15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 KASIM 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Kadiriler, Işıkçılar, Rufailer, Cerrahiler, Melamiler, Ticaniler...Tarikat yelpazesinin diğerleri Tarikatların binbir rengi bdülkadir Geylani 1078 yılında İran’ın Gilan kentinde dünyaya geldi. Genç yaşta Bağdat’a geçti ve burada Hanbeli mezhebinin kontrol ettiği yerlerde eğitim gördü. 50 yaşına kadar süren eğitiminin ardından irşada başladı. Etrafında onu şöyle tanıyorlardı: ‘‘Hz. Ali’nin soyundan gelen kişi!’’ Aldığı eğitimle birlikte geldiği soy, Geylani’ye kısa sürede şu unvanı getirdi: ‘‘Gavsü’ssakaleyn’’ 50’li yaşlarda Ebu’ssad Medresesi’nde dersler vermeye başladı. Verdiği derslerin kitabını kendisi yazıyordu. Fıkıha ve tasavvufa dair kitaplarının yanı sıra şu eserleri de bıraktı (özgün adıyla): Fütühu’lGayb, El’gunye, Li Talibitakikı’lhakk’el’füyüzatü’rRabbaniyye Fi Efradi’lKadiriye... Geylani’nin vaaz ve sohbetlerini de içeren bu eserler genel anlamda bugüne kadar canlılığını korudu. Geylani’nin canlılığını koruyan yanı sadece eserleri değil, yaşamında kendi adını vererek kurduğu tarikat da aynı şekilde canlılığını sürdürdü. Geylani’nin öteki tarikat kurucularından bir farkı, pek çok ‘‘halife’’yi hayattayken yetiştirmiş olmasıydı. Bu özelliği tarikatın daha Geylani hayatteyken geniş bir coğrafyada etkin olmasını sağladı. Geylani’nin ardılları, sonraki kuşaklara onu şu özellikleriyle aktardılar: ‘‘Üstün hitabetliydi, halka yakındı, tasavvufa derin bir hâkimiyeti vardı...’’ Kadiri tarikatına giren bir kişinin tarikatta kabul gördüğünün kanıtlanması için öncelikle şeyhin huzuruna gelmesi ve onun her türlü uyarısına uyacağını ilan etmesi gerekir. Sonra pek çok tarikatta olduğu gibi müridin saçından bir tel kesilir. Bunun anlamı şudur: Tarikata katılan kişi artık Allah’tan başka her şeyle kalbi ilgisini kesmiştir. Kadiri tarikatının Türkiye’deki en belirgin temsilcisi Hacı Muharrem Hilmi idi. Hilmi, ‘Kadiri Yolu Saliklerinin Zikir Makamları’ adlı bir kitap yazdı. Tarikat üyelerinin okuması zorunlu kitaplardan birisi buydu. Hacı Muharrem Hilmi, 1964 yılında ölünce tarikat dağıldı. Etkinliğini büyük ölçüde yitirdi. A Bugünkü baş, Prof. Haydar Baş Kadiri tarikatının bugün önde gelen ismi ise Prof. Haydar Baş. Trabzonlu olan Prof. Baş, özellikle bu bölgede hatırı sayılı bir etkinliğe sahip. Anadolu’nun değişik kentlerinde kendisini hissettiren Kadiri tarikatı üyeleri, Prof. Baş grubu ağırlığını hissettirdiği için, daha çok onun şemsiyesi altında kalmayı yeğliyorlar. Pek çok tarikat ve radikal İslami grup gibi, Haydar Baş grubu da etkinliğini 1983 yılında yayın hayatına başlayan ‘İcmal’ dergisini çıkararak hissettirmeye başladı. Bu dergiyi 1986 yılında aylık Fikir ve Aktüelite dergisi izledi. Aylık dergilerin arkasından haftalık haber dergisi ‘Mesaj’ geldi. Mesaj dergisini bugün ülke çapında yayın yapmakta olan Mesaj TV izledi. Haydar Baş aynı zamanda Bağımsız Türkiye Partisi’nin genel başkanlığını yürütüyor. Grubun gelirini kurdukları şirketler, yayın organlarının getirileri ve üyelerin yaptığı yardımlar oluşturuyor. Güvenlik birimlerinin kayıtlarında grup için şu değerlendirme yer alıyor: ‘‘İllegal kuruluşlarla bir faaliyet yürütmüyor. Temel amacı devletin sosyal, siyasi, iktisadi ve hukuki temel düzenini dini esaslar ve inançlara göre düzenlemek.’’ le özetleniyor: ‘‘AntiArapçıdır. Güçlü bir Yahudi karşıtıdır...’’ Işık’ın yandaşları ‘Işıkçılar’ diye anılıyor. Hüseyin Hilmi Işık’ın ölümünden sonra yerine damadı Enver Ören geçti. Böylece bir tarikat geleneği daha gerçekleşmiş oldu. Grup, önce Türkiye gazetesini çıkardı ve ülke çapında dağıtım ağı kurdu. Bunu çeşitli sanayi dallarıyla da ilgilenen şirketler grubu izledi. Devamında İhlas Holding oluştu. Sözünü ettiğimiz raporlarda holdingin işlevi şöyle özetleniyor: ‘‘İhlas Holding ticari bir işletme olarak değil, vakıf olarak görev yapmaktadır. 5 dalda faaliyet gösteren 100 kadar şirketten oluşmaktadır. Türkiye’nin her yanında örgütlenen İhlas Haber Ajansı (İHA) yaygın muhabir kadrosu ile kurumun televizyonu TGRT’yi Anadolu’da yaygın olarak izlenir hale getirmiştir.’’ Medeniye İrfan Hayır Ref Vakfı. Evranosoğlu, grubunun adını da bu vakfın baş harflerinden oluşturarak ‘Mihr’ koydu. Yine bu adla bir dergi çıkardı. Değişik illerde verdiği konferanslarla adını yerel olarak da duyurdu. Denizli’de kurduğu Mirh TV 1995 yılında RTÜK tarafından kapatıldı. Evranosoğlu, yine pek çok grup önderi gibi yandaşlarını yazdığı bir kitabın etrafında toplamak istedi. Risalet Nurları adlı kitabının kendine Tanrı tarafından vahiy yoluyla yazdırıldığını iddia ediyor, kendisi için de resül (peygamber) unvanını kullanıyordu. 90’lı yıllarda, Evranosoğlu’nun kendini peygamber katına çıkarması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tepkisine neden oldu. Kamuoyuna bu kitabın hiçbir ilmi ve dini değeri olmadığı duyuruldu. Evranosoğlu, Türkiye’de gördüğü tepkilerden sonra ABD’de yaşamayı yeğledi. Oradan gönderdiği mektuplarla mürit edinmeye çalıştı. Rufailer bugün, Kenan Rifai’nin 1970’li yıllarda kurduğu organizasyon çerçevesinde varlıklarını sürdürüyorlar. Kenan Rifai, 1970 yılında kurduğu Kubbealtı Akademi Cemiyeti şemsiyesinde grubu kendi tanımıyla modernize etti. Kenan Rifai daha çok Mevlana’dan etkilendi. Günümüzde Rufailerin bilinen bir şeyhi yok. Ancak yazar Semiha Ayverdi’nin kızı İlhan Ayverdi tarikatın en çok anılan kişisi olarak geçiyor. Tarikat üyelerinin çoğu başı açık kadınlardan oluşuyor. Kubbealtı Akademi Cemiyeti bünyesinde Yahya Kemal Enstitüsü ve Özel Dil ve Edebiyat Akademisi bulunuyor. ma Vakfı’’nı kurdu. Bu vakıfla birlikte Cerrahilerin musiki yanı ayrıca önce çıktı. Kamuoyundaki en tanınmış üyesi Ahmet Özhan. Afrika’dan Anadolu’ya tarikatlar Dizinin değişik bölümlerinde dikkat çektiğimiz gibi gerek tarikatların gerekse de radikal İslamcı örgütlerin kaynağı çok değişken. Kiminde Anadolu, kiminde Asya, kiminde Arap Yarımadası... Kimi tarikatların kaynağı da Fas, Mısır gibi Afrika ülkeleri. 1814 yılında Fas’ta yaşama gözlerini yuman Ahmet Ticani, arkada bıraktıklarıyla bir anlamda yaşamını sürdürdü. Fas’ın yanı sıra Mısır ve Hicaz bölgesinde de etkinliğini sürdüren Ticaniler, Türkiye’de ilk kez Kemal Pilavoğlu’nun öncülüğünde adlarını duyurdular. Ankara’da Pilavoğlu Kitabevi’nin etrafında toplanan grubun üyeleri Orta Anadolu ilerinde de varlıklarını kabul ettirdiler. Tarikatın Türkiye kamuoyunda duyulmasına Atatürk heykellerine yönelik saldırılar neden oldu. Bu saldırılardan sonra yapılan operasyonlarda, tarikatın etkinliği büyük ölçüde ortadan kaldırıldı. Bugün Çorum, Çankırı ve Ankara’nın Çubuk ilçesi çevresinde varlıklarını sürdürüyorlar. Yakın geçmişten bugüne tanınmış şeyhlerinin başında Muhammed Ali Mardin geliyor. Melamet sözcüğünün anlamı şu: Kınama, yerme, küçümseme, beğenmeme, kötüleme. Bu sözcükten esinlenerek görünüşe önem vermeyen, gösterişsiz, bu kılıkta olduğu içinde toplumda fazla önemsenmeyen kişiler, 9. yüzyılda bir tarikat kurdular: Melamilik. Tarikatın üyeleri aldıkları addan da esinlenerek yaşam ilkesi olarak şunu seçtiler: ‘‘Halk gibi, halktan biri gibi yaşamak.’’ Bu nedenle bu tarikatın tekkesi ya da törensel herhangi bir özelliği yok. 19. yüzyılda Mısırlı Seyyid Muhammed Nur, Melamiliği yeniden canlandırdı. Tarikat zamanla Anadolu’da da az da olsa taraftar buldu. Ege bölgesinde Sami Engin grubu, Bursa bölgesinde Mehmet Ali Deniz grubu Melamiliğin temsilcisi oldular. 14. yüzyılda Ömer bin Ekmelüttin Halveti Lahici tarafından kurulan Halveti tarikatı, sonraki yüzyılda Yahya Şirvani, Dede Ömer Duşini aracılıyla Anadolu’da ve Rumeli’de de etkinliğini sürdürdü. Bugün bu tarikatın temsilcisi olduğunu iddia eden İzmir bölgesinde Yayıntaş grubu, İstanbul’da Erdem Güvceş Saral grubu, Ankara’da Mehmet Emin grubu bulunuyor. Galip Hasan Tarikatların aşırı çocuğu İBDAC Bu bölümde tarikatların değişik renklerini verdik. Tarikatların hemen tümü kökeninden kaynaklanan özle, terörü ve benzer yöntemleri reddediyor. Ancak bu örgütlenmeleri, son hedef olarak ‘‘devletin yapısını değiştirmeyi’’ koymaları, içlerinde değişik yapılanmaları, ayrışmaları da bareberinde getiriyor. Kimi ‘‘sabırsız’’ gruplar hem tarikatın içinde ‘‘oluşumunu’’ yaşıyor hem de tarikatın ilkelerini reddedip grupların içindeki deyimle ‘‘aşırılığa’’ kaçıyor. Bunlardan biri de Necip Fazıl Kısakürek’in ‘‘Büyük Doğu’’ yaklaşımından esinlenilerek kurulan İslami Büyük Doğu AkıncılarCephesi (İBDAC). 12 Eylül döneminde kapatılan Akıncılar Derneği’nin ardılları, 1985’te Salih Mirzabeyoğlu’nun (Salih İzzet Erdiş) liderliğinde İBDAC’yi kurdular. Aradan 4 yıl geçtiğinde, Gölge, Akıncı Güç, Gönüldaş, Rapor başta olmak üzere bir dizi ‘yasal’ yayın organına sahip oldular. Örgütün eğitim programı içinde başta şunlar vardı: Kundaklama, pankart asma, molotofkokleyli hazırlama ve atma... 10. yılda, yani 1999’da şu noktaya geldiklerine inandılar: Kurtuluş yılına ulaştık, silahlı mücadele başlamalı! Örgüt, bugünkü anayasal düzenin ancak zorla yıkılabileceğine inanıyor, toplumun can güvenliğini tehlikede hissetmesi halinde devlete, poliseaskere olan güvenin de azalacağını düşünüyordu. Eylemlerini bu yaklaşımla yaptılar. İBDAC, bu eylemler için şu alt birimleri kurdu: İBDAC/İKK (İslam Kısas Kıtaları), İBDAC/İKT (İslam Kısas Timleri), İBDAC/İGO (İslam Gerilla Ordusu), İBDAC/DKK (Devrimci Kısas Konseyi), İBDAC/Yeşil Ordu, İBDAC/Afganiler... Örgüt, sadece Türkiye’de değil, tüm İslam dünyasında ortak bir İslamcı devlet kurulması fikrini benimsiyordu. Liderlerinin yakalanmasıyla ağırlığı da büyük ölçüde azaldı. Halen, kimi camitarikat gruplarının içinde varlığını sürdürüyor. Kuşçuoğlu grubu Dizide sözünü ettiğimiz pek çok tarikattaki kurucunun ölümünden sonraki parçalanma, Kadiri tarikatının Türkiye kolunda da yaşandı. Haydar Baş’ın dışında özellikle Ankara ve çevresindeki etkinliğiyle tanınan Galip Hasan Kuşçuoğlu da tarikat gündemindeki yerini koruyor. Kuşçuoğlu aynı zamanda Rufai tarikatının şeyhliğini de yürüttü. Kuşçuoğlu’nun özelliği, zikir törenlerinin herkese açık olması. Zikir töreni sonrasında ‘burhan’ adı verilen gösteri yapılıyor. Bu gösteri zaman zaman Türkiye gündeminde de yer aldığı gibi, şeyhin zikir sırasında müritlere şiş sokmasıyla gerçekleştiriliyor. Tarikat, Türkiye’de şişi kullanıyor. Yurtdışındaki kimi burhan gösterilerinde ise kılıç, hatta ateşli silah dahi kullanılabiliyor. Kadiri tarikatının Elazığ yöresindeki önderi olarak Tahir Şaşmaz, Kastamonu ve çevresindeki önderi olarak da Kemal Akdeniz’in adı geçiyor. Güvenlik birimleri raporlarında, tarikatla ilgili şu genel değerlendirme yer alıyor: ‘‘1964 yılında tarikatın önemli isimlerinden Hacı Muharrem Hilmi’nin ölümünden sonra parça parça ve birbirinden bağımsız faaliyetlerini sürdüren ve tarikat terminolojisindeki cemaat olmayı aşamayan Kadiri tarikatı mensupları tek başına ciddi bir tehdit unsuru değildir. Trabzon, Elazığ, Ankara, Kastamonu, İstanbul gibi illerde faaliyetleri ciddidir. Ekonomik yönden güçlenmekte ve yayın alanında etkinliğini artırmaktadır. Gündemdeki hedefi geniş bir cemaat oluşturmaktır.’’ İstanbul’un Cerrahileri İstanbul Karagümrük’teki Nurettin Cerrahi tekkesinde varlığını sürdüren tarikatın üyeleri aralarına katılmak isteyenler için şöyle bir önkoşul getirmişler: ‘‘En az 25 yıldır İstanbul’da yaşıyor olmak.’’ Cerrahiler öteki bölümlerde sözünü ettiğimiz Nakşibendi, Süleymancı, Nurcuların aksine siyasi sistemle ilgilenmiyorlar. İnanç ve ibadet özgürlüğünün bireyin dinsel yaşamının sağlıklı olması için yeterli olduğunu düşünüyorlar. Cerrahilerin bir özelliği tasavvuf müziğine ağırlık vermeleri. Tarikatın bir önceki şeyhi Muzaffer Özak 1981 yılında, ‘‘Türk Tasavvuf Musikisini ve Folklorunu Araştırma ve Yaşat Mihr grubu: ABD’den mesaj Türk siyasetinde özellikle soldan sağa dönenlerin ayrı bir yeri vardır. Benzer durum, bir radikal İslamcı grup için de geçerli. Bir dönem Türkiye İşçi Partisi içinde de faaliyet gösteren İskender Evranosoğlu 1986 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışırken irticai faaliyetlerde bulunduğu için tutuklandı ve uzun süre adı kamuoyu gündeminde kaldı. Evranosoğlu, çalışmalarını bağımsız yürütmek için bir vakıf kurdu: ‘Şiş’li tarikat: Rufailer 12. yüzyılda yaşamış olan Ahmed ErRifai, Türklerin İslamiyet öncesi geleneklerinden de esinlenerek kendi adını taşıyan bir tarikat kurdu. Tarikat, Rifai’nin ölümünün ardından Anadolu’nun pek çok kentinde filizlendi. Tarikatı ötekilerden ayıran başlıca özellik zikir usulleri idi. Tarikat üyeleri zikir sırasında şiş sokmak, ağıza ateş almak, kızgın saçta yürümek gibi motifler kullanıyorlar. Işıkçıların yaydığı şirketler ışığı Kuleli Askeri Lisesi’nden emekli kimya öğretmeni Albay Hüseyin Hilmi Işık bu kurumdan emekli oldu ama yaşamdan emekli olmadı. Çevresinin ‘‘ansiklopedik bir İslam ilmihali’’ adını yakıştırdığı bir kitap yazdı: Saadeti Ebebiye. Güvenlik birimleri raporlarında Hüseyin Hilmi Işık’ın temel özelliği şöy Cerrahi tarikatlarına üye olabilmek için en az 25 yıldır İstanbul’da oturmak gerekiyor. Yarın: Son bölüm, devletin irtica tanımı ve değerlendirmeleri CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle