27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Sözleşmeli çalışanlara sendika yolu açıldı ? Mahkeme, Türk SağlıkSen’in açtığı davada, “kamu kurumlarındaki sözleşmeli personelin memur sendikalarına üye olabileceğine” karar verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 2. İş Mahkemesi, Türk SağlıkSen’in açtığı davada, “kamu kurumlarındaki sözleşmeli personelin memur sendikalarına üye olabileceğine” karar verdi. Alınan bilgiye göre, Türk SağlıkSen Genel Merkezi’nin, Devlet Memurları Kanunu kapsamında 4/b statüsünde çalışan ‘’sözleşmeli personel’’in sendika üyesi olamaması nedeniyle Ankara 2. İş Mahkemesi’nde açtığı dava, sendikanın talebi doğrultusunda sonuçlandı. Türk SağlıkSen Genel Başkanı Önder Kahveci, kararla, “sözleşmeli personelin sendikalara üye olması önünde hukuki engel kalmadığını” söyledi. Türk SağlıkSen’in kazandığı bu davanın, diğer kurumlardaki “sözleşmeli personel’’ için de emsal teşkil edeceğine işaret eden Kahveci, halen sözleşmeli çalıştıkları için pek çok haktan yararlanamayan çalışanların, sendikalara üye olarak haklarını arama olanağına kavuştuklarını belirtti. Kahveci, “Herhangi bir sorun olmaması için mahkeme kararını bütün şubelerimize göndereceğiz. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’na da başvuruda bulunarak tereddütleri gidermek ve uygulamada birliği sağlamak açısından mahkeme kararını il sağlık müdürlükleri kanalıyla bütün sağlık kuruluşlarına göndermelerini isteyeceğiz’’ dedi. Küresel Bir Masal: Üretkenliğe Dayalı Büyüme Dünya ekonomileri 2000 sonrasında hızlı bir büyüme sürecinden geçiyor. Bir yandan küresel finans piyasalarındaki spekülatif şişkinlik ve faiz oranlarında dünya ölçeğinde gözlenen düşme ile birlikte artan borçlanma olanakları, diğer yandan da küresel düzeyde artan işsizlik baskısı ve dolayısıyla ücretlerdeki gerileme sonucunda, sermaye sınıfları kârlılığını yükseltebildiği yeni bir “altın çağ” yaşıyor. Ancak bu yeni “altın çağ” döneminin II. Dünya Savaşı sonrasında olduğunun aksine, orta sınıflarca ve emekçilerce paylaşılmadığı, bilakis doğrudan doğruya emeğin artan sömürüsü sonucunda gerçekleştirilebildiği anlaşılıyor. Kapitalizm, küresel ölçekte üretim merkezlerini emeğin en ucuz olduğu bölgelere kaydırırken, merkez ekonomilerde de emekçileri işsizlik baskısı ve sosyal devletin kazanımlarının geriletilmesi yoluyla yoksulluğa mahkum ediyor. Bütün dünya ekonomilerinde ücretler ve emeğin kazanımları geriletilir iken, sermayenin kârlarında baş döndürücü bir artış ve yoğunlaşma gözleniyor. Buraya kadar olan gözlemlerin Türkiye ölçeğindeki yansımalarını daha önceleri bu köşede yazılan yazılarda belgelemeye çalışmış idim. Türk ekonomisinde işçi başına üretim artar iken işçilerin reel ücretlerinin neredeyse sabit kaldığını bu köşede yer alan resmi verilerden açık olarak izleyebilmiş idik. Emekçinin yarattığı üretim değeri ile eline geçen ücreti arasında giderek derinleşen uçurum, emeğin üretim sürecinde artan sömürüsünü yansıtmaktadır. Aşağıda söz konusu verileri açıklayan grafiği tekrarlamakta yarar görüyorum. Türkiye: Emek üretkenliği ve Reel Ücretler 20002006 200 180 160 140 120 100 80 60 40 20 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006C2 Üretkenlik (Saat Başına) Reel ücretler (Saat Başına) KOMİSYON TOPLANIYOR CHP’nin Esnaf Kurultayı’na hazırlanan raporları: Kayıt dışı istihdama mecbur kalınıyor ‘Asgari ücret 605 YTL olmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Asgari Ücret Tespit Komisyonu, gelecek yıl geçerli olacak asgari ücreti belirlemek için 30 Kasım’da toplanıyor. Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç, açlık sınırının 605, yoksulluk sınırının 1971 YTL ’ye çıktığı bir ortamda asgari ücretin, “insanca yaşanacak ücret’’ özelliğini koruması gerektiğini söyledi. Kılıç, “Asgari ücret yaklaşık 685 YTL olan en düşük devlet memuru maaşına ya da net asgari ücret, en az 605 YTL olan açlık sınırına çekilmeli’’ dedi. Komisyonun, bu yıl 16 yaşından büyükler için brüt 531 YTL olarak belirlediği asgari ücret, yıl başında 332 Avro’ya karşılık gelirken döviz fiyatındaki artışla birlikte bu miktar 56 Avro azalarak 276 Avro’ya düştü. Asgari ücretin net değeri ise 380.46 YKr. Kayıtlı işçilerin yüzde 43’üne karşılık gelen 3 milyon kişi asgari ücretli görünüyor. Kayıt dışı çalışanlarla bilikte bu rakamın 5.5 milyonu bulduğu tahmin ediliyor. Esnaf vergi yüküyle eziliyor ZEYNEP ŞAHİN KESİNTİDE YÜKSEK ARTIŞ BağKur emeklisi işyerini kapatıyor Ekonomi Servisi Hükümet, işsizliği azaltmak amacıyla yüzde 39’a varan oranda emeklilikte çalışanlardan sosyal güvenlik destek primi kesintisi getiriyor. 1 milyon BağKur emeklisini zorlayacak bu uygulama nedeniyle emeklilerin şimdiden mali müşavirlere işyerlerini kapatma başvurusunda bulundukları belirtildi. Emekli dernekleri, CHP ile TESK’in de tepki gösterdiği uygulamayla ilgili bir öneri de İSMMMO’dan geldi. İSMMMO Başkanı Arıkan, emeklilikte çalışanlardan yüzde 39’a varan oranda sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılacak olmasını değerlendirirken, “1 Ocak 2007’de ciddi sorunlar çıkacak, acil önlem alınmalı’’ dedi. Arıkan, “Buna çözüm; emekli BağKur’lunun ödeyeceği sosyal güvenlik destek priminde emekli aylığının yüzde 33.5 ve yüzde 39’unu aşmayacağına ilişkin yasal düzenleme getirilmesidir” görüşünü dile getirdi. Ekonomi Servisi Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 2007 yılı bütçesini, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, sağlık çalışanlarının oyuna sundu. SES üyeleri, KESK, TMMOB ve TTB’nin, 2007 yılı bütçesine ilişkin başlattığı “referandumu’’, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne taşıdı. Sendika üyeleri, yemekhane önüne kurdukları sandıklarla, sağlık çalışanlarını, bütçeye “hayır’’ oyu vermeye çağırdılar. KESK Toplu İş Sözleşmesi, Hukuk ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Kamuran Karaca, yaptığı açıklamada, 2007 yılı bütçesinin halkın talepleriyle değil, IMF’nin yönlendirmeleriyle hazırlandığını söyledi. Karaca, taleplerinin dikkate alınmaması halinde, 14 Aralık’ta hizmet üretiminden gelen güçlerini kullanarak alanlara çıkacaklarını kaydetti. Sağlık çalışanları bütçeyi oyladı ANKARA Esnaf Kurultayı kapsamında çalışma yürüten komisyonların hazırladıkları raporlarda, Türkiye’nin kemikleşen “kayıt dışı istihdam” sorununa ve kapanan işyerlerine dikkat çekiliyor. Ağır vergi ve sosyal güvenlik primi yükü nedeniyle son birkaç yılda 2 milyon esnaf iş bırakırken hipermarketlerin 227 esnaf ve sanatkâr kolundan 80’ini olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekiliyor. CHP’nin, TESK’in katkılarıyla hafta sonu Ankara’da düzenlediği Esnaf Kurultayı’nda, 5 ayrı komisyon çalışma yürüttü. Raporlarda dikkat çekilen konular ve taleplerin bir kısmı şöyle: Hiper ve grosmarketler Türkiye’de faaliyet gösteren 227 esnaf ve sanatkâr kolundan 80’ini, yani yüzde 35’ini olumsuz etkiliyor. Büyük alışveriş merkezleri faaliyete geçerken civarda bulunan 57 işkolunda çalışan yüzlerce esnaf kepenk kapatmak zorunda kalıyor. Bu kapsamda, büyük mağazaların kent merkezlerinde kurulmasını, buralarda faaliyet göstermesini engelleyecek ve yıllardır TBMM’de bekleyen yasa bir an önce çıkarılmalı. Plakaların basımı, imalatı ve satışı konusunda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) tarafından 42 yıldır aralıksız yürütülen hizmetin serbest piyasaya bırakılması yönündeki girişim, federasyonun en önemli gelir kaynaklarından birinin yok edilmesi anlamına gelecek. Esnaf ve sanatkârlar 26 çeşit vergi, harç ve katılım payı ödüyor. Akaryakıt ve telefona dünyanın en yüksek vergilerinin ödenmesinin yanı sıra Türkiye OECD ülkeleri arasında en yüksek sosyal güvenlik primine sahip ülke olarak da esnafın belini büküyor. Tüm bu yükleri taşıyamayan 2 milyon esnaf, son birkaç yıl içinde kepenk kapatmak zorunda kaldı. 2005 vergi inceleme sonuçları doğrultusunda, kayıtlı mükelleflerin kayıt dışı gelirlerinin oranı yüzde 119’a yükseldi. Kayıtlı mükelleflerin vergi dairesinin bilgisi dışında yaptıkları işlemlerle kayıtlıların kayıt dışılığı artmış oldu. Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu Türkiye’de 2000 yılında işçi başına saatlik üretim (saat başı üretkenlik) değerini 100 kabul edersek, 2006’nın ikinci çeyreği itibarıyla bu rakam 178’e ulaşmaktadır. Oysa aynı dönemde reel ücret düzeyi 82’ye gerilemiş durumdadır. Yani, 2000sonrasında işçilerin üretkenliği yüzde 78 artar iken, reel kazançları yüzde 18 geriletilmiştir. Bu iki değer arasındaki fark, ücretli emeğin artan sömürüsünü yansıtmaktadır. Buraya kadar aktarılanları kapitalizmin merkez ülkesi olan Amerikan ekonomisindeki veriler ile karşılaştıralım. Merkezi Vaşington’da bulunan Ekonomi Politika Enstitüsü’nün (www.epi.org) yeni yayımlanmış olan ABD’de “Emeğin Durumu, 2006 Raporu” konumuzla ilgili ilginç sonuçlara ulaşmaktadır. ABD: Emek üretkenliği ve Reel Ücretler 20002005 120 ABD Saat Başına reel ücretler Vergi ve harçlardaki artış, hükümetin belirlediği hedefi ikiye katlıyor 115 110 105 100 95 90 2000 ABD Saat Başı üretkenlik Özel Sektör Enflasyon yüzde 4, zam 7.8 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin gelecek yıl için öngördüğü yüzde 4’lük enflasyon hedefine karşın, bu yıl için belirlenen yüzde 7.8’lik yeniden değerleme oranıyla vergi ve harçlar, enflasyon hedefinin iki kat üzerinde artacak. Bakanlar Kurulu yasalarla kendisine verilen yetkisini kullanmazsa 13 yaş otomobil ve arazi taşıtlarında en düşük vergi 305 YTL ’den 328 YTL ’ye, en yüksek vergi ise 10 bin 988 YTL ’den 11 bin 845 YTL ’ye yükselecek. Böylece hükümet “yeni vergi yok” sözünü 2007 ve 2008 için öngörülen enflasyon hedefinin üzerinde bir yeniden değerleme oranı tespit ederek tutmuş olacak. Ancak yeni vergi ve zam ol 2001 2002 2003 2004 2005 F İ Ş A L M A Y A N A D A C E Z A Kaynak: The State of Labor 2006 Economic Policy Institute Washington DC MERSİN (AA) Mersin Vergi Dairesi Başkanı Erol Çember, “yeni yılda fiş toplama kalkıyor’’ diye vatandaşlık görevinin unutulmaması gerektiğini, aksi takdirde vermeyen kadar almayanın da suçlu duruma düşeceğini bildirdi. Çember, “Yapılan alışverişlerin belgelerinin alınması anayasa ile yüklenmiş bir vatandaşlık görevidir. Fakat, tespit ettiğimiz takdirde vermeyenin yanı sıra almayanlar hakkında da Vergi Usul Kanunu’na göre 129 YTL para cezası uygulayacağız. Bu rakam 2007 yılında yeniden değerlendirme oranında artacak’’ dedi. mamasına karşın, vergi ve harç ödemeleri için yurtaşın cebinden fiyat artışlarına oranla daha fazla bir tutar çıkmış olacak. 2006 yılı için yeniden değerleme oranının yüzde 7.8 olarak belirlenmesine ilişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre başta motorlu taşıtlar vergisi olmak üzere bazı vergi ve harçlarla vergi cezalarına 2007 yılı başından geçerli olmak üzere yüzde 7.8 oranında zam yapılacak. Bakanlar Kurulu, yasalarla kendisine tanınan yetkiyi kullanmazsa, 1 Ocak 2007’den itibaren çeşitli vergi ve harçlar, yeniden değerleme oranına bağlı olarak artacak. Vergi yasalarına göre Bakanlar Kurulu’nun mevcut yetkisini kullanmaması durumunda, motorlu taşıtlar, damga vergisi tutarları, maktu harçlar ve vergi cezası tutarları da yeniden değerleme oranı kadar artırılıyor. TOKİ’DEN KOLAYLIK Biten konutlar satışa sunuluyor KARAMAN (AA) TOKİ Başkanvekili Erdoğan Bayraktar, özellikle Anadolu’da insanların, inşaatlar başladığında TOKİ evlerine sıcak bakmadığını, ancak binalar yükseldikçe evlerin tamamına yakınının alıcı bulduğunu söyledi. Bayraktar, “İnsanlarımız ilk önce yapılan işi görmek istiyor. Şu ana kadar yapılan 165 bin konuttan 150 bini satıldı. Aşırı bir talep var. Bizim hedefimiz 2007 yılına kadar 250 bin konut yapmaktı. Fakat bu hedefe daha 2006 yılı sonunda ulaşacağız. Projeksiyon olarak 500 bin konut rakamına yaklaştık. Örneğin İstanbul’da çok büyük bir gecekondu dönüşüm projemiz var” dedi. Bayraktar, Ankara ve Diyarbakır’da da benzer bir toplu konut projesi hedeflediklerini, bu projelerin hayata geçirilmesi durumunda, 500 bin konut projeksiyonunun daha hayata geçmiş olacağını vurguladı. Amerikan ekonomisinde 2000 sonrasında saat başına işçi üretkenliği 100 endeks değerinden, 117’ye çıkar iken, Amerikalı işçilerin reel ücret gelirleri sadece yüzde 3 oranında artırılabilmiştir. EPI raporuna göre aynı dönemde Amerikan ailelerinin ortalama reel gelirleri ise yüzde 2.4 oranında gerilemiş durumdadır. Amerikan işçi sınıfı da aynı Çin, Hindistan ya da Türkiye’deki emekçiler gibi, sermayenin artan saldırısı ve sömürünün yoğunlaşması ile karşı karşıyadır. ??? Dünya ekonomileri 2000 sonrasında hızlanan büyüme sürecini artan işsizlik, yoksullaşma ve proleterleşme ile birlikte yaşıyor. Küresel ölçekte savunulan “üretkenliğe dayalı büyüme” masalının, aslında “sömürüye dayalı büyüme”den ibaret, küresel bir yalan olduğu da çok açık olarak anlaşılıyor. B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Evet, sonunda beklenen oluyor... AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın Kıbrıs sorunu konusundaki öneri paketinde çözüm sağlanamadığını açıklamasının ardından, müzakerelerin “kısmi” askıya alınacağı ya da başka bir deyişle sürecin iyice yavaşlatılacağı beklentisi iyice güçlenmeye başladı. AB içindeki Türkiye karşıtlarının gözü aydın. Fırsatı değerlendirmek isteyenler, Almanya Başbakanı Angela Merkel başta olmak üzere bir kez daha “imtiyazlı ortaklık” lafını gündeme getirmeye başladılar. Belli ki sürekli olarak “hazım güçlüğü çektiğini” tekrarlayıp duran AB, midesinden epeyce mustarip. Ancak birkaç gün önce yayımlanan bir rapor, AB’nin hazım sorununun gerçekle ilgisi bulunmadığını ısrarla vurguluyor. İngiliz Lordlar Kamarası’nın AB Komitesi’nin 23 Kasım’da yayımladığı “AB’nin daha fazla genişlemesi tehlike mi, yoksa fırsat mı?” adlı bir raporda, önceki genişlemenin AB üzerindeki etkisi, halihazırda gözlenen gelişmeye ilişkin yaklaşımlar, bütünleşme kapasitesi kavramı ve Avrupa’nın sınırları tartışması ele alınıyor. Çok sayıda AB uzmanının görüşünün yer aldığı raporun sonuç bölümünde, son genişleme dalgasının kamuoyu tarafından algılanışıyla AB AB’nin ‘Hazım’ Raporu Bile, AB Siyasilerini Yalanlıyor... uzmanları tarafından algılanışı arasında büyük bir fark olduğu vurgulanıyor. Rapor, AB’nin hazmetme kapasitesi ve sınırlarının belirlenmesine dair tartışmayı zararlı ve gereksiz buluyor. Bu tartışmaların bazı üye ülkelerce AB’nin kapılarını kapaması için bir mazeret olarak kullanıldığı belirtiliyor. Raporda ayrıca gelecekte daha da genişlemiş bir AB’de “farklı geometri” ve “geliştirilmiş işbirliği” seçeneklerinin daha fazla kullanılmasının kaçınılmaz olduğu ileri sürülüyor. Bu ve benzer raporların aksine, AB kamuoyuna sürekli olarak pompalanan “hazım sorunu”nun ve düşmanca tavırların daha uzun süre var olacağının bilincinde olan Türkiye’nin artık tavırlı ve asla doğru bildiğinden ödün vermeyen bir politika oluşturmasının zamanı çoktan geldi. Peki, Türkiye’yi daima arka bahçesinde tutmak isteyen, bu yüzden “havuçsopa” politikasını ustalıkla yürüten Avrupa’ya karşı nasıl bir yol izlenecek? Kendi ayakları üzerinde durabilen ve AB dışındaki ülke ve bölgelerle de sıcak ilişkiler geliştiren, ortak projelere imza atan bir Türkiye’yi Avrupa’nın asla kaçırmak istemeyeceği gerçeğini bilerek ve buna göre davranarak. AB’nin başka ülkelerle başka projeleri Önümde duran, TÜSİAD Brüksel Ofisi tarafından hazırlanan haftalık bilgi notundan küçük bir alıntı yapalım ve Avrupa Birliği’nin yalnızca bu son hafta içinde başka ülkelerle yürüttüğü ortak projelere ve imzaladığı anlaşmalara ilişkin küçük bir örnek verelim: 22 Kasım’da AB ve Güney Kore arasında Bilim ve Teknoloji ve Füzyon Enerjisi konularında iki ayrı işbirliği anlaşması imzalandı. İlk anlaşma ile her iki tarafın da biyoteknoloji, sağlık, bilgi toplumu teknolojileri, telekomünikasyon, sürdürülebilir kalkınma, yenilenebilir enerji ve uydu konularında 5 yıl süre ile ortak çalışmalar yapılacak. Füzyon enerjileri araştırma anlaşması ise 21 Kasım’da Paris’te imzalanan, 10 yıl sürecek olan ITER (Uluslararası Teknonükleer Füzyon Programı) anlaşmasını tamamlayıp füzyon enerjisinin geliştirilmesi için ortak uygulamalara yol açıyor. Yeni Delhi’de ABHindistan Havacılık Zirvesi’ne katılan taraflar arasında sivil havacılığın farklı alanlarında daha sıkı işbirliğine gidilmesini öngören ortak açıklama imzalandı. Hindistan bu konuda AB içinde giderek artan bir stratejik öneme sahip. AB, bu bağlamda Hindistan’ı GALILEO, SESAR gibi teknolojik programlara katılmaya davet etti. Avrupa’nın enerji tedariki konusuna odaklı bir ABKaradeniz Topluluğu kurulması için ilk adımlar atılıyor. Avrupa Parlamentosu Sosyalistler Grubu tarafından ileri sürülen öneride serbest ticaret bölgesi oluşturulması gibi konular da var. 24 Kasım’da gerçekleştirilen ABRusya zirvesinde Rusya’nın ekonomik olarak AB ile daha fazla bütünleşmesi için yeniden düğmeye basıldı. Zaman ilerliyor. Sanal tartışmalar arasında somut projeler de... Türkiye AB ekseninde tavrını koyarken, sağında solunda olup bitenlerle ilgilense, birkaç can alıcı projede dünya çapında ilgi doğuracak ortaklıklara girişse bakın her şey ne kadar farklı gelişmeye başlayacak... Çukurova Fuarı’na büyük ilgi ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Çukurova Sanayi ve Ticaret Fuarı’na 14 ülkeden yerli ve yabancı 110 bin ziyaretçi katıldı. TÜYAP’tan yapılan açıklamaya göre 1519 Kasım tarihleri arasında TÜYAP, Çukurova Fuarcılık AŞ ve Adana Fuar Merkezi işbirliğiyle düzenlenen fuara 19 ülkeden 315 firma ve firma temsilcisi katıldı. Ziyaretçiler, gıdadan tarıma, tekstilden mobilyaya, zücaciyeden ev elektroniğine, ticari araçlardan iş makinelerine dek çok geniş bir ürün yelpazesini izleme olanağı buldu. Açıklamada, 13 bin 500 m2’lik kapalı sergi alanında gerçekleşen fuarın, 1500 araçlık ziyaretçi otoparkı , 500 araçlık katılımcı otoparkı, 500 kişi kapasiteli restoranı ile dikkat çektiği belirtildi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle