27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 EKİM 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr MB; beklentiler, hizmet fiyatları ve küresel ekonomiyi orta vadeli enflasyon hedeflemesinin riskleri olarak sıraladı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Merkez’ den zam uyarısı ANKARA (Cumuhriyet Bürosu) Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu’nun 19 Ekim’de düzenlenen toplantıda yapılan değerlendirmelerinin özetini açıkladı. Açıklamada ağırlıklı olarak kamu kesimi faiz dışı harcamalarında yaşanan artışlara ve bu kapsamdaki ücret ve maaş artışlarına dikkat çekildi. TÜİK tarafından açıklanan milli gelir istatistiklerine göre, işgücü ödemelerinin yaklaşık yarısının kamu kesiminden geldiği kaydedilen açıklamada, “Bu nedenle kamu kesimindeki ücretler talep kaynaklı etkiler Uzatmalar... “Uzatmaları oynamak” deyimi ile “zaman kazanma” kavramı arasında çok ince gibi görünen çizginin getirdiği çok önemli anlam, sonuç farkları var. Birincisinde istemediğiniz, kaçınılmaz kötü sona doğru adım adım gidiş söz konusu. İkincisinde ise istenmeyen sonucu değiştirmeye yönelik güç kazanma, örgütlenme şansını yakalamış oluyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın 29 Ekim resepsiyonuna egemen olan duygular, işte bu birbirine yakın gibi görünen iki kavramın, uçurum sonuçlarına göre umutsuz bakış, kaygılar ile umutlu beklentiler, arayışlar arasında gezintileri içeriyor gibiydi. Bu ülke insanı için, Cumhuriyetin, laikliğin gerçek anlamında değerlerinde buluşmuş insanlar, elbette Sayın Cumhurbaşkanı’nın kişiliğinde, söz konusu değerlerin korunması boyutunda yapılmış katkıların anlam ve öneminde de buluşuyorlardı. Son 29 Ekim buluşması kişisel anlamda teşekkür, sevgi, saygı duygularının anlatımına bol bol aracı oldu. Cumhurbaşkanı Sezer’in yanına yaklaşanların ağızlarından çıkan, kulak misafiri olabildiğim sözcükler hep aynı anlamda teşekkür, sevgi, saygı ifade etme içerikliydi. Bu anlamdaki toplumsal yargıyı herhalde, “Dünya ve Türkiye’nin çok kritik bir geçiş, dalgalanma sürecinde, Cumhuriyeti, laikliği tehdit eden gelişmeler, hele de siyaset, iktidar yapılanmasında Sayın Sezer’in oynadığı rol, tek tek olayların algılanmasının çok ötesinde bir denge işlevi, güvence oldu” olarak özetleyebiliriz. ??? Yargıdan öte, birbirleriyle selamlaşan demokratik kitle örgütleri temsilcileri, sanatçılar, aydınlar, gazeteciler birbirlerine, “Gelecek yıl burada kimler olacak? Nasıl bir tablo ile karşı karşıya olacağız?”sorusunu sorup durdular. Sayın Sezer’in yanına yaklaşan, anı fotoğrafı çektirenlerden en çok duyduğum eşanlamda sözcükler ise “Bizim kalbimizdeki Cumhurbaşkanı, güvencemiz oldunuz” içerikliydi. Sayın Sezer açısından çok onur verici bir sonuç olmalı. Ancak kibarca teşekkür sözcüklerinin arasına, incelikle soktuğu vurgulamalar, bana göre kaygıyı paylaşmaktan çok sorumluluk yükleyici nitelikliydi. Biraz düşündüğünüzde, “Bana teşekkür edeceğinize, birey ve örgütlenme olarak üzerinize düşeni yapmaya çalışın. Benim yapabileceklerim anayasanın çizdiği sınırlar içerisinde, belliydi. Kaygı duyduğunuz konularda, ülkenin geleceğine yönelik güvence istiyorsanız, seyirci kalmak, başkalarına teşekkür etmek yerine, kendi gücünüzü ortaya koymalısınız” der gibiydi. ??? Bir ara çevremden insanların teşekkürlerine, Cumhurbaşkanlığı yetki ve sorumluluk sınırlarını anımsatarak, dolayısıyla kişisel katkılarının da abartılmaması gerektiği yolunda yanıt verirlerken, düşünmeden; “En azından bize zaman kazandırdınız” diyecek oldum. Yanıtları çok ders vericiydi; “Uzatmaları oynamaya yaradığım izlenimini uyandırdıysam buna çok üzülürüm”. İnançlarımın ürünü bir refleksle yanıtım; “Uzatmaları oynatmak değildi. Bize olup bitenleri görebilmek, yeniden düşünmek, örgütlenmek, toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirebilmek, harekete geçebilmek üzere çok büyük zaman kazandırdınız” oldu. Yanıtlamadan, gülümsemekle yetindiler. Sayın Cumhurbaşkanımızın karşısına Türkİş sendika başkanları grubu ya da gazeteci örgütleri olarak çıktığımız, sorunlarımızı yansıttığımız görüşmeleri anımsadım. Önce sessiz sunumların, daha doğrusu sorunların yansıtılmasını bekler, sonra konuya öncedin hazırlandığını kanıtlayan vurgulamalarla, kendi görüşlerini, Cumhurbaşkanı, hukukçu, anayasa bilimcisi olarak bakışını özetlerdi. Hemen arkasından da Cumhurbaşkanlığı makamından beklentinin çok fazla olmaması gerektiğinin, yapabileceklerinin, katkılarının çok sınırlı olabileceğinin altını çizerdi. Kitlelerin, örgütlü üyelerin, işçilerin, gazetecilerin kendi sorunlarına örgütlü olarak sahip çıkabilmelerinin ancak çözüm reçetesi olabileceğini vurgulardı. ??? Çözüm reçetelerini, derde devayı hep başkalarından bekleyen toplumsal kültürümüz içinde bu “Sorunlarınızı ancak kendi örgütlü gücünüzle çözebilirsiniz” reçetesini çoğunluğumuz pek de sevmezdik. Bize sorumluluklarımızı anımsatan, zor yolu gösteren uyarılar yerine güzel sözcüklerle aldatılmayı yeğlerdik. Yine de sorunlarımızı bizden iyi bilen, özetleyebilen bir Cumhurbaşkanı kimliğine saygı duymazlık edemez, söz vermemiş olsa da elinden geleni yapacağına ilişkin bir güven içinde ayrılırdık. En azından anayasaya, kamu yararına aykırılık içeren iktidar icraatları, Meclis yasalarının hükümlerine karşı duracağını bilirdik. Cumhurbaşkanlığı seçimi, Çankaya’ya kimin çıkacağı, kimliği, Türkiye’nin, dünyanın ırklar ve dinler çatışması ekseninde yaşamakta olduğu çok kritik bir dengeler değişimi dönemecinde, sanıldığından çok daha fazla önem ve anlam taşıyor. Hele de çevremizde pek çok ülkenin, emperyal çıkarlar adına paramparça olduğu çıplak gerçeği ortada dururken. Irak’ı, Afganistan’ı görmek, Yugoslavya’nın parçalanışından ders almak bir yana, Türkiye’nin içinde olduğu, yaşadığı tehditler ortada. Cumhurbaşkanımızın direnişinin, bize Cumhuriyeti, laikliği, demokrasiyi, anayasal hukuk düzenini korumak üzere kazandırdığı zamanın anlamının içini doldurmak zorundayız. Bu kazanılmış çok değerli zamanın uzatmaları oynamak anlamına gelmemesi, tehditleri tehdit olmaktan çıkarmak bizim elimizde. soner@cumhuriyet.com.tr ? Merkez Bankası’ndan kamu çalışanlarına yapılacak ortalama yüzde 12.2’lik zam konusunda uyarı geldi. Banka, öngörülen ücret artışlarının enflasyondaki düşüş sürecine destek vermesinin mümkün olmadığına dikkat çekti. açısından da önem taşımaktadır. Bu çerçevede, kamu çalışanlarına 2007 yılı için öngörülen ücret artışlarının enflasyondaki düşüş sürecine destek vermesi mümkün olmayacaktır” denildi. Küresel risk iştahındaki olası değişimler ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda ortaya çıkabilecek yeni dalgalanmaların, enflasyon görünümü konusundaki temel risk unsarlarından biri olmaya devam ettiği belirtilen açıklamada, enflasyon görünümü açısından belirsizlik oluşturan bir diğer unsurunsa yüksek seyreden orta vadeli enflasyon bekleyişlerinin ve hizmet grubundaki geriye dönük fiyatlama alışkanlıklarının yol açabileceği riskler olduğu kaydedildi. Merkez Bankası, enflasyondaki düşüş sürecinin tahmin edilenden daha yavaş gerçekleşme riskinin göz ardı edilmemesini istedi. “Söz konusu riskin gerçekleşmesi durumunda orta vadeli hedeflere ulaşılabilmesi açısından mevcut sıkı duruşun uzun bir süre korunması gerekebilir” diyen Merkez Bankası, faiz oranlarının uzun bir süre yüksek kalabileceğinin sinyalini verdi. Değerlendirmede “Merkez Bankası’nın orta vadeli enflasyon hedefi yüzde 4, buna ulaş mak için para politikası etkin şekilde kullanılacak” denildi. Merkez Bankası’nın orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz yönde etkileyecek gelişmelerin gözlenmesi halinde parasal sıkılaştırmaya gitmekten kaçınmayacağı vurgulandı. Orta ve uzun vadeli görünüm açısından AB’ye uyum sürecinin devam etmesiyle ekonomik programa ilişkin yapısal reformların planlandığı gibi kesintiye uğramaksızın hayata geçirilmesinin kritik önemini koruduğu kaydedildi. LİPSKY TÜRKİYE’DE IMF bütçeyi bekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uluslararası Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcılığı’na yeni atanan John Lipsky’nin, ‘‘Türkiye’yi ve Türk yetkilileri yakından tanıma ziyareti’’ gerekçesiyle Türkiye’de üst düzey görüşmelerde bulunacak olması, perşembe günü Meclis’te başlayacak 2007 yılı merkezi bütçe görüşmelerine gölge düşürdü. Ankara kulislerinde IMF’nin ‘‘2007 bütçesini sağlama almak için hükümeti bir dizi şarta bağladığı, 2007 bütçesi başlamadan harcamaları kısıp, gelirleri arttıracak mali önlemlerin hükümete dayatıldığı’’ konuşuluyor. Bu kapsamda ‘‘Harcamaların gayri safi milli hasılanın binde 2’si kadar kısılacağı, 1.2 milyar YTL ’lik ödeneğin kullanılmayacağı, ilaç ve tedavi masraflarının kısıtlanması ve vergisel önlemler getirilmesi’’ öngörülüyor. Yapılacak ziyaretin 5. Gözden Geçirme çalışmaları ile ilgili olmadığının ileri sürülmesine karşın, Lipsky’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile görüşecek olması da dikkat çekti. Yarın (1 Kasım Çarşamba) ülkeden ayrılması beklenen Lipsky’nin İstanbul’da da özel sektör ile görüştükten sonra bir basın toplantısı düzenlemesi bekleniyor. 9. Dış Ticaret Haftası çerçevesinde, ihracatçı şirketlerin temsilcilerine ödülleri düzenlenen törenle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildi. (Fotoğraf: AA) Öldürülen TIR şoförüne ihracat ödülü ANKARA (AA) 9. Dış Ticaret Haftası çerçevesinde her yıl geleneksel olarak verilen İhracat Başarı Ödülleri sahiplerini buldu. Dış Ticaret Özel Ödülü, Türk ihraç mallarını taşıyan ve 6 Mayıs 2005 tarihinde Irak’ın başkenti Bağdat yakınlarında kurşunlanarak öldürülen TIR şoförü Salih Gülbol adına babası Yusuf Gülbol’a verildi. Ankara Shareton Oteli’nde düzenlenen ödül törenine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile çok sayıda bürokrat ve ihracatçı katıldı. Toyota Otomotiv Sanayii Türkiye, Ford Otomotiv ve Vestel firmaları İhracat Başarı Ödülü’nü aldı. 2005’te gerçekleştirilen ihracat dikkate alınarak verilen “Sektörel İhracat Başarı Ödülü” kategorisinde, hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe GİSAD Dış Ticaret, GSD Dış Ticaret ve Hedef Konfeksiyon, tekstil ve hammaddeleri sektöründe Akpa Tekstil, Kordsa Endüstriyel İplik ve Zorlu Dış Ticaret, deri ve deri mamulleri sektöründe GSD, DSD Deri ve PergamonStatus’a verildi. Kimyevi maddeler sektöründe TÜPRAŞ, Petkim ve Eti Maden İşletmeleri, çimento sektöründe Cam Pazarlama, Ekom Eczacıbaşı ve Kale Eksport, kuru meyve ve mamulleri sektöründe Osman Akça Tarım Ürünleri, Tariş, Pagmat Pamuk, taşıt araçları ve yan sanayii sektöründe Toyota, Ford, Oyak Renault ödül aldı. Bu arada, ilk ve orta dereceli okullarda Dış Ticaret Haftası çerçevesinde ihracatla ilgili kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere de başarı ve para ödülleri verildi. Taslak mektup beklemede IMF ile Hazine Müsteşarlığı, Türkiye’yi ziyaret eden IMF heyetinin ardından yaptıkları karşılıklı açıklamalarda, 5. Gözden Geçirme ile ilgili taslak niyet mektubunun tamamlandığını açıklamış, ancak niyet mektubunun IMF İcra Direktörleri Kurulu’nun aralık ayındaki toplantısında imzalanmasının beklendiği belirtilmişti. ‘Anahtarı teslim ederiz’ ? Cargill Yönetim Kurulu Başkanı, çevreyi kirlettikleri yolundaki eleştirileri, ‘İspatlanması halinde fabrikayı teslim ederiz’ şeklinde yanıtladı. Ekonomi Servisi Bursa Orhangazi’deki fabrikası Danıştay kararıyla kapatılan, Türkiye’de nişastada en büyük tedarikçi konumundaki ABD sermayeli Cargill bir basın toplantısıyla kendini savundu. Bölgedeki sivil toplum kuruluşlarınca çevreyi kirletmekle suçlanan Cargill’in Türkiye yönetim kurulu başkanı Murat Tarakçıoğlu, çevreyi kirlettiklerini ispat edenlere tesisin anahtarını vermeye hazır olduklarını söyledi. Tarakçıoğlu, murahhas aza Mustafa Sayınataç ve Proje Yatırım Müdürü Kemal Özbelli’nin katılımıyla İstanbul Swissotel’de bir basın toplantısı düzenlendi. Tarakçıoğlu yürütmeyi durdurma talebiyle idari dava açıldığını hatırlatarak “Sektörden çekilmemiz söz konusu değil. Nişasta tatlandırıcı pazarında yatırım planlarımız var. Bu yatırımlar olursa Türkiye üzerinden olacak’’ diye konuştu. Türk yargısına güvenlerinin tam olduğunu belirten Tarakçıoğlu, B planları olup olmadığının sorulması üzerine, “Yargı sürecinin gidişatına bakmak lazım. 24 saat de sürebilir, bir yıl da... Kasım ortasına kadar tüm mavi yakalılar ücretli izinde. Kasım ortasından sonra değerlendirip yeniden karar alacağız’’ dedi. Murahhas aza Sayınataç da, üretimin kesilmesinin sektörü nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine, “Sektörde bizimle birlikte beş firma faaliyet gösteriyor. Fabrikamızın kısa sürede faaliyete döneceğini öngörüyoruz’’ diye cevap verdi. Cargill Türkiye Proje Yatırım Müdürü Özbelli ise iddia edildiği gibi İznik Gölü’ne atık göndermelerinin söz konusu olmadığını savundu. Fındıkta ödeme bu hafta GİRESUN (AA) FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Pamuk, TMO ile her konuda anlaşma sağladıklarını, bu hafta içinde almayı planladıkları 125 milyon YTL krediyle, üreticiye 2005 ürününden olan borcun büyük kısmını ödemeyi hedeflediklerini açıkladı. TMO da alınan 2006 yılı fındıktan 9 bin tonunu TMO’ya emanet bırakan FİSKOBİRLİK’e, 7.7 milyon YTL avans ödendiğini açıkladı. Kent’ten açıklama Kent Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret İMKB’ye gönderdiği açıklamada, “Şu anda glikoz kullanma zorunluluğu olan üretim hatlarında üretimin durdurulması söz konusu olmamakla beraber, Cargill’in uzun süre glikoz temin edememesi halinde, bazı üretim hatlarında geçici olarak üretime ara verilmesi ihtimalini göz ardı etmemek gerekir” denildi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle