Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 EKİM 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bir grup akademisyenin başlattığı çalışma sonucu öneriler içeren bir rapor hazırlandı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yükseköğretimde arayış VELİLER ŞİKÂYETÇİ FİGEN ATALAY Sezer’in Çankaya’daki Son 29 Ekim’i Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığı’ndaki sonuncu 29 Ekim’i de önceki günkü kutlama törenleri ile geride bıraktı. Tanrı sağlık versin. 2007 yılında o, Cumhuriyetin onuncu başkanı olarak, halkımızın büyük çoğunluğunun saygı ve sevgi ile aradığı bir sade vatandaş olacak. Bir dizi arızası da bulunsa, Cumhuriyet sistemimiz, çok partili demokratik düzenin adeta saat gibi işleyen kurallarını vakarla uyguluyor. Bu uygulamanın en başında da cumhurbaşkanının 7 yıl için ve bir defaya mahsus olarak seçilmiş olması geliyor. Bu nedenle, Sayın Sezer’in Çankaya’daki görevine hangi gün veda edeceği de biliniyor. Bugünkü parlamentonun yapısı, tek partinin egemenliğine dayanmasaydı, 2007 Nisan ayında, devletin başı olarak kimin seçileceği, tıpkı bundan öncekiler gibi bugünden heyecanlı bir seçim toto konusu olacaktı. Ancak 2003 seçimlerinde medya ve iş çevrelerinin AKP’ye yönelik “Ver coşkuyu” planının etkisi ile sandık başına gidenler, seçim sisteminin de cilvesi ile TBMM’deki sandalyelerin neredeyse tümüne yakın bölümünü YİMPAŞ ve benzeri hortumcuları koruyan zihniyete peşkeş çektiler. Tecrit sınıflarına dava açıldı SALİM HALİMOĞLU Sınıf tekrarı yapmak zorunda kalan öğrencilerin ayrı sınıflarda tecrit edilerek öğrenime zorlanması Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hazırladığı “76 sayılı genelgesinin’’ hiçbir araştırma yapılmadan hazırlandığını ortaya koydu. Bazı öğrenci velileri, “Atölye’’ dersinin sadece tecrit sınıflarında okutulduğunu açıkladı. Sınıf tekrarı yapan öğrenciler sorunlarını “www.surgunsiniflari.com’’ adlı internet sitesinde dile getirdi. Genelgenin iptali için dava açıldığı bildirildi. MEB’in 07 Eylül 2006 tarihli ve 76 sayılı genelgesiyle “tecrit sınıfları’’ oluşturulduğuna ilişkin geçen salı günü yayımlanan haberimiz üzerine tecride zorlanan öğrenci velileri gazetemizi arayarak sorunlarını aktardı. İzmir Şehit Erkan Özcan Lisesi’nde okuyan kızının mağdur duruma düştüğünü anlatan avukat Ali Ertan Akgün, 15 Eylül 2006 tarihinde söz konusu genelge hakkında MEB aleyhinde Danıştay’a dava açtığını söyledi. Genelgeye karşı mağdur öğrencilerin velileriyle haklı bir mücadele yürüttüklerini belirten Akgün, sorunlarını aktardıkları sendika ve eğitim kuruluşlarının da genelgeden haberdar olmadıklarını anladıklarını belirtti. Mağdur durumdaki kızının “tecrit’’ dolayısıyla okula gitmediğini anlatan Akgün, 2006 yılı ÖSYM sınavında başarısız olan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in oğlu Enis Çelik’e ilişkin haberler dolayısıyla dava açtığını anımsatarak, “Sayın Çelik, ‘Oğlum sözel puan türünden barajı aştı. Ama 18 yaşında bir delikanlının tahammül edemeyeceği haberler yazıldı’ açıklaması yapmıştı. Evet, oğlu tahammül edememiş olabilir. Bakan’ın tahammül edemediği durumla karşı karşıya kaldık. Üstelik bizimki daha ağır. Tecrit yaşadı çocuklarımız. Sayın Bakan’ın bizi algılamasını diliyorum’’ dedi. Üniversitelerde çeşitli yönetim kademelerinde uzun yıllar görev almış bir grup akademisyen, Türkiye’de yükseköğretim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunları analiz etmek ve yeni politika önerileri geliştirmek amacıyla bir çalışma başlattı. Bu çalışmanın ilk aşamasında “Türkiye İçin Yeni Bir Yükseköğretim Vizyonu” başlıklı bir rapor yazıldı. ‘Yaşayan, gelişecek ve olgunlaşacak bir metin’ olarak algılanması istenen rapor, eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Üstün Ergüder, eski Erciyes Üniversitesi Rektörü Mehmet Şahin, Sabancı Üniversitesi Rektörü Tosun Terzioğlu ve Işık Üniversitesi Rektör Yardımcısı Öktem Vardar tarafından kaleme alındı. Kamuoyunda bu konuda tartışma başlatmayı amaçlayan raporun hazırlık toplantılarına Ahmet Demirel, Hamit Fişek, Süha Sevük ve Burhan Şenatalar da katılarak, görüş ve önerileriyle katkıda bulundular. Hazırlanan bu taslak rapor şubat ayı sonunda uluslararası bir toplantıda tartışıldı. Çalışmanın bundan sonraki aşamasında, rapordaki önemli tartışma başlıklarının teker teker ele alındığı, böylece daha derinlikli sonuçlara ulaşılmasına fırsat veren çalışma toplantıları düzenlenmesi amaçlanı YENİ ÜNİVERSİTE MODELLERİ Raporda önerilen yeni üniversite modelleri ise şöyle sıralanıyor: ? Mütevelli heyeti ile yönetilen üniversiteler ? Üniversite konseyince yönetilen özel statülü üniversiteler ? Devlet üniversiteleri ? İşletme hakkının bir vakfa devredildiği üniversiteler Temel fonksiyonlarına göre üniversiteler: yor. Bu çalışma toplantılarından ilki, 6 Kasım 2006 tarihinde Ankara’da TOB Genel Merkezi’nde yapılacak. Bu toplantının konusu ise “Yükseköğretime Giriş Sistemleri” olarak belirlendi. Taslak rapora göre, önümüzdeki yıllarda nüfus büyümesi yavaşlayacak. Temel eğitmde öğrenci sayısı baskısı azalacak. Kalite ve okullaşma artacak ve üniversite kapısına artan sayıda kaliteli öğrenci yığılacak. Yani, önümüzdeki yıllarda yükseköğretim kurumları, bir yandan ‘kalite’ diğer yandan da ‘öğrenci sayısı’ baskısı ile karşı karşıya kalacaklar. Köklü üniversiteler ile yeni kurulanlar arasında kalite açısından eşitsizlik bulunduğu vurgulanan ? Araştırma üniversiteleri ? Sosyal bilim üniversiteleri ? Sağlık bilimleri üniversiteleri ? Teknik üniversiteler Mali yapılarına göre üniversiteler: ? Kâr amaçlı özel üniversiteler ? Kâr amacı olmayan özel üniversiteler ? Vakıf üniversiteleri ? Devlet üniversiteleri raporda, yükseköğretim sisteminin gençlere iş olanağı sağlayamamasına da dikkat çekiliyor. Türk eğitim sistemi, öğrencileri şimdiki ve gelecekteki iş piyasası için yeterince hazırlayamıyor. Mezunların sahip oldukları beceriler ile işgücü piyasasının talep ettiği beceriler arasında büyük bir uyumsuzluk göze çarpıyor. Bu nedenle de gençler üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulamıyorlar. 2024 yaş arasındaki üniversite mezunu gençlerin yüzde 40’ı işsiz. ci, halen yurtdışında eğitim görüyor. Bu öğrencilerin bir yıllık maliyetinin 500 milyon ile 1.5 milyar ABD Doları arasında olduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda yurtdışına giden öğrencilerin ülke tercihlerinde de bir değişim gözleniyor. Geçmişte daha çok ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve Avusturya gibi ülkeler tercih edilirken, şimdi çok sayıda öğrenci öğrenim görmek için Doğu Avrupa ülkeleri, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Avustralya’ya gidiyor. İmam hatiplere farklı kategori Raporda, din eğitimi konusundaki öneriler ise şöyle: Üniversite öncesi din eğitimi talebinin, genel ortaeğitim sistemi içinde nasıl karşılanacağı konusunda toplumsal uzlaşma sağlanmalı. Bu uzlaşma sonunda imam hatip liselerine kız öğrenci alımına son verilmeli. İmam hatip liselerinin sayısı, din adamı ihtiyacı ile sınırlandırılmalı ve bu liseler, diğer meslek liselerinden farklı bir kategoride değerlendirilmeli. Kuran kurslarının yaygınlaştırılması çabalarından vazgeçilmeli. Türban meselesinin çözümü, toplumun farklılıkları daha rahat algılayabileceği bir zamana bırakılmalı. İnşallah demek yetseydi... Sonuç bu nedenle apaçık çözülmüş bir matematik formülü gibi “lider”in kafasında, belki de cebinde. Dağınık ve stratejiden yoksun ana muhalefet partisinin genel başkanı, dünkü SABAH’ın bildirdiğine göre, Erdoğan için “İnşallah cumhurbaşkanı olmaz” demiş ve eklemiş: “Sorun Erdoğan’ın zihniyeti. En militan temsilci, anayasa ile problemi olan bir adam cumhurbaşkanı nasıl olacak?” Büyük vatandaş çoğunluğunun yanıtını bulamadığı sorun da bu, yani “en militan temsilcinin” nasıl cumhurbaşkanı olacağı değil mi zaten? Ama o soruyu özellikle 2006 Ekim ayında sormaması gereken tek bir kişi varsa, o da ana muhalefetin sayın genel başkanı olmalıdır. TBMM seçim sathı mailine girmeden, pekâlâ CHP’li milletvekilleri istifalarını verir ve sinei millete dönerdi. O zaman da geride kalanlar için tek çıkış yolu, bir erken seçim kararını yaşama geçirmek olurdu. Deniz Bey bunu göze alamadı. Eski arkadaşları içinden, çok samimi olarak bu seçeneği uygulamasını isteyenlere kulak bile vermemeyi yeğledi. Oysa Cumhurbaşkanlığı mazbatasını adeta cebine koymuş gibi, son günlerde birlik, beraberlik mesajları vermeye özen gösteren AKP Genel Başkanı, önündeki yol haritasını da açıklarken, cumhurbaşkanını seçen Meclis’in, yani AKP çoğunluğunun, oturup seçim gününü saptayacağını da söylemeye özellikle önem veriyor. Oysa bayram öncesinde gerçekleştirilen ve seçilme yaşını indiren anayasa değişikliği dolayısıyla genel seçimlerin 3 Kasım 2007’de yapılacağını bildiren de kendileri değil mi? Ancak, on birinci cumhurbaşkanını kendi içerisinden çıkarma başarısını göstermiş olacak olan AKP’nin, bu rüzgârı da arkasına alarak erken bir genel seçim istemesi karşısında Baykal da minderden kaçmayacaktır. Ve muhalefet bu parçalanmış haliyle, Deniz Bey’in “nöbetçi eczane mantığı”nı uygulamak isteyenlerle bu yolun yol olmadığını söyleyenlerin kakafonisi yeni bir AKP’li çoğunluğu bugünkü gibi olmasa da işbaşına getirecek “mi”dir? 45 bin öğrenci yurtdışında Rapora göre, eğitim için yurtdışına giden öğrenci sayısı giderek artıyor. Yaklaşık 45 bin öğren MEB’in nisan ayından bu yana derlediği istatistiklere göre tablo ürkütücü bir boyut kazandı Okulda şiddet yükseliyor MAHMUT ORAL Tecrit sınıfına özel ders Veli Yasemin Aktılav da İzmir Mithat Paşa Anadolu Teknik Lisesi Bilişim Teknolojileri okulunda okuyan oğlunun 76 sayılı genelge ile üstelik denk sınıflarda kaldırılan bir ders nedeniyle mağdur duruma düştüğünü belirterek, oğlunun okuduğu okulda 26 öğrencinin tek dersten kaldığını ve bu 26 kişinin derme catma bir sınıfta öğrenim gördüğünü söyledi. Aktılav, oğlunun 9’uncu sınıfı “Atölye’’ dersinden kaldığı için tekrar etmek zorunda kaldığını ancak bu dersin, “tecrit’’ sınıfları dışında mevcut olan 2 ayrı 9’uncu sınıfta okutulmadığına işaret etti. Veli Şükran Ertaylan, söz konusu genelge ile mağdur olan Alsancak Neval Şahin İşgören Anadolu Meslek Lisesi’nde okuyan kızının okula gitmek istemediğini belirterek, kızının başka bölümlerden öğrencilerle birlikte 28 kişilik bir tecrit sınıfında okuduğunu söyledi. Öğrencilerin yanı sıra zaman zaman öğretmenlerin de bu sınıflardaki öğrencileri aşağıladığını iddia eden Ertaylan, “Çocuklarını okuldan alıp açıköğretime veren veliler var” dedi. Veli Gülşen Öge ise Anadolu Meslek Lisesi iç mekân tasarımında okuyan çocuğunun söz konusu genelge ile mağdur durumda kaldığını ve 2 kişilik bir sınıfta okuduğunu söyledi. Malatya’da bir lise önünde 27 Ekim’de çıkan bıçaklı öğrenci kavgasına olay yerinden geçen Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya’nın korumaları müdahale ederek öğrencileri ayırmışlardı. Eğitim Servisi Bahçeşehir Üniversitesi’nin toplumun her tür konuda bilgiye rahatça ulaşmasını sağlamak ve toplumsal dönüşüme katkıda bulunmak amacıyla başlattığı “Toplum Akademisi”nin ikinci dönemi 4 Kasım 2006 tarihinde başlıyor. Bilimle toplumu bir araya getirmeyi DİYARBAKIR Milli Eğitim Bakanlığı’nca yapılan araştırma, nisan ayından bu yana Türkiye genelinde okullarda meydana gelen şiddet olaylarında 9 kişinin ateşli ve kesici silahla yaşamını yitirdiğini ortaya koydu. 2 bin 474 olaya 6 bin 224 öğrencinin karıştığı belirlendi. Son dönemlerde televizyon ekranlarından sıkça izlenen okulda şiddet olaylarının artmasıyla Milli Eğitim Bakanlığı, ulusal ölçekli bir kampanya başlattı. UNICEF Türkiye Temsilciliği’nin de desteklediği, okullarda şiddeti önlemeyi amaçlayan kampanyaya veri sağlamak için bakanlık bünyesinde oluşturulan bir birim, meydana gelen olayların istatistiğini hazırladı. Bu doğrultuda bakanlık, her ilde okullarda yaşanan şiddet olaylarının tek elde toplanması için müdürlüklerden ‘‘vaka bil dirim formu’’ gönderilmesini istedi. Uygulamayla müdürlükler, okullarda meydana gelen olayları bu birime gönderdi. İstatistiklerin tutulmaya başlandığı 26 Nisan’dan bu yana elde edilen verilere göre Türkiye genelindeki binlerce okulda, 2 bin 474 şiddet olayı meydana geldi. Toplam 6 bin 224 öğrencinin karıştığı olaylarda 9 kişi ateşli veya kesici silahlar nedeniyle yaşamını yitirdi. Verilere göre yurt genelindeki okullarda 814 şiddet olayı fiziksel zararla sonuçlandı. 491 zorbalık ve tehdit olayı meydana gelirken, 234 olayda eşya ve mala zarar verildi. 196 öğrencinin üzerinden silah ve kesici alet çıktı. 184 gasp olayı meydana geldi. 84 olayda alkol ve uyuşturucu kullanımına rastlandı. 65 cinsel taciz olayı yaşanırken, 47 olay ise ateşli ve kesici silahla yaralanma ile sonuçlandı. 27 çete oluşumuna rastlandı. Anlamlı bir vatandaş buluşması Şimdi bazıları için “kelalaka” gibi gelebilecek taze bir örneği vererek o “mi”li soruyu yanıtlamaya çalışacağım. Önceki gün Türkiye’nin dört bir yanında resmi törenlerin de dışında coşku ile kutlanan Cumhuriyetin 83. kuruluş yıldönümü için Eskişehir’de de bir halk yürüyüşü yapılmış. Olumsuz hava koşullarına karşın bu yürüyüşe, “Doğan Haber Ajansı”nın bildirdiğine göre tam 60 bin yurttaş katılmış. Haber, o görkemli kalabalığa karşın dünkü gazetelerde yer almamıştı. Ajans, Atatürk Bulvarı’ndan Vilayet Meydanı’na kadar 5 kilometrelik bir parkurda, ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri olduğu halde yürüyen o 60 bin yurttaşın sık sık “Türkiye laiktir, laik kalacak” diye haykırdığını ve kendilerine seslenen Yılmaz Büyükerşen’e coşkulu sevgi gösterilerinde bulunduğunu duyuruyor. Büyükerşen’in, Vilayet Meydanı’nın adının, toplantıya katılan vatandaşlardan “Cumhuriyet Alanı” olarak değiştirilmesi için yetki istemesinin bir anlamı olmalı. AKP Genel Başkanı’nı, parlamentodaki muhalefetin pısırık stratejisi sonucu Çankaya’ya çıkaranlara son ve gerçekçi bir çözüm önerisi. “Laik ve Atatürk Cumhuriyeti” kavramı etrafında toplanan bir birliktelik ile genel seçimlerde AKP’nin karşısında vaziyet almak. Yarın da bu konuya devam edeceğim. ‘Toplum Akademisi’ başlıyor hedefleyen “Toplum Akademisi” dersleri, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu Fazıl Say Salonu’nda gerçekleştirilecek. Ücretsiz olan programa katılım için herhangi bir önkoşul gerekmiyor. Gönüllü yürütülecek olan eğitim seminerlerinde konularının uzmanları, demokrasi, enerji, edebiyat, dış politika ve genel eğitim konularında 8 hafta boyunca cumartesi günleri ders verecek. Toplum Akademisi’ne 0212 381 01 50 No’lu telefondan kayıt olunabiliyor. Ayrıca toplumakademisi. bahcesehir.edu.tr adresinden de bilgi alınabilir. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net Tokat hakkında görevsizlik ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şemdinli’de meydana gelen olaylardan sonra bir dergiye verdiği demeçte, ‘‘Görevde olduğum dönemde mesaj vermek için bir iki kritik noktaya bomba attırdım’’ diyen emekli Korgeneral Altay Tokat, dün Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, Askeri Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle ‘‘Savaş hali dışında sivil kişilerin işlediği suçlardan adli mahkemelerde yargılanması öngörülür’’ hükmü nedeniyle Tokat’ın, sivil bir kişi olarak askeri mahkemede yargılanamayacağını belirterek oybirliğiyle görevsizlik kararı verdi. ENTERNET / MEHMET SUCU Her şeyden önce onlar mütevazı bir kuşak...Gelişmeye karşı koymadılar, aksine hep açık oldular, sadece yozlaşmaya karşı durmaya çalıştılar. Dürüst olmak adına, öğrendikleri değerlerden ödün vermemek adına dinozor diye suçlanmayı göze aldılar. Dünyayı değiştirmek istediler. Daha güzel, daha insanca yaşamak, daha mutlu olmak istediler. Geleceğe bağlandıkları idealleri oldu. Bu idealler için kavga ettiler ve ediyorlar. Hiçbir zaman tatminsiz olmadılar. Yetinmeyi bildikleri gibi istemeyi de ihmal etmediler. Sınırsız bir özveriyle yardımseverliğin ne olduğunu gösterdiler. Hemen hiçbiri, hiçbir zaman için mehmet?cumhuriyet.com.tr da bize dayatılan yeni yoz yaşam biçimine karşı duran bir avuç insanı tanımlayan bir terim. Her ne kadar büyüklerimiz dinozorluğu kendilerine ait bir tanım olarak kullansalar da.. hemen her yaş grubundan bu kuşağa mensup insan bulmak çok olası. Kalkın bir çevrenize bakın.. onlardan çok göreceksiniz. Onlardan biri belki bir köşede oturmuş sessizce kitap okuyordur. Belki Taksim’de düzenlenen bir eylemde bağırıyordur. Ya da hemen yanı başınızda sessizce yürüyordur. Hâlâ birini göremedinizse ve bu gazetede bu yazıyı okuyorsanız en yakındaki aynaya bakın, onu tanıyacaksınız. Bu kuşak bir başka kuşak deki çocuğu öldürmedi. Muzip bir hınzırlıkla eleştirdiler ve eleştiriyorlar. Hayatın her adımında yaşadıklarını sorguladılar. Küreselleşmeci değil enternasyonalizmden yanaydılar. Irkçılığa, her boydan milliyetçiliğe karşı dünyanın emekçilerinin eylem birliğini savundular. Örgütlü olmanın erdemini hep üstün tuttular. Bireyciliğin sekter bir tavır olduğunu vurguladılar. Yeraltında veya yasal mutlaka bir örgütle bağları oldu. Kendilerine ait zamanı bencilce kullanmak yerine kitlesel eylemlerde yer almak onları hep daha çok mutlu etti. İnterneti siteler içinde daldan dala gezinmek yerine örgütlenmek için kullanmayı da ilk kez onlar denedi. Dağlarda tek tek ateşleri ilk onlar yaktı. Barikatları ilk onlar kurdu. İnandıkları gibi yaşamayı ilk onlar felsefe edindi. Emekten yana olmak, halktan yana olmak, emperyalizme karşı olmak en önemli üç kıstasları oldu. Onlar çok politize bir kuşak. Kitaplar üzerine tartışmak, özeleştiri istemek ve vermek gündelik yaşamın olmazsa olmazı onlar için. Aşk ise politik kavgaların gölgesinde yaşanan şiddetli bir duyguydu. Ancak yaşama hep sevgiyle, tutkuyla bağlıydılar. Daha insancıl, daha yaşanılır bir dünya için çabaladılar. Geleceği kurtaracak olan onlara göre hiçbir zaman para olmadı. Gelecek sadece elbirliğiyle savaşarak daha güzel olabilirdi. Bu kuşak aslında belirli bir yaş grubunu da temsil etmiyor. Onlara biz ‘d kuşağı’ diyelim. Yani dinozor kuşağı. Dinozor birçoklarına göre küçümseme içeren bir kelime.. ancak aslın Belediye başkanının evine saldırı ? ZONGULDAK (AA) Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi Belediye Başkanı Mithat Gülşen’in eşi ve çocuğuyla birlikte oturduğu Eğitim Caddesi’ndeki evine, kimliği belirlenemeyen kişilerce tabancayla ateş edildi. Mermilerden birinin Gülşen’in oturma odasının duvarına, birinin alt katta oturan ağabeyi Nihat Gülşen’in salonuna, 3’ünün ise binanın duvarlarına saplandığı öğrenildi. Son dönemlerde herhangi bir tehdit almadığını anlatan Gülşen, usulsüz inşaat ruhsatı gibi birçok yasadışı teklifle gelenleri geri çevirdiğini ve saldırının bu nedenle gerçekleşmiş olabileceğini söyledi. CUMHURİYET 07 K