13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2006 ÇARŞAMBA 6 AVRUPA GÜRAY ÖZ Laik Düzenimizin Değeri D in savaşlarının yeryüzünü kana buladığı ortaçağlara geri mi dönüyoruz? Haçlı seferleriyle, öncesiyle, sonrasıyla, Güney Amerika yerlilerine, Afrikalı kabilelere yapılanlarla, dinler arası savaşları ve dine kazandırma zorbalıklarını, tarihle, öyküleriyle ve filmleriyle hepimizin öğrenmiş olması gerekir. Son olarak Bay Bush’un ağzından ‘‘Haçlı Seferi’’ sözcüğünü kendi kulaklarımızla duyduk! Aynı dinin farklı mezhep, tarikat, inanış, davranış farklılıkları bulunan insanlarının arasındaki acımasız savaşların da öyküleri bitmez tükenmez. Hemen her din içindeki farklı kesimler, birbirleri üzerinde egemenlik kurmak için, aynı ülkenin yurttaşları, aynı toprağın insanları, birbirlerinin kardeşleri oldukları halde acımasız kanlar dökmüşlerdir. Birkaç kendini bilmezin saçmalaması ile ortaya çıkan korkunç olayların, mezhep çatışmasına, kardeşin kardeşi yönetmesine dönüştüğü günlerin dehşetini yaşıyoruz. İşte tam da bu noktada, Ortadoğu’nun içinde sayılan, onlarca farklı dini ve yine onlarca Müslümanlık mezhebini, tarikatları bünyesinde bulunduran Türkiyemizin Osmanlı sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün uz görüsüyle yeniden yapılanmasında laik düzenin seçilerek, devlet yönetiminin ve yasalarımızın ‘‘laik sisteme’’ yani insan yapısının değiştirilebilir, geliştirilebilir bir konuma getirilmesinin değerini ve önemini algılayabilmeliyiz! Zaman zaman din ve mezhep çatışmaları yaşansa da, şeriat özlemcileri var olsa da, herkesin eşit bireyler sayıldığı anayasamızla Cumhuriyetimizin laik ve devrimci ruhuyla, Türkiyemizin Ortadoğu ülkeleri arasında, çağdaşlığın örneği ve öncüsü olduğu gerçeğini kimse yadsıyamaz. Laik düzenimizin kıymetini bilelim. Hepimiz için gerekli olan bu düzeni esirgeyelim, kışkırtmalara kapılmayalım. Prof. Dr. Türkan SAYLAN ÇYDD Genel Başkanı ABD Başarısız mı? Kanlı savaşın üçüncü yılı doldu. Şimdi gazetelerde, TV kanallarında savaşın bilançosu çıkarılıyor. Kaç asker, kaç direnişçi, kaç sivil öldü, araştırılıyor. Ölen Amerikan askerlerinin sayısı bellidir. Iraklılar konusunda ise bir rakam verilemiyor. Iraklıların ölüleri sayılamayacak kadar çoktur. Havada 200 bin, 300 bin, 500 bin rakamları dolaşıyor. Gerçekte ölen Irak’tır. ABD saldırısının başarısız olduğunu söyleyenler de medyada ağır basıyor. ‘‘Hani Irak’a demokrasi, huzur, gelecekti. Gelmedi. İç savaş geldi. Öyleyse ABD bu işi eline yüzüne bulaştırdı.’’ Böyle diyenler, ABD’nin işgal öncesi söylediklerine inanıyorlardı herhalde. ??? ABD’nin Irak’ı gerçekten demokrasi getirmek için işgal ettiğine inanmak, neresinden baksanız sakattır. ABD Irak’ı, bölgeyle ilgili planlarını gerçekleştirebilmek için işgal etti. Bölgeyle ilgili planların adına, Büyük ya da Genişletilmiş Ortadoğu Planı BOP ya da GOP diyorlar. Açıklanmış olan plan ABD’nin, daha genel söyleyelim Batı’nın, bölgeye, bölgenin enerji kaynaklarına egemen olma planıdır. Uzak hedefi bölgeyi ezeli rakipler Çin ve Rusya ile paylaşmama planıdır. ??? Ne yazık ki, bu planı bir ‘‘demokrasi projesi’’ olarak kabul eden, kendi amaçlarına uygun bulan ve onun hizmetine girenlerin sayısı çoktur. En başta da ülkemiz bu plana koşulmuştur. Türkiye’nin Başbakanı bu planın yürütücüleri arasına Türkiye’nin adını yazdırdı. Batı’nın Sovyetler Birliği’nin dağılışı ile birlikte hız verdiği plan, büyük bir başarıyla gerçekleşmekte, adım adım ilerlemektedir. ABD’nin ya da Batı’nın bir beceriksizliği söz konusu değildir. Eski sosyalist ülkelerde Batılı yönetimler oluşturma, kaynaklara doğrudan ulaşma çabası sürüyor. Doğu Avrupa’da Sorosvari yöntemlere, Orta Avrupa’da ve Ortadoğu’da kanlı yöntemlere rağbet büyüktür. Almanya’nın Hırvatistan’ı ayırmasıyla başlayan Yugoslavya operasyonu hemen hemen tamamlanmak üzeredir. Yugoslavya’nın son Devlet Başkanı Miloşeviç, ‘‘savaş suçlularını’’ yargılayan mahkemenin zindanında ölü bulunmuş; Kosova’ya, ‘‘Dünya Bankası kredisi almak istiyorsan, ‘bağımsızlığını’ ilan etmeli, şu son kırıntıdan kopmalısın’’ denilmiştir. Irak’ta ise söylendiği gibi bir başarısızlık değil, tam bir başarı söz konusudur. Ülke parçalanmanın eşiğindedir. Artık ‘‘Üç Irak’’ planı resmi ağızlardan dillendirilmeye başlanmıştır: Kürdistan, Şiilerin ve Sünnilerin din esaslarına göre yönetilecek İslam cumhuriyetleri neredeyse hazırdır. İran da bir şekilde, ki şekillerin zenginliğinden yukarıda söz ettik, hizaya getirilebilirse bölge ‘‘düzene’’ girecektir. Bölge ülkeleri parçalanır ve çoğalırken İsrail bölgenin sınırlarını genişleten tek devleti, bölgenin atom silahlarına sahip tek ülkesi olarak jandarmalık görevini rahatlıkla yerine getirebilecektir. Peki Türkiye? Bu soru yanıtlanması çok, ama çok zor bir sorudur. Gayretler iki koldan devam etmektedir... eposta: guray.oz?cumhuriyet.com.tr Atatürküm, Ülkemde Neler Oluyor? V an Üniversitesi’nin saygıdeğer Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın yargısız tutuklandı. Aynı şekilde Kara Kuvvetleri Komutanımız Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında aslı astarı olmayan düzmece suç dosyaları yasal olmayan yollarla hazırlandı. Bu durumları yaratan, nasıl bir tesadüfse, aynı savcı. Bu kadar görev âşığı savcımız; Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘‘Ülkemiz tarikatlar, şeyhler, müritler ülkesi olamaz’’ sözünü biliyordur herhalde... Bu bağlamda, Mardin’de tarikat şeyhine dokunabilmek için birbirini ezenler suç işlemiyorlar mı? Van Savcısı; neden Van’daki tarikat yuvaları, şeyhler ve müritlerle ilgili araştırma yapıp soruşturma ve suç işleme dosyası açmıyor? Neden acaba? Çünkü; o kendisine hedef olarak gerçekten ülkesinin en iyi durumda olması için uğraş verenleri, laik Cumhuriyet rejimine sahip çıkanları ve sahiplenmeye çalışanları, Atatürk ilke ve devrimlerini yaşatmaya çalışanları seçmiştir... Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, yüce insan Mustafa Kemal Atatürküme, tüm Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı şehitlerine de bu durumu şikâyet ediyorum... Hamdiye ŞEN Yarı karanlık Ü lkemizin ufkunda 83 yıl önce söken şafak ne yazık ki, yüreğimizin kıvrımlarına yeterli ışığı getiremedi. Cumhuriyet güneşini çamurla sıvamak isteyen karanlık güçler dur durak bilmiyorlar. Atatürk’ün söylemiyle; ‘‘gaflet ve dalalet içinde’’ olanlar, ülkenin kaosa sürüklenmekte olduğunu göremiyorlar. Ya da görüyorlar da bilerek bu eylemleri yapıyorlar. Dışardan ve içerden kuşatma altındayız. Oynanan oyunlar çocuk oyunu değil. Fakat çocukların ellerine teknolojinin son yapımı silahları verenler hep karanlıkta kalıyorlar. Suça itilen kamalı, bıçaklı çocuklar köşe başlarında pusudadır. İnsanlar her yerde tedirgin ve huzursuz. Diken üstündeyiz. Kuş gribi mağduru kuşlara döndürüldük. Nerede itlaf edileceğimizi bilemiyoruz. Avcılar elleri tetikte bekliyorlar. Bitsin artık bu kör dövüşü. Adaletin kılıcı haksızlara ayrımsız işlesin. Şaibeli yaşayanların günahları neden sorulamıyor? Bu ülkenin nimetleri ‘‘bir eli yağda öbür eli balda’’ olanların tekelinde mi? Halkı soygun düzeninden ne zaman kurtaracaklar? Çağdaş uluslar seviyesine yükselerek insanca yaşamak istiyoruz. Halkımız ışıklı yolu bulamıyor. Yönümüzü Atatürk’ün yoluna döndürmeliyiz. Kurtuluş onun koyduğu ilkelerdedir. Bizi dün o kurtardı iç ve dış karanlık ellerden. Bugün de hep o olsun ufkumuzda. Abdullah AKAY Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü nedeniyle Çorlu Atatürkçü Düşünce Derneği’nce ‘‘Çanakkale ve Atatürk’’ konulu konferans düzenlendi. Tekirdağ Baro Başkanı Hasan Orta, CHP, ÇYDD, ADD, Gaziler Derneği yöneticilerinin de dinleyici olarak katıldığı konferansta konuşan emekli Tümgeneral Doğu Silâhçıoğlu, Çanakkale Savaşı’nın Türk tarihindeki önemine değindi. Silahçıoğlu, ‘‘Dünya, Türk askerinin ve milletinin ortaya koyduğu o büyük Çanakkale muharebelerinde Arıburnu/Anafartalar 19. Tümen komutanı Yarbay M.¨Kemal’in yükselişine tanık olmuştur’’ dedi. Atatürkçü düşüncenin sonsuza dek yaşayacağını vurgulayan Silâhçıoğlu, ‘‘Şimdi bizlere ve genç kuşaklara düşen görev, Atatürk’e ve onun devrimlerine sahip çıkmaktır. Türk milletinin yolu, çağdaşlıktır, laikliktir, aydınlıktan yanadır. Bize ve gençlere emanet bu Türkiye Cumhuriyeti’nin başı dara düştüğü anda Ata’nın çizdiği yolda tekrar bir kurtuluş savaşı vermeye hazır olduğumuzu da söylemek isterim’’ diye konuştu. (ERDAL ÖZCAN) ‘Genç kuşaklara düşen görev’ CHP’nin Görevi ediyoruz. Nasılsa seçimle gelenler, seçimle gider diyoruz. Nasılsa halkın sağduyusu, çok dürüstlük iddiasıyla gelip de gidenleri aratacak işler yapanları, yolsuzlukları görür diyoruz. Artık daha fazla yolsuzluğa hiçbir parti için, hiçbir şahıs işin ve hiçbir hükümet için sabrımız yok, seçim bu sorunları çözebilmeli artık, yandaşlara verilen paylar, yapılan yatırımlar son bulmalı artık. Belediyeler de paralarımızı kaldırımlara akıtmamalı. Saymakla bitmeyen bu durumlara, basına yapılan hakaretlere ve daha nicelerine sabrettik ve de ediyoruz, ama tek bir şeye artık sabredecek halimiz kalmadı. Ayhan ULUBELEN D AB Zihniyeti oğrusu sabırlı bir millet olduğumuz meydanda, şimdiye kadar nelere sabır göstermedik ki. Sınırlarımızdaki mayınlar yabancılara temizletilecek ve 49 yıllığına bu toprakları yabancılar işletecek. Limanlarımız yabancı yatırımcılara peşkeş çekilecek, en önemli sanayi kuruluşlarımız yabancılara satılacak ya da satıldı bile. Üniversitelerden ödeneklerin kesilmesine, hastanelerin birleştirilmesine, bazı üniversite rektörleri ile oynanılmasına, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü’nün iftiralara uğrayıp tutuklanmasına, 19 Mayıs Üniversitesi hakkındaki soruşturmalara, TÜBİTAK Başkanı’nın yerinden alınıp pek çok Bardak Taştı mahkeme kararına rağmen yerine iade edilmemesine, daha nice haksızlıklara, üniversite mezunlarının pek çoğunun işsiz kalmasına, kaçak yapılara, olur olmaz çıkan aflara, oğullara, kızlara verilen tavizlere, vergi indirimlerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin ılımlı İslama dönüştürülmesi için yapılan gizli ve açık çalışmalara, Milli Eğitim’de imam hatiplere yol açmak için yapılan çalışmalara, gizli ya da açık şekilde Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan hücumlara ve daha nelere nelere sabrettik ve de Ü H ürriyet Yazarı Ertuğrul Özkök’ün ‘‘Komutanların dikkatine’’ başlıklı yazısında yeni hikmetler yumurtlamış. Bir arkadaşının dış ülkelerde yaşayan ve Türkiye’de ‘‘iki aylık’’ bedelli askerliğini yaptıktan sonra yaşadığı ülkeye dönerken anlattıklarına yer veriyor. Bu AB hayranı delikanlıya göre kısacık askerliği sırasında kendileri ile ‘‘Doktriner’’ ders konuşmaları yapan komutanları AB aleyhinde konuşmuşlar, Fener Patrikhanesi’ni suçlamışlar. Komutanların ifadelerinin bazı dinsel gazetelerdeki ifadelere benzediğini de vurgulamış. Sanki Türkiye’de kamuoyunun büyük çoğunluğu AB, PKK, Kürt sorunu ve Güney Irak konularında birbirine taban tabana zıt düşünceler içinde gibiymişçesine!.. Görünen odur ki; AB zihniyeti ile yetişen bu genç delikanlı AB’nin ülkeye yüklediği mükellefiyetlerden, PKK’den, Irak olaylarından ve özellikle Türkiye için yaşamsal önemi olan Kıbrıs’tan pek haberdar değil! Belki de bunlardan bana ne diyor ama söylemiyor. Ertuğrul Özkök de çok sevgili muhterem arkadaşının bu bilgisiz oğlunun anlattıklarına dayanarak komutanlardan söz konusu iddia üzerine eğilmelerini istiyor. Yani her zamanki gibi vatan kurtarıcılığına soyunuyor! Neye dayanarak? Dışarda eğitilmiş bir gencin kasıtlı olduğu belli anlatımları üzerine. Besbelli Ertuğrul Bey de fırsat bu fırsat deyip Başbakan Sayın Erdoğan’ın avukatlığına soyunuyor. Aydın OLGUN E LEŞTİRİLER Yargının köhnemiş üçlüsü, hâkimsavcıbürokrat üçgenine karşı çekinmeden yaptığınız ‘‘Yargının yoksulları’’ başlıklı haberinizden ötürü Cumhuriyet ailesini kutluyorum. Gerçek bir skandal niteliğindeki olayın tüm yönleriyle aydınlanması ve sorumlularının kamuoyuna açıklanması yolunda başarılı çalışmalarınızın devamını bekliyoruz. Cemil ALTINBİLEK Gazetemiz, şu anda dönek ve liboşların, Cumhuriyet düşmanlarının hücumunda, ancak internet sayfanız halen ücretli, bu bizi üzüyor; her gün devamlı zaten gazetemizi alıyoruz, fakat ülkesini seven, Cumhuriyet’e inanan herkesin, saklayabileceği bazı yazarlarımızın makale ve araştırmalarla ilgili yazılarını arşiv yapmak, gelecekteki gençlerimize iletmek için, çıktı almamız gerekmektedir. Lütfen internet sayfanızdan ücret almadan gazetemiz Cumhuriyet’i zevkle, onur duyarak, gururlanarak, sizleri takdir ederek okuyalım. Başarılar dilerim. Efdal TURAN Bu gazeteyi öbür gazetelerden ayıran iki temel özelliği, dünya görüşü ve yayımlanan yazıların belli bir çizginin üstünde oluşudur. Dünya görüşünde yalpaladığı ya da ödün verdiği anlaşıldığında, okuyucu bu gazeteyi bırakır. Hem de hiç gözünün yaşına bakmadan bırakır. Bu saptama deneyimle doğrulanmıştır. Yeniden denemek isteyen olacağını da sanmıyorum. Cumhuriyet gazetesinin en az çizgisi kadar önemli ikinci özelliği ise haber, yorum ve köşe yazılarının düzeyidir. Cumhuriyet’in düzeyini tutturamayan bir yazının bu gazetede yayımlanmaması gerekir. O tür yazıların yayımlanacağı birçok gazete var. Yazı sahipleri şanslarını o gazetelerde deneyebilirler. Ama Cumhuriyet’te değil... Gazetenin de bu konuda daha ince eleyip sık dokuması gerektiğini düşünüyorum. Mustafa HAKKI lkenin sürüklenmeye çalışıldığı karanlık ortama karşı CHP ana muhalefet görevini, parti grubunda ve TBMM’de verdiği gerçekçi, anlamlı mesajlarla yerine getirmeye çalışıyor, Meclis’teki milletvekili sayısı ile gücünün yettiğince başarılı oluyor. Ancak bu çabalar, getirdiği olumlu sonuçlar medyada yeterince bazen de hiç yer almıyor. Toplumdaki tepkisizlik ve duyarsızlık ise endişe verici. Hükümetin kendi amaçları doğrultusunda attığı ‘‘kararlı’’ adımlar karşısında ne üniversite gençliğinden ne de sivil toplum örgütlerinden yeterli tepki geliyor. Halk gelişmeleri ‘‘hükümet sözcüsü’’ (!) televole ağırlıklı televizyon kanallarından izliyor. Ya bilgisiz kalıyor ya da yanlış yönlendiriliyor. İçinde bulunduğumuz koşullarda CHP’ye büyük sorumluluklar düştüğü tartışılmaz. Askeri deyimle ‘‘CHP’nin durumdan vazife çıkarması’’ gerekiyor. Baharla birlikte Türkiye’nin her yerinde amacı belli ve içeriği net geniş katılımlı bayrak asmakla sınırlı kalmayacak kitlesel toplantılar düzenlenmesi şart. Türkiye’nin tek seçeneği CHP. Bunun boşa gitmemesi, gerçeklerin, Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin uğradığı saldırıların amacının topluma açıklıkla anlatılarak hükümetin, ülkenin tepesinde bir kâbus olmasından kurtulmamız için CHP’nin kendisinden beklenen önderliği ve kararlılığı ortaya koymasını bekliyoruz. Sıtkı ERGÜNEY KOŞULLAR Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK’lara açtı. ‘‘Söz Okurun’’ sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK’lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD’nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağının ‘‘Söz Okurun’’ sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta?cumhuriyet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Ben bir Cumhuriyet gazetesi okuruyum. Gazetemi seviyorum, ancak arşivleyemiyorum. Bazen arşivdeki bilgilere, yazılara yeniden ulaşmak için internet sitenize girmek istiyorum. Ancak site şifre istiyor. Hiç olmazsa aldığımız gazetelerimizde günlük ya da haftalık şifrelerimiz olsa ve o şifreyi girerek sitede tarama yapabilsek (örneğin orta sayfada yayımlanan gazete üretim No’su+tarihi gibi)... Böylece gazete alarak Cumhuriyet’i destekleyen okurlar mağdur olmazlar. Sezgi ADALIOĞLU CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle