27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Ruslar: Kışın bekleniyorlardı artık yaz kış geliyorlar... Rus turistlerin Antalya’ya yoğun ilgisinin nedenleri araştırılmadığı için ortada bilimsel bir sonuç yok. Benim tahminlerime göre, sıkı kurallardan sıkılan Ruslar hiçbir kuralın olmadığı ülkemizde rahat ediyorlar. Antalya Belediyesi’nin, kenti her yıl baştan başa değiştirmesinin de rolü olabilir: Turistler kendilerini her yıl başka bir kente gelmiş gibi hissediyorlar çünkü. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Okullara İnen Şiddet ‘‘Halk kavga istemiyor’’ kampanyasının öncüleri, acaba sade suya tirit eleştiriler dönemini başlatarak dinci ve ırkçı Cumhuriyet düşmanlarının önünü açtıklarını düşünüyorlar mı? Kavgacı olarak nitelendirildikleri siyasal parti genel başkanlarını etkileyerek yarattıkları ortamın nimetlerinden yararlananların işbaşına gelmesinin ardından, bugün yaşadığımız ve kavgacıların egemen olduğu süreci nasıl değerlendiriyorlar dersiniz. Kavgacılığa karşı çıkmak bir yana, zaman zaman görmezden gelerek, zaman zaman da övgüler düzerek oluşturulan ortamın sonuçlarını hep birlikte izliyoruz. Artık ülkemizde kavgacılık sınırının aşılıp şiddet sınırının içine düşüldüğünü gösteren olaylar birbirini kovalıyor. Şiddeti ilköğetim okullarına kadar indirgeme başarısının (!) ayırdına geç de olsa varılmış olması bile yararlı bir adım sayılmalıdır. ??? Gün geçmiyor ki gazetelerde öğrencilerin birbirlerini bıçakladıklarını duyuran haberler yer alıyor. Bir gazetedeki meslektaşımız, ulaşabildiği bilgileri toparlayarak bir haber hazırlamış. Kıyıda köşede kalıp kamuoyuna yansımamış olayların varlığından kuşku duyduğunu belirtmek için de, verdiği toplam sayının ‘‘en az’’ olduğunu belirtmek ihtiyacını duymuş. Düne kadarki bıçaklama olaylarının sayısını da 1 eğitimci ve 27 öğrenci olarak duyurmuş. Eğitim sistemini, fazla dikkat çekmemek için oluşturulan ‘‘ılımlı İslam’’ kavramına uygun duruma getirme çabası, yargı kararlarına karşın tırmanıyor. Genç beyinlerin, anayasanın da emri olan ‘‘müsbet ilmin ışığında yetiştirilmesi’’ ilkesi bir yana atılmış durumda. Ama haksızlık etmeyelim. Yukarıda andığımız anayasa maddesinin numarası 58, başlığı da ‘‘Gençliğin korunması’’. İçinde bu konuda devlete verilen görevler arasında sayılan ‘‘gençleri cehaletten korumak’’ görevi de yer alıyor. Ama iktidarın gözüne kestirdiği tek bir ilke var: ‘‘Gençleri alkol düşkünlüğünden korumak’’. Bu korumayı da herkesi genç sayıyor olmalılar ki, yurt çapında yaygınlaştırmak için ellerinden geleni artlarına koymayarak gerçekleştirmeye çalışıyorlar. ??? Milli Eğitim Bakanlığı, görünüşe bakarsanız sanki tek bir görev üstlenmiş. İmam hatip okullarının önünü açmak. İnanca dayalı bir eğitimden geçirilen gençleri, ‘‘müsbet bilim’’ olarak tanımlanan ve kuşkuyu ön plana geçirmesi gereken alanlarda söz ve güç sahibi yapmak. Yatılıp kalkılıp bunu sağlamanın yolları aranıyor. Yasa yapmak, Anayasa Mahkemesi’nin kararları nedeniyle olanaksız gibi. O nedenle tek çözüm yolu olarak ellerinde yönetmelik değişikliği kalıyor. Ama o değişiklikler de idare yargısına takılıyor. Eğitim alanındaki kadrolaşmayı Mısır’daki sağır sultan bile duymuşken ‘‘Böyle bir niyetimiz yok’’ açıklamaları ile yetinmek, takıyyeciliğin gereği olsa da, olumsuzlukları engelleyemiyor. En tepeden başlatılan kamplara ayırma girişimi sürdürüldükçe daha kötü günlerin ülkeyi beklemekte olduğu gerçeği de orta yerde sırıtıyor. Eğitim ve öğretim kavramlarını siyasal kazanç kapısı olarak nitelendirmenin sakıncalarından kurtulmanın tek yolu, söz konusu kavramların yerli yerinde uygulanmasından geçtiğini unutmamak gerekiyor. TEK KORKU ÖTEKİ DÜNYA... ski devlet adamlarımız yıllar boyunca Rusların komünizmle birlikte ülkemize kışın geleceğine inandılar. Fakat Ruslar hem yalnız geldiler (komünizmi getirmediler), hem de yazın geldiler. Antalya’nın yaz turizmi içindeki payı (yüzde 30’la) en yoğun grubu Ruslar oluşturuyorlar. Hatta artık kışın bile geliyorlar. Çünkü Rusya’da havalar kışın o kadar soğuk oluyor ki, 1520 derecelik Antalya’nın kışı onlara yaz havası gibi geliyor. İşin başında esnaf tarafından Almanlarla biraz karıştırılmışlar; fakat zamanla farkları daha belirginleşmiş: Ruslar da Almanlar gibi sarışın oluyorlar ama onlara kıyasla biraz daha sarışınlar, daha zarifler, daha iyi giyimliler. Giysileri Mahmut Paşa veya Salı Pazarı işi değil, Paris, New York veya Milano işi.. Bira yerine votka içiyorlar ve Almanların tersine hesabı ödemek için birbirleriyle yarışıyorlar. ‘‘Nataşa’’ edebiyatının geçerli olmadığı tek ilimiz de Antalya... Çünkü Rus kadınları burada genellikle eşleri ve çocukları ile birlikte yolculuk ediyorlar. Her tür aktivitenin içinde (spor, gösteri, dans, yat gezisi, sörf, yamaç paraşütü) bulunuyorlar. Pek yabancı dil bilmiyorlar ama bu açıkları çoktan Rusça öğrenmeye başlamış olan Antalya esnafı tarafından kapatılıyor. Şöyle bir inanış var: Antalyalılara göre ülkemize gelen Ruslar mafya üyeleri... Mantıken öyle olması da gerekiyor. Çünkü sıradan bir Rus’un ülkemizde tatil yapması Rusya’daki maaşlar göz önüne alınırsa pek olası değil henüz. Üstelik Rusya’da mafyanın egemenliği de biliniyor. Öyleyse neden olmasın? Ne yapıyorlarsa kendi ülkelerinde yapmak koşuluyla ve bizim ülkemizde bir yasadışılığa bulaşmadıkları sürece bir mahzur görülmüyor. Öte yandan henüz hiçbir konuda (alışveriş, eğlence, güneş, tarih, kum ve deniz) doymamış bir müşteri potansiyeli ne demek? Esnafın ağzı kulaklarında... Rusları her vesileyle hayırla yâd ediyorlar. Hesaplara göre Ruslar kendi ülkelerinde ne yaparlarsa yapsınlar, kazandıkları parayı buraya getirip güney kıyılarımızda afiyetle yiyecekler. Yani ‘‘komşuda pişenden bize de bir şeyler E Antalya’nın yaz turizmi içinde Ruslar, büyük payı oluşturuyorlar. düşecek.’’ Ama bunun da bir faturası olacak tabii. Tatil köylerindeki animasyonlarda Almanca ve İngilizcenin yanına Rusça da eklenmiş. Hatta biraz öne bile geçmiş. Otellerdeki yazılısözlü duyurular, tuvaletlerdeki ‘‘Klozetlere kâğıt mendil vs. atmayınız’’ tarzı uyarılar bile Rusça ile başlıyor artık. Kısacası ekonomimizin bir ucundan da Rus mafyası tutmuş durumda... Bizce bunun hiçbir sakıncası yok. Nasıl olsa bizim ekonomimizin öteki ucundan da bizim mafyamız tutuyor... Peki neden Avrupa’ya gitmeyip bize geliyorlar? Söylendiğine göre daha elit sayılan bir kesim Avrupa’ya da açılmış ve açılmaya devam ediyormuş. Fakat bu elit kesimin nereden çıktığı belli değil. Birliğin dağılması neredeyse 15 yılın işi. Ondan öncesi katıksız bir eşitlik düzeni ile geçen 7080 yıl... 15 yılda nasıl elit bir kesim oluşuvermiş, anlaşılacak gibi değil... Sanırım SSCB döneminde Rusya’da her şeyin bir kesin kuralı vardı ve bu kural1ların dışına çıkmak zinhar yasaktı... Büyük olasılıkla Ruslar bu sıkı ‘‘düzen’’den bıkmışlardı. Buna karşılık hiçbir konuda kurallara uyulmayan ülkemizde rahat ettiler. Doğrudan Avrupa’ya açılsalardı, yine bazı Avrupai kurallara uymak zorunda kalacaklardı. Zira hem komünizmde, hem kapitalizmde bazı kurallara uyulması zorunluydu. Bizdeki ‘‘düzen’’ başka bir ‘‘düzen’’di. Rusçadan başka bir dil bilmiyorlardı. O yüzden Türkçeden başka her dilin konuşulduğu ülkemizde dertlerini anlatabildiler. Avrupa’ya gittiklerinde bir yabancı dile ihtiyaç duyacaklardı. Oysa deniz kıyısında olmak koşuluyla Türkiye’nin en ücra köylerinde bile artık Rusça konuşuluyordu... Bir de ‘‘paranın dili’’ denen bir dil vardı ki, ülkemizde herkes bu dilden anlıyordu. Örneğin 100 dolar gösterildiğinde ne istendiğini şıp diye anlayanlar çoğunluktaydı. Kapitalizmin ne olduğu, tıpkı bizde olduğu gibi, Rusya’da da bilinmiyordu. Sistemin simgesi sayılan ‘‘Bırakınız yapsınlar...’’ sloganı, her iki ülkede de ‘‘Bırakınız çalsınlar...’’ Aşağıdaki fıkrayı kaldığım otelde (Lara Barut Hotel) bir Rus’tan dinledim. Bir gün bir grup Rus turist plajda, buzlu votkaları ellerinde güneşleniyorlarmış. İçlerinden biri demiş ki: Arkadaşlar, nereden nereye geldik. Şimdi Antalya plajlarında, votkamız elimizde hayatın tadını çıkarıyoruz ama biz neler gördük geçirdik, bir düşünsenize... MarksistLeninist Lenin’i, komünist Stalin’i, reformist Gorbaçov’u, liberal Yeltsin’i ve kapitalist Putin’i gördük. Sovyetler’in dağılmasını gördük. Büyük Amerika’yı (ABD) ve Küçük Amerika’yı (yani Türkiye’yi) gördük. Şimdi de işte gördüğünüz gibi Antalya’nın güneşinde yanıyoruz. Diğeri atılmış. İyi güzel söylüyorsun ama Tovariş, demiş, ya öteki tarafa gidince bir de Tanrı’yı görürsek, işte asıl o zaman yanarız. şeklinde anlaşılıyordu. O yüzden Ruslarla anlaşmak kolaydı. Rusya’da olduğu gibi Türkiye’de de ‘‘kara paraak para’’ (yasal yollardan kazanılmış ve vergisi ödenmiş para) ayrımı yoktu. Çünkü Türkçede ‘‘para’’nın tersi zaten ‘‘arap’’tı. (Rusçada nasıl olduğunu bilmiyorum.) Ruslar içkiye düşkündüler. Bol votka ile kafayı bulunca Antalya’nın delikdeşik yolları ve apartmandan geçilmeyen kıyıları bile güzel görünüyordu. Ayrıca Antalya’nın belediye başkanları da sağ olsunlar boş durmuyorlardı. Turistlere her yıl bir yenilik sunmak için canla başla çalışıyorlar, her kış kenti yeni baştan düzenliyorlardı. Bu düzenlemelere halkımız da yardımcı oluyor, Anadolu ve büyük kentlerden aldığı göçlerle kentin nüfusu her yıl, orta boy bir Anadolu kenti kadar artıyordu. Ona göre bina, köprü, üstgeçit, altgeçit, araç, yol, otoyol ekleniyor ve ortaya bambaşka bir kent çıkıyordu. Böylece Antalya müdavimi Ruslar, her yıl aynı kente geldikleri halde, sanki her yıl başka bir kente gelmiş gibi oluyorlardı. Kısacası hayatlarından hoşnuttular. Bir araya geldikleri zaman geçmişi ve geleceği konuşuyorlardı. 67 2345 BİZİ NEDEN SEVDİLER? Bizi neden sevdiklerine gelince... Aşağıdakiler sadece benim tahminlerim, bilimsel bir geçerliliği yok... oerinc?cumhuriyet.com.tr. YİNE ÖĞRENCİ KAVGASI Dosya No: 2005/51 Talimat. Satılmasına karar verilen, taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Taşınmaz Tapu Kaydı: Batman ili, Kozluk ilçesi, Köprübaşı mahallesi, Şeyharap mevkiinde kain, tapunun 464 ada, 2 parsel, L47d06d Ib.2b pafta, 1 cilt, 8 sayfasında kayıtlı tarlanın tamamının açık artırma ile satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir. Önemli Özellikleri: Taşınmaz sulanabilir tarım arazisi niteliğinde olup, toplam yüzölçümü 57.530,07 m2’dir. Taşınmazın 1.730,77 m2’si bahçe, 55.799,30 m2’si tarım arazisi olarak kullanılmaktadır. Tınlıkumlu %34 eğimli, toprak yapısı iyi su tutma kapasitesine sahiptir. Taşınmaz Pisyar çayına 400500 m. mesafede olup, motopomp ve döşenen demir borular ile sulama sağlanmaktadır. Arazi ilçeye 2.5 km. uzaklıkta, DiyarbakırBitlis karayoluna yakındır. Ulaşım ve pazar problemi bulunmamaktadır. Taşınmaş tütün ekim alanları çevresinde bulunmakta olup, normal bir müteşebbis tarafından 4 yıl tütün, 1 yıl nadasa bırakılarak kullanılabilecek niteliktedir. Bahçelik alanda 11 kök asma, 12 kök incir, 28 kök kayısı, 3 kök armut, 9 kök dut, 2 kök elma, 6 kök nar, 5 kök şeftali ağacı bulunmaktadır. Taşınmazın İmar Durumu: Kozluk Beledie Başkanlığı’nın 27.09.2005 tarihli yazılarıyla taşınmazın belediye imar planında 49L116 paftasında mücavir alan içerisinde olduğu bildirilmiştir. Muhammen Bedeli: 281.894.506.770TL (281.894.51 YTL) bedelle satışa çıkarılmıştır. Satış Şartları: 1 Satış 02/05/2006 günü saat 14.30’dan 14.40’a kadar, Kozluk Belediyesi Konferans Salonu’nda açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şatı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle 12/05/2006 günü Kozluk Belediye’si Konferans Salonu’nda saat 14.30’dan 14.40’a kadar ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere, süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır, aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça, paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp, sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temürrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi, ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren, herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2005/51 Talimat sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 13/03/2006 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 12746) KOZLUK İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Kavgayı ayırmak isterken bıçaklandı İstanbul Haber Servisi Gaziosmanpaşa’da, kavga eden lise öğrencilerini ayırmak isteyen öğrenci, bıçakla yaralandı. Öğrenciler arasında, okul içinde başlayan kavgaya öğretmenler müdahale etti. Okul dışında da devam eden kavgada, öğrencileri ayırmak isteyen 11. sınıf öğrencisi H.G.K. (17), bıçakla bacağından yaralandı. Gaziosmanpaşa Özel Duygu Hastanesi’ne kaldırılan öğrenci, tedavisinin ardından taburcu edildi ve ifade vermek için önce Küçükköy Polis Merkezi’ne, ardından da Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği’ne gitti. Aynı okulun öğrencilerinden Z.S. (15) de önce polis merkezine, ardından Çocuk Büro Amirliği’ne götürüldü. Bu arada, polis merkezinin önünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan bazı öğrenciler, bir grup öğrenci arasında, küfürleşme nedeniyle geçen haftadan bu yana gerginlik olduğunu anlattı. Öte yandan, Zeytinburnu’nda önceki gün lise önünde A.E. ile S.K’nin bacaklarından bıçakla yaralanması olayına karıştıkları iddiasıyla gözaltına alınan İ.Ş. ve R.A.B. İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Dosya No: 2006/20 Esas Alacaklı Tedaş vekili Av. Öznur Türkmen Özderya tarafından borçlular Yusuf kızı Gürcan Çakır, Haşim kızı Melihat Çakır (Kurşun), Haşim kızı Melek Çakır, Hayattin eşi Elmas Çakır, Hayattin oğlu Barbaros Çakır, Hayattin oğlu Yavuz Çakır, Hayattin oğlu Özdemir Çakır, Hayattin oğlu Selim Çakır aleyhine Sürmene Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/97515 EsasKarar sayılı ilamına dayanılarak masraflar hariç 403,68 YTL borç miktarı üzerinden açılan icra takibi sonucunda borçlunun Balıklı Mahallesi Sürmene adresine gönderilen Örnek: 45 icra emri bila tebliğ iade edilmiş, zabıtaca da adresi tespit edilemediğinden icra emrinin gazete ilanı yolu ile tebliğine karar verilmiştir. Yukarıda yazılı borcu, masrafları ile birlikte işbu icra emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün 15 gün ilavesi ile birlikte (İlanın gazetede yayımı tarihinden itibaren) 22 gün içinde ödemeniz, İİK’nun 32. md.si uyarınca bu süre içerisinde borcu ödemez iseniz tetkik merciinden veya Yargıtay’dan veya mahkemenin iadesi yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirmediğiniz takdirde cebri icra yapılacağı, yine bu müddet içerisinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız beyanda bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız 337. madde gereğince hapis ile cezalandırılacağınız ilanen tebliğ olunur. Basın: 8762 TC SÜRMENE 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ÖRNEK: 45 İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ Dosya No: 2006/3 Müflisin Adı: Şişman Dış Ticaret AŞ İkametgâhı: Hürriyet Mah. Mahmutbey Cad. Arıkan Dağlar İş Merkezi No:1/19 K: 7 Şirinevlerİstanbul İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 317199/264781 sicil numarasında kayıtlı, yukarıda adı ve adresi yazılı şirketin iflasına İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2003/1169 esas sayılı dosyasından 21.03.2006 günü saat 15.45’te karar verilerek tasfiye işlemlerine dairemizde başlanmıştır. İcra ve İflas Kanunu’nun 166. maddesi gereğince ilan ve tebliğ olunur. 22.03.2006 Basın: 13238 İSTANBUL 1. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İFLASIN AÇILDIĞINA DAİR İLAN Bakan Çelik’ten ‘şiddet’ genelgesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de valiliklere, ‘‘Okullarda şiddetin önlenmesi’’ konulu 6 sayfalık bir genelge gönderdi. Genelgede okullardaki şiddet, saldırganlık, zorbalık ve diğer risk faktörlerini önleme ve müdahale hizmetleriyle ilgili bir üst kurul oluşturulacağı bildirildi. Genelgeye göre okul müdürlükleri, öğrencilerin birbirlerine isim taktıklarını, kendi aralarında gruplaşıp bazılarını dışladıklarını, birbirlerine kırıcı davrandıklarını ya da fiziksel olarak incittiklerini, aileden ve sosyal unsurlardan dolayı olumsuz yaşantılarını tespit ettiğinde, sorunu fark ettiğinde, gecikmeden psikososyal ve eğitsel destek almalarını sağlayacak. 12400 No’lu Resmi Adisyon kaybolmuştur. Hükümsüzdür. BarBar FARUK ASLAN Ehliyetimi ve Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. BİLLUR KARABENLİ CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle