25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Hazır giyimin en büyük sorunu ‘istihdam üzerindeki kamu yükü’ olarak gösterildi 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Tekstilci içini hükümete döktü ? İHKİB Başkanı Orakçıoğlu tarafından Başbakan Erdoğan’a sunulan raporda tekstil, konfeksiyon, halı ve deri sektörleri masaya yatırıldı. Ekonomi Servisi Tekstil ve konfeksiyon sektörünün temsilcileri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mali politikaların sektöre etkileri, bunun sonuçları ve çözüm önerilerini içeren bir rapor sundular. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la dün Başbakanlık Merkez Bina’da yapılan görüşmeye İTKİB ArGe ve Mevzuat Şubesi’nce hazırlanan kapsamlı bir raporla giden sektör temsilcileri hükümetten beklentilerini de sıraladılar. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu’nun sunduğu raporda, tekstil, konfeksiyon, halı ve deri sektörlerindeki durum masaya yatırıldı. Buna göre, söz konusu sektörlerde 2 milyar dolarlık ihracat kaybı yaşandı ve 151 bin kişilik istihdam kaybı oluştu. Rapora göre, 122 bin 500 kişilik istihdam kaybının oluştuğu konfeksiyonda 2004’te 100 bin doların üzerinde ihracat yapıp 2005’te hiç ihracat yapamayan firma sayısı 765, tekstilde 279. İşsizlik ve Dış Açık Geçen haftaki yazımda ‘‘süregelen işsizlik sorununa alternatif çözüm önerileri’’ konusunu tartışmaya çalışmış ve bu doğrultuda kullanmakta olduğumuz bir makroekonomik genel denge modeli yardımıyla, Türkiye’nin 20062010 aralığındaki olası büyüme patikasını ve istihdam, yatırımlar ve dış denge gibi ekonomik göstergelerin seyrini izlemeye çalışmakta olduğumuzu aktarmış idim.(*) Elde ettiğimiz bulgulara göre Türkiye’nin mevcut IMF programı altında 20062010 arasında yılda ortalama yüzde 4.6 büyüyeceği öngörülmekte; işsizlik oranının ise şu anki mevcut yüzde 10 düzeyinden ancak 1.5 puanlık bir düşüş göstereceği hesaplanmaktadır. Model bulgularına göre, mevcut programa alternatif olarak Türkiye’de formel emek istihdamı üzerindeki vergilerin azaltılması önerisi gerçekten de önemli istihdam kazanımları getirmektedir. Dahası, istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması neticesinde işgücü piyasalarındaki kayıt dışılığın (enformel/marjinal işgücü kullanımının) da düşmesine olanak sağlanmaktadır. Bulgularımıza göre, bu tür bir vergi reformu neticesinde formel istihdamın toplam istihdam içindeki payı mevcut programda öngörülenin 3 puan üzerine çıkmakta, yani ulusal işgücü piyasalarında kayıt dışılık ve marjinalleşme de göreceli olarak geriletilmektedir. Ancak bu olumlu edinimler bir yandan da kamu maliyesine önemli yükler getirmektedir. Bulgularımıza göre, istihdamdan alınan vergilerin azaltılması nihai olarak kamunun yatırım yapabileceği fonların da azaltılmasına yol açmaktadır. Bu yüzden mevcut IMF programının kamu yatırımlarını boğmakta olan yüzde 6.5’lik faiz dışı fazla hedefinin düşürülmesi ve doğrudan gelir vergisi kapsamının arttırılmasına yönelik ek politikalar gerekli görülmektedir. Dolayısıyla, işsizlik ile mücadelenin üç unsuru olduğu savunulabilir: (1) İstihdam vergilerinin azaltılması; (2) faiz dışı fazla hedefinin düşürülmesi ve bu sayede sağlanacak fonlar ile (3) kamu yatırımlarının arttırılması. Ancak, işsizlik ile mücadelede bu üç olgunun kendi başına yeterli olmayacağı vurgulanmalıdır. Bu alternatif programın bir dördüncü unsuru ise cari işlemler açığı diye ifade edilen dış denge sorunudur. Türkiye 2003’ten bu yana giderek artan oranda cari işlemler açığı vermektedir. Söz konusu açık nihai olarak, Türkiye’nin dış dünyaya sunmakta olduğu yüksek reel faiz getirisine dayanmaktadır. Bu şekilde uyarılan yüksek hacimli sıcak para girişleri döviz kurunu ucuzlatmakta ve ithalat talebini kamçılamaktadır. Türkiye’nin bir spekülatif kazanç ve ithalat cennetine dönüştürüldüğü bu ortamda, yerli üretim ve istihdam yerine, dış dünyadaki üretim ve istihdam beslenmektedir. Resmi çevreler dış dengedeki bu çarpıklığı ‘‘cari işlemler açığı finanse edilmektedir ve Türkiye artık bu açık ile yaşamaya alışmalıdır’’ savları ile görmezden gelmektedir. Ancak burada hemen vurgulayalım ki cari işlemler açığının kapatılması basit bir muhasebe dengesi meselesi değildir. Zira cari işlemlerdeki açık, nihai olarak yurtiçinde yerli üretimi baltalamakta ve istihdamı geriletmektedir. Cari açık nasıl finanse edilirse edilsin, özü itibarıyla Türkiye’de işsizlik sorununun derinleşmesine doğrudan katkıda bulunmaktadır. Türkiye’nin 2010’lu yıllara milli gelirinin yüzde 6’sını aşan oranlarda cari işlemler açığı ile girmesi demek, yerli sanayinin ucuz ithal mallar ile rekabet edememesi ve istihdam yaratamaması anlamına gelmektedir. Türkiye hızla, ‘‘gelirini spekülatif finans oyunlarından kazanan ve üretmeden tüketen’’ bir topluma dönüştürülmektedir. Böylesi bir ortamda işsizlik ile mücadelenin salt vergi yükünün azaltılması politikaları ile başarıya kavuşturulamayacağı son derece açıktır. Dolayısıyla, işsizlik ile mücadele programında yukarıda özetlediğimiz üç unsurun yanına ‘‘cari işlemler açığının düşürülmesine yönelik önlemlerin alınması’’ konusu da girmektedir. Bu da ancak spekülatif sermaye hareketlerinin aktif olarak denetlenmesinden geçmektedir. Dikkat ederseniz, iki hafta boyunca ana unsurlarını özetlemeye çalıştığımız böylesi bir alternatif program kapsamında, mevcut IMF programından da giderek uzaklaşmaktayız! * Çağatay Telli, Ebru Voyvoda ve Erinç Yeldan, ‘‘Turkish Economy under the Post1998 IMF Program: Modeling General Equilibrium for Socially Responsible Macroeconomics’’ http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/YazilarUye/TVYFeb06.pdf SEKTÖRÜN ÜLTİMATOMU Çalışanın işverene maliyeti içinde istihdam vergilerinin payı yüzde 43 düzeyinden OECD ülkeleri ortalaması olan yüzde 20’ler düzeyine çekilmeli. İşgücü ücretlerinin aşırı artış göstermesinin önüne geçilmeli. Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmeli. Enflasyon artışına neden olmayacak şekilde YTL’nin aşırı değerliliği giderilmeli. Girdi fiyatlarının uluslararası piyasalar düzeyinde oluşmasını engelleyici politikalardan kaçınılmalı. Reel kredi faizleri düşürülmeli. Bankalar kredibilite değerlendirmesini sektöre göre değil, firma bilançosuna göre yapmalı. Uzun vadeli kredilendirme yolu ile yurtdışında kurulacak pazarlamaya ve dağıtım kanallarına girişle ilgili yatırımlar teşvik edilmeli. Gelişmekte olan birçok ülke gibi Türkiye de, ülkenin iş ve yatırım ortamını, potansiyelleri ve kaynaklarını dünyaya tanıtma yollarını aramalı. Mısır, Ürdün ve İsrail’in yaptığı gibi ABD ile yapılacak bir anlaşma çerçevesinde Türkiye’de nitelikli sanayi bölgeleri kurulmalı. Kurulacak nitelikli sanayi bölgelerinden yararlanacak sektörler arasında tekstil ve hazır giyim mutlaka yer almalı. İhracat, gümrük, dahilde işleme, kambiyo ve KDV mevzuatlarının elektronik ticaretteki gelişmeler çerçevesinde harmonizasyonu yapılmalı. Bu kurumlar arasında elektronik veri değişimi sistemi güçlendirilmeli. B Orakçıoğlu’nun sunduğu raporda, tekstil sektörünün toplam maliyetleri içerisinde, işgücü ve hammadde maliyeti oranının yüzde 84 düzeyinde olduğuna dikkat çekildi. Raporda, firmaların yüzde 90’ından fazlasının uluslararası pazarlardaki fiyatlarla rekabet etmeleri nedeniyle, maliyet faktörleri ve döviz kurlarındaki olumsuz gelişmelerin sektörün rekabet gücünü doğrudan etkilediği kaydedildi. Hazır giyim sektörünün en büyük eklenti ve önerilerin sıralandığı rapora göre, 2005’te 4 sektörde 2 milyar dolarlık ihracat kaybı, 151 bin kişilik istihdam kaybı oldu. Toplam maliyet içinde işçilik ve hammaddenin oranı yüzde 84. kat daha fazla olan kamu yükünün hazır giyim sektöründe diğer sektörlere göre 2.7 kat olduğuna dikkat çekildi. Bu nedenle 50 milyon doların üzerinde ihracat yapan birçok firmanın, üretimini, rekabet avantajlarını kaybetmemek için Romanya, Bulgaristan, Mısır, Ürdün, Moldovya ve Özbekistan’a taşıdığı vurgulanan raporda, birçok firmanın da taşınma hazırlığı içinde olduğu belirtildi. sorununun, ‘‘istihdam üzerindeki kamu yükü’’ olduğu belirtilen raporda, rakiplerine göre 2.5 kat daha fazla olan bu yükün, diğer sektörlere göre hazır giyim sektörünü çok daha fazla olumsuz etkilediği, raporda ürün maliyetindeki işçilik payının hazır giyim sektöründe diğer sektörlere göre minimum 2.7 kat daha fazla olduğu vurgulandı. Raporda, dünya ortalamalarına göre Türkiye’de istihdam üzerinde 2.5 ‘Öneriler kabineye sunulacak’ Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu, toplantının ardından yaptığı açıklamada hafta içinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener başkanlığında, Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nun toplanacağını ve bu toplantıda alınacak çözüm önerilerinin önümüzdeki hafta pazartesi günü yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısına sunulacağını söyledi. (Fotoğraf:AA) Yatırımcının gözü Suriye’de ABİDİN YAĞMUR Verilere göre gerçek işsiz sayısı 4 milyon 444 bine, işsizlik oranı yüzde 17’ye çıktı MERSİN Mersin Serbest Bölgesi’nde faaliyet yürüten 30’a yakın tekstil ve konfeksiyon firmasının, yatırımlarını Suriye’ye kaydırmaya hazırlandığı bildirildi. Firma yetkilileri Halep Ticaret Odası’nın davetlisi olarak Suriye’ye giderek yatırım olanaklarını inceleyecekler. Firmaların serbest bölgeden ayrılması durumunda 4 bin kişinin çalıştığı sektör büyük oranda küçülecek. Serbest bölgelerde gıda ticareti üzerindeki sınırlanmanın kaldırıldığı 2003 yılında, bir önceki yıla göre işlem hacminin ve Hazine’ye aktarılan fon miktarının yüzde 68 oranında arttığını belirten Mersin Serbest Bölge Kullanıcıları Derneği Başkanı Ahmet Yılmaz, ‘‘Bölgemizde üretici firma konumunda çalışan 86 firmadan 26’sı yatırımına son vermiş, faal üretici firmalar ise kapanma noktasına gelmiştir’’ dedi. Erdoğan’ın başarı öyküsü! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Önceki gün yaptığı ‘‘Ulusa Sesleniş’’ konuşmasında AKP iktidarını ‘‘başarı öyküsü’’ olarak niteleyen ve ‘‘yoksul ve dar gelirli kesimlerin rahat bir nefes almalarına imkân sağladıklarını’’ belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, aynı gün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan işsizlik ve gelir dağılımı rakamları yalanladı. 2005 yılı işsizlik oranı, kasım ayında yüzde 10.6’ya çıkarak, bir önceki aya göre 0.5 oranında arttı. Buna göre kasım ayı itibarıyla resmi işsiz sayısı, ekim ayına göre bir ayda 124 bin artarak 2 milyon 487 bin kişiden, 2 milyon 611 bin kişiye yükseldi. İşsizlik rakamlarında, iş bulmaktan umudunu kesenleri gösteren ‘‘iş aramayıp işbaşı yapmaya hazır olanların’’ sayısı ise bir ayda 53 bin kişi artarak, 1 milyon 780 bin kişiden 1 milyon 833 bin kişiye çıktı. Böylece gerçek işsiz rakamı 4 milyon 444 bin kişiye ulaşırken gerçek işsizlik oranı da yüzde 16.85 olarak gerçekleşti. 2005’te 22 milyon 46 bin kişilik istihdamın yüzde 50.1’ine denk gelen 11 milyon 45 binin kayıt dışı çalışması dolayısıyla devletin, alamadığı vergi ve sigorta primi nedeniyle yıllık yaklaşık 23.5 milyar YTL kayba uğradığı belirlendi. Fotoğraf: AHMET KURT Garanti’den Çinli turiste ATM ? Ekonomi Servisi Garanti Bankası, Çin’in en büyük ödeme ağını teşkil eden China Union Pay (CUP) ile anlaşma imzaladı. Garanti Bankası’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, imzalanan anlaşma ile Türkiye’ye gelen Çinli turistler, CUP’a üye bankaların kartlarıyla Garanti Bankası’nın POS terminallerinden işlem yapabilecek ve ATM’lerden de para çekebilecek. Uygulama kapsamında POS terminallerinde kart slipleri Çince basılabilecek, ATM’lerde de Çince menü bulunacak. TÜPRAŞ işçileri eylemde / TÜPRAŞ’ın özelleştirmesine ilişkin yürütmeyi durdurma kararının uygulanmamasını protesto etmek için dün yurt genelinde tüm rafinerilerde işçiler işe bir saat geç başladı. İzmit Rafinerisi’nde bir konuşma yapan Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, “Karar en geç 30 gün içinde uygulanmak zorundadır’’ dedi. İzmir Aliağa, Kırıkkale, Batman rafinelerinde çalışan işçiler de dün sabah 08.00’de başlamaları gereken mesaiye bir saat geç başladılar. B İ L G İ TO P L U M U NA D O Ğ RU Ö Z L E M Y Ü Z A K ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Peki ne yapıldı? Hiçbir şey. Çanlar 3 yıl önce çalınmıştı. Devlet hiçbir şey yapmadığı gibi işletmelerin çoğu da yeni duruma önceden hazırlanmadı. Bugün ağlanıyor. Yarın daha çok ağlanacak. Çünkü tekstilcileri başkaları da takip edecek. Sırada tarım kesimi var. Çünkü izlenen politikalar doğrultusunda ekonomide tarımın payı azaltılırken kırsal kesimin önüne bir alternatif konmuyor. Veriler kırsal kesimin 2003’e göre daha da yoksullaştığını ortaya koyuyor. Politikasızlığın sonuçlarına bakalım milletçe daha ne kadar dayanabileceğiz? Timur Bayındır yeniden başkan İstanbul Haber Servisi Turistik Otelciler İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Genel Kurulu dün yapıldı. Genel kurulda Timur Bayındır ile arkadaşları bir kez daha yönetim kuruluna seçildi. Bayındır, ‘‘Devletin turizmcilerin üzerindeki bazı yükleri kaldırması gerekir’’ dedi. Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu: ‘‘Timur Bayındır, Osman Öztürk, Vedat Başaran, Erhan Çakay, Mehmet Zelzele, Kamil Berk, Sevda Yılgaz, Esra Değirmenci, Gül Küçükserim, Vafi Öztanık, Mihael Liakof, Adnan Hastürk, Eşref Yıldırım, Eyüp Babür, Levent Erdoğan.’’ Günlük olaylara palyatif çözümlerle bütünsel sorunların çözüme kavuşmayacağı aşikâr. Ancak ne yazık ki ülkeyi yönetenler bunu bir türlü anlamak istemiyorlar. ‘‘Ekonomik büyümeye karşın istihdam yaratmayan Türkiye’’, bu en birincil sorununu çözüme kavuşturmak için planlı bir politika yürütemiyor. Tekstilciler sonunda ağlayarak hükümetin kapısına dayandı. Ellerinde kapı gibi bir rapor: Tekstil, konfeksiyon, halı ve deri sektörlerinin geçen yılki istihdam kaybı 151 bin, toplam ihracat kaybı ise 2 milyar 45 milyon dolar olmuş. Kapsamlı bir rapor hazırlanmış. Tekstil, konfeksiyon, halı ve deri sektörlerinin dahil edildiği çalışma kapsamında ihracat kayıpları, 2004’te en az 100 bin dolar ihracat yaptığı halde 2005’te hiç ihracat yapamayan firmalarla, 2005 ihracatı yüzde 50’den fazla azalan Hatırlar mısınız Tekstilcilerin Ufuk 2010’unu? firmalar dikkate alınarak hesaplanmış. Peki ne istiyor tekstilciler? Sorunların çözümü için istihdam vergilerinin işverene olan maliyeti içindeki payının yüzde 43’ten yüzde 20’lere indirilmesi, ücretlerdeki aşırı artışın önüne geçilmesi ve bölgesel asgari ücret uygulamasının başlatılması. Şüphesiz haklılık payı var tekstilcilerin. Küresel rekabette Çin’in izlediği düşük maliyetli üretim politikası karşısında dayanamayacakları çoktan belli idi. Gelelim isteklerine... İsteklerinin bir şekilde hükümet tarafından haklı görülüp karşılandığını düşünelim. Enerji maliyetlerine diyeceğimiz yok, bölgesel asgari ücret uygulamasına da... Evet, ücretleri daha da düşürülen ve neredeyse boğaz tokluğuna çalıştırılacak işçiler belki bir müddet Türkiye’nin tekstil ihracatını arttırabilir. Peki ya sonra? Çin’in ucuz işgücü ile nereye kadar rekabet mümkün? Elimde Türkiye Hazır Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) tarafından 2003 yılının mart ayında hazırlanan ‘‘Ufuk 2010’’ isimli kitap. 3 ekonomist; Uğur Civelek, Doç. Dr. Sadi Uzunoğlu ve Dr. Can Fuat Gürlesel tarafından hazırlanmış çok boyutlu bir çalışma. Sektör açısından bir yol haritası niteliği taşıyor. Global konjonktür, Çin tehdidi, önemli akımlar ülke karşılaştırmaları da yapılarak hazırlandı. Türkiye için farklı senaryolar ve her birine ilişkin çözüm önerileri içeriyor. Pamuk ipliğinden hazır giyime kadar her aşama için planların yanı sıra hem devletin hem de işletmelerin yapması gerekenler bir bir sıralanmış. Çalışmada, işletmeler arasında işbirliği modellerinden tutun finansman ve ArGe politikalarına, pazarlama ve dağıtım kanallarının güçlendirilmesine, ürün maliyetlerinde iyileştirme yöntemlerine, markalaşma süreçlerine kadar her türlü öneri mevcut. Hatırlıyorum, o dönemde TGSD başkanlığını yürüten Umut Oran’ın kitaptaki önerilen yaşama geçirilmesi için verdiği çabayı. Bugün tekstil sektörünün yaşayacağı durum 3 yıl önceden görülmüş ve ulusal bir politika ile neler yapılması gerektiği belirlenmiş ve gözler önüne serilmişti. Tüm bunlar hükümetin ilgili birimlerine de anlatılmıştı. Öğretmenlere ek ders ücreti 5 YTL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, çeşitli adlar altında ek ödeme alamayan kurumlarda çalışan memurlara ek ödeme yapılmasına olanak tanıyan tasarı benimsendi. Tasarının önümüzdeki hafta Genel Kurul’da yasalaştırılması planlanıyor. Tasarıya göre, toplu görüşmelerde, maaş dışında ek ödeme almayan yaklaşık 1 milyon 350 bin memura yılın ilk yarısı itibarıyla aylık 40 YTL, ikinci yarıda da 40 YTL olmak üzere toplam 80 YTL ödeme yapılmasına dönük bir iyileştirme yapılacak. Sendika üyesi olan personele ayrıca sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla aylık 5 YTL ilave ödeme yapılacak. Tasarıda, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin de 3.6 YTL’den 5 YTL’ye çıkarılması öngörülüyor. ÖZÜR Fortis Türkiye CEO’su Tayfun Bayazıt’ın soyadı dünka haberimizde Beyazıt çıkmıştır. Düzeltir, özür dileriz. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle