25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2006 PAZAR 10 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB S S PB PB PB PB S K 7 8 9 11 11 10 14 10 6 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y B B B S S B B B 10 5 8 8 5 6 6 2 15 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B 14 15 5 6 2 3 4 2 5 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok butlu, sabah saatlerinde Rize ve Hopa çevreleri ile öğleden sonra Batı Karadeniz kıyıları yağmur ve karla karışık yağmurlu, diğer yerler az bulutlu geçecek. Yurdun kuzey iç ve doğu kesimlerinde gece ve sabah saatlerinde kuvvetli buzlanma ve don olayı ile birlikte sis bekleniyor. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 0 Helsinki PB 1 Stockholm PB 0 Londra Y 12 Amsterdam B 6 Brüksel B 6 Paris B 4 Bonn B 6 Münih B 8 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B 6 K 6 B 11 B 5 B 4 B 8 B 15 B 14 B 6 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B 3 B 4 B 7 K 10 B 7 K 8 A 8 B 15 B 8 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada dim eden, ancak din konusunu her açıdan rehber edinen bir partinin egemen olduğu bir dönemde görevini bilimsel kavramlardan sapmadan, kararları, yorumlarıyla laik rejimin tartışılmasına fırsat vermeden yürütüyor. Dinin siyasete alet edildiği, cemaatlerin, tarikatların sadece kendi alanlarında ve camilerde değil, devlet kadrolarında da cirit attığı dönemde Bardakoğlu anlayışında bir Diyanet İşleri Başkanı’nın görevde bulunması ülke için, laik rejim için bir şans. Neden? Zaman zaman AKP iktidarıyla terse düşen bir başkan. Örneğin, başörtüsünün, türbanın Kuran emri olmadığını açıklayarak... Yılbaşıyla Kurban Bayramı’nın aynı zamanda kutlanmasını Müslümanlığa aykırı bulan, hatta yeni yıl kutlamalarını gavur âdeti olarak gören kafaları Diyanet şöyle uyardı: “Kurban Bayramı’nın dini öneminin yılbaşıyla karıştırılmaması gerekir. Yeni yılı kutlayanların özgür iradelerine mutlak surette saygı gösterilmesi icap eder.” (Vatan26.12.06) Müftülüklere gönderilen yazıda camilerde verilecek vaazlarda provokasyonlara karşı vatandaşların uyarılması da isteniliyor. ??? Diyanet’in uyarısı yayımlandığı gün gazetelerde Kızılay’ın Cebrail’i kadın giysileriyle gösteren kurban bağışı afişinin büyük tepki aldığını gösteren haber yer alıyordu. (Akşam26.12.06) Afişte Hazreti İbrahim’e koç indiren Cebrail’i kadın olarak gösteren minyatüre önce Milli Görüşçü Anadolu Gençlik Derneği başkaldırdı: “Kimsenin dini değerlerimize hakaret hakkı yok!” Gazete, 553 yıl öncesini anımsatıyor. Haberde tarih kitaplarında İstanbul Osmanlı kuşatması altındayken Bizans’ta meleklerin cinsiyetinin tartışıldığı belirtiliyor. Bir gün sonra gazete manşetlerinde şu haber yer aldı: “Ardahan Devlet Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesi duvarla ikiye ayrılmış, kadın ve erkek hastalara haremselamlık uygulanıyor.” ??? Cumhuriyet ile birlikte nereden nereye geldik; ne çare bu ülke; son dörtbeş yılda AKP’yi yöneten dar görüşlü insanların müsamaha ile karşıladığı, hatta onayladığı uygulamalarla her gün irticaın canlanışına işaret eden olaylar yaşıyor. Yakın bir gelecekte yılbaşlarını kutlamanın İslam anlayışına aykırı olduğu savunuları ile hatta yer yer, kimi illerde, ilçelerde AKP’li belediyelerin yasak koyucu uygulamalarıyla karşılaşırsak zira gidiş o gidiş sakın şaşırmayalım, hayret etmeyelim. Yılbaşı kutlamalarına paydos mu diyecekler? Öyleyse... Tozlu raflardan indirelim tarihsel kimi yapıtları. Örneğin Ahmet Rasim’in Osmanlı döneminde bir yılbaşını nerede ve nasıl geçirdiğini ince ayrıntılarıyla canlandıran yazısını okuyalım: O yazısında, “Evvelleri” diye anlatmaya başlar Ahmet Rasim: “...biz Türkler yılbaşı günlerinde başımızı sokmadığımız yer kalmazdı. Galata, Beyoğlu elhasıl Ortodoks takvimini tutan milletlerin cümlesine kendi kendimizi davet eder, sabahlara kadar eğlenirdik. Aşağıda, yukarıda kapılar açık. Her sokakta çalgı, çengi, köçek... Her evin her odasında bir ziyafet sofrası. Üstünde hindiler, yemişler, rakılar... Armonik, çığırtma, lavtadan ibaret olan Yenişehir bandoları, zilsiz, defli laternalar, kemançesi kucağında bir iki utlu kaba saz, yanında fırt fırt sümüğünü çeker nekkarecesi zurna, klarnet keriz alayı, bunların önlerinde çiftetelli oynar kopuk takımı, sürt Allah kerimdir, sokak sokak gezilir. Kâh bir kasap havası ile... tepsiler içinde susuz, mezesiz rakılar dağıtırlar. Öyle demler olurdu ki bir cezir saikasıyla bütün sokağı dolduran cemi gafir bir evden içeriye dalar, gene bir olurdu ki bir med kuvvetiyle evlerden birkaçı birdenbire boşalırdı... Fakat bütün bu esnalarda patırtı, gürültü, arbede, bağırtı, tabanca sesi eksik olmaz...” ??? Yılbaşı kutlamalarını yasaklarlarsa yasaklasınlar. Vız gelir. Osmanlı döneminde yaşananlar rehberimizdir. Sayei AKP iktidarında İngiliz’in, Alman’ın, yakındır Yunanlı’nın, Rum’un satın aldığı topraklarda kurduğu Ortodoks, Katolik mahallelerinde Ahmet Rasim’in anlattığı yılbaşı kutlamalarına katılmayı da engelleyecek değiller ya! Âdettendir, Kurban Bayramı’nızı kutlayalım; yeni yıla da umutla bakalım. AKP hükümeti sessiz Saddam Hüseyin’in idamıyla ilgili dünyanın dört bir yanından olumlu ya da olumsuz tepkiler gelirken hükümetten herhangi bir resmi açıklama yapılmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in dün sabaha karşı idam edilmesi, Irak’ta bombanın pimini çekti. İnfazın gerçekleştirilmesi ile siyasi sürecin içine çekilmeye çalışılan Sünnilerin yeniden şiddet eylemlerine yönelmesine zemin hazırlanırken, siyasi açıdan Kürtlerin ve Şiilerin eli önemli ölçüde güçlendi. Saddam Hüseyin, Ortadoğu’nun yakın tarihinde, siyasi bir dava sonucu idam edilen ilk Arap lider oldu. Ankara ise Irak’ta idam sonrası ortaya çıkacak şiddet eylemlerinin ileri noktalara ulaşmasından kaygı duyuyor. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Saddam Hüseyin’in idamına ilişkin Türkiye’nin resmi görüşü olarak, “Bu, Irak’ın iç meselesidir ve iç hukuku çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Buna bizim karışmamız ya da müdahalemiz mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı. Ancak diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin Irak’ta barış ve istikrara destek verdiğini, infaz sonrası mezhep çatışmaları bağlamında şiddet eylemlerinin çok daha ileri boyutlara taşınmasından kaygı duyulduğunu açıkladılar. Devrik Irak lideri Saddam Hüseyin’in dün sabaha karşı idam edilmesinin ardından dünyanın dört bir yanından olumlu ya da olumsuz tepkiler gelirken hükümetten herhangi bir resmi açıklama yapılmadı. İstanbul’da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanlığı’ndan Saddam’ın idamına ilişkin herhangi bir değerlendirme gelmedi. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ise Saddam Hüseyin’in idam edilmesiyle Irak’ta ortaya çıkan son durumun terörü ve direnişi daha ileri boyutlara taşımasından endişe duymak gerektiğini söyledi. Ağar, “Siyasi olaylarda idamların çok olumlu bir rol oynamadığını tarihsel tecrübelerimiz de gösteriyor’’ dedi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY CHP LİDERİ BAYKAL ‘İdamına üzüldüm’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in asılmasını üzüntüyle karşıladığını belirtti. Baykal, Saddam Hüseyin’in idamıyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Saddam Hüseyin hakkında verilen idam cezası kararının infaz ile sonuçlanması ve Saddam’ın asılmasını üzüntüyle karşılıyorum. Bu, günümüzde de siyasi hesaplaşmaların ölümle, öldürmelerle devam ettiğini gösteren acımasız bir örnektir...ABD’den, Batı dünyasından cezanın infazıyla ilgili memnuniyet ifade eden açıklamalar yapılmaktadır. Türkiye dahil, her ülkeye yıllarca idam cezasının kaldırılması için baskı uygulayan ve uygulatanların, idam cezasının infazına sevinmelerini anlamak mümkün değildir.’’ Partisi üyeleri, Irak’ın devrik devlet Büyükelçilik önünde protesto İşçi başkanı Saddam Hüseyin’in idam edilmesini protesto etti. Ankara’da ABD Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bırakan bir grup İşçi Partili, büyükelçiliğin karşısındaki sokakta toplanarak çeşitli sloganlar attı. Burada bir açıklama yapan İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, “Amerikan emperyalizmi, Saddam Hüseyin’i idam ederek İslam dünyasına saldırmıştır’’ dedi. Saddam Hüseyin’in yaklaşık 4 yıldır işgalci emperyalistlere karşı tarihin en büyük kahramanlık destanlarından birini yazdığını ileri süren Senem, Saddam’ın tüm mazlum milletlerin şehidi olduğunu savundu. (AA) Zamanlamaya dikkat çeken ilahiyatçılar, İslam coğrafyasının karıştırılmak istendiği görüşünde ‘Birkaç gün beklenebilirdi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İlahiyatçılar, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in, Arap dünyasında Kurban Bayramı’nın ilk günü olan dün sabaha karşı idam edilmesini eleştirdiler. Günün özellikle seçildiğini ve İslam coğrafyasının karıştırılmak istendiğini belirten ilahiyatçılar, “Birkaç gün beklenebilirdi” görüşünde birleşti. İlahiyatçıların, Saddam Hüseyin’in idamına ilişkin değerlendirmeleri şöyle: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Bilgin: Bize göre arife ama Arap dünyasına göre bayramın ilk günüydü. Yani bayram sabahı, namaz öncesi astılar. Acele ettiler diye düşünüyorum. Başka bir yol bulunabilirdi. Vatikan bile açıklama yaparak kimsenin kimseyi öldürmeye hakkı yoktur dedi. Tarihçi Yazar İsmail Nacar: Amerikan emperyalizminin çirkin bir tavrı. Bana göre en başta uluslararası bir mahkemede yargılanması gerekirdi. Bu olmadı. İdamı için seçilen gün İslam dünyasında bayramın ilk gününe denk geldi. O coğrafyayı yeniden karıştırmak için ve İslami değerlere hakaret olsun diye bu günü seçtiler. Hem Irak’ta hem de çevrede yeniden bir kaos başlayacak. Çok çirkin bir oyun. Dinen kutsal günlerde birtakım şeyler yapılmaz, ertelenir. Savaş halinde iseniz ordular dahi durur. Bile bile bunu yaptılar. Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz: İslam dünyası hemen tepki göstermeye başladı. İlerleyen günlerde de yine huzursuzluk çıkacak, tepkiler sürecek. Bayram günü idam edilmesi, en başta bayramın ruhuna ve amacına uygun düşmüyor. Bayramlar dargınların barıştığı, insanların birbirini ziyaret ettiği sevinçli günlerdir. Bu hadisenin bu günde gerçekleştirilmesi hiç doğru değil. 3 5 gün beklenebilirdi. Karar onaylandıktan sonra çarçabuk idam edilmesi bana göre bir tesadüf değil, özellikle yapıldı. Şimdi İslam coğrafyasındaki şiddet, kaos daha da artacak. Bayramı kana bulamış oldular. Tüm Müslümanların kutsal günüdür. İnsanların değerlerini hiçe saymak uygun bir davranış değil. Şii ve Sünni çatışması körüklenmiş oldu. Kürt Arap mücadelesi şiddetle devam edecek. dam’ın uluslararası bir mahkemede yargılanmasını gerektirebilecek pek çok uygulaması olmuştu. Bunların başında belki de 1990’daki Kuveyt’i işgali geliyordu. Sıralamada Halepçe katliamının da olması kaçınılmazdı. Ancak bütün bunların yerine 1982’de Duceyl kasabasında Saddam Hüseyin’e yönelik suikast girişiminin ardından 148 Şiinin öldürülmesi olayı nedeniyle yargılandı. Bu suçtan idama mahkum edildi. Gelinen noktada görülüyor ki, önce Saddam’ı bu suçtan asmaya karar verdiler, sonra yargılamaya başladılar. İdamın ardından ortaya çıkan onlarca tablodan en tehlikelisinin özeti şu: Şiiler intikam duygusuyla mutlu... Çifte bayram kutluyor... Sünniler kızgın... Amerika’dan ve Şiilerden bunun intikamını alma duygusuyla Kurban Bayramı’na başladı... Irak’ta yine silahlar birbirine dönük... Buyurun daha da derinleşmiş bir iç savaşa! Öyle anlaşılıyor ki, ABD ve Irak’taki mandabaşları Saddam’ın sırlarıyla birlikte gömülmesini istediler. Saddam, Kuveyt davasında yargılansa belki de soracaktı: “Beni oraya iten siz değil misiniz?” ??? Saddam’ın yargılanma konularının yanı sıra yargılanma biçiminde de bütün dünyanın gözü önünde çiğnenmiş kurallar var. Saddam’ın avukatlarından üçü yargılanma sürecinde öldürüldü. Önce Sadun Cenabi kaçırılıp ortadan kaldırıldı. Daha sonra savunma ekibinden Adil el Zübeydi ve Hamis el Übeydi öldürüldü. Yargılama kürsüsünde oturanlar da özenle seçilmişti. Saddam döneminin mağdurlarını temsil eden kişiler yargıç makamındaydı. Buna karşın yargıçlardan ilki, hükümet tarafından ağır baskı altında tutulduğu gerekçesiyle davadan çekildi. Yerine gelen Abdullah el Amiri yargılama sırasında Saddam’a “Siz diktatör değilsiniz” deyince, hemen demokratik biçimde görevden alındı yerine “diktatör” diyen Muhammed el Ureybi getirildi. Böylesine özenle seçilmiş mahkeme kararından sonra 69 yaşında idam edilen Saddam, Amerikalılarca Iraklılara verildi. İdamın ardından Saddam’ın cesedi yeni Amerikalılarca geri alındı. Irak’ın içinde idama sevinenleri, üzülenleri yukarıda aktarmıştık. Irak dışında en çok sevinen iki ülke bunu ilanen de duyurdu: ABD ve İran... İdamla Irak’ın içinde Şiiler, dolayısıyla İran güçlendi. Bir bakıma İran, Saddam’ı ABD’ye temizletmiş oldu! ??? Bundan sonra ne olacak? Herkes iç savaşın, çatışmaların, direnişin azalmayacağında hemfikir. Bush dahil! Amerika da ne yapacağını tam olarak bilmiyor. Bu yüzden bütün olasılıkları masaya yatırıp, birini kaldırmaya çalışıyor. Baasçılarla görüşüp eski subayları geri getirmeye çalışıyor... Şiileri elinin altında tutup Kürtlerle dengelemeye çalışıyor... Direnişçilerin temsilcileriyle Irak dışında masaya oturup ortak nokta arıyor... Olmuyor... Bu durumda şöyle bir yorum ileri olmaz: ABD, kendisine direnen, kontrolden çıkan Saddam’ı sırlarıyla birlikte gömüp ortadan kaldırdı... Şimdi kendisine sadık, Irak’a Saddam benzeri yeni bir lider arıyor! Bulabilir mi? Irak gibi ülkelerde bulunabilir. Ama sorun şu: Ya o da kontrolden çıkarsa... Bu yüzden Irak’ı tek parça yerine bütün gibi görünen parçalar halinde yönetmek de gündemde olabilir. Şu aşamada başlıca bildiğimiz şu: ABD, Saddam bombasını, özenle, zaman ayarlı biçimde patlattı! ankcum?cumhuriyet.com.tr ÇÖMEZ: ELİMDE BELGE VAR / IŞIL ÖZGENTÜRK Güle Güle 2006, Kimse Seni Özlemeyecek Ben de ne öfkeliymişim, hırsımı dünya işleriyle hiç ilgisi olmayan 2006 yılından çıkarmaya çalışıyorum. Kendimden başlasam daha iyi.. bu yıl daha az şiir okumuşum, aşk kapımı çalmamış, inzivaya çekilmek daha bir hoşuma gitmiş. Dünya için de çok çatışmalı, mutsuz bir yıl olmuş 2006. Özellikle Müslüman nüfusun çok olduğu bölgelerde sürekli iç savaş sesleri yankılanmış, dünya biraz daha yoksullaşmış ve ufukta kıyamet alametleri belirmeye başlamış. Her tür çocuk istismarı tavana vurmuş. Dünya, çocukların acı çektiği bir arenaya dönmüş. Sınıf çatışması yerini etnik ve milliyetçi çatışmalara bırakmış. Ufukta da bu durumun değişeceğine dair hiçbir işaret yok. Eh ne yapalım, öyleyse kös kös oturalım mı? Hayır.. daha ilk günden yeni yılı öncelikle kendimiz için mutlu, umutlu bir yıla çevirme planından işe başlayabiliriz. Diyelim ki, hiçbir yere gitmediniz, evinizde oturuyorsunuz. Yok öyle.. hangi kentte yaşıyorsanız yaşayın, bu uzun tatili en azından kentinizi tanımak için çaba harcayarak geçirmelisiniz. Örneğin çocukları alıp yıllardır gitmediğiniz müzeye gidip heykelleri, hikâyelerini, dönemlerini okuyarak uzun uzun seyredin. Ardından çoluk çocuk bir esnaf lokantasında kuru fasulye, pilav yiyin. Bitmedi.. uzun zamandır çoluk çocuk sinemaya gitmediniz, hadi biletleri alın ve bir Türk filmine gidin; uzun zamandır Türk filmi izlemediniz, teknik kaliteye ve konu zenginliğine şaşırın. Kentinizde göl varsa, üşenmeyin, gölün çevresinde dolaşıp, kendinizi suyun şefkatine bırakın, göreceksiniz, su, içinizdeki tüm sızıyı alıp götürecek. Kendinizi arınmış, yenilenmiş ve çok karmaşık, çok sancılı geçeceği şimdiden belli olan yeni yıla hazır hissedeceksiniz. Ailecek oturup eski fotoğrafları karıştırın. Öyle bir anı bombardımanına tutulacaksınız ki, tüm heybetiyle gelen yeni yılı sevinçle karşılayacak ve merak edeceksiniz; daha başımıza ne işler gelecek, kimler evlenecek, kimler boşanacak, kimler torun sahibi olacak, kimler şehri İstanbul’u terk edip bir sahil kasabasına yerleşecek. Uzun zamandır yapmadığınız bir şey var.. sevgilinize ya da eşinize uzun zamandır şiir okumadınız, bu acılı yıla inat, en sevdiğiniz şiirleri çıkarın ve onları mutlaka birilerine okuyun, şiirin o büyülü dünyası içinde kaybolurken gelen yıl size umut dolu görünecektir. Öyledir de... Umut her yeniye eşlik eder. Kararlı olun, geçen gün komşunuzun getirdiği balıklara özenmiştiniz. Kıpır kıpır yeni tutulmuş kıraçalar, nasıl da iştah açıcı görünüyorlardı. Bence yılın ilk gününden itibaren elinizde olta, komşunuzla takılmalısınız. Emekli olduğunuzdan beri canınız sıkılıyor, kahveye gidip okey ya da tavla oynamak dışında yaptığınız bir iş yok. Hadi kendinizi yeniden canlandırın. Kâğıt kalem alıp başlayalım yazmaya.. gelen yılda neler yapabiliriz? Babaanneniz iyice yaşlandı, oysa siz onun renkli anılarını hikâye dinler gibi dinlersiniz ve hep içinizden, ah bunları bir ses kayıt cihazına alsam isteği geçer, eee, ne duruyorsunuz? Vakit mi yok, o zaman internette o kadar saat sörf yapmayın, bir iki saati bu işe ayırın, sonra pişman olursunuz, yaşlılar ölür. Uzun zamandır vurmalı bir çalgı aleti çalmayı hayal ediyorsunuz; bu işler hayal ederek olmuyor.. paranız mı yok, sigara içmekten vazgeçip aylık sigara parasını bu işleri öğreten bir atölyeye yatırın ve başlayın tam tamları vurmaya. Görüyorsunuz mazeret yok. Hâlâ bilgisayara tam hâkim değil misiniz? Olmadı.. bu yıl bu işi bitirin, ondan sonra kim korkar hain kurttan!.. 17 aylıkken tecavüz edilen küçük kız çocuğuna çok üzüldünüz, bu yılın en önemli travmalarından biri buydu. Hepimizi sarstı ve ardından ülkede çocuk pornosunun ulaştığı boyutları görmeye başladık.Üzülmekle ya da “Bunları yapanları linç etsinler” demekle çocuk pornosu azalmayacak. Bu yıl iş edinelim, çocuk pornosunu önlemeye çalışan sivil toplum kuruluşlarına ulaşıp buralarda öyle hobi tatmin eder gibi değil, adam gibi çalışalım. Sağımızdaki solumuzdaki internet kahvelerini arada sırada ziyaret edip durum vaziyeti yerinde görelim, ben muhbirlik yapmam demeyin, bu uğurdaki muhbirlik bir insanlık görevi. Bana bir şey oldu, ansızın heyecanlandım, senden korkmuyoruz yeni yıl, kardeşlik ve umudu da yanında getir. Yeni yılınız ve bayramınız kutlu olsun efendim. isilozgerturk@gmail.com Çocuk yuvasında fuhuş iddiası İstanbul Haber Servisi AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, İstanbul Bahçelievler Çocuk Yuvası’nda kalan bazı kız çocuklarının fuhşa sürüklendiğini ileri sürdü. Habertürk televizyonunun sorularını yanıtlayan Çömez, “Bahçelievler Çocuk Yuvası’na bir gece baskın yaptım. Aslında yurda gidiş amacım, orada bir kiliseyle ilgiliydi. O gece 33 kızımızın yurtta olmadığını gördüm. Kızların mafya tarafından fuhşa zorlandığını tespit ettim. Konuyu bir rapor halinde Başbakan Erdoğan’a ilettim. Başbakan da konunun araştırılması için Çubukçu’ya (Devlet Bakanı Nimet Çubukçu) Turhan Çömez. emir verdi” dedi. Olayın üstüne gidileceğini beklerken kendisini yurda kabul eden iki öğretmenin sürgün edildiğini öğrendiğini açıklayan Çömez, “Başbakan Erdoğan’a bu konuda bir rapor hazırlıyorum. Kendisinden araştırma yapmasını isteyeceğim, sonucu da takip edeceğim” diye konuştu. Turhan Çömez, çocuk yuvasına yaptığı baskına ilişkin elinde belge ve görüntüler bulunduğunu, bunları da Başbakan’a sunacağını anlattı. CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle