17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARALIK 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cumhurbaşkanı Sezer, cumhurbaşkanının uzlaşmayla seçilmesi gerektiği mesajını verdi 7 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Demokrasi uzlaşmadır’ ÖDP’den Aşçı’ya bayram kartı ? ANKARA (AA) Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) üyeleri, F tipi cezaevlerini protesto için ölüm orucunda olan avukat Behiç Aşçı’ya yılbaşı ve bayram kartı gönderdi. ÖDP Yenimahalle İlçe Başkanı Erol Aydın, Kızılay PTT’si önünde yaptığı açıklamada, ölüm oruçlarını kutsamadıklarını belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, AKP iktidarına Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda “Tüm adımlar uzlaşmayla atılmalıdır” mesajı verdi. Demokrasinin bir uzlaşma rejimi olduğunu vurgulayan Sezer, yapıcı eleştirilerin dikkate alınmasının yanlış adımların atılmasını önleyeceğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Sezer, bayram ve yeni yıl nedeniyle yayımladığı mesajda, AKP hükümetine uyarılarda bulundu. Sezer’in değerlendirmeleri özetle şöyle: Türkiye’nin istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, ulusal gönencini, öz kaynaklarını en iyi bi Yılın Son Günü... Çamlar kızıla çalan renklerle yanarken gece sessizce soluk alıp veriyordu... Ben dün sabah kül rengi bir uykuyla uyandığımda saatler sabahın yedisini gösteriyordu... İstanbul griye bürünmüş bir gökyüzünün altındaydı... Bir kahve içtim önce... Televizyonu açtım... Saddam Hüseyin, gün ışımadan idam edilmişti... Bugün günlerden pazar. Yılın son günü, bayramın da birinci günü... 2006’nın son günü umuda doğru bir yolculuk yazısı yazacaktım. Çünkü Paul Eluard’ın o yasaklanmış sözcüklerinden söz edecektim bugün. Buzlu prangalardan kurtulmanın yolunu anlatacaktım. Orhan Veli’yi, Sait Faik’i, Orhan Kemal’i anacak, çocuklarımıza unutturduğumuz Nurullah Ataç’ın resmini çizip, Melih Cevdet Anday’la anılarda avunacaktım... Elbet unutmayacaktım Oktay Rifat’ı, Turgut Uyar’ı, Edip Cansever’i, Cemal Süreya’yı... Belki de günün tam ortasında ağlamayıp, her akşam sokak ortasında ölmeyecektik... Pablo Neruda’nın kış bahçelerinde avunmak istemiyordum, önceki gece yaşanmış hikâyeleri dinlerken... Cumhuriyet’in üçüncü katında Cengiz Yıldırım, Ahmed Arif’ten şiirler okurken Haber Merkezi, İstanbul Haber Servisi şarkılar söylüyordu... Güray ve Hasan 68’li olarak ölümle aşkların bilinmez yalnızlığını bildikleri için sessizce izliyorlardı genç arkadaşları... Sevim, Ayşe, Bülent, Münevver, Elif, Olcay, Evrim, Gülşah, Aykut ve Gamze bir başka güzeldiler... Hatice’yi de unutmamak gerek!.. İbrahim, Mehmet ve ben hem kutlamanın içinde hem de dışındaydık... ??? Hüzünle, umutla, hırçınlıkla geçen yıllar... O bozbulanık akan ırmaklar... İri yıldızlı kırağılar... Mavi tebeşirli evler... Mehmet Faraç Urfa dağlarından bir türkü söylerken Yadigâr Hanım da Bitlis’e taşıyordu bizleri... Cengiz Artvin’de dolaşıyordu, Hilal Trabzon’da, Özgür ise kızıyla başka bir iklimde... Sevgiyle harmanlanmış yılları düşündüm bir anda... Nedense, birden aklıma Vecihi Timuroğlu’nun dizeleri geldi: “...Gül getirmiş postacım bana Kocaman bir çocuk bahçesi yüreğim Küçük mutlulukları kovalayan serçe Sabırsız, coşkulu ve töresiz...” Şiirler okuyarak avundum dün sabah... Saddam Hüseyin’in ölüm yolculuğunu veren televizyonlarda yorumlar, tartışmalar... ABD, tüm Ortadoğu’ya gözdağı veriyordu... Acaba Türkiye bu acılı ölümden kendisine pay çıkarıyor muydu? Kapattım televizyonu... ABD ve İngiltere, Irak’ı işgal etmişti. Orada da kukla bir hükümet, Saddam düşmanlarından oluşan bir yargı... Ey dünya, ey Avrupa ne diyorsunuz bu vahşete, insan hakları ihlaline? Neden, neden susuyorsunuz? Elbet Saddam Hüseyin “melek” değildi. O eğer bir savaş esiriyse yargılanacağı yer Bağdat olmamalıydı... Gökyüzü iyice grileşirken bir kuş kondu penceremin önüne... Karşıda selvi ağaçları ve mezarlık... Bir sıkıntı büyüyor içimde dalga dalga... Anlatmam imkânsız!.. ??? Bir uçak Mecidiyeköy’ün üzerinden alçalmaya başladı... İstanbul’da hava lodos... Göklerin yığını, kuşların kaçtığını haber veriyor... Eski şarkıları söylemek istiyorum... Yaşama dair bir şeyler!.. Yarın 1 Ocak... Bugün ise bayram!.. Sahi siz nasılsınız, gelecekten umutlu musunuz? Zamana ayak uydurmuş sesler, sevinçler, hüzünler, acılar... Umut ve umutsuzluk!.. Her şeye karşın yeni yılınız umut dolu olsun, bayramınız kutlu olsun!.. ? Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bayram ve yeni yıl nedeniyle yayımladığı mesajda, “Türkiye’nin istikrar içinde büyüyen, AB’ye üyelik sürecini tamamlamış, laik, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, iyi yönetilen, iç barışını koruyan bir ülke durumuna gelmesi temel hedefimizdir” dedi. çimde değerlendirerek yükseltmiş, bilgi toplumuna dönüşmüş, AB’ye üyelik sürecini tamamlamış, laik, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, iyi yönetilen, iç barışını koruyan bir ülke durumuna gelmesi temel hedefimizdir. Laik ve demokratik yapısı, ekonomik potansiyeli ve zenginlikleriyle başarılı bir gelişme modeli oluşturan Türkiye, çağdaş dünya ile bütünleşmek amacıyla açılımlarını sürdürme kararlılığındadır. 2007 yılı, Türkiye için her yönden önemli bir yıldır. Seçimler başta olmak üzere Türkiye’nin geleceğini doğrudan etkileyecek kimi gelişmelerin yaşanması beklenmektedir. Seçimler konusunda bugünden tartışmalar yapılmaktadır. Sıkıntıların, düşüncelerin dile getirilmesinden rahatsızlık duyulmamalıdır. Demokrasi, yalnızca yurttaşların belli dönemlerde oylarını kullandıkları, sonra da kenara çekildikleri bir rejim değildir. Özgür ve katılımcı rejimlerde herkes isteklerini demokratik kanallardan her zaman dile getirebilir. Bu isteklerin başka alanlara çekilmesi, demokrasinin ruhuna uygun bir tutum değildir. Gerginlikten kaçınılmalı Demokrasi bir uzlaşma rejimidir. Yapıcı eleştirilerin dikkate alınması, yanlış adımların atılmasını da önleyecektir. Sıkıntıların demokratik ilkelere bağlı kalarak gerginliğe yol açmadan aşılması için herkesin duyarlılıkla hareket etmesi, yönetim erkinin de görevlerini dikkatle ve özenle yapması gerekmektedir. Tüm adımların uzlaşmayla atılması, ülkenin önünü kapatacak girişimlerden, gerginlik yaratacak tutum Avukat Karahan gözaltına alındı ? İstanbul Haber Servisi Polisin Sultanbeyli’de bir internet kafeye yaptığı baskın sırasında yaşanan olay nedeniyle “arama sırasında bazı kişilerin kaçmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle” gözaltına alınan Avukat Osman Karahan, yeniden gözaltına alındı. “Güvenlik kuvvetlerine hakaret, mukavemet’’ ve “suç örgütüne yardımyataklık’’ suçlamalarına ilişkin daha önce gözaltına alınan Karahan’ın serbest bırakılmasına savcılık itiraz etti. İtirazı değerlendiren üst mahkeme, Avukat Karahan’ı tutukladı. ve davranışlardan kaçınılması önemlidir. Ülkenin geleceği için özellikle sivil toplum örgütlerine büyük görevler düşmektedir. Demokrasinin güçlendirilerek yaşatılması, kurum ve kuralların işletilmesinin yanında, bireylerin yurttaşlık sorumluluklarını yerine getirmesi ile olanaklıdır. Yurttaşlarımızın bunun bilinciyle, günü geldiğinde demokratik katılım olanaklarını kullanarak en doğru kararı vereceklerinden kuşku duymuyoruz. Irak’ta binlerce masum insanın yaşamını yitirmesine neden olan çatışma ve saldırılar kaygılarımızı artırmaktadır. Iraklı kardeşlerimizin bu karmaşadan, birlik ve bütünlük içinde en kısa sürede sıyrılmasını istiyoruz. LİDERLERİN MESAJLARI Arınç: Beyhude uğraş içindeler ? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yeni yıl ve bayram mesajında,Yasin el Kadı’ya kefil olan birisinin cumhurbaşkanı olamayacağını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı ve siyasi parti liderleri, bayram ve yeni yıl mesajlarında, erken seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili önerilerini dile getirdi. TBMM Başkanı Bülent Arınç: 2007 yılı içinde iki önemli seçimin yapılacak olması nedeniyle yapay gerginlikler oluşturarak milletimizi huzursuz etmeye çalışanlar, beyhude uğraş içindedirler. Milletimiz hiçbir şekilde umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmamalıdır. Meclisimiz, görevinin bilincindedir. Başbakan Tayyip Erdoğan: Aramızda kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere, birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışanlara vereceğimiz en anlamlı cevaplardan biri bayramlarımızdır. Birbirimizin dertleriyle dertlenelim, birbirimizi daha çok anlamaya, daha çok hissetmeye çalışalım, sevinçlerimizi de, kederlerimizi de, varlığımızı da, yokluğumuzu da hep birlikte paylaşalım. CHP lideri Deniz Baykal: Cumhurbaşkanlığının nitelik ve özellikleriyle, arkasında hesabı verilmemiş dosyalar bulunan El Kadı’ya kefil olmuş, Hikmetyar’ın dizinin dibine oturup resim çektirmiş cumhurbaşkanı adayı Başbakan’ın düşüncesi ve özellikleri örtüşmediği için, Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları, güle güle dediğimiz 2006 yılında başlamıştır. DYP lideri Mehmet Ağar: Dünyanın birçok yerinde aynı kültür dairesi içinde yer aldığımız insanların başarıları kadar felaketleri de bizi derinden etkiliyor. MHP lideri Devlet Bahçeli: 2007, erken ya da zamanında seçim yılı olarak, tek başına iktidar gücünü kullanamayan aciz hükümetin ciddiyetten uzak ve tutarsızlıklarla dolu politikalarının milletimizin yüksek iradesiyle son bulacağı yeni bir devrin müjdecisi olacaktır. Sivil toplum kuruluşları, tecrit konusunda hükümetin somut adımlar atmasını istediler. (SELİN GÖRGÜNER) Çalışlar ailesinin acı günü ? Haber Merkezi Gazeteciyazar İpek Çalışlar’ın babası Muzaffer Erkeller yaşamını yitirdi. Erkeller bugün Erenköy Galip Paşa Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. İstanbul Yüksek Ticaret Mektebi’ni bitiren Erkeller, Deniz Yolları Müfettişliği, Derbi Lastik Fabrikası Müdürlüğü ve Türk Ticaret Bankası Umum Müdürlük Seksiyon Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Hükümete cezaevi uyarısı İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) yeni yılda F tipi cezaevlerinde yaşam koşullarının iyileştirilerek tecrit uygulamalarına son verilmesi talebiyle yapılan ölüm oruçlarının sonlandırılması için hükümetin somut adımlar atmasını istediler. İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, TTB Başkanı Gençay Gürsoy, TMMOB temsilcisi Toros Dinçöz, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve KESK dönem sözcüsü Dursun Yıldız dün bir basın toplantısı düzenlediler. Ortak basın sözcüsü Kolcuoğlu, hükümetin çözüme yönelik adım atmamak için direndiğini belirterek “Sorunla ilgili duyarlılıklarını sergileyen kuruluşlar olarak, çözüme dair öneriler geliştirip sorunun köktenci takipçisi olma kararlılığını sürdüreceğiz. Umuyoruz ki, sorunun çözümü ile görevli bulunanlar, bu kararlılığımızın farkındadırlar. Tecrit öldürmeye devam ediyor. Hükümetin bir an önce somut adımlar atmasını bekliyoruz” dedi. Süleyman Çelebi, Kazım Kolcuoğlu, Gençay Gürsoy, Dursun Yıldız ve Toros Dinçöz, daha sonra ölüm orucunun 271. gününde olan avukat Behiç Aşçı’yı evinde ziyaret etti. Çocuğa şiddete protesto ? İstanbul Haber Servisi Tunceliler Dernekleri Federasyonu, çocuğa yönelik şiddet olaylarını protesto etti. TUDEF Genel Başkanı İsmail Arslan, Pertek ilçesinde bulunan Mustafa Kemal Çok Programlı Lisesi Pansiyonu’na 20 Aralık Çarşamba günü, Pertek Kaymakamı Harun Öksüz ve sivil polisler tarafından yapılan baskında dolaplarında Che Guevara resimleri ve şiirler bulunması nedeniyle öğrencilerin tartaklandığını belirtti. F tipine iyileştirme istemi Demokratik kitle örgütleri tarafından yapılan açıklamada, tutuklu ve hükümlülere ikinci kez ceza verilmesinin evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğu kaydedildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Demokratik kitle örgütleri, F tipi cezaevlerinde tutuklu ve hükümlüler arasında sosyal ilişki kurulmasına imkân tanınmasını istedi. SHP Parti Meclisi (PM) de F tipi cezaevlerinde iyileştirilmeye gidilmesini talep etti. Ankara Tabip Odası, DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu ve TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu temsilcileri tarafından Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi’nde ortak basın açıklaması yapıldı. TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ramazan Pektaş’ın okuduğu ortak açıklamada, F tipi cezaevlerinde tecrit uygulandığı belirtilerek tutuklu ve hükümlülere ikinci bir ceza daha verilmesinin evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğu kaydedildi. Cezaevlerindeki uygulamaların insan haklarının gasp edilmesi niteliğinde olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Cezaevi, tutuklu ve hükümlülerin yaşamlarına yönelik olumsuzlukların ve insanlık dışı uygulamaların yapıldığı bir yer olmamalıdır’’ denildi. “Hayata Dönüş’’ operasyonundan sonraki ölüm oruçlarında 122 kişinin hayatını kaybettiği anlatılan açıklamada, avukat Behiç Aşçı’nın da bugün ölüm sınırına geldiği vurgulandı. Açıklamada, hükümet ve Adalet Bakanlığı’nın gerekli adımları atması, cezaevlerinde insan yaşamı için gerekli olan sosyal ilişkilerin kurulmasına imkân tanınması talep edildi. SHP’den yapılan açıklamada da PM’nin 28 Aralık tarihli toplantısında F tipi cezaevleriyle ilgili sorunların çözümüne yönelik öneriler saptandığı belirtilerek şöyle denildi: “SHP, F tipi infaz kurumlarında, tutuklu ve hükümlülerin, ortak yaşam alanlarında gün boyunca bir araya getirilmelerini, toplumsal ve kültürel etkinlik alanlarıyla spor alanlarının, kâğıt üzerinde kalmadan, fiilen kullanıma açılmasını, avukatlarıyla ve yakınlarıyla görüşme günlerinin, saatlerinin ve biçiminin insani boyutlara getirilmesini önermektedir.’’ hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ACI KAYBIMIZ “Sözde” sözcüğünü biz Türkler çok severiz. “Sözde Irak Mahkemesi” Saddam’ı idama mahkum etti. “Sözde Irak Temyiz Mahkemesi” de bu cezayı onayladı. Sonra da ABD işgaline dayanılarak kurulan hükümetin “Sözde Irak Başbakanı Maliki” cezayı onayladı. İdam böyle gerçekleşti. Saddam asılmadan 20 dakika öncesine kadar ABD askeri güçlerinin elindeydi. Bunu da Saddam’ın idam edilmesinden sonra verilen haberlerden açıkça öğreniyoruz. Sözde Irak mahkemesi onu yargılamıştı ama o ABD işgal güçlerinin elindeydi. Yakalandığı günden idam edildiği saate kadar onu işgalciler ellerinde tutmuşlardı. Yani şimdi Saddam’ı sizce kim asmış oldu? ??? Saddam’ın idam edildiğini duyduğumda derin bir acı yaşadım. Bu kadar acı duyacağımı önceden düşünmemiştim. Bu acı öncelikle insani bir acıydı. Bir insanın ülkesini işgal eden güçler tarafından idam edilmesi, pek Saddam’ı Astıran Bush... yeni bir şey değildi. Tarihin birçok döneminde işgalciler yenilgiye uğrattıkları ülkelerin liderlerini öldürmüşlerdir. Bu eski bir gelenekti. Aradan yüzyıllar geçse de zorbaların geleneği değişmiyordu. ABD işgal kuvvetleri, onların lideri Bush, Saddam’ı astırmıştır. Çıplak gerçek budur. ABD işgali sayesinde bazı koltuklarda oturma imkânı bulan Iraklılar da formalitenin tamamlanmasına destek olmuşlardır. İşte yüreğimi acıyla dolduran gerçek acı bu... ??? Birileri diyorlar ki Saddam bir zalimdi. Doğrudur, zalimdi. Saddam, halkına, muhaliflerine acı çektirdi. Doğrudur. Birileri diyorlar ki, Saddam bir despottu, bir diktatördü. Doğrudur. Bunların hiçbiri işgali ve işgalcileri haklı çıkaramaz. Amerika’nın Yeni Muhafazakârları Ortadoğu’da iflas ettiler. Öne sürdükleri bütün tezleri yerle bir oldu. ABD halkı da bu gerçeği bugün gördü ve artık onları istemediğini söylüyor. İşte bu çaresizliğin ve yenilginin öfkesiyle ve korkuyla işgalciler Saddam’ı astılar. ??? Saddam’ın idam edilmesini izlerken, bir üçüncü dünya ülkesinin yurttaşı olarak o hiç onaylamadığım diktatörle kendimi kader birliği içinde hissettim. Benim Saddam’la nasıl bir ilgim olabilirdi ki... Onun yaptıklarını biliyordum. Onun işgalci ve küstah yönetiminin bir gün emperyalistleri buraya çekmeye yarayacağını da tahmin ediyordum. Kuvvetli olan işgalcilerdi. Onlara bahane lazımdı. Saddam aynı zamanda bölgeyi işgal etmek için bir bahaneydi. Yine de onun idam edilmesinden acı duydum, zorbaların kabadayılığı karşısında Saddam’a yapılanı tepkiyle karşıladım. İşin bir başka yanı ise üçüncü dünya ülkelerinin liderlerinin kaderiydi. Kaderlerini ABD yönetimiyle birleştirdikleri sürece kendilerini güvende hissediyorlardı. Bu tabii ki sahte bir güvendi. Çünkü sırtını zalime dayamak, her zaman başka ihanetleri de beraberinde getirebilirdi. Saddam da bir zamanlar onların destekledikleri arasındaydı. ??? ABD işgalcileri ellerini kana buladılar. ABD işgalcileri Ortadoğu halklarının onurlarını yaraladılar. ABD işgalcileri bu bölgeye zulüm ve kargaşa getirdiler. Bu zulüm bugün ABD halkına da acı ve çaresizlik olarak geri dönüyor. Bölge bu idam kararıyla daha de rin bir bilinmezliğin içine yuvarlanmış oldu. Irak’ın geleceği artık iyice belirsizleşti. Saddam’ın idamı öyle sıradan bir olay olarak kalmayacaktır. Zaten öfke içindeki direnişçiler şimdi daha da acımasız hale geleceklerdir. Saddam’ın idama giderken söyledikleri ilgi çekicidir: İran’a güvenmeyin, başınıza çok işler gelebilir. Şiilerle Sünniler arasındaki uçurum giderek artıyor. Birlikte yaşama iradesi iyice yok oluyor. Irak bir bölünmeye doğru yol alıyor. ABD’yi yönetenler, işgalciler bunu hiç hesaplamışlar mıydı? Bu kadar öngörüsüz, bu kadar gaddar bir anlayışın dünyanın en büyük gücünün başında bulunması, insanlık açısından ne büyük tehlikedir? Saddam bir zalimdi, iktidarı kaybedince mazlum dünyanın bir parçası haline geldi. Onu astılar. Şimdi o mazlumların mezarlığına gömülecek. Milli Mücadele Ankara’sının ilk emniyet müdürlerinden Kel Osman ile Penbe Hanım’ın oğlu, Beste Yüksel ile Reşat Çalışlar’ın dedesi, İpek Çalışlar ve Feza Yüksel’in babası, Oral Çalışlar ve Bülend Yüksel’in kayınpederi, Behice Soran ile merhum Mukbil, Mevhibe ve Enver’in kardeşi; Yanyalı Hattatzadelerin değerli damadı, Neşe, Osman ve Nurhan’ın amcası, Oya, Bilge, Sönmez ve Onyıl’ın dayıları, Mualla Erkeller’in sevgili eşi, İstanbul Yüksek Ticaret Mektebi 1941 mezunu, Deniz Yolları Müfettişi, Derbi Lastik Fabrikası Müdürü ve Türk Ticaret Bankası Umum Müdürlük Seksiyon Müdürlerinden Muzaffer Erkeller’i kaybettik… 31 Aralık Pazar günü Erenköy Galip Paşa Camii’nde kılınacak öğlen namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda uğurluyoruz. AİLESİ CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle