15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 2006 CUMARTESİ 16 Yılkı Atı Bildiğimiz kadarıyla Ahmet Erhan, ne denize, ne turuncuya, ne imgelere, ne Ankara’ya, ne İstanbul’a, ne köpek yıllarına, ne de kendisine küstü... Oldum olası yalnızlıkla boğuşurken, içinde çoğalmışları esirgemedi ki bizden. Uyuşuk, buzlu cam arkasında gölgeli, çıfıt çarşısı, üstelik insan kundaklayan bir topluma; yaşam ile ölüm arasında, kısaca ömür dedikleri boyutta azıcık sırt çevirdi, çok mu? Son kitabına ‘‘Şehirde Bir Yılkı Atı’’ demiş. Kim ki o acep? Dayanamamış, ‘‘Şiir Kesikleri’’ yapıştırmış şiirine: ‘‘Şu hayatta aldığım mesafeyi / Ayaklarımı bitiştirerek uzun uzun ölçtüm / Sonra penaltı çektim gelmişime geçmişime / Baktım çoktan gol olmuş’’ Ahmet Erhan 17 Kasım’da Ankara’da olacakmış. Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü aldı da, ondan... Amerikan Demokrasisi! SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Önder Kimdir? Siyasal lider ile halk önderini birbirinden ayırmak gerekir. Halk önderi dediğiniz, düşlerini ve umudunu içinde yeşertir, duygusuna vurur, bilincinde tartar, birikimine katar ve dupduru yaşama geçirir, sağlama oturtur, geleceğe taşır. Halk önderi, halkın içinden çıkar, halkın içindedir, ama halk gibi olmaz. Gibi yapmaz. Onun gibi olmak, giyinmek, düşünmek, yaşamak, davranmak zorunda hissetmez kendini. Halk önderi, hep öndedir. Öykünmeci değil; içtendir, örnektir, devrimcidir, eğiticidir, öğreticidir, öteye taşıyıcıdır. Mustafa Kemal Atatürk, eşsiz, katıksız bir halk önderidir... Sakarya Meydan Savaşı zaferle sonuçlanmıştır. Atatürk, Ankara Garı’nda halk tarafından karşılanır. Karşılama alayı, Büyük Millet Meclisi’ni geçer, Hacıbayram’a yönelir. Düzenlenen törene göre, ‘‘cemaat’’ Hacı Bayram Veli türbesine gidecek, Hacı Bayram’ın yüksek maneviyatının yardımıyla kazanılan zafer için dua edilecektir. Atatürk, ‘‘Öyle şey olmaz! Yurt toprağını karış karış kanını akıtarak ve canını vererek savunan Mehmetçiğin hakkını ben evliyalara kaptırmam’’ der ve Meclis binasına sapar. Atatürk, bu davranışının gerekçesini şöyle açıklar: ‘‘Kimileri benim bu davranışıma kamunun inancını inciten yersiz bir davranış gözüyle bakmış olabilirler; ama ben, hele yurdun savunmasında, güvenilecek gücün evliyaların, yatırların ‘maneviyatı’ olamayacağını hatırlatmayı artık zorunlu bulmuştum.’’ Atatürk, bizim biricik halk önderimizdir. Özlemle anıyoruz... Bay Buş ara seçimlerde perişan olmuş, Savunma Bakanı da istifa etmiş. ABD’de demokrasi tıkır tıkır işliyormuş. Amerikan seçmeni, Irak’ı işgal edenleri cezalandırmış... Ne yani? Resmi rakamlara göre 650 bin, resmi olmayan rakamlara göre de 1.5 milyon ölü Iraklı, Amerikan demokrasisinin yüceliğini mi kanıtlamış oldu? Kore’nin Evlatları... BUSAN Siyah mermer mezar taşlarının üzerinde tek tek isimleri, rütbeleri, yaşları yazıyor: Er, onbaşı, çavuş, teğmen, yüzbaşı... 20, 21, 22, 23 yaşlarında bu toprağa düşmüşler. Burası Kore Savaşı şehitlerinin anısını ölümsüzleştiren Busan’daki BM mezarlığı. Washington’da Vietnam şehitlerinin bulunduğu Arlington mezarlığını da görmüştüm. Ama bu şehitlik bambaşka. Bıraktığı etkiyi bizzat tanık olmadan anlamak güç. Hani Atatürk’ün Çanakkale’de şehit olan Anzaklar için söylediği ünlü bir laf vardır: “Onlar artık bizim evlatlarımızdır!” Kore şehitleri de artık Korelilerin evladı olmuş. Kendi özgürlükleri için dünyanın en ırak köşelerinden gelen ve bu uğurda canlarını feda eden Kore Savaşı şehitlerini, Koreliler kendi öz şehitleri gibi sahipleniyor. Vah Vah 12 Eylül’ün Marmarislisi yine dayanamayıp konuştu: ‘‘12 Eylül’den sonra Bülent Ecevit’in gözetim altına alınmasına çok üzüldüm.’’ Marmarisliye teselli ikramiyesi gibi bir önerimiz var: Resim yapmayı bıraksın, pişmaniye dükkânı açsın Her fidana bir gül ağacı 35 dönümlük yemyeşil bir park içindeki mezarlık, boydan boya bir örnek budanmış çamlar, palmiyeler, meşe ağaçlarıyla çevrelenmiş. Her mezarın yanına da bir gül fidanı ekilmiş. Toprağa düşen her fidana yani, bir gül ağacı dikilmiş. Set set yukarıdan aşağıya uzanan parkta, milliyetlere göre düzenlenen ayrı ayrı bölümler, birbirlerinden kıp kırmızı ateşçiçeği tarhlarıyla ayrılmış. Bahçıvan ve temizlikçilerin sürekli faaliyet gösterdiği parkta, yerde tek sigara izmaritine rastlamıyorsunuz. Bal dök yala... derler ya öyle. Giriş kapısında ziyaretçileri uzun bir kurallar listesi karşılıyor: “Burası bir vakar ve saygı yeridir: Sessiz olunuz. Giyiminize özen gösteriniz. İçeriye yiyecek sokmayınız. Yerlere çöp atmayınız...” Düzenli okul gezileriyle getirildikleri anlaşılan ilkokul çağındaki çocuklar; bu kapıdan içeri, başlarında öğretmenleri, disiplinli sıralar halinde giriyor. Bebek arabalarını ittiren genç anneler, parkta çocuklarını gezdiriyor. Nihai bir barış anlaşmasıyla sonuçlanmayan savaşın belleğini, Koreliler böyle kuşaktan kuşağa geçirmeye hâlâ özen gösteriyor. Dünyada 16 milletin askerlerinin yattığı tek mezarlık olan “Kore Savaşı Mezarlığı”, bu nedenle halihazırda yaşayan bir mekân. Yarım yüzyıl öncesinde kalan savaşın anısının tarihin tozlu sayfaları arasına kaldırılmadığını, burada çok somut ve net hissediyorsunuz. Buna Korelilerin geleneksel saygı ve hürmet kültürü de eklenince, ortaya böyle içinden hayat akan bir mezarlık çıkıyor. Yaşamını insan haklarına ve hukukun evrensel ilkelerine adamış değerli hukukçumuz Halit Çelenk’e göre Saddam Hüseyin’e verilen ‘‘ölüm cezası’’ bir mahkeme kararı değil, cinayet! Çünkü: ‘‘ABD, Irak’ı hiç haklı bir neden olmadan, üstelik yalanlara dayanarak işgal etti; dahası, işgal gücü olarak bir hükümet ve bir de mahkeme kurdurdu. İşte bu mahkeme, eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in asılarak idamına karar verdi. Ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Faruk Erem, ders kitaplarında özel İlkel Bir Ceza olarak kurulan mahkemelerin bağımsız ve objektif olamayacaklarını vurguluyordu. BosnaHersek İnsan Hakları Mahkemesi Uluslararası Yargıcı Prof. Dr. Rona Aybay da inceleme yazılarında, işgal güçlerinin kurdukları mahkemelerin bağımsız, yansız olamayacaklarını belirtmiştir. Olaya bu bilgiler ışığında bakmak ve verilen kararı çağdaş hukuk ilkeleri açısından değerlendirmek gerekmektedir. Suç işlediği iddia edilen her insanın bağımsız ve her türlü siyasal baskıdan uzak bir mahkemede yargılanma hakkı vardır. Saddam Hüseyin ise bir işgal gücünün kurdurduğu bir mahkemede yargılanmıştır. Adalete daha başında siyaset karışmıştır. Burada bizim amacımız, kişi olarak Saddam Hüseyin’i savunmak değil, hukuk ilkelerini savunmaktır. Çağımızda gelişmiş ve insan haklarına saygılı tüm ülkeler, Avrupa Konseyi’ne üye devletler ve Amerika’nın 40 eyaleti ölüm cezasını kaldırmıştır. Türkiye de bu cezayı yasalarından çıkarmıştır. Böyle bir ortamda sanık kim olursa olsun, verilen ölüm cezası savunulamaz. Günümüzde ölüm cezasının kaldırılmasının temel gerekçesi, insan haklarına aykırı bulunmasıdır. Tüm uygar dünya için kabul edilen bu gerekçenin Saddam Hüseyin’den esirgenmesi için akla uygun bir neden gösterilemez. Çağdaş hukuk ilkelerine göre bu bir mahkeme kararı değil, bir cinayettir.’’ 10 Kasım 1938–10 Kasım 2006 Dr. Handan DİKER Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi “Doğa kanunu gereğince 10 Kasım, yer yıldızının güneş etrafındaki durmasız, dinlenmesiz dönüşlerinden her birini tekrarlarken uğrayıp geçtiği 365 günden birinin adıdır… Öteki benzerlerinden ayırtısız olarak her dönüşte o da bir daha gelecektir, bir daha gidecektir. Fakat kaderin hükmü gereğince, bir büyük matemin adı olalı beri 10 Kasım, Türk milleti için takvimin öteki yapraklarından ayrı bir tarih anlamı aldı… Milletimiz var oldukça 10 Kasım hep bu anlamda kalacaktır. Bu da, ruhlarımızın kanunu gereğincedir.” di.” Onun temel özelliklerinden biri de realist, yani gerçekçi ve daima doğruları söyleyen birisi olması idi. Yusuf Kemal Tengirşek bir konuşmasında; “Atatürk demek, doğruluk demek, dürüstlük demek, ideal demek, istiklal demek, Batılı düşünüşle insan olmak demek, Türk olmak demek..” derken onu bize en temel özellikleri ile tanıtıyordu. 1938 yılında onun ölümünden sonra Paris’te yayınmlanan Le Nouveliste gazetesinde Raymond Cartier’in Mustafa Kemal’e ilişkin görüşleri ve betimlemeleri son derecede etkileyicidir: “Devrin yüksek kişilikleri kitaplarda, konferanslarda Türkiye’nin asla değişmeyeceğini ve değişmeden yok olacağını ilan etmişlerdi. Oysaki yok olmadan değişti. Hem de kökünden ve baştan aşağı değişti. İnançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi memleketten sürüp attılar. Türkiye ruhunu değiştirmişti. Tamamen ve düşünülmesi mümkün olduğu kadar… Bu nasıl oldu? Sadece oradan bir insan geçti... Orta boylu, herkes gibi yürüyen, bakışları ve gözlerinin ışığı ayrımlı bir insan… Onun ismi Mustafa Kemal idi.” Mustafa Kemal Atatürk, sadece eylemleri ile değil asıl düşünceleri ile Türk ulusuna yepyeni bir kimlik, yepyeni bir felsefe, yepyeni bir yaşam biçimi getirmiş büyük bir liderdir, devlet adamıdır. Özellikle toplumların büyük sorunlarla karşı karşıya kaldıklarında bir öndere duydukları gereksinim kaçınılmazdır. Türk toplumu karşılaştığı zorlukları o yüce önder sayesinde aşabilmiştir. Nitekim Mustafa Kemal de Nutuk’ta bu düşünceleri dile getirmektedir. Türk milletinin tarihte geçirdiği süreç göz önüne alındığında Mustafa Kemal’in haklılığı bir kez daha açıkça anlaşılmaktadır. O şöyle diyor: “Efendiler, tarih kimsenin karşı çıkamayacağı bir biçimde saptamıştır ki, büyük sorunlarda başarı için yetenekleri ve gücü hiçbir şekilde sarsılmayan bir başın varlığı gereklidir.” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Ve ‘Bellek Duvarı’ BM’den bu anıt mezarlığı talep eden taraf, vaktiyle bizzat Kore hükümeti olmuş. BM Genel Kurulu talebe onay verince, dünyada eşi benzeri olmayan proje hayata geçirilmiş. ‘50’lerin ilk yarısında açılan mezarlığa hâlâ sürekli olarak yeni anıt bölümler ekleniyor. “Bellek Duvarı” da, mezarlığın uzantısındaki parkın en merkezi bölgesine eklenen son bölüm. Fıskiyeli yuvarlak bir havuzun etrafını çepeçevre dönen 56 metre yüksekliğindeki “Duvar” daha çok yeni, 26 Ekim’de açılmış. Siyah granitten yapılan içbükey duvarın üzerinde, Kore Savaşı’nda düşen tüm şehitlerin teker teker isimleri okunuyor. Önlü arkalı; boydan boya isim kaplı duvarın ön cephesinde, Türk şehitlerinin adları en uzun listelerden birini oluşturuyor. Kore’de yitirdiğimiz 1000 şehitten 462’si Busan’daki bu mezarlıkta yatıyor. Buralara kadar gelip de yakınlarının mezarını bulamayan şehit aileleri her seferinde yıkım yaşıyormuş. Bu duvarı da en son işte üzerinde ağlayacak bir mezar taşı bile bulamayan şehit yakınlarını teselli etmek için yaptırmış Koreliler. Bu amaçla arşivlerden Kore Savaşı’nda yaşamını yitiren askerlerin tüm kayıtları bir bir yeniden çıkarılmış. En uzun liste en yüksek can kaybını veren Amerikalıların. Türk şehitleri listesi de duvarda 4 devasa sütun dolduruyor. TürkKore Dostluk Derneği bunun yanı sıra ayrıca Türk askerleri adına özel bir anıt daha yaptırmak istiyor. Şehitlerini çünkü en çok arayan, soran, ziyaret eden halk hâlâ Türklermiş. En yüksek kayıpların verildiği Kunuri Savaşı’nın yıldönümüne (2526 Kasım) rastlayan şu günlerde buraya bir grup gazeteciyle birlikte biz de TürkKore Dostluk Derneği’nin organizasyonu ile geldik. Kore Turizm Bakanlığı tarafından yapılan davetin ayrıntıları başka yazıya... Ruşen Eşref Aydın Bugün 10 Kasım 2006, Mustafa Kemal’i yitireli 68 yıl oldu. O, Türk ulusunun lideri, kurtarıcısı, komutanı, devlet adamı, filozofu hepsinden de önemlisi bu nitelikleri çok yönlü kişiliğinde birleştirmiş olan devrimci bir önderdir. Onun düşünceleri Türk ulusuna yepyeni bir yön vermiştir. Ulusu ile birlikte hareket eden, sezgilerinde güçlü bir kişilik; Mustafa Kemal’in kişilik yapısını oluşturur. Onun düşünceleri ve davranışları kararlı, değişmez ve tutarlı idi. Nitekim Yunus Nadi Abalıoğlu onu şu sözlerle tanıtıyor: “Yirmi sekiz yıl önce düşünce ve davranışlarında ne idiyse, bütün büyük eserlerini yarattığı son zamanlarına kadar hep aynı adam kalmıştır.” O hep aynı adam olarak kaldı. Değişen o değil, eskimiş yapı ve eskimiş olan kurumlardı. Onun inandırıcılığı, en önemli yönlerinden biriydi. Falih Rıfkı Atay, ona ilişkin şöyle diyordu: “Bir fikre saplanıp kuvvet ve kudretini onu söktürmeye sarf eden küçük bir kibir değil, dinlemekten, sormaktan, aramaktan ve kesin kararını en sona saklamaktan çekinmeyen büyük bir gurur sahibi idi. Sevdiği şey itaat edilmekten fazla, inanılmaktı.” Etkileyici olan konuşması, onun bir diğer özelliği idi. Mithat Cemal Kuntay bunu şöyle dile getiriyor: “Gazi, konuştuğu zaman güzel, söylediği zaman çok güzel, anlattığı zaman fevkalade güzel ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ MENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI 2006/3063 Tal. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. Birinci artırma 22/1 l/2006 günü saat 09.5010.00’da CENNET MAH. YAVUZ SELİM CAD. YAVUZ APT. NO: 29/B KÜÇÜKÇEKMECE/İSTANBUL adresinde yapılacak ve o günü kıymetlerin % 60’ına istekli bulunmadığı takdirde 27/11/2006 günü aynı yer ve saatte 2. artırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma masraflarını geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden %...18 oranında KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, masraf verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmaları ilan olunur. 06.11.2006. MUHAMMEN KIYMETİ LİRA: 40.500,00.YTL ADEDİ : 27 CİNSİ (MAHİYETİ VE ÖNEMLİ NİTELİKLERİ): MUHTELİF PLASTİK ENJEKSİYON KALIPLARI (BEHERİ 1.500,00YTL’DEN) (Basın: 55100) TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Kasım www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ At ve benzeri hayvanla 1 rın sırtına vu 2 rulan keçe, 3 meşin ya da kalın kumaş 4 parçası. 2/ 5 Oyunda ceza 6 lı çocuk... Ge7 nellikle gömlek yapımın 8 da kullanılan, 9 çizgili ve in1 2 3 4 5 6 7 8 9 ce bir kumaş. 3/ Bir Ü N parçanın ağır çalına 1 K U N T R A Z A R A cağını anlatan müzik 2 A C U R terimi... Baş çoban. 3 D U H U L İ Y E V İ Z İ T E 4/ Bol ve kıvrımlı es 4 A B ki Roma giysisi... 5 R E V A K N İ Ş A K A Ç ME Yahya Kemal’in he 6 K A S L ce ölçüsüyle yazdığı 7 A U R A tek şiiri. 5/ Güney 8 F İ R A K İ Y E doğu Anadolu’dan 9 S O S Ç I T A K çıkıp Türkiye’nin her yanına yayılmış halk öyküsü. 6/ Kuzu sesi... Eskimiş giyecek. 7/ Batı Anadolu köy yiğidi... Padişaha ya da şehzadeye eş olmaya aday gözde cariye. 8/ Bilgisayarda üzeri tıklanan küçük simgelere verilen ad... Her yanı suyla çevrili kara parçası. 9/ Başıboş gezen hayvan sürüsü... Sıvas’ın bir ilçesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Yıkılmaması için duvara konulan destek. 2/ Nine... Soluk verme. 3/ Kapı ve pencerelerin üst eşiği... Kurnaz, açıkgöz. 4/ Kendiliğinden yetişen yenilebilir otlara halk dilinde verilen ad... Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret. 5/ Kırmızı mercimekle yapılan bir tür çorba. 6/ Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek... Akılsız, budala. 7/ Kabadayı... Baht açıklığı. 8/ Ortodokslarda tahta pano üzerine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad... Kadastro haritalarında parseller topluluğu. 9/ Duvarcı ve dülgerlerin yaptığı her tür yapı... Alanya ilçesinin tanınmış bir plajı. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle