15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2006 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB S PB PB B B B B PB 15 12 16 14 18 17 20 20 14 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y S S S S B 12 12 11 12 13 11 12 8 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B PB 21 21 14 17 13 12 6 7 4 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları ile Ordu çevreleri yağmurlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Marmara ile yurdun iç ve doğu kesimlerinde sabah saatlerinde yoğun olmak üzere sis görülecek. Hava sıcaklığı iç ve doğu bölgelerde 24 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB PB PB PB PB PB 8 7 11 14 12 10 10 12 9 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB B PB PB PB PB B Y 13 7 14 11 10 13 17 15 9 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB 5 K 7 K 1 K 9 Y 7 PB 7 K 9 Y 21 B 19 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada nan planına tam destek vererek Kıbrıs sorununu çözümleyeceğini sandı. Kuzey Kıbrıs Türklerini zorladı, referanduma sunulan Annan planını onaylattı da ne oldu? RTE ile Gül’e Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün Türk tarafının marifeti olmadığını söylemekten başka, aşırı övünmelerine malzeme olmanın dışında hiçbir yarar sağlamadı. Rum tarafında, Yunanistan’ın duruşunda yıllardır bilinen tutum ve davranışlar sürdü, sürmeye devam ediyor. Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ne, Atina’ya el bebek gül bebek bakışında mı değişiklik oldu? Hayır! Kıbrıs politikamıza daha ılımlı bakışlar mı egemen oldu Avrupa Birliği’nde? Hayır! AB; sorunun Rum ve Yunan ideallerine koşut biçimde çözümlenmesi için “aday ülke” Türkiye’ye her aşamada yeni dayatmalar icat ediyor. Son olarak limanları Rum gemi ve uçaklarına açmamızı, yoksa üyelik müzakerelerine “yeni bir biçim vereceklerini” öne süren bir süreç başlattılar. AB’ye karşı AKP usulü dayatma yürüten bu hükümet, açarız limanları ama evet ama? AB vaat ettiği gibi önce KKTC’ye uygulanan ambargoları kaldırsın, diyor. ??? Diyor da ne oluyor? Bir kez olsun, lehimize herhangi bir adım atılmasını sağlıyor mu bu direniş? Güldürmeyin insanı. AB, limanları açmamıza karşı öne sürdüğümüz bu koşulu duymazlıktan geliyor… Sen ek protokolü imzalayarak limanları açacağını taahhüt etmedin mi, ettin! Ya Fin planını kabul edersin ya da 6 Aralık’a kadar limanları açarsın. Açmazsan…Şimdilik kırk katır mı kırk satır mı demiyorlar ama… Üç müzakere başlığı mı, altı mı, yoksa on kadar konuda mı müzakereleri askıya alalım diye aralarında pazarlık yapıyorlar. Dış politikamızın Gül’ü ise; AB duymazsa Allah duyar hesabı; “Müzakereleri askıya neden alacaklarmış ki? Gerekçesi neymiş ki? Biz hiçbir başlığın askıya alınmasını istemiyoruz” diye kendi kendine söylenip duruyor. (KriterKasım 2006 sayısı) ??? Gül, Fin planının başarısızlığı ilan edildiği gün Tampere’de verdiği demeçte: AB’ye BM’ye hoş görünmek, çözümsüzlüğün çözüm olmadığını kanıtlamak için az değil, dere tepe düz olur sanıp beş yıldır gittikleri çok yolda bir karışlık mesafe alamadıklarını “Adanın gerçekleri dikkate alınmadan bir çözüme ulaşmanın zor olacağını” itiraf etti. Kendine sordu, yanıtladı: “…Adanın gerçekleri nedir?Adada iki millet, iki farklı dil, iki farklı demokrasi vardır. Bir taraf isteklerini diğer tarafa empoze edemez” dedi. Makarios’un 1960 antlaşmalarıyla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1963’te yıktığından bu yana geçen onca yıl Türkiye’nin ve Rauf Denktaş yönetimindeki Kıbrıs Türk liderliğinin Kıbrıs politikasının özüydü Gül’ün bu söylediği... Tabii ne Talat’ın ne de RTE ile Gül’ün ağzına alamadıkları bağımsızlık koşulunu da katarak Denktaş’ın yıllarca savunduğu politikanın temel ilkesiydi Gül’ün bu sözleri… Tek başına iktidar olmanın şımarıklığıyla içeride dayattığı politikaların dışarıda da geçeceğini sanan hükümetin izlediği politikayla ne değişti? Hamam aynı hamam. Yalnız tellaklar değişti. Bağımsızlığı, Kıbrıs’ta iki farklı ulus, iki farklı dil, iki farklı demokrasi olduğunu yıllarca savunanların yerini Rum’a ve Batı’ya teslim olmanın koşullarını arayan tellaklar aldı. İtalya medyasında günlerdir ‘Laik Türkiye’den’ ekrana yansıyan tek uzantı yok Pamuk: Saadet, Bin Ladinci NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA Orhan Pamuk, siyasi demeçlerden bir süre uzak kalsa iyi olacak. Nobelli yazar, “politik dilin” inceliklerini tartamıyor. Papa’nın Türkiye’yi ziyareti vesilesiyle bir İtalyan gazetesiyle New York’ta yaptığı konuşma iyi niyetli olmakla beraber “yeni polemiklere” aday. İtalyan TÜSİAD’ı Confindustria’nın gazetesi “Il Sol 24 Ore”nin (28 Kasım) New York muhabiri Pamuk’a soruyor: “Türkiye’de köktendinciliğin arttığına dair kaygılar var?” “Sekülerizm,Türk kimliğinin parçasıdır. Bu konuda bir endişeniz olmasın” diyen Pamuk bu kaygıların yersiz olduğunu kanıtlamak adına arkadan şu sözleri ilave ediyor: “Usame Bin Ladin’den esinlenen partinin (‘Saadet Partisi’), son seçimlerde aldığı oy oranı yüzde 0.5’i geçmiyor!” Pamuk belli ki bunu, “medyatik bir basitleştirmeyle” yüreklere su serpmek için söylüyor. Söyleşinin bütününe sinen mesaj bu. Ancak ne var ki Batı’nın “Türkiye’de yükselen İslami köktendincilikten” en tedirgin olduğu anda, “ortalığı yatıştırmak amacıyla” Nobelli yazarın söylediği sözler, tam ters yönde etki yapıyor. Pamuk’un sözlerini okuyan İtalyanlar, örneğin, hemen anında parmak hesabı yapıyorlar: “Buna sevinmeli miyiz? Bir Bin Ladin’le baş edemezken, ‘Bin Ladin’den esinlenen binlerce Türk seçmenini’ Avrupa ne yapsın? Türk seçmenlerinin yüzde yarımı, ‘kaç tane potansiyel Bin Ladin’ anlamına geliyor?” Bu sabah güne, bu soruyla başladım. İtalyan devlet radyosu RAI 3’te “Prima Pagina” (“Baş Sayfa”) isimli basın özetlerini veren program, “dinleyici sorularına” ayrılan bölümünde işte bu soruya muhatap kaldı: “Türk seçmenlerinin yüzde yarımının kaç Bin Ladin ettiğini siz hiç hesap ettiniz mi?” Sorunun iyi niyetli olup olmadığı tartışılabilir, ama, “Papa gelmesin!” mitingleri üzerine yapılan TV programlarını İtalya’dan izleseniz, siz de aynı soruyu sorarsınız. Dişleri kararmış ya da dökülmüş çember sakallı adamlar, kara çarşaflı kadınlar... Görüntü bu. İstanbul’da “tesettürsüz gezen kadın” yok gibi. Seyircinin edindiği izlenim şu: “Papa; Batı’yla dirsek teması olan kurumlarıyla kerhen laikleşmiş bir ülkeye hasbelkader uygarlık cilasından nasibini almış Afganistanvari bir yere gidiyor!” Bunun için Orhan Pamuk’u suçlayamayız. Ekranlara gelen “imajlar” böyle. Ve bunlar bir “oryantalizm” ürünü de değil. Saadet Partisi’nin “Çağlayan Meydanı’ndan” yaptığı mitingden ve Papa’nın ziyaret edeceği “Sultanahmet Meydanı’ndan” alınmış birebir görüntüler. Ülkücülerin “Ayasofya baskınından” hiç söz etmiyorum. O da ayrı bir bahis. Ayasofya eylemi de, kendi içinde, bir “Midnight Express” âlemi... İtalya medyasında günlerdir “Papa ziyaretinin” yansımalarını izliyorum. “Laik Türkiye’den” ekrana yansıyan tek uzantı yok. Burdan görünen Türkiye yalnız, “marjinal kanatların, uçların Türkiye’si”, “laik yapı” tümüyle “elit” ve “yapay” biçimde yansıyor. Böylesine önemli bir ziyaret öncesinde bu konu, salt bir “önyargı” ya da “yanlış imaj” meselesiyle de sınırlı değil. Milyonlarca İtalyanın kafasındaki “Türkiye algısını” biçimlendiren “görüntü” şöyle: Müslüman Türkiye, Hıristiyan azınlıkları eziyor. Onlara ne hukuki kimlik, ne eğitim özgürlüğü tanıyor. Memuriyette önlerini kesiyor.Yani tam anlamıyla dinci ve ırkçı ayrımcılık yapıyor!” Bu noktada artık laik sistemin getirdiği ince ayrıntıları anlatmak, anlamını yitiriyor. İmajların kayda geçtiği hüküm, tüm nüansların önüne geçiyor... Papa’nın Türk otoriteleri nezdinde ileri süreceği her türlü talebin en büyük desteği işte “bu imaj” olacak. Papa ile “bin yıllık bir yolculuğun sonunda” yeni ittifaklar pekiştirmek peşinde olan Bartholomeos’un da keza, en büyük dayanağı gene bu “imaj”... Papa’nın talepleri: Papa, “ziyaretin bir numaralı hedefi” olarak tanımlanan Katolik ve Ortodoks kiliselerinin yakınlaşması adına, Bartholomeos’un tüm taleplerine arka çıkacak: Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması, Hıristiyan vakıflara hukuki kimlik, eğitim özgürlüğü vs... Bunun karşılığında da Bartholomeos’un, Rus ve Atina Ortodoks kiliseleri nezdinde Vatikan’la el ele, papalık talepleri ve öncelikleri doğrultusunda “inisiyatif kullanmasını” isteyecek! Fener Patriği ile Papa arasındaki bu “al gülüm, ver gülüm paslaşmayı” mümkün kılan “Kopernik devrimi”, Türkiye’nin “yükselen İslamcı kimliği”! Cumartesi günü bunu, bir numaralı Vatikan uzmanı Joaquin Navarro Valls’in ağzından da yazdım. Ne diyor Valls: “Böyle bir buluşma bundan 50 yıl önce tahmin dahi edilemezdi... XVI. Benedikt’ten önce Türkiye’yi ziyaret eden iki papa; VI. Paul ve II. Jean Paul, Atatürk Cumhuriyeti’ne hürmet etmek zorundaydı. Ancak bugünkü tablo tümüyle değişmiştir. Bundan böyle parametreler farklıdır...” İslamcılar Fener Patriği’ne hiç kızmasınlar. Patrikle XVI. Benedikt’e bugün bu cesareti veren; Atatürkçülüğün altını oyan bizzat kendileridir. Simavi Ödülleri açıklandı ? İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen Sedat Simavi Ödülleri’ni kazananlar belirlendi. Gazetecilik Ödülü’nü, Milliyet’te yayımlanan “Başbakan ve Yan Gelip Yatanlar’’ lejantlı karikatürüyle Ercan Akyol aldı. Radyo Ödülü’nü NTV Radyo’daki “Mikrofonda Halit Kıvanç’’ programıyla Halit Kıvanç alırken, Televizyon Ödülü’nü NTV’de yayımlanan “Ortadoğu’da Savaş’’ adlı ortak televizyon programıyla Mete Çubukçu ve İlker Taş aldı. Edebiyat Ödülü’ne “Hepsi Hikâye’’ adlı kitabıyla Tarık Dursun K., Sosyal Bilimler Ödülü’ne de “Osmanlı’da Nefi ve Petrol’’ adlı eseriyle Doç. Dr. Volkan Ş. Ediger layık görüldü. Fen Bilimleri dalındaki ödülü Doç. Dr. Burak Özbağcı, Sağlık Bilimleri Ödülü’nü ise Doç. Dr. Mübeccel Akdiş aldı. Şura yargıya taşınıyor ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitimİş, imam hatipliler için üniversiteye giriş sınavındaki farklı katsayı uygulamasını ‘alan’ formülüyle kaldıran kararı alan 17. Milli Eğitim Şurası’nın iptali için bugün Ankara İdare Mahkemesi’nde başvuracak. Sendika Genel Başkanı Yüksel Adıbelli de davaya ilişkin mahkeme önünde açıklama yapacak. Anadolu yaklaşımı tasarısı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KOBİ’lerin borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören ve “Anadolu yaklaşımı” olarak nitelendirilen yasa tasarısı ve Gelir Vergisi Yasası’nda değişiklik yapılarak vergi iadesinin kaldırılıp yerine “asgari geçim indirimi” getirilmesini öngören yasa tasarısı TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Tasarıya göre, KOBİ’lerin 31 Aralık 2005 tarihinden önceki borçları yeniden yapılandırılacak, vergi ve prim borçları 24 ay süreyle ertelenebilecek. Tekirdağ’da F tipi cezaevlerini protesto eden grup, ülkü ocağı üyelerinin saldırısına uğradı. (Yanda) Avukat Behiç Aşçı’ya destek vermek için düzenlenen toplantıda ölümlerin sayı ile belirtilecek kadar önemsiz gösterilmesini eleştiren kısa bir oyun sahnelendi. (Fotoğraflar: ALİ AÇAR / AA) TBMM’DE ‘ÖZOK’TARTIŞMASI TUYAB üyelerine saldırı Haber Merkezi Tekirdağ’da F tipi cezaevini protesto eden Tutuklu Yakınları Birliği (TUYAB) üyelerine ülkü ocağı üyesi bir grup saldırdı. Cezaevlerindeki tecrit koşullarının kaldırılması için başladığı ölüm orucu eyleminde 238. günü dolduran Avukat Behiç Aşçı’ya destek vermek amacıyla bir araya gelen aydın ve sanatçılar, Aşçı’nın ölüm sınırına yaklaştığı uyarısında bulunarak AKP iktidarına somut adım atma çağrısında bulundu. Tekirdağ’da, TUYAB’lı 11 kişi, Tuğlalı Parkı’nda F tipi cezaevini protesto için bir araya geldi. Eşinin Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde bulunduğunu söyleyen Kader Özdemir, cezaevinde hak ihlalleri yaşandığını savundu. Cezaevi yönetiminin ihtiyaçların karşılanmasında keyfi davrandığını öne süren Özdemir, cezaevi müdürü ve personel hakkında Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunacağını söyledi. TUYAB’lılar, adliye binasına yürürken ülkü ocakları Tekirdağ İl Başkanı Mustafa Vanlı ve beraberindekilerin saldırısına uğradı. Kavgaya müdahale eden polis TUYAB’lıları adliye binasına aldı. Adliye önünde bekleyen ülkü ocağı mensupları, emniyet yetkililerinin çabaları sonucu bölgeden uzaklaştılar. TUYAB üyeleri de suç duyurusu dilekçelerini cumhuriyet başsavcılığına verdikten sonra adliyenin arka kapısından polis minibüsüne alındılar ve polis eşliğinde Tekirdağ’dan ayrıldılar. Şeker özelleştirmeleri iptal ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Bor Şeker, Ereğli Şeker ve Ilgın Şeker fabrikalarının varlık olarak satışlarına ilişkin ihalelerin iptal edildiğini açıkladı. Bunun yanı sıra Kayseri Şeker Fabrikası’nın yüzde 9.9999 oranındaki İdare hissesinin özelleştirilmesi amacıyla açılan ihale de iptal oldu. Avukatlık sınavı kalkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, avukatlık sınavının kaldırılmasına ilişkin yasa önerisi kabul edildi. AKP Konya Milletvekili Ahmet Işık’ın, Avukatlık Yasası’nda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Barolar Birliği’nin karşı olduğu, CHP’nin de muhalefet ettiği teklif, avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için staj sonrası yapılacak avukatlık sınavında başarılı olma şartının kaldırılmasını öngörüyor. Önerinin görüşmeleri sırasında AKP ve CHP’liler arasında tartışmalar yaşandı. CHP’li Yüksel Çorbacıoğlu, baroların önerisi alınmadan hazırlanan öneriye destek vermeyeceklerini söyledi. AKP’li Muzaffer Külcü’nün ise yasaya karşı çıkan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok için “Barolar Birliği Başkanı belli bir ideolojiye yakın’’ demesine, CHP’li milletvekilleri tepki gösterdi. Külcü, birlik başkanının yaptığı basın açıklamasının metnini göstererek “Barolar Birliği’nin başkanına yakışan, Sayın Başbakan’a gerekli hassasiyeti göstermektir. O içine sindirse de sindirmese de Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkenin başbakanıdır’’ diye konuştu. Aşçı’ya destek toplantısı Macide Tanır, Suavi ve Bilgesu Erenus’un da aralarında bulunduğu 40’a yakın aydın ve sanatçı, Behiç Aşçı’ya destek ve AKP iktidarına çözüm çağrısında bulunmak için dün Cağaloğlu’ndaki Gazeteciler Lokali’nde biraraya gelerek basın toplantısı yaptılar. Burada konuşan Suavi, “Bir ülkenin aydınlarına sayı saymayı ölümler üzerinden öğretmek ve vicdanlarını yargılatmak utanç verici bir sonuçtur” dedi. Toplantıda yazartiyatrocu Bilgesu Erenus Çanakkale F tipi Cezaevi’nde ölüm orucunu sürdüren Sevgi Saymaz’ın kendisine gönderdiği saç bandını tiyatro sanatçısı Macide Tanır’a verdi. 32. suçtan da serbest ? İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) İzmir’de, önceki gece hırsızlık yaparken suçüstü yakalanan ve poliste 31 suçtan kaydı bulunan 16 yaşındaki M.A, serbest kalmasının ardından, hırsızlık suçundan tekrar yakalandı. M.A’nın bir haftada 4. kez hırsızlık yaparken yakalandığı bildirildi. Yaşı küçük olduğu için ifadesine başvurulmayan M.A’nın savcılık talimatıyla ailesine teslim edildiği ve hakkında sadece tutanak tutulduğu öğrenildi. ANAYASA HUKUKUNUN ÖNCÜ İSİMLERİNDEN ÜNLÜ ŞAİR, ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANILIYOR Bülent Tanör anılıyor Anday’sız geçen 4 yıl İstanbul Haber Servisi İnsan hakları ve anayasa hukuku alanındaki öncü çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Bülent Tanör, ölümünün 4. yılında anılıyor. Prof. Dr. Tanör, 1940 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiren Tanör, akademik kariyerine anayasa kürsüsünde asistan olarak başladı. 1969 yılında doktor olan Tanör, 12 Mart 1971’de üniversiteden uzaklaştırıldı. 1975 yılında Danıştay kararıyla geri dönen Tanör, 1977’de doçent oldu. 1983 yılında üniversiteden uzaklaştırılan Tanör, 1983 ile 1990 yılları arasında Paris X, Dijon ve Cenevre üniversitelerinde ders verdi. 1990’da yine Danıştay kararıyla üniversiteye döndü. Tanör’ün yayımlanmış şu yapıtları bulunuyor: “Siyasi Düşünce Hürriyeti ve 1961 Türk Anayasası”, “Anayasa Hukukunda Sosyal Haklar”, “TCK 142. Madde, Düşünce Özgürlüğü ve Uygulama”, “İki Anayasa”, “Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu”, “Türkiye’de Yerel Kongre İktidarları (19181920)”, “Türkiye’de Demokratikleşme Perspektifleri”, “KurtuluşKuruluş”, “Türkiye’de Demokratik Standartların Yükseltilmesi”, “OsmanlıTürk Anayasal Gelişmeleri”. Tanör anısına İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi tarafından 7 Aralık’ta “insan haklarının güncel sorunları” konulu bir panel düzenlendi. Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Güncay Gürsoy’un “Tanör’ün yaşamı ve savaşımı” konulu konuşmasının ardından başlayacak olan paneli Prof. Dr. Naz Çavuşoğlu yönetecek. İstanbul Haber Servisi Dört yıl önce kaybettiğimiz, Türk edebiyatının usta kalemi, çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden, romancı ve deneme yazarı, gazetemizde 35 yıl boyunca yazan Melih Cevdet Anday’ı özlemle anıyoruz. Çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden Anday, aynı zamanda romancı ve deneme yazarıydı. Anday, 1915 yılında İstanbul’da doğdu. 1938 yılında sosyoloji öğrenimi için Belçika’ya gitti. Burada kısa bir süre kaldıktan sonra, II. Dünya Savaşı nedeniyle Türkiye’ye döndü. 1942’den başlayarak Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde danışmanlık, Ankara Kitaplığı’nda memurluk ve gazetecilik yaptı. 1951’de İstanbul’da Akşam gazetesinde çalışmaya başladı. Cumhuriyet, Tercüman, Büyük Gazete ve Tanin gazetelerinde fıkra yazarlığı, sanat sayfası yöneticiliği yaptı, denemeler yazdı. 1954’ten başlayarak İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde fonetikdiksiyon öğretmenliği yaptı. 19641969 yılları arasında TRT Yönetim Kurulu’nda çalıştı. 1979’da UNESCO Genel Merkezi Kültür Ataşesi olarak Paris’e gitti. 1960’tan sonra Nadir Nadi’nin önerisiyle gazetemizde yazmaya başladı ve 1997’ye dek yazılarını sürdürdü. Anday, 28 Kasım 2002’de 87 yaşında yaşamını yitirdi. Şiire lise sıralarında başlayan Melih Cevdet Anday, Gazi Lisesi’nden arkadaşları Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat’la birlikte ilk şiir denemelerini bu yıllarda yaparak daha sonraları “Garip” hareketi çevresinde oluşacak beraberliklerinin temelini atmış oldular. Anday’ın ilk şiiri 1936 yılında Varlık’ta yayımlanan “Ukte” oldu. Yitik Ülke’den yeni kitaplar ? Haber Merkezi Genç yazarların ilk kitaplarını yayımlayan Yitik Ülke Yayınları, 5 yeni eseri önümüzdeki günlerde okurlarıyla buluşturuyor. Kitaplar, Barış Behramoğlu’nun “Su Gibi” ve H. Zeynep Altan’ın “Her Kadın Önce Bir Hayaletle Sevişir” adlı romanlarının yanında Gökçenur Ç’nin “Her Kitabın El Kitabı”, Mustafa Atapay’ın “Eski Kalp” ve Metin Sefa’nın “Ay ve İstiridye” adını taşıyan eserlerinden oluşuyor. Aralık ayında ise Cüneyt Uzunlar ve Erkut Tokman’ın kitapları şiirseverlerle buluşturulacak. Ayrıntılı bilgi için www.yitikulkeyayinlari.com sitesi ziyaret edilebilir. 1. KOŞU: F: Çapkancaş (1), P: Seçkinalp (2), PP: Sarp (4), S: İnceçayır (3). 2. KOŞU: F: Aramis (4), P: Yelpınarı (7), PP: Karafasıl (3), S: Dancing Pearly (1). 3. KOŞU: F: Akmert (5), P: Çilenbüke (6), PP: Ferdibaba (4), S: Bozdoğan (1). 4. KOŞU: F: My Partner (10), P: Remy Martin (6), PP: Bethesna (8), S: Çoşkunstar (2). 5. KOŞU: F: Canmurat (7), P: Lock Lear (2), P: Adoşum (8), S: Baykut (3). 6. KOŞU: F: Yağmurdereli (6), P: Şimşeğinoğlu (3), PP: Gönültay (1), S: Aşar (5). 7. KOŞU: F: Jovi Gulch (9), P: Orhan Kutlu (6), PP: Knight Rider (4), S: Last Diana (10). 8. KOŞU: F: Shakina (6), P: Wind Of Ankara (4), PP: Trysa (7), ALTILI GANYAN S: Princess Rania (1). 5 10 7 4 9 6 Günün İkilisi: 6 6 2 3 4 2. Koşu: 4 8 8 1 7 4/7. 3 Çifte Bahis: 1. 12 Çifte: 1/4. 37 CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle