27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 MART 2006 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 15 15 19 14 17 16 18 14 17 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B PB PB PB B Y B B Y 15 20 12 13 12 12 13 13 14 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B B B B PB PB S 18 18 15 16 12 14 3 4 1 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun batı kesimleri çok bulutlu, Marmara’nın batısı, Ege, Batı Akdeniz ile akşam saatlerinden sonra Marmara’nın doğusu, Batı Karadeniz’in batısı, Afyon ve Eskişehir çevreleri yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra Y Amsterdam Y Brüksel Y Paris Y Bonn PB Münih Y 7 8 4 10 8 8 10 5 7 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K Y PB PB Y PB Y PB Y 2 4 19 7 7 7 15 12 11 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB Y PB PB B B B PB B 4 28 5 25 6 19 5 18 13 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu AÇI MÜMTAZ SOYSAL KUDETA CÜNEYT ARCAYÜREK, 1985’te beş yıl önceki darbeyi anlatmak isterken böyle bir başlığı uygun bulmuştu. Fransızca’da ‘‘devlet darbesi’’ demek olan ‘‘coup d’Etat’’ sözlerinin okunuşu buydu. Biraz Kunta Kinte’yi andıran bir tınısı vardı ama, darbe sonrasının koşullarında bu başlıktan başka çare yoktu. Askeri darbeler için Batı’da Almanca’nın ‘‘Putsch’’ sözcüğü de kullanılır ama, onda ‘‘rejim’’ değişikliği anlamı pek sezilmez ve daha çok iktidara gelip nimetlerden yararlanmak için sık sık görülen Latin Amerika darbelerinin havası yansırdı. Bir bakıma, ‘‘iktidar darbesi’’ydi bunlar ve ‘‘cunta’’ların biri gider, öbürü gelirdi. Oysa, ‘‘kudeta’’ sözü, yalnız ‘‘hükümet darbesi’’ anlamı taşımaz, çoğu zaman rejim değişikliğinin de başlangıcıdır. Şimdi, darbenin yeni biçimleri yaşanmaya başladı. ‘‘Büyükanıt’’lı iddianame dolayısıyla sözü edilen ‘‘orduya karşı darbe girişimi’’nde olduğu gibi. Artık, bir başka türü daha yaşamaktayız: ‘‘iktidarın devlete karşı darbesi’’. ahim anlamlarla yüklü olan bu deyim herhalde geniş bir açıklama gerektiriyor. Cumhuriyetin geleceği açısından önemli bir gereksinim bu. Olay, TÜPRAŞ’taki kamu hisselerinin satışı dolayısıyla yaşanmaktadır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bu satışa ilişkin olarak açılmış dava dolayısıyla, 2 Şubat 2006 günü ‘‘yürütmeyi durdurma’’ kararı vermişti. Çünkü, ‘‘Petrolİş’’in, yani Türkiye Petrol, Kimya, Lastik İşçileri Sendikası’nin açtığı iptal davasında Onüçüncü Daire iptal ve yürütmeyi durdurma istemlerini kabul etmemiş, konu itiraz üzerine bir üstteki Kurul’a gelmişti. Kurul, ‘‘şartnamede kamu yararına uyarlık görülmediği’’nden, kamunun daha fazla zarar görmesini önlemek için ‘‘işlemin yürütülmesinin durdurulması’’na hükmetmişti.. Ne var ki, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, itirazın varlığını bile bile, Kurul kararını beklemeden işlemi yürütmüş, TÜPRAŞ’ı yeni sahiplerine devretmişti. TÜPRAŞ’ın yürütülmesi, yürütmeyi durdurma kararından sonra da sürüyor. edir bunun anlamı? Demek ki, iktidar, herhalde Bakanlar Kurulu’nca 1992’de alınmış bir ‘‘gizli ilke kararı’’na dayanarak, yargı kararını dinlemiyor. Oysa, ‘‘kamu yararına aykırı sonuç doğuracak yargı kararı uygulanmaz’’ anlamı taşıyan bu karar, gizliliğine karşın, Türkiye Barolar Birliği’nce açılan bir dava sonucunda Danıştay Onuncu Dairesi’nce 28 Mayıs 2004’te oybirliğiyle iptal edilmişti. O halde, artık yargı kararlarına karşı bir çeşit ‘‘çifte aldırmazlık’’ var. Anlamı? Anayasası ‘‘yasama ve yürütme organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır; hiçbir surette bunların yerine getirilmesini geciktiremez’’ diyen bir ülkede bunun anlamı, iktidar devletin temel düzenine karşı çıkıyor, onu bozuyor, kendi gücüne güvenip devlet hukukuna meydan okuyor demektir. Bu, ‘‘devlete karşı hükümet darbesi’’ değildir de nedir? Yoksa, ‘‘postmodern’’ bile değil, doğrudan doğruya bir ‘‘post darbesi’’ mi? Yargısı çöken Cumhuriyet çoktan bitmiş, sıra post kavgasına mı gelmiştir? ‘İslam rejim değildir’ ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY V N Gülen’le aynı karede yer almayız Sayın Başkan, gelinen noktada çok açık sormak istiyorum, elbette yanıtlayıp yanıtlamama hakkı sizindir. Fethullah Gülen’in Orta Asya’daki, öteki coğrafyalardaki hareketi nereye oturuyor? Şu anda yaşamakta olduğu ABD ile bağlantılı bir uluslararası çizgi yok mu ortada? ? Elimizde hiçbir bilgi yok o konuda. Tabii cemaatlerin, grupların, partilerin veya hükümetlerin Ortadoğu’da kiminle ne gibi ortak paydaları, hareketleri var, hiçbir bilgim olmadığı için bu hareketleri suçlayıcı veya onaylayıcı bir ifadede bulunmam mümkün değil. Ama hassasiyet gösterdiğim din kurumunun ve din adamının, DİB’nin hiçbir uluslararası böyle siyasi bir projede yer almaması gerekir. Biz onun için de mümkün olduğu kadar aynı karede yer almayız. Biz Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine, Balkanlar’a, Avrupa’ya gidiyoruz, ama siyasetçilerle aynı karede yer alarak değil. Kendi görev alanlarımız, kendi ilişkilerimiz çerçevesinde. Avrupa’ya gidiyorsunuz, sizin dışınızda da, kendilerine özel camileri olan gruplar var. Bu iyi bir görüntü mü? ? Değil. Ve bunu maalesef Avrupa’da yerel makamlar kullanıyor. Bir bakıma bu ayrılıktan yararlanmaya kalkıyorlar. Aslında ilk insanımızı gönderdiğimiz vakit mademki onun temel ihtiyacıdır, ona sağlıklı dini bilgiyi, din hizmetini de sunmamız gerekirdi. Cumhuriyetin DİB projesi şu anlama geliyor: Devlet açık, şeffaf bir şekilde objektif kriterlere dayalı olarak, doğru bilgiyi esas alarak, ayrılığı, farklılaşmayı değil bütünlüğü, birleşmeyi, kamu düzenini esas alarak din hizmeti sunsun ki artık din onun bunun istismarına konu olmasın. Din üzerine istismarlar yapılmasın. rularına verdiği yanıtlar şöyle: Karikatür krizi, İslam dünyasıyla Hıristiyan dünyası Hükümet üyelerinin, siyasilerin türbanla larını kendi tartışma alanımıza almıyoruz. Leharasındaki uçurumu bir kez ilgili yargı kararlarına getirdikleri yorum te ve aleyhte bir görüş bildirmiyoruz. daha ortaya koydu. İşi medeları nasıl değerlendiriyorsunuz? Din adına konuşan ilahiyat profesörleri de niyetler çatışmasına vardıran ? Biz, din alanında biz konuşalım diyoruz. var... oldu. 34 aydır devam eden kaİlahiyat bilginleri, din bilginleri din alanında ? Din adamları, kendine uzatılan mikroforikatür sürecini nasıl değerkonuşsun. Ama biz de siyasete girmeyelim. Si nu kullanmada daha özenli davranmalıdır. Her lendiriyorsunuz? yaset bizim dışımızda cereyan etsin. Siyasetçi ekrana çıkmamalı, her mikrofona konuşmama? Karikatür krizi artık sosyal ler, devletin diğer birimleri, din alanında yön lı, konuşurken de bilimin sınırları, doğru dini bilimci gibi davranmamızı ve lendirme ve açıklama yapmasınlar. Böylece bilginin sınırları, bir de dinin sınırları içerisinolayların arka planını tahlil ethem laikliği oturtmuş, korumuş oluruz hem de de kalırlarsa iyi olur. Çünkü sırtında sarık, cüpmemizi gerektiriyor. Karikatür sizin işaret ettiğiniz gerilimler olmaz. Onun pe veya üzerinde din bilginliği olduğu sürece krizi kendiliğinden spontane, teiçin de biz dikkat ederseniz üç yıldır özenli bir din adamlarının, aktif siyaset alanında uluorta sadüfen ortaya çıkmış bir yanlışşekilde yasamanın, yürütmenin, yargının karar tartışmalara girmelerini doğru bulmuyorum. lık, münferit bir olay da değil. Bunun arkasında çok tarihi derinliği olan bir yanlış zihniyet Irak’taki mezhep çatışmaları, ilişkilerini denkleştirsinler. Ama dalardan bir tanesidir ama şimkanlı trajediye dönüşen olaylar, din din olarak anlatılsın, din ola di Alevilik bilhassa Osmanlı’nın de var. orta dönemlerinden itibaren bir Şimdi tabii ortaçağda kalma kargaşa, bardağın taşmaya baş rak yaşansın. bakıma kültürel ve mistik özelDin kurumu uluslararası siyaladığını gösteriyor. Bardak artık sı gereken o dinler arası kavga, likleri ön plana çıkan, onun için setin içine girince yıpranmaya en küçük damlada taşıyorsa, degerilim, birbirini rakip görme, de mezhepten çok mistik karakbaşlıyor. mek ki bardak dolmuş ve bir dibirbirini yok etme mücadelesi teri ağır basan bir inanç ve dini zi yanlışlar var. ve haçlı seferleri zihniyeti artık CEMEVİNİ gelenek şeklinde ortaya çıkmışTabii Diyanet İşleri Başkanlıbu çağda sona ermeli. REDDETMİYORUZ tır. İnanç oluşumu, bir İslam içi ğı olarak müteaddit defalar deBilimde, teknolojide ilerleme inanç farklılaşmasıdır. Dini gedik ki, ılımlı İslam gibi tabirleBatı’ya bir özgüven kazandırdı. DİB’nin birleştiriciliğinden lenek farklılaşmasıdır. ri doğru bulmuyoruz. İslam tek Bu özgüven din alanına da sirasöz ettiniz. Alevi yurttaşların Sizin deyiminizle bu farklıyet etti ve Batılı kendini bütün bir dindir. İslamı siyasi bir rejim bu konuda kaygıları var. laşmayı kucaklıyor musunuz? olarak algılama ve tanıtma çabainsanlar için model toplum olaDİB’de temsil edilmediklerini ? DİB mademki laiklik esaları ve gayretleri doğru değildir. rak görmeye başladı. Özgüven, düşünenler var. Buradan ha sına göre hareket ediyor, onları İslam siyasi bir rejim değilBatı’nın giderek kibire dönüşen reketle, kimileri DİB kaldırılanlayışına hizmet etti. Toplum dir diyorsunuz ama, içte ve sın diyor, kimileri de herkesi da elbette kucaklamalıdır. Mademki laik vatandaşlık esasına dışta bunun dışında hareket eları çok geri kalmış, az geri kaltemsil etsin diyor. Siz bu yak göre istihdam politikası izliyor, den eğilimler yok mu? mış diye ayırdı, hep Batı’nın istihdam politikasında da, sun? İslam bir dindir. İslam siya laşımlara ne diyorsunuz? kendi modelini, kendi hayat tar? Türkiye’de DİB olmasın di duğu hizmette de herhangi bir si bir rejimin adı değildir. Din zını esas aldı. Antropoloji de buyenler aslında iki uçta yer alanna hizmet etti. Bu din alanında olarak algılanmalı ve sunulma lardır. İkisinin de ne dediğini, ne mezhebi esas alamaz. Birçok sınavımızı ÖSYM yapar, KPSS lıdır. Onun için radikal İslam, da benzeri bir anlayışı besledi. istediğini görürsek DİB’in niçin sınavı açılır, buna göre Bunlara güvenlik elemanları istihdam kaygılarını da eklemiş ederiz. Kimin ne kadar görünüyorlar... dindar olduğunu, kimin ? Tabii 11 Eylül’den namaz kılıp kimin kılsonra Madrid, Londra madığını takip de etolaylarından sonra Bameyiz. Şimdiye kadar tıda güvenlik kaygısı DİB’nin Alevi kardeşile öteden beri derinden lerimizi şu veya bu kegelen İslam karşıtlığı simi kucaklamakta, birleşti. bunlara hizmet götürBu karikatür krizinin mekte bir kusuru olarkasında uzun bir tarimuşsa onları biz bilehi geçmiş var, zihniyet meyiz. Her şeyi mübulanıklığı var. Ben bükemmel yaptık gibi bir tün bunlardan sonra iddiaya sahip değiliz. Batı’yı bütünüyle suçİnanç oluşumlarını lamak gibi bir yanlışlımezhep ve meşreplere ğa düşmek istemem. göre yapmamalıyız. O Bu zihniyet bulanıklıkapıdan girdik mi artık ğını da tamamen Bahangi kapıdan çıkacatı’ya mal etmiyoruz, ğımızı bilemeyiz. suçlamıyorum ama BaBardakoğlu, “ılımlı İslam” gibi ifadeleri doğru bulmadıklarını söyledi. (KORAY AVCI) Somut durumlarla tıda bu damar azaldı, konuyu açmak gereçoğaldı, hiç eksik ololması gerektiğini, Cumhuriye kirse, örneğin cemevleri sizin ılımlı İslam gibi tabirleri doğru madı ve 11 Eylül olaylarından tin bu önemli projesinin ne an hizmet sahanıza giriyor mu? sonra Ortadoğu’daki kargaşadan bulmuyoruz. lama geldiğini, önemini daha iyi ? Cemevlerine biz DİB olaÖrneğin Büyük Ortadoğu sonra bu daha çok zemin buldu. kavrarız. Aslında DİB, vatan rak hiç karşı olmadık, cemevleProjesi’nin içinde de konuşulDemek ki bu haklı bir endişeydaşlık esasına göre hizmet su rini kınayan, cemevlerine eleştidu... miş gibi kamuoyu oluştu. nan bir yapıda oluşmuş. rel bir yaklaşımımız hiç olmadı. ? Evet, çok konuşuldu, biz Aktardığınız derinlik bağlaDİB bir mezhebin başkanlığı Biz cemevlerini yaşatılması, koDiyanet İşleri Başkanlığı (DİB) mında karikatür olayına veriolmamalı. Onun için biz len tepkiyi nasıl görüyorsu olarak Cumhuriyetin temel ilke DİB’nin Sünni bir kuruluş ve runması gereken bir zenginlik olarak gördük. lerine, laikliğe, Atatürkçülüğe nuz? kurul olmadığını ısrarlı bir şeAncak cemevlerini caminin bağlı olduğumuz gibi, laikliği ? Batı’da ötekini anlama ve kilde söylüyoruz. Sünni bir ku alternatifi olarak tanıtmayı da sadece ulusal laiklik diye değil, zihniyet bulanıklığını giderme rum değiliz. Genel anlamda en noktasına gelmediğimiz sürece, uluslararası siyasetin dışında büyük ayrışma Sünni dünya ile doğru bulmuyoruz. Sünniler namazını camilerde kılar, Alekalmayı da yine kendimize, kukarikatür yanlışlığı gibi yanlışŞia dünyası arasındadır. Yani viler cemevinde ibadetini yapar rumumuza, dinimize saygının ların olması kaçınılmaz. İslam İran merkezli anlayış ile diğer şeklinde bir ayrışmayı da doğru dünyası buna karşı haklı olarak gereği görüyoruz. İslam coğrafyası arasında tarih bulmuyoruz. Cami hepimizin Onun için biz ulusal siyasetepki gösterdi, bu doğrudur. Ate yaşanmış ve hâlâ izleri devam ortak ibadet yeridir. Ama cetin, uluslararası siyasetin dışınma İslam dünyası tepkisini maetmekte... mevleri de camiye ilave olarak da kaldık. Büyük Ortadoğu Prokul, meşru zeminde göstermeliAma Alevilik, Şia kanadında camiden sonra yer almalıdır. jesi gibi uluslararası projelerin dir. Şiddete bulaşmadan gösterTarihimizde dikkat ederseniz melidir. Türkiye’de genelde ucundan kenarından hiçbir za yer alan bir oluşum değildir. Türkiye’deki Alevilik, Şia grucemevlerinin olduğu yerde caman bir yerinde yer almadık, böyle oldu. Üzüldüğümüz, bunda yer alan bir kanat, bir miler de vardır, camide namaz alamayız da. Bizim dikkat ederTrabzon’da bir papazın öldürülmesi oldu. Tabii bunu doğrudan seniz misyonerlikle ilgili eleşti yol değildir. Alevilik, İslamın kılmışlardır, cemevinde niyaz bilhassa Anadolu’da İslam içi bir yapmışlardır. Yani onun için de karikatür kriziyle ilişkilendir rimiz de bundandır. inanç ve dini pratik, mistik ve madem bir cemevi var, o halde Din adamı ve din kurumları memiz zor. Ama bize şu açıdan kültürel zenginlik olarak ortaya cami olmasın değil, cami olsun ulusal ve uluslararası stratejileüzüntü veici oldu: Bir din adaçıkmıştır. İslamın içindedir, İs ama cemevi de olsun. Camide rin, hesapların, planlamaların mı ilk defa Türkiye’de mabette lamın dışında asla değildir. İsla namazınızı kılın, ihtiyaç duyudışında kalmalıdır. Bırakın siyaöldürüldü ve asırlardır yaşattığımız, övünç duyduğumuz tole setçiler, devlet adamları kendi mın dışında asla gösterilmeme yorsanız cemevinde de niyazınızı yaparsınız. Biri diğerine rans, hoşgörü, barış içinde bir hesaplarını yapsınlar, kendi kav lidir. Hazreti Ali sevgisi ortak payengel değil. galarını yapsınlar, kendi çıkar likte yaşamak, ötekine saygı geleneğimiz biraz gölgelenmiş oldu. ‘YARGI VE YÜRÜTMENİN DIŞINDAYIZ’ ‘‘hamam’’ı kalmış görünüyordu! Önceki toplantılarda milletvekilleri ile bakanlar yüz yüze gelir, karşılıklı çözülemeyen kişisel işler konuşulurdu. Bu kez bunu da kaldırmışlar. AKP’nin kimi TBMM grup toplantılarının Kızılcahamam’dan daha gergin ve içerikli geçtiği bile söylenebilir. Erdoğan, ilk günkü konuşmasında parti içinde kim ne hata yaptıysa hoş karşılanması, yardım edilmesi gerektiği mesajını verdi. Başbakan’ın şu sözü her şeyi anlatıyordu: ‘‘Seyir halindeyken hata olabilir, tökezleyenlere omuz vermeliyiz!’’ Sayir halindeyken en küçük bir hatanın kaç cana mal olduğunu, Kelkit Çayı’na düşen otobüsle bir kez daha gördük. Biz Başbakan’ın seyir hali benzetmesiyle Kelkit kazasını anımsadık ama, tabii ki AKP’lilerle o kazanın hiçbir ilgisi yok. Orada şoför uyumuş, AKP’de herkes uyanık! ??? Erdoğan’ın geçen haftaya damgasını vuran Şemdinli iddianamesi etrafında şekillenen olaylarla ilgili sözleri hâlâ her şeyin net olmadığını gösteriyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiyararşisine uygun hareket edeceklerini vurgularken, her türlü kararı kendilerinin vereceklerini söylüyor... Kimsenin ortalığı bulanıklaştırmaması gerektiğini vurgularken iddianamenin omurgasını oluşturan Mehmet Ali Altındağ’ın Meclis’teki ifadelerini Van’a gizlice ulaştıran Komisyon Başkanı’nı koruyor... AKP’nin kendi içindeki değerlendirme toplantısında ana konulardan birinin ana muhalefet liderinin sözleri olması, seyirlik bir durumdu! Erdoğan, iktidarının dördüncü yılına girerken hâlâ geçmiş dönemin izlerinden söz etmesi, gülünesi bir durumdu! Başbakan’ın partiye yönelik her türlü eleştiriyi çamur ve iftira olarak yorumlayıp, ‘‘mesele bu davaya inanan insanların birbirine inanmasıdır’’ demesi, hükümet açısından çok istikrarlı bir durumdu! Yolsuzluklar söz konusu olunca sadece kendilerine akıl dışı öneriler getiren müteahhitleri suçlaması, acı bir durumdu! Başbakan’a yönelik eleştirilerin ‘‘etrafınızı iyi seçin’’, ‘‘güler yüzlü olun’’ gibi sözlerle sınırlı kalması, genel başkan partisi görüntüsünü tamamlayan bir durumdu! Başbakan’ın türban sorununun çözümü için sabır dilemesi, ‘‘ya sabır’’lık bir durumdu! ??? Bunca durumdan sonra, önümüzdeki dönemi görmeye çalışalım... 1 AKP içinde ne kadar yolsuzluk yapan varsa korunacak, onları eleştirenler birlik ve beraberliği bozucu bir tutum takınmakla suçlanacak. 2 Devlet kurumlarına karşı yürütülen harekâta aynen devam edilecek. Bu alanda görev yapan ve halen devlet kadrolarında yer alan kişiler ödüllendirilecek... 3 Türban, imam hatip ve benzeri AKP sorunları çözülmeyecek ama, bu konuda hassasiyeti olanların duyguları hep diri tutulacak, ‘‘Bize oy vermeye devam edin, yoksa bu sorun hiç çözülmez’’ mesajları verilecek. 4 Erdoğan’ın sinirleri ve genel ortam bir doz daha gerilecek! Bir hamam toplantısından bu kadar sonuç yeter... ankcum?cumhuriyet.com.tr Cami mimarisi kötü Konu camilerden açılmışken, Balkan ülkelerindeki, Türkiye’deki tarihi camilerin görsel bir zenginliği de var. Son dönem camilerinde ise birinci kat işyeri, ikinci kat yatakhane, üçüncü kat ibadet yeri... Bu durum sizi rahatsız etmiyor mu? ? Minareyi eksik bıraktınız, onun da kubbe uyumsuzluğu var. Yaklaşık 6 ay önce Bilkent Üniversitesi ile camilerimizin mimari açıdan sorunlarını ele alan bir ortak sempozyum düzenledik. Türkiye’de camilerimizin arzu ettiğimiz mimari güzellikleri, estetik güzelliği taşımadığını ısrarla belirtiyoruz. Burada sorun ne? Camilerin yapımında, inşasında DİB’nin hiçbir şekilde bilgisi ve onayı olmuyor. Hiç devrede değiliz. Biz cami yapıldığını, en son bize kadro için başvurulduğunda fark ediyoruz. Cami yapılıyor, cami bitiyor, paralar bittiği için de çiniler en ucuz yerden alınıyor, renk seçimi falan da çoğu zaman özensiz oluyor, paraları bittiği için çok kötü bir ses düzeni kuruluyor. İktidarla aranız nasıl? ? AKP hükümetiyle, siyasetin dışında olduk ve olma konusunda kararımız çok açık. Bunu sırf söz olsun diye söylemiyoruz, gerçekten atamaları dahil yaptığımız işler, okuduğumuz hutbeler, yaptığımız vaazlar, her şeyi kendi bilgimiz ve becerimizle, hür irademizle ve dinimizin, ülkemizin, milletimizin, devletimizin, kanunların, toplumumuzun gereklerine göre yapıyoruz. Ama tabii bu dönemde bir sıkıntımız şu: Yaptığımız icraatla zaman zaman siyasi iradenin ürünü veya siyasi projelerin bir parçası olarak görünme yanlışlığına düşüyoruz. Camilerimizin kadro ihtiyacını dile getiriyoruz, siyasetçilere diyoruz ki, 15 bin camimizde din görevlisi yok, bu camilere bizim din görevlisi vermememiz sorunu çözmüyor. Onlar bu sefer kendi kafalarına göre birini bulup orada ona din görevi yaptırıyor. DİN VE SİYASET AYRI TUTULMALI İSLAM DÜNYASININ RUH HALİ BOZULDU Batı’daki bir eğilim de, İslama farklı roller biçmek değil mi? Örneğin ılımlı İslam gibi... ? Gayet güzel sordunuz. Batı’nın bu adam etmeci üstten bakan tavrının ve uluslararası stratejileri, uzun vadeli çıkar hesaplarının ürünü olarak birkaç şey var. Ortadoğu ve İslam dünyasına uzanan eller ve onun üzerinde cereyan eden planlamalar, hesaplamalar eksik olmadı. Bu anlamda Batı’yı eleştirdik ama, şu anda İslam dünyasının da ruh hali bozulmuş durumda. Yani Siyasilerin hiç istemi olmuyor mu? ? Yani talep gelmiyor mu, talep geliyor. Ama biz onları sadece dinlemekle ve nezaketli bir şekilde onlara izah etmekle yetiniyoruz. Biz yapmamız gerekeni doğru yapıyoruz. En büyük teşekkürü Devlet Bakanı Mehmet Aydın hocaya borçluyum gerçekten. Din ile siyasetin ayrı tutulmasında din işlerinin çok ulvi bir iş olduğunu ve günübirlik siyasetin mutlaka dışında kalması gerektiğini savunuyor. Sayın Mehmet Aydın böyle davranabilir ama, örneğin Milli Eğitim Bakanı’nın din eğitimi, imam hatipler konusundaki farklı tutumu, DİB’nin anlattığınız duruşuyla ters değil mi? ? Biz, dinin din adamlarına ve din bilginlerine ait olduğunu sürekli vurguluyoruz. Dikkat ederseniz her konuşmamızda din işi bize aittir, biz kendi işimizi en iyi şekilde yapalım, başkası bizim işimize karışmasın, biz de başkasının işine karışmayalım diyoruz. 80 bin personelimiz var. Her yerde bu çizgi bu kadar hassasiyetle korunuyor diye bir mükemmellik iddiasında değilim. Mükemmellik iddiasında değilim dediniz... Son dönemde kadınların başı açık namaz kılmasıyla ilgili Diyanet Dergisi’ndeki yazının sansürü tartışıldı. İşin aslı neydi? ? İşin özü kamuoyuna yansıtılanın tam tersiydi. Sayın Mualla Selçuk’un karşı oy yazısı yer almadan karar sayfaya konmuş. Biz karşı oy veren kişinin neden böyle oy kullandığı belirtilmeden yazının yayımlanmasını doğru bulmadık. Yani sansürü engelledik. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle