25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EKİM 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ‘Biyokökenli Endüstriyel Ürünler’, 1960’lı yıllarda ‘Yeşil Devrim’ ile birlikte yaygınlaşmaya başladı Çöpten, temiz enerji üretiliyor H ammaddeleri bitkisel ve hayvansal kökenli, yenilenebilen, bazı istisnalar hariç genellikle çevreye zarar veren maddeler içermeyen gıda ve dışındaki ürünler “Biyokökenli Endüstriyel Ürünler’’ olarak tanımlanıyor. 1960’lı yıllarda “Yeşil Devrim’’ ile birlikte yaygınlaşmaya başlayan biyokökenli ürün teknolojisi bugün endüstrinin üzerinde en çok araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılan hızla büyüyen bir alan. İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, insanoğlunun kullandığı en eski biyokökenli ürünün hint tohumu yağı olduğunu ve Mısırlıların bu bitkisel yağı lambalarda aydınlatma yakıtı şeklinde kullandığını söyledi. Biyoürünlerin bugün endüstrinin her alanına alternatifler sunduğunu belirten Karaosmanoğlu, “Biyoürünler, otomotiv, yağlama yağı gibi yakıtla ilgili sektörlere girdi sağlayacak nitelikte. 21. yüzyılda biyoyakıtlar hayatımızda daha fazla yer alacak’’ dedi. Bitkisel biyokütlenin yeşil bitkilerin güneş enerjisini fotosentez yoluyla doğrudan kimyasal enerjiye dönüştürerek depolanması sonucu oluştuğunu anlatan Karaosmanoğlu, enerji ormanları, ağaç atıkları, yağlı tohum bitkileri, patates, buğday gibi karbonhidrat bitkileri, elyaf, bitkisel artıklar ve hayvansal atıklar, kentsel ve endüstriyel atıkların bu teknoloji kapsamında kullanıldığını ifade etti. Biyokütlenin, her yerde yetiştirilebilen, sosyoekonomik gelişme sağlayan, çevre dostu, elektrik üretebilen, taşıtlar için yakıt elde edilebilen stratejik bir enerji kaynağı olduğunu belirten Karaosmanoğlu, “Biyokütle, doğrudan yakılarak veya çeşitli süreçlerle yakıt kalitesi arttırılıp, mevcut yakıtlara eşdeğer özelliklerde alternatif biyoyakıtlar üretilerek enerji teknolojisinde değerlendiriliyor. Biyokütleden, fiziksel süreçler ve dönüşüm süreçleri ile pek çok sıvı, katı veya gaz biyoyakıt elde edilebiliyor’’ diye konuştu. Karaosmanoğlu, biyokütlenin tek başına veya kömürle birlikte yakıt olarak kullanılabildiğini dile getirerek, en çok maliyeti düşük olduğu için birlikte yakma 2. BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI Biyoetanol 1931’de gündeme geldi araosmanoğlu, biyoetanol hakkında da şu bilgileri verdi: “Biyoetanolün motor yakıtı olarak tarihçesi içten yanmalı motorların tarihi kadar eskidir. Konuyla ilgili çalışmalar 2. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak yoğunlaşmıştır. Ülkemizde ilk kez 1931 Ziraat Kongresi’nde yakıt alkolü gündeme gelmiş, 1936’da Atatürk’ün hazırlattığı 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda sentetik benzin endüstrisine yer verilmiştir. Bu plan, yakıtların ithalat ile sağlanmamasını, ülke kaynaklarından yakıt üretimi gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu yalın gerçek hâlâ karşımızda. Yakıt alkolü konusu petrol krizleri ardından dünya genelinde patlama göstermiş ve ülkeler enerji uygulamalarına hızla alkolleri aldı. Bu sırada Türkiye’de alkol üretimi ve satışı devlet denetimi altındaydı. 1978’de dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Orhan Alp, benzine yüzde 20 alkol katılmasını desteklemişti. Kriz ardından Türkiye Şeker Fabrikaları, ‘Yakıt Amaçlı Alkol Üretimi’ projesini yatırım planına almış ve yakıt alkolü fabrikalarının kurulması, mevcut fabrikalarda da kapasite arttırım çalışmaları başladı. Ancak bu çabalar sürdürülemedi. 2001 yılında Tekel’in özelleştirilmeye başlaması ile TARKİM, yakıt alkolü üretim lisansına sahip, girdisi buğday ve mısır olan 30 bin metreküp/yıl kapasiteye sahip ilk üreticimiz oldu.’’ K teknolojisinin kullanıldığını söyledi. 2004 yılında yenilenebilir enerji kaynaklı dünya güç üretiminin 160 gigawatt değeri ile enerji pastasında yüzde 4’lük bir orana ulaştığına dikkat çeken Karaosmanoğlu, bu değerin 39 gigawatt’ının biyokütle kaynaklı olduğunu söyledi. Karaosmanoğlu, 2004 yılında biyokütlenin sıcak su ile evsel ısınmada da 220 gigawatt değerinde kullanıldığını belirtti. Potansiyel var Doç. Karaosmanoğlu, biyokütleden ısı ve elektrik üretiminde Avrupa’da Avusturya, Finlandiya, Almanya ve İngiltere’nin başı çektiğini ifade ederek, Çin, Meksika, Brezilya, Rusya ve ABD’de de biyoelektrik kullanma oranının gittikçe arttığını vurguladı. ABD’de 8 bin megawatt’lık kapasitenin kullanımda olduğunu anlatan Karaosmanoğlu, Fransa’nın birincil enerji tüketiminin yüzde 2’sinin odunun yakılması ile sağlandığını belirtti. Karaosmanoğlu, Türkiye’nin biyoelektrik üretimi için değerlendirilebilecek atık ve enerji ormancılığı potansiyeline sahip olduğunu kaydederek, “2003 genel enerji dengesi içinde 14 bin 991 ton odun, 5 bin 439 ton hayvansalbitkisel atık arzı yer aldı. Ortalama değerlerle yılda 15 milyon ton evsel atık, 20 milyon ton belediye atığı oluşuyor. Bu kaynakların doğrudan veya Türk kömürleri ile beraber biyoelektrik üretimi için değerlendirilmesi ülkemiz için büyük kazanç olacaktır’’ dedi. Birinci nesil biyoyakıtlar biyodizel ve biyoetanolün 2004 dünya üretiminin 33.2 milyar litre olduğunu belirten Karaosmanoğlu, bu rakamın dünya benzin tüketiminin yaklaşık yüzde 3’üne denk geldiğini kaydetti. Karaosmanoğlu, Brezilya’nın biyoetanol, Almanya’nın ise biyodizel üretiminde lider ülkeler olduğunu ifade etti. Yeni yasa tasarısında yer alan ÖTV ve KDV muafiyetine ilişkin haberler sevinçle karşılandı ‘Enerji tarımının önü açılıyor’ D oç. Karaosmanoğlu, biyoyakıtların AB uygulamalarında güç üretimi ve temiz motor yakıtları yönergeleri açısından büyük önem taşıdığına da dikkat çekti. Türkiye’de biyodizelin; benzin ve motorinin yanında akaryakıt sektörünün üçüncü öğesi olduğunu belirten Karaosmanoğlu, motor biyoyakıtının ÖTV’den de muaf tutulduğunu ifade etti. Biyodizel piyasası için son yasal düzenlemenin “Petrol Piyasası Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı’’ içinde yapıldığını anlatan Karaosmanoğlu, “Bu tasarı ile tarım için enerji kullanımında biyodizele ÖTV ve KDV muafiyeti getirilmesi, enerji tarımının da önünü açacak ve tarımda maliyet düşüşüne neden olacak. Antbirlik, Çukobirlik, Karadenizbirlik, Pankobirlik, Tariş ve Trakyabirlik gibi tarım gücümüzün önem akaryakıt sektörünün üçüncü öğesi olduğunu belirten Karaosmanoğlu, motor biyoyakıtının ÖTV’den de muaf tutulduğunu ifade etti. Karaosmanoğlu, Türkiye’de ilk ticari motor biyoyakıtı uygulamasının 2005 yılında başladığını anlattı. li odaklarından gelen haberler sevindirici. Çiftçisine ucuz yakıt temini için enerji tarımı yapan, organizasyonu kuran, kuracak tüm tarım birliklerimizin kooperatiflerimizin yolu açılmalıdır’’ diye konuştu. İlk uygulama 2005’te Türkiye’de biyodizelin; benzin ve motorinin yanında Biyodizel ve biyoetanol Türkiye’de hızla büyüyor Y enilenebilir enerji sektöründeki büyüme hızı içinde biyodizel ikinci, biyoetanol altıncı, diğer biyokütle teknolojileri yedinci sırada yer alıyor. Biyodizel ve biyoetanol için Türkiye’de hızlı bir büyüme mevcut. Ancak Türkiye, odun, bitki ve hayvan atıklarının yakacak olarak ısınma ve pişirmede yararlanma konusunda dünyadaki modern biyokütle kullanım eğiliminin dışında kalıyor. Ülkemizdeki hayvansal ve bitkisel artık miktarı 10.3 Mtep. Bu değer, Türkiye enerji tüketiminin yüzde 13’üne denk geliyor. Enerji ormancılığına uygun kavak, sögüt, kızılağaç, okaliptüs, akasya gibi hızla büyüyen ağaçların bulunduğu 4 milyar hektar devlet orman alanına sahip. Söz konusu alan uygun şekilde kullanılamıyor. Türkiye’de toplam arazinin sadece yüzde 33.1’i işleniyor. İşlenmeyen arazi içinde tarıma uygun yüzde 3’lük bir alan mevcut. Bu alanın enerji tarımında kullanılması, kota kapsamında çıkarılan ürünler (tütün, şekerpancarı vb.) yerine de enerji amaçlı tarım (sorgum, miskantus, kanola, aspir vb.) yapılması tarım kesimine de yön verecek. GAP, Yeşilırmak Havza Projesi gibi uygulamalar kapsamında biyokütle enerji teknolojisi planlarının da yer alması gerekiyor. Ülkemizde günde 65 bin ton çöp çıkıyor. Çöplerin düzenli depolama ile elektrik eldesinde değerlendirilmesi ve başta hayvansal atıklardan olmak üzere biyogaz üretiminin arttırılması gerekiyor. Biyogaz, Çevre ve Orman Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlıkları tarafından da desteklenen bir yakıt. Biyogaz uygulamasının en önemli örneklerinden biri de Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Atık Su Arıtma Tesisi. EPDK tarafından biri üretici, ikisi otoprodüktör olan atık su tesisi işletmecisi firmaya lisans verildi. Hayvan gübrelerinden ve çöpten biyogaz eldesi konusuna yerel yönetimler, özel sektör ve çiftçiler de ilgi gösteriyor. Türkiye’nin biyogaz potansiyeli yaklaşık 25 milyon kilowatt saat. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalayan ve Kyoto Protokolü öncesinde sera gazı envanterini hazırlayan, iklim değişikliği ile ilgili ulusal eylem planı hazırlamaya çalışan Türkiye için çevre dostu biyoyakıtlar vazgeçilmez alternatifler olarak görülüyor. YARIN: Yenilenebilir kaynaklardan hidrojen üreceteğiz Karaosmanoğlu, Türkiye’de ilk ticari motor biyoyakıtı uygulamasının 2005 yılında başladığını anlatarak, yerli kaynaklar kullanılarak Tarkim’in ürettiği biyoetanolün kurşunsuz benzine yüzde 2 oranında katılarak piyasaya POAŞ tara fından sunulduğunu söyledi. Piyasaya arz edilecek biyodizelin de benzer şekilde motorine ÖTV’siz katılacağını söyleyen Karaosmanoğlu, “Sektör bu ürünü bekliyor. Pankobirlik, ülkemizin ikinci yakıt alkolü fabrikasını kuruyor. Böylece piyasada arz artacak ve biyoetanol katkılı benzinler sektörde daha fazla yer alacak’’ dedi. “Kuyudan tanka, tanktan taşıta temiz teknoloji’’ kavramına uygun motor biyoyakıtları kullanımına planlı bir şekilde geçilmesi gerektiğini vurgulayan Karaosmanoğlu, yakıt alkolü üretimi için şekerpancarı tarı mının, biyodizel üreticilerinin de yağlı tohum bitkileri tarımının desteklenmesini istedi. Temiz ticaret Üreticilerin hammadde temini için enerji tarımına yönelmelerinin şart olduğunu söyleyen Karaosmanoğlu, şöyle devam etti: “Ülkemizin bitkisel yağ dengesinde açık söz konusu. Bitkisel yağlar, küresel bazda ticari işlem gören borsa ürünleridir. Bu borsa içinde biyodizel üreticilerinin çeşitli teşvik ve muafiyetlerle özellikle hammadde için desteklenmesi gerekiyor. Yeni girişimlerde ve kurulu fabrikalarda uluslararası çevre dostu fonların kullanımı için biyoyakıtlar önceliklidir. Biyoyakıt üretimlerinin hibe ve düşük faizli kredilerle desteklenmesi Türkiye için yararlı olacak. Türkiye akaryakıt pazarı, özellikle motorin pazarı kendine özgü bir nitelikte ve maalesef kaçakusulsüzstandartlara uymayan ürünlerin de satıldığı, doğru ile yanlışın pazarda rahatlıkla bulunabildiği, mali profili büyük bir sektör. Bu sektörde biyoyakıt üreticilerinin, ürünlerinin en temel özelliği gibi `temiz’ bulunmaları şarttır. Biyoyakıtların üreticiden satış, taşınım, depolama, harmanlama, dağıtım ve akaryakıt satış aşamalarında da temiz ticaret gereklidir.’’ Evsel kızartma yağlarından hayvansal yağlara kadar her şeyden üretilen doğal bir ürün Hammaddesi bol yakıt: Biyodizel iyodizel, kolza (kanola), ayçiçek, soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizatör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile (metanol ya da etanol ) reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür. Evsel kızartma yağları ve B hayvansal yağlar da biyodizel hammaddesi olarak kullanılabilir. Biyodizel petrol içermez; fakat saf olarak veya her oranda petrol kökenli dizelle karıştırılarak yakıt olarak kullanılabilir. Saf biyodizel ve dizelbiyodizel karışımları herhangi bir dizel motoruna, motor üzerinde herhangi bir modifikasyona gerek kalmadan veya küçük değişiklikler yapılarak kullanılabilir. Biyodizel, dizel ile karışım oranları ve adlandırma: B5: yüzde 5 Biyodizel + yüzde 95 Dizel B20: yüzde 20 Biyodizel + yüzde 80 Dizel B50: yüzde 50 Biyodizel + yüzde 50 Dizel B100: yüzde 100 Biyodizel CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle