer’’ diyor! ??? AKPABD ilişkilerine gelince... Başta da vurguladığımız gibi dikkati çeken bir buzlaşma var. Ancak ‘‘buzlaşma’’ derin bir sözcüktür. Başındaki ‘‘b’’yi attın mı, geriye kalan herkese yeter! GATA’da askere kulak veren Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 12 Mart günü Kızılcahamam’da AKP milletvekillerine şunu söylemişti: BOP’ta ABD ile birlikteyiz! AKPABD ilişkilerindeki bütün sorun da bu... Birlikteliğin düzeyi! ankcum?cumhuriyet.com.tr UÇAKTA KALP KRİZİ Biletim yok, sorularım var... EVRİM KAYA Rektör hayat kurtardı ÖZCAN YAŞAR Onur Air ve Atlas Jet’in uçak yolculuğunu cazip hale getirmek amacıyla iç hat uçuşlarında bir aylık süre ile art arda başlattığı ‘‘çok ucuz’’ bilet kampanyası çok sayıda yurttaş için ‘‘çile’’ye dönüştü... Gazetemize gelen ‘‘sistemler çalışmıyor ama biletler bitmiş, bu nasıl oluyor’’ soruları üzerine harekete geçerek bir de biz bilet almayı denedik. Bütün günü, bilgisayar başında havayolu şirketlerinin online hizmetlerinin aktif hale gelmesini bekleyerek ve bilet almak için aradığımız acentelerden aldığımız ‘‘Sisteme giremiyoruz ama zaten biletler de bitti’’ yanıtının şaşkınlığını yaşayarak geçirdik. Sonunda elimizde bir uçuş numarası ya da uçak bileti yoktu ama kafamızda soru işaretleri vardı... Gün, okurlarımızdan ardı ardına gelen ‘‘Ucuz bilet almak istiyorum ama alamıyorum’’ telefonları ile başladı. Şikâyetlerin ‘‘haber değeri’’ olup olmadığını anlamak için harekete geçtik. İlk olarak saat 09.30 itibarıyla Onur Air’in ‘‘www.onurair.com.tr’’ adresli internet sitesinden kampanya dahilindeki 10 bin biletten bir tane almayı denedik. Karşımıza ‘‘Yoğunluktan dolayı geçici olarak hizmet veremiyoruz. İlginize teşekkür ederiz’’ ibaresi çıktı. Bir arkadaşımızı bu siteye gün boyu girmeyi denemekle görevlendirdikten sonra havayolu şirketinin bilet rezervasyonsatış işlemlerinin gerçekleştirildiği çağrı merkezinin 0 (212) 662 97 97 numaralı telefonunu aramaya başladık. Uzunca bir sü re ‘‘meşgul’’ tonunu dinledikten sonra nihayet karşımıza bir görevli çıktı. ‘‘2 Nisan 2006 tarihinde Adana’ya uçmak istediğimizi’’ bildirdikten sonra ‘‘Hemen bakıyorum hanımefendi yanıtı’’ karşısında ‘‘Demek ki bilet alınabiliyormuş’’ deyip soru işaretlerimizi erteledik. Evet, 2 Nisan’da 06.30 uçağında yer vardı. Bize tatil yolu göründü derken telefonun diğer ucundaki bayan ‘‘Hanımefendi özür dilerim, sistemden düştüm. İşleminizi gerçekleştiremiyorum. Lütfen yarım saat sonra yeniden arayın’’ dedi. Yarım saat çabuk geçti, bu arada ‘‘www.onurair.com.tr’’ adresine hâlâ giremiyoruz... Yeniden aradığımızda ise telefonun ucundaki bayan hiçbir şekilde sisteme giremediğini, aşırı bir yoğunluk olduğunu söyledi. İkinci bir seçenek olarak havayolu şirketinin bilet satışını gerçekleştiren ‘‘Metro Turizm, Jolly Tour ve Aktif Turizmi aradık. Aldığımız yanıtlar kafamızdaki soru işaretlerini arttırmaktan başka bir işe yaramadı: ‘‘Sabahtan bu yana sistemlere giremiyoruz’’, ‘‘Biletler bitti’’, ‘‘Bilet satacak kadar sistemde kalamadık’’, ‘‘Elimizdeki biletler bitti.’’ Bu arada bilet almak için harekete geçirdiğimiz ‘‘tanıdıklar’’ da Atatürk Havalimanı, Gaziosmanpaşa, Taksim, Çağlayan ve Mecidiyeköy’de bilet satışını gerçekleştiren bürolardan aynı yanıtlarla ve eli boş döndü... Öğleden sonra durumla ilgili net bir bilgi almak için Onur Air İletişim Direktörü Rauf Gerz’i aradık. Gerz, şirketin sitesi günde ortalama 10 bin ziyaretçi çekerken, kampanyanın duyurulmasından sonra artan ilgi nedeniyle bu sayının 800 bin ziyaretçiye çıktığını, Onur Air Çağrı Merkezi’ne gelen günlük 56 bin civarındaki telefon sayısının ise 50 bini geçtiğini söyledi. Kampanya için çağrı merkezindeki personel sayılarını arttırdıklarını belirten Gerz, ‘‘O kadar büyük bir ilgi var ki, tüm sistemlerimiz kilitlendi. Normal tarifeli bilet satışını dahi gerçekleştiremiyoruz. Şu anda sisteme ben bile giremiyorum’’ dedi. Saatler 16.53’ü gösterdiğinde Anadolu Ajansı, kampanya dahilindeki biletlerin yüzde 80’inin satıldığını haber yapmıştı. Onur Air’den dün yapılan açıkmamada da kampanyalı 10 bin biletin satışa sunulduğu 23 mart günü gece yarısı itibariyle bittiği bildirildi. Ama her yola başvurmamıza rağmen biz bir bilete bile ulaşamamıştık. Akşam olduğunda kafamızdaki sorular artmıştı sadece: ‘‘Bu biletleri kim, nasıl aldı? Çalışmayan bir sistemden bilet satışı nasıl gerçekleştirildi?’’ Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Baki Komsuoğlu, uçakta kalp krizi geçiren Ali Yılmaz adlı yolcuya yaptığı müdahale ile hayata döndürdü. Türk Hava Yolları (THY) ile Diyarbakır’dan dün akşam İstanbul aktarmalı Antalya’ya seyahat eden 57 yaşındaki Ali Yılmaz, uçakta aniden fenalaştı. Yılmaz’ın rahatsızlandığını gören ve bir arka koltukta oturan iç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Baki Komsuoğlu, kalp masajı ile ilk müdahalede bulundu. Yolcular arasındaki diğer 2 doktor da, Komsuoğlu’na yardımcı oldu. Yılmaz, Sabiha Gökçen Havalimanı’na acil iniş yapan uçaktan alınarak ambulansla Koşuyolu Hastanesi’ne sevk edildi. Kalp spazmı geçiren Yılmaz, hastanede bir süre kontrol altında tutulduktan sonra taburcu edildi. Bakan Gül taburcu oldu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden (GATA) dün taburcu oldu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Bakan Gül’ün sıhhatinin gayet iyi olduğunu, konutunda istirahat ettiğini ve gelecek hafta itibarıyla günlük çalışmalarına başlayacağını belirtildi. Gül, Tunus ziyaretinin ardından, üst solunum yolu enfeksiyonu ve uçaktaki basıncın iç kulakta yarattığı travma nedeniyle GATA’da tedavi altına alınmış ve bir operasyon geçirmişti. Bir daha asla... Dün gazeteleri açtığımızda Atlas Jet’in de, ‘‘Her yere 19 liradan, neşe doluyor insan’’ sloganlı reklamları ile karşılaştık... Gerçekten öyle miydi acaba?.. İnterneti deneyip ilerleyemedikten sonra, 0 (216) 444 3 387 numaralı çağrı merkezinin de ‘‘aradığımız numaranın yanlış olduğuna’’ işaret eden sinyal sesini duyduk. ‘‘Bir daha asla denemem’’ deyip ‘‘ucuz uçak bileti’’nin ortaya çıkardığı soruların yanıtlarını beklemeye koyulduk... CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle