18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Fortis Türkiye CEO’su Tayfun Beyazıt ile bankacılık sektörünün geleceğini konuştuk 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Rekabet daha da artacak ? Yaşanan rekabetin sağlıklı olduğunu belirten Tayfun Beyazıt, mortgage ve emeklilik fonları gibi uzun vadeli finansman araçlarının sektörün yapısını daha da güçlendireceğini söyledi. ÖZLEM YÜZAK Karne Cari işlem açığı 1.5 milyar dolardan 22.9 milyar dolara, dış ticaret açığı 15.5 miyardan 42.5 milyara, içdış borç stoku 145.5 milyar dolardan 250.4 milyar dolara çıkmış. Şirketlerin borç stoklarında patlama yaşanmış. Turizm, tekstil, ihracatçı krizde, isyanlarda. İnsanca yaşamın en önemli göstergeleri, sağlık, eğitimden yararlanmada yoksullar hızla mağdur olurken, varsıllar için de kalite düştükçe düşmekte.. Başbakan Erdoğan, iktidarının 4. yılında, geçmiş iktidarları karalayarak kendi iktidarını ekonomide başarılı olarak pazarlamaya çalışıyor. Öfkeli, argo, küfürlü konuşmaları için medyatik pazarlamanın, ‘‘Kasımpaşalı, halka yakın, halk tarafından yadsınmıyor!..’’ olarak pazarlanmasından sonra, daha da bir rahat, iktidar icraatlarında eleştiri aldığı her konuda, her kesime saldırmakta bir sakınca görmüyor. Hafta sonu hedef tahtasında yine doktorlar vardı. Dolarla doymadıkları, Güneydoğu’ya gitmediklerinden söze girerek, yerlerine çok ucuza çalışmaya hazır ülkelerden doktor getireceğini ilan ediyordu. Öfkesi aslında kendi söylediklerine, suçlamalarına en çok kendisini inandırmaya çalışıp başaramadığını yansıtan hoşnutsuzluğun dozunu açığa çıkarıyordu. ??? Tabii meslek örgütlerinin altını çizdikleri küçücük bir ayrıntıyı atlamıştı. TTB başkanları, örneğin dışardan gelecek, Türkiye’de çalışabilecek yabancı doktorların diplomalarında en azından uluslararası geçerlilik koşulunun aranması gerektiğinin altını çiziyorlardı. Tabii Başbakan Erdoğan bu kadar çok sağlıktan söz ederken, yakın tarihlerde deneme tahtası olarak girdikleri sağlığa ilişkin icraatlarından hiçbirinin sonuçları üzerine tek söz bile etmedi. SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devri, ilaç alımının özel eczanelerden yapılması, özel sağlık kurumları eliyle sigortalıların tedavilerinden.. ne gibi sonuçlar ortaya çıkmıştı? Kara delik açıldıkça açılmış, sigortalıların sağlık hizmelerinden yararlanma haklarında, tıp, etik ölçüler içinde sonuç, kocaman bir sıfır, iflas olmuştu. Özel sağlık kurumlarında, yüksek kazanç uğruna tıbbın etiği anlamında işlenen cinayetlere ilişkin, internet sitelerinde dolaşan haberler, bilgilere meraklılarının bir göz atmalarını öneririm. Kalitesiz tıbbi malzemenin kaliteli fiyatından sigortalar da kazıklanarak hastaların sağlığı ile oynanmasından başlayın, tek hastada kullanılması gereken araçların birçok hastaya kulanılmasına geçin, para almak uğruna gereksiz tedavi, teşhis, laboratuvar, röntgen, ameliyat işlemlerinin uygulanması ile devam edin... Rezilliğin biri bin para... ??? Hükümetin sağlık icraatlarının bugüne kadarki sonuçları ile ilgili bir değerlendirme bu köşenin devamına sığmayacağı için, Erdoğan Hükümeti’nin aslında bütün bu sonucu belli olumsuz kararları, sonuçlarını bile bile, sağlığı tümden paralı hale getirme operasyonunun adımları, kitleleri kandırma aracı olarak programladığını bir kez daha söylemek istiyorum. Hani sağlık meslek örgütlerinin sürekli kitleleri uyardıkları, ancak medyatik yönlendirme, tek yanlı yayın nedeni ile dertlerini anlatmakta başarılı olamadıkları, genel sağlık sigortası reformu(!) bu operasyonun IMF istemi doğrultusunda noktalanması olacak. Kamu çalışanlarının, işçilerin sigorta güvencesi altında sağlık hizmetlerinden yararlananların hakları uçup gidecek. Ödenen primlerin artması bir yana, her sağlık hizmeti için yüksek oranlarda ödemeler, yoksulun tedavi olmaktan vazgeçmesi boyutlarında pahalı, paralı hale gelecek. Başbakan Erdoğan iflasın eşiğinde ayaklanan tekstil işverenleri ile bir araya geliyor ya. Piyasa, ekonomi haberlerinde, medyada ister istemez, iktidar süreci içindeki geriye gidişte yüz binlerle sayılan tekstil işçisinin işini kaybettiği gündeme gelmiş oldu. Sanki elektronikte yüzde 80’lere, tekstil, otomobilde yüzde 55’lere varan ara maddenin doğrudan ithal edildiği gerçeği yeni keşfedildi. Bu gidişin Türkiye’de sanayicinin üretimden vazgeçip ufak tefek montajlardan sonra ithal edilmiş hazır ürünü satmakla tüccara dönüşmekte olduğunun altı yeni çiziliyor. Yüz binler, milyonlarca işçinin birden işsiz kalması ile ortaya çıkacak kriz yeni yeni sorgulanıyor... Dünyada gidecek yer bulamayan sıcak paranın en yüksek kapkaç getirisi Türkiye’de olduğu için Türkiye’ye gelmesi nedeni ile iyi giden piyasaların seyrine bakılıp hâlâ Türkiye’de ekonominin tıkırında gitmekte olduğunun pazarlaması yapılıyor. Hükümetin gerçek ekonomi karnesi ise tükenişi gösteriyor... F O RT I S ’ İ N TA N I N I R L I Ğ I İ Y İ N O K TA D A Kasım ayında büyük bir reklam ve tanıtım kampanyası ile piyasaya çıktınız. Hedefiniz ne? Satın almadan sonra Fortis’in geniş halk kitlelerince, özellikle de bireysel müşteriler ve KOBİ’ler arasında pek tanınmadığını gördük.İletişim planını yaparken yüklü bir program yapmamız gerektiği ortaya çıktı. Program yalnızca reklamdan Tayfun Beyazıt oluşmuyor. Futbolla ilgili Türkiye Kupası sponsorluğunu üstlendik. Ayrıca İstanbul Modern’in de sponsorlarından biriyiz. Yaptığımız tanıtım planlamasını aslında bir harcama olarak değil, markaya yatırım olarak düşündük. Yüzde 2 olan pazar payımızı 5 yıl içinde organik büyüme ile 2 katına çıkarmayı planlıyoruz. 186 şube ise bu yıl sonunda 220’ye çıkacak. 2009 sonunda 300 şube olacak. Ancak biz Fortis’i, Türkiye’de yabancı bir banka olarak konumlandırmak istemiyoruz. Yönetimimizin çoğu Türk ve eski banka takımı devam ediyor. Geçen temmuz ayında Dışbank’tan satın alma işlemi tamamlandı, alınan karar doğrultusunda kasım ayında 186 şube Fortis adı altında faaliyetlerini sürdürmeye başladı. İş bitmemişti. BelçikaHollanda kökenli Fortis Grubu, Romanya, Yunanistan, Ukrayna, Malta, Kıbrıs ve Bahreyn’i kapsayan Güneydoğu Avrupa bölgesini Fortis Türkiye’ye bağladı. Başına da Dışbank döneminin eski CEO’su Tayfun Beyazıt’ı getirdi. Güç, kuvvet anlamına gelen Latince kökenli Fortis’in Türkiye ile ilgili gelecek planlarını ve genel olarak bankacılık sektörünü Fortis Türkiye CEO’su Beyazıt ile konuştuk. Bankacılık sektöründe kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Yabancı bankalar hızla piyasa içine giriyor, yerli bankalar pazarı kaptırmamak için direniyor. Bu arada tüketici ve özellikle de konut kredilerinde faizler sürekli düşü yor. Bu sağlıklı bir durum mu? Ne kadar sürer? Bankacılığın kuralları giderek daha çok evrenselleşiyor. Bizim de bankacılık yasamızda Avrupa ile uyum standardı var. Dolayısıyla kuralları içinde oynayabilen, sermaye gücü, bilgi birikimi, knowhow’u, ürün geliştirme kapasitesi olan bankalar bu piyasa içerisinde daha fazla büyüklüğe ulaşacaklar. Kim olur bunlar? Yabancı bankalar da olabilir, yerli bankalar da... Yerli bankalar da üst düzey standardı yakalamış olduğu için bu piyasayı kolay kolay bırakmak is temeyecektir. Bu, sağlıklı bir rekabet ortamı. Burada yerli mi yabancı mı tartışmasından daha çok, ekonomiye katkı açısından olaya bakmak gerek. Sağlıklı yapısı olması, ehil sermaye yapısı olması, risk yönetimi becerilerine sahip olan bankaların daha fazla gelişeceğini, büyüyeceğini öngörüyoruz. Peki, ya rekabet?.. Evet, ciddi bir rekabet söz konusu. Ancak bankaların büyüme iştahlarının sermaye yeterliliği ile alakalı olması lazım. Bu bağlamda sektör sağlıklı. Rekabetin nedeni yalnızca yabancı bankalar değil. Asıl neden faizler düşmeye devam ettiği müddetçe marjların daha da daralması. Operasyonel maliyetlerinizi dengeleyebilmeniz lazım. Bu açıdan ölçek önemli. . Ne kadar büyük, piyasada ne kadar etkili olursanız, o ölçüde kendi içinizde o büyümeyi oluşturacak yapıyı sağlayabiliyorsunuz. Bu yüzden bankalar daha agresif pazarlama politikaları geliştiriyorlar. Ancak her bankanın ille büyük perakende banka olması şart değil. Gelişmiş piyasalara baktığımız zaman ihtisas bankaları var, daha küçük boyutlardalar, her işi yapmıyorlar, her üründe yoklar. Bizde de bu tür bankalar var ve daha da olacak. Ama büyük ve perakende bankacılık yapacağım diyorsanız rekabet fazla olacak. Tüketici ve konut kredilerinde borçlanma giderek artıyor. Ancak kısa vadeli mevduat toplayabilen bankalar bunu nasıl finanse ediyorlar? Geçmişte daha ağırlı olarak dış kaynakla destekleniyordu, çünkü tasarruf payı düşüktü. Şimdi ise hem tasarruf hem de vade yavaş yavaş artıyor, ama daha da önemlisi, insanlar yerel parayı tasarruf açısından tercih etmeye başladılar. Uzun vadeli konut kredilerinin bankacılık sektörü içindeki payı yüzde 15 seviyesinden fazla değil. Değişik enstrümanların Türkiye’ye gelmesi ise çok yeni. Örneğin mortgage tasarısı... Bankalar konut kredilerini paketleyip ikinci piyasada uzun vadeli sermaye piyasası enstrümanları olarak da kullanabilecekler. Dolayısıyla kendi bilançolarında o vade uyuşmazlığını taşımaksızın yeni fonlama olanaklarına sahip olacaklar. Bir diğeri emeklilik fonları. Bunlar da uzun vadeli fonlar. Ancak hepsi bir süreç. Talep yavaş yavaş oluşacak. Burada fonlar daha fazla biriktikçe bu tip enstrümanlara olan talep daha artacak. Burada aceleci olmamak lazım. Acele ettiğimiz zaman riskler açısından da arzu etmediğimiz yerlere geliriz. TÜİK VERİLERİ Maaş ve ücretlerin payı değişmezken kırsal kesimdeki aileler yoksullaştı İşsizlik yerinde saydı Ekonomi Servisi Türkiye ekonomisinde son dört yıllık büyüme, yüzde 32’yi aşmasına rağmen işsizlik oranı azalmıyor. 2005 ortalamasında 2004’e göre değişmeyen işsizlik, 2005’in son çeyreğinde artışa geçti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2004’ün son üç aylık döneminde yüzde 10 olan işsizlik oranı, 2005’in aynı döneminde yüzde 10.6’ya yükseldi. Bu dönemde işsiz sayısı 183 bin kişi arttı. İstihdam ise tarım dışı sektörde 1 milyon 339 bin kişi artarken, tarımda 1 milyon 281 bin azaldı. İstihdamdaki 58 binlik artışın sadece 6 bininin kamu sektöründe olması, sıkı maliye politikalarının işgücü alanında da devam ettiğini gösterdi. Yeni iş yaratmadaki yetersizlik özellikle genç nüfusa yansıdı ve 1524 yaş grubunda işsizlik oranı yüzde 19.6’ya kadar çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre işsizlik oranı 2005 yılında bir önceki yıla göre değişmeyerek yüzde 10.3 oldu. Geçen yıl toplam istihdam 22 milyon 46 bine yükselirken, işsiz sayısı da 2 milyon 520 bine çıktı. İşgücüne katılma oranı ise yüzde 48.3 düzeyine indi. Geçen yıl işsizlik oranı kentlerde yüzde 12.7, kırda yüzde 6.8 olarak belirlendi. İşsizlik oranı geçen yılın ekim ayında yüzde 10.1, eylülde yüzde 9.7, ağustosta yüzde 9.4, temmuzda ise yüzde 9.1 düzeyindeydi. ‘En alttakiler’in hali harap Ekonomi Servisi Türkiye’de gelir dağılımındaki eşitsizlik alt, orta ve ortanın üzerindeki dilimlerde kaydedilen, ihmal edilebilir düzeydeki ‘‘kıl payı’’ artışlara karşın sürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘2004 Yılı Hanehalkı Bütçe Anketi’nden elde edilen sonuçları açıkladı. Buna göre ‘‘Gini katsayısı’’ olarak adlandırılan ve kişisel gelir dağılımındaki eşitliği ya da eşitsizliği belirlemekte kullanılan ölçüt, 0.42’den 0.40’a geriledi. Bu oranın 1’e doğru büyümesi gelir dağılımdaki eşitsizliğin arttığını, sıfıra doğru küçülmesi gelir adaletinin düzelmekte olduğunu gösteriyor. Bu durum Türkiye’nin Lorenz eğrisi tablosunda gözüküyor. 2003’ten 2004’e gelir dağılımındaki değişiklikler şöyle: En alttaki yüzde 20’lik dilimin 2003 yılında toplam gelirden aldığı pay yüzde 6 idi. Bu 2004’te değişmedi. İkinci yüzde 20’lik grupta yer alan ailelerin payı yüzde 10.3’ten 10.7’ye, üçüncü yüzde 20’lik gruptaki ailelerin payı yüzde 14.5’ten 15.2’ye, dördüncü yüzde 20’lik grupta yer alan ailelerin payı ise yüzde 20.9’dan 21.9’a çıktı. En fazla pay alan yüzde 20’lik grupta yer ailelerin payı yüzde 48.3’ten yüzde 46.2’ye geriledi. Kentlerdeki en alt dilimdeki ailelerin gelirden aldığı pay 2004’te 0.3 puan artarken, kırsal kesimdeki aileler daha da yoksullaştı. En üst gelir grubundaki aileler ile en alt gelir grubundaki ailelerin gelirden aldığı pay arasında 12.4 kat fark bulunuyor. 2003 yılı itibarıyla bu fark 13.4 kat idi. Özelleştirme İdaresi’ne 2.7 milyar dolar, Kalkınma Bankası’na da 190.2 milyon dolar geçti ERDEMİR artık OYAK’ın ? Hisse devir sözleşmesi için OYAK adına Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Türker imza atarken, Özelleştirme İdaresi adına Metin Kilci, TKB adına da Genel Müdür Abdullah Çelik imza koydu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) OYAK ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) arasında, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’ndaki (ERDEMİR) yüzde 46.12’lik ÖİB hissesi ile yüzde 3. 17’lik Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) hissesine ilişkin hisse devir sözleşmeleri imzalandı. ÖİB Başkanı Metin Kilci, dün sabah itibarıyla 2 milyar 770 milyon doların idare hesaplarına, 190.2 milyon doların da Türkiye Kalkınma Bankası hesaplarına geçtiğini açıkladı. İmza ile ERDEMİR, OYAK’a devredilmiş oldu. Hisse devir sözleşmesi için OYAK adına Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Türker imza atarken, Özelleştirme İdaresi adına Metin Kilci, TKB adına da Genel Müdür Abdullah Çelik imza koydu. İmza töreni sonrasında gazetecilerin, OYAK’ın Arcelor ile yapmayı planladığı ortaklığa ilişkin sorusuna karşılık Kilci, ihaleden sonra OYAK tarafından kurulan Ataer AŞ adına Rekabet Kurulu’ndan Anlaşmayı Kilci ve Türker imzaladı. (Fotoğraf: AA) [email protected] Şişecam’a 25 milyon dolar kredi ? Ekonomi Servisi Şişecam bağlı ortaklıklarından Paşabahçe Cam ile Soda Sanayii yatırımlarının finansmanında kullanılmak üzere Calyon Bank’tan 2 yılı ödemesiz dönem olmak üzere 5 yıl vadeli 25 milyon dolar kredi anlaşması imzaladı. İMKB’ye yapılan açıklamaya göre Şişecam Fabrikaları adına sağlanan kredinin 13 milyon dolarlık kısmına Paşabahçe Cam, 12 milyon dolarlık kısmına ise Soda Sanayii garantör oldu. Benzine zam ? ANKARA (ANKA) TÜPRAŞ, kurşunsuz benzinin vergisiz rafineri fiyatına yüzde 7, 98 oktan kurşunsuz benzinin fiyatına da yüzde 6.7 oranında zam yaptı. Akaryakıt dağıtım şirketleri, pompa fiyatlarını bu sabah belirleyerek EPDK’ye bildirecekler. Şirketlerin pompa fiyatlarını kurşunsuz benzinde yüzde 1.9, 98 oktan kurşunsuz benzinde ise yüzde 1.8 oranında arttırması bekleniyor. ÖİB tarafından izin alındığını kaydetti. Bunun ardından Arcelor ile yapılacak ortaklık nedeniyle ortaklık yapısındaki değişiklik için Rekabet Kurulu’ndan ikinci bir izin söz konusu olduğunu, burada bir gecik me yaşandığını kaydeden Kilci, ‘‘İdaremize başvuran şirket adına Rekabet Kurulu izni alındı ve bu şirkete devir gerçekleştirildi’’ dedi. OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Türker ise gazetecilerin so rularına karşılık ‘‘biraz daha sabır’’ isterken, bu özelleştirmenin Türk milletine hayırlı olmasını diledi. Türker, OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy’un basın toplantısıyla tüm sorulara yanıt vereceğini açıkladı. CHP fındık üreticisiyle görüşüyor ? SAMSUN (Cumhuriyet) CHP’li Bihlun Tamaylıgil’in başkanı olduğu ‘‘CHP Fındık Komisyonu’’ fındık üreticilerinin sorunlarını saptamak amacıyla Samsun’a gelerek çalışmalara başladı. Komisyondaki 11 vekil, Çarşamba ve Term’de üretici, üretici kuruluşları ve fındıkla iştigal eden diğer sivil toplum kuruluşları ile görüşmeler yaptı. SONERA’NIN AÇTIĞI DAVA REDDEDİLDİ Turkcell, hisse satışı için ön anlaşma yaptığı, ancak sonradan satmaktan vazgeçtiği Sonera Holding’in açtığı ihtiyati tedbir talepli davanın ilgili mahkemece reddedildiğini bildirdi. Turkcell’den Borsa’ya gönderilen açıklamada, şirket hasım gösterilerek, Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ihtiyati tedbir talepli olarak 23 Haziran 2005 tarihli yönetim kurulu kararının geçersizliğinin tespiti için dava açıldığını, mahkemenin 4 Temmuz 2005 tarihli kararıyla Sonera Holding’in ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiş olduğunun daha önce kamuoyuna duyurulduğu aktarıldı. Açıklamada, ‘‘Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, tarafımıza tebliğ edilen kararla dava şartı olan hukuki menfaat yokluğu nedeniyle Sonera Holding B.V. tarafından açılan davanın reddine karar vermiştir’’ denildi. THY ARTIK KAZAN’A DA UÇUYOR Türk Hava Yolları, 2006 yılı içinde uçuş ağına ekleyeceği dış hatlar arasında bulunan Rusya Federasyonu’na bağlı Kazan’a tarifeli seferlerine bugün başlayacak. Rusya’da Moskova ve Rostov’dan sonra 3. uçuş noktası olacak Kazan’a haftanın iki günü karşılıklı sefer yapılacak. Buna göre İstanbulKazan seferi salı ve cuma günleri saat 20.40’ta, Kazanİstanbul seferi de saat 03.30’da gerçekleştirilecek. İstanbulKazan bilet ücretleri business sınıfta 1018 Avro, ekonomi sınıfında 252 Avro ile 469 Avro arasında değişiyor. Kazanİstanbul business uçuşlar 1091 dolar ile 1402 dolar arasında, ekonomi sınıfı uçuşlar ise 275 dolar ile 782 dolar arasında değişiyor. Ayrıca 29 Mart’a kadar İstanbul çıkışlı Kazan promosyonel ücreti 199 Avro olarak uygulanacak. SKY HAVAYOLLARI’NA 3 LÜKS BOEING Boeing’in 2007’de ilk olarak piyasaya süreceği ‘‘Next Generation’’ Ultra Modern 3 adet 215 koltuklu B737/900ER tipindeki uçak satın alma ön anlaşması Sky Havayolları ile Antalya Riva Diva Oteli’nde yapıldı. Boeing üst yönetimden oluşan heyete başkanlık yapan Avrupa ve Ortadoğu sorumlusu Mr. Jean Thouin, bu uçakları Türkiye’de ilk uçuracak olan Sky Havayolları’na güvendiklerini belirtti. 200 milyon doların üzerinde yatırımla Türk turizmine katkı sağlayacak olacak olan Kayı Grup ve Sky Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Talha Görgülü, teknolojinin son ürünü uçakları Türkiye’de ilk olarak uçuracaklarından gurur duyduklarını belirterek ‘‘Ekibime güveniyorum’’ şeklinde konuştu. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle