15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 2006 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S S S B B B B B S 16 16 22 17 20 18 22 18 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y PB PB S S S S B 17 16 15 14 15 13 13 13 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B S B B B S S S 23 22 16 19 14 14 10 8 5 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun Kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Rize ve Artvin çevreleri sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Marmara ile yurdun iç ve doğu kesimlerinde sabah saatlerinde yoğun olmak üzere sis görülecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B Y Y Y Y Y B B B 6 8 12 14 13 12 13 12 13 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y B Y Y PB PB B K PB 14 9 14 10 15 17 18 17 14 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K B K B Y B B PB B 6 11 12 7 11 6 5 23 19 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu BAKANDAN ÇİRKİN ÜSLUP Çiçek: Laiklik sloganı atanlar siyasi maganda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “Türkiye laiktir laik kalacak” diyenleri “siyasi maganda” olarak nitelendirdi. Çiçek, CHPMHP koalisyonu söylemlerini ise “Dün birbirlerinin gırtlağına sarılanları koalisyon yaptırmaya uğraşıyorlar” diye değerlendirdi. Çiçek, muhalefet partilerini “Amazon yerlilerine” benzetti. AKP İl Danışma Meclisi Toplantısı, dün Mamak Lale Salonu’nda yapıldı. Toplantıda konuşan Çiçek, AKP olmadan Türkiye’de huzur, istikrar sorunlarının çözümünün mümkün olmadığını ileri sürdü. Konuşmasında CHP ile MHP arasındaki koalisyon söylemlerine değinen Çiçek, “ateşle barutun” yan yana getirildiğini ifade etti. Çiçek, şöyle devam etti: “Dün birbirine yumruk sıkanları, birbirlerinin gırtlağına sarılanları koalisyon yaptırmaya uğraşıyorlar. Anlaşılıyor ki, bunların tek başlarına bir şey olmaları mümkün değil, acaba üçü dördü bir araya gelir de AKP karşısında bir şey olur mu diye... Sizi temin ederim hiçbir şey olmaz. Olması da mümkün değil.” CUMHURİYETİN kalabalıklarca haykırıldığı gibi laik kalması, genellikle sanılanın aksine, birtakım dış bağımlılıklardan kurtulmakla mümkündür. IMF’ye bağımlı kalmaktan ve AB tutkusundan kurtulmak gerekiyor. Oysa, ülkenin aydın geçinen bazı çevrelerinde bunların ikisi de, sırf “Batılı” kurumlar oldukları için, Batılı çok şey gibi, laikliğin dış güvencelerinden sayılmalıdır. Bu görüşe göre, IMF, ekonomiyi küreselleştirmenin ve çağdaş dünyanın ekonomik sistemleriyle bütünleşmenin bir aracıdır; dolayısıyla, onun istekleri doğrultusunda yapılanlar Cumhuriyeti laiklik düşmanı gericiliğe karşı güçlendirmektedir. Avrupa Birliği’ne tam üyelik söz konusu olunca, böyle bir görüş çok kişinin gözünde daha da geçerli olmaya başlıyor. Çünkü onlar için Avrupa demek AÇI MÜMTAZ SOYSAL Laiklik ve Dış Bağlılıklar çağdaşlık, uygarlık demektir ve koyu dinciliği, en başta da İslami köktenciliği reddeder. Oysa, laiklik karşıtı akımlara ve girişimlere karşı Cumhuriyeti güçlendirmek açısından bakıldığında, gerçekler bu görüşlerden farklıdır. u iki kuruluşun Türkiye’ye bakışları elbet kendi çıkarlarına ve özellikle de bu ülkeye ilişkin olarak yaptıkları hesaplara uygun olmak zorundadır. Örneğin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni çoğu zaman bu çıkarların ve hesapların önünde duran en büyük engel sayarlar. Gerçekten de kendi petrol çıkarları için eninde sonunda Türkiye’nin güneydoğusuna da sarkacak bağımsız bir Kürt devleti kurma hesabı yapanlar karşılarına dikilecek en diri güç olarak orduyu görmektedirler. Böyle olduğu için, onun sistem içindeki etkisini zayıflatmak isteyeceklerdir; ordunun laik cumhuriyeti korumadaki rolü onları ilgilendirmez. Aynı biçimde, Avrupa Birliği de Kıbrıs’a ve Ege’ye ilişkin birtakım hesaplar yapmaktaysa, önündeki engelin yine Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu bilir. Dolayısıyla, demokrasinin “sivilleştirilmesi” uğruna ordunun ülke yönetimindeki ağırlığını azaltmak isterken la K B ikliğin en önemli savunucularından birini güçsüz duruma getiriyor olmak AB’nin umurunda değildir. aldı ki IMF’nin önerdiği ekonomik politikalar ya da AB’nin siyasal sistemine getireceği sınırlamalar başka bakımlardan da laiklik karşıtı girişimlerin işini kolaylaştırıcı sonuçlar doğurabiliyor. Lozan’dan kalma dinsel azınlık anlayışı dışında yeni azınlık statülerinin yaratılmak istenmesi, özgürlük adına ulusal bütünlüğü ve laik devleti örseleyecek aşırılıkların dayatılması, ister istemez, laik devletin kendini koruma mekanizmalarını zayıflatabilir. Görülüyor ki, Türkiye’nin laik kalmasını sağlamak için siyasal güçler arasında oluşturulacak birliktelik de ilk bakışta konuyla ilgisiz sayılabilecek konuları bile büyük bir duyarlıkla ele almak zorundadır. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY TBMM’ye gelen dokunulmazlık dosyalarının sayısı 277’ye ulaştı Milletvekillerine AKP zırhı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’ye milletvekilleri hakkında gelen dokunulmazlık sayısı 277’ye ulaştı. AKP hükümeti, hakkında dokunulmazlık dosyası bulunan milletvekillerinin yargılanmasına izin vermiyor. 144 milletvekili hakkındaki dosyayı dönem sonuna erteleyen TBMM AnayasaAdalet Karma Komisyonu, bu hafta 26 milletvekiliyle ilgili fezlekeleri görüşecek. TBMM AnayasaAdalet Karma Komisyonu, daha önce 144 milletvekili hakkındaki 251 dokunulmazlık dosyasıyla ilgili olarak “kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi” kararı vermişti. 26 milletvekiliyle birlikte TBMM’ye gelen dokunulmazlık dosyası sayısı 277’ye ulaştı. Komisyonda bu hafta görüşülecekler arasında “eşini döverek kasten yaralama suçunu işlediği’’ iddia edilen AKP Konya Milletvekili Halil Ürün hakkındaki dosya da bulunuyor. Komisyondaki dosyaların büyük bölümünü “hakaret” iddiaları içeriyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Dengir Fırat hakkında Başbakan Tayyip Erdoğan ile konuşmak isteyen Kemal Öncel’e hakaret ettiği, CHP Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Haluk Koç’un Başbakan Erdoğan’a “kıvırtıyor, kaçıyor’’ ifadeleri nedeniyle hakaret suçu işlediğine ilişkin dosyalar da komisyonda görüşülecek. Muhalefete Amazon yerlisi benzetmesi Herkesin başka bir şey söylediğini, ancak kimsenin kimseyi dinlemediğini savunan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amazon yerlilerinin örf ve âdetleri, kültür değişimleri üzerine bir antropolog araştırma yapıyor. Sabah ava çıkanlar, avdan dönenler akşam köyün ortasına bir ateş yakıyorlar, hepsi toplanıyor, herkes çubuğunu tüttürüyor, herkesin söylediği türkü ayrı ama hiç kimse diğerini dinlemiyor. Türkünün konusu ne? En büyük avcı benim, benden büyüğü yok, şu kadar kaplan avladım, arslan avladım, ama ortada ne arslan ne kaplan var. Türkiye’de muhalefet amazon yerlileri gibi. ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’... Sanki farklı söyleyen bir parti var ya da iktidar var. Türkiye’nin nitelikleri belli, Türkiye Cumhuriyeti adı üzerinde bir Cumhuriyettir, Milli marşı İstiklal Marşı’dır, başkenti Ankara’dır. Laik ve hukuk devletidir, bunlar bu ülkede yaşayan herkesin ortak paydasıdır. Peki ne diye konuşuyorlar? Karanlığa kurşun sıkıyorlar, bunlar siyasi maganda.” Mustafa Özbek: Köşk’e bir Atatürkçü oturmalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, Çankaya Köşkü’ne Atatürk’ü rehber edinen bir kişinin oturması gerektiğini belirtti. Özbek, CHP lideri Deniz Baykal’a seslenerek “Gerekirse sinei millete dönün. Millet sizden bunu bekliyor” dedi. Türkiyem Topluluğu’nun önceki gün Büyük Anadolu Oteli’nde başlayan 1. büyük kurultayı dün sona erdi. Mustafa Özbek, yaptığı kapanış konuşmasında, “Bizim macerayla işimiz yok. Gücümüzü, ayağımızı yere basmamızdan alıyoruz” dedi. Özbek, ellerini her zaman taşın altına koyacaklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı seçimine de değinen Özbek, seçim zamanı büyük bir miting yapacaklarını bildirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin, “birtakım şeylere” tahammülü olmadığını belirten Özbek, “Çankaya Köşkü’ne Atatürk’ü rehber edinen bir kişi oturmalı” dedi. CHP lideri Deniz Baykal başta olmak üzere CHP’li vekillere seslenen Özbek, “Gerekirse sinei millete dönün. Millet sizden bunu bekliyor” diye konuştu. Özbek, sivil toplum örgütlerine de çağrı yaparak “Gelin, Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde Ankara’ya 2 milyon kişiyi yığalım” dedi. ‘ÖNEMLİ OLAN HAYIR DUASI’ Bakanlıktan yine ‘sağlıksız’ yanıt ÖZCAN ÖZGÜR İzmir Sağlık Platformu’nca “Ne sağlık kalacak, ne sağlık ocağı” sloganıyla düzenlenen mitinge 10 bini aşkın İzmirli katıldı. Mitinge, çevre illerden ve yurdun dört bir yanından yurttaşlar da destek verdi. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) ‘Sağlık haktır, satılamaz’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmirliler, AKP’nin sağlıkta dönüşüm adı altında gerçekleştirdiği uygulamalara ve sağlık ocaklarının kapatılmasına “hayır” dedi. İzmir Sağlık Platformu’nca “Ne sağlık kalacak, ne sağlık ocağı” sloganıyla düzenlediği mitinge 10 bini aşkın İzmirli katıldı. Mitinge, çevre illerden ve yurdun dört bir yanından yurttaşlar da destek verdi. Gündoğdu Alanı’nı dolduranlar, “Sağlıkta tasarruf ölüm demektir”,“Herkese eşit, ücretsiz sağlık”, “Sağlık ocaklarımızı kapattırmayacağız” pankartları açtı, “Sağlık haktır satılamaz”, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganlarıyla AKP hükümetini ve sağlık politikalarını protesto etti. Mitingde konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner, AKP’nin uygulamaya koymak istediği sağlıkta dönüşüm programının “yalan” üzerine kurulu olduğunu söyledi. Kaptaner, “Hiç kimse sağlık çalışanlarının yalnız olduğunu düşünmesin, bugün burada İzmirliler sokaklara dökülerek sağlıkçılara destek oldular. Eğer bu program uygulanmaya devam ederse bu kalabalığın on mislini toplarız” dedi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Mustafa Vatansever, sağlığı ticaret olarak gören zihniyeti “teşhir” için alanlara çıktıklarını vurguladı. TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Altan Ayaz da AKP’nin küresel güçlerin etkisiyle sağlık ocaklarına “işlevsiz” damgası vurduğunu söyledi. Sağlık Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Köksal Aydın, programın IMF ve Dünya Bankası tarafından Türkiye’ye dayatıldığını söyledi. Kamu Emekçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da hükümetin iradesini IMF’ye teslim ettiğini belirtti. Her şeyden önce Vatikan’dan yapılan açıklamaların özü şu: Papa, Hıristiyanların kutsal değerlerinin olduğu toprakları ziyaret ediyor! Bir başka deyişle Papa, Türkiye Cumhuriyeti topraklarından çok, din anlamında kendi topraklarına geliyor! Şu 3 sorunun yanıtı önem taşıyacak: Vatikan, İstanbul yerine Konstantinopolis demeyi Türkiye’de de sürdürecek mi? Vatikan, Fener Rum Patrikliği’ne “ekümenik” olarak hitap etmeyi, İstanbul’da da sürdürecek mi? Papa, Ayasofya ziyareti sırasında, bunu bir müze gezisinden çıkarıp fiili bir dua ile farklı bir zemine çekecek mi? Bunlar ilk bakışta basit sorular olarak görülebilir, ama hem Papa’nın düşünceleri hem de AKP’nin hükümet etme biçimi bakımından önemli... ??? Papa’nın bu göreve gelmeden önce 2004’te Türkiye ile ilgili yaklaşımı şuydu: Türkiye’nin AB içinde yeri yoktur. Türkiye kendisine Doğu’da başka bir yer arasın! 16. Benedictus seçildikten sonra bunu düzelten bir açıklama yapmadı. Tam tersine tamamlayıcı konuşmaları oldu. Hatta daha da ileri gitti, İslam dünyasındaki terörist eğilimleri genelledi. Papa’nın Ankara’da Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu’nu ziyareti sırasında bir açıklama yapması ve Türkiye’nin “gönlünü alması” bekleniyor! Papa’nın tatmin edici bir açıklama yapacağını sanmıyoruz. Zira Papa aynı zamanda bir Alman. Bir başka deyişle, düşündüğünü çok da kolay değiştirmeyen bir kişi... Vatikan’ın Dışişleri Bakanı Piskopos Dominique Mamberti dün şu demeci verdi: “Papa, Türkiye’ye gitme kararını, asla yeniden düşünme gereği duymadı. Türkiye, AB’ye tam üyelik ihtimali durumunda, din özgürlüğü başta olmak üzere Kopenhag kriterlerinin tümünü yerine getirmelidir.” Bu değerlendirmenin bize göre Türkçesi şu: “Türkiye AB’ye girmek istiyorsa, İstanbul’da Ortodokslar için Vatikan benzeri bir devleti kabul etmeli...” AB ülkelerindeki tartışmalara bakılırsa, Papa’nın ziyareti daha çok Hıristiyan dünyasının kendi içindeki “birliği” açısından önem taşıyor. Rusya’nın Papa’ya şaşı bakmasının nedenlerinden biri bu olsa gerek! ??? AKP’nin Papa ziyareti karşısındaki şaşkın tutumu devam ediyor. Son güne kadar böyle gidecek, öyle görünüyor! Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Gül, Papa’nın gelişiyle birlikte gidiyorlar. Nereye? Avrupa’ya... Papa nereden geliyor? Avrupa’dan... Erdoğan ve Gül “çok istemelerine” karşın Papa ile görüşemiyorlar! O kadar yürekten görüşme arzusundalar ki, havaalanında geçerken de olsa selamlaşmak istiyor. AB ülkelerinde Papa’nın öyle bir ağırlığı var ki; Erdoğan’la Gül, “Bizim mutlaka Papa’yla görüşmemiz lazım, ne yapacağız” diye sorsalar belki de şu yanıtı alırlardı: “Aman görüşün... Biz toplantıyı İstanbul’a bile taşırız!” İşin kara mizahı bir yana, Erdoğan ve Gül’ün bir yandan dinlerarası diyalog, medeniyetler buluşması naraları atıp öte yandan Papa’dan kaçmaları tam AKP’ye uygun bir politika... Bu bağlamda Papa Türkiye’yi incitecek ne söylerse söylesin, AKP’yi incitmiş olmaz! ankcum?cumhuriyet.com.tr MUĞLA CHP Muğla Milletvekili Dr. Ali Arslan’ın bir soru önergesini ‘İngilizce’ yanıtlayan Sağlık Bakanlığı, bu kez AKP’nin sağlık ocaklarındaki reklam afişleriyle ilgili önergeye de “Önemli olan vatandaşın hayır duasını almak” yanıtını verdi. Arslan, “Afişlerin maliyetinin kim tarafından karşılandığı ve kaç adet basıldığı sorularım yanıtsız bırakıldı. Parti reklamı gibi afişlerin parasının kim tarafından ödendiğini merak ediyoruz” dedi. Türkiye’deki tüm sağlık ocaklarına AKP’nin hizmetlerinin anlatıldığı afişlerin asılmasının ardından Arslan, konuyu TBMM gündemine taşımıştı. Arslan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, “Bu bildiriler kaça mal olmuştur? Kaç adet afiş hazırlanmıştır? Bakanlığınızın sağlık hizmetlerine ve giderlere ayırması gereken paraları, parti reklamını yapmak için harcaması etik midir? Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın reklamını yapma ihtiyacı, programın başarısızlığını sizin de kabul ettiğiniz anlamına mı geliyor” sorularını yöneltmişti. Akdağ tarafından verilen yanıtta ise şöyle denildi: “Bizim için önemli olan her alanda olduğu gibi sağlık alanında da vatandaşımızın yüzünü güldürmek ve hayır duasını almaktır. Hazırladığımız afişler sağlık alanında 4 yılda nereden nereye geldiğimizi rakamlarla göstermekte, halkımızı bilgilendirmekte ve bilinçlendirmektedir.” NEWSWEEK’İN YORUMU ‘Türkiye’de darbe olasılığı yüzde 50’ NEW YORK (ANKA) Newsweek dergisinin son sayısında, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Hudson Enstitüsü’nün kıdemli uzmanlarından Zeyno Baran’ın, Türkiye’de yeniden bir darbe olabileceğini öne süren makalesi yayımlandı. Baran, makalesinde askerlerin 10 yıl önce dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ı iktidardan uzaklaştırdıklarını belirterek “O darbeyi yaratan koşullar yeniden ortaya çıkıyor. Bir kez daha generaller, hükümetin laik devleti nasıl zedelediğini öfkeyle fısıldıyorlar. Bana göre, Türkiye’de 2007 yılında bir askeri darbe olma olasılığı 5050” diye yazdı. Çoğu Türk’ün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ılımlı olduğunu düşünmesine karşın Erdoğan’ın yine de bir “İslamcı” olduğu öne sürülen makalede, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın uyarılarına dikkat çekiliyor. Makalede şöyle devam edildi: “Son haftalarda Türkiye’nin en üst düzey subayları ile konuştum. Hepsi, demokrasiye ara verilmesini arzulamadıklarını, ancak askerlerin yakında laikliği korumak için harekete geçmek zorunda kalabileceklerini açık bir biçimde dile getirdiler.” Askerlerin boşuna konuşmadıkları da belirtilen makalede, “Gerçek sorun, AB’nin esas talebidir, sivillerin askerler üzerindeki kontrolünün artırılmasıdır. Üst düzey subaylar bunun kaçınılmaz olarak İslamcı bir Türkiye yaratacağını söylüyorlar. Onlara göre, ülkenin, laik demokrasi olarak geleceğini teorik olarak sağlamlaştıracak, ancak gerçekte tehlikeye atacak konularda AB’ye uyma lüksleri yok” denildi. ‘Türkiye AB’ye ‘Ufuktaki tehlike mahkum değildir’ Irak’ın bölünmesi’ İstanbul Haber Servisi Rumeli Balkan Federasyonu 1. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, “Binlerce yıllık tarihimizde soykırım ve katliam yoktur. Türk’ün başını önüne eğdirecek tek bir olay, hadise yoktur’’ dedi. Zeytinburnu Spor Salonu’nda gerçekleştirilen genel kurula katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Cumhuriyet değerlerinin tehlike altında olduğunu savunarak “Türkiye’yi laiklikten uzaklaştırıp bir din devleti haline getirmek isteyenler hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaklardır’’ dedi. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ise “Türk olmanın, bu coğrafyada bir ırkı değil, bir ideali, kocaman bir hilalin gölgesi altında yaşama idealini işaret ettiğini’’ söyledi. DSP lideri Zeki Sezer de “Türkiye AB’ye girmelidir, ama AB’ye mecbur veya mahkum değildir’’ diye konuştu. Rumeli Balkan Federasyonu Genel Başkanı Özcan Pehlivanoğlu, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkanların yaptığı gibi bir araya geldiklerini dile getirerek Türkiye’nin ve Balkanlar’ın sorunları için çalışacaklarını söyledi. Dış Haberler Servisi Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Alexander Grushko, gelecekteki olası tehlikenin Irak’ın parçalanması olduğunu belirterek “Türk ortaklarımızın Kürt konusu ile ilgili kaygılarını paylaşıyoruz” dedi. Grushko, Kıbrıs konusunda sorunun çözümlenmesinde BM’nin rolünün güçlendirilmesine dönük adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Grushko, iki ülkenin Irak, İran’ın nükleer programı ve Arapİsrail sorunu hakkında neredeyse örtüşen politikalar izlediklerini belirtti. Grushko, Kıbrıs sorununun çözümlenmesinde BM’nin rolünün güçlendirilmesine dönük adımlar atılması gerektiğini vurgulayarak “Biz BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonunun yeniden canlandırılmasına katkıda bulunmaya hazırız” dedi. Grushko, KKTC ile ekonomik ilişkilerin geliştirmeye hazır olduklarını da aktardı. TürkErmeni ilişkilerine değinen Grushko, sözde Ermeni soykırımı konusunda tarihçilerden oluşan bir komisyonun kurulmasından yana olduklarını açıkladı. Grushko, Türkiye’nin AB sürecinin TürkRus ilişkilerinin gelişmesini engellememesini istediklerini söyledi. Arslan: Sorular yanıtlanmadı CHP Milletvekili Arslan, daha önceki önergelerinden birini İngilizce yanıtlayan bakanlığın, bu kez de “şaka yaptığını” düşündüğünü belirterek şunları söyledi: “Yanıttan anlaşılacağı gibi bakanlığın önceliği, sosyal devlette her vatandaşın anayasal hakkı olan sağlık hakkını güvence altına almak değil, vatandaşların hayır duasını almakmış. Sağlık ocaklarına asılan afişlerin maliyetinin kim tarafından karşılandığı ve kaç adet basıldığı sorularını yanıtsız bırakan Sağlık Bakanlığı afişlerle halkın bilgilendirildiğini iddia ediyor. Parti reklamı gibi afişlerin parasının kim tarafından ödendiğini merak ediyoruz.” CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle