27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 AÇI MÜMTAZ SOYSAL Ermeni Konusu ve Rus Devlet Arşivi Dr. Alev COŞKUN ransız Meclisi’nde kabul edilen Ermeni soykırımı ile ilgili yasa, Fransa’nın ve Batılı devletlerin bu konuda ne kadar gözükara olduklarını açıkça ortaya koydu. Özgürlüklerin, hukuk devletinin ve eleştirel aklın doğduğu yer olan Fransa, tartışmalı tarihi bir konuda, tartışma yapılmasını, karşı tez öne sürülmesini yasaklıyordu. Türkiye artık gözünü açmalıdır. Siyasal iktidar, birkaç açıklama yaparak bu işin içinden çıkılamayacağını artık anlamalıdır. Dışişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, hatta Milli Savunma Bakanlığı bir araya gelip araştırma, kitap, yayın konusunda ne yapılabileceğini yeniden düşünmelidir. Türk Tarih Kurumu’nun kısıtlı bütçesi ve olanaklarıyla bu işin üstesinden gelinemeyeceği artık anlaşılmalıdır. Bu iş için bakanlıklar arası özel komisyon, özel bütçe oluşturulmalı ve yapılacak işler yeni bürokrasi yaratmadan TTK’ye verilmelidir. Son aylarda Kaynak Yayınları bu konuda çok olumlu, dev gibi büyük işler yapıyor. Örneğin Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kaçaznuni’nin 1923 Parti Konferansı’nda sunduğu raporu, ayrıca Ermeni tarihçiler A.A. Lalayan ile A.B. Karinyan’ın kitaplarını yayımladı. Bunlarla kalmadı, bu kitapların İngilizce, Fransızca, Almanca çevirilerini bütün dünyaya dağıttı. (*) Rusya Federasyonu Devlet Arşivleri’nde çalışmalar yapan Mehmet Perinçek, iki hafta önce Bagrat Artemoviç Boryan’ın Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB adlı önemli kitabını dünya kamuoyu önüne çıkardı. SovyetErmeni devlet adamı Boryan’ın bu yapıtı 1928 yılında Sovyet Devlet Yayınevi tarafından yayımlandı. İki cilt olan bu kitap yaklaşık 1000 sayfadır ve Rusça olarak sadece 2000 adet basılmıştır. Bu kitabın özeti B.A. Boryan’ın Gözüyle TürkErmeni Çatışması adıyla yayımlamıştır. (Kaynak Kitapları, Eylül 2006) 1926 yılında yayımlanan Büyük Sovyet Ansiklopedisi; Ermeni sorununu şöyle tanımlıyor: “...Büyük devletlerin Türkiye’de merkezkaç kuvvetleri destekleyerek, Türkiye’nin zayıflatılması ve daha kolay sömürgeleştirilmesi amacına hizmet için yaratılmıştır.” Ermeni sorununun özünü ve temelini oluşturan bu saptama, B.A. Boryan’ın kitabında enine boyuna incelenmektedir. Boryan, Nisan 1915’te yaklaşık 10.000 Taşnak savaşçının ve Ermeni gönüllü birliklerinin Van’da nasıl bir hareket içine girdiklerini ve şehirde nasıl ayaklanma çıkardıklarını işaret eder. Boryan bu noktada şu yargıya varıyor: “Askeri harekâtın cephe gerisinde on bin kişilik bir kitle devlete karşı ayaklanma çıkardığı ve bu yoldan haritada varlığını ilan ettiği zaman, elbette devlet kavramı gereği, devlet iktidarı ve devlet adamları, meşru müdafaa adına sorumlu önlemler alacaklardır.” Boryan, bu hallerde, ayaklanmayı bastırma imkânlarını arayıp bulmak ve kendi devletini korumak gibi önemli bir görevin ortaya çıkacağını belirterek, “O zaman, amaç, PENCERE Hocafendi ABD’de.. Sureti TV’de.. Cüppeli Ahmet Hocafendi.. Fethullah Hocafendi.. Adnan Hocafendi.. ‘Hoca Efendi’nin ‘E’sini atarak ‘telaffuz’ edilen bu uyduruk ‘sıfat’ta vurgulanan ‘fendi’ ne anlama geliyor?.. ‘Hocafendi’nin ‘fendi’ mi vurgulanıyor?.. ? Tarikat ve cemaat ayağına ortalığı ‘hocafendi’ler sardılar; bunların işi gücü ticaret ve siyaset!.. Dünkü yazımda ‘imam’ ile ‘hocafendi’ arasındaki farkı vurgularken (ne rastlantı) akşama Samanyolu televizyonunda ‘Fethullah Gülen Hocafendi’ karşıma çıkmasın mı... Kendisi nerede?.. Amerika’da yaşıyor... Türkiye’ye gelemiyor... Gelmiyor... 1.5 milyar nüfuslu İslam coğrafyasında sığınacak bir Müslüman ülke bulamamış... İslam dünyasını kana bulayan, yalnız Irak’ta 650 bin Müslümanı yok eden, Amerika’ya yan gelmiş, Türkiye’de Zaman gazetesini çıkarıyor, Samanyolu televizyonunda vaaz veriyor... Vaaz ki ne vaaz... ? Camide vaaz vermek üzere kürsüye çıkan din adamı oyunculuk yapar mı? Televizyon ekranındaki ‘Fethullah Hocafendi’nin ne biçim rol kestiği bakışlarından, sesinden, jestlerinden, mimiklerinden akıp sergilendikçe bir ibret manzarası ortaya çıkıyor... Bir din adamı önce vakur olur.. Ciddi olur.. Güvenilir olur.. Bu hocafendi ise dinleyenlerin vicdanlarına değil, duygularına hitap etmek için kötü tiyatro oyunculuğuna başvuruyor... Şov yapıyor.. Mazlum rolüne çıkıyor.. Sesi titriyor.. Sırasında gözleri yaşarıp sulanıyor.. Üslubunda Hazreti Muhammet’in vakarı yok... Hazreti İsa’nın istavroza çakılmış gölgesinden hocafendiliğin içtensizliğine bir acıklı şaibe düşüyor... Vaaz mı?.. Tiyatro mu?.. Dram mı?.. Trajedi mi?.. Komedi mi?.. Gülen’in tutumu ve üslubu camiye yakışmıyor... ? İslam dünyasının canına okuyup Müslümanları kan revan içinde bırakan ve yalnız Irak’ta 650 bin ölüye bedel olan işgali sürdüren Amerika’ya sığınmış Fethullah Gülen Hocafendi ne cesaretle ve hangi yüzle Türkiye’de televizyona çıkıp vaaz verebiliyor?.. Hocafendinin yüzü yüz mü?.. Surat mı?.. Yüzü yüzsüzlük mü?.. İslam İslam olalı Müslümanlığı böylesine kullanan bir ‘hocafendi’ görmemiştir... ? Türkiye kutsal İslam adına siyasette at oynatanlardan geçilmeyen bir ülkeye dönüştü... Artık at oynatmaya da gerek yok!.. Oyun o kadar bayağılaştı ki eşek oynatmak bile iktidar ve çıkar yollarında kazanmak için yetiyor... Tren Kazası ONUR ÖYMEN, “Hükümet şimdi istenen ödünleri verirse, ya Kıbrıs gidecektir, ya AKP” demiş. Yanlış. İkisi birden gider. “AKP giderse, önemi yok; hatta iyi de olur” diye sevinenler çıksa bile, zaten kısa süre sonra yerine bir benzeri gelir. Ama, Kıbrıs gitti mi gider; geri alınması kolay olmaz. AB, “Uzlaşalım da Kıbrıs yüzünden bir tren kazası çıkmasın, yani tam üyelik görüşmeleri raydan çıkmasın” deyip durmakta. Oysa, asıl büyük kaza, dönem başkanı Finlandiya’nın getirdiği sözde çözüm planı kabul edilirse çıkacaktır: Kim, “Türkiye halkı ve Türk askeri böyle bir çözüme razı olacaktır” diye düşünüyorsa, fazla iyimser demektir; zira, asıl kıyamet o zaman kopacak. on biriki yılın Türk diplomasisi, büyük bir saflıkla, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarını Birleşmiş Milletler çerçevesinde tutmak ve AB alanına sürüklenmesini önlemek için çırpınıp durdu. Oysa, Annan Planı’yla birlikte bu çabaların beyhudeliği belli olmuştu; çünkü Plan, özetle, çözümü BM’de başlatıp AB’ye aktarmanın ve sonuçta adayı Türkiye’den koparıp oradaki Türkleri de bir süre sonra Rum çoğunluk içinde eritmenin planıydı. Yüzde 65 “evet”, Plan’ın bu yönünü halka anlatmayan ve adanın güneyiyle bütünleşip bir an önce AB’ye kapağı atmak isteyenler “sayesinde” elde edilmiştir. Bundan sonra çözüm çabalarını BM çerçevesinde tutma karşılığında ödünler vermenin bir yararı olacağına inanmak gerçekten saflıktır. ABD’yi de arkasına alan İngiliz diplomasisinin AB ile BM arasında yerine getirdiği “menteşe” görevi her iki yandaki çabaları aynı kapıya çıkarmıyor mu? önem başkanlığının sona ermesine iki ay kala Finlandiya’ca ortaya konan önerileri Ankara’nın nasıl olup ciddiye aldığını anlamak zordur. Kendi sorunlarının azlığı dolayısıyla canları sıkılan Kuzeyliler ara sıra “melek” kesilip çok uzaklarındaki sorunlara ilişkin çözüm önerileriyle ortaya çıkarlar. Genellikle, bu çıkışların gerisinde, “önemli devlet” olma hevesinden öteye, uzun vadeli somut çıkar hesapları da vardır ama, konu bu değil. Konu, onların sonuçta Gazimağusa Limanı’nı Türklerin elinden alacak ve ister istemez Maraş’ın bir bölümünü hemen Rum yerleşimine açacak böyle bir öneriyi sunma cesaretini kimden aldıklarıdır. Acaba, son yıllarda bilgisiz ve deneyimsiz partili danışmanlarca şaşkına çevrilen Türk diplomasisi artık bu çeşit tuzaklara düşecek kadar da saf mı gözükmektedir? Yoksa, basit bir zaman kazanma taktiğinden öteye, “tren kazası” korkusuyla yeni bir “satış” dönemine mi girilmektedir? Ancak furgonuna alınacağınız söylenen ve nereye gittiği meçhul sarsak bir tren kazaya uğramasın diye ray kenarlarında akrobasi yapmaya değer mi? Bırakın, geçip gitsin ve nerede kimin üzerine devrilecekse orada devrilsin. F aracı haklı kılar, ilkesi devreye girer” demektedir. Boryan şöyle devam etmektedir: “Ermenilerin ayaklanması, onların tarihi ve hukuki hakkıdır. Eğer devlet, halk ayaklanmasını sert bir şekilde eziyor ve ayaklananları bastırıyorsa, bu da onun tarihi ve hukuki hakkıdır.” Boryan, Türkiye’nin haklılığını doğrudan belirten bu yorumlardan sonra, Ermeni meselesinin suçlularını da sergiler. Boryan, Ermenilerin, büyük devletlerin Doğu politikasının kurbanı olduğunun altını çizer. Ermeniler, emperyalist devletlerin ekonomik ve siyasal çıkarları yüzünden acı çekmişlerdir. İngiltere, Rus Çarlığı ve Almanya, yaşanan olayların doğrudan sorumlusudur. Taşnak sorumluluğu Ayrıca, 18 Ocak 1921’de Ermeni komünistleri, kaleme aldıkları “Ermenistan” başlıklı bir raporu Lenin’e sundular. Bu raporda 1915 olaylarının yaşanmasında Taşnakların oynadıkları ölümcül role dikkat çekilmiştir. Bu hareket Türkiye Ermenileri açısından acı sonuçlar doğurmuştur. Taşnaklar, komşuları olan Türkler, Azeriler ve Kürtlerle iyi ilişkiler kurmak yerine Çarlık Rusyası’nın emellerine hizmet etmek için çalışmışlardır. Kaldı ki birçok bilimsel yayında da belirtildiği gibi, Ermeniler, Osmanlı’dan bağımsızlık kazanan Yunanlılar ya da Bulgarlar gibi değildiler. Onlar Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış, Müslümanlarla içiçe yaşamaktaydılar. 1878 Berlin Konferansı, Ermeni konusunun, o günün büyük devletleri tarafından ele alınıp Türkiye’ye karşı baskı aracına dönüşmesinin tarihidir. Bu nedenle Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmuş, Doğu Anadolu’da Türklerin ve Kürtlerin yaşadıkları köyleri kılıçtan geçirmiş ve savaş esirlerini dahi öldürmüşlerdir. Ermeni tarihçi Boryan kitabında bunlardan söz etmektedir. Boryan, “Taşnak Ermeni çetelerinin kadınlara, çocuklara, yaşlılara karşı hareketleri, onları kullanan Rus komutanlarını bile dehşete düşürmüştür” diyor. Bu belgeler, Rus Çarlığı’na ait askeri arşivleri de kapsayan Rusya Askeri Tarih Devlet Arşivi’ndeki dosyalarda bulunmaktadır. Bu belgeler Müslüman sivil halk üzerindeki Ermeni mezalimini bütün boyutlarıyla ortaya koymaktadır. Boryan şöyle diyor: “Taşnaklar böyle bir harekete girişirken, Osmanlı devletinin Batı emperyalistleri tarafından da paylaşılmasına destek oluyordu. Batı emperyalistlerine yardım ediyorlardı. Buna karşılık Türkiye de kendisini parçalama operasyonuna karşı koymak için bütün araçları kullanmış ve bütün önlemleri almıştır.” Boryan, I. Dünya Savaşı’nın, esas olarak Osmanlı ülkesini paylaşmak amacıyla çıktığını ve büyük devletlerin bu amaca ulaşmak için bağnaz milliyetçi Ermeni örgütlerini kışkırttıklarını belirtir. Taşnaklara ve kontrolü altındaki Ermeni kitlelerine iki misyon biçilmiştir. “Ermeniler, cephe gerisinde ayaklanma çıkararak Türk ordusunu zaafa uğratacak ve Ermeni gönüllü birlikleri S D aracılığıyla Türk ordusunun savunma hattını yararak Rus işgalini kolaylaştıracaklardır.” Her iki görevin yerine getirilmesinde Türkiye Ermenileri etkin rol oynamıştır. “Çarlık generallerinin ve subaylarının yazdığı yüzlerce rapor ve Çarlık askerleri mahkemelerinin yüzlerce tutanağı ve kararları göstermektedir ki; Birinci Dünya Savaşı sırasında işgal edilen bölgelerde Ermeni gönüllü birlikleri Müslüman halka karşı sistemli olarak vahşi katliamlara girişmiş ve mallarını yağmalamışlardır. Ermeni çetelerini kullanan Rus komutanları bile bu vahşet karşısında dehşete kapılmıştır. Bu katliamların tehcirden önce başlaması da ayrıca önem taşımaktadır.” “Birinci Dünya Savaşı’nda ve sonrasında sahnelenen Ermeni ayaklanmaları, Türk ordusunun bastırma harekâtlarını zorunlu kılmış ve bu savaşlarda, her iki taraf kayıplar vermiştir. Öte yandan Ermeni çetelerin etnik temizlik uygulamaları; Müslüman halk (Türkler ve Kürtler birlikte) ile Ermeni kitlelerini cephe cepheye getirmiş ve karşılıklı kırımların (mukatele) yaşanmasına neden olmuştur. Osmanlı devleti ve Müslüman halk, Ermeni ayaklanmalarına ve kırımlarına karşı savaş önlemleri almış ve emperyalizmin güdümündeki Ermeni çetelerini şiddetle bastırarak haklı bir savaş vermiştir.” Boryan’a göre bu bir vatan savunmasıdır. ErmeniMüslüman boğazlaşmasının sorumlusu, Batılı emperyalistler, Rus Çarlığı ve Taşnaklardır. 1921 yılında Kars Anlaşması’nın imzalanmasından sonra bu antlaşmanın önemini belirten Mustafa Kemal, Meclis konuşmasında çok ilginçtir ki Boryan’ın düşündükleriyle paralel düşünceler ileriye sürmüştür. Atatürk şöyle diyordu: “Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek yararlarından ziyade dünya kapitalistlerinin ekonomik menfaatlarına göre çözülmek istenen sorun, Kars Antlaşması’yla en doğru çözüm yolunu buldu. (Alkışlar) Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri, memnuniyet vericidir ki, tekrar kuruldu.” Fransız Meclisi’ndeki hukuk ve düşünce özgürlüğü kurallarını altüst eden son hareket artık gözümüzü açmalıdır. Böylesi bir tasarının Amerikan Meclisi’nin önünde olduğu da unutulmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti bu konuda çok büyük bir kampanya açmak durumumdadır. Öyle anlaşılıyor ki Türkiye’nin tezleri için en önemli kaynak ve belgeler Rus devlet arşivlerinde bulunuyor. Artık hareket etmek zamanı geldi. Dışişleri, Kültür ve Milli Savunma bakanlıkları hiç olmazsa Kaynak Yayınları’nın yaptığını yapabilmelidir. Rus arşivleri çok ciddi olarak incelenmeli, elde edilen belgeler sadece Türkçe değil, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Rusça, Arapça, Çince ve Japoncaya çevrilerek kütüphanelere, meclislere, üniversitelere gönderilmelidir. (*) Bu yayınların geniş bir özeti için bkz: 16 Eylül 2006 tarihinde Cumhuriyet’te çıkan yazımız. KADIKÖY 2.SULH HUKUK MAHKEMESİ 2006 /607 Vas. Tayini Mahkememizce verilen 28.9.2006 tarih 2006/607 E. 2006/703 K. sayılı karar ile Ali Kemalettin Hatice kızı 1950 d.lu ÜLKÜ BAYRAK TMK 405 maddesi gereğince vesayet altına alınarak kendisine 1947 d.lu kardeşi BİLGE BAYRAK vasi olarak tayin edilmiştir. 28:9.2006 (Basın: 50667) 2006/528VESAYET Mahkememizce verilen 12.9.2006 tarih ve 2006/528 esas2006/628 karar sayılı karar ile hükümlü Duran Dinç TMK 407. maddesi gereğince vesayet altına alınarak kendisine oğlu SERKAN DİNÇ vasi tayin edilmiştir. İlan olunur.12.9.2006 (Basın: 51597) KADIKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN SAYI: 2005/307 Davacı Maliye Hazinesi vekili Av.Hüseyin YÜZBAŞI tarafından davalılar ALİ ALKAN Vs. aleyhine açılan Tapu İptal ve Tescil davasında: Verilen karar uyarınca ; Davalılar Şerife KURTŞerife ACARGülten ORALHasan AKINZekiye BAĞSebahattin ARSLANİbrahim ÖZDEMİRHasan KARAKamile KOÇLARHalil İbrahim GÜNGÖRBesime EMİNMakbule TUNÇAli ALKANFatma FERUZE ve Metin ÖZKAN’nın adresi meçhul olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmekle, davacı “Antalya ile Merkez ilçesi Kütükçü Mahallesi 25734 Ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile, davacı Hazine adına tesciline karar verilmesini “ talep ve dava ettiğinden, davalılar Şerife KURTŞerife ACARGülten ORALHasan AKINZekiye BAĞSebahattin ARSLANİbrahim ÖZDEMİRHasan KARAKamile KOÇLARHalil İbrahim GÜNGÖRBesime EMİNMakbule TUNÇAli ALKANFatma FERUZE ve Metin ÖZKAN’nın duruşma günü bulunan 25.01.2007 günü saat:09.35’ de duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi taktirde HUMK.nun 213 ve 377 maddeleri uyarınca yokluğunda karar verileceği dava dilekçesinin tebliği yerine kain olmak üzere ilan olunur.02.10.2006 (Basın: 51291) ADAPAZARI 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosaya No:2006/ 64 Talimat Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: A TAPU KAYDI, CİNSİ, ADEDİ, EVSAFI: Satış konusu taşınmaz; Adapazarı, Orta mahalle hudutlarında kain; tapunun 65 ada, 180 parsel numarasında kayıtlı ve 467.31 m2 alanındaki arsa üzerinde yer alan binanın, tesis edilen kat mülkiyetine göre 7/56 arsa paylı zemin kat 6 nolu bağımsız bölüm olan dükkandan ibarettir. Taşınmaz konum olarak Adapazarı merkez Orta mah. Atlan Kutluata sokakta yer almakta olup aynı sokakta bulunan SED dershanesinin hemen karşısında yer almaktadır. Ankara caddesine 150 metre, Atatürk Bulvarına ise 350400 metre mesafededir. Etrafı tamamen işyerleri şeklinde yapılaşmış durumdadır. İşyerleri oldukça kıymetli olup şehrin ticari hareketliliği yüksek bir mevkidedir. Taşınmaz topografık olarak düz bir arazide yer almaktadır. Tüm altyapı ve belediye hizmetleri mevcuttur. Şehir merkezinde yer aldığından ulaşım sorunu yoktur. 6 bağımsız bölüm nolu dükkanında yer aldığı bina iki katlı olup zemin katında sokak cephesinde dükkanlar, üst katta ise bürolar bulunmaktadır. Binanın üst katı sokak cephesinden biraz geride kalmakta olup zemin kat dükkanlarının ön tarafları üzerinde teras şeklinde boşluklar vardır. Satışa konu dükkan binanın doğu köşesinde yer almakta olup çift cepheli köşe bir dükkandır. Her iki cephenin tamamı alüminyum doğramadan yapılmış camlı kapı çerçeve ile kapatılmıştır. İç kısımda zeminler seramik kaplı, duvar ve tavanlar sıvalı ve plastik boyalıdır. Dükkanın arka kesiminde küçük bir lavabowc bölümü vardır. 4.55x 13.20=60 m2 alana sahip olan dükkan yeni olup halen boş vaziyettedir. BİMAR DURUMU Adapazarı Merkez Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü’nün 24.02.2006 tarihli imar durumu yazısında, satışa konu taşınmazın bulunduğu parselin M Ticaret sahasında kalmakta olduğu ve A2 kat yapı nizamına tabi olduğu bildirilmiştir. CMUHAMMEN KIYMETİ: Taşınmazın mevkii, binadaki konumu, etrafındaki yapılaşma, geometrik şekli, kullanım durumu, büyüklüğü, etrafında bu tip taşınmazlara olan talep, emlak alım satım rayiçleri ve kıymetine etki edecek tüm faktörler göz önünde bulundurularak, satış konusu 6 nolu dükkanın arsa payı dahil olmak üzere toplam 110.000.00 YTL (YüzonbinYTL) muhammen bedel takdir edilmiştir. D SATIŞ ŞARTLARI: 1 Taşınmazın 1. Satışı 04/12/2006 Pazartesi günü, saat 14.0014.10 arası, açık artırma suretiyle Ankara Cad. Eski Garajlar İçi, Belediye Mezat Salonu Sakarya’da yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile en çok artırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle taşınmaz 14/12/2006 Perşembe günü aynı yer ve saatte ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da artırma ilanında gösterilen süre sonunda rüçhanlı alacaklıların alacağını, tahmin edilen kıymetin %40’ını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, taşınmazın tahmin edilen kıymetinin % 20’si nispetinde Yeni Türk Lirası pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubunu vermeleri lâzımdır. Yeni Türk Lirası dışındaki paralar ve başkaca teminat kabul edilmez. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere kendisine mehil verilebilir. İhale damga resmi, tellaliye, Katma Değer Vergisi ve tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 Taşınmazı satın alanlar ihaleye alacağa mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydı ile ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile satış bedelini derhal veya 130. maddeye göre verilen mühlet içerisinde nakden ödemek zorundadır. 4 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir) bu taşınmaz üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgelerle (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 5 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 6 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 7 Satış ilanı borçlu ve tüm ilgililere gönderilmiş olup, İİK’nin 127. maddesi gereğince tapuda adresi kayıtlı olmayan alakadarların dosyada bilinen adreslerine gönderilen tebligatların tebliğ imkansızlığı halinde işbu satış ilanı borçlu ve tüm ilgililere ilanen tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 8 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/64 T. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. 12/10/2006 Basın: 50825 CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle