13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Avukat Tomanoviç, eski Sırp liderin ölmeden 1 gün önce Rusya’ya yazdığı mektubu gösterdi BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Miloşeviç: Beni zehirlediler ? Lahey’de hücresinde ölü bulunan Miloşeviç, Rus Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı mektupta, kendisini birtakım ilaçlarla zehirlediklerinden kaygılandığını belirterek yardım istemiş. BM Savaş Suçları Mahkemesi’nden yapılan açıklamada, otopsi raporuna göre, eski liderin kalp krizi nedeniyle öldüğü bildirildi. Dış Haberler Servisi Hollanda’nın Lahey kentinde önceki gün hücresindeki yatağında ölü bulunan eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç’e dün otopsi yapıldı. Avukat Zdenko Tomanoviç, Miloşeviç’in zehirlendiğinden endişe ettiği bir mektubu basına gösterdi. BM Savaş Suçları Mahkemesi, Miloşeviç’e yapılan otopsinin ilk sonuçlarına göre Sırp liderin ‘‘miyokardi enfarktüsü’’ nedeniyle öldüğünü duyurdu. Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi (EYİUCM) Başsavcısı Carla del Ponte, Miloşeviç’in intihar etmiş olabileceğini söyledi. Lahey’deki tutukevinde ölü ölü bulunn Miloşeviç’in avukatı Tomanoviç, Miloşeviç’in zehirlenmiş olabileceği olasılığını gündeme getirdi. Tomanoviç, Lahey’de gazetecilere, Miloşeviç’in ölmeden 1 gün önce yazdığı ve zehirlendiğinden kaygılandığını belirttiği 6 sayfalık mektubu gösterdi. Miloşeviç’in, ‘‘bir sağlık raporunun kan dolaşımında yoğun ilaç bulunduğunu gösterdiğini ve zehirlendiğinden endişe ettiğini’’ yazdığı mektubunu gösteren avukat, mahkemenin Miloşeviç’in ailesinin eski liderin otopsisinin Rusya’da yapılması talebini reddetmesinden yakındı. Avukat Tomanoviç, ‘‘Miloşeviç zehirlendiğinden ciddi biçimde kaygı duyuyordu’’ dedi. Slobodan Miloşeviç’in 10 Mart tarihli, Rusya Dışişleri Bakanlığı’na iletilmek üzere Rusya Büyükelçiliği’ne yazılan mektubunda, ocak ayında yapılan tetkiklerde kanında sadece cüzam ya da verem hastalığında kullanılan çok güçlü bir ilacın izlerine rastlandığı iddia ediliyor. Tomanoviç, ‘‘Miloşeviç mektupta, tedavi için Moskova’ya gitmesine izin verilmemesinin başlıca nedeninin, yapılacak muayenelerde sağlığının sistematik bir şekilde harap edildiğinin ortaya çıkacağı korkusu olduğunu vurguluyordu’’ dedi. Miloşeviç mektupta ‘‘Beni zehirlemek istiyorlar. Çok kaygılıyım. BM’nin adı altında etkinlik gösteren bu kurumda işlenen suçlardan beni korumanızı rica ediyorum’’ diye yazdı.Tomanoviç, önceki akşam da eski liderin zehirlendiğinden endişe ettiğini söylemişti. 64 yaşında ölen Miloşeviç’e dün adli tıp enstitüsünde otopsi yapıldı. Hollandalı uzmanların yaptığı otopsiye, iki Sırp adli tıp uzmanı da katıldı. BM savaş suçları mahkemesinden yapılan açıklamada, otopsi raporunun ilk sonuçlarına göre, eski liderin ‘‘miyokardi enfarktüsü’’ nedeniyle öldüğü bildirildi. Doktorların Miloşeviç’te ‘‘miyokardi enfarktüsü’’ne neden olabilecek iki kalp rahatsızlığı tespit ettikleri belirtilen açıklamada, bu rahatsızlıkların ne olduğuna ilişkin bilgi verilmedi. EYİUCM Başsavcısı Del Ponte, Miloşeviç’in kendini öldürmüş olabileceğini söyledi. Del Ponte, İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği demeçte, ‘‘Miloşeviç mahkemeye karşı son bir itaatsizlik eylemi olarak bunu yapmış olabilir. İntihar etmiş olabilir’’ dedi. Liberalizm, Muhafazakârlık, Ulusallık... ANAP, DYP ve AKP; Turgut Özal, Tansu Çiller ve nihayet ErdoğanGül çifti, son 25 yıldır üç kritik kararın içindedir. Üçü de birbirini tamamlayan kararlar. 24 Ocak 1980 kararlarının hazırlayıcısı Turgut Özal: Bu kararları 12 Eylül darbesi ile güvence alan yönetimde Başbakan Yardımcısı Özal.1989’da Avrupa Türkiye’ye üyelik için ‘‘hayır’’ deyince, ‘‘gümrük birliği ile bağlanalım, bize kumalık da yeter’’ kararını veren yine aynı kişi. ABD’ye alınmayacak olan Türkiye’yi, ‘‘AB’nin arka bahçesi’’ yapan gümrük birliği anlaşmasına imza koyan DYP’nin Tansu Çiller’i: Yandan çarklı destek ise kimi sosyal demokratlardan geldi. T. ErdoğanAbdullah Gül çifti: 17 Aralık 2004 ve 3 Ekim 2005 belgelerine imza atarak Türkiye’yi, ‘‘içinde yavaş yavaş eritilip ayrıştırılacağı’’ bir tünelin içine sokan siyasiler. Turgut Özal bir yönü ile aşırı liberal, öbür yönü ile muhafazakâr bir siyasetçiydi. Uyguladığı iktisadi kararlar aşırı liberaldi. Buna karşılık Nakşibendilerle olan bağlarıyla İslamcı bir kimliği de vardı. Amerika’daki ‘‘yeni muhafazakâr koalisyonunneo con’un’’ ilk örneğini veriyordu. Batı’nın ‘‘Hıristiyanliberal’’ modelinin, ilk ‘‘Müslüman liberal’’ örneğini verdi. Ancak tercihini, Türkiye’nin Batı kapitalizmine tek yanlı bağlanması yönünde kullandı. Bu tercih, ‘‘yeni Batı dayatmasına yakılan yeşil ışık’’olarak da tanımlanabilir. Turgut Özal gibi Tansu Çiller’i de ABD destekliyordu. O sadece ‘‘liberal’’ di, muhafazakâr derinliklerle ilişkisi yoktu. ErdoğanGül ikilisi ise neredeyse Sultan Galiyeci bir kaynaktan başlayan; ancak liberalizm ve Batı ile takıyye yapan bir oluşum içindedir. Fiilen Özal’ın ve Çiller’in yaptıklarını hem de fazlasıyla yerine getiriyorlar. Batı da bunu çok iyi kullanıyor. Ortak rota ılımlı İslam devleti olarak çiziliyor, algılanıyor. Onlara göre S. Arabistan ve Kuveyt de ‘‘ılımlı ve uyumlu’’ İslam devletleridir. İngilizcedeki ‘‘moderate’’ sözcüğü uyumlu ve ılımlıyı ifade edecek şekilde sağa sola çekilmektedir. Uyum ‘‘herkesin kendi hesabına uyum’’ biçiminde yorumlanabilir. Sırp liderin yandaşları yasta Sırbistan’ın başkenti Belgrad’daki Sosyalist Parti binasının önünde toplanan yüzlerce Sırp, mumlar yakarak, çiçekler bırakarak önceki gün yaşamını yitiren Slobodan Miloşeviç’i andılar. Yandaşları, Miloşeviç’in ölümünden Lahey’deki Savaş Suçları Mahkemesi’ni sorumlu tuttu. (Fotoğraf: AFP) ‘Katiller heyeti’ Miloşeviç’in yaza doğru bitmesi beklenen mahkemenin sonucunda büyük olasılıkla yaşam boyu hapse mahkum edileceğini belirten başsavcı, eski liderin hapisten kurtulmak için ölmeyi seçmiş olabileceğini kaydetti. Del Ponte, Miloşeviç’in canına kıymış olabileceğini göz ardı etmediklerini belirtti. Miloşeviç’in avukatlarından Jacques Verges, mahkeme için ‘‘katiller heyeti’’ dedi. Avrupa 1 radyosuna demeç veren Fransız Verges, ‘‘Müvekkilim tedavi hakkı talep etmiş, ancak isteği reddedilmişti’’ dedi. İnsanlık suçu işlemekten 10 yıl hüküm giyen 95 yaşındaki Maurice Papon’un Fransa’da tedavi hakkından yararlandığını anımsatan Verges, ‘‘Miloşeviç bu mahkemeden haklı olarak şüphe duyuyordu’’ diye konuştu. Maurice Verges, ‘‘uluslararası adaletin yargılamakta olduğu adamı ortadan kaldırmakta ne gibi yararı olabileceğine’’ ilişkin soruya, ‘‘Miloşeviç aleyhindeki iddialar kanıtlanamadı ki’’ diye yanıt verdi. Avukat Verges, ‘‘Davanın sonucu aslında ortadaydı ve bu sonuç mahkeme ve iddia makamının hiç de istediği gibi değildi’’ dedi. The Sunday gazetesi, hükümetin gizli programı yürüttüğünü yazdı Sol ve ulusal yok... Yukarıda, Batı desteği ile kritik karar veren kişilere ve partilerine baktığımızda ‘‘ulusal ve sol boşluğu’’ ortaya çıkar. Türkiye’yi Batı kapitalizminin arka bahçesi yapan; Lozan’ı ve Cumhuriyeti tasfiye ederek Sevr’e ve ılımlı İslam devletine sürükleyen yönetimlerde iki ana özellik ortaya çıkmaktadır; 1) Aşırı liberal, dışa açık ve yabancı şirketlere dayalı politikalar; 2) ABD ve Brüksel ile yakın işbirliği. Türkiye’yi 2006’da geldiğimiz bugünkü noktaya getiren politikalar Güney Amerika ülkelerini de uçurumun kenarına götürmedi mi? 1999’daki seçimler bir istisna idi. DSP ve MHP yüzde 40 oy alarak süreci aksattı. Ulusalcı, halkçı politikalar, kısmen de olsa TBMM’ye yansımaya başladı. Koalisyonun içeriden ve dışarıdan 2002’de dağıtılmasının nedeni buydu. DSP ve MHP’nin içindeki dış uzantılar koalisyonu bozdular. Kritik sözcükler şunlardır: Liberal politikalar, Washington ve Brüksel bağları. Bu üç sözcük bir sacayağı gibi, sivil ve sessiz darbelerin maşaları olmuşlardır. Bu kısırdöngüden kurtulmak için ulusalcı ve halkçı politikalarda odaklanılması gerekir. Mevcut siyasal parti tabanlarında, hatta milletvekilleri arasında bu düşünceye yatkın insanlar oldukça yaygındır. Parti tabanlarının, milletvekillerinin, yönetimleri bu yöne itmeleri gerekir. Sivil toplum örgütlerinin iç yapılarında, bu yönde ‘‘devrim yapmaları’’ gerekir. Liberal politikaları gösterip tutucu, antidemokratik ve gayri milli uygulamalarla yatıp kalkanlara karşı herkesin başkaldırması gerekir. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali İngiltere nükleer silah üretiyor Dış Haberler Servisi İngiltere’nin ABD ile işbirliği halinde ve gizlice yeni bir nükleer savaş başlığı geliştirdiği ortaya çıktı. İngiliz The Sunday Times gazetesi, ‘‘Hükümetin bir yandan bu yönde alınmış bir karar bulunmadığını öne sürerken, diğer yandan da programı sessizce yürütmekte olduğunu’’ yazdı. Times, bir üst düzey yetkiliye dayanarak Berkshire’daki atom silahları kurumunda, Başbakan Tony Blair’in geçen mayıstaki genel seçimi kazanmasından bu yana gizli bir faaliyetin sürdüğünü belirtti. Haberde, bu çalışmaların ABD’ninkilerin benzeri olduğu ve şu anda İngiliz bilim adamlarının Amerikalı bilim adamlarının birkaç adım önünde bulunduğu öne sürüldü. İngiliz bilim adamlarının yeni nükleer başlık geliştirmek için yaptıkları çalışmalar sırasında daha önce denenmiş parçaları bir araya getirmeyi ve böylece nükleer denemelerle ilgili yasağı delmeden silah geliştirmeyi amaçladıkları da bildirildi. Bu parçaların daha önce denenmiş ve sonuçları bilinen parçalar olduğu için yeniden patlatılmaya ihtiyaç olmadan laboratuvar koşullarında test edilerek kullanılabildiğini de yazan Sunday Times, bir İngiliz bilim adamının ‘‘Hiç test etmeden bir silah üretmemiz gerek. Bu öyle bir silah olmalı ki kullandığımızda çalışmalı’’ dedi. Times, bu gelişmenin İngiltere’nin 10 milyar sterlinlik Trdent adlı nükleer programının iptalinden sonra yeni bir program hazırlanmasına karşı çıkan, aralarında İşçi Partililerin de bulunduğu kitleleri kızdıracağı yorumunda bulundu. Bu arada muhalefet partileri, hükümeti, parlamentoya danışmadan ‘‘perde arkasında iş çevirmekle’’ suçladı. Moskova Tahran’a ‘işleri zorlaştırmayın’ uyarısı yaptı Rusya İran’a sert çıktı Dış Haberler Servisi İran, nükleer dosyasının Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne sevk edilmesinin ardından Rusya’nın önerisinin gündemden düştüğünü bildirdi. Tahran, geniş ölçekli uranyum zenginleştirme etkinliklerine başlamayı planlıyor. Moskova, bu tutumun bir ‘‘uzlaşma’’ olasılığını ortadan kaldırabileceğini açıklayınca Tahran, Rusya’nın önerisinin belli koşullar altında görüşülebileceğini bildirdi. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hamid Rıza Asefi dün yaptığı ilk açıklamada, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini Rusya’da sürdürmeleri önerisinin artık gündemde olmadığını açıkladı. Tahran’ın kendi topraklarında geniş ölçekli uranyum zenginleştirme faaliyetlerine başlamayı planladığını belirten Asefi, BM Güvenlik Konseyi’ndeki gelişmeler için iki üç gün daha beklemeyeceklerini kaydetti. Ancak Asefi, bundan birkaç saat sonra, İran’ın kendi topraklarında nükleer faaliyetlerini sürdürmesi başlığının da ele alınması halinde Rusya ile görüşmeleri devam ettirebileceklerini açıkladı. Asefi’nin ilk açıklamasından sonra, Rusya bu konuda kendilerine resmi bir tutum iletilmediğini belirterek İran Moskova’nın önerisini gündeminden çıkarırsa bir uzlaşma olanağının kalmayacağını bildirmişti. Rusya parlamentosunun alt kanadının uluslararası ilişkiler komitesi başkanı Konstantin Kosaçev, bu tutumun, BM Güvenlik Konseyi’nde, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEK) raporu Batı’nın saldırısına hazırlık iddiası ‘Tahran yeraltına iniyor’ Dış Haberler Servisi İran’ın Batı’dan gelebilecek bir saldırıya karşı, Tahran’da gizli bir yeraltı kumanda merkezi oluşturduğu öne sürüldü. İngiltere’de yayımlanan The Sunday Telegraph gazetesi, İran’ın nükleer programı ile ilgili tartışmanın giderek gerginleşmesi üzerine Tahran’ın kimi önlemler almaya başladığını yazdı. Gazete, İran ile Batı arasındaki tansiyonun artmasıyla, ülke yöneticilerinin çatışma ihtimaline karşı hazırlanmaya başladığını yazdı. Telegraph, Abbas Abad’da yapılan kumanda merkezinin yeraltındaki ofisler ve odalardan oluştuğunu ve inşasının yakın zamanda tamamlandığını bildirdi. Merkezin yeraltı tünelleri yoluyla diğer hükümet binalarıyla ilişkilendirildiğini de kaydeden Telegraph, ‘‘Bu yeraltı tesisinin yapılması İran rejiminin operasyonlarını yeraltına indirme kararının bir parçası’’ iddiasında bulundu. Gazetenin haberinde, tesisin yarım millik bir bölgeyi kapsadığı iddiasına da yer verildi. nun tartışılması sırasında işleri zorlaştıracağını söyledi. Kosaçev, İran’ın bu adımının güven sarsacağını ve yasal bir uzlaşma için son olanağı da ortadan kaldıracağını bildirdi. ne, ‘‘Biz nükleer enerjiden NPT’ye bağlı kalarak yararlanmak istiyoruz’’ dedi. Nükleer teknolojiden yararlanma hakkını uluslararası kurallar çerçevesinde elde etmeyi düşündüklerini vurgulayan Mutteki, ‘‘Ancak, konu İran milletinin hakkının kabul edilmemesi noktasına gelirse, biz de siyasetimizi gözden geçiririz’’ diye konuştu. Mutteki, hükümetinAsya ülkelerine enerji sağlanması konusunda kararlı olduğunu ve bu ülkelerle işbirliğinin öncelikleri arasında bulunduğunu söyledi. Petrolün hâlâ önemli bir enerji kaynağı olduğunu belirten Mutteki, ‘‘Hükümet, dış siyasetinde petrolü araç olarak kullanmayacak’’ dedi. İSTİKLAL MARŞIMIZI VE ONUN BÜYÜK ŞAİRİ MEHMET AKİF ERSOY’U SAYGIYLA ANIYORUZ... “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyen mısrası ile Türk Ulusu’nun bağımsızlıktan başka hiçbir şeyi kabul etmeyeceğini Kurtuluş Savaşı’nın en zorlu mücadele günlerinde bize haykıran Mehmet Akif, bir ulusun bağımsızlığını ölümsüzleştirdiği İstiklâl Marşı ile kendisini de ulusumuzun kalbinde ebedileştirdi. Sömürgeci istilacılara karşı verilen ve dünyanın mazlum uluslarına yol gösteren Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı ulusumuza adadığı İstiklal Marşı ile var olan coşku atmosferinin bir çelik ağ gibi bütün ulusu sarmasına katkı sunan Mehmet Akif, yurtseverliği ile kalbimizde yaşıyor. Kabul edilişinin 85. yılında İstiklal Marşı, ülkemiz üzerinde oynanan kirli oyunlara karşı en büyük mücadele bayrağımız olmaya devam etmektedir. İstiklal Marşı’nın destansı şairini 70. ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Prof. Dr. Muzaffer ERYILMAZ Çankaya Belediye Başkanı İç Anadolu Belediyeler Birliği Başkanı BAŞSAĞLIĞI 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin izlerini “Böbrek”inde taşıyan, 68 kuşağının onurlu üyesi, değerli arkadaşım, can dostum T. TEVFİK ÖZDEMİR tedavi görmekte olduğu İbni Sina Hastanesi’nde 11.03.2006 günü yaşamını yitirmiştir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim. ‘NPT’yi gözden geçirebiliriz’ İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, nükleer enerjiden, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) bağlı kalarak yararlanmak istediklerini bildirdi. Mutteki, Hindistan ile ABD arasındaki nükleer işbirliği anlaşması hatırlatılarak nükleer stratejilerinde bir değişiklik yapmayı düşünüp düşünmediklerinin sorulması üzeri YÜCEL ARTANTAŞ Iğdır Milletvekili CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle