13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2006 PAZARTESİ 4 HABERLER Genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünlerle ilgili olarak 100 bine yakın başvuru yapıldı 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK TBMM’den GDO uyarısı Ağar, taksicileri ziyaret etti ? İstanbul Haber Servisi Biri gasp, diğeri intihar sonucu ölen 2 şoförün de çalıştığı Bakırköy Osmaniye Merkez Taksi Durağı’nı ziyaret eden DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, taksicilerin sorunlarını dinledi. Ağar, kamu görevi yapan taksicilerin ciddi bir can güvenliği sorunu bulunduğunu dile getirdi. Gecegündüz insanların ölüsüne, hastasına koşan bu meslek erbabının bir türlü güvenceye kavuşturulamadığını belirten Ağar, ‘‘sokakların ne zaman, nereye çarpacağı belli olmayan suça eğilimli insanlarla dolu olmasının toplumun huzurunu kaçırdığını’’ söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünlerin (GDO) yasaklanmasına yönelik yaklaşık 100 bin başvuruyu değerlendiren TBMM Dilekçe Komisyonu, halkı uyardı. Başkan Yahya Akman, ‘‘GDO’lu tohum ekerseniz o toprağa başka bir ürün ekemiyorsunuz, toprağınız verimsizleşiyor’’ dedi. Akman, ‘‘Bu teknolojiyle insan sağlığı açısından zararlı ürünler ortaya çıkabiliyor’’ diye konuştu. TBMM Dilekçe Komisyonu, GDO’lu ürünlerle ilgili vatandaşlardan gelen yaklaşık 100 bin başvuruyu değerlendirdi. Komisyon Başkanı Yahya Akman, canlı organizmalardan bitkilere gen transferi yapılarak elde edilen GDO’lu ürünlerin dünya ve Türkiye için tehlike Gençlik ve Tarikatlar... ‘‘Sevgili Atabek, Ben Emrah Arıcılar. Yaşım 19. Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim Bölümü 1. sınıf öğrencisiyim. Uzunca bir zamandır Cumhuriyet okuyorum. Köşenizde gençlere yer vererek ülkemizde konuşmasına pek fırsat verilmeyen gençlere büyük destek olduğunuz için size teşekkür etmek istiyorum. 6 Mart 2006 tarihli yazınız gençler arasında önemli bir soruna dikkat çekiyor. Kararsızlık. Gençlik kitap, gazete gibi araçlarla yeterince beslenemediğinden ve gençler arasında politika, ekonomi, sanat konuşmak boş bir uğraş olarak görüldüğünden Türkiye’de gençlerin içinde bulunduğu gemi tehlikeli akıntılara çok kolay maruz kalabiliyor. Kararsız gençlik, özellikle üniversitelerde faaliyet gösteren cumhuriyet karşıtı, Atatürk karşıtı gruplara daha kolay yaklaşabiliyor. Bu grupların hedef öğrenci kitlesi olarak gördüğü gençler de genelde kararsız gençler oluyor. Özellikle Anadolu’dan gelen, içine kapanık, kendine güvensiz, kararsız gençler. Birileri onların adına bazı kararlara varıyor ve gençler mantıklarını kullanmak zorunda kalmadan, hazır olarak başkalarının fikirlerini, emellerini benimsiyorlar. Çok büyük potansiyele sahip bu kararsızlar topluluğu bir noktadan sonra farklı alanlarda ama aynı emel çerçevesinde kullanılmaya başlanıyor. Gençlerin arasında kasıtlı yazılmış fıkıh kitapları, hocaefendinin sohbet görüntüleri dolaşıyor. Üniversitede ücretsiz Milli Gazete dağıtılıyor. Atatürk düşmanları, cumhuriyet düşmanları, laiklik düşmanları bu yolla sivil ordularına asker yetiştiriyorlar. Gençler, ustaca hazırlanmış bir tuzağın içine çekiliyor. Türk gençliğinin örgüt, örgütlenme gibi kavramlardan ödü koparken, tarikatlar, şeyhler kurtarıcı gibi görülüyor. Bir tarikata yakın olmak büyük saygınlık. Türkiye’nin umudu gençliktedir. Türkiye’nin kurtuluşu kararlı gençlerle, topyekun bir gençlik hareketiyle mümkündür. O yüzden yetkililerden umutsuzca destek beklemek yerine yazımı bitirirken kendim gibi gençlere sesleniyorum: Gençliğe Hitabe’yi okuyun, sonra da genç olmanın gereklerini yerine getirin.’’ Bir başka okurumuz Ali Salıcı, aynı konuyu Adıyaman’dan dile getiriyor: ‘‘Ben Ali Salıcı. 21 yaşında, Açıköğretim Fakültesi öğrencisiyim. Günlük Cumhuriyet gazetesini ve köşe yazılarınızı kaçırmadan takip eden birisiyim. Herkesin, özellikle de gençlerin bu kültür içerikli gazeteyi okumasını isterim. Şimdiki gençlik hiçbir şeyin farkında değil, adeta etraflarını tarikatlar bürümüş ve onları bu cemaatin içine çekmekteler. Bu cemaatler kaleyi içten fethetmeye çalışıyorlar, başarılı da oluyorlar. Önce gençliği vuruyorlar ve duygu sömürüsü yapıyorlar. Eğitimle insanları sömürmeye çalışıyorlar. Bunların amacı insanları eğitip devlete, millete yararlı insanlar yetiştirmek değildir. Onları kendilerince eğitmek, düşüncelerini ve amaçlarını yaymaları için dini de buna alet ederek kanlarına girmektir. Ve şu anki gençliğimiz bu alana yönelmekte, daha doğrusu kandırılmakta ve itilmektedir. Geleceğimiz, özellikle gençlerin geleceği tehlike altındadır. Ben bunları yaşayıp gördüğüm için, amaç ve gayelerini anladığım için uzak duruyor, bu yola sürüklenenleri veya ailesinin zoruyla gönderilenleri de elimden geldiğince aydınlatmaya ve kendi düşünceleri doğrultusunda gitmeleri için ikna etmeye çalışıyorum. Ülkemizin geleceğinden şüphe duyuyorum. Atatürk’ün laik, sosyal, çağdaş bir Cumhuriyet haline getirdiği ülkemiz gün geçtikçe tarikat ve cemaat ülkesine doğru yol almaktadır. Buradan artık durun diyorum. Benim genç bir insan olarak durun demem tüm büyüklerime örnek olsun.’’ İki önemli gözlem, iki önemli uyarı. Gençlerin söylediklerine herkesin kulak vermesi gerekiyor. Hem de hiç zaman geçirmeden... email: [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com ? TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Yahya Akman, canlı organizmalardan bitkilere gen transferi yapılarak elde edilen GDO’lu ürünlerin dünya ve Türkiye için tehlikelerine dikkat çekti. Akman, “Bu ürünlere bir kere bulaşırsanız, bir daha kurtulamıyorsunuz. O tohumla ürün ektiğiniz toprak, o tohuma bağlı hale geliyor ve bir daha başka ürün ekemiyorsunuz. Toprağınız verimsizleşiyor” dedi. lerine dikkat çekti. ‘‘GDO’lardan daha çok verim alındığı ve bu teknolojiden mutlaka yararlanılması gerektiği’’ görüşünün yanı sıra ‘‘GDO’lu ürünlerin insan sağlığı için tehlikeli olabileceği’’ görüşünün de bulunduğunu söyledi. ABD, Kanada, Brezilya ve Arjantin’in ürettiği GDO’lu ürünlerin ileride Türkiye için daha büyük sorun olabileceğini, önlemlerin şimdiden alınması gerektiğini kaydeden Akman, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘GDO’lu ürünleri üreten uluslararası şirketler çok güçlü ve ürünlerini dünyaya pazarlamak için yoğun bir çalışma içindeler. Bu ürünler, dünyaya hibrit tohumlar vasıtasıyla yayılıyor. Bu ürünlere bir kere bulaşırsanız, bir daha kurtulamıyorsunuz. O tohumla ürün ektiğiniz toprak, o tohuma bağlı hale geliyor ve bir daha başka ürün ekemiyorsunuz. Toprağınız verimsizleşiyor. O tohumu satan yabancı şirket, size önce tohumu ucuz fiyattan satıyor ve sizi bağımlı hale getiriyor. Ancak daha sonra fiyatını arttırarak, sizin başka tohum ekmenizi önlemeye çalışıyor. Sizi öyle bir noktaya getiriyorlar ki, isteseniz de bu çarkın içinden çıkamıyorsunuz.’’ Daha çok verim alınması için, bütün ürünlerin genetiğinin değiştirilebildiğini anlatan Akman, GDO hakkında bilgisi olan, çevresinde GDO ürünlerinin üretildiğini bilen, duyan, yan etkileri olduğunu düşünen, bu konuda bilimsel çalışma yapan herkesi, ilgili kurumlara başvurmaya çağırdı. Akman, GDO’lu ürünlerin daha çok soya, mısır, pamuk, kolza (tohumundan yağ elde edilen bitki) gibi ürünlerde olduğunu kaydederek, bu konudaki tehlike ye dikkati çekti. Akman, ‘‘Bu teknolojiyle, yaşayan bütün canlı organizmalardan, bitkilere gen transferi yapılabiliyor ve insan sağlığı açısından zararlı ürünler ortaya çıkabiliyor’’ dedi. ABD’de geçen yıl gıda zehirlenmesinden 5 bin kişinin öldüğünü, bunların 3 bin 200’ünün ölüm nedeninin bilinmediğini anlatan Akman, bu kişilerin GDO’lu ürünleri yedikleri için ölmüş olabileceğinin söylendiğine dikkat çekti. Dinledikleri bazı bilim adamlarının, GDO’lu ürünlerin üzerine ‘‘Bu ürün GDO’ludur’’ ibaresinin yazılmasını istediklerini kaydeden Akman, ilgili bakanlıklar ve kamu kuruluşlarının, bu ürünlerin ithalatında belli bir disiplini sağlamaları gerektiğini vurguladı. H ALUK KOÇ: C EVDET SELVİ: Erdoğan’dan Evrensel’e dava ? ANKARA (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli toplantılarda partililerle birlikte söylediği ‘‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’’ şarkısının sözlerini değiştirdiği yazısındaki ifadeler dolayısıyla, Evrensel gazetesi köşe yazarı Yücel Sarpdere ve gazete aleyhine 10’ar bin YTL’lik tazminat davası açtı. Avukat Fatih Şahin tarafından Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın dilekçesinde, Evrensel gazetesinde 3 Mart 2006 tarihinde yayımlanan yazıda ağır hakaret içeren ifadelere yer verildiği öne sürüldü. Unakıtan dokunsan akıyor SAMSUN (Cumhuriyet) Samsun’da köyleri dolaşarak yurttaşların sorunlarını dinleyen CHP Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Haluk Koç, AKP iktidarına yüklendi. Koç, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan için ‘‘Mersin limonu gibi, dokunsan akıyor’’ dedi. Haluk Koç, ilk olarak Kavak ilçesine bağlı Kozansıkı köyünü ziyaret etti. Köylülerin sorunlarını dinleyen Koç, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı eleştirdi. Koç, ‘‘Sayın Unakıtan, yaptığımız eleştirilere karşı sadece gülümsüyor. Mersin limonu gibi, dokunsan akıyor. Ekonomik anlamda ülkenin kalkındığını belirten iktidar, acaba bu köylünün, esnafın, yani halkın çektiği sıkıntıları görmüyor mu?’’ diye konuştu. CHP’nin muhalefet görevini yaptığı zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dava açtığını belirten Koç, ‘‘Ancak ben mahkemeye hırsızlıktan, ahlaksızlıktan ve naylon fatura yüzünden gitmiyorum’’ dedi. Koç, konuşmasında Şemdinli iddianamesindeki Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a yönelik eleştirilere de değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı, zaten Türk ordusunun en yetkili isimlerinden birisidir. Bu tür suçlamayı getirirsen bunun arkasını da düşünmek gerekir. Yani tehlikenin boyutlarına dikkat çekmek istiyorum. Eğer zaten usulsüzlük veya kural dışı bir konu varsa gerekli cezası verilir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni böyle bir ithamla karşı karşıya bırakırsan benim köylü vatandaşım da ‘Acaba bu işin arkasında bir iş mi var’ diye düşünmeye başlar. Biz konuştuğumuz zaman da bize kızıyorlar.’’ İşçiye baskı yapmayın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, ‘‘asgari ücrete razı olan işçi ve sendikalara yapılan baskıların, işyerlerinin ekonomik sorununu çözecek bir önlem olamayacağını’’ belirtti. Selvi, yaptığı yazılı açıklamada, çalışanların, demokratik kitle örgütlerinin ve sendikaların büyük baskı altında olduğunu savunarak endüstriyel ilişkilerde, çalışma yaşamında olağanüstü bir kaos yaşandığını dile getirdi. Hükümetin, çalışanların sendikalaşma hak ve özgürlüğünün engellenmesine seyirci kaldığını vurgulayan Selvi, şunları kaydetti: ‘‘Anayasal, yasal ve uluslararası onaylanmış sözleşmelerden doğan, doğal haklarını kullanan ve sendikalara üye olan işçiler, sadece bu nedenle işten çıkarılmakta, çoluk çocuğu ile açlığa mahkum edilmekte, kamu çalışanları ise baskı altına alınmakta, sürgün edilmektedir. Asgari ücretin net 380 YTL olduğu ülkemizde, asgari ücrete razı olan işçi ve sendikalara yapılan baskılar, işyerlerinin ekonomik sorununu çözecek bir önlem olamaz.” Ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarının temelinde örgütsüz bir toplum olunmasının yattığını belirten Selvi, deri işkolunda Tuzla’da 2 işyerinde 70 işçi, Çorlu’da 2 işyerinde 46 işçi, Gönen’de 7 işyerinde 315 işçinin sendikalı olmak istedikleri için işten çıkarıldığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, AKP’nin Fatih İlçe Teşkilatı Kongresi’ne katıldı. (Fotoğraf: AA) Bakan Aksu’nun yanıtı ? ANKARA (AA) İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, yurtiçinde terörist eylemlere katılan ve daha önce işledikleri terör suçlarından aranan 5 bin 750 terör örgütü üyesinin yakalandığını bildirdi. CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu’nun soru önergesine verdiği yazılı yanıtta Aksu, 2003’ten bu yana (ölü, yaralı ve teslim olan) 1350 teröristin ele geçirildiğini kaydetti. Aksu, Türkiye’nin de yer aldığı uluslararası güvenlik ve işbirliği anlaşmaları gereğince İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Azerbaycan ve Ukrayna’dan, 2003’te 52, 2004’te 41 ve 2005’te 23 olmak üzere 116 örgüt mensubunun Türkiye’ye teslim edildiğini belirtti. Erdoğan türbanla ırkçılığı karıştırdı İstanbul Haber Servisi AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanlığı’na yapılan atamayla ilgili eleştirileri ‘‘ayıp’’ olarak nitelendirerek ‘‘İnsanların eşlerinin başı açıkmış, başı örtükmüş. Buna göre bir insan bir yere atanır mı’’ dedi. ‘‘Bu dönemin istismara açık’’ olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ‘‘Nevruz’a gölge düşürmek isteyenleri’’ uyardı. Başbakan Erdoğan, AKP Fatih İlçe Teşkilatı’nın Topkapı Eresin Oteli’ndeki 2. Olağan Kongresi’ne katıldı. Başbakan Erdoğan, kongredeki konuşmasında, ‘‘Bizim kitabımızda erken seçim filan yok, Bu yazboz tahtası değil’’ sözlerini yineledi. Konuşmasında, Merkez Bankası Başkanlığı’na yapılan atamaya da değinen Erdoğan, şöyle devam etti: ‘‘Merkez Bankası ile ilgili atılan adımda neler yazıyorlar, neler çiziyorlar! Ayıp. İnsanların eşlerinin başı açıkmış, başı örtükmüş. Buna göre bir insan bir yere atanır mı? Böyle saçmalık mı olur? Yani biz ehliyet, liyakat sahibi bir insanı, eşinin başı örtülü diye onu biz layık olduğu yere getirmeyecek miyiz? Bunu yazançizen gazetecilerin hepsine şunu söylüyorum; nasıl ki bir zamanlar zencibeyaz ayrımı yapanlar bugün lanetle anılıyorsa onlar da tarih önünde lanetle anılacak. Bu bir ayrımcılıktır. Eşinin başı açık olanın da benim gönlümde yeri özeldir, başı örtülü olanın da yeri özeldir. Yeter ki liyakatı, ehliyeti olsun. Yeter ki onlarla koordineli bir şekilde çalışabilelim. Kalkıp neler söylüyorlar, neler yazıyorlar. ‘Yok, okul arkadaşı.’ Okul arkadaşı olursa, birini getiremeyecek miyim? ‘Belediyede onun kadrosundaymış’ Eğer belediyede benim kadromda olsa getiremeyecek miyim? Böyle saçmalık mı olur?’’ Şimdiye kadar hiçbir iktidara böyle sorular sorulmadığını anlatan Erdoğan, ‘‘Bu sorulara hakkınız yok. Bal gibi de getiririz’’ dedi. CHP döneminde İstanbul’un kötü yönetildiğini savunan Başbakan Erdoğa, ‘‘Tayyip Erdoğan başkanlığındaki kadroda başarılı olan arkadaşları niye daha sonra değerlendirmeyeyim? Yine yanılacaklar’’ diye konuştu. İsim değişikliği istemine ret ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da Abdullah Cevdet Sokak’ın isim tartışmaları, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin aldığı iptal kararıyla noktalandı. Mahkeme, Abdullah Cevdet Sokak adının Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu Sokak olarak değiştirilmesine ilişkin kararını iptal etti. Anakent Belediye Meclisi’nin bazı üyelerinin, Abdullah Cevdet’in ‘‘Türk milletini aşağılayıcı sözler söylediği, Ermeni yanlısı olduğu’’ iddialarıyla Çankaya’da yer alan Abdullah Cevdet Sokak’ın adının Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu Sokak olarak değiştirilmesi yönündeki istemine iptal kararı çıktı. Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin aldığı kararda, ‘‘Cumhuriyet’in ilk sokak ismi olan Abdullah Cevdet Sokağı’nın adının değiştirilmesine sebep olabilecek hukuken ve geçerli ve kabul edilebilir bir nedenin bulunmadığına’’ kanaat getirdi. Irak’ın işgalinin üzerinden 3 yıl geçti. ABD’nin işgale başladığı ilk günlerde işgalcileri destekleyenler, hafif alaycı bir dille, ‘‘Bunlar da çok fosmuş’’ diyerek Iraklı direnişçileri küçümseyen yorumlar yapıyorlardı. ‘‘Irak, yeni bir Vietnam olabilir’’ diyenler haklı çıktı. ABD’nin her şeye egemen ve istediğini yapabilecek bir süper devlet olduğu tezi ise aradan geçen üç senenin sonunda pek de güvenilir bir tez olarak sayılmıyor. ABD, Irak’ı işgal ederek bu bölgeye demokrasi, barış ve huzur getireceğini iddia ediyordu. Üç yılın sonunda şimdi de İran’a saldırmayı planlıyor. Suriye üzerinde baskı uyguluyor. Irak’ın işgali, Bush yönetimi açısından önemli bir sınav oldu. Bush ve ekibi bu sınavdan çaktılar. İşgal sonrası bölgeye ne huzur ne de demokrasi geldi. Gelen yalnızca acı, ölüm ve kargaşa oldu. ??? ABD emperyalist bir devlet midir? Şüphesiz evet. Emperyalizm deyimi içine Avrupa ülkelerini ve Japonya’yı da ekleyebiliriz. Rusya’yı şimdi nere ABD Evine Nasıl Dönecek? ye koymak gerekiyor? Sosyalist bir ülke değil. Kapitalist bir ülke. Ciddi bir askeri ve mali güce sahip. Irak’ın işgali konusunda Batı ülkeleri arasında ciddi ayrılıklar çıktı. İngiltere, İtalya gibi Avrupa ülkeleri işgale destek verirken Almanya, Fransa, Rusya gibi ülkeler de karşı çıktılar. Bu karşı çıkışa daha sonra İspanya da katıldı. ABD, emperyalist güçlerin en saldırganı ve en militarist olanı. Elindeki askeri gücüyle, dünyayı kendi isteği doğrultusunda şekillendirmek istiyor. Tabii bu arada Clinton yönetimi ile Bush yönetimi arasında da farklar olduğunu biliyoruz. Clinton, bilgi teknolojisini temel alan bir siyaset izlerken Bush silah ve petrol üzerine yoğunlaştı. Bu tercihler onun savaş çıkaran kimliğini de pekiştirdi. ??? Avrupa ile ABD arasında her zaman bir fark oldu. Vietnam’ın işgali döneminde de, daha sonraki darbeler döneminde de Avrupa ülkeleri hiçbir zaman ABD ile uyum içinde olmadılar. Örneğin Latin Amerika’daki ABD yanlısı darbelerden kaçanların sığınağı hep Avrupa oldu. Aynı şekilde, Türkiye’deki Amerikancı darbelerden sonra da siyasi mültecilerin sığınağı Avrupa’ydı. Sovyetler’e pek giden olmadı. Çin’e de kimse gitmedi. Avrupa ülkeleri sömürgeciliğin öncüsüydüler. Latin Amerika’nın, Afrika’nın ve dünyanın birçok yöresinin zenginliklerini yağmaladılar. İlk sermaye birikimleri bu vahşi sömürünün üzerinden yürüdü. Kapitalizmin emperyalizm aşamasına dönüşmesi de ilk olarak Avrupa’da ortaya çıktı. Lenin’in kapitalizmin eşitsiz gelişmesi teorisinin bir kanıtı olarak daha sonra kapitalistleşen ABD, Avrupa’yı geride bıraktı. Daha saldırgan bir emperyalist olarak İkinci Dünya Savaşı sonrasına damgasını vurdu. ??? Avrupa ülkeleri ikinci dereceden emperyalist ülkeler olarak etkinliklerini yitirdiler. Bu arada, son 100 yıl içinde Avrupa’da işçi sınıfı ve çalışanlar mücadeleyle önemli kazanımlar elde ettiler. Sosyal haklar kazandılar, siyasi haklar kazandılar, ekonomik refahtan pay aldılar. Avrupa demokrasileri (bugün bir kriz yaşasalar da) insanlık açısından bir cazibe merkezi haline dönüştü. Sosyalist ülkelerin yıkılışı, sosyalizmin pratik başarısızlığı da Avrupa’daki kazanımları kıymetli hale getirdi. İşte bu değişim, ABD ile Avrupa arasında bazı farklılıkların oluşmasına yol açtı. Avrupa Birliği süreci de Avrupa’daki çokseslilik ve demokrasi eğilimini güçlendirdi. ABD’nin Irak’ı işgali, Avrupa açısından bir sınav haline dönüştü. Bazı ülkeler işgale direnirken bazıları destek verdiler. Avrupa bir travma yaşadı. ??? Irak’ın işgalindeki başarısızlık, bazı Avrupa ülkelerinin işgal ortaklığından çekilmesine neden oldu. Bazı Avrupa ülkeleri, buradaki paylaşımdan hisse alabilmek adına ortaklığı sürdürdüler. İnsanlığın geleceği, Batı’nın geleceği ve ABD’nin geleceği Ortadoğu’daki gelişmelere bağlı hale geldi. Bush ve adamları ne yapabilecekler? Irak’taki başarısızlığı nasıl kapatacaklar? İran’a saldırarak yeni bir cephe mi açacaklar? Tabii bu arada ABD’de yaklaşan başkanlık seçimlerini de unutmamak gerekiyor. Bush, tam seçimler öncesi Irak’ı işgal etmiş ve bu sayede seçim kazanmıştı. Şimdi ABD halkı mutsuz ve Bush’a olan güvenini büyük ölçüde yitirmiş durumda. Bush ve adamları muhafazakârlara seçim kazandırmak için İran’a saldırır mı? ??? ABD’yi, bölgeyi kana bulamaktan engelleyecek olan nedir? Önce, direnen Irak halkı. İşgale tepki gösteren tüm dünya. Tabii her gün çocuklarını bu savaşta yitiren ABD halkı. Vietnam Savaşı’nı, sonunda ABD halkı bitirdi. Bu kez neden olmasın! Naile Başıbüyük’e Biriciğimiz, keşke beraber geçirdiğimiz günlerin sayısı daha fazla olsaydı. Ölümünün 10. yılında her an bizimlesin... Seni çok seven ve özleyen ailen. Başıbüyük Ailesi CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle