17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARALIK 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK haticetuncer?hotmail.com Erzincan, son albümünde çalımlarında yalınlaşırken halk müziği orkestrasını hayata geçirdi 15 PAZAR ORHAN BURSALI Geçmişten geleceğe HATİCE TUNCER ağlamanın usta sanatçısı Erdal Erzincan, “Kervan” adlı solo albümü ve İranlı kemança sanatçısı Kayhan Kalhor’la birlikte hazırladığı “The Wind” (Rüzgâr) adlı albümle 2006 yılında halk müziğindeki araştırmacı ve geliştirici yanını ortaya koydu. Erzincan, ıllardır ekim ayında Kalhor’la haftada iki Amerika ve Kanada’dakez Âşık Veysel’i ki konserlerinde halk müziğimizin “takdinliyorum. Her lit”ten uzak çalışmadinlediğimde de larla dünyaya duyurubaşka bir şeyi fark labileceği düşüncesinin edebiliyorsam, o haklılığını ortaya koydu. yalınlığın içinde Erzurum’un Aşkale ilçesinin Sos köyündeki çoyakaladığı derinlik cukluk yıllarında bağlamaVeysel’in ustalığından ya tutulan Erzincan, bir süre Arif Sağ Müzik Okulu’na de kaynaklanıyor.’ vam etti. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler Bölümü’nü bitiren Erzincan, 1994’te ilk albümü “Töre”yi çıkardı. “Garip”, “Gurbet Yolları”nda albümlerinin ardından enstrümantal bir albüm olan “Anadolu”yu çıkardı. Bağlama teknikleri ve özellikle tezenesiz parmakla çalma konusunda ustalaşan Erzincan, 2002 yılındaki “Al Mendil” albümünün yanı sıra üç albüm halinde yayımlanan “Türküler Sevdamız” adlı ortak çalışmada yer aldı. Kurucusu olduğu müzik kursundan öğrencileriyle 2004 yılında oluşturduğu Bağlama Orkestrası’yla konserler veren Erzincan, dört yıl aradan sonra Güvercin Müzik’ten çıkan 6. albümü Kervan’da Halk Çalgıları Orkestrası düşüncesini dinleyiciye aktarıyor: “Bugüne kadar yaptığım albümlerin hepsi birbirinden farklı öğeler taşır. Ama ‘farklı bir şey yapayım’ diye düşünmedim. Bir emek sarfediyorsunuz, araştırıyorsunuz, sonra gelişme, değişme kendiliğinden oluyor. Bağlama orkestrasıyla yaptığım çalışmalar bu albüme olumlu yönde yansıdı. Bağlama orkestrası fikrinden yola çıkarak halk çalgıları orkestrası kurmayı düşünüyorum.” 2007 İyi Olabilir! I Bugün eski yılın son gününü geride bırakacağız, yeni ama zor bir yıla gireceğiz. Zorluğumuz, kurumların şirketlerin hatta kişilerin yıllık bilançolar çıkarmasına rağmen, devletin, siyasal partilerin, devletin daha uzun dönemli geçmiş ve gelecek bilançolar çıkarma geleneğinin olmamasıdır. “Toplumsal uzlaşma”, “toplumsal ortak hedef” gibi vizyonlar yok, ama en temel konularda bile derin bölünmüşlük var. Türkiye’nin en büyük çıkmazıdır bu. Tarihi üzerinde bile “ortak kültür” oluşturamamış bir ülke, geleceğin dünyasına bakabilir mi? Geçmiş tarihi üzerine, ama hemen her şeyi kötüleyen ve yerin dibine batıran bir siyasal tarih anlayışıyla durmadan karıştırılan bir toplumun yürüyüşü, hep aksar. Büyük geri düşüşler yaşayarak bir yere varılamaz. Başarılmış her şeyi kötülemeye ve yok etmeye odaklanmış bir kutuplaşma, geleceği tartışma olanağı ve ortamı yaratamaz. Kurtuluş Savaşı, Atatürk, çok yönlü kalkınma hamlesi gibi, bizi biz yapan yakın tarihimizin ana temaları konusunda bile derin yarıklar içinde yaşayan toplum, ne sevinmesini bilir ne de gerçek üzülmeleri yaşayabilir. Bazı politikacıların, siyasal tarihçilerin, siyasal toplumbilimcilerin, millet ve ülkenin başarılarını, yanlış ve haksız yere topa tutmalarının önemsiz olduğunu sanmayın... Bunlar, uçurumun diğer kanadında yaşayan toplum kesiminin nefretini besliyor. ??? II Üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği’nde hemen hiçbir ülkede “rejim tartışması” yaşanmıyor. Cumhuriyet ve demokrasi konusunda, ülke renklerine göre biraz çeşitlenmiş, ancak temel konularda fikir birliği sağlanmış ilkeler egemen. Türkiye’de güçlü bir dinci akım, Cumhuriyet ve demokrasinin rengini ve içeriğini değiştirme çabası içinde. İktidara gelmeden önce söylediklerinin hiçbirini, doğru düzgün yadsımamış, tam tersine, yönetimi boyunca kendi dışında olan herkesi pratikte “ötekileştirme” çabasını kanıtlamış bir lider ve partisi ile karşı karşıyayız. Öyle ki, iş dünyası üzerinde de Demoklesin kılıcı gibi asılı duruyor bu siyasal anlayış. TOBB Başkanı, kendilerine destek vermeyenlerin üzerine hemen Maliyeyi salıyorlar, diyor. Ya iktidara yandaş olacaksın ya da ekonomik olarak hesabının görülme tehdidi ile yaşayacaksın. Nitekim, yandaş yaptıkları bir basını kullanarak, muhalif yayınlarından rahatsız oldukları Doğan Grubu’nu susturmak veya yola getirmek için, PO’nun üzerinde oynuyorlar. Üstelik bugün suç olarak gösterilen işlerin Maliye Bakanlığı oluru ile gerçekleşmiş olmasına rağmen! İktidarda, eşit, ilkeli, adaletli davranmayan, yasaları bile sadece kendi yandaşları lehine uygulayan bir siyasal yönetim var. Bu siyasal partinin (ekonomik) kölesi mi olacağız; özgür ve adil bir ülkede artık yaşayamayacak mıyız? Türkiye, derin bir kaygı içinde yarın 2007’ye girecek. ??? III Cumhurbaşkanlığı seçimi, bu derin kaygının yoğunlaştığı bir kilometre taşıdır. Sabih Kanadoğlu’nun bu seçimle ilgili anayasa ve içtüzük yorumu çok ciddidir. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşma ve ülke geleceği için çok güçlü bir ışık yakmıştır. AKP liderleri ve Arınç gibileri, seçim yaklaştıkça yola gelecek ve bir çıkış yolu ve uzlaşma arayışına girecektir. Bugün konuya üstünkörü ve sadece siyasal yaklaşan köşe yazarları araştırma ve aydınlatma görevlerini yapmıyorlar. AKP, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk oturumunda, öyle anlaşılıyor ki, 367 milletvekilini bulmadan çıkamayacaktır. Milletvekilleri ve Meclis bir saygınlık testi daha yaşayacak. Türkiye, karabasana dönüşmüş bu olayı, meşru, yasal ve ülke iradesini temsil edecek bir cumhurbaşkanının seçimi ile atlatabilirse, 2007 yılı kolay bir yıl olacaktır! Ülkenin, her bakımdan ilerisini görmeye her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Gönül huzuruyla nice bayramlara ulaşmamız ve mutlu yıllar yaşamamız dilekleriyle... B KERVAN ‘Y Dinleyicinin kalp atışları ALK MÜZİĞİ ORKESTRASI Erzincan, Kervan albümündeki “Aşağıdan Gelir Aldıramadım” ve “Bayburt Dağlarında” türkülerinin icrasında halk çalgıları orkestrası düşüncesini hayata geçirmeye çalışıyor. Halk çalgıları orkestrasının, bugüne kadar alışık olunan TRT korolarından farkını, bir senfoni orkestrası anlayışıyla kurulmuş olması ve tüm enstrümanların türküleri çoksesli tarzda icrası oluşturuyor. Cura, divan, tambura, basbağlama gibi bağlama ailesinin yanı sıra balaban, zurna, kaval gibi nefesli çalgılar ve yaylıları seslendirdiği türkülerde kullanıyor: “Halk müziğindeki çokseslilik arayışlarında hep Batı çalgıları ve armonilerinden yararlanmaya çalıştık. Bu çoksesliliği kendi köklerimizden hareket ederek yakalamak istedim. ‘Halk müziğinde çokseslilik olacaksa bizim kendi enstrümanlarmızla olmalı ve bunun sistemi de kendi köklerimizden hareketle olabilir’ düşüncesiyle böyle bir çalışma yaptım. Klasik orkestralarda keman, viyolonsel, kontrbasın farklı sesleri varsa ben de halk çalgılarının farklı renklerinden yararlandım.” ALINLIĞA DOĞRU... Erzincan, Kervan albümünde “sadeleşmeyi” esas almış. Bu sadeliğı enstrüman sayısında değil, icra tarzında yalınlık olarak albümüne yansıtmış: “On yıl önce müziği daha karmaşık düşünüyordum. Başarı kıstasım, daha teknik H rzincan ve Kalhor’un Amerika ve Kanada’da yaptıkları turne oldukça başarılı geçmiş ve çok olumlu eleştiriler almış. Türkiye’de geleneksel halk çalgılarıyla yapılan konserlerde izleyicinin dikkati bir süre sonra dağılırken yurtdışındaki konserlerde izleyicinin ilgisi, Erzincan’ı etkilemiş:“Müziği doğru olarak algılayıp doğru dinleyen bir kitle ile karşılaştık. Enstrümanların yabancı oluşuyla değil müzikle ilgiliydiler. Öyle sessiz dinlediler ki salondakilerin kalp atışlarını duyduk neredeyse. Türkiye’de genellikle katılmak istiyorlar. O konserlerde ‘dünya ile buluşmak için’ yapılan bu kadar çabanın yanlış yol olduğunu düşündüm. Halk müziğinde Batı’ya açılmak için onlar gibi olmak doğru bir yöntem değil. Kendi müziğimize ne kadar dönersek o kadar başarılı oluruz. Onlara benzemeye çalışmak yapaylık oluyor. Çok zengin olan müziğimizi olduğu gibi, doğru ve onlardan ayrı bir şey katarak sunduğumuzda özgünlüğü yakalayabiliriz.” E lümde Alevi deyişlerini seslendiriyor. Albümde çok bilinenler dışında uzun süredir dinleyemediğimiz türküler de yeniden hafızalarda canlandırılıyor. Erzincan, Davut Sulari’nin “Gör Bak Neler Var” deyişinden yola çıkarak albüme Kervan adını vermiş: “Halk müziğinde geçmişten gelenleri geleceğe taşıyoruz. O uzun bir yolda bir kültür taşınıyor, mecazi olarak bana böyle bir çağrışım yaptı. Gelenekteki yalınlaşmanın üzerine orkestrayı koyup yola devam etme fikirlerinin yarattığı çağrışıma Kervan sözü sıcak düştü.” Dünyada müzik çevrelerinde tanınan ve birçok ünlü sanatçıyla düet yapan Kayhan Kalhor’la 2004 yılında ilk kez Ankara ve İstanbul’da konserler veren Erdal Erzincan, 2005 yılında da Kalhor’la Hollanda ve Belçika’da turne yaptı. Kalhor ve Erzincan, geçen ekim ayında Amerika ve Kanada’nın çeşitli kentlerinde on konser verdi. İki sanatçının Anadolu ve İran ezgileriyle doğaçlama yaptıkları enstrümantal The Wind albümü bu yılın son aylarında Avrupalı ünlü cazcıların albümlerini çıkaran ECM tarafından yayımlandı. Türkiye’de Akusta Müzik tarafından satışa sunulan The Wind albümüne basbağlamasıyla Ulaş Özdemir de iki sanatçıya eşlik ediyor: “Kemança bizim kabak kemaneye benzeyen, kemandan daha tiz tonda bir çalgı. İran’da olduğu gibi bizde de yaygınlaşmaya başladı. Albümde belirli ezgiler var ama sürekli doğaçlamalarla devam ediyoruz. Konserlerimiz de böyle gidiyor, hiçbir konserimiz birbirine benzemiyor. Bir konser 50 dakikaysa izleyiciden aldığımız elektriğe göre bir buçuk saati buluyor. Bu çalışmanın en hoşuma giden yanı da bu. O anki ruh haliyle kurduğun cümleler, cümlenin sonunda karşıdaki müzisyenin seni başka dünyalara sürüklemesi. Dil olarak anlaşamıyoruz ama müzikal olarak anlaşabiliyoruz. Bir anda aynı şeyi düşünmenin, hissetmenin keyfini sahnede yaşıyoruz.” BAĞLAMAKEMANÇA BULUŞMASI obursali?cumhuriyet.com.tr Y çalmak, daha zor algılanır cümleler kurmaktı. Basit cümleyle anlatmak bence sanatın asıl zor kısmıdır. Bu sadelik fikrini de eski ustalarımızdan aldım. Yıllardır haftada iki kez Âşık Veysel’i dinliyorum. Her dinlediğimde de başka bir şeyi fark edebiliyorsam, o yalınlığın içinde yakaladığı derinlik Veysel’in ustalığından kaynaklanıyor. İnsanlar beni ‘iyi, teknik bağlama çalıyor’ diye tanıyor ama bunun altını çizmenin çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. Kervan’daki repertuvarı kullanarak kendimi ön plana çıkarmaya çalışırsam, benim bu kültüre sahip çıkmaktan söz etmemin bir çelişki doğuracağına inanıyorum.” Kervan albümünde 15 türkü dört bölüm halinde birbirine bağlı olarak sunuluyor. Sanatçı, konserlerindeki gibi ara vermeden bir bütünlük içinde türküleri birbirine bağlıyor. Melodik yapıların birbirine uygunluğunu gözeterek albümünü 4’er eserlik bölümlere ayıran Erzincan, birinci bölümde Keskin yöresinden “Bugün Ayın Işığı”, Erzurum’dan “Gara Camışlar”, Kerkük’ten “Hele Hele Verin Geline” türkülerinden sonra ve kendi eseri “Evvel Bahar”ı enstrümantal olarak sunuyor. Erzincan, Merzifon, Sıvas havalarının yer aldığı ikinci bölümden sonra üçüncü bö SULARİ’NİN KERVAN’I Miniklerden ‘Barış’ takvimi Karadeniz’in asi çocuğunun yeni albümü aradeniz müziğiyle Batı çalgılarını birleştirerek yaptığı müzikle çıkış yaptığı dönemde kanser hastalığına yakalanarak 25 Haziran 2005’te yaşamını yitiren Kâzım Koyuncu’nun elde kalan kayıtlarından hazırlanan “Dünyada Bir Yerdeyim” albümü Halkevleri tarafından yayımlandı. Albüm Divane Âşık, Anan Deyi ki Bana, Yenge Kızı, Tabancamın Sapuni, Kız Ne Ağlayisun, Oy Oy Güzelim ve Dido Nana gibi Karadeniz türkü ve eserleriyle Kâzım Koyuncu’nun konserlerinde izleyicisiyle birlikte yarattığı sıcak atmosferin özlemini bir kez daha hissettiriyor. Kâzım Koyuncu’nun geleneksel Karadeniz ezgilerinin dışında deneme kayıtlarını yaptığı şarkılar da genç yaşta yaşama veda eden sanatçının bestelerini günışığına çıkarırken farklı müzikal eğilimlerine örnekler veriyor. Albüme adını, sözlerini Ali Elver’le birlikte yazıp kendisinin bestelediği Koyuncu’nun şarkıları bitmedi “Dünyada Bir Yerdeyim” şarkısı veriyor. Barış Pirhasan’ın Hoşçakal şiirini Koyuncu, Kemal Sahir Gürel’le bestelemiş. “Askıda Yaşamak” ise Koyuncu’nun Attilâ İlhan’ın şiirini bestelediği bir şarkı. İlhan Yabantaş’ın “Anılar Düştü Peşime” şarkısı Kâzım Koyuncu’nun konserlerinde izleyicilerinden istek alan sevilen bir eserdi. Albümde Serkan Tuğ’un Arzu Görücü Ceylan’la sözlerini yazdığı Sürgün Başlar, Patika grubundan Hüsamettin Küçük’ün müziğini, sözlerini Mehmet Çetin’in yazdığı “Ayrılık Şarkısı”, Bora Ebeoğlu’nun sözlerini yazdığı Yalnızlığı Anla, İlhan Yabantaş’ın Anlat Bana, söz ve bestesi Tunay Bozyiğit’e ait “Hayat” şarkılarıyla Koyuncu’nun unutulmaz güzel sesi hayranlarına ulaşıyor. Koyuncu’nun besteleyip vokal yaptığı “Le Le Le”nin ardından geçilen canlı konser kayıtlarında izleyiciyle hoş diyalogları da duyuluyor. Albüm kapağında İlkay Akkaya, Grup Yorum, Leman Sam, Edip Akbayram, Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, Bülent Ortaçgil, Volkan Konak, Gökhan Birben’in de aralarında bulunduğu sanatçı dostlarının yanı sıra Trabzonspor ve Ulusal Takım’ın eski teknik direktörü Şenol Güneş de sanatçıyla ilgili duygularını ifade ediyorlar. Yapımcılığı üstlenen Halkevleri’nden yapılan açıklamada, albüm yapmaya karar verme sürecinin zorluğundan söz edilerek şöyle denildi: “Karar vermemizi sağlayan ise yine Kâzım oldu. Çünkü O ‘Bir müzisyenim, ondan sonra bir Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde bir devrimciyim’ diyordu ve ‘denizlerin çocuklarından selam’ taşıyordu. Ve bize düşen sorumluluk da onun ‘devrimciliği’ sürdürmesine ve ‘selamını’ taşımasına yardım etmekti. Üstelik onu kaybettiğimiz gün bir söz vermiştik: Kuşaktan kuşağa yaşayacak ve yaşatacağız.” K ? İstanbul Haber Servisi Özel Sezin İlköğretim Okulu, 3 yıldır sürdürdüğü takvim projesinin konusunu bu yıl “Barış” olarak belirledi. Okulun öğrencileri tarafından hazırlanan “Barış” konulu çalışmalar arasından seçilen 12 resim, “Özel Sezin Okulu 2007” takvimini süslüyor. Yılın her ayında bir öğrencinin resminin ve o öğrencinin resimle ilgili yazdığı düşüncelerin, notlarının yer aldığı takvim, “Barış Hepimizin Özlemi” başlığı ile sunuluyor. İlk yıl “Okulumun en sevdiğim yeri”, ikinci yıl ise “En iyi dostum” konulu takvimler hazırlanmasını sağlayan okul yönetimi, bu yılki takvim projesi ile 714 yaş arasındaki öğrencilerin akıllarındaki “Barış” tanımını resmetmelerini sağlayarak öğrencilere barış kavramını benimsetmeyi amaçladıklarını belirttiler. Endonezya’da gemi battı ? CAKARTA (AA) Endonezya’da, içinde yüzlerce kişinin olduğu gemi kötü hava koşulları nedeniyle battı. Deniz kuvvetleri yetkilisi Albay Yan Simamora, radyoya yaptığı açıklamada, Borneo ve Cava adaları arasında yolcu taşıyan Senopati adlı geminin gece kötü hava nedeniyle battığını söyledi. Kazada yüzlerce kişinin ölmesinden endişe eden Endonezyalı yetkililer, gemide 587 ila 850 yolcunun olduğunu ve yolculardan 9’unun kurtarıldığını kaydetti. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle