27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EKİM 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP’li Kılıçdaroğlu, ‘Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası’nda düzeltme yapılmamasını eleştirdi 7 ‘Kurum anayasaya aykırı’ MİYASE İLKNUR GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Peki, Sivil Otorite Nereye Bağlı? Sayın Cumhurbaşkanı’nın yeni yasama yılının başlaması nedeniyle yaptığı konuşmanın başta iktidar olmak üzere yandaşlarının içine oturduğu görülüyor. Tarihsel yanlışları da içeren değerlendirmeler, karşı çıkışların mantıktan ve bilimsellik yerine iktidara yakın durma duygusallığından kaynaklandığını söylemek pek de yanlış kaçmıyor. Bu yaklaşıma, demokratik olmayı, sıkmabaş ve tarikatların serbest bırakılması ile eş tutanlar da eklenince cephe genişliyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın irtica konusuna da konuşmasında yer vermesinin sıkıntısıyla “İrtica yok” diyerek işin içinden çıkacaklarını sananlar, yanıldıklarını anlamış olmalılar. Biz lafın gelişi “irtica yok” dediler diye yazdık ama verdikleri yanıtta kavramı değiştirip “Köktendincilik yok” diyorlar. Yani bir anlamda elmalarla armutları toplamanın tipik bir örneğini veriyorlar. ??? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Harp Akademileri’nin yeni ders yılına başlaması nedeniyle yaptığı konuşma da benzer tepkilere yol açtı. Orgeneral Büyükanıt’ın konuşması, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik eleştirilerin, üniformalı ama sivil güvenlik görevlilerinin katkılarıyla yapılıyor olması açısından da önem taşıyordu. Kapı yoldaşım Hikmet Çetinkaya, uzmanlık alanına giren bu konuyu ayrıntılarıyla açıklayarak kamuoyuna yansıttı. İrtica konusunun bu bölümü de gözler önüne serildi. ??? Orgeneral Büyükanıt’ın sözleri “Asker kime bağlı” sorusunu ya da “Asker sivil otoriteye bağlıdır” yargısını da yeniden gündeme getirdi. Konuşmayı “Asker politika yapıyor” diye eleştirenler de var. Yurt sorunlarını ve üstlendikleri görevi dile getirmeyi politika sayanlar var. Ama askerin, en azından demokratik yaşamın başladığı 6 Kasım 1983 seçimleri sonrasında hangi iktidarlar döneminde konuşma zorunluluğu duyduğunu araştırma zahmetine katlansalar sanırım daha insaflı olurlar. Tartışmaların eksik yanlarından biri de sivil otoritenin sorgulanmasından kaçınılmakta oluşu. “Asker sivil otoriteye bağlı” diyenler, nedense sivil otoritenin nereye bağlı olduğunu sorgulamaktan kaçınıyorlar. Aslında günümüzde sorulması gereken soruların başta geleni “Peki, sivil otorite nereye bağlı?” olmalıdır. Bu soruya verilecek yanıtlar çeşitlidir ve hepsinde de az ya da çok haklılık payı vardır. Ama Türkiye’de sivil otoritenin bağlı olması gereken tek kaynak vardır: Anayasa. AKP iktidarı için “halka bağlıdır” yanıtı, aldığı oy oranı nedeniyle gerçeği yansıtmamaktadır. Aynı değerlendirmeyi anayasa açısından yaparsak, 7 Kasım 1982’deki halkoylamasında yüzde 90 evet oyu almış olması karşısında daha ağır bastığını görürüz. Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi bile önerilemez maddelerinde yer alan laiklik ilkesi ne yazık ki delinmiştir. Delinmeyi önlemek yerine laiklik ilkesinin yorumunu var olan duruma uydurma girişimleri ortadadır. Verilen sözler ve TBMM’de edilen yeminler göz ardı edildikçe irtica gündemde kalmayı sürdürecektir. Kemal Kılıçdaroğlu. Anayasaya aykırı maddeler bulunduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından TBMM Başkanlığı’na iade edilen ‘‘Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası’’nın hiçbir değişiklik yapılmadan Meclis’ten geçirilmesini eleştiren CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar partisinin kendi anlayışına uygun bir kamu denetimi kurumu oluşturmayı amaçladığını belirtti. Anayasanın 89. ve 104. maddelerine aykırı olan maddelerin tekrar görüşülmesi için TBMM’ye geri gönderilen yasanın iade gerekçelerinin dikkate alınmadığını ve yasanın komisyonda yeterince tartışılmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, görevleri arasında hukuka ve hakkaniyete uymanın da bulunduğunu hatırlatarak ‘‘Oysa kurumun bizzat kendisi anayasaya aykırı olarak oluşturuluyor’’ dedi. Kılıçdaroğlu, Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası’na ilişkin Cumhuriyet’in sorularını cevaplandırdı: Yasanın yeterince tartışılmadan çok ivedi bir şekilde geçirilmesinin ardındaki nedenler ne olabilir? Kılıçdaroğlu: AB İlerleme Raporu’nun yayımına yetiştirilmesi amacıyla alelacele yasa çıkarmanın TBMM’nin onuruyla bağdaşmadığı açıktır. Kaldı ki, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun oluşması konusunda gerek siyasi partilerde ve gerekse toplumda ortak bir görüş oluşmuş durumdadır. Ama AKP, bu olumlu tabloyu değerlendirmemiş, adeta AB’nin dayatmalarına boyun eğerek, kendi anlayışına uygun bir kamu denetçiliği kurumu oluşturmaya çalışmıştır. Böyle bir anlayışın doğal sonucu olarak, Türkiye için çok önemli olan bir kurumun sağlıklı oluşturulmasının yolları adeta kapıtılmıştır. Yasanın anayasaya aykırı maddeleri arasında ne tür maddeler var? Kılıçdaroğlu: Mevcut yasanın pek çok maddesi anayasaya aykırıdır. Bu konu Sayın Cumhurbaşkanı’nın iade gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi kararları da örnek verilerek açıkça belirtilmiştir. O kadar ki, TBMM’ye bağlı bir kurum oluşturulmakta ve bu kurumun üyelerini TBMM seçmekte. Ama anayasanın 87. maddesinde TBMM’nin böyle Sezer tarafından TBMM’ye geri gönderilen Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası’nın hiçbir düzeltme yapılmadan aynen geçirilmesine tepki gösteren CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ‘‘Hukuka ve hakkaniyete uymakla görevlendirilen kurumun bizzat kendisi anayasaya aykırı olarak oluşturuluyor’’ dedi. bir görevi yok. Ayrıca TBMM’nin seçtiği denetçiler TBMM Genel Kurulu’nda yemin edecekler. Niçin TBMM Genel Kurulu’nda? Oluşturulan kurum anayasal kurum değil ki, üyeleri gelip TBMM Genel Kurulu’nda yemin etsinler. Seçilme süreci anayasaya aykırı olan bir kişinin, TBMM Genel Kurulu’nda yemin etmesinin hiçbir mantığı yoktur. Oluşturulan kurumun görevleri yasanın 9. maddesinde tanımlanırken, ‘‘İdarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönünden incilemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir’’ deniyor. Adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uyacak olan kurumun kendisi anayasaya aykırı olarak oluşturuluyor. Böyle bir anlayışla kamu denetçiliğinin yansız görev yapması, her şeyden önce halka güven vermesi olanaklı mı? Oluşturulan kurumun yaptırım gücü var mı? Kılıçdaroğlu: Hayır, kurumun hiçbir yaptırımı yok. Olmaması da gerekir. Çünkü bu kurum öneri yapmaktadır. Bu kurumun yaptırımı, saygınlığından kaynaklanacaktır. Aldığı kararlar, yaptığı araştırmalar ve sonuçta yapacağı öneriler saygınlığının gereği olarak siyasal düzeyde de kabul görecek ve uygulanacaktır. Ama daha kuruluş aşamasında varlığı anayasal olarak sorgulanan bir kurumun saygınlığından kimse söz edemez. Bu açıdan AKP çok önemli bir fırsatı elinden kaçırmakta ve bu önemli kurumu daha doğmadan öldürmektedir. Oysa bu kurum, bir anayasal kurum haline getirilebilir ve toplumsal uzlaşma ile saygın bir konumda olabilirdi. Bir önemli ayrıntıdan daha söz etmek istiyorum. AKP grubu bu yasayı aynen parlamentodan geçirerek, yasalaşma sürecini tamamlarsa, örneğin yargı kararını uygulamadığı için veya yolsuzluk yaptığı için 6 aydan az mahkumiyet cezası alan bir kişi de kamu denetçisi olabilecektir. Örneğin; Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı bu kuruma üye alabilecektir. Bu mantığı kamu denetçiliği ile bağdaştıran bir düşüncenin oluşturulan kurumun saygınlığına daha başlangıçta darbe vurduğu açık değil midir? Cumhurbaşkanı AKP SAMİMİ DEĞİL ‘Yasa yeni ayrıcalıklar getiriyor’ Bu nasıl üye seçiliyor? Kılıçdaroğlu: Kamu denetçisinin adaylık ve seçim sürecinin de sağlıklı olmadığı açıktır. Tümüyle siyasal iktidarın yönlendirmesiyle adayın belirlendiği bir süreç esas alınmıştır. Oysa bu sürecin içinde, birer aydınlanma kurumu olan üniversitelerin bulunması gerekirdi. Yasanın bir diğer garipliği de yürütme maddesidir. Yasaya göre, ‘‘Bu kanunun başdenetçi ve denetçilerin seçim ve görevden alınmaları ile ilgili hükümlerini TBMM, diğer hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür’’ deniyor. Yasanın Bakanlar Kurulu’nu ilgilendiren hiçbir maddesi yok. Kurumun bütçesi için ödenek dahi TBMM bütçesine konmaktadır. Suç işleyen denetçi hakkında soruşturma açma iznini de TBMM Başkanı vermektedir. Bu çifte yürütmeyi anlamak gerçekten de mümkün olamamıştır. Sayın Bakan da Plan ve Bütçe Komisyonu’nda doyurucu bir açıklama yapamamıştır. Dokunulmazlık konusunda halka verdiği sözlerden dönen bir siyasal iktidarın, bu yasa ile yeni dokunulmazlıklar getirdiği görülüyor. Yasa ile başdenetçi ile denetçilerin görevleri nedeniyle bir suç işlediklerinde ceza kovuşturması yapılması TBMM Başkanı’nın iznine bağlanıyor. Bu tür ayrıcalıkları kaldıracağını beyan edenler, niçin acaba yeni ayrıcalıklar getiriyorlar? Çünkü AKP dokunulmazlıklar konusunda ne kadar samimiyse, herkesin dokunulmazlığını kaldıracağız söyleminde de o kadar samimidir. Yasadaki bu düzenleme bunun çok açık bir göstergesidir. Türkiye’nin çocuk karnesi zayıf dolu 3.6 milyon ailenin yoksulluk sınırında yaşaması çocukları olumsuz etkiliyor FİGEN ATALAY oerinc?cumhuriyet.com.tr Unakıtan dolandırıldı iddiası ? ANKARA (ANKA) Kendilerini Somali Merkez Bankası Başkanı, Somali’de iş yapan bir Türk işadamı ve Türkiye’nin Somali Büyükelçisi olarak tanıtan üç kişinin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’la görüştüğü ileri sürüldü. Bu kişilerin, Durmuş Yılmaz’dan Unakıtan aracılığıyla randevu aldıkları iddia edildi. Unakıtan’ın gazetecilerin konuyla ilgili sorularına ‘‘Merkez Bankası’ndan mı duydunuz’’ sorusuyla yanıt vermesi dikkat çekti. Türkiye’nin çocuk göstergeleri dünya ortalamasının altında. Nitelikli genel eğitim başarılamadı. Korunmaya muhtaç çocuk sayısı artıyor. Beş çocuktan biri çalışıyor. Son beş yılda çocuk suçlarında artış oldu. Çocuk ihmali ve istismarı yaygınlaştı. Okullardaki şiddet büyüme eğilimi gösteriyor. Çocuk Vakfı tarafından bir yıl süren çalışma sonucu hazırlanan ‘‘Türkiye’nin Çocuk Karnesi’’ açıklandı. Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, ‘‘Türkiye’nin Çocuk KarnesiEkim 2006 ile, Türkiye’nin aile ve çocuk gerçeğini ana hatlarıyla tespite çalıştık ve önerilerde bulunduk. Çünkü, bu ödev yalnızca politika yapıcıların değil, ülkenin bütün öznelerinin katılımıyla gerçekleşebilir. Ancak, şu da unutulmamalıdır: Politika bekleyebilir, çocuklar bekleyemez. Çocukların ertelenmesiyse yarına dair umutsuzluk demektir’’ dedi. N Aile ve Çocuk: Türk ailesi krizin eşiğinde 15 milyon 70 bin ailenin 3 milyon 600 bini yoksulluk sınırında Hane halkının çoğunluğu sağlıklı olmayan fiziki ortamlarda yaşıyor 1990 sonrası boşanma sayısında artış oldu Türkiye’nin aile ve çocuk merkezli insani gelişme ve refah göstergeleri dünya ortalamasının altında Türkiye aile ve çocuk politikaları ile Avrupa Birliği’ne hazır değil. Güç koşullarda yaşayan çocuklar Çocuk Yoksulluğu: Türkiye’de dört çocuktan biri yoksul Yoksul çocukların çoğunluğu büyük şehirlerde ve köylerde Göç çocuklarının en çok yaşadığı iller Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi şehirleri. Çalışan Çocuklar: Türkiye’de beş çocuktan biri çalışıyor Çalışan çocukların yüzde 76.9’u tarım kesiminde Çalışan çocuklara uygulanacak çocuk işgücünden yararlanma standartlarında etkin olunamadı Güvence altında çalışan çocukların izin, iş güvenliği, iş kazası, dayak ve azarlama sorunları aşılamadı Sokakta çalışan çocukların sayısında artış oldu Asgari çalışma yaşı uygulanamadı N Çocuk Eğitiminde Durum: Türkiye’de okulöncesinde köklü atılım yapılamadı 613 yaş grubu okullaşma oranı kızlarda yüzde 87.2, erkeklerde yüzde 92.3 Kızların okullaşma oranı her alanda erkek öğrencilerin altında Türkiye’de sınıf ortalaması 36 (Dünya ortalaması 26. En kalabalık sınıflar İstanbul’da) Türkiye’nin dünya ortalamasına göre 143 bin sınıf açığı var Örgün eğitim, okuma alışkanlığı kazandıramıyor ve kitabı sevdiremiyor Okul başarısı ve hayat başarısı arasında denge kurulamadı Eğitimden yoksun kalmış çocukların eğitime dahil edilmesi çalışmalarında yetersiz kalındı Türkiye, nitelikli genel eğitimde başarılı olamadı Son 5 yılda öğrenci merkezli müfredat değişiklikleri umut verici oldu Türk eğitim sistemi felsefe öğretiminden uzaklaştı İlk ve ortaöğretimde sanat ve kültür eğitimi çok alt düzeyde Son 5 yılda okullarda şiddet yaygınlaşma eğilimi gösterdi. N Yargılamadaki Çocuklar: Türkiye’de 20012005 yılları arasında suç işleyen ve kapkaççılık yap(tırıl)an çocuk sayısında artış oldu Çocuk suçları konusu, çocuk adalet sistemi yerine ceza yasaları içerisinde düzenlenmesi eğilimi sürdürüldü Suç işlediği ispat edilen çocukların tek seçeneği hâlâ ceza. Çocuk mahkemelerinin yaygınlaştırılması sağlanamadı. N İhmali ve İstismar: Türkiye’de son 5 yılda çocuk ihmali ve istismarı yaygınlaşma eğilimi gösterdi En yaygın çocuk istismar türü ekonomik istismar Son 5 yılda çocuklara karşı işlenen fiziki istismar türlerinin oranlarında artış gözlendi Son 5 yılda çocuklara karşı cinsel istismar olaylarında artış oldu Çocuk pornografisi konusunda Türkiye riskli ülke Son üç yılda akranlar arası şiddet ve çocukların kesici alet ve ateşli silah kullanımı yaygınlaştı. Mali tatil komisyondan geçti ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 120 Temmuz tarihleri arasının ‘‘mali tatil’’ olmasını öngören yasa teklifi kabul edildi. AKP ve CHP milletvekilleri arasında sağlanan uzlaşmayla, teklifteki 114 Ağustos tarihi, 120 Temmuz olarak değiştirildi. Teklif, Maliye bakanına, 20 günü geçmemek üzere mali tatille ilgili değişiklik yapma yetkisi tanıyor. KESK: Baskılar artıyor ? ANTALYA (Cumhuriyet) KESK Merkez Yürütme Kurulu üyesi Kamuran Karaca, kamu kurum ve kuruluşlarında KESK üyelerine karşı baskıların arttığını açıkladı. AKP’nin tüm illerde sendika şube başkan ve yöneticileriyle üyelerine yönelik engelleyici ve baskıcı tutumlarını artırdığını belirten Karaca, ‘‘AKP’nin, kadrolaşma faaliyetinin uzantısı olarak gördüğümüz bu çalışmalarını bir an önce durdurmasını istiyoruz’’ dedi. Döverek öldürdüler ? ANTALYA (AA) Antalya’da sokaklarda yaşayan Ünal T. (44) ölü olarak bulundu. Görgü tanıklarının ifadesine başvuran polis, Ünal T’nin küfrettiği 5 genç tarafından dövülerek öldürüldüğünü ortaya çıkardı. Polis ifadeler doğrultusunda B.K, Ş.Ş, M.Ö, V .T. ve R.A’yı gözaltına aldı. 3’ünün lise öğrencisi olduğu öğrenilen zanlılar tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1 kişiye 530 bin YTL ? ANKARA (AA) Şans Topu’nda şanslı rakamlar, ‘‘3, 17, 22, 25, 34 artı 5’’ olarak belirlenirken 5 artı 1 bilen 1 kişi, 530 bin 216 YTL kazandı. Çekilişte, 5 bilenler 2 bin 96 YTL, 4 artı 1 bilenler 117 YTL, 4 bilenler 15 YTL, 3 artı 1 bilenler 7 YTL, 3 bilenler 1.85 YTL, 2 artı 1 bilenler 2.2 YTL, 1 artı 1 bilenler ise 1.2 YTL ikramiye kazandı. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle