17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2006 CUMARTESİ 14 Türkiyeİtalyaİspanya KOBİ’ler arası işbirliği projesi kapsamında, İstanbul’da ikili görüşmeler yapılacak. 4 Aralık Pazartesi günü İstanbul Ceylan Otel’de yapılacak olan etkinlik; İstanbul Sanayi Odası Genel Sekreteri Mete Meleksoy, Cenova Ticaret Odası Genel Sekreteri Romano Merlo, Liguria Ticaret Odası Uluslararası Projeler Sorumlusu Carlo Spagnoli, İstanbul İtalya Başkonsolosu Massimo Rustico ve İstanbul İspanyol Ticaret Merkezi Ticaret Ataşesi Francisco Alfonso’nun açılış konuşmalarıyla başlayacak. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Büyükelçi Marc Pierini’nin “Türkiye ve Avrupa Birliği Arasında Sosyal ve Ekonomik İşbirliği” konulu sunumunun da yer alacağı toplantıda katılımcı firmalar ikili görüşme yapacak. KOBİ YAŞAM Türkiyeİtalyaİspanya KOBİ’leri işbirliğinde Bilişim KOBİ’lerine 50 milyar Avro’dan pay alma fırsatı GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR Türkiye Bilişim Vakfı, TÜBİTAK ve TAGES, Bilişim KOBİ’lerinin 50 milyar Avro bütçeli dünyanın en büyük sivil araştırma programı olan “7. Çerçeve Programı”ndan pay almaları amacıyla “Avrupa Bilgi ve İletişim Teknolojileri Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Konferansı” düzenleyecek. Avrupa çapında 20072013 yılları arasını kapsayacak 7. Çerçeve Programı, Türk Bilişim KOBİ’lerine dışa açılım fırsatı sunuyor. TBV, TÜBİTAK ve TAGES işbirliğiyle 2930 Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da düzenlenecek Avrupa Bilgi ve İletişim Teknolojileri Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Konferansı’nda, 20 ülkeden bilişim firmalarını bir araya getirmek amacıyla 9 proje oturumu gerçekleştirilecek. Etkinliğe kayıtlar 1 Aralık 2006 tarihinde başlayacak ve başvurular www.ictconferenceistanbul.org adresinden yapılacak. ? Müşteri memnuniyeti konulu eğitim semineri, Kocaeli Sanayi Odası’nda 5 Aralık’ta. ? Depo yönetimi konulu eğitim semineri, Gebze OSBTeknopark’ta 78 Aralık tarihlerinde. ? Koç Topluluğu Yöneticileri Derneği’nin ( KOÇYÖNDER), KOBİ yöneticileri, yönetici adayları ve girişimcilere yönelik performans eğitimlerinden üçüncüsü 12 Aralık’ta. Eğitimin konusu dış ticaret. Programa katılmak isteyenler 0212 231 25 77 No’lu telefondan bilgi alabilecek. G üncel Türkiye’de ilk insansız hava aracı üreticisi olan Global Teknik’in kurucularından Nuray Karalar: Fikirlere de kredi verilebilmeli Bilişim ve teknolojiyi göz ardı etmeyin! Kâğıt üzerinde hedefimiz “Bilgi toplumuna dönüşen bir Türkiye”. Ancak bu ne kadar yaşama geçiriliyor, soru işareti... İki önemli gerçek var: Biri, Türkiye ekonomisinin yüzde 95’ini KOBİ’lerin oluşturduğu.. İkincisi ise ciddi biçimde istihdam sorunu yaşandığı, özellikle de üniversiteli gençlerde işsizlik oranının yüksek olduğu. Bilişim ve teknoloji içinde bulunduğumuz yüzyılda girişimciler açısından en önemli fırsatlardan biri. Tek bir bilgisayar ve “yaratıcı fikirler” ile ne tür başarıların elde edilebileceğini biliyoruz. Bu sayfada iki şirketin nasıl büyük bir hızla büyüdüklerini ve dış pazarlara açıldıklarını sergilemek istedik. Daha pek çok örnek var ancak yer kısıtlı. Ancak genç ve dinamik nüfusu, girişimci ruhu ile bu denli büyük fırsatları bünyesinde barındıran Türkiye’nin bilişim ve teknoloji ile büyük çapta bir kalkınma hamlesi yapabilmesi için, her zaman ısrarla vurgulandığı gibi, ulusal bir politika olarak benimsenmesi, gerekli altyapının hazırlanması gerekiyor. Teknoparklar, proje destekleri ise en önemli faktörlerden biri. Bunun öneminin ne kadar bilincinde olduğumuz ise tartışılır. Konu kapsamlı, bilişim KOBİ’lerinin işi zor. Çünkü dünya ölçeğinde rekabet etme zorunluluğu içindeler. Daha öğrenci iken kurduğunuz şirket ile NATO’dan iş alan, Gates elektronik firmasının başarılarında büyük payı olan, 2003 Dünya Genç Girişimci Ödülü’nü kazanan bir kişisiniz. Şimdi ise 3 yıl önce kurduğunuz yeni bir şirketle, Global Teknik’le yeni başarılara imza atıyorsunuz. Global Teknik’in faaliyet alanı ne? Kurucu ortağı ve yönetiminde olduğum Global Teknik, savunma sanayiinin yanı sıra hem özel hem de kamu sektörüne “Haberleşme, Uzay ve Havacılık Teknolojileri” konularında, ArGe ağırlıklı tasarım, üretim ve yazılım geliştirme yapıyor. Dünyada üreticisi çok az olan insansız araçlar konusunda ciddi tek ? ‘Yeni iş kurmanın tüm aşamalarını yaşamış birisiyim; yenilikçi, bilgi tabanlı KOBİ’lere, fikre ve projeye kredi verilmesini yıllardan beri savunuyorum. Banka ve firma ayrılmaz bir bütün. Teknoloji üretirken eğer bir taraftan da tarla, tapu, arsa, teminat diye düşündürülürseniz konsantre olamazsınız. Bizler maalesef daha bu aşamaya gelemedik. Bankalarda geçmiş yıllarda yaşanan tüm olumsuzlukların cezasını şu anda büyüme sancıları yaşayan firmalar çekiyor.’ nolojik altyapı ve knowhow’a sahibiz. 23 ay içinde, uygulamaya göre değişen teknik özelliklerde yeni bir uçak tasarımı yapabiliyoruz. Üretiminde kompozit teknolojisi kullanarak havada daha uzun süre kalabilen, üzerindeki faydalı yükleri ile beraber ağırlığı 5 kiloyu geçmeyen insansız uçağımızın askeri, sivil olmak üzere sınır güvenliği, gözetim, analiz gibi birçok uygulama alanı var. Demodüler bir yapıya sahip olduğundan kullanıcı sırt çantasında taşıyıp en fazla 5 dakika içinde parçaları birleştirerek omuzdan havaya gönderebiliyor. Yaklaşık 1.52 saat havada kalabilen insansız hava aracını bulunduğunuz yerden 30 kilometre öteye kadar gönderip anında görüntü alabiliyorsunuz, yönlendirebiliyorsunuz. İrtibat kesildiği takdirde uçağı 20 dakika içinde havaya atıldığı noktaya geri dönmeye programladık. Güvenli, sessiz, maliyet etkin ve pazar payı yüksek olan olan bu teknoloji, gelecek 10 yıla damgasını vuracak. Bunun dışında, dünyada en büyük üreticilerden birisi ile Ankara’da “XRay TIR, Araç ve Konteyner Tarama Sistemleri Yerli Üretimi” konusunda ortak yatırım yaptık. Yabancı sermayeyi Türkiye’ye getirdik. Ürünlerimiz Avrupa ve Afrika’ya Türkiye’den ihraç edilecek. Tüm üretim belgelerimizi 2006 yılı içinde tamamladık, bunun ardından ilk sistemimizi Avrupa’ya ihraç etmek üzere üretimini bitirdik, testleri sürüyor. ArGe’yi nasıl yapıyorsunuz? ArGe çalışmalarımızı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde yani Ankara’da ODTÜ ve Bilkent üniversitelerinin içindeki teknokentlerde yapmayı tercih ediyoruz. Teknopark içinde yer almış olmak firmalar için yeterince önemli bir ayrıcalık ve firmaya önemli getirileri var. Üniversitelerden daha kolay ve uygun koşullarda danışmanlık hizmeti sağlayabildiğimiz gibi, üniversite araştırma altyapısından da faydalanabiliyoruz. Öğrencilere de yarı zamanlı iş imkânı sağlayarak mezun olduklarında bizimle çalışabilecek olan mühendisleri seçiyoruz. TÜBİTAKTIDEP’in ArGe fonlarından bir projemiz desteklenmeye uygun görüldü. Orman yangınlarında havaya sızan zehirli gazların ölçüm ve analiz uçağı için ArGe çalışmalarımıza başladık. Bildiğimiz kadarıyla yurtdışından da firmanıza ve ürettiklerine yoğun ilgi var. Hangi ülkelerden? Yurtdışından çok talep var. Hatta bu hafta İtalyan Silahlı Kuvvetleri’ni ağırlıyoruz. Ürünümüz beğenildi, ihraç aşamasına geldik. Sahip olduğumuz teknolojinin transferini bizden talep eden yurtdışından birçok firma var. Kendimizi yurtdışında maalesef daha iyi ifade edebiliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tanıtımlarımız sürüyor. Üzüldüğüm nokta, bitmiş ürünümüz var, ülkemin askeri önce kullansın isterdim, ama yabancılar önce davrandı. KOBİ’leri teknoloji ile ilgilenmeye yöneltmek için nasıl mekanizmalar yaşama geçirilebilir? Türk firmaları olarak üretim kabiliyetimizi pazarlama ile mutlaka paralel götürmemiz lazım. Üretici ürettiğini sattığı zaman başarıyı yakalayabilir. Türkiye’de yeni başlayan bir firma iseniz, ancak yeterli işletme sermayeniz var ise işi yürütebilirsiniz. Amerika bu alanda girişimcisine fikre kredi imkânları sunmakla beraber, devletin her kademesi teknoloji üreten firmaları destekliyor. Silikon Vadisi kaç yıllık, düşünün! Halbuki bankaların beyin avcıları gibi bu firmalara yapışıp bırakmaması lazım. Teknoloji ile uğraşıyorsanız beklemek gibi bir lüksünüz yok. Her zaman diğer rakibiniz sizden öne geçebilir. Bu nedenle ihtiyaç duyulduğu takdirde, know how’ı olan firmalara yönelik finansal işletme destek paketinin bankalarca mutlaka iş sahibine sunulması gerekir. KOBİ AŞ’nin yenilikçi firmalara ortak olması faydalı bir uygulama, fakat başvuru fazla olduğundan firmaların değerlendirilmesi zaman alıyor. Lütfen “fikre kredi...” 5 yıl önce 5 genç girişimci tarafından kurulan Mobilera yüzde 6764’lük büyüme ile dünya ölçeğinde bir Türk şirketi olma yolunda. Dünyanın birçok bölgesinde, en hızlı büyüyen teknoloji şirketlerini belirlemek amacıyla düzenlenen Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye programında birinci olan, ayrıca Afrika, Avrupa ve Ortadoğu’nun en hızlı büyüyen 500 şirketi arasında da 15. sırada bulunan Mobilera, 5 yılda yüzde 6764’lük büyüme ile gerçekten şaşırtıcı bir şirket. 2001 yılında konularında uzman 5 genç girişimci tarafından kurulan Mobilera’nın ortaklarından Ferda Kertmelioğlu’na “Bu kadar hızlı büyümenin sırrı nedir” sorusunu yönelttiğimizde aldığımız yanıt, “Büyümenin bizce en anlamlı açıklaması yaratıcılık ” oluyor. “Mobilera kurulduğu günden itibaren her yıl, mobilite alanında yeni bir ürün, hizmet ve uygulamayı, bazen dünyayla eşzamanlı ve bazen de tüm dünyadan önce Türk pazarına sunmayı başarmış bir firma... Bu başarı ise doğal olarak büyümeyi getiriyor” diyen Kertmelioğlu ile hem şirketlerini hem de sektörü konuştuk. Mobil çözümler üreten bir firma olarak tanımlanıyorsunuz? Bu cümleyi biraz açarsak ve örnekler verirsek “ne tür mobil çözümler”? Mobilera, isminden de anlaşılacağı gibi önümüzdeki çağın mobil çağ olacağı, mobilitenin insan hayatındaki öneminin gittikçe artacağı vizyonuyla kuruldu. İki ana konuda faaliyet gösteriyoruz. Cep telefonları artık diğer dijital mecralar ile etkileşimli ve onsuz genişleme fırsatları sunan bir medya... Avrupa Birliği 6. Çerçeve Büyümemizin sırrı yaratıcılık Kazakistan, Ukrayna ve Bulgaristan gibi yurtdışı pazarlarda joint venture tarzı girişimleriniz ne durumda? 2007, yurtdışı açılımlarımızın hızlanacağı bir yıl. Kazakistan, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan gibi pazarlarda faaliyetlerimiz var ve yeni yapılanmalar içindeyiz. Bu pazarlarda Türk insanının dünyaya knowhow ve hizmet sunabileceğini göstermek stratejik önceliğimiz. Türkiye’de teknoloji ile uğraşan şirketlerin karşılaştıkları sorunlar hangileri? Siz bunları nasıl aşıyorsunuz? Büyük ölçekli firmaları bir kenara bırakırsak, teknolojiyi geliştiren firmaların çoğu KOBİ statüsünde ve finansal kaynak konusunda diğer ülkelerdeki rakiplerimize oranla çok daha dar hareket alanımız var. Bir diğer faktör ise pazar büyüklüğü. Hâlâ Türk pazarının genişliği ve derinliği Batı Avrupa ve Amerika pazarlarına kıyasla göreceli olarak kısıtlı ne yazık ki. Bu da bizlere büyümede rekabet anlamında negatif olarak dönüyor doğal olarak. Bizim bu sorunlara karşı duruşumuz ise aslında iki kelimeyle özetlenebilir; yaratıcılık ve özgüven. Yani dünyada ilkleri tüm dünya ile eşzamanlı yaratarak oyunu finans sarmalından ziyade inovasyon zeminine oturtuyoruz. Bu sayede de yurtdışında stratejik ortaklıklar kurarak büyüyen bir iş modeli ile çalışıyoruz. Böylelikle bir taraftan finansal kaynak sağlarken diğer yandan pazar büyüklüğünü geliştirebiliyoruz. DELOITTE TÜRKİYE İŞ ORTAĞI SAİT GÖZÜM Risk sermayesinin radarına girilebilse... Netaş’ta 7 yılı genel müdür olmak üzere 27 yıllık bir iş yaşamından sonra Deloitte Türkiye Stratejik Planlama, İş Geliştirme ve Pazar Ortağı olarak görev yapan Sait Gözüm, Türkiye’de bilişim ve teknoloji alanında faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin en büyük sorununun finansman kaynağı olduğunu vurgulayarak “Öte yandan dünyada bu tür şirketlerin gelişimine yatırım yapan bir sürü risk sermayesi şirketi var. Mühim olan, bu şirketlerin radarına Türk firmalarının da girebilmesi. Ancak bunun için öncelikle muhabese ve vergi kayıtlarını uluslararası sisteme oturtmak gerekli. KOBİ’lerin bu sorunu aşmaları gerekiyor’’ dedi. Gözüm, “Bizim yazılımcılarımız kalite, soruna çözüm bulma becerisi ve sürat açısından daha başarılı. Ancak bu ulusal ölçekte bir kampanya meselesi. Biriki şirketin kişisel becerisi ile ortaya çıkacak bir şey değil. dedi. İGEME RAPORUNA GÖRE YÜZDE 20 BÜYÜYECEK ‘Bizim bu sorunlara karşı duruşumuz, aslında iki kelimeyle özetlenebilir; yaratıcılık ve özgüven. İlkleri dünya ile eşzamanlı yaratarak oyunu finans sarmalından ziyade inovasyon zeminine oturtuyoruz. Yurtdışında stratejik ortaklıklar kurarak büyüyen bir iş modeli ile çalışıyoruz. Bir taraftan finansal kaynak sağlarken diğer yandan pazar büyüklüğünü geliştirebiliyoruz. ’ Programı’nda wearIT@Work “Giyilebilir Bilgisayar” ve AMEC “Akıllı Ortamlar” konsorsiyumlarında, Avrupa Birliği’nin mobilite ve iletişim standartları üzerinde çalışan, bu kapsamda dünyanın önde gelen firmalarıyla stratejik ortaklıklar gerçekleştiren tek Türk firmasıyız. Yazılım sektöründe fırsatlar çok büyük İGEME raporuna göre, bilişim sektörünün sağlıklı gelişmesi için her yıl yaklaşık 70 bin uzmanın yetişmesi gerekiyor. İhracatı Geliştirme ve Etüt Merkezi’nin (İGEME) hazırladığı ‘Yazılım Sektörü’ raporuna göre Türkiye’de yazılım sektörünün hacmi 2005 yılında 540 milyon dolara ulaşmıştı; bu yıl ise yüzde 20 büyüyerek 650 milyon dolara ulaşması umuluyor. Rapor, Ortadoğu ve Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin yazılım ihracatı açısından önemli potansiyel olduğunu savunuyor. İhracatın arttırılması için, İGEME, yazılım ürünlerinin paket programlar halinde satılmasını öneriyor. HİLMİ DEVELİ hilmideveli?hotmail.com 2001 yılı ekonomik kriz sonrası, zor durumda olan şirketlere destek olma amacıyla gündeme gelen “İstanbul Yaklaşımı” 2002 yılında uygulanmıştı. “İstanbul Yaklaşımı”nın büyük şirketleri kurtarma operasyonuna dönüşeceğini, oysa düzenlemenin ülkemizdeki KOBİ’leri de kapsaması gerektiğini, her platformda sık sık dile getirmiştik… Bizler etkili olamadık.. KOBİ’ler değil, büyük şirketlerin lobisi kazandı. İstanbul Yaklaşımı kapsamında, “221’i büyük ölçekli toplam 322 firmanın 6 milyar 20 milyon dolar borcunun yeniden yapılandırıldığını, bunun yüzde 38.2’sinin sadece bir gruba ait kredilerden oluştuğunu” Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener dile getirdi. Görüldüğü gibi, bir gruba yönelik kurtarma operasyonuna dönüştü. Böylece görüşlerimizin doğruluğu da kanıtlanmış oldu. Şirket kurtarma operasyonu yeniden gündemde. Bu kez, zamanlama ilginç. Ekonomik kriz yokken tam tersine; makroekonomik göstergelerin mükemmel olduğu, ihracatta ve büyümede, özelleştirme gelirlerinde rekorların kırıldığı, sıkça söylendiği bir süreçte gündeme getirildi. Getirilme gerekçesi de özetle; “2001 ekonomik krizinin etkileri halen sürüyormuş”. Bu nedenle KOBİ’ler finansal darboğaz içindelermiş. Bir bakanımız “Anadolu Yaklaşımı”nı can suyu verme olarak tanımlıyor… Madem ekonomik krizin etkileri sürüyordu da KOBİ’lere can suyu vermek için neden şimdiye kadar beklenildi?.. Üç yıl önce çıkarılsaydı daha iyi olacaktı... Yine bizler, ANADOLU YAKLAŞIMI “Makro ekonomik göstergeleri, ekonomideki iyileşmeleri olumlu karşılamakla birlikte, istihdam artışına yansımayan, insanlarımızın satın alma güçlerini reel olarak artırmayan, esnafın, sanatkârın dükkânına, KOBİ’lerin işletmesine bir türlü yansıyamayan iyileşme sürecine tanık oluyoruz”u bıkmadan, usanmadan söyledik... KOBİ’lerin hâlâ zorda olduğunun kabul edilmesi bu bağlamda önemli. BDDK tarafından KOBİ’leri kurtarma operasyonuna yönelik yasa taslağı haziran ayında gündeme getirildi.. ASO Başkanı Zafer Çağlayan’ın ısrarlı takibiyle ESDK’de taslak genişletildi. İyi de oldu, keza KOBİ’ler için bunlar, çözülmesi gereken çok önemli sorunlar. Yasa tasarısı diğer yandan özellikle kamu bankalarının işini kolaylaştıracak, hatta rahatlatacak. Sermayeden karşılık ayırma zorunluluğu bankaları zorlamakta. “KOBİ’lerin mali sektöre olan borçlarının yeniden yapılandırılması hakkında kanun” tasarısı, yeni kapsamı ile Bakanlar Kurulu’nda imzaları tamamlanarak geçen günlerde TBMM’ye gönderildi… “Anadolu Yaklaşımı” olarak adlandırılan KOBİ’lere destek paketinin hazırlanmasında, başta Çağlayan olmak üzere, emeği geçenleri unutmamak gerekiyor.. KOBİ destekleri, seçim yatırımına dönüşmemeli. KOBİ’lere yıllardır gönül veren biri olarak, Anadolu Yaklaşımı’nı desteklemekle birlikte, çekincelerimi de dile getirmekte yarar görüyorum. Desteklenecek KOBİ’lerin seçiminde partizanlık yapılmamalı. Kamu bankaları, destek oldukları KOBİ’leri web sayfalarında yayımlamalılar. İşlemler şeffaf olarak herkesçe görülmelidir. KOBİ seçiminde “üretiminde katma değer ve istihdam yaratan, sürdürebilir rekabet gücü olan, ihracata çalışan, ArGe ve inovasyonu uygulayan, ileri teknoloji kullanan, yeniden borçlandırılmayı ödeme kabiliyeti olan, iyi yönetişim esaslarını uygulamayı benimseme” ölçüt alınmalıdır. Bu ölçütlere uyan KOBİ’ler “Anadolu Yaklaşımı”ndan yararlandırılmalıdır. Bu ölçütler dikkate alınmadan yapılacak şirket kurtarma operasyonlarının, kaynak israfının yanı sıra seçim yatırımından başka hiçbir anlamı ya da değeri olmayacaktır. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle