15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan’ın kefaleti yetmedi, Danıştay, ‘Mal varlığının dondurulması hukuka uygun’ dedi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kadı’yı kurtaramadılar Emin Şirin’den YİMPAŞ sorusu ? ANKARA (AA) Genç Parti İstanbul Milletvekili Emin Şirin, AKP’lilerin, ‘‘dini, para toplamaya alet eden şirketlerle’’ ilişkisi olup olmadığını sordu. Şirin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Sermaye Piyasası Kurulu’nun, YİMPAŞ Holding gibi mercek altına aldığı, dini para toplamaya alet eden şirket ve holding sayısının 77 olduğunu açıkladığını belirtti. Bu şirketleri sıralayan Şirin, ‘‘Bu şirketlerin hangileriyle AKP’den bakan ve milletvekili olanların, Başbakan’ın avukatı olup vekâletine haiz olanların, belediye başkanlarının, il ve ilçe yönetim kurullarında görev alanların, bu kişilerin birinci ve ikinci derecede akrabalarının ilişkisi vardır’’ sorusunu yöneltti. Nereye Gidiyoruz?.. Türkiye’deki ‘‘din tacirleri’’yle ‘‘din baronları’’ küreselleşmeyi, IMF ve Dünya Bankası’na bağımlılığı sonuna dek savunuyorlar... Peki bunların amacı nedir? Cumhuriyetin temel ilkelerini ortadan kaldırmak, ulus kavramını silip devletin sosyal kimliğini bir kenara itmektir... Sağlıktan iletişime, bankacılıktan enerjiye, eğitimden taşımacılığa dek ulus devletin tüm kurum ve kuruluşlarını yabancı tekellere peşkeş çeken bir düşünce yarın büyük kentlerin suyunu bile satarsa hiç şaşırmayın... Öyle kıvırmaya hiç gerek yok. Bunun adı şudur: ‘‘Yeni sömürgecilik...’’ ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) yaşama geçerken Pentagon bazı saptamalar yapıyor: ‘‘Ortadoğu’da yeni haritalar çizilecektir...’’ ABD, Kuzey Irak’ı ‘‘Kürdistan’’ olarak görüyor, Türkiye’nin güneydoğusunu ‘‘Türkiye Kürdistanı’’ Suriye’nin kuzeyini ‘‘Suriye Kürdistanı’’, İran’ın kuzeyini de ‘‘İran Kürdistanı’’... Bu bir gerçek... Laikliği, demokratik Cumhuriyeti, ulusal kimliği, sosyal devleti ortadan kaldırmak isteyen tarikatların, liberallerin, Kürtçülerin desteklediği AKP iktidarı, Washington ve Brüksel’in buyruklarını yerine getirmek için her yolu deniyor... ??? Din öne çıkarılıyor, Türkİslam sentezi yeniden yaşama geçiriliyor... Şoven Türk milliyetçiliği, dinci faşist yapılanma her alanda kendini gösteriyor. Dini kurallar yavaş yavaş yaşama dönüştürülüp devletin kamu ve kurumlarında ‘‘tarikatçı yapılanma’’ ivme kazanıyor... Önceki gece bir televizyondaki ekonomi programında Çukurova Üniversitesi’nde okuyan Batmanlı bir öğrenci şu soruyu sordu: ‘‘Türkiye’de sanayi tesisleri yapılıyor, fabrikalar açılıyor. Ancak bu yatırımlar Gaziantep’e kadar. Niçin ondan sonra yok? Doğu’ya yatırım ne zaman yapılacak?’’ Türkiye’yi yönetenler Akdeniz ve Ege kıyılarını satıyorlar, sosyal devleti, laikliği ortadan kaldırmak için ‘‘demokrasi’’ ve ‘‘özgürlük’’ masalıyla düşlerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar... AKP için Güneydoğu ve Doğu Anadolu yok!.. AKP dört yıldır iktidarda... Ne yaptı Güneydoğu ve Doğu Anadolu için? Hiçbir şey!.. Brüksel, Diyarbakır Belediyesi’yle işbirliği yaparken Ankara’yı dışlıyor... Din ekseninde küreselleşme ve yerelleşmeyi fark eden Diyarbakır Belediye Başkanı, bölgedeki enerji kaynaklarından pay istiyor... Dövizin yükselişi dışarıdan gelen sıcak parayla dengelenmeye çalışılıyor... Eğitim din baronlarının elinde... Üniversite hastanelerinin durumu yürekler acısı... Tüm bunlar olurken Güneydoğu’da son 15 yıldır öne çıkan ‘‘etnik kimliğin’’ yerini ‘‘dinsel kimlik’’ alıyor... ??? Güneydoğu’da yüzlerce dernek ve vakıf kuruldu dinsel kimliği öne çıkaran... Karikatür krizinde 100 bin insan Diyarbakır’da miting yaptı. İsrail’i protesto mitingine bölgede 90 bin kişi katıldı. Dinci kimlik yavaş yavaş Kuzey Irak’ta da ortaya çıkıyor. Ne yazık ki Güneydoğu’daki dinci kimliğin hiç kimse farkında değil... Elimdeki kimi bilgiler de ‘‘Müslüman Kardeşler’’in hızla örgütlendiğini gösteriyor... Olayları görenler, yakından izleyenler ne diyorlar: ‘‘Bölgede ne DTP ne de öteki partiler boşluğu doldurabildi. Dini kimlik, etnik kimliğin önüne geçti. Dindarlık ve muhafazakârlık bölgenin gerçeğidir. Milli Nizam’dan Fazilet Partisi’ne kadar İslamcı kimliği olan partiler geçmişte batı bölgelerinde yüzde 2 oy alırken Güneydoğu’da en az yüzde 15 oy almışlardır. Dinciler AKP’yi Amerikancı olarak görüyor. PKK’nin ise ideoloji olarak değişip Cumhuriyetçi ve laik çizgiye girdiği görüşündeler. Bir de Barzani faktörü bulunuyor. Barzani son iki yılda çok sevilen bir kişi oldu. Bölgede Barzani’nin etkisi Apo’dan daha fazla.’’ ??? Bir yandan ‘‘din tacirleri’’ ve ‘‘din baronları’’ öte yandan ABD’nin BOP’u, ABD’de Demokrat seçim zaferi, Barzani, Talabani, Güneydoğu’daki İslamcı kimliğin öne çıkması... Kıyıların, göllerin şeyhlere, şıhlara; ovaların, dağların çokuluslu ‘‘altın avcıları’’na teslim edilmesi... Küreselleşme, federalleşme, yerelleşme... Yeni sömürgecilik... Ulusal devlet kavramının bir kenara itilmesi... Nereye gidiyoruz? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, ‘‘terör finansörü’’ Yasin El Kadı’nın mal varlığının dondurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığına karar verdi. Gerekçede, ‘‘Hükümet, Güvenlik Konseyi’nin aldığı zorlayıcı önlemleri, ülke sınırları içinde yürürlüğe koymak ve uygulanır hale getirmekle görevlidir’’ denildi. Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’nın El Kadı lehine feragatlarını usule uygun bulmayan kurul, ‘‘geçerli neden olmadan’’ temyizden vazgeçilemeyeceğine işaret etti. Kurulun, El Kadı’nın mal varlıklarının dondurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararını ? Danıştay, El Kadı’nın mal varlığının dondurulmasınının hükümetin görevi olduğuna karar verdi. Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’nın El Kadı lehine feragatlarını usule uygun bulmayan İdari Dava Daireleri Kurulu, ‘‘Geçerli neden olmadan’’ temyizden vazgeçilemeyeceğine ve hükümetin BM kararlarına uyma zorulluğuna işaret etti. iptal eden Danıştay 10. Dairesi’nin kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının gerekçesi belli oldu. Gerekçede, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kefil olduğu el Kadı konusunda tartışmalara nokta konurken hükümete de hukuk dersi verildi. Yasin El Kadı, mal varlığını dondurma kararının kendisi yönünden iptali istemiyle dava açmış, Danıştay 10. Dairesi de kararı iptal etmişti. Davalılar Başbakanlık ile Dışişleri Bakanlığı, kararı temyiz ederek, 10. Daire’nin kararının yürütmesinin durdurulmasını ve bozulmasını istemişti. Ancak Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı daha sonra sundukları dilekçelerle temyizden feragat etmişti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, feragat istemlerini reddetmiş, Danıştay 10. Dairesi’nin kararının yürütmesini durdurmuştu. Kurulun gerekçesinde, Başbakanlık ve Dışişleri’nin dilekçelerinin temsil yönünden geçerli olmayacağı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın olurlarının gerektiği anlatıldı. Gerekçede, usulüne uygun temyizden feragat yapılsa bile milletlerarası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Bakanlar Kurulu tarafından alınan karar hakkında açılan ve idare aleyhine sonuçlanan davada, tüm kanun yollarının kullanılması gerektiği vurgulandı. Gerekçede, konseyin kararlarının Türkiye yönünden bağlayıcı olduğu ve geçerli neden olmadan temyizden vazgeçilmesinin, uluslararası hukukun evrensellik niteliğiyle bağdaşmayacağı, TBMM’ce onaylanan milletlerarası anlaşmaların uy gulanabilir ve sürdürülebilirliğini tartışılır hale getireceğinin altı çizildi. Bakanlar Kurulu’nca, Güvenlik Konseyi kararı uyarınca Yasin el Kadı’nın da aralarında bulunduğu 131 kişinin, mal varlıklarının dondurulmasının kararlaştırıldığı anımsatıldı. Gerekçede, El Kadı’nın adının da halen hem BM Yaptırımlar Komitesi listesinde hem de onun birebir yansıması niteliğinde olan Bakanlar Kurulu kararı eki listede yer aldığına işaret edildi. Konseyin barışın tehdit edildiği durumlarda, güç kullanmayı da içerecek şekilde önleyici nitelikte kararlar alma ve bunların üyelerce uygulanmasını talep etme hakkı bulunduğu vurgulandı. ERDOĞAN NABIZ YOKLADI ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART AKP’de büyük kongre günü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP'nin 2. Olağan Kongresi, bugün ASKİ Spor Salonu'nda yapılacak. Başbakan Tayyip Erdoğan, dün il başkanları ve AKP Grubu'nu toplayarak hazırlıkları gözden geçirdi ve milletvekillerinin görüşlerini aldı. İl başkanları ve milletvekilleri merkez karar ve yönetim kurulunda (MKYK) yer almasını istedikleri ve istemedikleri isimleri Erdoğan'a sundular. Bazı milletvekilleri söz alarak MKYK üyelerine 2 görev birden verilmemesi gerektiğini, bu nedenle komisyon başkanlarının MKYK'de yer almamasını önerdiler. Erdoğan, MKYK'deki kadın üye sayısının yeterli olmadığını belirterek bunun artırılacağını söyledi. Erdoğan, kurulda gençlere de yer verilmesi gerektiğini bildirdi. Erdoğan, il başkanları ve milletvekillerinin önerileri doğrultusunda MKYK listesine son biçimini vereceğini kaydetti. disiplin kurulu ve parti içi demokrasi hakem kurulu seçimleri de yapılacak. Tek genel başkan adayı Erdoğan, partiyi seçimlere taşıyacak 50 kişilik MKYK listesini de tek liste olarak oya sunacak. MKYK'de yer alan bazı bakanlar ile komisyon başkanlarının liste dışı kalacağı belirtilirken özellikle dış politikada büyük tartışmalara neden olan Cüneyd Zapsu'nun listede yer alıp almayacağı merak ediliyor. Gazze’ye yapılan saldırıdan sonra İsrail Savunma Bakanı ‘insani yardım’ önerdi. Zapatero İstanbul'da ? İstanbul Haber Servisi İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ve eşi, özel uçakla dün akşam Türkiye'ye geldi. Zapatero'yu, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde, İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve diğer yetkililer karşıladı. Zapatero, 13 Kasım'da İstanbul'da, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliği yapacağı Medeniyetler İttifakı Projesi çerçevesinde oluşturulan Akil Adamlar Grubu'nun son toplantısına katılacak. Köşk mesajı Erdoğan, salona girerken ‘‘Cumhurbaşkanlığı adaylığı mesajı'' olarak algılanacak ‘‘Türkiye'nin lideri” sloganı ile anons edilecek. Kongrede, Yargıtay Cumhuriye Başsavcılığı’nın uyarısı doğrultusunda tüzük değişikliklerine de gidilecek. MKYK'de genel başkana tanınan kontenjan hakkı uygulaması kaldırılacak. Erdoğan’dan Topuz’a dava ? ANKARA (Cumhuriyet) Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘Sayın başbakan zavallı bir noktaya gelmiş oluyor’ diyen CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz aleyhinde, kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla 20 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Davanın dilekçesinde, Topuz’un, 5 Ekim 2006’da TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Erdoğan’a yönelik ağır hakaretlerde bulunduğu iddia edildi. [email protected] Gazetemiz ve gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk da ödül aldı Provokasyon uyarısı Eski Başbakan Bülent Ecevit'in cenazesi için görev bölümü de yapan Erdoğan, bakanların yarısıyla, Ecevit ile birlikte aynı dönemde siyaset yapan 50 kadar milletvekilinin törenlere katılmasını istedi. Erdoğan, provokasyonlara karşı da dikkatli olunmasını istedi. 1458 delegenin oy kullanacağı kongrede genel başkanın yanı sıra MKYK için 50 asil, 50 yedek üye, merkez Atatürkçü Düşünce ödülleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu'nca, 2000 yılından bu yana her iki yılda bir verilen ‘‘Atatürkçü Düşünce İletişim Ödülleri” yeni sahiplerini buldu. Cumhuriyet gazetesi ile gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk da ödüle değer görüldü. TürkJapon Vakfı'nda düzenlenen törende konuşan Federasyon Başkanı Dursun Atılgan, AKP hükümetinden sonra yapısındaki değişimlerden dolayı TÜBİTAK ve TRT ile bir süredir birlikte çalışmak istemediklerini anlattı. Ödülünü alan eski KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş yaptığı konuşmada, AB'ye tepki göstererek AKP hükümetinin Kıbrıs politikasını eleştirdi. Denktaş, ‘‘Türkiye'yi hiçbir kuvvet adadan çıkaramaz. Ama kendisi masada teslim olursa bal gibi çıkar. AB'ye şunu soralım: Nerenizi incitti Atatürk ilkeleri? Azınlık olmayanlara azınlık hakkı vererek Türkiye'yi bölecekler” dedi. Denktaş'ın ardından ödülünü alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de, ‘‘Sayın Denktaş merak etmeyin, eserinizi kimseye çiğnetmeyeceğiz. Atatürk bize çok şey öğretti, ama diz çökmeyi öğretmedi” dedi. Tarihçiyazar Turgut Özakman, ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada, ‘‘Emperyalizm sürüyorsa, milli mücadele de sürüyor demektir” görüşünü belirtti. Özakman'ın sonrasında emekli Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden ödülünü aldı. Dr. Mustafa Kemal Palaoğlu ile Prof. Dr. Şerafettin Turan da yaptıkları konuşmaların ardından ödüllerini aldılar. Son olarak ise gazetemiz ile gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk'a verilen ödülleri almak üzere Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay kürsüye geldi. Balbay konuşmasında, Cumhuriyet gazetesinin geçmişin bekçiliğini, geleceğin ise öncülüğünü yapmak için çalıştığını söyledi. Daha sonra hep birlikte 10. Yıl Marşı söylendi. AKP’li İsmail Soylu’dan yanıt ? ANKARA (AA) AKP Hatay Milletvekili İsmail Soylu, kendisi hakkında yolsuzluk iddiasında bulunan CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun’u iddialarını ispatlamaya çağırarak ‘‘İspatlayamazsa kendisini müfteri ve yalancı ilan ediyorum’’ dedi. Soylu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, ‘‘Eğer ispatlarsa milletvekilliğinden istifa edeceğim, ispatlayamazsa kendisini istifaya davet ediyorum’’ diye konuştu. Adıyaman'da petrol sevinci ? ADIYAMAN (AA) Adıyaman'da, özel petrol şirketlerinden Güney Yıldızı Petrol Arama Şirketi'nin arama yaptığı sahadaki ‘‘Nemrut 2'' kuyusunda petrol bulundu. Mühendis Mahmut Argör, petrolün kaliteli olduğunu belirterek ‘‘1500 metrede yatağa rastladık. Kuyunun verimliliği konusunda çok ümitliyiz” dedi. Atatürk’ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi’nden alınıp Anıtkabir’e nakledildiği 1953 yılı 10 Kasım’ında ilkokul öğrencisiydim. Tarsus Sadık Eliyeşil İlkokulu’nun bahçesine çıktık. Bitişikteki evlerin birindeki radyodan cenazenin nakledilişini canlı olarak dinlemiştik. Heyecan içindeydik. Bahçedeki o sahne çocukluğumun ilk görüntülerinden birisidir. Atatürk’ün Nutuk’unu ise ortaokul öğrencisiyken bir yaz tatilinde okumuştum. O zaman Nutuk’un sadeleştirilmiş kopyaları olmadığı için ben okuyordum, babam bana anlamadığım kelimeleri açıklıyordu. Babamla birlikte yorumlayarak okuduğumuz Nutuk’un bazı bölümleri hâlâ hafızamdadır. Babam CHP ilçe yönetim kurulu üyesi, annem de CHP kadın kolları yöneticisiydi. Ben Nutuk’u okurken en çok Lozan barış görüşmeleri bölümü ilgimi çekmişti. Nedeni de gayet basitti: Atatürk, Lozan görüşmelerini, Lozan’daki heyetin başkanı İsmet Paşa’yla yaptığı yazışmaları, o dönem çektikleri sıkıntıla Atatürk ve Siyasette Gerçekçilik rı anlatıyordu. Lozan’da uzlaşma kolay olmamıştı. Avrupalıları yeni bir Cumhuriyetin varlığına ikna etmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin haklarını kabul ettirmek için büyük bir diplomasi mücadelesi verilmişti. Ancak her uzlaşma aynı zamanda karşılıklı ödünleri de gerektiriyordu. Örneğin Musul sorunu çözüme ulaştırılamamıştı. Buna benzer bazı konular Türkiye’nin tam da istediği gibi sonuçlandırılamamıştı. Lozan barış görüşmeleri çeşitli kesintilere, umutsuz ve sıkıntılı günlere rağmen sonunda antlaşma imzalandı. İsmet Paşa’nın ve Lozan’daki heyetin sorunu çözme çabalarını Türkiye’ye anlatmak ve bu görüşmelerden bir çözüm üretmek o kadar da kolay değildi. Uzlaşmanın Meclis tarafından onaylanması, muhalif olanların ikna edilmesi de zorlu çabaları gerektiriyordu. Atatürk, işte bu noktada İsmet Paşa’nın arkasında durmuş ve Lozan’da görüşmeyi yürüten heyete kararlı bir destek vermişti. Benim çocuk halimle ilk algıladığım tartışmalardan birisi Nutuk’taki Lozan sorunuydu. Atatürk’ün sorunu çözme kararlılığını ve uzlaşma yeteneğini görmüştüm. Atatürk’ün birçok üstün özellikleri içinde benim açımdan dikkat çekici olanlardan birisi gerçekçiliğiydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşe gidişini görmüş ve Türkiye’nin bugünkü sınırlara yakın bir yere çekilmesini o koşullarda savunabilmişti. Yıldırım Orduları Komutanı’yken, “Artık savaş bitmeli” demeye cesaret edenlerdendi. ??? Onun, Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyimindeki tutumu da önemlidir. Çocukluk arkadaşı, Cumhuriyet döneminin ilk başbakanlarından Ali Fethi Okyar, 1930 yılında Paris Büyükelçisi’yken İstanbul’a tatile gelmişti. Atatürk de o sırada Yalova’da dinleniyordu. Fethi Bey eşi Galibe’yle birlikte Atatürk’ü Yalova’da ziyaret eder. Atatürk eski arkadaşına Türkiye’deki durumu nasıl gördüğünü sorar. Fethi Bey de eleştirilerini, yurttaşlardan dinlediği şikâyetleri dile getirir. Bunun üzerine Atatürk, “O zaman bir muhalif partiye gerek bulunuyor. Bunu da sen kurarsın” deyince Fethi Bey tereddüt eder. Atatürk onu ikna etmek için ertesi gün evlerine ziyarete gider. ??? Serbest Cumhuriyet Fırkası 1930 yılı yazında böyle kurulur. Fethi Okyar, partiyi örgütlemek amacıyla ilk seçim gezilerinden birisini İzmir’e yapar. İzmir’de çok büyük bir topluluk bu yeni muhalefet hareketine destek vermek üzere toplanır. İzmir Valisi bu topluluğu görünce mitinge izin vermek istemez. Göstericiler arasında laiklik karşıtları da vardır. Fethi Okyar bunun üzerine Atatürk’e telgraf çekerek durumu bildirir ve müdahale etmesini ister. Miting yapılır… ??? Görünen oydu ki, Serbest Fırka’ya yönelen bu büyük ilgi, Türkiye’de dengeleri yerinden oynatabilirdi. Atatürk, bu girişimin de büyük sorunlar yarattığını görmüş ve üzülmüştü. Fethi Okyar da ortaya çıkan gerginlik ve gelişmeler karşısında partiyi feshettiğini açıklamıştı. Türkiye çok partili sisteme kolay adapte olamadı. Çünkü demokrasi bir birikim ve alışkanlık haline zor dönüşüyor. Atatürk, bu gerçeği gördüğü için daha erken yıllarda çok partili rejim denemelerine girişti. Ancak ne yazık ki o dönemde bu yürümedi. ??? Atatürk’ün modern Türkiye’yi kurarken, çok partili laik bir demokratik rejimi de önüne hedef olarak koyduğunu biliyoruz. Benim Atatürk’üm; ülkesini çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak isteyen, laikliği bir yaşam felsefesi olarak benimsemiş, gerçekçi, mücadele etmesi gerektiği zaman mücadele eden, uzlaşması gerektiği zaman bundan da çekinmeyen, çağa damgasını vurmuş bir önderdir. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle