18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER 11 Mart önceden biliniyordu ? MADRİD (AA) İspanya’nın başkenti Madrid’de 11 Mart 2004’te meydana gelen ve 191 kişinin öldüğü terör saldırılarıyla ilgili olarak İspanyol Ulusal İstihbarat Merkezi’nin (CNI) 4 ay önceden haber verdiği ortaya çıktı. El Pais gazetesinde yer alan haberde, CNI’nın İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği 6 Kasım 2003 tarihli raporda, Madrid’deki terör saldırılarının başındaki isim olan Cezayirli Allekema Lamari’nin saldırı planladığının bildirildiği kaydedildi. Haberde, o dönemde görevde olan, şu anda ana muhalefetteki Halk Partisi (PP) suçlandı. dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Alman istihbaratının, savaştan bir ay önce Saddam’ın savunma planını ele geçirerek ABD’ye verdiği öne sürüldü Irak işgaline Berlin’in katkısı Dış Haberler Servisi Irak’ın ABD tarafından işgal edilmesinden bir ay önce, Bağdat’taki Alman İstihbarat Teşkilatı (BND) ajanlarının, Saddam Hüseyin’in başkenti savunma planını ele geçirerek Amerikalı komutanlara verdiği öne sürüldü. Almanya ise bu iddiayı yalanladı. New York Times gazetesi, 2003’te Irak’ın işgal edilmesinden bir ay önce BND ajanlarının ABD’li komutanlara aktardığı savunma planının, Amerikan ordusuna Saddam Hüseyin’in sadık askerlerini nerelere konuşlandıracağı gibi önemli bilgiler hakkında görüş edinme olanağı sağladığını yazdı. Amerikan ordusunun gizli çalışmalarına dayanarak verilen haberde BND’nin ? ABD gazetesi New York Times’ta yer alan iddia, Schröder hükümetinin ABD’ye desteğinin sanılandan çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Sosyal demokrat ve Yeşiller koalisyonundan oluşan Schröder hükümeti, Irak savaşına karşı çıkıyordu. Alman hükümeti, iddianın doğru olmadığını savundu. ABD’ye yardımının, o dönem iktidarda olan Gerhard Schröder liderliğindeki hükümetin kamuoyuna söylediğinden daha fazla olduğuna dikkat çekildi. Sosyal Demokrat ve Yeşiller koalisyonundan oluşan Schröder hükümeti, Irak savaşına karşı çıkıyordu. rafından geçen yıl hazırlanan, Irak’ın askeri stratejisinin konu alındığı çalışma raporunda yer aldığı ifade edildi. Raporda Alman ajanlarının planı elde ettikten sonra komuta zincirine ilettiklerinin belirtildiğini yazan gazete, Şubat 2003’te de Katar’daki bir Alman istihbarat görevlisinin planın bir kopyasını Amerikan Savunma İstihbarat Ajansı’ndan bir yetkiliye aktardığını kaydetti. Gazete, Irak işgalinde BND’nin oynadığı rol hakkında Alman meclisinde bir soruşturma açılabileceğini belirtti. ‘Böyle bir bilgimiz yok’ Alman Hür Demokrat Parti’nin (FDP) hukuk uzmanlarından Max Stadler, haberin doğrulanması halinde, FDP’nin de meclis soruşturması açılması konusunda Yeşiller ve Sol Parti’ye katılabileceğini söyledi. Almanya hükümet sözcüsü Ulrich Wil Mecliste soruşturma açılabilir Haberde, Almanya’nın rolünün, Amerikan Birleşik Kuvvetler Komutanlığı ta helm, dün yaptığı açıklamada hükümetinin Amerikalılara böyle bir destek sağlandığına dair bilgisi olmadığını kaydetti. Alman hükümeti, geçen hafta BND’nin Irak’taki faaliyetleri hakkında bir rapor yayımlamıştı. 90 sayfalık raporda, Irak’ta görevlendirilen 2 Alman ajanının ABD’lilere Bağdat’taki sivil kuruluşların ve yardım kuruluşlarının nerelerde bulunduğu gibi bazı bilgiler verdiği, ancak bombalanabilecek hedefler hakkında bilgi vermediği belirtilmişti. Rapor, BND’nin ABD’ye işgal sırasında bombalanacak yerleri tespit etmesine yardım ettiğini yönündeki iddaları araştıran parlamento komisyonuna sunulan belgelerin bir bölümünü oluşturuyor. Eski Taliban sözcüsü Yale’de ? WASHINGTON (AA) Afganistan’da devrik Taliban rejiminin eski sözcüsü Rahmatullah Haşimi, şimdilerde ABD’nin Yale Üniversitesi’nde öğrenci. New York Times Magazine’deki haberde, Usame bin Ladin ile zaman geçiren ve Taliban’ın ‘‘gezgin büyükelçisi’’ olarak anılan Haşimi’nin terorizm konusunda dersler aldığı ve İngilizcesini geliştirmekte olduğu belirtildi. Haşimi, ‘‘kadınlar deriden kırbaçlarla dövülmeye ya da futbol sahalarında toplu idamlar düzenlenmeye başlandığı’’ 1998’den itibaren, Taliban hakkında endişeler duymaya başladığını savundu. 11 Eylül saldırılarının ardından Pakistan’a kaçtığını söyleyen Haşimi, Guantanamo’ya gönderilmekten endişe ettiğini ve biri kadın iki ABD’liyle birçok görüşmeden sonra, bu kişilerin kendisine ‘‘gidebilirsin’’ dediklerini anlattı. Haşimi, Pakistan’daki ABD Büyükelçiliği’nden öğrenci vizesi aldığını söyledi. rak’ı iç savaşın eşiğine getiren mezhep çatışmalarının ardından, sokağa çıkma yasağının sona ermesiyle Bağdat’ta yaşam normale dönmeye başladı. Ancak Bağdat’ın batısındaki Sünni kenti Ramadi’de, Kurt Tugayı olarak bilinen Şii komandaların ev ev aramaları sırasında ortaya çıkan manzaralar, durumun ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Iraklı küçük kız, komandoların sorularına şaşkın bakışlarıyla yanıt veriyor. Sünniler Kurt Tugayı’nı adam kaçırma, cinayet gibi eylemlerle suçluyor. (Fotoğraf: AFP) I I İç savaşın panzehiri ulusal birlik hükümeti RAK RAPORU Dış Haberler Servisi Irak’ta iç savaşın önlenmesi için bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasının zorunlu olduğu öne sürüldü. Merkezi Brüksel’de bulunan düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu (ICG), Irak’ın sadece ülkede bir ulusal birlik hükümeti kurulması, anayasanın değiştirilmesi ve insan hakları ihlallerinin durdurulmasına yönelik ciddi adımlar atması durumunda iç savaşa sürüklenmekten kurtulabileceğini belirtti. ICG’nin raporunda, Şii türbesinin bombalanması, ardından Sünnilere ve camilerine yönelik misilleme saldırıları, ‘‘sadece, Irak’ın topyekun bir felaketin eşiğinde olduğunun en son ve en kanlı işareti’’ olarak nitelendi. Raporda, uluslararası topluma, bütün Ortadoğu’yu istikrarsızlığa götürecek bir iç savaşın engellenmesi çağrısında bulunuldu. Raporda, Irak’ta ciddi etnik ve mezhep gerginliğinin geçen yıl ocak ve aralık ayındaki seçimlerle ortaya çıktığı belirtildi. ABD ve İngiltere’nin, Irak’ta istikrarın sağlanmasına yardım edecek bir demokrasi zaferi olarak nitelediği seçimler, ICG’nin raporunda Iraklıların mezhebe dayalı oylarıyla siyasi süreçte dinin öne çıkmasının nasıl zarar verici bir unsura dönüştüğünün göstergesi olarak nitelendi. Raporda, camilerin parti merkezlerine dönüştüğüne ve din adamlarının kendilerini siyasetçi olarak ortaya koyduklarına dikkat çekildi. Caferi, kaygıların arttığı bir dönemde geliyor. Erdoğan, El Sadr’ın da geleceğini söyledi Irak’tan Ankara’ya kritik ziyaret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak’ta Şiiler ile Sünniler arasındaki mezhep çatışmalarıyla ortaya çıkan iç savaş görüntüsü, Ankara’yı harekete geçirdi. Ankara, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yazdığı mektup ile geçen hafta kaygılarını en üst düzeyde dile getirdiği Irak Başbakanı İbrahim Caferi’yi Türkiye’ye davet etti. Ziyaretin resmi olacağı açıklandı, ancak Caferi için resmi karşılama töreni düzenlenmeyeceği ve ortak basın toplantısı yapılmayacağı belirtildi. Erdoğan, önceki gün İstanbul’da Şii liderlerden Mukteda el Sadr’ın da Türkiye’ye geleceğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise ziyaret talebinin diplomatik kanallardan kendilerine ulaştırıldığını ancak tarih belirlenmediğini dile getirdi. Irak Başbakanı Caferi, resmi bir ziyaret için bugün Ankara’da olacak. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile bir araya gelecek olan Caferi ile ‘‘Irak’ta şiddetin bir an önce durması için neler yapılacağı’’ görüşülecek. Erdoğan ile çalışma yemeğinde bir araya gelecek olan Caferi’ye beş önemli mesaj verilecek. Başbakanlık kaynaklarının verdiği bilgiye göre Erdoğan, Kerkük’ün statüsünün korunmasını isteyecek, Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin önemine vurgu yapacak. Erdoğan; Caferi’ye, ‘‘Irak’ta hiçbir etnik unsur bir diğerinin üzerinde egemenlik kurmamalı. Aynı şekilde hiçbir mezhep de diğeri üzerinde denetim sağlamamalı. Ülkedeki sükunet ve işleyen demokrasi için bunlar ön şartlardır’’ diyecek. Bu arada, Başbakanlık kaynaklarının ‘‘resmi ziyaret’’ olarak tanımlamasına karşın, Caferi için Ankara’da resmi karşılama töreni yapılmayacak. Kaynaklar, alt protokol uygulanmasına gerekçe olarak, Türkiye’nin, Şiilerin başbakan adayı olan Caferi’ye siyasi destek verip dengeyi bozmama çabası gösterildi. Başbakanlık kaynakları Sadr’ın geliş tarihinin henüz netleşmediğini söylediler. Bu konuda Türkiye’nin davette bulunmadığını belirten kaynaklar, ‘‘Bundan önce Hamas’ın ziyaretinde de davet yapılmamıştı. Bu görüşmeler parti ya da siyasi konular eksenli değil. Resmi ilişkiler ile ilgili’’ değerlendirmesini yaptılar. Erdoğan önceki gün partisinin Üsküdar İlçe Kongresi’nde, ‘‘Salı günü Irak Başbakanı bizi ziyarete gelecek. Arkasından da Sadr gelecek. Bu görüşmelerde bu süreci yumuşatmanın, engellemenin gayreti içinde olacağız’’ demişti. Türkiye’nin Irak Koordinatörü Büyükelçi Oğuz Çelikkol’un Bağdat’a giderek en üst düzeyde görüşmeler yapmasından hemen sonra Caferi’nin ve Sadr’ın da Ankara’ya gelecek olması, Türkiye’nin resmen olmasa da Irak’taki taraflar arasında arabuluculuğa soyunduğu yorumlarına neden oldu. Saddam açlık grevini bitirdi ? BAĞDAT (AA) Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in açlık grevine son verdiği bildirildi. Saddam Hüseyin’in savunma ekibinin başında bulunan Halil Duleymi, devrik liderin 11 gün açlık grevi yaptığını ve bir hafta önce talepleri üzerine bu eylemine son verdiğini söyledi. Duleymi, Hüseyin’in 45 kilo kaybettiğini ancak ‘‘şimdi iyi’’ olduğunu kaydetti. Mutabakat telkini Büyükelçi Çelikkol’un Bağdat ziyaretinin ayrıntıları da netleşmeye başladı. Bağdat’ta Iraklı liderlerle görüşen Çelikkol, son olaylardan Türkiye’nin büyük bir üzüntü duyduğunu, bunun etnik ve dini temelli bir çatışma yaratma yönünde bir provokasyon olduğunu, böyle bir oyuna gelinmemesi gerektiği mesajını iletti. Çelikkol, bütün kesimleri kapsayan, hiçbir dini ve etnik grubu dışarıda bırakmayan ‘‘Milli mutabakat hükümeti’’ kurulması telkininde bulundu. Dağılma reçetesi ICG, Irak’ta halen iktidarda olan ve 15 Aralık’ta yapılan seçimlerin de galibi çıkan Şii ittifak ve Kürt koalisyonuna, Sünnilerin sembolik bir rol aldıkları değil, ‘‘gerçek bir ulusal birlik hükümeti’’ kurmaları çağrısında bulundu. Raporda, Sünnilerin değişiklik istediği anayasanın da bu haliyle ülkeyi birleştirici bir tutkal olmaktan ziyade, dağılmanın reçetesi ve planı haline geldiği belirtildi ve Iraklı liderlerden milis güçlerin dağıtılması ve güvenlik güçlerinin insan hakları ihlallerinin engellenmesi çağrısında bulunuldu. Irak’ta Sünniler, federalizm bağlantıları nedeniyle anayasanın bu haliyle Şii ve Kürtlere çok fazla güç ve petrol bölgelerinde kontrol olanağı vereceği kaygısıyla değiştirilmesini istiyor. ABD’li ve İngiliz yetkililer de Irak’ta Sünnilerin katılacağı geniş tabanlı bir ulusal birlik hükümetini, direnişin sona ermesi için çok önemli görüyor. İran’da bombalı saldırılar ? Dış Haberler Servisi İran’ın güneydoğusundaki Huzistan eyaletinde dün sabah 2 bombalı saldırı düzenlendi. Abadan ve Dezful kentlerinin valilik binalarını hedef alan saldırılarda 4 kişi yaralandı. Son 6 ayda Huzistan’da yaşanan bombalı saldırılarda en az 14 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, daha önceki saldırılardan Irak’taki İngiliz güçlerini sorumlu tutmuş, İngiltere bu suçlamayı reddetmişti. : ‘G ÖZ ÖNÜNDE DEĞİL’ Türkiye nükleer silah üretebilir Dış Haberler Servisi İran’ın nükleer silaha sahip olması olasılığı çerçevesinde Türkiye’nin de nükleer silah üretebileceği öne sürüldü. ABD’de yayımlanan New York Times gazetesi, ‘‘Türkiye nükleer silah üretebilir’’ başlıklı makalede, İran’ın olası bir nükleer silah gücüne sahip olması halinde doğabilecek bölgesel senaryoları değerlendirdi. Gazete, Türkiye’nin de nükleer silah sahibi olma yönünde çalışabileceğini belirtti. Massachussetts Institute of Technology’de (MIT) siyaset bilimi profesörü olan Barry R. Rosen tarafından kaleme alınan yazıda, ‘‘İran nükleer silah üretirse bölgedeki bazı ülkeler de silahlanmak isteyebilir. Ancak bölgeye komşu ülkelerden sadece İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye bu hedef doğrultusunda kaynaklara ulaşabilir’’ ifadeleri yer aldı. Türkiye’nin nükleer silah üretmek için gerekli kaynaklara ulaşabileceği belirtilen yazıda, Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğu hatırlatıldı ve bu yüzden soğuk savaş döneminden kalma gelenekle ABD’nin nükleer koruma programına dahil olduğu aktarıldı. Bagram yeni Guantanamo Dış Haberler Servisi ABD’nin Afganistan’daki cezaevi Bagram’ın Küba’daki cezaevi Guantanamo’ya benzer hale geldiği öne sürüldü. New York Times gazetesi, yüzlerce mahkumu yargılamadan Guantanamo’da tutan ABD’nin, Bagram Cezaevi’nde de gizliden gizliye aynı şeyi yapmakta olduğunu yazdı ve ‘‘Küba’daki Guantanamo Amerikan cezaevinin geleceğiyle ilgili bir uluslararası tartışma şiddetlenirken, askerler, şimdi 500 kadar terör sanığının çok daha kötü koşullarda, haklarında bir suçlama olmaksızın tutulduğu, daha az göz önünde olan Afganistan’daki bir başka cezaevini gizlice genişletti’’ ifadesini kullandı. Gazete, mahkumların daha önce verilen sözlerin aksine burada 23 yıl kaldıklarını, Guantanamo’dakilerin aksine bir avukat hakları bulunmadığı gibi, neyle suçlandıklarını bile bilmediklerini ve sadece ‘‘düşman savaşçı’’ statüsünde olduklarını bildiklerini belirtti. Bagram Cezaevi yönetimi, tıpkı Guantanamo’daki gibi, buradaki mahkumların kimliklerini açıklamayı reddediyor. ‘Liderlere ders oldu’ ABD Başkanı George Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley de yaşanan mezhepler arası saldırılar ve kargaşanın, Iraklı liderler için bir ders olduğunu ve bu durumun, ülkenin birliğinin sağlanmasına katkıda bulunabileceğini savundu. Hadley, ‘‘Iraklı liderler, son günlerde cehennemin ne olabileceğini gördü ve şimdi bunu önlemek istiyorlar’’ dedi. Geçen haftaki olayların ardından başkent Bağdat’ta uygulamaya konan 3 günlük sokağa çıkma yasağı dün sona erdi. Kentte durumun daha sakin olduğu belirtilmesine karşın Bağdat’ın batısına düzenlenen havan saldırısında 4 kişi öldü. Polis, çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu bölgede Şii mahallesi Şola’ya düzenlenen saldırıda en az 13 kişinin de yaralandığını açıkladı. Riyad’da çatışma ? RİYAD (AA) Suudi Arabistan’da güvenlik güçleriyle militanlar arasında çıkan çatışmada 5 militanın öldüğü bildirildi. Militanların El Kaide ile bağlantısı olduğu sanılıyor. Uluslararası Adalet Divanı, Sırbistan’ı Bosna Savaşı boyunca soykırımda bulunmakla suçlayan Bosna’nın şikâyetini incelemeye başladı. Şikâyetle ilgili oturumların 9 Mayıs’ta sona ermesi ve yargıçların bir yıl içinde karar alması bekleniyor. SırbistanKaradağ ile ilgili şikâyet, ‘‘tüm bir ulusun insanlığa karşı işlenen en ağır suç olan soykırım’’ suçlamasıyla yargılandığı ilk dava olarak Lahey’de bir ilk nitelendiriliyor. Bosna, Bosna’nın Müslüman nüfusunu ortadan kaldırma girişimini önceden tasarlamakla itham ettiği SırbistanKaradağ’ı soykırımla suçlayan şikâyetini 13 yıl önce yapmıştı. Dün Lahey’deki Adalet Divanı önünde yapılan gösteride, Bosnalılar, Srebreniça katliamında ölenlerin isimlerinin yazılı olduğu pankartlar taşıdılar. (Fotoğraf: REUTERS) CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle